Kastlaşmış bürokratik yönetimlerin kitle hareketinin öfkeli dalgasıyla çöküşü karşısında tüm gericilerin duyduğu bu ortak korku tipiktir. Oysa ayrıcalıklara son verilmesi, hırsızlık ve yolsuzlukların soruşturulması, suçluların yargılanması, gizli polisin dağıtılması, küçük bir burjuva bürokratik kastın "partinin öncü rolü" adı altında kurduğu siyasal iktidar tekelinin kırılması vb. sınırlı istemlerin dışına taşabilmiş değil bu kitlesel hareketler. Bu ülkelerdeki siyasal ve iktisadi değişimler, olayların akış yönü de Batı emperyalizminin arzuladığı sınırları aşmış değil. Üstelik, burjuva bürokratik kast kendini yıllarca "komünist", düzenini ise(258)"sosyalist" olarak sunduğu için, kitlesel eylemler içinde önemli gerici ya da burjuva istemler de olabiliyor. Tüm bunlara rağmen Batı burjuvazisi tedirgin. Zira temelde haklı nedenlerle baş göstermiş yığın hareketinin mantığını, devrimci dinamizmini ve sonuçlarını, tarihsel deneyimlerinden biliyor. Baskıcı ve sömürücü azınlık iktidarlarına karşı bu tür kaynaşmaların, devrimci fikirlerin, akımların, partilerin toprağı, döl yatağı olduğunu iyi biliyor. Olaylar kendi istediği yönün dışına çıkmış olmasa bile, bu gelişmenin kitleler eliyle başarılmış olmasının onların siyasal eğitimine katkısını; siyasal genel grevlerin, siyasal gösterilerin, siyasal protestoların nasıl bir siyasal eğitim ortamı olduğunu; bu yolla kazanılmış deneyim, eğitim ve olgunluğun, gidenlerin yerini alacak olanlara yarın nasıl yönelebileceğini vb., biliyor. Dahası ve belki de en önemlisi, kurulu politik ve hukuksal sisteme baş kaldıran, mevcut anayasal ve yasal düzeni bir anda geçersiz kılan yığın insiyatifinin, kendi ülkelerinin işçi ve emekçilerine kötü örnek olmasından kaygılanıyor. Avrupa'nın doğusundaki bugünkü sarsıntının batısındaki yarınki sarsıntıya şimdiden kötü örnek olmasından korkuyor. Ve doğrusu hiç de haksız değil. Tüm bu ve benzeri nedenlerden dolayı, tepeden yöntemlerle, rejimin simgesi haline gelmiş ve en yıpranmış olanları harcamak kaydıyla, bizzat mevcut iktidar kadrolarının geri kalanıyla "reform sürecini" ilerletmek istiyor. En büyük kaynaşmalara sahne olan D. Almanya'ya "sürpriz" bir ziyaret yaparak şimdiki Başbakan Hans Modrow'la görüşen ABD Dışişleri Bakanı Baker, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, "Demokratik Almanya'da barışçı ve istikrarlı bir reform sürecinin devamının ABD için ne kadar önemli olduğunu göstermek amacıyla bu ülkeyi ziyaret ettiğini", belirtiyor. "Barışçı ve istikrarlı bir reform sürecini" kimlerin bozduğu açık olmalı.