ÂL-İ aba içindekiler



Yüklə 1,14 Mb.
səhifə10/42
tarix06.09.2018
ölçüsü1,14 Mb.
#78070
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   42

Siyasi Mücadelesi


Hz. Ali ve Fatıma (a.s), Resulullah (s.a.a)’in tekfin ve tedfin işlerini bitirdikten sonra, olup bitmiş bir işle karşılaştılar. Ebu Bekir hilafete tayin edilmiş ve Müslümanlardan bir grup da ona biat etmişti.

Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın bu durum karşısındaki yaptıkları ilk iş çağrıydı. Şöyle ki Hasan ve Hüseyin’in elinden tutarak Medine’nin ileri gelen kişilerinin evlerine gidip onları yardıma çağırdılar, Peygamber (s.a.a)’in tavsiyelerini onlara anlattılar.[55]

Hz. Fatıma (a.s) şöyle buyuruyordu: “Ey insanlar! Acaba babam Hz. Ali’yi hilafete tayin etmedi mi? Onun fedakarlıklarını unuttunuz mu? Babam; “Aranızda iki emanet bırakıyorum, onlara sarıldığınız müddetçe asla sapmazsınız; biri Allah’ın kitabı, diğeri ise Ehl-i Beyt’imdir” diye buyurmadı mı? Bizi yalnız bırakmanız, yardımınızı bizden esirgemeniz sizlere yakışır mı hiç?!”

Hz. Ali ve Hz. Fatıma (a.s) bundan netice almayınca menfi mücadeleyi başlatmaya karar verdiler. Bir kaç gün böyle geçti. Bir gün Ömer, Ebu Bekir’e; “Ali ve yakınlarının dışında herkes sana biat etti, onlar biat etmezlerse, senin hükümetin sağlam bir temele oturmuş sayılmaz. Ali’yi çağır, onu biat etmeye zorla” dedi. Ebu Bekir, Ömer’in sözünü beğendi; bunun üzerine Konfoz’a şöyle dedi: “Git Ali’ye de ki; Resulullah’ın halifesi! biat etmen için mescide gelmeni istiyor!”

Konfoz, bir kaç defa Hz. Ali (a.s)’ın yanına gittiyse de Hz. Ali (a.s) Ebu Bekir’in yanına gitmekten imtina etti. Ömer çok sinirlendi, Halid bin Velid, Konfoz ve diğerlerini yanına alarak Hz. Fatıma’nın evine doğru gitti. Kapıyı çaldı ve; “Ya Ali! Kapıyı aç” diye bağırdı.

Hz. Fatıma (a.s) çok rahatsız olduğu halde kapının arkasına gelerek; “Ey Ömer! Bizimle işin olmasın. Bırak kendi işimizle uğraşalım” dedi.

Ömer; “Kapıyı aç! Yoksa evi yakarım!!” dedi.[56]

Fatıma (a.s); “Ey Ömer! Allah’tan korkmuyor musun? İzinsiz olarak evime mi girmek istiyorsun?!” dedi.

Hz. Fatıma (a.s) her ne ettiyse Ömer’i kararından caydıramadı. Bilakis, Ömer, kapıyı açmadıklarını görünce; “Odun getirin de kapıyı yakayım!” dedi.[57]

Nihayet kapı açıldı, Ömer içeri girmek istedi. Hz. Fatıma (a.s) tehlikenin yakın olduğunu görünce erkekçe Ömer’in karşısında durdu. Halk gaflet uykusundan uyanır ve Ali’yi savunurlar diye ağlayıp feryat etmeye başladı.

Hz. Fatıma’nın ağlayıp yardım talebinde bulunması, o taş yürekli insanlara hiç tesir etmedi. Hatta kınında olan kılıçla kaburgasına bile vurdular ve kamçıyla da kolunu morarttılar![58]

Sonuçta Hz. Ali’yi tutup mescide götürmek istediler. Hz. Fatıma (a.s), Hz. Ali’nin tehlikede olduğunu görünce ileri atılarak sıkıca Ali’nin elbisesine yapıştı ve “Kocamı götüremezsiniz” diye bağırdı. Konfoz, Hz. Fatıma’nın, Ali’nin elbisesini bırakmayacağını görünce kamçıyla onun nazenin koluna o kadar vurdu ki, pazısı feci bir şekilde şişti!

