Kurak alanlarda küresel değişimlere dayanıklı peyzajların oluşturulması için rehber


Kaynak: Middleton ve Thomas (1997) (130)



Yüklə 0,55 Mb.
səhifə39/42
tarix02.01.2022
ölçüsü0,55 Mb.
#25211
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42
Kaynak: Middleton ve Thomas (1997) (130).


Oyuntu (yarık; çatlak) ıslahı ve durdurulması
Oyuntular, aşırı akışın ve su konsantrasyonunun olduğu bitki örtüsünün temizlendiği bölgelerde oluşabilir. Oyuntuların ıslahı bir dizi faktöre (örneğin oyuntunun boyutuna, toprak tipine, topografyaya, su akışının büyüklüğü ve sıklığı açısından aşındırıcı faaliyete) bağlıdır ve yetersiz ıslah genellikle sorunu kötüleştirdiğinden dikkatli bir planlama gerektirmektedir. Bu metotda Önkoşul sorunun (çıplak arazilerin bitkilendirilmesi ve / veya drenajın yeniden değerlendirilmesi gibi) ana nedeni ortadan kaldırmaktır.
Oyuntuların vejetatif kontrolü çeşitli biçimlerde dünyada uygulanmaktadır. Örneğin, kök çelikleri ile oluşturulan önleme barajları, akış hızını azaltmak için canlı engellerin kurulması hızlı bir çözümdür, yavaş yavaş tortullar ile oyuntuların doldurulması ve oyuntu nedeniyle bölünen arazinin yeniden birleştirilmesi (Örnek Çalışma 26) örnek olarak verilebilir. Önleme barajları, entegre havza yönetimi ve koruma planının bir parçası olarak ele alınmalıdır, böylece erozyon ve oyuntuların oluşumuna yol açan üst havzalarda akış kontrolü için yapılan toprak, su muhafaza (SWC) ve bitki restorasyon işlemleri desteklenmiş olur.
Rüzgar erozyonu ve kumul taşınımı kontrolü
Kurak alanlar, rüzgar erozyona en duyarlı bölgelerdir. Örneğin, Afrika’nın kuzeyinde yer alan Ekvator’un % 22’si, benzer şekilde Yakın Doğu'da kara alanının % 35’ndeciddi düzeyde rüzgar erozyonu etkisi görülmektedir. Sonuç olarak, Afrika'da (Sahra Çölü’nün % 28’i), Asya’da (Arap Çöl’ünün % 26’sı), Amerika ve Avustralya’da (131) yer alan birçok kurak bölgede iç arazi (inland) önemli bir peyzaj bileşenidir. 1980 yılında Walls, küresel düzeyde 1.3 milyar hektar arazinin kum tepeleri ile kaplı olduğunu öngörmüştür (132).
Kumulun durdurulması için, doğal bitki örtüsünün veya bitkilendirilen vejetasyonun gelişmesi için yeterince uzun bir süre boyunca kum hareketinin önlenmesi gerekir. Durdurma iki şekilde yapılabilir (133):

  1. İlkil durdurmada hedef, kumun hız ve hareketinin yavaşlamasıyla mekanik durdurma yapmaktır.: Bu amaçla, hakim rüzgara dik yönde çitlerin kurulumu; homojen bir şekilde toprağı kaplayabilecek bir malzemenin (malçlama) yayılması; kum hareketi ve taşınım kapasitesini artıran bir teknik uygulanarak rüzgar hızını azaltmak için engellerin şekillendirilmesi, ile kum tepelerinin oluşumu engellenir.

  2. Daha sonra, kalıcı bir odunsu ve/veya otsu bitki örtüsü (çim ekimi veya doğrudan ekim, çitle çevirme, kalıcı koruyucular) tesis ederek ve koruyarak biyolojik durdurma yapılır.

Çok yüksek düzeyde tuz konsantrasyonuna sahip, önemli düzeyde rüzgar erozyonuna maruz kalan tabanı ile yeni bir sistem yaratan Aral Gölü’nün kuruması çok özel bir durumdur. Böylesine zor bir ortamda bitki örtüsünün içinde bulunduğu güç durum yüzünden ve tarımsal arazi ile kentsel alanlara aşırı tuzlu sediment taşınımı ile erozyon sürecinin artan şiddetini azaltmak için Özbek Ormancılık Araştırma ve Bilimsel Kurumu (UFRSI) tarafından başlatılan büyük ölçekli ağaçlandırma programında çok başarılı sonuçlar elde edilmiştir (Örnek Çalışma 29’a bakınız).



          1. Rüzgar erozyonu ve kumul taşınımının kontrolü konusunda Türkiye’den verilebilecek en güzel örneklerden biri Konya Karapınar’da rüzgar erozyonunun önlenmesi ve kumulların hareketinin durdurulması ile ilgili çalışmadır. Türkiye’nin en az yağış alan bölgelerinden biri olan Karapınar’da, uzun yıllar boyunca aşırı otlatma, ısınma ve pişirme amaçlı olarak mera bitkilerininkökleriyle birlikte sökülerek alandan uzaklaştırılması, traktör kullanımının , toprak yapısı bakımından zaten olumsuz özelliklere sahip bu alanda yaygın olarak kullanımı, büyük alanların topluca nadasa bırakılması gibi pek çok yanlış uygulamalar yapılmıştır. Tüm bu olumsuzlukların bir sonucu olarak da 1960’lı yıllara gelindiğinde alanda kumullar oluşmaya, bu kumullar yerleşim yerlerini tehdit etmeye, tarım arazilerinin ortadan kalkmasına neden olmaya, kara trafiğini olumsuz etkilemeye başlamıştır.1962 yılında kumul hareketini durdurmak amacıyla çalışmalara başlanmış ve ilk olarak kumulları yerlerinde sabitlemek için alan tamamen çitle çevrilmiş ve tüm faaliyetler durdurulmuştur. Ardından alana yakın sazlıklardan kesilen kamışlar alana taşınarak örülmüş, çitler oluşturulmuş ve açılan çukurlar kapatılmıştır.. Bu şekilde oluşturulan alanlarda öncelikle kumulların hareketi durdurulmuş ve alandan toplanan doğal bitki tohumlarıyla kumullar sabitlenmiştir. Son aşamada ise kuraklığa dayanıklı ve uygun türlerle ağaçlandırmalar gerçekleştirilmiştir.

          2. Kurak alanlarda Yangın Sonrası Restorasyon

Yangın hem zarar verici hem faydalı olabilir ve kurak alanlardaki ekosistem yönetimindeki kullanımı geleneksel yakma uygulamalarından son derece özelleşmiş tekniklere kadar değişiklik gösterebilmektedir. Yangının neden olduğu zararların azaltılması ve getireceği faydaların geliştirilmesi “Entegre Yangın Yönetimi” ile sağlanabilir. Entegre Yangın Yönetimi kavramı, sosyal, ekonomik, kültürel ve ekolojik - yangının zararının minimize edilmesi ve faydalarının maksimize edilmesi değerlendirmesi yangının zararını minimize etmek ve faydalarını maksimize etmek amacıyla kullanan bir kavramdır (134).

Restorasyon stratejisi, küresel değişim senaryosu altında restore edilmiş alanların sürdürülebilirliğini güvence altına almak için bitki topluluklarının şimdiki ve gelecekteki arazi kaybı rejimlerine adaptasyonunu geliştirmelidir. Durdurulması güç bir yangınla karşılaşıldığı takdirde ilk adım, etkilenen alanların degredasyon riskinin ve kendiliğinden düzelme/iyileşme kapasitesinin tahn edilmesidir.. Arazi yöneticileri araziyi tanıyan bilim insanlarının, yerel grupların ve STK’ların işbirliği ile mevcut haritalar, arazi uzmanlarının değerlendirmeleri ve periyodik yorumlamalardan, hangi alanların kısa vadede yüksek erozyon riski ile doğal rejenerasyon kapasitesinin azalacağı saptanmalıdır. Yeniden filizlenme kapasitesine sahip türlerin bol olduğu alanlar çoğunlukla büyük yangın sonrası kendiliğinden yenilenme kapasitesini garanti ederler, bu nedenle küçükölçekli aktif restorasyon müdahaleleri yeterli olabilir.



Kurak alanlarda yangın sonrası restorasyon çalışmalarında, iki ana çevre koruma kavramıyla karşılaşılmaktadır (59);



  1. Toprak koruma ve su muhafaza: Toprak, yangın sonrasında, özellikle dik yamaçlarda vejetasyonun çok zarar gördüğü alanlarda ve aşınmış topraklarda degredasyon ve erozyon riskine maruz kalabilir. Su, kurak alanlarda ekosistem verimliliğini kısıtlayan kritik bir kaynaktır ve yanmış alanlar, alan dışı degredasyona neden olan artan seviiyede yüzey akışına maruz kalmaktadır; alçak alanlarda siltasyon ve seller gibi. Toprak erozyonunu ve yüzey akışını azaltmak için kısa vadede etkili tedbirlerin alınması gerekir: degrade vejetasyonun rejenerasyonunun ilk safhasının başlatılması için yangından hemen sonra malçlama ve tohumlamanın yapılması çok önemli tedbirlerdir. Tohumlamanın etkililiği uygulamadan sonraki ilk birkaç aydaki yağış koşullarına bağlı olduğundan öngörülemez ve, tohumlama ile birlikte olsun ya da olmasın malçlama yapılması çok önemlidir. Tohumlama teknikleri geniş alanlar için çevresel etki yaratmadan masrafsız ve kolaylıkla uygulanabilir tekniklerdir.




  1. Devriklerin ve odun artıklarının yönetimi: Yangın sonrasında kısa vadede alınacak ilk karar ölü/kuru odunun yönetimi olmalıdır. Hassas alanlarda yangın sonrası kesimler genellikle , şiddetli dere/oyuntu erozyonuna ve dahası alan degredasyonuyla sonuçlanmaktadır. Halbuki yanmış gövdelerin yerde bırakılması yüzey akışını azaltabilir. Yönetim kararları, yalnızca orman rejenerasyonu ve toprak stabilizasyonunun ekolojik etkilerine değil aynı zamanda, estetik sorunlar yüzünden yangın sonrası devrik ağaçlar konusundaki kararlar sosyal baskı, devrik ağaç ve odun artıklarının ekonomik kullanımına olan sosyal ihtiyaç, güvenlik nedenleri vb. sosyo-ekonomik faktörlere de dayanmaktadır. Farklı seçeneklerin denenmesi tavsiye edilmektedir, yani; i)tüm ölü ağaçların tutulması, ii)dikili kuru/ölü ağaçların bırakılması ve belki yerde bırakılabilecek bir kısmının kesilmesi, iii)tüm dikili /kuru/ ölü ağaçların kesilmesi ve yerde bırakılmaları, iv) dikili kuru/ölü ağaçların bir kısmının ya da hepsinin ortadan kaldırılması. Açılmamış çam kozalakları olması halinde kuru/ölü ağaçların hasadı bu kozalakların gecikmeli açılan tohumlarının dağılmasına izin vermek için en az üç-dört yıl ertelenebilir. Sierra Nevada (Güney İspanya)’daki pilot çalışmada alınan tedbirler, alan için en uygun seçeneğin kuru/ölü ağaçların bir kısmını tutmak bir kısmını ise kesip yerde bırakmak olduğunu göstermiştir(135). Bu uygulama düşük yüzey akış erozyonu ve yüksek toprak besin maddesi ilavesi, yüksek tohum yayılması ve rejenerasyon ve düşük yönetim maliyetleri gibi bir takım faydalar sunmaktadır. Hasat/kesim, yağışlı mevsimden once minimum mekanik aktivite ile gerçekleştirilmelidir(135).




  1. Yangına dayanıklı bitki topluluklarının ve peyzaj modelinin geliştirilmesi: Yangın riskinin kurak alanlardaki pek çok ekosistem için yüksek bir risk olduğugöz önünde tutulursa, bu ekosistemlerin yangın direncini ve elastikiyetini arttırmak öncelikli uygulamalardan olmalıdır. Bu amaçla, yangın riskinin yüksek olduğu alanlar dirençli vejetasyon örtüsüyle kaplanmalı ve yılın kritik aylarında yangın önleme uygulamaları yapılmalıdır..

  2. Yangına meyilli alanlardaki çalılıkların temizlenmesi ve uygun alanlara yeniden çalı ve ağaçların dikilmesi, gelecekteki yangın olayları karşısında direnci arttırarak yangın çemberinin kırılması için iyi bir tedbir olabilir.




  1. Karışık ormanların oluşturulması: Akdeniz bölgesinde, koniferlerin (çoğunlukla çamlar) ve geniş yapraklı (çoğunlukla meşeler ayrıca diğer ağaç ve çalı türleri) türlerin eş zamanlı ve devamlılığı, her iki türün tamamlayıcı özelliklerinin sağladığıavantajları sunar;örn. çamların su stresine dayanıklılığı ve hızlı büyümesi ve yeniden filizlenen geniş yapraklıların yangına dayanıklılığı gibi. Burada amaç plantasyon başarısını arttırmak ve olgun orman potansiyeline en kısa zamanda ulaşmaktır(135). Bu aynı zamanda; daha yüksek çeşitlilik ve peyzajda heterojenlik sağlayacaktır. Meşcerelerde selektif aralama ağaç strüktürünü geliştirir, su stresini ve gövdeler arasındaki yarışı azaltır ve bu nedenle ölü dal, ağaç ve çalıların birikimini azaltır. Meşelerin bulunduğu açık alanlarda, yer mantarı (Tuber melanosporum)aşılaması toprak (kireçtaşı) ve iklim koşulları (kurak periyotta bir miktar yağış) uygun olduğunda önemli bir ekonomik değer oluşturacaktır..

Türkiye’de yangın görmüş sahalarda uygulanan strateji ise farklıdır. Yanan alanlardaki ağaçlarl toprak seviyesinden kesilerek yanan alan, hatta orman dışına çıkarılır ve kabukları soyulur. Böylece, yangının ardından kabuk böceklerinin de bir sorun teşkil etmesinin önüne geçilmeye çalışılır. Ayrıca ilgili kanun gereğince yangın gören alanlar ağaçlandırmada öncelikli alanlar haline gelir ve bu nedenle zaman kaybetmeksizin ağaçlandırmaya başlanır.




          1. Kurak alanlarda Maden rehabiltasyonu




          1. Uygulama maliyetleri

Ekolojik restorasyon maliyetleri farklı ülkeler ve çeşitli etmenlere bağlı olarak çeşitli olup büyük olabilir (yani; partnerlerin ayni katkılarının miktarı ve restorasyon girişiminin ödeyeceği işçi ücretleri; girişim tarafından ücretsiz paylaşılan ya da ödenen ekipman miktarı; bitki materyali üretme ihtiyacı ya da bitki temini için dış hizmetlere yapılan ödemeler; dış hizmetlere koruma, yönetim ve aktif restorasyon müdahaleleri için ödeme ihtiyacı vb.). Dünya çapında, çok sayıda başarı olasılığı düşük ekolojik restorasyon projesi için milyon dolarlar harcanmaktadır (136).


FAO/LaReMoT tarafından incelenen 22 vaka çalışmasındaki restorasyon maliyetleri;Amerika Birleşik Devletlerinde200/ha ile USD 17,000/ha arasında olan ve bakım maliyetleri düşük çalışmalardan 300/ha/yıl olan maliyetleri yüksek çalışmalara kadar değişmektedir. Bu veriler bize kurak alanlardaki çeşitli restorasyon girişimlerinin arasında oluşabilecek büyük farklılıkları anlatmaktadır, ayrıca bazı vakalarda dolaylı maliyetlerin hektardaki tüm restorasyon maliyetleri içerisine dahil edilmiş olabileceği gibi bazılarında dikkate alınmamış olabileceği de doğrudur (yani; eğitim, yönetim masrafları vb.). Bir takım vaka çalışmalarında raportörler, donörlerin düşük kaynak girdisinin çiftçileri restorasyon programlarında yeni fikirler ve teknolojileri benimsemek için motive ettiği gerçeğini vurgulamıştır. Kenya’daki bir vaka çalışmasında toplum bağlılığını arttırmak için bir başarı faktörü; sürdürülebilirliği güvence etmek için yerel halkın katılımını (nakdi ve ayni)arttırılmasıyla birlikte kademeli bir maliyet paylaşım stratejisinin takip edilmesi ve minimize edilmiş final girdisinin elde edilmesi ile ilgilidir.
Genelde, arazi hazırlığı teknikleri ve fidanların su absorpsiyon kapasitesini arttırıcı materyal kullanımı çiftçiler/arazi sahipleri için pahalı uygulamalardır. Dahası, arazide plantasyonların/ ağaç fidanlıklarının sulanması uygulaması suyun zaruri ihtiyaçlar için kullanıldığı kısıtlı bir kaynak olduğu çok kurak alanlarda çok büyük bir problemdir.. Bu durumda, maliyet açısından etkin teknolojiler geliştirlmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.Aksi takdirde restorasyon programları arazi sahipleri ve kullanıcılar, yapmaları gereken uygulamalar için devlet tarafından desteklenmelidir..
Restorasyon projelerinin hangi aşamalarda arazi koruması ve insan refahı için net faydalar sağlayacağını tanımlamak gerekir. Böylece çalışmalar efektif olarak amaca yönlendirilebilir. . Restorasyonun maliyet açışından etkin göründüğü durumlarda bile restorasyon faaliyetlerini (çevresel hizmetler için ek ödemeler ödemeler gibi) desteklemek için ek finansal teşviklerin sağlanması gerekebilir. Restorasyon çalışmaları günlük yönetim ve koruma çabalarını ne kadar çok kapsarsa, kalkınma girişimleri arazi sahipleri, kullanıcıları ve kamu yöneticileri tarafından gerçekleştirilirse, kurak alanlardaki peyzaj restorasyon çalışmaları için ek bütçe o kadar küçük olacaktır.. Restorasyon projelerinde küçük işletmelerin ya da kooperatif gruplarının oluşturulması, restorasyon maliyetlerini ekonomik olarak iyileştirmektedir.. Kenya, Elangata Wuas Ekosistem Yönetimi Programında, ekoturizm mini işletmeleri (2000 yılında 13,333 USD kazanmış), odunkömürü pazarlaması (40 USD/ay/kişi), devekuşu besiciliği, arıcılık ve nehirden sürdürülebilir kum kullanımı faaliyetleri, bölgedeki restorasyon maliyetlerini önemli ölçüde azaltmıştır. (28). Burkina Faso’daki Nazinon Orman restorasyon projesinde çalışmalar öncesinde belirlenen orman yönetim grupları; kazancın paylaşılması, işçi ücretlerinin karşılanması ve tekrarlı maliyetler için genel bir fonun oluşturulması gibi kollektif ihtiyaçlar için etkili bir mekanizma olarak başarılı sonuçlar sağlamıştır (Orman yönetim fonunun resmi olarak tanınmamış ve gelir olarak yakacak odundan daha fazlasına sahip olmadıkları i halde) (28).



  1. İzleme

Bir proje ya da büyük ölçekli bir program başlamadan önce amaçlar, performans standartları ve izleme protokolleri, restorasyon planları ile birleştirilmelidir. Bir izleme planı, neden bazı restorasyon teknikleri ve uygulamaları çalışırken , bazılarının neden başarısız olduğunu anlamak için çok faydalı bilgilerin elde edileceği verilerin sistematik biçimde toplanması ve analizi çalışmalarını kapsar (Thayer et al. 2003, Saldi-Caromile et al. 2004). İzleme, eğer amaçlar açık biçimde belirtilmiş ve izleme faaliyeti iyi dizayn edilmiş, sağlam ve bilimselliğe dayanmışsa güçlü bir araç olabilir (van Diggelen et al. 2001). Etkin izleme; gelecekteki restorasyon faaliyetleri için daha yüksek etkinlik ve düşük maliyetlere nasıl ulaşılacağı ve kamuharcamalarının etkinliğini göstermek için teknik bilgiler sağlar ve fon sağlayan kuruluşları bilgilendirir. Böylece zaman içinde fon yetkilileri benzer çalışmalarda önceliklerini gözden geçirebilirler(Gaboury and Wong 1999).


Şekil 9. Ekosistem restorasyonu için adaptif bir yönetim çerçevesi (Gayton, 2001)49

Peyzaj restorasyonun izlenmesi, önemli dinamiklerin ve süreçlerin ele alınmasına ve çevresel ve sosyo-ekonomik koşullardaki değişikliklerin hesaba katılmasına yetecek kadar uzun bir sürede gerçekleştirilmelidir (Block et al. 2001). Ne yazıkki, politik değişimler ve kurum bütçelerindeki kısıtlamalar çalışmaları etkileyebilmektedir..


İzleme faaliyeti, problemin değerlendirilmesi ve projenin dizaynından, değerlendirme ve düzenlemeye kadar projenin bütününü kapsamalıdır. Böylece, örneğin; hedef alan için başlangıç koşullarının değerlendirilmesi gayesiyle restorasyon öncesi izlemenin yapılması gerekir. Proje uygulamasını ve proje sonuçlarını değerlendirmek için izleme prosedürleri çalışma başlamadan önce mutlaka oluşturulmalıdır. İzleme karar vermeyi de içerir, bu nedenle; izleme programları izleme sonuçlarını karar sürecine bağlayan tüm prosedürleri kapsamalı (Noon et al. 1999) ve karar vericiler izleme programlarının planlama ve uygulanma safhalarına dâhil edilmelidirler (Noble and Norton 1991).
Kurak alan peyzaj restorasyon çalışmalarında uygulanacak olan izleme metodolojisi için, dört ana safhaya ayrılan adaptif yönetim tabanlı metot takip edilebilir; Baseline/dayanak, Uygulama, Etkililik ve Uzun Dönem İzleme. REACTION (Kuzey Akdeniz’de Çölleşme ile Savaş için Restorasyon Faaliyetleri) projesi Kuzey Akdeniz’de orman ve ağaçlık alanların rehabilitasyon faaliyetlerini değerlendirmek için entegre bir yaklaşım geliştirmiştir (39). REACTION değerlendirme protokolü (http://www.gva.es/ceam/reaction) yalnızca bir değerlendirme metodu olarak değil, değerlendirilmiş restorasyon projelerinden elde edilmiş bilginin toplanması ve dağıtılması için bir bilgi sistemi olarak tasarlanmıştır. REACTION yaklaşımı, 3 temel değerlendirme kriterini barındırmaktadır: (1) Proje başlangıcında belirlenen spesifik amaçlara ulaşma seviyesi (2) restorasyon öncesi bozulan ekosistem faktörlerinin ve çalışma sonrasındaki durumlarının karşılaştırmalı analizi ve (3) projenin başlangıç amaçlarını hesaba katmadan; restore edilmiş alanın mevcut kalitesinin analizi. Ayrıca, REACTION protokolü çok çeşitli indikatörler kullanan, var olan kullanılabilir bilginin kullanımını optimize eden ve minimum arazi değerlendirmesini gerektiren geniş bir çerçeve olarak dizayn edilmiştir. Seçilmiş indikatörler de kosistem bütünlüğü ve hizmetleri ve Akdeniz koşulları ile ilgili sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri yansıtmaktadır.

FAO yakın zamanda, arazi proje/programlarını analiz etmek/ değerlendirmek, kılavuz proje uygulayıcılarının öğrenilen dersleri derlemesine yardım etmek, orman restorasyon projelerinin ve programlarının performanslarının ve etkilerinin izlenmesi ve analizi , için geniş kapsamlı bir peyzaj restorasyon izleme aracı (LaReMoT) geliştirmiştir. Bu izleme portalı benzer uygulamalar hakkında bilgi toplamak için bir araç olarak hizmet edecek ve kurak alanlarda etkin restorasyon yaklaşımları, stratejileri, yöntemleri ve teknikleri konusunda know-how paylaşımını kolaylaştıracaktır. Şu anda bu çalışma dünya çapında kurak alanlarda bir çok vaka çalışmasında, uygulayıcılardan geri bildirim almak, ilgiyi arttırmak ve çalışmanın nihai kapsamını belirlemek için test edilmektedir.



Yüklə 0,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin