Misbah
Bu Misbah, zahiri ve halkî âlemde hilafet, nübüvvet ve velayet sırları, peygamberlerin (a.s) bisetinin sırları ve onların Peygamber-i Ekrem’e (s.a.a) oranla konumu hakkındadır. Bu misbahta nurdan parıltılar (vemiz) ve rububiyet sırlarına işaretler bulunmaktadır. Bu konuyla birlikte sözlerimiz de sona ermektedir.
Vemiz (parıltılar)
Sana yaptığımız bu açıklamalar ışığında artık şu hakikati anlamış olman gerekir ki ilahi isimler arasında da bir tür ihata etmek, ihata edilmek, reislik ve mer’usluk (idare edilmek) ilişkileri mevcuttur. Bazen ilahi isimlerden biri ilahi cemal isimlerini ihata etmiş bulunmaktadır, tıpkı Rahman ismi gibi. Bazen de bir isim Hakk Teala’nın celal isimlerini ihata etmiş bulunmaktadır, Malik ve Kahhar isimleri gibi. Cem ve besatet yoluyla ilahi isimlerden bütün ilahi hakikatlerin rabbi olan Allah dışında hiçbir isimde mutlak camiyet ve lütfî veya kahrî ilahi hakikatlerin ahadiyet-i cem makamı bulunmamaktadır. Allah ismi, gaybî hazinelerin anahtarlarının anahtarıdır. O halde ihata edici, tam, en büyük, ezeli, ebedi ve temelli olan tek isim Allah ismidir. Diğer isimler hatta ümmühat-i esma (ana isimler) bile böyle bir ihataya sahip değildir. Elbette onlar da birbirine oranla az çok bir ihataya sahiptir.
Vemiz
Önceki tekrarlanmış sözlerimizden de bilmiş olduğun gibi harici a’yanların zuhuru, ilahi isimlerin iktiza’ ettiği ve rububi ilim ile a’yan makamında sabit olan sistem esasınca gerçekleşmektedir. O halde ilahi isimlerin hakikatlerinden her birinin gaybî âlemde o hakikatin mazharı olduğu bir rakikası vardır. İlahi sünnette ise zahir ve mazharın hükmü birdir. O halde Rahman isminin mazharında Rahman ismi galiptir ve diğer lütuf ve cemal mazharlarını da ihata etmektedir. Onlara da hakim konumdadır. Malik ve Vahid isimlerinin mazharı olan şey de kahrî mazharlara oranla bu hükme sahiptir. O halde ilahi sabık (öncelikli) kaza ve rahmanî inayet hükmü gereğince bütün rububi sıfatların ve ilahi isimlerin hakikatlerinin camii olan bir halife olmalı ve de en büyük “Allah” isminin mazharı olmalıdır.
Özetle kevn âleminde var olan her şey, gayb âleminde olan şeyin ayeti olduğu hasebiyle insanın ayn-ı sabiti, yani Muhammedi ayn-ı sabit ve ism-i a’zam makamı için aynî âlemde de bir mazhar olmalıdır ki rububi hükümleri zahir kılsın. İsm-i a’zamın diğer isimler ve kamil insanın ayn-ı sabitinin diğer a’yan üzerindeki hükümete, bu mazhar da harici a’yan üzerinde sahib olsun. O halde kim zati/ilahi bir sıfata sahip olursa aslında da böyle olduğu gibi bu âlemde halife makamındadır.
Vemiz
Aynı şekilde en büyük Allah ismi, cemî makamıyla bütün ilahi isimlerinin mertebelerine ahadiyet-i cem ve hakiki besatet şeklinde sahip bulunmaktadır. Zatı hakkındaki ilimle ilahi isimlerin hakikatlerini, o hakikatlerin ilmi makamdaki ve aynî âlemdeki suretlerinin zuhurunu ve bu suretlerin, ilahi isimlerin büyük kıyametinin hakikati olan ahadî gayb makamındaki izmihlal ve istihlakini de bilmektedir. Zira harici kevnlerde büyük kıyamet, rububi nurların doğuşuyla nurlarının ve hüviyetlerinin yok olması ve her mazharın zahirine dönmesi ve onda fani olmasıyla olduğu gibi, a’yan-i sabit ve ilahi isimlerdeki büyük kıyamet de zat ahadiyet güneşinin ışıkları altında mağlup düşmeleri, nurların zat nuru yanında görünmez olmasıyladır. Böyle bir kıyamet a’yan-i haricîde kamil insan, a’yan-î sabitte Muhammedi a’yan-i sabit ve ilahi isimlerde de ilahi en büyük isim vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Nitekim Allah’ın izniyle bunun açıklanmasını ileride yapmaya çalışacağız. Aynı şekilde zahirî neşette var olan ilahi en büyük isim, bütün isimlerin mertebelerine ve a’yanların hakikatine de sahip bulunmaktadır. Eşyayı bütün hakikatiyle görmektedir. Tıpkı kendi zatını gördüğü gibi görmektedir. Eşyanın ilahi isimlerle irtibatını da görmektedir. Eşyanın rablerine nasıl ulaştığını görmektedir. Varlık âlemindeki harici eşya için büyük kıyamet onların rablerine ulaşmaktadır. Bu da hakikatte ileride açıklayacağımız gibi Muhammedi leylet’ül kadr günüdür.
Vemiz
Aynı şekilde ihata edici isimler de ihataları içinde olan isimler üzerinde bir hakimiyet sahibidir ve onlara galib durumdadır. Kapsamlılığı ve ihatası fazla olan isimlerin hükmü daha kapsamlı ve hükümleri daha çoktur. Ama en yüce “Allah” ismi ezelden ebede tüm isimleri ihata etmiştir. Onun hakimiyeti bir isim veya isimlere özgü değildir. Mazharlarda da durum aynı şekildedir. Zira âlem, ilahi isimlerde ve rububi âlemde var olan şeylerin resmidir. O halde mülk âleminde hilafet ve nübüvvet dairesinin genişlik ve darlığı nübüvvet ve şeriat sahibine hükmeden isimlerin ihatası hasebiyledir. Peygamberlerin hilafet ve nübüvvet mertebelerinin farklılık sırrı da budur. Ama ilahi mazharının hilafeti baki, ebedi, ezeli ve ihata edicidir. Diğer nübüvvet ve hilafetlere hakim durumdadır. Mazharlar hususunda da durum aynıdır. O halde bütün peygamberlerin hilafet ve nübüvvet dönemi onun hilafet ve nübüvvet dönemidir. Onlar, onun değerli zatının mazharlarıdır. Hilafetleri onun ihata edici hilafetinin mazharlarıdır. O (s.a.a) Allah’ın en büyük halifesidir. Diğer peygamberler diğer isimlerin halifesidir. Bu isimler ise Allah isminin ihatası içindedir. Hatta bütün peygamberler onun halifesidir. Davetleri ona davet ve o hazretin peygamberliğine davettir. Adem ve onun parçası olan herkes onun bayrağı altındadır. O halde onun mülk alemindeki zahiri hilafetinin dönemi mülk âleminin zuhurundan itibaren başlamıştır. Bu hilafet mülk âleminin sona erdiği ve vahid /kahhar nurunun ışıkları altında yok oluncaya kadar devam edecektir.
Vemiz
Sana yaptığımız bunca açıklamadan sonra artık Hz. Ali’nin şu sözlerinin anlamını da anlayabilirsin: “Ben batında Allah’ın peygamberleri ile birlikteyim ve zahirde ise Allah Resulü (s.a.a) ile birlikteyim.”
Zira Hz. Ali (a.s) külli ve mutlak velayet sahibi idi. Velayet ise hilafetin batınıdır. Külli mutlak velayet, külli mutlak hilafetin batınıdır. O halde külli velayet makamıyla herkesin yanında durmuş ve amellerine şahid bulunmaktadır. Her şey ile birliktedir, elbette ilahi kayyumi bir birliktelikle. Bu birliktelik, ilahi hakiki kayyumi birlikteliğin gölgesidir. Ama peygamberlerde velayet ciheti daha fazla olduğu için rivayette peygamberler özellikle beyan edilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |