ÂL-İ aba içindekiler


Özür Dilenilecek Hareketten Sakınmanın Gerekliliği



Yüklə 1,14 Mb.
səhifə42/42
tarix06.09.2018
ölçüsü1,14 Mb.
#78070
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42

Özür Dilenilecek Hareketten Sakınmanın Gerekliliği


26- “Özür dilenecek hareketten sakın! Çünkü mümin ne suç işler, ne de özür diler; ama münafık her gün suç işler ve özür diler.” [126]

Alimlerin Kınanılması


27- “Sonra siz ey ilimle meşhur olup hayırla anılan, nasihatle tanınıp Allah’ın vesilesiyle halkın gönüllerinde heybetli görünen alimler topluluğu! (Bilin ki,) şerefli insanlar sizden çekinir, zayıflar size saygı gösterir, kendi düzeyinizde olan ve iyilikte bulunmadığınız kimseler sizi kendilerine tercih ederler. (İnsanların) ihtiyaçları karşılanmadığı zaman sizin arabuluculuğunuzla karşılanır. Yolda giderken padişahların heybeti ve büyüklerin de izzetiyle yürürsünüz. Acaba bunların hepsi sizden beklenilen İlahi vazifenizi yapmanız (hakkı hakim kılmanız) için değil midir? Ama siz vazifenizin çoğunu yapmıyorsunuz, kusur ediyorsunuz. İmamların hakkını küçümsüyor, zayıfların hakkını çiğniyorsunuz. Fakat kendiniz için sandığınız hakka gelince; onu (hemen) talep ediyorsunuz. Siz Allah yolunda ne bir mal harcadınız, ne yarattığı nefsi O’nun için herhangi bir tehlikeye attınız ve ne de O’nun rızası için bir topluluğa düşman oldunuz. (Bununla birlikte) Allah’ın cennetine girmeyi, Peygamberleriyle komşu olmayı ve azabından da kurtulmayı arzu ediyorsunuz!” [127]

Konuşmadan Önce Selam Vermenin Gerekliliği


28- “Bir adam İmam (a.s)’a selam vermeden; “Nasılsınız? Allah afiyet versin” dediğinde İmam (a.s) şöyle buyurdular: “Evvel selam, sonra kelam. Allah da sana afiyet versin.” Daha sonra buyurdular ki: “Selam vermedikçe hiçbir kimseye konuşma müsaadesi vermeyin.” [128]

Kabul Etmenin, Cahilliğin ve Alimin Nişaneleri


29- “Kabul etmenin nişanelerinden biri, akıllılarla birlikte oturmaktır. Küfür (veya fikir) ehlinden gayrisiyle tartışmak, cahillik alametlerindendir. Alimin nişanelerinden biri de kendi sözünü eleştirmesi ve muhtelif görüşlerin hakikatinden haberdar olmasıdır.” [129]

Müminin Sıfatından Bazıları


30- “Mümin, Allah’ı kendisine sığınak, sözünü ise ayna edinir; bazen müminlerin, bazen de gaddarların sıfatına bakar; onların sıfatlarından incelikler elde eder, kendisini iyice tanır, üstün zekasıyla yakin makamına ulaşır ve nefsini temizlemekte de güçlü olur.” [130]

İyiliklerde Yarışmak


31- “İyiliklerde yarışın ve manevi ganimetleri elde etmeye koşun.” [131]

Cömertlik ve Cimriliğin Özellikleri


32- “Cömert davranan, yücelir; cimrilik yapan ise alçalır.” [132]

Dünya ve Ahiret Hayırları


33- Bir kimse İmam Hüseyin (a.s)’dan dünya ve ahiret hayrını kendisi için yazmasını istediğinde İmam (a.s) şöyle yazdılar:

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Kim halkın öfkesini kazanarak Allah’ın rızasını elde ederse, Allah, insanların ellerinde olan işlerde ona kifayet eder; kim Allah’ın gazabını kazanarak halkın rızasını elde ederse, Allah, onu insanlara bırakır. Vesselam.” [133]


Bir Kimsenin Gam ve Üzüntüsünü Gidermenin Neticesi


34- “Kim, bir müminin gam ve üzüntüsünü giderirse, Allah-u Teala onun dünya ve ahiret üzüntülerini giderir.” [134]

Halkın Haysiyetiyle Oynayan Kimseden Uzak Durmanın Gerekliliği


35- “Halkın haysiyetine el uzatan (onların haysiyetiyle oynayan) birisini duyduğunda, onun seni tanımamasına çalış.” [135]

Zenginliğin İzahı


36- “Zenginlik nedir? diye sorduklarında: “Arzuların az olması ve yeterli bir rızka razı olmaktır” buyurdular.[136]

İhtiyacın, Üç Kimsenin Dışında Kimseye Söylenilmemesi


37- Ensardan birisi, İmam (a.s)’a ihtiyacını karşılaması için ricada bulunmak istediğinde, İmam (a.s) şöyle buyurdu:

“Ey Ensari kardeş, yüzünün suyunu dökme, istediğini bir kağıda yaz, ben Allah’ın izniyle seni sevindirecek bir şey yaparım...” (Sonra şöyle buyurdu:) “Şu üç kimsenin dışında hiç kimseye ağız açma: Dindar, yiğit ve soylu. Çünkü dindar, kendi dinini koruması için senin ihtiyacını karşılar; yiğit de, (seni ümitsiz etmeyi) kendi yiğitliğine sığdırmaz, utanır; soylu ise, ihtiyacın için yüzünün suyunu dökmeye mecbur kaldığını bildiğinden haysiyetini korumak için seni eli boş geri çevirmez.”[137]


Mükafat ve Ceza Görecek Bir Kimse Gibi Davranmak


38- “İyilik karşısında mükafat, suç karşısında ise ceza göreceğini (kesinlikle) bilen bir kimse gibi amel et.” [138]

Selamın Sevabı


39- “Selamın yetmiş sevabı vardır, altmış dokuzu selam verene, biri ise selamın cevabını alan kimseyedir.”[139]

Müslüman Kardeşin Arkasında Sevilen Şeyi Söylemenin Gerekliliği


40- “Bir Müslüman kardeşin senden ayrıldığında, arkandan söylemesini sevmediğin şeyi sen de onun arkasından söyleme.”[140]


ŞİİRLER


 

 

İLAHİ  NUR


 

Vardır sevgin, yatır cana

Sen Peygamber nurundansın

Canlar kurban olsun sana

Sen Zehra’nın nurundansın

 

Ezanı söyleten sensin



İslam’ı dirilten sensin

Kur’ân’ı okutan sensin

Sen Peygamber nurundansın

 

Allah hizbini dirilttin



Şeytan hizbini çürüttün

Irkçılığı mahkum ettin

Sen Zehra’nın nurundansın

 

O günde ki, İmam oldun



Gerçeği halka duyurdun

Hakkı batıldan ayırdın

Sen Ali’nin nurundasın

 

Dünyayı başından attın



Canını Allah’a sattın

Kerbela’da susuz yattın

Sen Peygamber nurundansın

 

Ekber’ini şehit verdin



Zeyneb’ini esir verdin

Peygamberler yolun gittin

Sen Zehra’nın nurundansın

 

Kanınla sen ırmak yaptın



Zalimlerin kökün kazdın

Nebiyle Miraca çıktın

Sen Peygamber nurundansın

 

Durmadan ağlıyor gözler



Sona ermez bu matemler

Aşkınla inler yürekler

Sen Zehra’nın nurundansın

 

Gökte melekler ağladı



Şialar kara bağladı

Yezitler kalbin okladı

Sen Peygamber nurundansın

 

 



Bu ok Sakife’den çıktı

Vahiy inen kapıyı yaktı

Kerbela’da seni yıktı

Sen Peygamber nurundansın

 

Bu arada olan oldu



Cemel savaşı vuku buldu

Başın mızrağa vuruldu

Sen Zehra’nın nurundansın

 

Ali’nin eli bağlandı



Zehra’nın kapısı yandı

Esğer boğazdan oklandı

Sen Zehra’nın nurundansın

 

O gün Yezit başa geçti



O gün Hasan zehir içti

O gün Zeynep esir düştü

Sen Zehra’nın nurundansın

 

Hatırlarsın o günleri



Sakife’de geçenleri

Kerbela’da ölenleri

Sen Peygamber nurundansın

 

Zalimlere karşı durdun



Dini tahriften korudun

Din yolunda şehit oldun

Sen Zehra’nın nurundansın

 

Canım kurban Kerbela’na



Meydanda yalnız kalana

Kolları kalem olana

Sen Peygamber nurundansın

 

Makam peşinde olanlar



Dini dünyaya satanlar

Seninle bir olamazlar

Sen Peygamber nurundansın

 

Müminler seni savunur



İsa canın feda kılır

İslam sende mana bulur

Sen Peygamber nurundansın[141]

FÂTIMA GÜL GONCALARI


 

Gelin ey ehl-i velâ cûş edelim çağlayalım

Kerbelâ fâciasın yâd ederek ağlayalım

Giyelim kisve-yi mâtem karalar bağlayalım

Matem-i Âl-i Abâ ile ciğer dağlayalım

Soldu ey vâh bugün Fâtıma gül goncaları

Öldürüldü Ali’nin gönlünün eğlenceleri

Bilmek ister misin ey ehl-i velâ n’oldu bugün

Gül-ü bağı Nebevî, ne yazık soldu bugün

O Hüseyinî alıcı, işte şehit oldu bugün

Matem-i Âl-i Abâ ile cihan soldu bugün

Soldu ey vâh bugün Fâtıma gül goncaları

Öldürüldü Ali’nin gönlünün eğlenceleri

Hastalanmış yatıyordu ol Ali-yyi Esğer

İnliyordu bir içim su diyerek o server

Sararıp solmuş idi hayf ki o mâh-i enver

Bir içim suyu diriğ etti o zâlim ebter

 Soldu ey vâh bugün Fâtıma gül goncaları



Öldürüldü Ali’nin gönlünün eğlenceleri

Sarılıp boynuna Zeyneb dedi ey Zeyn’el- Âbâ

Edeyim göz yaşım ile seni yavrum işbâ

Ağlıyor şimdi bize ruh-i cenâb-ı Zehrâ

Göğsüme koy başını ağlama ey mehlika

Soldu ey vâh bugün Fâtıma gül goncaları

Öldürüldü Ali’nin gönlünün eğlenceleri

Safder-i Kerbubelâ işte bugün oldu şehit

Gudve-yi ehl-i safâ işte bugün oldu şehit

Ziynet-i arz u semâ işte bugün oldu şehit

Muhibb-i Âl-i Abâ işte bugün oldu şehit

Soldu ey vâh bugün Fâtıma gül goncaları

Öldürüldü Ali’nin gönlünün eğlenceleri

İçti çün cam-ı şehâdet O Hüseyin-i yektâ

Yere düştükte başı titredi Arş-ı A’lâ

Göklere çıktı aman velvele-yi vâ veylâ

Sen de eflâke çıkar nâleni “Hazmi” şeydâ

Soldu ey vâh bugün Fâtıma gül goncaları

Öldürüldü Ali’nin gönlünün eğlenceleri[142]

AŞKIN MÂCERÂSI


Hicrî altmışıncı yıl, unutulmuştu İslâm

Her taraf zulüm dolu, her tarafta katliâm

Göz yaşları sel gibi, her yer mazlumun âhı

İnsânî erdemlerin öldürülmüştü ruhu

 

Çıkarlar olmuştu din, cihâd mal-mülk tezgâhı



Hortlamıştı çöllerin, yağmacılık ilâhı

Susturulmuştu diller, altın veya kılıçla

Kürsülerde sefiller, oynaşırken inançla

 

Unutmuştu insanlar, hâyatın gayesini



Hak’tan başka her şeye, “Lâ” demek pâyesini

İlâhî niyâbetin, özgürlük mirâcını

Değişerek giymişti, küfrün zillet tâcını

 

Kararmıştı ufuklar, ümitler tükenmişti



Ali bir çok cephede, vuruşarak gitmişti

Sürgünde “Ebûzerler”, mu’minler yitirilmiş

Medineli sevgili, zehirle kâtledilmiş

 

Ölüm kol geziyordu, aman yoktu kimseye



Kalmamıştı cesâret, hak sözü söylemeye

Mazlumun feryadına, sağır olmuş kulaklar

Zihinler doldurulmuş, zây edilmişti haklar

 

Bekliyordu hakikat, yürekli evladını



Anası insanlığın, en mükemmel kadını

Celladın pençesinde, güvercin raks eylemez

Zillet uzaktı ondan, zillete boyun eğmez

 

Bir er çıktı sahneye, Murtezâ’nın evinden



Yiğitlik suyu içmiş, Fâtıma kevserinden

Peygamber hâtırası, özgürlerin mevlâsı

En güzel hüner ölüm”, olmuştu Elif-Bâ’sı

 

Mârufu buyurarak, münkerden nehy etmenin

Mektebinde yetişmiş, en büyük öğretmenin

Rabbânî marifetin, yegâne temsilcisi

Ellerinde ceddinin, “gökten gelen inci”si

 

Hedefi hidâyetti, kan dökmek asla değil



Hakkı ıslâh etmekti, saltanat, dünya değil

Topraktan vâr edilmiş, bedenler geçicidir

Yâr ile vâdeleşmek, âşıkların işidir

 

Bir avuç kahramanla, yöneldi Kerbelâ’ya



Muazzam bir imanla, “heyhât” çekti dünyaya

Yırtarken yeni şirkin, gösteriş maskesini

Yeniden yazdı aşkın, diriliş bestesini

 

Rahmet diyarında can, görünce Leylâ’sını



Geçerek kendisinden, gördü nur deryâsını

Fısıldaştı yavaşça, kılıçların ruhuyla

Kucaklaştılar aşkla, ilk kıvılcım nuruyla

 

Allah’a tevekkülün, yek numune önderi



Cilvegâhı cânânda, ağlattı âlemleri

Aşkın mâtemi vardır, vuslatın böylesine

Ayak basınca karga, “Ankâ”nın sînesine

 

Âşıklar vâdîsinde, ağladı aşk hançeri



Tavâf edip öperken, Yâr’in öptüğü yeri

Mecnun idi âlemler, Hüseynî velâyete

Âciz kaldı kalemler, o aşkı rivâyete

 

Ebedilik yolunda, en muhteşem kâfile



Aşkın şehidi oldu; yürüdü bin nâz ile

Ellerinde mâşukun, ölümsüzlük bâdesi

Olamaz böyle aşkın, sözlerle ifadesi

 

Âlemi imkanda Yâr, etti sırrı âşikâr



Bu kan Hakkın kanıdır, kıymeti pâhası var

Âl-i Tâ-Hâ güzeli, yaktı can çırâğını

Yüz gösterdi sevgili, açarak duvağını[143]
[1] - Sünen-i Tirmizi, c. 5, s. 324.

[2] - Bihar’ul-Envar, c. 43, s. 262

[3] - a.g.e. c. 43, s. 266.

[4] - a.g.e. c. 43, s. 298.

[5] - a.g.e. c. 43, s. 307.

 

[6] - a.g.e. c. 43, s. 310. 



[7] - Lühuf ve diğer kitaplar.

[8] - Taberi, c. 7, s. 297. Kamil-i İbn-i Esir, c. 3, s. 280.

[9] - Ensab’ul- Eşraf, c. 3, s. 188.

[10] - Maktel-i Harezmi, c. 2, s. 7-8.

[11] - a.g.e. c. 1, s. 188. Maktel-i Avalim, s. 54.

[12] - Maktel’ul- Huseyn, c. 1, s. 87-88. Zehair’ul- Ukba, s. 119.

[13] - Müstedrek’us- Sahihayn, c. 3, s. 176. Hz. Peygamber’in Ümmü Seleme’nin evinde ağladığını anlatan diğer kaynaklar da şunlardır: Zehair’ul- Ukba, s. 147. Fusul’ul- Muhimme, s. 154. Sırat’us- Seviyy, s. 94. Mecma’uz- Zevaid, c. 9, s. 118-119. Kenz’ul- Ummal, c. 6, s. 223. Müstedrek’us-Sahihayn, c. 4, s. 398.

[14] - Hz. Peygamber’in Aişe’nin evinde bulunduğu zamanlar Hüseyin’e ağladığı şu kaynaklarda da geçmektedir:

Mucem’ul- Kebir; Hz. Hüseyin’in hayatıyla ilgili bölüm. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 294. Haysemi “el-Mecma”, c. 9, s. 187. Sevaik’ul- Muhrika, s. 115. Mecma’uz Zevaid, c. 9, s. 187-188. Suyuti “Hasais”, c. 2, s. 125-126.



[15] - Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c. 1, s. 60-61’de.

[16] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 60-61. Bu hadis az bir farklılıkla şu kaynaklarda da geçmiştir:

El- Musannef, c. 12; Tabakat-ı İbn-i Sa’d; Müsned-i Ebu Ya’li; Mucem’ul- Kebir; Zehair’ul- Ukba, s. 148; Cami’us- Sağir, c. 1, s. 13; Sevaik’ul- Muhrika, s. 115.



[17] - Bihar’ul- Envar, c. 46, s. 108.

[18] - Misbah’ul- Muteheccid, s. 758.

[19] - İrşad-ı Mufid, c. 2, s. 27.

[20] - Keşf’ul- Ğumme, c. 2, s. 216.

[21] - Tarih-i Ehl’ul- Beyt, s. 76.

[22] - Kafi, c. 1, s. 461-462.

[23] - Müruc’uz- Zeheb, c. 3, s. 36 ve 37.

[24] - Tabakat-ı İbn-i Sa’d, c. 10, s. 164.

[25] - Musir’ul- Ahzan, s. 24.

[26] - a.g.e. s. 25.

[27] - Müruc’uz- Zeheb, c. 3, s. 77.

[28] - İrşad, c. 2, s. 34.

[29] - Bihar’ul- Envar, c. 44, s. 329.

[30] - İrşad, c. 2, s. 35.

[31] - a.g.e. c. 2, s. 36.

[32] - Müruc’uz- Zeheb, c. 3, s. 64.

[33] - A.K.

[34] - A.K.

[35] - A.K.

[36] - Tarih-i Taberi, c. 4, s. 258.

[37] - İrşad-ı Mufid, c2, s. 66.

[38] - Tarih-i Yakubi, c1, s. 221.

[39] - Tarih-i Taberi, c. 4, s. 300.

[40] - a.g.e. c. 4, s. 302-308.

[41] - a.g.e. s. 310.

[42] - a.g.e. s. 325.

[43] - a.g.e. s. 311.

[44] - Kafi, c. 4, s. 147.

[45] - Tarih-i Taberi, c. 4, s. 314.

[46] - Emali-yi Saduk, s. 111 ve 374.

[47] - Kamil-i İbn-i Esir, c. 2, s. 560.

[48] - Tarih-i Taberi, c. 4, s. 341.

[49] - a.g.e. s. 245.

[50] - İrşad-ı Mufid, c. 2, s. 135.

[51] - Tarih-i Ehl-i Beyt, s. 102.

[52] - Keşf’ul- Ğumme, c. 2, s. 250.

[53] - Emali-yi Saduk, s. 101.

[54] - El-Uyun-u Ahbar’ur- Rıza, c. 1, s. 59.

[55] - Kamil’uz- Ziyarat, s. 70.

[56] - a.g.e. s. 52 ve 53.

[57] - Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 4, s. 73.

[58] - Mişkat’ul- Envar, s. 170.

[59] - Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c. 3, s. 401.

[60] - Vefat-u Zeyneb’ul- Kubra, s. 11.

[61] - Bihar, c. 10, s. 317.

[62] - Usd’ul- Ğabe, c. 2, s. 21.

[63] - Bihar’ul- Envar, c. 82, s. 311.

[64] - Mehasin-i Berkî, c. 1, s. 146.

[65] - Nisa/86.

[66] - Keşf’ul- Ğumme, c. 2, s. 31.

[67] - Mevsuat-u Kelimat’il- Hüseyin -a.s- s. 246; Kafî, c. 6, s. 19.

[68] - Mevsuat-u Kelimat’il- Hüseyin -a.s- s. 624; Bihar’ul- Envar, c. 66, s. 433.

[69] - Menakıb, c. 4, s. 66; Bihar, c. 44, s. 190, H. 3.

[70] - İhticac-ı Tabersi, s. 296.

[71] - Menakıb-i İbn-i Şehraşub

[72] - A’yan’uş- Şia, c. 1, s. 580

[73] - a.g.e.

[74] - Bu konudaki tarih kitaplarına bakabilirsiniz.

[75] - Müstedrek’ul- Vesail, c. 10,s. 318.

[76] - Futuh-u İbn-i A’sem-i Kufî c. 5, s. 14.

[77] - İhticac-ı Tabersi, s. 336.

[78] - Emali-yi Saduk, s. 111.

[79] - İlel’uş- Şerayi, s. 225-227.

[80] - Emali-yi Saduk, s. 112.

[81] - a.g.e. s. 113.

[82] - a.g.e. s. 122.

[83] - Emali-yi Tusi, c. 2, s. 53.

[84] - Emali-yi Saduk, s. 113.

[85] - Uyun-u Ahbar’ur- Rıza, c. 1, s. 294. Emali-yi Saduk, s. 68.

[86] - Sevab’ul- A’mal, s. 109 ve 110.

[87] - Uyun-u Ahbar’ur- Rıza, c. 1, s. 299.

[88] - Kamil’uz- Ziyarat, s. 108.

[89] - Emali-yi Saduk, s. 111.

[90] - Kamil’uz- Ziyarat, s. 147.

[91] - a.g.e. s. 141.

[92] - a.g.e. s. 109.

[93] - a.g.e. s. 142.

[94] - a.g.e. s. 287. Men La Yahzuruh’ul- Fakih, c. 2, s. 599.

[95] - Te’vil’ul- Ayat, c. 2, s. 796.

[96] - Uyun-u Ahbar’ur- Rıza, c. 1, s. 60. Kemal’ud- Din, c. 1, s. 265.

[97] - Muhec’ud- Da’vat, s. 175; Bihar, c. 86, s. 313, H. 65.

[98] - Hicretten Şahadete, s. 206.

[99] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 493.

[100] - Maktel-i Harezmi, c. 1, s. 239.

[101] - Bihar’ul- Envar, c. 44, s. 192.

[102] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 477.

[103] - Maktel-i Harezmi, c. 1, s. 234.

[104] - Tuhaf’ul- Ukul-s. 493.

[105] - a.g.e. s. 499.

[106] - a.g.e. s. 493.

[107] - Maktel-i Harezmi, c. 2, s. 33.

[108] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 479.

[109] - a.g.e. s. 481.

[110] - a.g.e. s. 489.

[111] - Bihar’ul- Envar, c. 44, s. 374.

[112] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 483.

[113] - a.g.e. s. 495.

[114] - Bihar’ul- Envar, c. 78, s. 121.

[115] - Maide/63.

[116] - Maide/78-79.

[117] - Maide/44.

[118] - Tevbe/71; Tuhaf’ul- Ukul, s. 475.

[119] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 483.

[120] - Bihar’ul- Envar, c. 78, s. 118.

[121] - a.g.e. c. 78, s. 128.

[122] - a.g.e. c. 78, s. 127.

[123] - a.g.e. c. 78, s. 122.

[124] - Müstedrek’ul- Vesail, c. 2, s. 294.

[125] - Bihar’ul- Envar, c. 78, s. 126.

[126] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 499.

[127] - Bihar’ul- Envar, c. 78, s. 122.

[128] - a.g.e. c. 78, s. 117.

[129] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 499.

[130] - a.g.e. s. 499.

[131] - Bihar’ul- Envar, c. 78, s. 121.

[132] - a.g.e. c. 78, s. 121.

[133] - a.g.e. c. 78, s. 126.

[134] - a.g.e. c. 78, s. 122.

[135] - Belağat’ul- Huseyn, Kısa Sözler: 45.

[136] - Meani’l- Ahbar, s. 401.

[137] - Tuhaf’ul- Ukul, s. 497.

[138] - Bihar’ul- Envar, c. 78. s. 127.

[139] - a.g.e. c. 78. s. 120.

[140] - a.g.e. c. 78. s. 127.

[141] - İsa Mehdevi

[142] - Mustafa Tolunay

[143] - Hüseyin Yalçın
Yüklə 1,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin