Kur'AN'da tevhiD



Yüklə 1,67 Mb.
səhifə14/39
tarix07.01.2019
ölçüsü1,67 Mb.
#90829
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   39

4- İLAH

İlâh, “elihe-ye'lehu veya tefa'ul şekli olan te'ellehe'den gelir. 929 Elehe yahut Elihe fiilinin kulluk etmek, tutkun ve düşkün olmak, yönel­mek, ısınmak, alışmak gibi anlamları vardır. 930

İlah kelimesi Kur'an-ı Kerim'de 96 yerde mücerred, 17 yerde ise çe­şitli muttasıl zamirlere muzaf olarak gelmiştir. 2 defa tesniye, 33 de­fa da cemi durumundadır. Bu kökten hiç fiil gelmemiş olması dikkati çekiyor. İbâdet etme işi, özellikle “abede” fiiliyle ifade edilmiş, ibade­tin özel durumları ise, yerine göre başka fiillerle açıklanmıştır. 931

Kur'an'ı Kerim'in inançsızları, ateistleri, mülhitleri muhatap ka­bul etmediğinden ve onun esas mesajının Allah'ın varlığını bilipte O'nu anlamakta sapıtan, yani müşrik olanlara yönelik olduğundan da­ha önce sözetmiş ve Kur'an'a göre Allah'ın varlığını bilmenin fıtrî oldu­ğunu söylemişti. Burada bir kez daha tekrar ediyoruz: Kur'an-ı Kerim ateistleri genel duygudan sapmış, sapık ve samimiyetsiz olarak addet­miş, onları muhatap almamış, ancak onlara sadece işaret etmekle ye­tinmiştir. Kur'an-ı Kerim'in üzerinde en çok durduğu nokta, beşeriye­tin fıtrî duygusunu gerçek Tevhid'e yöneltmek olmuştur.

Yüce Allah'ın varlığını kabul eden, O'nu teorik planda bilenlerin en çok yanıldığı nokta Allah'ın birlik sıfatıdır. Yani Tevhid'den sapmalarıdır. Kur'an'ın Tevhid akidesini ortaya korken Allah'ın en belirgin sı­fatı olarak getirdiği isimlerden biri de “İlâh” lafzıdır. Bu yüzden bu la­fız “ma'bûd”, yani “kendisine tapınılan” kelimesiyle aynı anlamda kul­lanılmıştır.932

Kur'an-ı Kerim'de, Allah'ın ilahlığı üzerinde durulurken özellikle O'nun “tek ilah” olması hususuna ehemmiyet verilmiş ve böylece sah­te ilahların reddedilmesi gündeme getirilmiştir. Zira İslâm'a göre ger­çek ve tek olan Allah'ın hükümlerine rağmen hüküm koyanlar sahte ilah sayılmışlardır. Bu kişiler Fir'avn, Nemrud, Ebu Cehil, Ebu Leheb gibi veya Allah'ın hükümlerini 14 asır öncesinin çöl kanunları olarak isim­lendirip kendisi kanunlar hazırlayan/hazırlatan kişiler olarak karşı­mıza çıkar. İslâm'a göre insan, bu sahte ilahları reddetmedikçe mü’min olamaz. 933

Kur'an-ı Kerim'de, Allah'ın ilahlığı üzerinde önemle ve ısrarla durul­masının sebebi, insanlığın Allah'tan başka tanrı olmadığını kabul et­mesi için değil, ilah olarak Allah'ın birlemeleri içindir. Zira burada çok ince bir nüans vardır: Allah hafzı ilahlığın belirlenmiş halidir. “Yani, Al­lah “bir” ve “kendinden başka hak ilah olmayan” ilahtır; fakat bâtıl ilâh­lar pek çok olduğu için, Rabbimizi bu bâtıl tanrılardan ayırt etmek için “İlâh” lafzının başına belirlilik takısı olan “el” getirilerek “Allah” yapıl­mıştır. 934

Kur'an, her fırsatta Allah'ın tek ilah olduğu gerçeğini vurgular. O'nun bir tek olduğuna dair birçok delil zikreder. Allah'tan başkası­nın ilahlığım reddeder.

Kur'an'ın Allah'ın tek bir ilah olduğuna dair öğretisi özetle şöyle izah edilebilir: Göklerde ve yerde bütün otorite ve yetkilere mâlik olan an­cak Allah'tır. Yaratma O'na mahsustur. Bütün nimetler O'nun kudret elindedir. Bütün işler sadece O'na aittir. Kuvvet ve çare O'nun hükmün­dedir. Göklerde ve yerde olan her şey ister istemez O'na itaat etmeye, emirlerine boyun eğmeye mecburdur. O'ndan başkasında otorite yok­tur. Göklerde ve yerde O'ndan başkasının hükmü geçmez. Yaradılışın sırlarını, nizamını, idaresini O'ndan başkası bilemez. Hükmünün selâhiyetleri hususunda kimse O'na ortak olamaz. İşte bunun için Al­lah'tan başka ilah yoktur. 935

Allah ile beraber hiç bir ilah edinip tapma. O'ndan başka hiç bir ilah yoktur.”936

Allah: İki ilah edinmeyin, O, ancak bir ilahtır; onun için yalnızca benden korkun” buyurdu.”937

O, gökte de ilah, yerde de ilah olan bir Allah'tır. O yegâne hüküm ve hikmet sahibidir. Her şeyi hakkıyla bilendir.”938

Yaratan Allah, yaratmayan gibi midir? Hiç düşünmeyecek misiniz?”939

Ey insanlar! Allah'ın üzerinizdeki bunca nimetini kalbinizle hatır­layın ve dilinizle de anın. Sizi gökten ve yerden rızıklandıracak Allah'tan başka bir yaratan var mı? O'ndan başka hiç bir ilah yoktur. O halde na­sıl Tevhid'den küfre ve şirke döndürülüyorsunuz?” 940

De ki: “Bana haber verin: Eğer Allah kulağınızı, gözlerinizi alıp si­zi sağır ve kör bırakırsa, kalplerinizin üzerine bir de mühür vurursa, Allah'tan başka onları size getirecek ilâh kimdir?” 941

O, öyle bir Allah'tır ki, kendinden başka hiç bir ilah yoktur. Önün­de de sonunda da hamd O'nundur. Hüküm de sadece O'nundur. Siz an­cak O'na döndürülüp götürüleceksiniz. De ki: “Eğer Allah üzerinizde geceyi ta kıyamete kadar fasılasız devam ettirse Allah'tan başka size bir ışık getirecek ilâh kimdir? Bana haber verin. Halâ dinlemeyecek misi­niz?” De ki: “Eğer Allah gündüzü kıyamet gününe dek mütemadiyen de­vam ettirse size içinde dinleneceğininz bir geceyi Allah'tan başka ge­tirecek kimdir? Bana haber verin. Hala görmeyecek misiniz?” 942

Onlara de ki: “Allah'ı bırakıpta O'nun ortağı olduklarını kupkuru iddia ettiklerinize istediğiniz kadar yalvarm. Onların ne göklerde, ne yer­de bir zerre miktarına bile güçleri yetmez. Onların buralarda hiç bir or­taklığı olmadığı gibi, O'nun da bunlardan bir yardımcısı yoktur. O'nun nezdinde kendisine izin verdiği kimselerden başkasının şefaati faide ver­mez.” 943

Gökleri ve yeri hakkın ikamesine sebep olarak O, (Allah) yarattı. Ge­ceyi gündüzün üstüne bürüyüp örtüyor, gündüzüde gecenin üstüne sa­rıyor. Güneşi ve ayı müsahhar kıldı. Her biri muayyen bir vakit için ce­reyan etmektedir.”944

De ki:” Allah'ı bırakıp da tapmakta olduklarınızın ne idüğünü ba­na haber verin. Onların yerden hangi şeyi yarattığım da bana gösterin.” Yoksa onların göklerde bir ortaklığı mı var? Bundan evvel bir kitap yahut bir ilim artığı varsa, davanızda doğrucular iseniz, bana getirin. Al­lah'ı bırakıp da kendisine kıyamete kadar cevap veremiyecek kişiye tap­makta olandan daha sapık kimdir?” 945

Sizi bir kişiden yarattı. Sonra ondan da eşini meydana getirdi. Si­zin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi analarınızın karınlarında üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra öbür yaratılışlara çevirip duru­yor. İşte Rabbiniz olan Allah; mülk O'nundur. O'ndan başka ilah yok­tur. Böyleyken siz nasıl olup da O'na ibadetten döndürülüyorsunuz?” 946 “Onlar mı, yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten sizin için bir su in­diren mi? Öyle bir su ki, biz onunla sizin tek bir ağacını bile yeşertemeyeceğiz nice güzel bahçelerin nebatlarını bitirmişizdir. Allah ile be­raber bir başka ilah ha? Hayır, onlar sapıklıkta devam eden bir güruh­tur. Onlar mı, yoksa yeri bir karargah yapan, aralarından ırmaklar akı­tan, ona has sabit dağlar diken, iki denizin arasına bir perde koyan Al­lah ile beraber bir ilah ha? Hayır, onların çoğu Tevhid'i bilmiyorlar. Yok­sa bunalmışa, kendisine dua ettiği zaman icabet eden, fenalığı gideren, sizi yeryüzünün hükümdarı kılan mı? Allah ile beraber bir ilah ha? Siz ne kıt düşünüyorsunuz? Yahut o kara ve denizlerin karanlıkları için­de sizin yolunuzu doğrultmakta, rahmetinin önünde rüzgarları müjde­ci göndermekte olan mı? Allah ile beraber bir ilah ha? Allah onların tut­tukları ortaklardan çok yüce, çok münezzehtir. Yahut halkı daima yaratmakta olan, sonra onu iade edecek olan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber bir ilah ha? De ki: “Eğer Allah'a or­tak koşmada sadık ve samimi kimseler iseniz getirin delilinizi.”947

De ki: O Allah birdir. Allah samed'dir. (Her şey varlığını ve bekaasını O'na borçludur. Herşey O'na muhtaçtır. O, hiç bir şeye muhtaç de­ğildir. Her şeyin başvuracağı, yardım dileyeceği tek varlık O'dur.) Ken­disi doğurmamıştır ve (başkası tarafından) doğrulmamıştır. Hiç bir şey O'nun dengi olmamıştır.”948

O Allah ki göklerin ve yerin mülkü O'nundur; Hiç bir evlat edinmemisştir. Mülkünde O'nun bir ortağı da yoktur. O herşeyi yaratıp bir ni­zam vermiş, mukadderatını tayin etmiştir. Böyleyken kâfirler O'nu bırakıp da bir takım ilahlar edindiler. Ki bunlar hiç bir şey yaratmaz­lar. Bilakis kendileri yaratılıp durmaktadırlar. Onlar kendi nefisleri için bile ne bir zararı gidermeye, ne de bir faideyi celbe muktedir olamaz­lar. Öldürmeye, diriltmeye, ölenleri yeniden diriltip kabirden çıkarma­ya ise hiç güçleri yoktur.” 949

O, gökleri ve yeri yoktan varedendir. O'nun nasıl çocuğu olabilir? O'nun bir eşi de yoktur. Her şeyi O yaratmıştır. Ve O,, her şeyi hakkıy­la bitendir. İşte Rabbiniz olan Allah! O'ndan başka hiç bir ilah yoktur. O, herşeyi yaratandır. O halde O'na kulluk edin. O, herşeyin üstünde, kendisine güvenilip dayanılacak mutlak bir vekildir.”950

İnsanlar içinde Allah'tan başkasını O'na denk kabul edenler de var­dır ki, onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a sevgisi ise her şeyden daha büyüktür. Allah'a eş tutarak nefislerine zulmeden­ler azabı gördükleri zaman bütün kuvvet ve kudretin hakikaten Allah'ın olduğunu gözleriyle görür gibi bilselerdi keşke!”951

Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka ilahlar olsaydı, bunların iki­si de muhakkak ki harap olup giderdi. Demek arşın Rabbi olan Allah (onların vasfedegeldikleri) her şeyden yücedir, münezzehtir. O, yapa­cağından mes'ul tutulamaz. Fakat onlar mes'ul olurlar.”952

Allah hiç bir çocuk edinmemiştir. O'nunla birlikte hiç bir ilah da yok­tur. Öyle olsaydı, elbette her ilah kendi yarattığını sürükleyip götürür ve elbette kimi kimin üstüne galebe edip yükselirdi.”953

De ki: “Allah ile beraber iddia edegeldikleri gibi başka ilahlar bu­lunsaydı, o takdirde onlar arşın sahibine elbette bir yol ararlardı. O, bunların söylemekte oldukları şeylerden bütünüyle münezzehtir, yü­cedir, büyüktür.”954

İşte Kur'an’ın Allah'tan başkasının ilahhğını red ederek tek olan Al­lah'ın uluhiyetini ispat sadedinde getirdiği deliller bunlar... Ve daha bu­rada zikredemediğimiz diğer hüccetler...

Bu ayetlerde baştan sona kadar yegâne otoritenin sadece Allah Teala olduğu fikri vurgulanmakta, ihtiyaçları giderenin, zararları defedenin, işlerin karşılığını verenin, dualara icabet edenin, kâinattaki bü­tün idare etme işlerini üstüne alanın, rızık verinin, kendisine itaat edil­mesi gerekenin, mutlak hâkim olanın, gerçek velî, kefil, koruyucu ve yardımcı olanın eşi ve ortağı olmayan Allah olduğu düşüncesi işlenmek­tedir.

Yine bu ayetlerden hareketle, Allah Teala'yı gerçek ilah olarak ka­bul ettiğimizin bir değer kazanabilmesi için O'nun hakkında şunlan dü­şünmek zorunda olduğumuzun farkına varmalıyız: Kendisine güveni­len ve sığınılan, sevilen ve tapılan, sahip olan ve itaat edilen, yücelti­len ve bağlanılan sadece Allah'tır. Allah'tan başka büyük ve hâkim yoktur. O'na tevekkül etmek vaciptir. O'ndan başkasına sığınmak bâtıldır. O'nu sevmek farzdır. Başkasını sevmek ise ancak O'nun izniyle olabi­lir. İbadet ve kulluk, ancak kendisine yapılır. 955 Göklerde ve yerde bü­tün otorite ve yetkilere mâlik olan ancak Allah'tır. Yaratma O'na mah­sustur. Bütün nimetler O'nun kudret elindedir. Bütün işler sadece O'na aittir. Kuvvet ve çare O'nun hükmündedir. Göklerde ve yerde olan her şey ister istemez O'na itaat etmeye, emrine boyun eğmeye mecbur­dur. O'ndan başkasının hükmü geçmez. Yaratılışın sınırlarını, nizamı­nı, idaresini O'ndan başkası bilmez. Hükmünün selâhiyetleri hususun­da kimse O'na ortak olamaz. 956 Bir şeyi haram veya helal kılma yet­kisi O'nundur. Mutlak kanun koyucu O'dur. O'ndan başkasının kanun koyma, bir şeyi helâl ya da haram kılma yetkisi yoktur. Emretme sıfa­tı O'nundur. Her türlü eksiklikten münezzeh olup, hüküm ancak O'nundur.

Bu ayetlerden hareketle şunları da söylemek mümkündür: Her ne suretle olursa olsun, bir kimse her hangi bir şeyi kendisi için veli, yar­dımcı, kötülükleri uzaklaştıran, ihtiyaçlarını gideren, dualarını kabul edip, bu dualara karşılık veren, kendisine zarar ve fayda vermeye gü­cü yeten bir varlık olarak görürse, işte o kimseyi, o şeyi, güç veya oto­riteyi kendisi için ilah edinmiş olur. İman edenler bütün bu vasıfları ye­gane hüküm ve hikmet sahibi, terbiye edici, yaratıklarını koruyup gö­zeten, biricik varlık, Allah'a has kılarlar.

Yine Kur'an öğretisine göre, bir kimse bu kâinatın yegâne hakimi olan Allah'ı kabul edip de, herhangi bir şeyin O'na yakınlığını iddia eder, Al­lah'ın izni olmaksızın o şeyde şefaat edebilirlilik yetkisi görürse, o şe­yi de kendisine ilah edinmiş olur. Ayrıca bir kimse, Allah'ın dışında ba­zı şeylerin hayati işlerinde kendisine yol gösterdiğini, işlerini rast ge­tirdiğini, kendisine uğur verdiğini zanneder ve buna inanırsa da, inan­dığı nesneyi kendisine ilâh edinmiş olur. Zira Kur'an-ı Kerim yaratma­da, eşyayı takdir etmede ve tayinde, âlemin nizamının idaresinde Al­lah'ın dengi ve ortağı olmadığını belirtmiş, Allah'ın her alanda birlen­mesini açıkça beyan etmiştir.957




Yüklə 1,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   39




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin