|
|
səhifə | 48/53 | tarix | 22.12.2017 | ölçüsü | 3,49 Mb. | | #35622 | növü | Yazı |
|
biz kendi elemanlarımızla da yapabilirdik" de demiştir. Bu yanıt üzerine
PTT Genel Müdürü mahkemeye verilir. Mahkeme sürerken MİT'e bir kez daha
sorulur böyle bir isteğin olup olmadığı konusunda görüş istenir. Aynı
müsteşar bu kez şu yanıtı gönderir " İlk yazımızda her ne kadar böyle bir
talep olmamıştır demişsek de o dönemin koşulları içinde böyle bir talep
söz konusu olabilmiştir."
Sizce şimdi kim, kimi, ne için kullanıyor gibi sorulara gerek kalmakta
mıdır?
İSTİHBARAT FAALİYETLERİ TARTIŞMAYA AÇILMALIDIR
MİT bugüne kadar kapalı bir kutu gibi durmuş, ona yaklaşmak,
uygulamalarını eleştirmek bir kaç örneği dışında hiç gerçekleşmemiştir.
MİT ya yerden yere vurulmakta ya da korkulmaktadır. Sağlıklı bir tartışma
ve değerlendirme için ne ortam ne de yeterli belge ve bilgi elde mevcut
değildir. Bugün Türkiye'nin istihbarat çalışmalarının tarihsel bir
süzgeçten geçirilerek tartışmaya açılmasında büyük yararlar vardır. Bu
konudaki tartışmalar; skandallar ve savaşlar döneminde değil, barış
ortamlarında ve duygusallıktan uzak kalınarak yapılmalıdır.
Demokratikleşmenin en önce yaşanması gereken yer MİT olsa gerektir. Çünkü
fikirlerin özgür tartışılmadığı, klasik emir komuta zincirlerinin hakim
olduğu yapılardan bugünkü dünyayı anlamasını ve buna uygun istihbarat
senaryoları üretmesini ve gerçekleştirmesini beklemek hata olur.
Artık önümüzde kaoslar ve bölgesel konumu ile Dünya için taşıdığı önem
yüzünden 2000 yılına çok zor şartlar altında girecek bir Türkiye vardır.
İç dengeleri ve dinamikleri oturmamış, kurumlaşamamış, sanayileşememiş,
Cumhuriyet rejiminin gereklerini ifade özgürlüğü, hukuk anlayışı,eğitim ve
sağlık sistemleri açısından yerine getirememiş bu toplum 20 yüzyıl boyunca
savaşların, didişmelerin tam ortasında oldu. 21. yüzyılda da aynısını
yaşayacaktır. Buna hazırlıklı olmalı ve yeniden tüm alanlarımızda süratle,
sağlam temeller atarak ilerlememiz gerekmektedir.
20 yüzyılda savaşlarda milliyetçilik veya ideoloji adına ölen insanların
toplam sayısı 170 milyondur. Üçüncü bin yıl daha ağır ekonomik koşullar ve
paylaşım-milliyetçilik akımlarıyla geliyor.Bu kargaşaya en hazırlıklı
bulunması gereken iki kurumumuz TBMM ve MİT olmalıdır. TBMM Türkiye'nin
demokratik parlamenter sisteminin yüreğidir. Bu kurum bilgili ve saygın
insanların toplandığı ve egemenliği halkatan başkasına teslim etmeyecek
yüreklilikteki siyasetçilerle donanmalıdır. Donanmak zorundadır. MİT ise
bu yapının bilgi bankası olmalıdır. MİT tarih yazmayacaktır. Ancak tarih
yazacak olan parlamentoyu bilgi ve belgeyle donatacaktır.
TÜRK KGB'Sİ NASIL DAĞITILDI
2000'li yılların MİT'inin yeni yapılanması aslında bir savunma şeklinde
gelişmiştir. Sönmez Köksal'ın Başkanlığı'nda oluşturulan bu yeni
yapılanmada ana hedef MİT'in parçalara ayrılmasını önlemek şeklinde
olmaktadır. Bu yeni yapılanmaya gidilmeden önce, Başbakan Tansu Çiller'in
MİT Müsteşarını değiştirememekten kaynaklanan sıkıntılarını aşmak için
oluşturduğu Kamu Güvenliği Başkanlığı (KGB) olayını incelemekte fayda
bulunmaktadır. Çünkü bu MİT'e karşı etkili olamayan bir siyasinin neler
yapabileceğinin de göstergesidir.
MİT için düşünülen iki başlı yapıların tersine burada, onu dışlayan veya
tek istihbarat ünitesi olması özelliğini ortadan kaldıran bir proje
olarak KGB ele alınmıştır. KGB terör ile müceadele alanıyla sınırla
kalmamakta bütün devlet istihbaratını bünyesinde toplamakta ve
koordinasyonunu sağlamaktadır. KGB elemanları ve Başkanlığına atanan
Şadi Ergönenç çalışmaya hazırken, Cumhurbaşkanı Demirel'de daha önce bu
kuruluşla ilgili yasayı imzalamışken, gelişen olaylar sonucu yeni yapı
birden dağıtılır. Çünkü MİT bu olaydan son derece rahatsız olmuştur.
Yasasını ilgililere hatırlatır. Cumhurbaşkanı üzerinde özellikle kredisi
çok yüksek bulunan Müsteşar Sönmez Köksal devreye girer ve Dışişleri
Bakanlığı başta olmak üzere diğer kuruluşlardan toplanan elemanlar göreve
başlatılmazalar.
Demirel:" Devletin iki başlı bir istihbarat ile yönetilmesi sakıncalı"
diyerek KGB'nin kuruluşuna karşı çıkar. Tansu Çiller partisinin içinde
ve hükümet etmedeki muhaliflerinin sayısı çoğaldığından, Demirel ile iyi
geçinmek ve başka sorunlarla uğraşmamak için MİT'i "by pass" edecek yeni
yapılanmasından vazgeçer. MİT'i, KGB gibi hatta daha ileri düzeylerde
çalıştırmak varken, devlet yönetimindeki hesaplaşmaların kurumlara
yansıması ve hesaba, kitaba göre değil "adama göre muamele" sonucu,
olaylar farklılaşa bilmektedir.
MİT 2000 YILI İÇİN NASIL YAPILANDIRILDI?
Devlet düzeyinde istihbarat yapmak yükümlülüğüne sahip olan MİT, yeni
düzenlemede de öncelikle yasasından kaynaklanan ağırlığını ve bağlarını
korumaktadır.. Bunlar Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Güvenlik Kurulu ve
Genel Sekreteri, Genelkurmay Başkanı olarak sıralanmaktadır. MİT bu yapıya
bilgi aktarmak zorundadır. Kurum Başbakan'a bağlı olarak çalışmaktadır. Bu
yasasından kaynaklanan bir zorunluluktur. Yeniden yapılandırılan iç
düzenleme ise şöyledir:
Müsteşar en etkili ve tek söz sahibi konumundadır. Bu konumla yetki ve
sorumluluk sınırları iyiden iyiye belirgin duruma getirilmiştir.
Müsteşar'ın altında ve ona bağlı hizmet veren yeni yapılanmada ise;
- İstihbarat Başkanlığı
- Operasyon Başkanlığı
- Pisikolojik İstihbarat Başkanlığı
- Elektronik Teknik İstihbarat Başkanlığı
- Bilgi Sistemleri Başkanlığı
- İdari İşler Başkanlığı
- Personel Başkanlığı
- Eğitim Başkanlığı
yer almaktadır.
Yeni yapılanmada eskisinden farklılaştırılan şey, istihbarata bir bütün
olarak bakılması konusudur. MİT yeni yapılanmasında istihbaratı iç ve dış
olarak tasnif etmemekte ve bunları kendi alt dallarına ayırmamaktadır. Bu
amaçla oluşturulan İstihbarat Başkanlığı:
A) Tehditler
B) Kontrespiyonaj
C) Stratejik İstihbarat
olarak kendi içinde yapılandırılmış durumdadır. Bu ünite istihbaratı
hangi alandan gelirse gelsin toplayacak ve değerlendirme, koordinasyon
çalışması için Stratejik İstihbarat birimine aktaracak, bilginin
olgunlaştırılarak alıcıya sunulması bu birim tarafından
gerçekleştirilecektir. İstihbarat Başkanlığı bir nevi MİT içindeki bilgi
havuzu haline getirilmiştir.
Yeni oluşturulan Operasyon Başkanlığı ise şimdilik yurtdışı istihbarat
çalışmalarıyla görevlendirilmiş bulunuyor.
Bu birimlerin altında da yine 13 ildeki Bölge Başkanlıkları yeralmaktadır.
Bölge Başkanları aynı zamanda direk olarak Müsteşar'a bağlı
bulunmaktadırlar.
Ayrıca 1995 yılı içinde gerçekleştirilen yeni bir uygulamayla MİT
binalarının korunmasında askerlerin rolü giderek azaltılmaktadır. MİT
binalarının korunması için içerde özel bir koruma birimi oluşturulmuş
durumdadır. Bu birim Genelkurmay ile yapılan protokole bağlı olarak zaman
içinde askerlerin boşalttığı yerlerde koruma işini üstlenmektedir. Bu
birimin korumayı tamamen ele almasının Genelkurmay'la yapılan görüşmelerin
sonucuna bağlı olacağı kaydedilmektedir.
MİT içinde belki en temel sorun eğitim konusunda ne gerekli altyapı
yatırımlarının ne de akademik gelişimin yeterince olmamasıdır. MİT
üniversiteler, bağımsız bilgi üretecek ve üreten kuruluşlar, uzmanlar ile
ilişkide sıkıntısı olan bir kuruluştur. Kendi içindeki eğitim
koşullarının da yetersizliği ortadır. MİT bilgi üreten kuruluş denilince
kendisine bağlı ama bünyesinin dışında faaliyet gösteren kruluşları
algılamaktadır. Bağımsız karar mekanizmaları hala onu ürketmektedir. Bu
alandaki eksikliklerin MİT için büyük sorunlara yolaçacağı kesindir.
Ayrıca bu konudaki yatırımlar MİT'in demokratikleşmesinin de anahtarı
olacaktır. Ama bütün eleştirilere ve olaylara karşın MİT'i veya
mensuplarını değerlendirirken ortalama değerleri ve "Balıkların baştan
koktuğu" gerçeğini gözardı etmemek gerektiğini bir kez daha vurgulamakta
yarar bulunuyor.
SÖZ MİT'İN
Bu kitap hazırlanırken MİT yetkilileri ile uzunca bir zamana yayılan ve
epeyce güç geçen ikna görüşmelerimiz sonrasında, yetkililer bazı konularda
açıklamalar yapmayı kabul ettiler. MİT Müsteşarlığı'na gönderdiğimiz
yazılı sorularımızdan bir kısmına yanıt verilmiştir. Verilen yazılı
yanıtları aşağıda sunacağız.
Ancak bu arada MİT'in bugün tamamen sivil hale gelen üst düzey yönetiminin
diyaloğa yakın, bilgi ve tecrübe birikimleriyle insanı etkileyen,
açıklıktan yana ama bunu nasıl yapacaklarının yöntemi konusunda henüz
kararsız havalarını da aktarmakta yarar bulunuyor. Bu arada bazı
yöneticilerin açıklık konusundaki atak tavırları ve geç kalındığı
yolundaki görüşleri de MİT gibi kapalı bir kutu içinde hemen dikkat çekici
oluyor.
Yeni yönetim 1967 yılından buyana MİT içinde görev alan kimselerden
oluşuyor. Bu kişiler MİT'in ilk sivil kadroları da aynı zamanda. Bu
kadrolar teşkilat içinde uzun süren bir mücadeleden sonra, merkeze
ulaşabilmişler. Yetenekleri sınanmış bu kadrolar 2000 li yılların
istihbarat örgütünün yaratılmasında Türkiye'nin şansını yansıtmaktalar.
Tabii sistem içinde neyi ne kadar başarabilecekleri her zaman tartışmaya
açık bulunmaktadır. Çünkü MİT Türkiye ile birlikte değişimin sancılarını
için için kaynayarak çekmektedir.
Bu yönetici kadrosu kendilerine ilettiğimiz soruların yanıtlanması ve
MİT'in açılımı konusunda istekli ama ortaya çıkacak sonuçtan da ürken bir
görüntü sergilediler. Müsteşar Sönmez Köksal da diplomat titizliği
nedeniyle bu havanın oluşumunda etkili oldu. Karşılarına ilk çıktığımızda
" Niye şimdi? Neden böyle bir konu? " gibi sorularla uzunca bir zaman
mücadele etmek durumunda kaldık. Ancak zaman içerisinde gelinen nokta ve
sonuç sivillerin , hele işinde uzman sivillerin değişime daha yatkın
olduklarını bize gösterdi.
MİT'in ilkleri arasına girecek olan soruların yanıtlanması ve bizimle
başlattıkları diyalogların, diğer araştırmacı ve gazetecilere de
yansıması, bunun giderek gelişmesi demokratik sistem ve bunun önemli bir
unsuru olan gizli servis açısından geliştirici özellikler taşıdığı
yadsınamaz bir gerçektir. Yeniden düzenlenen teşkilat yasasının bu
ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde yöneticileri rahatlatması
gerekmektedir. Yasa yapanların bunu gözardı etmemesi lazımdır.
Halen bir basın sözcüsü bulunmaması nedeniyle, sorularımıza verilen
yanıtların altında bir kişinin adı değil, MİT Müsteşarlığı'nın resmi
görüşü doğrultusunda teşkilatın adı bulunmaktadır. Ancak önümüzdeki
yıllarda MİT'in bir basın sözcüsünün bulunacağı ve halka açık bir büronun
faaliyete geçirileceği konusunda yöneticilerin kararlı olduklarını da
gözledik. Geçmişte bu yönde yapılan bir uygulamanın olumsuz sonuç
vermesinin kendilerini bu konuda daha temkinli kıldığını görüşmelerimiz
sırasıda bize aktardılar.
MİT yeniden oluşturulurken Türkiye'nin yenilenmiş ve güçlü bir kalesi
konumunda olmalıdır. Yıpratılan değil yapılandırılan ve geleceğe güçlü bir
şekilde hazırlanan MİT için çalışılmalıdır. Aksinin Türkiye için
yaratacağı sonuçlar bir felaket olacaktır.
İşte MİT'in kendine yönelik eleştirilere, daha doğrusu ilettiğimiz
sorulardan bir kısmına verdiği yanıtları. Diğer bir deyişle 68 yıllık
tarihinde ilk kez "söz savunmanın":
MİT'E SORDUKLARIMIZ VE YANITLARI
-MİT içinde yıllar itibariyle asker sivil dengesi nasıl oluşmuştur?
Bugünkü yapıda asker eleman ve yöneticiler ile sivil kökenli eleman ve
yöneticilerin MİT içindeki sayısal ve yetkisel ağırlıkları ne yöndedir?
Yanıt: Milli Emniyet Hizmetleri Teşkilatı'nın kuruluş tarihinden itibaren
teşkilatın başına getirilen şahısların kimlikleri incelendiğinde, şöyle
bir tablo ile karşılaşıyoruz:
Milli Emniyet Hizmeti Reisleri
________________________
1- Şükrü Ali Ögel ( Asker) 06.01.1927 - 31.07.1941
2- Naci Perkel (Asker) 01. 08. 1941 - 03.09. 1953
3- Behçet Türkmen ( Asker) 03.09. 1953 - 27.03. 1957
4- Emin Çobanoğlu (Vekil- Asker) 27.03.1957 - 21. 11. 1957
5- Hüseyin Avni Göktürk ( Sivil) 21.11. 1957 - 21.07. 1959
6- Ahmet Salih Korur ( Vekil-Sivil) 21.07. 1959 - 02.10. 1959
7- Celalettin Tevfik Karasapan (Sivil) 02.10. 1959 - 29.05. 1960
8- Ziya Selışık (1. Gelişi - Asker) 01.06.1960 - 17.01.1961
Ziya Selışık ( 2. Gelişi- Asker) 29.08.1964 - 13.07.1965
9- Naci Aşkun (Sivil) 17.01.1961 - 18.08.1962
10- Fuat Doğu (Asker) 01.09.1962 - 25.08.1964
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarları
____________________________
1- Avni Kantan ( Vekil- Asker) 14.07.1965 - 07.04.1966
2- Fuat Doğu ( Asker) 02.03.1966 - 23.07. 1971
3- Nurettin Ersin (Asker) 02.08.1971 - 25.07.1973
4- Bülent Türker (Vekil- Asker ) 26.07.1973 - 27.02.1974
Bülent Türker (2. Gelişi- Asker) 26.09.1974 - 24.11.1974
5- Bahattin Özülker (Asker) 28.02.1974 - 26.09.1974
6- Hamza Gürgüç (Asker) 25.11.1974 - 13.07.1978
7- Adnan Ersöz (Asker) 13.07.1979 - 19.11.1979
8- Bülent Türker (Asker) 19.11.1979 - 07.09.1981
9- Burhanettin Bigalı (Asker) 07.09.1981 - 14.08.1986
10- Hayri Ündül (Asker) 05.09.1986 - 29.08.1988
11- Teoman Koman (Asker) 29.08.1988 - 27.08.1992
12- Sönmez Köksal (Sivil) 09.11.1992- Görevde
Milli Emniyet Hizmetleri Teşkilatı döneminde 11 Milli Emniyet Hizmetleri
Reisinin 7 si asker kökenli 4'ü sivildir.
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'nın kuruluşundan itibaren 12
Müsteşarın sadece biri ( Halen Müsteşar olan Sönmez Köksel) sivildir.
Bu durum zamana, şartlara ve ihtiyaçlara göre asker ve sivil kökenli
şahısların istihbarat teşkilatının yönetimine getirildiklerini
göstermektedir.
Zaman zaman teşkilatın başına asker kökenli şahısların getirilmesi
sebebiyle, teşkilatın idari ve mesleki kadrolarında asker kökenli
şahısların miktarlarında değişiklikler olduğu bir vakadır. Ancak, bu
miktarın tek rakamlı yüzdeleri geçmediği bir gerçektir.
Halen, Genelkurmay Başkanlığı ile yapılan bir protokol çerçevesinde,
uzmanlık ve kullanım alanlarının yarattığı zorunluluk sebebiyle, asker
kökenli personel ihtiyaç duyulan alanlarda istihdam edilmektedir.
" BATIDA ASKER SAYISI DAHA ÇOK"
Ancak Batılı demokratik servislerde bu oran çok daha yüksektir. Meseleye
asker sivil gibi bir ayrımdan değil, ülke çıkarları ve ihtiyaçlara cevap
vermesi açısından yaklaşmak gerekir.
- MİT'in sivilleşmesi kavramını nasıl yorumluyorsunuz? Bu kavram size neyi
ifade ediyor? Ya da bunun eksikleri nelerdir?
Yanıt: MİT'in sivilleşmesi kavramının yanlış şekilde kullanıldığını
görebiliyoruz. Sivilleşmeye asker, sivil kimlikleriyle bakılmaması
gerekir. Sivilleşme beyinlerde, demokratik sisteme olan inançta, kültürel
bir birikimde aranmalıdır. Bugün personelimizde yerleştirmeye çalıştığımız
kimlik de budur. O itibarla, böyle bir kavramın yanlış kullanıldığı
kanatindeyiz.
Özellikle istihbarat çalışmalarında, göreve göre eniyi kadronun
oluşturulması önemlidir. Bu kadro içinde, çeşitli eğitim dallarından
personel olacağı gibi, asker veya asker kökenli görevliler de bulunabilir.
Dikkat edilecek husus, devletin MİT Müsteşarlığından beklediği yasal
görevlerin siyasi otoritenin yetki ve sorumluluğu çerçevesinde yerine
getirilmesidir.
- MİT'in Dünya istihbarat örgütleri arasındaki yeri konusundaki düşünceniz
nedir? Sıkça eleştirilen dışa açılamama ve diğer istihbarat örgütleriyle
özellikle de Batılı istihbarat örgütleriyle mücadele edememe
eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yanıt: Her ülkenin koşulları değişik olduğu gibi istihbarat
kuruluşlarının teşkilatlanma, faaliyet ve işlevlerinde de değişiklik
vardır.
Dünya İstihbarat Teşkilat örgütleri arasında MİT'in yeri konusunda bizim
değerlendirme yapmamız isabetli olmaz. Ancak, şunu söylemekle yetinmek
mümkün. Saygın bir yeri vardır. Çağımız gelişen ihtiyaçlarına cevap
verebilen milli- bölgesel - uluslararası çıkarlarımızı koruyabilen
bilgi - tecrübe - teknik açıdan gelişmiş ve yeterli kuruluşlara sahip
bir istihbarat teşkilatının yaratılması istikametinde sonuç alıcı
çalışmalar yapılmakta olduğunu söyleyebiliriz.
- MİT'in Türkiye'nin bulunduğu coğrafya'daki etkinlği konusundaki
düşünceleriniz nedir? Özellikle Ortadoğuda görev yapan diğer istihbarat
örgütleriyle MİT'i kıyasladığınızda neler söyleyebilirsiniz?
Yanıt : Bulunduğumuz coğrafyada Türkiye'nin vazgeçilmez önemi giderek
artamaktadır. Bu durum MİT'nın da önemini açıklayabilir.
Teşkilatı her yönüyle geliştirme gayretlerimiz bu istikamettedir. Şu
hususa dikkati çekmekte yarar görüyoruz:
Bölge ülkelerinin servisleri, çoğunlukla bağlı oldukları yönetimlerden
kaynaklanan yetkileri kullanabilmektedir. Sorunları, tehditleri ,
değerleri çok farklılıklar gösterir. Bu sebeple, belirtilen noktaları
dikkate almayan kıyaslamalar doğru sonuçları vermez.
TÜRKİYE CASUSLARIN EĞİTİM ALANI MI?
- Türkiye özellikle de Güneydoğu illerimiz gerçekten casuslar açısından
bir eğitim alanı gibi kullanılmakta mıdır? Türkiye'yi bu alanda eğitim
için pilot ülke gibi gören istihbaratçıların görüşleri ve açıklamaları
konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yanıt: Türkiye'nin özellikle Güneydoğu'nun bulunduğu coğrafyadaki önemi
değerlendirildiğinde sorunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak '
eğitim alanı gibi kullanma' ifadesinin yanlış kelime seçimi veya önyargılı
değerlendirme sonucu olduğunu özellikle vurgulamak gerekir. Zaman zaman
medyada da benzer haberler işlenebiliyor.
Söz konusu bölgeyle ilgili olan her ülkenin istihbarat elde etme
gayretleri olacaktır. Bizim görevimiz de bu çalışmaları tespit ve
imkanlar çerçevesinde önleyebilmektir.
-MİT karşı istihbarat konusunda başarılı mıdır? Eksiklikleri var mıdır?
Bu konuda yasal düzenlemelere ihtiyaç duyuyor musunuz? Bunlar nelerdir?
Yanıt: MİT karşı istihbarat konusunda tarihi içinde çok başarılı hizmetler
yapmıştır. Devlet olarak , millet olarak gurur duyacağımız faaliyetler
yürütülmüştür ve yürütülmektedir.
Dostları ilə paylaş: |
|
|