Mit dünden bugüne gizli dünyanin bilinmeyenleri tuncay özkan



Yüklə 3,49 Mb.
səhifə48/53
tarix22.12.2017
ölçüsü3,49 Mb.
#35622
növüYazı
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   53


biz kendi elemanlarımızla da yapabilirdik" de demiştir. Bu yanıt üzerine

PTT Genel Müdürü mahkemeye verilir. Mahkeme sürerken MİT'e bir kez daha

sorulur böyle bir isteğin olup olmadığı konusunda görüş istenir. Aynı

müsteşar bu kez şu yanıtı gönderir " İlk yazımızda her ne kadar böyle bir

talep olmamıştır demişsek de o dönemin koşulları içinde böyle bir talep

söz konusu olabilmiştir."

Sizce şimdi kim, kimi, ne için kullanıyor gibi sorulara gerek kalmakta

mıdır?

İSTİHBARAT FAALİYETLERİ TARTIŞMAYA AÇILMALIDIR

MİT bugüne kadar kapalı bir kutu gibi durmuş, ona yaklaşmak,

uygulamalarını eleştirmek bir kaç örneği dışında hiç gerçekleşmemiştir.

MİT ya yerden yere vurulmakta ya da korkulmaktadır. Sağlıklı bir tartışma

ve değerlendirme için ne ortam ne de yeterli belge ve bilgi elde mevcut

değildir. Bugün Türkiye'nin istihbarat çalışmalarının tarihsel bir

süzgeçten geçirilerek tartışmaya açılmasında büyük yararlar vardır. Bu

konudaki tartışmalar; skandallar ve savaşlar döneminde değil, barış

ortamlarında ve duygusallıktan uzak kalınarak yapılmalıdır.

Demokratikleşmenin en önce yaşanması gereken yer MİT olsa gerektir. Çünkü

fikirlerin özgür tartışılmadığı, klasik emir komuta zincirlerinin hakim

olduğu yapılardan bugünkü dünyayı anlamasını ve buna uygun istihbarat

senaryoları üretmesini ve gerçekleştirmesini beklemek hata olur.

Artık önümüzde kaoslar ve bölgesel konumu ile Dünya için taşıdığı önem

yüzünden 2000 yılına çok zor şartlar altında girecek bir Türkiye vardır.

İç dengeleri ve dinamikleri oturmamış, kurumlaşamamış, sanayileşememiş,

Cumhuriyet rejiminin gereklerini ifade özgürlüğü, hukuk anlayışı,eğitim ve

sağlık sistemleri açısından yerine getirememiş bu toplum 20 yüzyıl boyunca

savaşların, didişmelerin tam ortasında oldu. 21. yüzyılda da aynısını

yaşayacaktır. Buna hazırlıklı olmalı ve yeniden tüm alanlarımızda süratle,

sağlam temeller atarak ilerlememiz gerekmektedir.

20 yüzyılda savaşlarda milliyetçilik veya ideoloji adına ölen insanların

toplam sayısı 170 milyondur. Üçüncü bin yıl daha ağır ekonomik koşullar ve

paylaşım-milliyetçilik akımlarıyla geliyor.Bu kargaşaya en hazırlıklı

bulunması gereken iki kurumumuz TBMM ve MİT olmalıdır. TBMM Türkiye'nin

demokratik parlamenter sisteminin yüreğidir. Bu kurum bilgili ve saygın

insanların toplandığı ve egemenliği halkatan başkasına teslim etmeyecek

yüreklilikteki siyasetçilerle donanmalıdır. Donanmak zorundadır. MİT ise

bu yapının bilgi bankası olmalıdır. MİT tarih yazmayacaktır. Ancak tarih

yazacak olan parlamentoyu bilgi ve belgeyle donatacaktır.

TÜRK KGB'Sİ NASIL DAĞITILDI

2000'li yılların MİT'inin yeni yapılanması aslında bir savunma şeklinde

gelişmiştir. Sönmez Köksal'ın Başkanlığı'nda oluşturulan bu yeni

yapılanmada ana hedef MİT'in parçalara ayrılmasını önlemek şeklinde

olmaktadır. Bu yeni yapılanmaya gidilmeden önce, Başbakan Tansu Çiller'in

MİT Müsteşarını değiştirememekten kaynaklanan sıkıntılarını aşmak için

oluşturduğu Kamu Güvenliği Başkanlığı (KGB) olayını incelemekte fayda

bulunmaktadır. Çünkü bu MİT'e karşı etkili olamayan bir siyasinin neler

yapabileceğinin de göstergesidir.

MİT için düşünülen iki başlı yapıların tersine burada, onu dışlayan veya

tek istihbarat ünitesi olması özelliğini ortadan kaldıran bir proje

olarak KGB ele alınmıştır. KGB terör ile müceadele alanıyla sınırla

kalmamakta bütün devlet istihbaratını bünyesinde toplamakta ve

koordinasyonunu sağlamaktadır. KGB elemanları ve Başkanlığına atanan

Şadi Ergönenç çalışmaya hazırken, Cumhurbaşkanı Demirel'de daha önce bu

kuruluşla ilgili yasayı imzalamışken, gelişen olaylar sonucu yeni yapı

birden dağıtılır. Çünkü MİT bu olaydan son derece rahatsız olmuştur.

Yasasını ilgililere hatırlatır. Cumhurbaşkanı üzerinde özellikle kredisi

çok yüksek bulunan Müsteşar Sönmez Köksal devreye girer ve Dışişleri

Bakanlığı başta olmak üzere diğer kuruluşlardan toplanan elemanlar göreve

başlatılmazalar.

Demirel:" Devletin iki başlı bir istihbarat ile yönetilmesi sakıncalı"

diyerek KGB'nin kuruluşuna karşı çıkar. Tansu Çiller partisinin içinde

ve hükümet etmedeki muhaliflerinin sayısı çoğaldığından, Demirel ile iyi

geçinmek ve başka sorunlarla uğraşmamak için MİT'i "by pass" edecek yeni

yapılanmasından vazgeçer. MİT'i, KGB gibi hatta daha ileri düzeylerde

çalıştırmak varken, devlet yönetimindeki hesaplaşmaların kurumlara

yansıması ve hesaba, kitaba göre değil "adama göre muamele" sonucu,

olaylar farklılaşa bilmektedir.

MİT 2000 YILI İÇİN NASIL YAPILANDIRILDI?

Devlet düzeyinde istihbarat yapmak yükümlülüğüne sahip olan MİT, yeni

düzenlemede de öncelikle yasasından kaynaklanan ağırlığını ve bağlarını

korumaktadır.. Bunlar Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Güvenlik Kurulu ve

Genel Sekreteri, Genelkurmay Başkanı olarak sıralanmaktadır. MİT bu yapıya

bilgi aktarmak zorundadır. Kurum Başbakan'a bağlı olarak çalışmaktadır. Bu

yasasından kaynaklanan bir zorunluluktur. Yeniden yapılandırılan iç

düzenleme ise şöyledir:

Müsteşar en etkili ve tek söz sahibi konumundadır. Bu konumla yetki ve

sorumluluk sınırları iyiden iyiye belirgin duruma getirilmiştir.

Müsteşar'ın altında ve ona bağlı hizmet veren yeni yapılanmada ise;

- İstihbarat Başkanlığı

- Operasyon Başkanlığı

- Pisikolojik İstihbarat Başkanlığı

- Elektronik Teknik İstihbarat Başkanlığı

- Bilgi Sistemleri Başkanlığı

- İdari İşler Başkanlığı

- Personel Başkanlığı

- Eğitim Başkanlığı

yer almaktadır.

Yeni yapılanmada eskisinden farklılaştırılan şey, istihbarata bir bütün

olarak bakılması konusudur. MİT yeni yapılanmasında istihbaratı iç ve dış

olarak tasnif etmemekte ve bunları kendi alt dallarına ayırmamaktadır. Bu

amaçla oluşturulan İstihbarat Başkanlığı:

A) Tehditler

B) Kontrespiyonaj

C) Stratejik İstihbarat

olarak kendi içinde yapılandırılmış durumdadır. Bu ünite istihbaratı

hangi alandan gelirse gelsin toplayacak ve değerlendirme, koordinasyon

çalışması için Stratejik İstihbarat birimine aktaracak, bilginin

olgunlaştırılarak alıcıya sunulması bu birim tarafından

gerçekleştirilecektir. İstihbarat Başkanlığı bir nevi MİT içindeki bilgi

havuzu haline getirilmiştir.

Yeni oluşturulan Operasyon Başkanlığı ise şimdilik yurtdışı istihbarat

çalışmalarıyla görevlendirilmiş bulunuyor.

Bu birimlerin altında da yine 13 ildeki Bölge Başkanlıkları yeralmaktadır.

Bölge Başkanları aynı zamanda direk olarak Müsteşar'a bağlı

bulunmaktadırlar.

Ayrıca 1995 yılı içinde gerçekleştirilen yeni bir uygulamayla MİT

binalarının korunmasında askerlerin rolü giderek azaltılmaktadır. MİT

binalarının korunması için içerde özel bir koruma birimi oluşturulmuş

durumdadır. Bu birim Genelkurmay ile yapılan protokole bağlı olarak zaman

içinde askerlerin boşalttığı yerlerde koruma işini üstlenmektedir. Bu

birimin korumayı tamamen ele almasının Genelkurmay'la yapılan görüşmelerin

sonucuna bağlı olacağı kaydedilmektedir.

MİT içinde belki en temel sorun eğitim konusunda ne gerekli altyapı

yatırımlarının ne de akademik gelişimin yeterince olmamasıdır. MİT

üniversiteler, bağımsız bilgi üretecek ve üreten kuruluşlar, uzmanlar ile

ilişkide sıkıntısı olan bir kuruluştur. Kendi içindeki eğitim

koşullarının da yetersizliği ortadır. MİT bilgi üreten kuruluş denilince

kendisine bağlı ama bünyesinin dışında faaliyet gösteren kruluşları

algılamaktadır. Bağımsız karar mekanizmaları hala onu ürketmektedir. Bu

alandaki eksikliklerin MİT için büyük sorunlara yolaçacağı kesindir.

Ayrıca bu konudaki yatırımlar MİT'in demokratikleşmesinin de anahtarı

olacaktır. Ama bütün eleştirilere ve olaylara karşın MİT'i veya

mensuplarını değerlendirirken ortalama değerleri ve "Balıkların baştan

koktuğu" gerçeğini gözardı etmemek gerektiğini bir kez daha vurgulamakta

yarar bulunuyor.

SÖZ MİT'İN

Bu kitap hazırlanırken MİT yetkilileri ile uzunca bir zamana yayılan ve

epeyce güç geçen ikna görüşmelerimiz sonrasında, yetkililer bazı konularda

açıklamalar yapmayı kabul ettiler. MİT Müsteşarlığı'na gönderdiğimiz

yazılı sorularımızdan bir kısmına yanıt verilmiştir. Verilen yazılı

yanıtları aşağıda sunacağız.

Ancak bu arada MİT'in bugün tamamen sivil hale gelen üst düzey yönetiminin

diyaloğa yakın, bilgi ve tecrübe birikimleriyle insanı etkileyen,

açıklıktan yana ama bunu nasıl yapacaklarının yöntemi konusunda henüz

kararsız havalarını da aktarmakta yarar bulunuyor. Bu arada bazı

yöneticilerin açıklık konusundaki atak tavırları ve geç kalındığı

yolundaki görüşleri de MİT gibi kapalı bir kutu içinde hemen dikkat çekici

oluyor.

Yeni yönetim 1967 yılından buyana MİT içinde görev alan kimselerden

oluşuyor. Bu kişiler MİT'in ilk sivil kadroları da aynı zamanda. Bu

kadrolar teşkilat içinde uzun süren bir mücadeleden sonra, merkeze

ulaşabilmişler. Yetenekleri sınanmış bu kadrolar 2000 li yılların

istihbarat örgütünün yaratılmasında Türkiye'nin şansını yansıtmaktalar.

Tabii sistem içinde neyi ne kadar başarabilecekleri her zaman tartışmaya

açık bulunmaktadır. Çünkü MİT Türkiye ile birlikte değişimin sancılarını

için için kaynayarak çekmektedir.

Bu yönetici kadrosu kendilerine ilettiğimiz soruların yanıtlanması ve

MİT'in açılımı konusunda istekli ama ortaya çıkacak sonuçtan da ürken bir

görüntü sergilediler. Müsteşar Sönmez Köksal da diplomat titizliği

nedeniyle bu havanın oluşumunda etkili oldu. Karşılarına ilk çıktığımızda

" Niye şimdi? Neden böyle bir konu? " gibi sorularla uzunca bir zaman

mücadele etmek durumunda kaldık. Ancak zaman içerisinde gelinen nokta ve

sonuç sivillerin , hele işinde uzman sivillerin değişime daha yatkın

olduklarını bize gösterdi.

MİT'in ilkleri arasına girecek olan soruların yanıtlanması ve bizimle

başlattıkları diyalogların, diğer araştırmacı ve gazetecilere de

yansıması, bunun giderek gelişmesi demokratik sistem ve bunun önemli bir

unsuru olan gizli servis açısından geliştirici özellikler taşıdığı

yadsınamaz bir gerçektir. Yeniden düzenlenen teşkilat yasasının bu

ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde yöneticileri rahatlatması

gerekmektedir. Yasa yapanların bunu gözardı etmemesi lazımdır.

Halen bir basın sözcüsü bulunmaması nedeniyle, sorularımıza verilen

yanıtların altında bir kişinin adı değil, MİT Müsteşarlığı'nın resmi

görüşü doğrultusunda teşkilatın adı bulunmaktadır. Ancak önümüzdeki

yıllarda MİT'in bir basın sözcüsünün bulunacağı ve halka açık bir büronun

faaliyete geçirileceği konusunda yöneticilerin kararlı olduklarını da

gözledik. Geçmişte bu yönde yapılan bir uygulamanın olumsuz sonuç

vermesinin kendilerini bu konuda daha temkinli kıldığını görüşmelerimiz

sırasıda bize aktardılar.

MİT yeniden oluşturulurken Türkiye'nin yenilenmiş ve güçlü bir kalesi

konumunda olmalıdır. Yıpratılan değil yapılandırılan ve geleceğe güçlü bir

şekilde hazırlanan MİT için çalışılmalıdır. Aksinin Türkiye için

yaratacağı sonuçlar bir felaket olacaktır.

İşte MİT'in kendine yönelik eleştirilere, daha doğrusu ilettiğimiz

sorulardan bir kısmına verdiği yanıtları. Diğer bir deyişle 68 yıllık

tarihinde ilk kez "söz savunmanın":

MİT'E SORDUKLARIMIZ VE YANITLARI

-MİT içinde yıllar itibariyle asker sivil dengesi nasıl oluşmuştur?

Bugünkü yapıda asker eleman ve yöneticiler ile sivil kökenli eleman ve

yöneticilerin MİT içindeki sayısal ve yetkisel ağırlıkları ne yöndedir?

Yanıt: Milli Emniyet Hizmetleri Teşkilatı'nın kuruluş tarihinden itibaren

teşkilatın başına getirilen şahısların kimlikleri incelendiğinde, şöyle

bir tablo ile karşılaşıyoruz:

Milli Emniyet Hizmeti Reisleri

________________________

1- Şükrü Ali Ögel ( Asker) 06.01.1927 - 31.07.1941

2- Naci Perkel (Asker) 01. 08. 1941 - 03.09. 1953

3- Behçet Türkmen ( Asker) 03.09. 1953 - 27.03. 1957

4- Emin Çobanoğlu (Vekil- Asker) 27.03.1957 - 21. 11. 1957

5- Hüseyin Avni Göktürk ( Sivil) 21.11. 1957 - 21.07. 1959

6- Ahmet Salih Korur ( Vekil-Sivil) 21.07. 1959 - 02.10. 1959

7- Celalettin Tevfik Karasapan (Sivil) 02.10. 1959 - 29.05. 1960

8- Ziya Selışık (1. Gelişi - Asker) 01.06.1960 - 17.01.1961

Ziya Selışık ( 2. Gelişi- Asker) 29.08.1964 - 13.07.1965

9- Naci Aşkun (Sivil) 17.01.1961 - 18.08.1962

10- Fuat Doğu (Asker) 01.09.1962 - 25.08.1964
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarları

____________________________
1- Avni Kantan ( Vekil- Asker) 14.07.1965 - 07.04.1966

2- Fuat Doğu ( Asker) 02.03.1966 - 23.07. 1971

3- Nurettin Ersin (Asker) 02.08.1971 - 25.07.1973

4- Bülent Türker (Vekil- Asker ) 26.07.1973 - 27.02.1974

Bülent Türker (2. Gelişi- Asker) 26.09.1974 - 24.11.1974

5- Bahattin Özülker (Asker) 28.02.1974 - 26.09.1974

6- Hamza Gürgüç (Asker) 25.11.1974 - 13.07.1978

7- Adnan Ersöz (Asker) 13.07.1979 - 19.11.1979

8- Bülent Türker (Asker) 19.11.1979 - 07.09.1981

9- Burhanettin Bigalı (Asker) 07.09.1981 - 14.08.1986

10- Hayri Ündül (Asker) 05.09.1986 - 29.08.1988

11- Teoman Koman (Asker) 29.08.1988 - 27.08.1992

12- Sönmez Köksal (Sivil) 09.11.1992- Görevde

Milli Emniyet Hizmetleri Teşkilatı döneminde 11 Milli Emniyet Hizmetleri

Reisinin 7 si asker kökenli 4'ü sivildir.

Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'nın kuruluşundan itibaren 12

Müsteşarın sadece biri ( Halen Müsteşar olan Sönmez Köksel) sivildir.

Bu durum zamana, şartlara ve ihtiyaçlara göre asker ve sivil kökenli

şahısların istihbarat teşkilatının yönetimine getirildiklerini

göstermektedir.

Zaman zaman teşkilatın başına asker kökenli şahısların getirilmesi

sebebiyle, teşkilatın idari ve mesleki kadrolarında asker kökenli

şahısların miktarlarında değişiklikler olduğu bir vakadır. Ancak, bu

miktarın tek rakamlı yüzdeleri geçmediği bir gerçektir.

Halen, Genelkurmay Başkanlığı ile yapılan bir protokol çerçevesinde,

uzmanlık ve kullanım alanlarının yarattığı zorunluluk sebebiyle, asker

kökenli personel ihtiyaç duyulan alanlarda istihdam edilmektedir.

" BATIDA ASKER SAYISI DAHA ÇOK"

Ancak Batılı demokratik servislerde bu oran çok daha yüksektir. Meseleye

asker sivil gibi bir ayrımdan değil, ülke çıkarları ve ihtiyaçlara cevap

vermesi açısından yaklaşmak gerekir.

- MİT'in sivilleşmesi kavramını nasıl yorumluyorsunuz? Bu kavram size neyi

ifade ediyor? Ya da bunun eksikleri nelerdir?

Yanıt: MİT'in sivilleşmesi kavramının yanlış şekilde kullanıldığını

görebiliyoruz. Sivilleşmeye asker, sivil kimlikleriyle bakılmaması

gerekir. Sivilleşme beyinlerde, demokratik sisteme olan inançta, kültürel

bir birikimde aranmalıdır. Bugün personelimizde yerleştirmeye çalıştığımız

kimlik de budur. O itibarla, böyle bir kavramın yanlış kullanıldığı

kanatindeyiz.

Özellikle istihbarat çalışmalarında, göreve göre eniyi kadronun

oluşturulması önemlidir. Bu kadro içinde, çeşitli eğitim dallarından

personel olacağı gibi, asker veya asker kökenli görevliler de bulunabilir.

Dikkat edilecek husus, devletin MİT Müsteşarlığından beklediği yasal

görevlerin siyasi otoritenin yetki ve sorumluluğu çerçevesinde yerine

getirilmesidir.

- MİT'in Dünya istihbarat örgütleri arasındaki yeri konusundaki düşünceniz

nedir? Sıkça eleştirilen dışa açılamama ve diğer istihbarat örgütleriyle

özellikle de Batılı istihbarat örgütleriyle mücadele edememe

eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yanıt: Her ülkenin koşulları değişik olduğu gibi istihbarat

kuruluşlarının teşkilatlanma, faaliyet ve işlevlerinde de değişiklik

vardır.

Dünya İstihbarat Teşkilat örgütleri arasında MİT'in yeri konusunda bizim

değerlendirme yapmamız isabetli olmaz. Ancak, şunu söylemekle yetinmek

mümkün. Saygın bir yeri vardır. Çağımız gelişen ihtiyaçlarına cevap

verebilen milli- bölgesel - uluslararası çıkarlarımızı koruyabilen

bilgi - tecrübe - teknik açıdan gelişmiş ve yeterli kuruluşlara sahip

bir istihbarat teşkilatının yaratılması istikametinde sonuç alıcı

çalışmalar yapılmakta olduğunu söyleyebiliriz.

- MİT'in Türkiye'nin bulunduğu coğrafya'daki etkinlği konusundaki

düşünceleriniz nedir? Özellikle Ortadoğuda görev yapan diğer istihbarat

örgütleriyle MİT'i kıyasladığınızda neler söyleyebilirsiniz?

Yanıt : Bulunduğumuz coğrafyada Türkiye'nin vazgeçilmez önemi giderek

artamaktadır. Bu durum MİT'nın da önemini açıklayabilir.

Teşkilatı her yönüyle geliştirme gayretlerimiz bu istikamettedir. Şu

hususa dikkati çekmekte yarar görüyoruz:

Bölge ülkelerinin servisleri, çoğunlukla bağlı oldukları yönetimlerden

kaynaklanan yetkileri kullanabilmektedir. Sorunları, tehditleri ,

değerleri çok farklılıklar gösterir. Bu sebeple, belirtilen noktaları

dikkate almayan kıyaslamalar doğru sonuçları vermez.

TÜRKİYE CASUSLARIN EĞİTİM ALANI MI?

- Türkiye özellikle de Güneydoğu illerimiz gerçekten casuslar açısından

bir eğitim alanı gibi kullanılmakta mıdır? Türkiye'yi bu alanda eğitim

için pilot ülke gibi gören istihbaratçıların görüşleri ve açıklamaları

konusunda ne düşünüyorsunuz?

Yanıt: Türkiye'nin özellikle Güneydoğu'nun bulunduğu coğrafyadaki önemi

değerlendirildiğinde sorunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak '

eğitim alanı gibi kullanma' ifadesinin yanlış kelime seçimi veya önyargılı

değerlendirme sonucu olduğunu özellikle vurgulamak gerekir. Zaman zaman

medyada da benzer haberler işlenebiliyor.

Söz konusu bölgeyle ilgili olan her ülkenin istihbarat elde etme

gayretleri olacaktır. Bizim görevimiz de bu çalışmaları tespit ve

imkanlar çerçevesinde önleyebilmektir.

-MİT karşı istihbarat konusunda başarılı mıdır? Eksiklikleri var mıdır?

Bu konuda yasal düzenlemelere ihtiyaç duyuyor musunuz? Bunlar nelerdir?

Yanıt: MİT karşı istihbarat konusunda tarihi içinde çok başarılı hizmetler

yapmıştır. Devlet olarak , millet olarak gurur duyacağımız faaliyetler

yürütülmüştür ve yürütülmektedir.
Yüklə 3,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin