İ. Hizmetkar Öğrencilerini Görevlendiriyor (6:7-13)
6:7 Onikilerin işe başlama zamanı gelmişti. Kurtarıcı’nın eşsiz eğitiminden geçmişlerdi; işte şimdi harika mesajın habercileri olarak göreve başlayacaklardı. Onları ikişer ikişer gönderdi. Böylece Tanrı Sözü iki tanığın ağzından doğ-rulanacaktı. Hem de yolculuk ederken ortak bir güç ve yardımlaşma olacaktı. Sonuç olarak, iki kişinin varlığı ahlaki standardın düşük olduğu kültürlerde faydalı olabilir. Sonra onlara, kötü ruhları kovma yetkisini verdi. Bu, dikkat etmeye değer bir noktadır. Kötü ruhları kovmak başlı başına bir iştir; bu yetkiyi başkalarına yalnızca Tanrı verebilir.
6:8 Rab’bin Egemenliği bu dünya gibi olsaydı, hiçbir zaman 8-11 ayetlerindeki bilgiyi vermeyecekti. Bu bilgi dünyasal bir liderin vereceği bilginin tam tersidir. Öğrenciler yanlarına erzak almadan gitmeliydiler: Ne ekmek, ne torba, ne de kuşaklarında para. Bu gereksinimlerini karşılaması için O’na güvenme-leri gerekiyordu.
6:9 Çarık giymelerine ve kendilerini hayvanlara karşı korumaları için değnek ve yalnızca bir mintan götürmelerine izin verildi. Hiç kimsenin öğrencilerin mal varlığına gıpta etmeyeceği ve de zengin olma umuduyla İsa Mesih’i kabul etmeyeceği kesindi! Öğrencilerin sahip olması gereken güç Tanrı’dan gelmeliy-di; tamamen O’na bağlıydılar. En sade şekilde gönderildiler, buna rağmen Tan-rı’nın Oğlu’nun temsilcileri olarak O’nun gücü onlara verildi.
6:10 Kendilerine sunulan konukseverliği kabul etmeleri ve gittikleri yerde oradan ayrılıncaya kadar hep aynı evde kalmaları gerekiyordu. Bu bilgi onların daha rahat yer aramalarını engelledi. Görevleri, İsa’nın bildirisini duyurmaktı. Lüks, rahatlık ya da kolaylık arayarak bildiriden ödün vermemeleri gerekiyordu.
6:11 Eğer bir yer öğrencileri ve bildirilerini reddederse, orada kalma zorunlulukları yoktu. Eğer kalırlarsa bu davranışları, incilerini domuzların önüne atmak olacaktı. Ayrılırken Tanrı’nın sevgili Oğlu’nu reddedenleri, Tanrı’nın reddettiğini simgelemek için ayaklarının altındaki tozu silkelemeleri gerekiyordu.
Bilgilerin bazısının geçici olmasına ve sonradan Rab İsa tarafından kaldırılmış olmasına rağmen (Luk.22:35-36) bu bilgiler yine de her çağda Mesih’in hizmetçisi için devam eden kuralları belirtirler.
6:12-13 Öğrenciler yola çıkıp insanları tövbeye çağırmaya başladılar. Birçok cin kovdular, birçok hastayı, üzerlerine yağ sürerek iyileştirdiler. Yağla kutsamanın, Kutsal Ruh’un yatıştırıcı, hafifletici gücünü resmeden simgesel bir hareket olduğuna inanıyoruz.
J. Hizmetkar’ın Habercisinin Öldürülmesi (6:14-29)
6:14-16 Mucize yapan birinin memlekette dolaştığı haberi Kral Hirodes’e ulaştığında, Kral hemen onun ölümden dirilmiş olan Vaftizci Yahya olduğu sonucuna vardı. Bazıları onun İlyas ya da diğer peygamberlerden biri olduğunu söylüyordu, ama Hirodes başını kestirdiği adamın dirilmiş olduğuna inanıyordu. Vaftizci Yahya, Tanrı’dan bir sesti. Hirodes bu sesi susturmuştu. Oysa şimdi yapmış olduğu şeyden dolayı duyduğu korkunç vicdan azabı Hirodes’i bir şekilde hançerliyordu. Günahkârın yolunun zor olduğunu öğrenecekti.
6:17-20 Öykü şimdi Yahya’nın öldürüldüğü zamana geri döner. Vaftizci, Hirodes’i kardeşi Filipus’un karısıyla Kutsal Yasa’ya aykırı bir şekilde evlenmesinden dolayı azarlamıştı. Hirodes’in karısı olan Hirodiya buna çok kızdı ve öç almaya ant içti. Ama Hirodes Yahya’ya kutsal bir adam olduğu için saygı duyuyordu ve karısının çabalarını engelliyordu.
6:21-25 Sonunda fırsatı ele geçirdi. Bölgedeki meşhur kişilerin katıldığı Hirodes’in doğum günü şöleninde Hirodiya, kızının dans etmesini ayarladı. Bu Hirodes’in o kadar çok hoşuna gitti ki, kıza krallığının yarısına kadar herhangi bir şeyi vermeye ant içti. Kız, annesinin kışkırtmasıyla Vaftizci Yah-ya’nın başını bir tepsi üzerinde istedi.
6:26-28 Kral tuzağa düşürülmüştü. Kendi arzu ve yargısına karşı olmasına rağmen isteği yerine getirdi. Günah, ağını onun etrafında örmüştü ve köle olan kral kötü bir kadınla şehvani bir dansın kurbanı oldu.
6:29 Yahya’nın sadık öğrencileri olanları duyunca, cesedini aldılar ve gömdüler, sonra da İsa’ya gidip durumu anlattılar.
K. Beş Bin Kişinin Doyurulması (6:30-44)
6:30 Her dört Müjde’de bulunan bu mucize, İsa’nın hizmetinin üçüncü yılının başında oldu. Elçiler, Tanrı Sözü’nü öğretme görevlerinin ilkinden Kefer-nahum’a daha yeni dönmüşlerdi (7-13. ayetlerine bakın). Belki başarılarından dolayı heyecanlıydılar, belki de yorgun ve yürümekten ayakları şişmiş durum-daydı. Onların dinlenmeye ve sessizliğe olan gereksinimlerini gören Rab, onları kayıkla Celile gölü kıyısında tenha bir yere götürdü.
6:31-32 ”Gelin tek başımıza tenha bir yere gidelim de biraz dinlenin” sözlerinin sık sık imanlılar için lüks bir tatilin haklı çıkarılmasında kullanıldığını duyarız. Kelly bu konudaki görüşünü şöyle belirtir:
Bizim de bu şekilde daha çok dinlenmeye gereksinim duymamız iyi olurdu; yani işimiz çoksa ve devamlı başkalarının bereketi için kendimizi feda etmişsek bunun bizim için de bir geçerliliği olabilirdi.9
6:33-34 Büyük bir kalabalık gölün kıyısındaki yoldan giderek Rab’bi ve öğrencilerini izlediler. İsa bu insanlara acıdı. Ruhsal yönlendirmeden yoksun, aç ve savunmasız olarak dolaşıyorlardı. Böylece onlara birçok konuda ders vermeye başladı.
6:35-36 Vakit ilerledikçe, öğrenciler kalabalıkla ilgili olarak huzursuzluk duymaya başladılar; o kadar çok insan olmasına karşın yiyecek hiçbir şey yoktu. Kurtarıcı’nın acıdığı kalabalık, öğrencileri kızdırdı. İnsanlar bizim için davetsiz gelenler mi, yoksa sevgimizin hedefi midir?
6:37-38 İsa öğrencilerine dönüp “Onlara yiyecek verin” dedi. Olayın tümü mantığa aykırı gibi göründü: Beş bin erkek, artı kadınlar ve çocuklar, beş ekmekle iki balıktan başka hiç bir yiyeceğin olmadığı bir durum!
6:39-44 Mucizenin ardından öğrenciler, Kurtarıcı’nın kendisini yaşam ekmeği olarak aç dünya için nasıl vereceğinin resmini gördüler. Başkalarının sonsuz yaşama kavuşabilmesi için O’nun bedeni bölünecekti. Aslında, kullanılan bu sözler Rab’bin ölümünü simgeleyen Rab’bin Sofrasının imasıdır: Aldı; şükran duasını, yaptı; böldü; verdi.
Böylece öğrenciler O’na hizmet etme konusunda değerli dersler aldılar:
1. Rab İsa’nın öğrencileri asla O’nun gereksinimleri karşılama gücünden kuşkulanmamalıdırlar. Eğer O beş bin erkeği, beş ekmek ve iki balıkla doyurabilirse, kendisine güvenen hizmetçilerinin gereksinimlerini her durumda karşılayabilir. Yiyeceklerinin nereden geleceği konusunda endişelenmeden O’nun için çalışabilirler. İlk önce Tanrı’nın Egemenliğini ve doğruluğunu ararlarsa, gereksinimleri karşılanacaktır.
2. Mahvolan dünyaya Tanrı’nın müjdesi nasıl duyurulabilir? İsa, “Onlara siz yiyecek verin” dedi. Bizde olanı O’na verirsek, ne kadar küçük olursa olsun, O, onu kalabalıklar için bereketleyerek çoğaltabilir.
3. Kalabalığı yüzer, ellişer kişilik gruplar halinde oturtarak işi sistematik bir şekilde halletti.
4. Şükran duası etti ve ekmekle balığı böldü. O’nun tarafından bereketlenmeden asla işe yaramayacaklardı. Bölünmeden (kırılmadan), tamamen yetersiz olacaklardı. “İnsanlara daha çok karşılıksız olarak verilmememizin nedeni henüz tam olarak kırılmamamızdır.”
5. İsa’nın bizzat kendisi yiyeceği dağıtmadı. Öğrencilerinin bunu yapmalarına izin verdi. O’nun planı dünyayı Kendine inananlar aracılığıyla beslemektir.
6. Herkes için yeteri kadar yiyecek vardı. Eğer bugün imanlılar Rab’bin işinde her şeyi günlük gereksinimlerin üzerine koymuş olsalardı, tüm dünya Müj-de’yi bu kuşakta duyabilirdi.
7. Kalan artıklar (on iki sepet dolusu) başlangıçtan daha çoktu. Tanrı cömert bir Sağlayıcıdır. Buna rağmen hiçbir şeyin israf edilmediğine dikkat edin. Artan miktar toplandı. İsraf etmek günahtır.
8. Öğrenciler dinlenmek için planlarında ısrar etmiş olsalardı, en büyük mucizelerden biri gerçekleşmemiş olacaktı. Bu bizim için de geçerlidir!
Dostları ilə paylaş: |