Yöntembilimci, iktisatçı teorisyenlerin fiili uygulamalarında ne tür kaygılar taşıdıklarını,
Teori kurarken ve onu rakiplerine karşı savunurken neden belirli metodolojik veya epistemolojik ilkelere sarıldıklarını,
Dolayısıyla bilgi üretirken “fiilen” hangi yöntemleri kullandıklarını anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır.
Yani betimsel iktisat metodolojisinde, önemli olan bilim olan ile bilim olmayanı ayırmak için belirli ilkeler koymak değil, zaten bilim olarak kabul gören yaklaşım ve bilgilerin özelliklerini betimlemektir.
Bu bağlamda, betimsel iktisat metodolojisi, iktisadi teorilerin nasıl bir özellik taşıması gerektiğini değil, iktisadi teorilerin “fiili” durumlarını betimlemeye çalışan girişimlerin ortak adıdır.
Bu bağlamda, betimsel iktisat metodolojisi, iktisadi teorilerin nasıl bir özellik taşıması gerektiğini değil, iktisadi teorilerin “fiili” durumlarını betimlemeye çalışan girişimlerin ortak adıdır.
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn
Thomas Samuel Kuhn (1922-1996), bilim felsefesi ile sonradan ilgilenen bir fizikçi olmasına karşın, bu alanda yaptığı katkı, pozitivizme karşı bir “isyan” ya da “devrim” olarak adlandırılabilecek kadar önemli ve sarsıcı olmuştur.
Bu bağlamda Kuhn’un en ünlü eseri 1962 yılında yayınlanan “Bilimsel Devrimlerin Yapısı”dır.
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn
A) Bilim Felsefesinde Antipozitivizm ve Thomas Kuhn
Kuhn öncesi, pozitivist bilim anlayışının (ağırlıklı olarak mantıksal pozitivistler ve bir neopozitivist olarak Popper’in katkılarıyla biçimlenmiş olan) temel özellikleri şunlardır:
1) Bilimin amacı gerçek dünyada olup bitenleri keşfetmektir. (Dünyaya ilişki bu gerçekler, kişilerin öznel düşüncelerinden bağımsızdır)
2) Bilimsel teoriler ile diğer inanç türleri arasında kesin bir ayrım söz konusudur. Bilim felsefecilerinin görevi bu ayırıcı ölçütleri bulmaktır.