Fatıma (a.s), halkın izdihamı neticesinde kapı ile duvar arasında öyle bir sıkıştı ki, kaburga kemikleri kırıldı ve rahminde olan çocuk da sıkt oldu![59]

Kendine geldiğinde baktı ki, Ali’yi mescide doğru götürmüşler. Durmak câiz değildi, Ali’nin canı tehlikedeydi, onu savunması gerekirdi. Tüm yorgunluğuna rağmen kaburgası kırılmış olduğu halde evden dışarı çıktı ve Beni Haşim kadınlarından bir grupla birlikte mescide gitti. Ali’yi tuttuklarını görünce halka yüz çevirerek; “Amcam oğlunu serbest bırakın, yoksa Allah’a and olsun ki, saçlarımı dağıtır, Peygamber’in gömleğini başımın üzerine atar, sizi Allah’a şikayet ederim!” diye seslendi.

Sonra yüzünü Ebu Bekir’e çevirerek şöyle dedi: “Kocamı öldürüp çocuklarımı yetim bırakmak mı istiyorsun? Onu bırakmazsan saçlarımı dağıtır ve babamın kabrinin üstünde Allah’ı imdada çağırırım!”

Bu sözü söyledikten sonra Hasan ve Hüseyin’nin ellerinden tutarak Resulullah (s.a.a)’in kabrine doğru hareket etti... Nihayet Hz. Ali (a.s) durumun çok tehlikeli olduğunu görünce, Selman’a, gidip Fatıma’yı bu işten vazgeçirmesini söyledi... Fatıma (a.s) Hz. Ali’nin emrini duyunca; “O Emrettiği için itaat ediyorum ve sabredeceğim” dedi.[60]


Geceleyin Defnedilmesi


Hz. Fatıma (a.s), mücadelesinin kıyamete kadar sürmesi için Hz. Ali’ye şöyle vasiyet etti: “Beni geceleyin kefenle ve gizli olarak toprağa ver. Kaburga kemiklerimi kıran, çocuğumun düşmesine sebep olan ve malıma el koyan kimselerin cenazemin başında durmalarını istemem; kabrim de bilinmesin!”

Hz. Ali de Fatıma (a.s)’ın vasiyeti üzerine onu geceleyin defnedip kabrini yerle bir etti. Kabri tanınmamasın diye de kırk tane sembolik kabir yaptı![61]


Vefat Tarihi


Hz. Fatıma (a.s) babasından sonra bir kaç aydan fazla yaşamadı. Bu konuda görüş ihtilafı vardır. Hz. Fatıma (a.s) babasından sonra Kuleyni’nin naklettiğine göre 75 gün, İbn-i Şehraşub’un nakline göre 72 gün, Ebu’l Ferec’in nakline göre 3 ay, Allame Meclisi’nin rivayetlerine göre 40 gün veya 6 ay, İbn-i Cevzi’nin nakline göre 70 gün ve İmam Bakır (a.s)’dan naklolan bir rivayete göre de 95 gün yaşamıştır. Ama hicretin 11. yılında vefat etmiş olduğunda şüphe yoktur.

Hz. Fatıma’nın kaç yaşındayken vefat ettiğinde de ihtilaf vardır. 18, 28, 30 ve 35 yaşları olmak üzere beş görüş vardır.

Kabrinin nerede olduğuna gelince; o da ihtilaflıdır. Bazıları, Resulullah (s.a.a)’in ravza-i mutahharasında metfun olduğunu söylemişlerdir. Meclisi, İbn-i Babeveyh’den şöyle nakletmiştir: “Bana göre sahih olan, Fatıma (a.s)’ın kendi evinde defnedildiğidir. Beni Ümeyye, Mescid-i Nebevi’yi genişlettikten sonra Fatıma (a.s)’ın kabri mescidin içerisinde kaldı.”

Keşf’ul- Ğumme’nin müellifi de şöyle yazıyor: “Fatıma (a.s)’ın Bakî’de defnedildiği meşhurdur.” İbn-i Cevzi ise şöyle yazıyor: “Bazılarına göre Hz. Fatıma (a.s) Akil’in evinin yanında defnedilmiştir...”

 


HZ. FATIMA (A.S)'IN
SÖZLERİNDEN KIRK HADİS


 


Yüklə 1,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin