13. AĞIr ceza mahkemesi ( cmk 250 maddesi İle yetkiLİ )



Yüklə 472,31 Kb.
səhifə8/9
tarix26.08.2018
ölçüsü472,31 Kb.
#74942
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Ferit İlsever in Enka tesislerinde Cumhuriyet gazetesi ile ilgili Veli Küçük ün de katıldığı toplantıya kendi inisiyatifi ile mi yapmıştır.”

Sanık Doğu Perinçek:” efendim o toplantıyı yapan Ferit İlsever değil, o toplantıyı düzenleyen kemal Özden, Ulusal sanayiciler ve iş adamları derneği başkanı, o toplantıya ben çağırılmadım. Ferit İlsever arkadaşımız huzurda bunu daha iyi anlatır. Ama benim öğrendiğim kadarı ile olay şudur. Kemal özden ve ümit Ülgen, Cumhuriyet gazetesine o sırada bir mali ihtiyaç içinde olduğu için ortak arıyorlar, ortaklar buluyorlar. Onun belgeleri var, ümit Ülgen dedi ki ben getiririm dedi mahkemeye. Cumhuriyet in kapısında basın toplantıları yaptık. Bunu kamuoyuna açıkladık. Para, ortak aradığımızı mali kaynak yarattığımızı ve miktarı şimdi yanlış aktarmayayım. Miktarını da söyledi, şu kadar kaynak yaratıldı bu faaliyette ve bu cumhuriyet gazetesine yasal şeyi olarak verildi ve bu da ilan edildi. Ümit Ülgen in beyanları. Bu kapsamda Cumhuriyeti desteklemek için bir yemek veriyor kemal Özden, bizim Ferit İlsever arkadaşımızı da davet ediyor. Onu çok severdi, ondan sonra Ferit İlsever de katılıyor. Gürbüz çapan var ilhan Selçuk yok sanıyorum, gürbüz çapan var, Ferit İlsever var, kemal özden var, böyle bir toplantı gerçekleşiyor ama bunun ayrıntısını Ferit İlsever açıklayacaktır, bana bu yemekten sonra böyle bir yemek yediklerini söyledi. Ama Ferit İlsever, herhangi bir yemeğe katılmak için benden izin almaz. İnisiyatifi vardır, katıldı ve ondan sonra ben galiba Ankara da mıydım, yurt dışında mıydım dönüşte böyle bir yemek yediklerini bana aktardı. Tanık olarak da ümit Ülgen, o yemekte var, kemal özden, maalesef rahmetli oldu, ama ümit Ülgen mahkememizi aydınlatabilir. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın: ”tanık olarak dinlenen Alaattin Çakıcı, Mehmet Eymür ile ilişkileriniz konusunda, Doğu Perinçek’i kendisi öldürtmek istediğini söylemiş, Doğu Perinçek’i öldürtmek istemesinin sebebi de anladığım kadarı ile ikinci MİT raporu da yayınlandıktan sonra hükümet ve ilgili görevliler herhangi bir şey yapmamıştı. Bir süre sonra, Doğu Perinçek’e bu raporu kimin verdiği sorulduğunda, kendi ismini söyleyeceğinden endişe ediyordu, çünkü daha önce de, birinci MİT raporunu yayınlattığı için görevden alınmıştı. Bu kez de, Doğu Perinçek söz konusu raporu Mehmet Eymür den aldığını söylerse, bu kez yine tamamen görevden alınma endişesi yaşıyordu. Bu nedenle Doğu Perinçek i öldürtmek istemiş olabileceğini düşünüyorum. Fakat olaylar farklı gelişti, bizim bu görüşmelerimizden kısa bir süre sonra susurluk kazası meydana geldi. Kaza sonrasında Doğu Perinçek’in yayınladığı raporların tamamen doğru oldukları ortaya cıktı, bu gelişmeler üzerine Doğu Perinçek yılın gazetecisi ilan edildi. Mehmet Eymür de bulunduğu makamda bir üst mertebeye terfii ettirildi. Mehmet Eymür ün Doğu Perinçek ile irtibatı vardır. anladığım kadarı ile benim ile ilgili bu bilgileri Mehmet Eymür Doğu Perinçek e vermiş olabilir. Ve bu belge de o şekilde hazırlanmış olabilir. Şeklinde bir ifadesi var.”

Sanık Doğu Perinçek :”efendim, şimdi Mehmet Eymür bir kere terfi etmedi, o olaydan sonra atıldı. Yani tam zıttı, Mehmet Eymür 1996 MİT raporundan sonra, bizim mücadelemizle atıldı. Kendisinin atılması için, o belgeyi bize bir yerlerden dolandırıp ulaştırdı ise, bilmiyorum. Kesinlikle, benim Mehmet Eymür ile hayatımda bir yüz yüze gelmem yoktur. Bir yüz yüze gelme hasan yalçın genel başkan yardımcım ile dir, onu da dün arz ettim, hasan Yalcın ikna etti, onu gel dedi arkadaş al, senin önüne koyuyorum kaseti, bizim hakkımızda ne suçlaman varsa hangi devlet ile işbirliği yapmışız, Çin ile mi, Rusya ile mi nere ile Almanya mı, İngiltere mi gel bunu anlat biz bunları yayınlayacağız. Oturdular ikisi de. Hatta bir espri yapmış Mehmet Eymür demiş ki silahları koyalım şuruya o, kasetini çıkarmış, öbürü de kasetini çıkarmış, dün uzun uzun anlattım. Beş kere, altı kere hasan Yalçın sayın Mehmet Eymür e diyor ki, Mehmet Eymür söyle diyor bizim hangi emperyalist devlet ile hangi devlet ile ilişkimiz var, hepsini de yok diyor, bir tek sizin Filistin ile dayanışmanız var, Hasan Yalçın da diyor ki, bundan şeref duyarız. Mehmet Eymür, ama şu Mehmet Eymür ün ifadesi doğru. Ben diyor. Bunu basına sızmak için büyük gazetelere verdim. O büyük gazeteler, yayınlama cesaretini göstermediler, en sonunda, bu rapor Doğu Perinçek’in eline geçti, ve Doğu Perinçek in eline geçince de, bu rapor beni vuran bir rapor halinde Doğu Perinçek in eline geçince de, beni vurdu, o rapor. O rakiplerini vurmak için hazırlamış, Doğu Perinçek’in eline geçince, Mehmet Eymür ü vuran bir rapora dönüştü. Gerçeği bu. Alaattin çakıcı nın Doğu Perinçek’e suikast kısımları doğru. Mehmet Eymür hiçbir zaman Doğu Perinçek i rapor verdi, falan diye öldürmez, böyle ıvır zavır şeylerden, insan öldürülmez. Mehmet Eymür bunu, Gladyo nun kendisine verdiği emir, Amerika nın Gladyo nun Türkiye deki o demin bahsettiğimiz Gladyo nun infaz kontrterör dairesini bir infaz mangasına dönüştürdüğü için yasa dışı MİT söylüyor. Mit diyor ki, yasa dışı bir kuruma çevirdiler burayı. İşte bu yasa dışılıklardan biri de Doğu Perinçek’i öldürmek. Onu da beceremediler. Davulcuyu, özür diliyorum, Sayım Asım Ekren’i kaçırmaya kalktılar, onu da beceremedi. Hayatı beceriksizliklerle dolu. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”dosya kapsamına göre, Mehmet Eymür ün Veli Küçük ile son zamana kadar, bir telefon irtibatı gözüküyor, 2007, 11. ayda telefon görüşmesi var, eskiye dayalı bir tanışıklıkları olduğu da anlaşılıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? “

Sanık Doğu Perinçek :”ben buralarda yorum yapmam, yorum yapmayı hele bir mahkeme huzurunda hiç doru olmaz. Hiç doğru bulmuyorum. Onu sayın general Veli Küçük hakikatini size sunmuştur veya sunar. Ama ben böyle yorumlar yapmam. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” Tuncay Güney, aydınlık ve ulusal kanala kimin referansı ile gelmiştir. Bir yıl kadar gelip gittiğini çalıştığını, “

Sanık Doğu Perinçek :” çalışmadı efendim, bunu da berraklaştıralım, sayın savcım, kesinlikle aydınlık ta bir gün, bir saat çalışmamıştır. Çünkü, onun ortalıkta kullanılan, getir götür işleri yaptırılan, böyle maalesef elman olarak kullanılan bir kimse olduğunu, kendisi de söylüyor. Benim ne olduğumu biliyorlardı, diyor, hiçbir şekilde çalışmamıştır. Hatta şimdi diyelim, onları çalışan arkadaşlar biliyor, ama kafamda yanlış kaldı ise, beni sorgularında düzeltirler, aydınlık tan bazı şeyler istemiştir. Kimlik gibi, şu bu veyahut da Amerika ya yurt dışına gideceğim, bana çalışıyor diye mektup vesaire, o zaman bana aktarıldı, bunların hiçbiri verilmemiştir. Karanlık kişiliği dolayısıyla, ondan sonra ve 1998 de de beni hapse attıran, o komployu yapmıştır, onu da biliyoruz. Komployu yaptıkları da işte Sami Demirkıran şemada da çıkıyor, Tuncay Güney, sami demirkıran itirafçılar, beraber işte o itirafçı ekibi şemadaki mitten gönderilen, beni hapse attıran ekip, bunları da mahkum ettirdik. Tuncay Güney’i mahkum ettiremedik. İtiraf etmedi. Ama biliyoruz biz. Böyle bir insanın bizim içimizde çalışması falan, mümkün değil. Kimin gönderdiği diye bir şey yok, onu ben bir yanlış bir şey söylemeyim. Serhan bolluk vesaire bilir, aydınlık ı yöneten arkadaşlar bilir, ama ben şöyle merdivenlerde bir iki kere rastladım. Böyle bir karanlık adamın gelip gittiğini, bana arkadaşlarım bilgi olarak verdiler, o benle görüşmek isteseydi görüşürdü. Ben görüşmesi zor bir adam değilim. Kapısı açık bir adamım. Tuncay Güney, Doğu Perinçek ile görüşmek istiyorum deseydi, ben onu kabul de ederdim, ama onun benimle görüşme isteyecek bir cesareti de yok. Çünkü o da biliyor, bizim onun ne olduğunu bildiğimizi, o utandığı için anladığıma göre, benle bir görüşme isteğinde bile kesinlikle bulunmamıştır. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” kuzey ırak a gönderildiği belirtilen 24000 silahı gönderen devlet görevlilerinin isimlerini tek tek bildiğinizi söylüyorsunuz, dayanakları ile bunları açıklar mısınız?”

Sanık Doğu Perinçek:” onu da tesadüfen getirdim yanımda, Sayın başkanım, şimdi dün zaman gazetesinde yazınca, efendim, ilk defa kuzey ırak a götürülen silahı, aydınlık yazdı, şimdi de niye inkar ediyor deyince, ben aydınlık gazete ilgili sayısını, avukatlarımdan rica ettim. Arz da edeceğim, cerecegim. Aydınlık’ ta çıkan bu. Özel örgüt, PKK ya silah sattı. Kim, içerde yazıyor, CIA MOSSAD ekibi, diyor. Devletin en yüksek kurumları, susurlukla ortaya çıkan özel örgütün, PKK ya silah sattığını saptadı. Özel örgütün silah ticareti ile ilgilenen görevlileri isim isim belirlendi, soruşturma kapsamında Özel çiller, Sedat bucak ve Mehmet ağar ın adı da var, PKK ya silah satış faaliyetini başında, CIA MOSSAD ekibi bulunuyor. Burada, soruşturma kapsamında özel çiller, Sedat bucak ve Mehmet ağar ın adı da var diyor, yani bunlar silah sattı demiyor, bir soruşturma var bu şahıslar soruşturuluyor diyor. ha şimdi bu çok önemli bir belge, neden önemli bir belge o zaman bir yayın yapılmış, 98 6 aralık, CIA MOSSAD, yani Amerika ki bu ispatlı, Amerika nın PKK ya silah verdiğini bütün dünya biliyor. Delta force ile özel kuvvetler ile eğittiğini de biliyor, şimdi onlar bir karşı, Tuncay Güney in 2001 yılındaki mülakatı ile bu habere karşı bu haberi tersine çeviren, yani Amerika vermedi, Türk ordusu verdi. Biz demişiz ki, Amerika PKK ya silah veriyor. Tuncay Güney in mülakatından bir hafta önce, buna Amerika washintton post ve nevyork times de bir haberle cevap veriyor Cim Hognand adlı dünyaca bilinen CIA bağlantılı bir Ortadoğu muhabiri diyor ki, Türk ordusu veriyor bu silahları, bunu söyledikten bir hafta sonra da, Tuncay Güney mülakatında, o 24000 silahları söylüyor, herhalde onun adedini falan ona söylemediler. Oda kafasından böyle büyük büyük şeyler attı, sonuç itibariyle bunun da gerçekliğini araştırmadan iddia makamı, maalesef 24000 silah nereye sığar, kaç tır eder, bunları araştırmadan ve Türk ordusunu suçlayacağım telaşı içersinde iddianame ye koymuşlar. Sayın iddia makamına da bir nüshasını sunalım. Yani bizim evveliyatı çıktı, biz bunları unutmuştuk tabi. İsimler cisimler orda var, o zamanda bir soruşturma yürütülmüş, yani Türk ordusu, PKK ya Mehmetçik i vursun diye bir silah vermedi, ama CIA, PKK ya bütün dünya biliyor, silah veriyor, olay bu. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”Veli Küçük ile tanıştığınızı söylediğiniz, Kıbrıs mitingini kim organize etmiştir?”

Sanık Doğu Perinçek :”işçi partisi diye hatırlıyorum, işçi partisi organize etti. işçi partisi örgütledi,konuşmacılar saadet partisinden genel başkan yardımcısı, Cumhuriyet halk partisinden bir konuşmacı vardı, DSP den vardı, 2004 yılında evet, şurdan işçi partisi olduğunu hatırlıyorum ben sayın Erbakan ı aradım, Erbakan dedi, biz umre ye gidiyoruz, dedim umre ye gidiyoruz ama vatan savunması umre falan dinlemez, buraya mutlaka bir arkadaş göndermenizi diliyoruz dedim onun üzerine sayın Erbakan bir genel başkan yardımcısı gönderdi. Yine 2004 yılı, sayın Ecevit i aradığımı hatırlıyorum, ordan bir yönetici gönderdiler bunların hepsini hemen size bir iki gün içinde getirebiliriz. Çünkü gazeteler yazdı, ama işçi partisi örgütledi, kesin olarak söyleyeyim. İşçi partisinin örgütlediği, ama konuşmacıları arasında saadet partisinin demokratik sol partinin, Cumhuriyet halk partisinin ve hatta şimdi hatırladım Muhsin Yazıcıoğlu da, büyük birlik partisi genel başkanı geldi ve konuştu. Denktaş konuştu, Denktaş, ben, milliyetçi hareket partisi evet, milliyetçi hareket partisi genel başkan yardımcısı, o iri yarı olan arkadaş, Şevket Bülent, konuşmacıları söyleyim, Doğu Perinçek ,en başta sayın cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş, Doğu Perinçek, şevket Bülent yahnici, Muhsin Yazıcıoğlu, saadet partisi genel başkan yardımcısı ve demokratik sol parti genel başkan yardımcısı ve Cumhuriyet halk partisinden birisi, ama dilekçeyi veren ve örgütleyen işçi partisiydi. Yani bütün milleti birleştiren ve orda sayın Veli Küçük’ü çok iyi hatırlıyorum. Platformun arkasında, ben konuşma yapmak üzere platformun arkasına geldiğim zaman, orda birkaç arkadaş sohbet ediyorlardı, içinde kimler olduğunu hatırlamıyorum, ilk defa hayatımda Veli Küçük ü orda gördüm. Çok kısa bir nasılsınız, iyi misiniz şeklinde.”

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”2006 yılında sabah gazetesi köşe yazarı Aslı Aydın Taşbaş ile görüşme yaptığınızı, yazarın size Ergenekon dokümanını gösterip bazılarının bu dokümanı sizin yazdığınızı ileri sürdüğünü söyleyerek fikrinizi sorduğunu söylediniz. Sözü edilen yazıda, size atfen, özet olarak belli ki, benim söylemlerimden etkilenmiş, örneğin kurtuluş savaşını, 1914 te başlatıp 1922 de bitiren bir tek ben varım. Ancak hiçbir zaman Atatürk için ulu önder ifadesini kullanmam. Yer yer benden etkilendikleri ortada, ama ben yazmadım. Devleti korumak amacı ile böyle bir örgüt kurulmalı mı derseniz, evet kurulmalı derim. Teşkilatı mahsusa tarzı devletin yapamayacakları şeyleri yapan, ancak ben böyle bir örgütün ne tüzüğünü yazarım, ne de emrine girerim. Fahri olarak böyle bir yapıya girilmesi son derece tehlikeli sonuçlar doğurur. Ve yazarın dokümanı sizin antiemperyalist söyleminizle örtüştüğü noktaların bulunduğunu belirtmesi üzerine. Benden etkilenmiş olabilirler. Öyle gözüküyor. Görüşlerimin asker tarafından yakından izlendiğini ve beğenildiğini biliyorum. Etkilenmiş olabilirler, ancak ben böyle bir örgütün emrine girmem. Siz önceki ifadelerinizde, bu belgelerin içeriği ve üslubunun kendinizle ilgisinin olmadığını, işçi partisi genel başkanı olduğunuzu, böyle belgeler yazmanın mümkün olmadığını, üslubundaki hamlık ve bazı çok yanlış fikirlerin her zaman mücadele ettiğiniz şeyler olduğunu belirttiniz, ama bu arada belgede, bütün yurtseverlerin savunduğu Atatürk devrimini koruma, ülke ve millet bütünlüğü gibi fikirlerin bulunduğunu söyledim diyorsunuz. Huzurdaki savunmanızda ise, Ergenekon ve lobi dokümanını deyim yerinde ise acımasızca eleştirdiniz, özet olarak Ergenekon dokümanı hakkındaki beyanlarınızın ilerleyen zaman içersinde bu doküman aleyhine değiştiği görülmektedir Aslı Aydın Taşbaş ın size sizin söylediklerinize atfen yazdığını belirttiği doğru mudur, köşe yazısı?”

Sanık Doğu Perinçek :” şimdi orda bir bölümü okumadınız, Aslı aydın Taşbaş diyor ki, Doğu Perinçek e verdim diyor, dokümanı, şöyle bir baktı, bir ikinci sayfasını şöyle bir çevirdi diyor, yani ordan lütfen okursanız,

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”bende yok, özeti olarak buraya yazdım zaten, var da yani burada yok. “



Sanık Doğu Perinçek: ”şimdi ben okuyorum. Perinçek’ e devleti koruma amacı ile kurulduğu iddia edilen Ergenekon yapılanmasının iç tüzüğü niteliğindeki belgeyi gösteriyoruz. Bir baskında ele geçen belge, Danıştay saldırısı sonrasında yeniden incelemeye alındı, Doğu Perinçek okuma gözlüklerini çıkarıp belgeyi okumaya başlıyor. O okurken ben atlıyorum, bazıları, bunu sizin yazdığınızı söylüyor, dikkatle okuduğu metinden başını kaldırıp hayır ama belli ki benim söylemlerimden etkilenmiş diyor örneğin bakın burada Türkiye de kurtuluş savaşını 14 de başlayıp 22 de bitiren bir tek ben varım. Ancak, ben hiçbir zaman Atatürk için ulu önder ifadesini kullanmam. Yer yer benden etkilendikleri orda da ama ben yazmadım. Perinçek devam ediyor. Bir de bu belgede istihbarat vurgusu var. ben o işlere girmem. Devleti korumak amacı ile böyle bir örgüt kurulmalı mı derseniz, evet kurulmalı derim. Teşkilatı mahsusa onları söylediniz, burada söylediği, yani 1914 ten 22 ye kadar kurtuluş savaşı sekiz yıldır denen bölüm birinci sayfanın ilk paragrafıdır. Burada var, yani elime alıyorum. Eline aldı diyor, göz gezdirirken ben atıldım sorulara başladım diyor. ben o 1914, 22 yi orada gördüğüm zaman insan da şeydir kendi fikirlerini bir yerlerde yansıması falan memnuniyet verici bir olaydır. Bunu söylüyor, ama şunu ben o zaman onu okumadım. Sonra okudum. Dün, ben huzurda iki belgeyi getirdim. Bana gönderildikten sonra okudum. Kenarlarına soru işareti, hatta mesela Fidel Castro CIA ajanıdır demiş, yanına soru işareti koymuş, yani böyle saçma şey olur mu gibisinden. O belgenin benim fikirlerim ile hiçbir ilgisi yoktur. Ama 1914-22 hakkaten bana ait bir fikirdir. Çünkü kurtuluş savaşı 19124 ten, 22 ye kadar oldu. Ama o belgede, o fikir dahi benim cümlem olarak yazılmamıştır. O belgede benim savcılardan talebim, iki belgede 23 sayfadır. Biri yirmi beş otuz sayfa, biri 23 sayfa yada benim kırk kitabımdan o belgede birbirini tutan iki tane cümle getirsinler. O zaman ilk elime aldığım zaman o 14-22 yi kurup ha burda benim fikirlerimden etkilenmişler, ama bu istihbaratçı kokan bir belge diye yani hemen ilk intiba hemen onbeş yirmi saniyelik bir okumadır o. Bir ikinci sayfanın da ötesine geçmemiş, bir tek birinci sayfaya bir atıf var. İşte yüce önder de birinci sayfada. Efendim öbürü de birinci sayfada. Kesinlikle o belgeyi ben yazmadım, elime geçtikten sonra da, verdikten sonra da, aslı aydın Taşbaş hiçbir zaman bir insan kendi yazdığı belgeyi oturup kenarına notlar koyarak okumaz. Yanına soru işareti koymaz. Ünlem işareti koymaz. Yanlış işareti koymaz. İnsan kendi belgesine oturup ki, ben bunu mahkemeye bir gün gelecek düşecek diye de herhalde bunları koymadım. Samimi olarak, ya bu neyin nesidir diye almışım. Ergenekon örgütü, tabi o zaman Ergenekon’un ne olduğunu da bilmiyorum. Bir Ergenekon diye bir şey var ama. Bir de Türk Silahlı Kuvvetleri diye takdim ediliyor. Öyle olduğu zaman da onun fikirlerinin olumlu olabileceği insanın ilk başta aklına gelebiliyor. Bu kadar rezil metinler olacağını düşünmüyorum. O bakımdan burada yazılı olanlar esas olarak doğrudur ama aslı aydın Taşbaş biraz da tabi kendi istediği gibi yazmış ama esas olarak söyledikleri doğrudur.

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”sizin de en çok eleştirdiğiniz bu cümle. giriş cümlesi birinci sayfada zaten. Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde faaliyet gösteren Ergenekon diye giriyor. Birinci sayfayı okuduğunuza göre bu cümleyi de görmüş olmanız gerekiyor. “

Sanık Doğu Perinçek :”ama bakın ben söylüyorum, böyle şeylere karşıyım diyorum. O cümleyi görmüşüm ve karşıyım diyorum. Bakın ne diyorum, efendim bakınız arz ediyorum, belli bu belgede istihbarat vurgusu var, ben o işlere girmem. Devleti korumak amacı ile böyle bir örgüt kurulmalı mı derseniz, ben cumhurbaşkanı başbakan olduğum zaman böyle bir şey Atatürk dönemindeki teşkilatı mahsusa gibi, Gladyo, Ergenekon türü değil, teşkilatı mahsusu, a onun da adını vermişim. Böyle bir şey o zaman kurulabilir. Onun da yasalarda yeri olabilir ama ben böyle devleti arkadan yöneten işlere kesinlikle. bakın başbakan olup cumhurbaşkanı olup Türkiye yi yönetmeye talip olunca, böyle bir örgüt, bunu da tabi gazeteci olarak fantezilerle yazmış, ben ona başbakan cumhurbaşkanı diye bir şey söylemedim, işçi partisi hükümet olduğu zaman, devletin ihtiyacı varsa bu tür örgütleri kurar, teşkilatı mahsusaya benzeyen ve bunlar bir devlet görevi yasalar içersinde yapar şeklinde bir ifade. onu cumhurbaşkanı, başbakan diye kendine göre allanıp pullandırmış. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”yine bu yazıda, Ergenekon dokümanı hakkında ilk kez burada bilgi sahibi olduğunuz anlaşılmaktadır. Oysa Tuncay Güney 2001 yılında yakalandığında, bu konu sizin yayınlarınızda haber yapılmış mıdır? “

Sanık Doğu Perinçek :”evet efendim, Ergenekon adını biz duyduk, 1987 yılında, susurluk konferansı topladık. Orada Erol Mütercimler sunduğu tebliğ de dedi ki, Ergenekon diye bir örgüt var, kontrgerilla nın adı Ergenekonmuş, bize bana bunu üç yıldızlı korgeneral anlattı. Ordan ben Ergenekon adını hayatımda ilk defa ve kontrgerilla nın adı, Ergenekon, bizim kafamızda kontrgerilla, hatta bizde ona tepki gösterdik dedik ya kontrgerilla gibi bir kirli kuruluşun adına nasıl böyle bir isim verilir. Ergenekon adını ilk defa orada duyduk, ama belgesini, kesinlikle 2006 aslı aydın Taşbaş’a kadar görmedim. Bunu da ispatlıyorum. Nasıl ispatlıyorum. Belgesi elime ben onu bilsem, oturup kenarlarına, bunu da huzura getiren benim, ben getirmesem siz bu Doğu Perinçek in kenarlarına bu soru işaretini ünlem işaretini koymuş, ünlem işaretinin Doğu Perinçek e ait olduğunu siz tespit edemezsiniz ki. Ben kendim okumuşum. Merak etmişim, aslı aydın taşbaş tan alınca bu neyin nesidir diye okumuşum. Soru işaretleri ünlemler. Dört ünlem, beş ünlem tepkilerimi o ünlemlerle koymuşum. Fidel Castro ya CIA ajanıdır diyen bir örgütün benimle bir ilgisi olabilir mi? baştan sona üslubu her şeyi bize yabancıdır. 1914-22 kurtuluş savaşı hariç. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”önceki ifadelerinizde, Tuncay Güney in ifadelerinden sekiz yıl önce haberdar olduğunuzu söylüyorsunuz.”

Sanık Doğu Perinçek :”hayır efendim, o da karıştırıldı. Dün onu söyleyecektim. Sayın başkanım, hızlı okuduğu için ifadeleri, Tuncay Güney in iki ifadesi var. Biri dolandırıcılık ifadesi, biri bu dosyadaki mülakat. Biz dolandırıcılık ifadesini, avukatlar aracılığı ile o zaman dava açıldığı için aldık. Bahsettiğim, benim o dolandırıcılık ifadesidir, ama şu mülakatı hiçbir zaman görmedim. Dolandırıcılık ifadesi, benim söylediğim. Ben iki tane ifade olduğunu da bilmiyorum. Benim bildiğim, hukukçu olarak bir dolandırıcılık davası açılmış, siz bana emniyet sorgusunda soruyorsunuz, diyorsunuz ki, Tuncay Güney şudur budur, ben de diyorum ki onun ifadesini biz o tarihte görmüştük. Çünkü, ben bir hukukçuyum, nedir, benim için ifade diye bir şey var, ben mülakat diye bir şey bilmem ki, ifade idi, dolandırıcılık davası dolayısıyla o zaman dosyadan almışız ve görmüşüz. Orada bunların hiçbiri yok. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:” yine söz konusu yazıda sizin Danıştay saldırısı olayın ABD derin devletin Türkiye’deki uzantılarının hükümete karşı bir komplosu olarak gördüğünüzden olayın köklerinin AKP hükümetini değiştirmeye karar veren Washington ile uzanabileceğinden, iyi tanıdığınız Muzaffer Tekin’in böyle bir yapılanmanın içinde olmayacağından emin olduğunuzdan bahsedilmektedir. Bu günkü görüşlerinizle bu yazıyı tekzip etmediğiniz anlaşılıyor. Açık bir farklılık içeriyor. Bu konuyu açıklar mısınız?”

Sanık Doğu Perinçek :”doğru farklılık içeriyor. Şimdi biz ilk başta şunu gördük, Danıştay olayı oldu ve arkasından AKP ye karşı muazzam bir dalga yükseldi. Halk dalgası ve bu arada basında da, Amerika nın Tayyip Erdoğan’lardan istediği verimi alamadığı, bu iktidarın artık Amerika açısından iş yapılabilir, elverişli özelliklerinin kalmadığı, silahlı kuvvetler olmadan amerikanın Türkiye yi güdemeyeceği, yönetemeyeceği, bunun için AKP den vazgeçmiş olabileceği şekilde ilk tepki olarak, bu tür analizler aramızda oldu, zaten bu Aslı Aydın Taşbaş ile bahsettiğiniz metin, hemen sıcağı sıcağına, bizim analizlerimiz odur, bu zamanla değişir ama bunlar tekzip edilmez. Bu maddi olay değil, bunlar. Maddi olaylar tekzip edilir. İnsan görüşlerini analizlerini tekzip etmez. Bizim o zaman doğru öyle bir görüşümüz oldu. Aslı Aydın Taşbaş tarih ne 27 mayıs, görüşmem hatırladığıma göre, Danıştay olayı 17 mayıs, demek, on gün olmuş bizim o ilk intiba ile böyle bir analizimiz var. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”bu yazıda Muzaffer Tekin ile iyi tanıştığınız, yani şu şekilde yazılmış, iyi tanıdığınız Muzaffer Tekin’in böyle bir yapılanmanın içersinde olmayacağından emin olduğunuz yazılmış.”

Sanık Doğu Perinçek :”eminim tabi şimdi de eminim. O zaman da emindim, kendimi ortaya koydum. O yapmaz dedim. Çok iyi tanıdığımdan değil, iki kere görüştüm, sayın Muzaffer Tekin ile. Dürüst içi dışı bir. Böyle girdi kırlı kışlı işlerde olacak, bir karakteri ve kişiliği yok. biz de insandan biraz anlıyoruz. Diğer baktık, ulusalcıların üzerine yıkılmak isteniyor, ben bir parti başkanı olarak korkmadım, eğer benim bu işlerle ilgim olsa, kenara çekilirim, hiç kendimi ortaya atmam. Çıktım tek başıma, bütün Türkiye Muzaffer Tekin in bilmem ne manşetlerden söylerken ben mert bir insanım, dürüst bir insanım. Korkmam böyle şeylerden. Çıktım dedim ki, bu insan olamaz bunu yapmaz dedim. Basın toplantısı yaptım. Hakkaten ben dedikten iki gün sonra da sayın Muzaffer Tekin bırakıldı ve hakkında takipsizlik kararı verildi. Burada iyi tanırım, iyi tanıdığımı söylediğimi hatırlamıyorum söylemiş olamam, çünkü sayın Muzaffer Tekin’ i hakkaten o zaman iyi tanımıyordum. Ama iki kere görüştük ve onun dürüst başka insanlar da onun hakkında olumlu şeyler söyledi. Fedakar, tabi Kıbrıs ta çarpışması, kahramanlığı da beni etkiledi. Öyle bir insan böyle işlere girmez diye düşündüğüm için, bu şekilde beyanat verdim. “

Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:”İşçi Partisi genel merkezinde Aydınlık Dergisinin Muzaffer Tekin ile ilgili soruşturma evrakları ve yine çok iz bıraktın, sevgili dostum ibaresi ile başlayan Muzaffer Tekin’i övücü mahiyetteki bir yazı, ayrıca yine İşçi partisi Ankara genel merkezinde yapılan aramada, öncüleri partileştirme hareketinde, Muzaffer Tekin’in ismi geçmekte. Cumhuriyet gazetesinin bir muhabiri, Muzaffer Tekin’in telefon numarasını sizden sormakta, kendisine ulaşamadığını, size gönderilmiş bir e-posta, sizinle toplantıda tanışmıştık, eğer mümkünse sizden bir ricam olacaktı. Danıştay’a saldırıların ardında Muzaffer Tekin’in adı bu olaylara karışmıştı, ancak Tekin bu konuda hiç konuşmadı, bende cep telefon numarası var ancak o yanıt vermiyor, kendisine ulaşabileceğim bir kişinin telefon numarası ya da birisi varsa bana iletebilir misiniz, şeklinde.”


Yüklə 472,31 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin