Örnek(ler)
» Çalışkan öğrenci sınavda birinci oldu.
cümlesindeki “çalışkan” sözcüğü, “öğrenci”nin özelliğini belirtmektedir. Bu cümlede “öğrenci” ismine “nasıl?” sorusunu sorduğumuzda “çalışkan” cevabını almaktayız. Dolayısıyla “çalışkan” sözcüğü niteleme sıfatıdır.
» Gökyüzünü aniden kara bulutlar kaplamıştı.
Bu cümlede “kara” sözcüğü, önüne geldiği ismin nasıl olduğunu gösterdiği için niteleme sıfatıdır.
» Yolun kenarı, kurumuş yapraklarla doluydu.
NOT Özel isimlerle birlikte kullanılan akrabalık, meslek, saygı unvanları da niteleme sıfatıdır.
Örnek(ler)
» Aslı yenge, Doktor Mehmet, Süleyman Bey
2. Belirtme Sıfatları
Varlıkları işaret, sayı, yer, belgisizlik ve soru gibi yönlerden belirten sözcüklerdir. Belirtme sıfatları dörde ayrılır:
2.1. İşaret Sıfatları
Varlıkları işaret yoluyla belirten sıfatlardır. İşaret sıfatları, isimlere sorulan “Hangi?” sorusuna cevap verir.
Örnek(ler)
» Bu kitabı senin için aldım.
Yukarıdaki cümlede bulunan “bu” sözcüğü işaret sıfatıdır. “kitap” sözcüğüne “hangi?” sorusunu sorduğumuzda “bu” yanıtını alıyoruz. Bu yüzden “bu sözcüğü işaret sıfatıdır.
» Arkadaşlarım öteki otobüse binmiş.
UYARI İşaret sıfatları mutlaka isim soylu bir sözcüğü etkilemelidir ve ek almamalıdır, yoksa bu sözcükler sıfat olmaktan çıkar.
Örnek(ler)
» O araba benim değil.
İşaret sıfatı
» O benim değil.
İşaret zamiri
Bu cümlelerin birincisinde “o” sözcüğü “araba” adını belirttiği için işaret sıfatı; ikinci cümledeki “o” sözcüğü ise bir varlığı karşıladığı için zamirdir.
2.2. Sayı Sıfatları
Varlıkları sayı yoluyla belirten sıfatlardır. Sayı sıfatları dörde ayrılır:
2.2.1. Asıl Sayı Sıfatları
Bir ismi tam sayı olarak belirtir. İsme sorulan “kaç?” sorusuyla bulunur.
Örnek(ler)
» Her akşam on beş sayfa kitap okurum.
Yukarıdaki cümlede bulunan “on beş” sözcüğü, “sayfa” sözcüğünün sayısını belirttiği için asıl sayı sıfatıdır.
» Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik.
2.2.2. Sıra Sayı Sıfatları
Varlıkların derecelerini, sıralarını belirten sıfatlardır. Sıra sayı sıfatları isimlere gelen “-ıncı, -inci” ekleri ile yapılır. İsme sorulan “kaçıncı?” sorusunun cevabıdır.
Örnek(ler)
» On ikinci soruyu çözemedim.
» “Altıncı His” adlı filmi çok beğendim.
Yukarıdaki cümlelerde koyu renkli yazılan sözcükler sıra sayı sıfatıdır.
2.2.3. Üleştirme Sayı Sıfatları
Paylaştırma anlamı taşıyan, varlıkların eşit bölümlerini belirten sıfatlardır. Sayılara “-er, -ar” eki getirilerek oluşturulur. İsme sorulan “kaçar?” sorusunun cevabıdır.
Örnek(ler)
» Baba her oğluna üçer tarla bıraktı.
» Hepimize yirmi altışar ceviz düştü.
Bu cümlelerde “üçer, yirmi altışar” sözcükleri, “tarla, ceviz” adlarının paylara ayrıldığını belirttiği için üleştirme sayı sıfatıdır.
2.2.4. Kesir Sayı Sıfatları
Bir ismi kesirli sayılarla belirten sayı sıfatıdır, isme sorulan “kaçta kaç?” sorusunun cevabıdır.
Örnek(ler)
» Senelik kârdan beşte üç pay aldı.
» Alım satımdan yüzde iki komisyon alıyor.
Bu cümlelerde “beşte üç, yüzde iki” sözcükleri, “pay, komisyon” adlarının bütüne olan oranlarını belirttiği için kesir sayı sıfatıdır.
NOT “yarım, çeyrek” sözcükleri bir ismi belirttiğinde kesir sayı sıfatı olur.
Örnek(ler)
» Yatmadan önce yarım bardak süt içer.
2.3. Belgisiz Sıfatlar
Varlıkları sayı ve miktar bakımından tam olarak belirtmeyen sözcüklerdir. “bir, birkaç, birçok, çoğu, kimi, bazı, bütün, tüm, başka, birtakım, her, hiçbir, herhangi” gibi kesinlik bildirmeyen, belirsizlik anlamı taşıyan sözcükler kullanılır.
Örnek(ler)
» Yarın birkaç kişiyle köye gidiyoruz.
» Her gün düzenli olarak koşu yapar.
Bu cümlelerdeki “birkaç, her” sözcüğü “kişi, gün” isimlerini, sayı yönüyle; ama kesin olmayacak biçimde belirtmiştir. Dolayısıyla, “birkaç” ve “her” sözcükleri belgisiz sıfattır.
UYARI “Bir” sözcüğü “herhangi bir” anlamında kullanılırsa belgisiz sıfat, “tek” anlamında kullanılıp ismin sayısını ifade ediyorsa asıl sayı sıfatıdır.
Örnek(ler)
» Bir gün beni anlarsın, dedi.
Belgisiz sıfat
» Bir gün sonra tatil bitiyor.
Asıl sayı sıfatı
2.4. Soru Sıfatları
İsimleri soru yoluyla belirten, yani isimleri anlamca tamamlayan soru sözcükleridir. Soru sıfatlarının cevabı yine sıfattır. “nasıl, kaç, kaçıncı, kaçar, hangi, ne kadar, ne?” gibi sorular soru sıfatı olarak karşımıza çıkar.
Örnek(ler)
» Sen, tatilde kaç kitap okumuştun?
Bu cümlede, “kaç” soru sözcüğünün “kitap” adını belirttiğini görüyoruz. Bu soru sözcüğüne verilebilecek “beş kitap” cevabının sıfat olması, bize, bu soru sözcüğünün de sıfat olduğunu gösterir.
» Hangi yoldan gitmemizi tavsiye ediyorsun?
Bu cümlede, “hangi” soru sözcüğünün “yol” adını belirttiğini görüyoruz. Bu soru sözcüğüne verilebilecek “şu yol” cevabının sıfat olması, bize, bu soru sözcüğünün de sıfat olduğunu gösterir.
UYARI “Hangisi?, kaçı?” soru zamirleriyle “hangi?, kaç?” soru sıfatlarını birbirine karıştırmamak gerekir.
Örnek(ler)
» Hangi soru daha zordu?
» Hangisi daha zordu?
Bu cümlelerde “hangi” sözcüğü “soru” adını belirttiği için soru sıfatı; “hangisi” sözcüğü, bir adın yerini soru yoluyla tuttuğu için soru zamiridir.
» Kaç öğrenci gelmedi.
» Öğrencilerin kaçı gelmedi.
Cümlelerde “kaç” sözcüğü “öğrenci” adını belirttiği için soru sıfatı; “kaçı” sözcüğü, bir sayı adının yerini soru yoluyla tuttuğu için soru zamiridir.
NOT Bir ad, hem niteleme hem belirtme sıfatı alabilir.
Örnek(ler)
» O, yeni bir araba almış.
» Bu küçük köyde konaklamaya karar verdik.
Birinci cümlede “yeni” niteleme sıfatıyla “bir” belgisiz sıfatı, “araba” adının sıfatı olarak; İkincide “bu” işaret sıfatıyla “küçük” niteleme sıfatı, “köy” adının sıfatı olarak kullanılmıştır.
NOT Sıfatlar, adılları da niteleyebilir.
Örnek(ler)
» Mehmet, gerçekten dürüst birisidir.
» O, her zaman deneyimli kimselerle çalışır.
Bu cümlelerin birincisinde “dürüst” sıfatı “birisi” adılını nitelemektedir. İkinci cümlede “deneyimli” sıfatı, “kimse” adılını nitelemektedir.
NOT İlgi eki (-ki), yer ve zaman bildiren sözcüklerden sonra gelip eklendiği sözcüğü sıfat yapar.
Örnek(ler)
» Sınıftaki öğrenciler dışarı çıkmış.
» Yarınki sınava hazır mısın?
Bu cümlelerde “sınıf” sözcüğü, ilk önce bulunma durumu (-de, -da, -te, -ta) ekini alıp ardından sıfat yapan “-ki” ekini alarak önündeki “öğrenciler” adını; “yarın” sözcüğü, sıfat yapan “-ki” ekini alarak önündeki “sınav” adını belirttiği için sıfat görevindedir.
Adlaşmış Sıfat
Niteleme sıfatlarından sonra gelen isim kaldırıldığında sıfat, isim yerine kullanılmış olur, dolayısıyla sıfat adlaşır.
Örnek(ler)
» Dedem küçük çocuklara masal anlatıyor.
» Dedem küçüklere masal anlatıyor.
Birinci cümlede “küçük” sözcüğü, “çocuk” adını niteleyen bir niteleme sıfatıdır. İkinci cümlede ise, “küçük çocuklar” tamlamasındaki “çocuklar” sözcüğü düşmüş, “küçüklere” sözcüğü hem adın yerine geçmiş hem nitelik bildirmiştir, yani adlaşmış sıfat olmuştur.
» Renklileri şu sepete, beyazları bu sepete ayır.
Bu cümlede “renkliler” ve “beyazlar” sözcükleri, “çamaşır” adını nitelerken, çekim eki alarak hem “çamaşır” adının yerine geçmiş hem de nitelik bildirerek adlaşmış sıfat olmuştur.
NOT Adlaşmış sıfattan sonra bir ad geldiğinde anlam karışıklığı ortaya çıkıyorsa bu adlaşmış sıfattan sonra virgül (,) getirilir.
Örnek(ler)
» Hasta, çocuğu yanına çağırdı.
Bu cümlede “hasta” sözcüğü bir kişiyi karşılayarak adlaşmıştır. Bu sözcükten sonra “çocuk” adı geldiğinde virgül konulmazsa “hasta” sözcüğü “çocuk” adının sıfatı olmaktadır. Bu yüzden “hasta” sözcüğünün adlaşmış sıfat olması için bu sözcükten sonra virgül (,) konmalıdır.
B. Sıfatların Anlam Özellikleri
1. Sıfatlarda Küçültme
Sıfatlarda küçültme anlamı ”-ce, -cik, -(i)msi, -(i)mtırak” ekleriyle yapılır. Bu ekler sıfata “…e yakın” anlamı katar.
Örnek(ler)
» Küçük bir evleri vardı.
cümlesinde “küçük” sıfattır ve kendinden sonra gelen ismin niteliğini belirtmektedir.
» Küçücük evleri vardı.
cümlesinde “-cik” eki almış “küçücük” sözcüğü de niteleme sıfatıdır. Buradaki “küçücük” sözcüğün “küçük” sözcüğünden farkı, eklendiği ismin anlamında küçültme yapmış olmasıdır.
» İri bir karpuz → İrice bir karpuz (İriye yakın)
» Ekşi erik → Ekşimsi erik (Ekşiye yakın)
» Küçük çocuk → Küçücük çocuk (Küçüğe yakın)
2. Sıfatlarda Pekiştirme (Anlamca Pekiştirilmiş Sıfatlar)
Niteleme sıfatlarının anlamca kuvvetlendirilmesiyle pekiştirilmiş sıfatlar oluşturulur.
Sıfatlarda pekiştirme, yani anlamın kuvvetlendirilmesi iki şekilde yapılır:
1. Pekiştirilecek sıfatın ilk hecesi (ilk ünlüye kadar olan kısmı) alınır, “p, r, s, m” (PıRaSaM şeklinde kodlayabiliriz.) harflerinden uygun olanı getirilir ve sözcüğün tamamı yazılır.
Örnek(ler)
» Beyaz → be–m-beyaz
“Beyaz” sözcüğünün ilk hecesi olan “be” sesini alıp “p,r,s,m”harflerinden uygun olan “m” harfini ekleyerek “beyaz” sözcüğünün önüne getirdiğimizda “bembeyaz” sözcüğünü elde ediyoruz. Böyleye “beyaz” sözcüğünün anlamını kuvvetlendirerek pekiştiriyoruz.
» Çocuklar tertemiz elbiseler giymişlerdi.
» Dümdüz yolda ilerliyorduk.
» Şöyle yemyeşil çimenlerin üzerine uzansam!
2. Sıfat olan sözcüğün tekrar edilmesi diğer pekiştirme yöntemimizdir.
Örnek(ler)
» Çeşit çeşit meyveler vardı masada.
cümlesinde “çeşit” sözcüğü tekrar edilerek bir ismi nitelemiş ve pekiştirme sıfatı olmuştur.
» Kara kara bulutlar gökyüzünü kapladı.
3. Sıfatlarda Derecelendirme
Sıfatlarda derecelendirme “pek, çok, daha, en…” gibi sözcüklerle yapılır.
Örnek(ler)
» Kardeşin onlardan daha akıllı biri.
cümlesinde “daha” sözcüğü üstünlük,
» En güzel kitap buydu.
cümlesinde “en” sözcüğü en üstünlük,
» Çok güzel çiçekleri vardı.
cümlesinde “çok” sözcüğü aşırılık anlamı katmıştır.
Zarf (Belirteç)
11347
Fiillerden, fiilimsilerden, sıfatlardan veya kendiyle aynı görevdeki kelimelerden (zarflardan) önce gelerek onların özelliklerini, zamanını, yönünü, miktarını belirten sözcüklere zarf (belirteç) denir.
Örnek(ler)
» Öğrenciler kitaptaki metni okuyor.
» Öğrenciler kitaptaki metni sessizce okuyor.
Yukarıdaki ilk cümlede okuma eyleminin yapıldığını görüyoruz fakat bu eylemin nasıl, ne zaman veya ne kadar yapıldığı belirtilmemiş. İkinci cümlede ise okuma eyleminin sessizce yapıldığı belirtilmiştir ve zarf kullanılmıştır.
Zarfların Özellikleri
> Zarflar da tıpkı sıfatlar gibi tek başlarına kullanıldıklarında isim görevindedir. Zarf görevini cümle içerisinde kullanımına bağlı olarak kazanır.
Bir sözcük fiille bağlantılıysa, fiili niteliyorsa zarf; isimle bağlantılı olup ismi niteliyorsa sıfat görevindedir.
Örnek(ler)
» hızlı (isim)
» Arkadaşım, İngilizce’yi hızlı öğrendi. (öğrenme fiilini nitelediği için zarf)
» Arkadaşım, hızlı arabaları çok seviyor. (araba ismini nitelediği için sıfat)
> Cümle içerisinde genelde zarf tümleci olarak kullanılırlar.
> Zarflar; durum zarfı, zaman zarfı, miktar zarfı, yer-yön zarfı ve soru zarfı olmak üzere beşe ayrılır:
1. Durum Zarfları
Fiilin bildirdiği işin, oluşun veya hareketin durumunu, özelliğini veya sebebini belirten zarflardır. Fiille sorulan “nasıl?” veya “neden, niçin, niye?” sorularına cevap verir.
Örnek(ler)
» Öğrenciler konuyu dikkatle dinliyordu.
Bu cümlede “dinliyordu” eylemine “nasıl dinliyordu?” sorusunu yönelterek eylemin “dikkatle” yapıldığı cevabını alıyoruz. “dikkatle” sözcüğü fiilin durumunu belirttiği için durum zarfıdır.
» Tüm söylediklerimi yanlış anlamış. (nasıl anlamış? → yanlış)
» Arabanın motoru gürültülü çalışıyor. (nasıl çalışıyor? → gürültülü)
» Konuyu uzun uzun tartıştılar. (nasıl tartıştılar? → uzun uzun)
» Hür doğdum, hür yaşarım. (nasıl doğdum? → hür / nasıl yaşarım? → hür)
» Uyanamadığı için gelmemiş. (neden gelmemiş? → uyanamadığı için)
» Sessiz durursan seni parka götürürüm. (nasıl durursan? → sessiz)
» İçeri sevinçle girip boynuma sarıldı. (nasıl girip? → sevinçle) (girip sözcüğü fiilimsidir.)
2. Zaman Zarfları
Fiilin bildirdiği işin, oluşun veya hareketin zamanını belirten zarflardır. Fiille sorulan “ne zaman?” sorusuna cevap verir.
Örnek(ler)
» Soğuk hava haftaya etkili olacakmış.
Bu cümlede “etkili olacak” eylemine “ne zaman etkili olacak?” sorusunu yönelterek eylemin “haftaya” yapılacağı cevabını alıyoruz. “haftaya” sözcüğü fiilin zamanını belirttiği için zaman zarfıdır.
» Haftada iki gün balık yemeliyiz. (ne zaman yemeliyiz? → haftada iki gün)
» Okullar haziranda kapanacak. (ne zaman kapanacak? → haziranda)
» Sabahları iki kilometre koşarım. (ne zaman koşarım? → sabahları)
» Bugün gitti, yarın gelecek. (ne zaman gitti? → bugün / ne zaman gelecek? → yarın)
» Eve gelir gelmez yattı. (ne zaman yattı? → eve gelir gelmez)
» Her bayram köye gidip akrabalarımızı ziyaret ederiz. (ne zaman gidip? → her bayram) (gidip sözcüğü fiilimsidir.)
3. Yer-Yön Zarfları
Fiilleri veya fiilimsileri yer-yön bakımından belirten zarflardır. Fiille sorulan “nereye?” sorusuna cevap verir. Yön zarfları yalın (ek almamış) halde kullanılırlar. “Aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri, öte, beri, doğru” en çok kullanılan yön zarflarıdır.
Örnek(ler)
» Pencereden aşağı bakıyor.
Bu cümlede “bakıyor” eylemine “nereye bakıyor?” sorusunu yöneltince “aşağı” cevabını alıyoruz. “aşağı” sözcüğü fiilin yönünü belirttiği için yer-yön zarfıdır.
» Gece yarısında dışarı çıkmış. (nereye çıkmış? → dışarı)
» Üşüyünce içeri girdi. (nereye girdi? → içeri)
» İleri gitme, biraz geri gel. (nereye gitme? → ileri / nereye gel? → geri)
» Aşağı bakınca başı dönmüş. (nereye bakınca? → aşağı) (bakınca sözcüğü fiilimsidir.)
UYARI Yer-yön zarfları çekim eki almazlar, çekim eki aldıklarında zarf olmaktan çıkarak isim olurlar.
Örnek(ler)
» Attığı top camdan içeri girdi. (“içeri” kelimesi ek almadığı için zarf)
» Attığı top camdan içeriye girdi. (“içeri” kelimesi “-e” yönelme ekini aldığı için isim)
UYARI “Aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri, öte, beri, doğru” gibi kelimelerin zarf olabilmesi için bir fiilin yönünü belirtmeleri, bir fiille bağlantılı olmaları gerekir. Eğer bu sözcükler bir isimle bağlantılıysa sıfat görevinde kullanılmış olurlar.
Örnek(ler)
» Merdivenden yukarı çıktı. (“yukarı” kelimesi fiille ilgili olduğu için zarf)
» Sesler yukarı kattan geliyor. (“yukarı” kelimesi isimle ilgili olduğu için sıfat)
4. Miktar (Azlık-Çokluk) Zarfları
Bir fiilin, bir sıfatın veya kendi türünden bir sözcüğün (zarfın) miktarını, ölçüsünü belirten zarflardır. Fiille, sıfata veya zarfa sorulan “ne kadar?” sorusuna cevap verir. “Az, çok, daha, çokça, kadar, bu kadar, biraz, oldukça, pek, pek çok, en, en çok, fazla, epey, epeyce, bayağı” en çok kullanılan miktar zarflarıdır.
Örnek(ler)
» Bu hafta hava sıcaklığı çok düşecekmiş.
Bu cümlede “düşecekmiş” eylemine “ne kadar düşecekmiş?” sorusunu yöneltince “çok” cevabını alıyoruz. “çok” sözcüğü fiilin miktarını belirttiği için miktar zarfıdır.
» Telefonla çok fazla ilgileniyor. (ne kadar ilgileniyor? → çok fazla) (ilgileniyor: fiil)
» Çok büyük bir ev almış. (ne kadar büyük? → çok) (büyük: sıfat)
» Beklediğim kargo epey geç geldi. (ne kadar geç? → epey) (geç: zarf)
» Az yiyerek kilo verdi. (ne kadar yiyerek? → az) (yiyerek: fiilimsi)
5. Soru Zarfları
Fiilleri veya fiilimsileri soru bakımından belirten zarflardır. Bir cümlede zarfları bulmak için kullandığımız “nasıl, neden, niçin, niye, ne (eylemin nedenini sormak için kullanılıyorsa), ne zaman, nereye, ne kadar?” cümle içerisinde yer aldıklarında soru zarfı olur.
Örnek(ler)
» İstanbul’a ne zaman varırız?
Bu cümlede “ne zaman” sorusu “varırız” fiiline sorulmuştur ve alınacak cevap da “İstanbul’a akşam varırız.” cümlesindeki gibi zarf olacaktır. Bu yüzden “ne zaman” sözcüğü soru zarfıdır.
» Bu saatte nereye gitmiş?
» Bu arabayı nasıl aldın?
» Dersin bitmesine ne kadar kaldı?
» Toplantıya neden yetişemedin?
» Ne ağlıyorsun öyle sessiz sessiz? (“Ne” sorusu eylemin sebebini sormak için, “neden?” sorusu yerine kullanılmıştır.)
UYARI “Nasıl, ne?” gibi soruların zarf olabilmesi için bir fiile veya fiilimsiye yöneltilmeleri gerekir. Eğer bu sorular bir isme yöneltilmişse sıfat görevinde kullanılmış olurlar.
Örnek(ler)
» Eve nasıl geldin? (“nasıl” sorusu fiile sorulduğu için zarf)
» Nasıl bir ev almayı düşünüyorsun? (“nasıl” sorusu isme sorulduğu için sıfat)
Zamir (Adıl)
Varlıkları ifade etmek istediğimizde onların ismini söyleriz: Mehmet, kalem, masa, çiçek vb.
“Ali kalemi aldı.” cümlesini bazen varlığın yerine farklı kelimeler kullanarak ifade ederiz, örneğin “Ali onu aldı.” deriz. “Ali onu aldı.” dediğimizde “onu” sözcüğünün “kalem” sözcüğü yerine kullanıldığını anlarız. Bu şekilde ismin yerine kullanılan kelimelere zamir (adıl) adı verilir.
> Zamirler, yerini tuttukları varlıklara ve özelliklerine göre 2 ana başlıkta incelenir:
Zamir Kavram Haritası
1. Sözcük Durumundaki Zamirler
1.1. Kişi (Şahıs) Zamirleri
İnsan isminin yerini tutan kelimelere kişi zamiri denir. Üç tekil, üç de çoğul olmak üzere toplam altı tane şahıs zamiri vardır:
1. tekil kişi → ben
2. tekil kişi → sen
3. tekil kişi → o
1. çoğul kişi → biz
2. çoğul kişi → siz
3. çoğul kişi → onlar
UYARI Zamirler isim çekim eklerini alabilirler. Bu yüzden kişi zamirleri karşımıza çekim eki almış şekilde çıkabilir.
ben + e → bene → bana
sen + i → seni
o + (n)dan → ondan
biz + im → bizim
siz + de → sizde
onlar + ı → onları
Örnek(ler)
» Pikniğe sadece Enes katılmadı. → Pikniğe sadece o katılmadı.
» Benim taşıdığım kutu çok ağır, senin taşıdığın kutu çok hafif.
» Annem bana hediye almış.
» Sizi ben de görmek istiyorum.
» Taraftar olarak biz onlardan çok farklıyız.
NOT “Kendi” sözcüğü de şahıs zamirleri içinde değerlendirilir ve bu zamire “dönüşlülük zamiri” adı verilir.
Örnek(ler)
» Bırakın tüm işleri kendi yapsın.
» İnsan kendini düşünmeli bazen.
1.2. İşaret (Gösterme) Zamirleri
Varlıkların adını söylemeden, onları işaretle göstermeye yarayan sözcüklere işaret zamiri denir. “Bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, buraya, şuraya, oraya, burası, şurası, orası, öteki vb.” işaret zamirleridir.
Örnek(ler)
» Şunları arkadaşlarım için alayım.
» Mehmet Beyler buraya on yıl önce taşınmış.
» Size ait olan kitaplar orada.
» Bu, yapılacak işlerin listesi.
NOT “O“ ve “onlar” sözcükleri hem işaret hem de kişi zamiri olarak kullanılabilirler. Bu kelimeler insan isminin yerini tutuyorsa şahıs zamiri, insan dışı varlıkların yerini tutuyorsa işaret zamiridir.
Örnek(ler)
» Onu kütüphanede çalışırken görmüşler. (İnsan ismi yerine kullanıldığı için kişi zamiri)
» Onu cüzdanıma koyarken düşürmüşüm. (İnsan dışı varlık (para, fotoğraf vb.) yerine kullanıldığı için işaret zamiri)
NOT “Bu, şu, o” sözcükleri bir isimden önce kullanılıyor, o ismi etkiliyorsa bu sözcükler zamir olmaktan çıkar, işaret sıfatı olurlar.
Örnek(ler)
» Bu telefon babama ait. (“telefon” sözcüğünü işaret ettiği için işaret sıfatı)
» Bu babama ait. (bir ismin yerini tuttuğu için işaret zamiri)
1.3. Belgisiz Zamirler
Varlıkların yerini tutmalarına rağmen hangi varlığın yerine kullanıldığı tam ve açıkça belli olmayan sözcüklere belgisiz zamir denir. “Bazıları, biri, kimi, hepsi, herkes, kimse, birçoğu, birkaçı, şey vb.” sözcükler belgisiz zamirlerdir.
Örnek(ler)
» Testteki sorulardan birkaçı çok kolaydı.
» Olanları kimse anlamıyordu.
» Biri telefonuma çağrı bırakmış.
NOT Belirsizlik bildiren sözcükler bir isimden önce kullanılıyor, o ismi etkiliyorsa bu sözcükler belgisiz sıfat, bir ismin yerini tutuyorsa belgisiz zamir olur.
Örnek(ler)
» Bazı veliler toplantıya katılmadı. (“veliler” sözcüğünü belirttiği için belgisiz sıfat)
» Bazıları toplantıya katılmadı. (bir ismin yerini tuttuğu için belgisiz zamir)
1.4. Soru Zamirleri
İsimlerin yerini soru yoluyla tutan sözcüklere soru zamiri denir. “Ne, kim, kimi, hangisi, kaçı, nereye, nerede, nereden vb.” sözcükler soru zamirleridir.
Örnek(ler)
» Dolaptaki karpuzu kim yedi?
» Marketten neler aldınız?
» Bu saate kadar nerede kaldın?
NOT Soru bildiren sözcükler bir isimden önce kullanılıyor, o ismi etkiliyorsa bu sözcükler soru sıfatı, bir ismin yerini tutuyorsa soru zamiri olur.
Örnek(ler)
» Hangi soruyu yanlış yaptın? (“soru” sözcüğünü belirttiği için soru sıfatı)
» Hangisini yanlış yaptın? (bir ismin yerini tuttuğu için soru zamiri)
2. Ek Durumundaki Zamirler
2.1. İyelik (Aitlik) Zamirleri
Ek halinde olup getirildiği ismin hangi şahsa ait olduğunu bildirir. Bunlar aynı zamanda iyelik ekleridir.
1. tekil şahıs iyelik eki → -(i)m
2. tekil şahıs iyelik eki → -(i)n
3. tekil şahıs iyelik eki → -ı, -i, -u, -ü, -(s)ı, -(s)i, -(s)u, -(s)ü
1. çoğul şahıs iyelik eki → -(ı)mız, -(i)miz, -(u)muz, -(ü)müz
2. çoğul şahıs iyelik eki → -(ı)nız, -(i)niz, -(u)nuz, -(ü)nüz
3. çoğul şahıs iyelik eki → -ları, leri
» (benim) defterim
» (senin) defterin
» (onun) defteri
» (bizim) defterimiz
» (sizin) defteriniz
» (onların) defterleri
» Kalemim kırılmış.
» Dün evlerine misafir oldum.
UYARI 3. tekil şahıs iyelik eki “ı, i, u, ü” ile belirtme hal eki olan “ı, i, u, ü” birbiriyle karıştırılmamalıdır.
Bu iki eki karıştırmamak için eki alan kelimenin başına “onun, onların” kelimelerinden uygun olanı getiririz. Cümlenin anlamında herhangi bir bozulma olmuyorsa o ek iyelik ekidir, cümlenin anlamında bozulma oluyorsa hal ekidir.
Dostları ilə paylaş: |