Seda İrem ÇAKIRCA
kilemediğini belirtmiştir. Yerel mahkeme kocanın bu iddialarını reddetmiştir.
Eyalet Yüksek Mahkemesi mehir sözleşmesinin geçerliliğini İslam
hukuku
uyarınca kabul etmiştir. Mahkeme gerekçesinde; tarafların dini nikah yapma
ları ve buna bağlı olarak da mehir belirlemeleri durumuna Türk hukukunun
uygulanmasının, en az Alman hukukunun uygulanması kadar uygunsuz oldu
ğunu vurgulamıştır85. Koca, seçimlik olarak sunduğu diğer iddiasında ise da
vaya konu olan parayı hediye etmeyi vaat ettiğini ve evlilik sırasında davacıya
takılan takılarla bu sözünü yerine getirdiğini dile getirmiştir.
Mahkeme bu
iddiaları da reddetmiştir. Eyalet Yüksek Mahkemesi olaya İslam hukuku ku
rallarını uygulayarak; evliliğin kısa süreli olması ve cinsel ilişkinin gerçekleş
memesi sebebiyle anlaşılan mehir miktarının yarısının ödenmesine karar ver
miştir. Bu noktada eleştirilmesi gereken ilk nokta; Mahkemenin Türk hukuku
yerine İslam hukukunu uygulamasıdır. İkinci olarak ise Mahkeme Türk hu
kukunu uygulamaktan imtina etmekle, mehir sözleşmesinin hukuki niteliğine
dair yapılması gereken incelemelerde de bulunmamıştır. Mahkeme, meseleye
Türk hukukunu uygulamış olsaydı farklı bir sonuca ulaşacaktı. Zira; Öztan’ın
da çok haklı olarak ifade ettiği gibi; Türkiye’de yapılan dini nikah seremo
nilerinin sembolik bir
ritüeli olarak koca, karısına bir miktar para ödemeyi
vaat etmektedir86.
Her iki taraf da, söz konusu vaadin hukuki bir geçerliliği
nin olmasım amaçlamamaktadırlar. Mehrin hukuken geçerli olması saikiyle
yapılan
işlemler ise; Türk uygulamasında mehir yeknesak hale gelen görü
şe göre bağışlama sözü verme şeklinde değerlendirilmektedir87. Karara konu
olan olayda her iki taraf da mehri, talak şeklinde boşanmanın bir sonucu ola
rak değerlendirmesi sebebiyle, tarafların iradesi bağışlama sözü verme olarak
yorumlanamaz. Dolayısıyla Türk hukukunda kamu düzenine aykırı olan talak
şeklinde boşanmaya bağlanan mehir, Türk kamu düzenine aykırı olması se
bebiyle geçersiz olarak kabul edilmelidir88. Ancak Eyalet Yüksek Mahkemesi,
meseleye İslam hukuku kurallarını uyguladığı için belirlenen mehrin yansı
nın davacıya ödenmesine karar vermiştir. Bu karardan dört yıl
sonra OLG
Nümberg tarafından mehre dair verilen başka bir kararda ise, Türk hukukuna
göre mehir sözleşmesinin bağışlama sözü verme olduğunun ve geçerli olarak
kurulabilmesi için yazılı şekil şartına bağlı olarak yapılması gerektiğinin altı
çizilmiştir89. Bu kararlardan da anlaşılabileceği gibi mehrin Türk hukukundaki
85
OLG Düsseldorf, 03.01.1997 - 1 UF 111/96, FamRZ, 1998, s. 624.
86 Öztan, Anmerkungzur OLG Düsseldorf, 03.01.1997 - 1 UF 111/96, FamRZ, 1998, ss. 624-626.
87 Öztan, s. 625; Krüger, s. 419.
88 Öztan, s. 626.
89 OLG Nümberg, 25. 01. 2001 - 7 WF 3677/00, FamRZ 2001, Heft 23, s. 1613. Benzer daha gün
cel bir karar için bkz.: OLG Düsseldorf, 18. 12. 2008,1-5 U 88/08, http://openjur.de/u/30703.
html. (çevrimiçi, 12. 06. 2014)
Dostları ilə paylaş: