el-Menzile beyne'l-Menzileteyn: Bu esas, büyük günah işleyen kişinin,
küfrü gerektiren bir inkârda bulunmadığı için kâfir olmayacağı, fakat işlediği
günah sebebiyle de imanda kalamayacağı, bu ikisi arasında bir yerde
bulunacağı şeklinde açıklanmaktadır. Mu‘tezile bu kişiyi fâsık diye
nitelemektedir. Fâsık tövbe etmeden öldüğü takdirde ebediyen cehennemde
kalır. Bu esası ilk ortaya koyan Vâsıl b. Atâ, bu yaklaşımıyla farklı görüşler
arasında, özellikle Hâriciyye ile Mürcie arasında ortak bir nokta bulmayı
amaçlamış, görüşünü siyasî alana da uygulayarak Hz. Ali ile Muâviye
taraftarlarından birinin hatalı olduğunu, fakat bunun tesbitinin mümkün
bulunmadığını, dolayısıyla haklarında karara varmayıp konuyu Allah'a havale
etmenin gerektiğini söylemiş, hem Ali'yi hem düşmanlarını tekfir eden
Hâricîler'le her iki grubu da mümin sayan Mürcie arasında arabulucu olmak
istemiştir. Ortaya çıkış açısından usûl-ü hamsenin ilki kabul edilen menzile
beyne'l-menzileteyn teorisinin, Mu‘tezile'nin zuhurunda ve orta yolu
izlemesinde oynadığı rol sebebiyle, zaman zaman Mu‘tezile mensuplarına
Menâziliyye adı da verilmiştir.