Konusu: İmam’ın (r a) Başlattığı Hareketin, Evrensel Düzlemde Bir Dine Dönüş Çağına Başlangıç Teşkil Ettiğinin Beyanında


İslam’ın Dünyadaki Aydınlık Panoraması



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə68/89
tarix17.11.2018
ölçüsü1,65 Mb.
#83124
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   89

İslam’ın Dünyadaki Aydınlık Panoraması


İslam’ın öğretilerinin insanın ilahi fıtratı ve çağımızın hayati gerçekleriyle uyum içinde olması, dünyanın farklı milletlerinin gittikçe artan bir trend ile İslam’a yönelmesiyle, son din için oldukça parlak bir gelecek müjdesi vermektedir. Nitekim, Müslümanların önderi Ayetullah Hamenei şöyle buyurmaktadır: “Dünyanın durumu, 21. asrın İslam’ın asrı olduğunu göstermektedir.”2

Evrensel değişimler hakkında görüş sahibi olan uzmanlar da dünyadaki mevcut gerçekleri inceleyerek farklı şekillerde bu gerçeği dile getirmiş ve önemle vurgulamışlardır.

Amerikan eski cumhurbaşkanı Nixon’un dönem müşaviri ve bu ülkenin Yeni Medeniyet kurumunun başkanı olan Dr. Robert Carin ise Londra’da basılan El- Muslime adlı haftalık bir dergiyle yaptığı söyleşide bu konu hakkında şöyle demektedir: “Ben, İslam’ın gücünün 21. asırda en büyük güç olacağını söylüyorum.”3

İtalyan Gazetesi, El Jurnale ise Papaz Majulini’den naklen şöyle yazmaktadır: “Gelecek İslam’ındır.”4

Küba tarih üstadı Nicholai Casiusi ise bu konuda açık bir şekilde şöyle demiştir: “Ben ikibinli yıllarda İslam’ın ilk evrensel din olacağına inanmaktayım.”5


İslam’ın Evrensel Hareketi ve Sömürgecilerin Korkusu


İslam devrimi hareketinin hızla yayılması, dünya insanlarının geniş çapta dini ve manevi mesajlara yönelmesi ve dünya çapında İslami yönelişlerin açıklanmasına ortamın sağlanmasıyla birlikte, sömürgeci güçler paniğe kapılmışlardır ve de, “İslam dininin dünya genelinde kabul görebilecek tek din olması, batılıları dehşete düşürmüştür ve düşmanlar, İslam’ın evrensel gücünü anlamışlardır.”1

Batılı teorisyenler de açık bir şekilde şöyle ilan emişlerdir: “Komünizm’in çöküşünden sonra, batı için en büyük sorun yaratabilecek güç, sadece İslam ideolojisidir.”2

İmam (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) ise bu gerçeği izah ederek şöyle buyurmuştur: “İslam devrimi, dünya genelinde tanınır bir hale gelmiştir ve bu da bütün büyük güçleri korkuya salmıştır.”3

Devrim Lideri Ayetullah Hamenei’ye Göre Sömürgecilerin Korkusunun Sebepleri


İslam devrimi büyük önderi Ayetullah Hamenei, ülkedeki üniversite öğrencilerine hitaben şöyle buyurmuştur: “Ey azizlerim! Her kim dünyadaki cari olan meseleler ve devrimin şimdiki konuları hakkında basiret sahibi olursa, doğru bir şekilde şu gerçeği anlar ki, İslam devrimi şu anda oldukça zor, hassas ve elbette tayin edici bir dar boğazdan geçmektedir.

Eğer bu konuları birkaç cümlede özetlemek istersek şöyle dememiz gerekir: “Dünya genelinde sömürgeci merkezler, şu kesin sonuca ulaşmışlardır ki eğer bu devrimi şu andaki aşamada yenilgiye uğratamazlarsa, büyük bir ihtimalle ipin ucunu kaçıracaklar ve de İslami uyanışın gittikçe büyüyen dalgalarına ve hatta Müslüman olmayan milletlerin maneviyata yönelişine ve belki de İslam’ın manevi kavramlarını kabullenmelerine karşı koyamayacaklardır. Bu onaltı yıl boyunca yeterli derecede derinlik de kazanan büyük dalga, sömürgecilerin aleyhine, özellikle de batı kültürü sultasının aleyhine ciddi bir tehdit teşkil etmektedir.”1

Müslümanların lideri Ayetullah Hamenei, konuşmasının başka bir yerinde şöyle buyurmaktadır: “İslam kültürünün batıya doğru olumlu akımı, batılı kültür sahiplerini ve özellikle de İslami konularda hassasiyeti olan kimseleri dehşete düşürmüştür. Bu konu da göstermektedir ki İslam devleti, evrensel boyutlarda etki bırakma hususunda oldukça etkili ve başarılı olmuştur ve de ilerleme kaydetmiştir.”2

Ayetullah Hamenei’nin bu sözlerinden ilham alarak büyük güçlerin İslam ve İslam devriminden korkusunu, üç değişik açıdan yorumlamak mümkündür:



1- Süper Güçler, İslam Kültürünün Gücünden ve Batı Kültürünün Zaafından Korkmaktadır


İran İslam Devrimi Önderi Ayetullah Hamenei İslam devriminin uluslararası sömürgecilik ve batının düşük kültürü aleyhine ciddi bir tehdit oluşturduğuna işaret ederek sultacı güçlerin, İslami uyanışın gittikçe artan dalgalarından ve Müslüman olmayan milletlerin İslam’a ve de Hz. İmam Humeyni’nin devrimci ülkülerine yönelişinden korkusunun köklerini tahlil etmişlerdir. Ayetullah Hamenei hakikatte, İslam devrimi kültürü ile batının maddeci ve inkarcı kültürünü karşılaştırmada İslam’ın üstünlüğünü, sömürgeci güçlerin İslam devrimi aleyhine kin ve düşmanlık beslemesinin asıl nedeni olarak görmektedir.

Aslında İslam’ın insana ve evrene tevhidi bakışı ve ırkçılığı, adaletsizliği, ayrımcılığı, sömürüyü ve insanları sömürmeyi reddedişi hakikatte, İslam devriminin ve yüce ülkülerinin mahiyetini teşkil etmektedir. İslam devrimi hareketi, dünyanın sultacı ve maddi sistemlerinin kültürel öğretileri ile ciddi bir çatışma halindedir. Esasen İslam devriminin zafere erişmesi, kapitalist ve liberal kültür ve düşünceden üstün bir düşüncenin de zaferi konumundadır. Bu yüzden de İslam ile batının maddi ve sultacı kültürünün çatışması, İslam devrimiyle başlamıştır ve de yirminci yüzyılın dini, içtimai ve kültürel en büyük devriminin beklenmeyen galibiyetiyle, batının kapitalist liberal kültürü ve düşüncesi, tarihi boyunca en büyük tehlikeyle karşı karşıya gelmiştir. Zira batının uzun yıllar işlevliğini ve iktidarını reddettiği dini kimlik, İslam devrimi hareketinin temel yapısını oluşturmuş ve de bu devrimin zafere erişmesinin asıl nedeni olmuştur.

Hakikatte, “İslam devriminin zafere ulaşması, liberalizmin insanın ihtiyaçlarına cevap veremediğini ispat etmiştir ve de biz Müslümanların nasyonalist ve liberalistlerden çok daha üstün ilkelere sahip olduğumuzu ortaya koymuştur.”1

Şüphesiz İslam devriminin zafere erişmesi evrensel boyutta şu inancın meydana gelmesinin en önemli etkeni olmuştur ki, “yeni dünya düzeninde dünya genelinde, özellikle de batıda ideolojik ve siyasi bir boşluk meydana gelmiştir. Bu dönemde komünizm yenilmiş, liberalistlerin de söyleyecek bir sözü kalmamıştır.”1



İslam Devrimi ve Batı Kültürünün Büyük Yenilgisi


Almanya Köln Üniversitesi üstadı ve Köln şehrindeki İslami ilimler akademisinin dönem başkanı Merhum Prof. Abdulcevad Felaturi ise İslam devriminin, batının maddi düşünce ve kültürünün sarsılması ve acizliğinin ispatındaki özel rolünü teyit ederek batılı bilginlerden biriyle yaptığı tartışmayı nakletmiş ve şöyle demiştir:

“İslam devriminin zafere erişmesinin hemen ardından, Köln şehrindeki üniversite üstatlarından Prof. Metes adında biri bu evrensel yeni oluşum (İslam devrimi) hakkında sohbet etmek için beni davet etti. Kendisi bu görüşmede bana şöyle dedi: “İslam devrimi ilk defa, batıdaki değerlerimizi sorgulamaya açmıştır. Yani biz kendi kültürümüzde bir eksiklik bulunduğu hasebiyle, dünyada başarılı olamadığımızı sanmaktayız ve bu da hakikatte batı kültürü için bir tür yenilgi sayılmaktadır.”2

Bu konuda Avusturya’nın seçkin yazarlarından Helmut L. Muller, ise Salzberger Nachrichten gazetesinin, Mayıs 1993 tarihli sayısında şöyle yazmıştır: “İmam Humeyni’nin başarılı hareketi kendi içinde batı ve değerlerine karşı kapsamlı bir kültürel devrim niteliği taşımaktadır. İran örneği, Avrupa ve Amerika coğrafyasının dışında kalan kültürlerin, makine, teknik ve gökdelenlerle birlikte batılı kültürü de kabul edeceklerine dayalı olan batı düşüncesinin boş ve saptırıcı bir inanç olduğunu ortaya koymuştur.”3 İslam devriminin devamı, İslami düşüncenin kemale ermesi ve de evrensel boyutlarda İslam’ın çekici kültürünün daha fazla bir şekilde tecelli etmesiyle, şeytani güçler, kendi meşru olmayan menfaatlerini yokluk tehlikesiyle karşı karşıya görmüşlerdir. İslam devriminin kültürel gücünü ve İslam’ın zengin düşünce ve kültürü karşısında batının maddeci kültürünün yok olmaya yüz tuttuğu korkusunu, batılı kitle haberleşme araçlarında yer alan yorumlar ve açıklamalar aynasında çok güzel bir şekilde görebilmek mümkündür.


Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin