BaşÖRTÜSÜ raporu 2007 Sakarya Başörtüsü Platformu


Ekim 2007 - Devlet başörtüsünü yasaklayamaz



Yüklə 2,1 Mb.
səhifə78/102
tarix30.10.2017
ölçüsü2,1 Mb.
#22656
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   102

9 Ekim 2007 - Devlet başörtüsünü yasaklayamaz


Viyana Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Heinz Mayer, devletin kamusal alanda başörtüsünü yasaklama hakkı olmadığını söyledi. Mayer, Avrupa İnsan Hakları Anlaşması'nın dokuzuncu maddesinde bahsedilen inanç özgürlüğüne göre, kişinin kendi tarafından seçtiği inancını yerine getirme, dinî sembolleri taşıma ve inancını gereğince yaşama noktasında serbest olduğunu belirtti. Avusturya'da başörtüsü taşımanın ya da taşımamanın tamamen kişinin hür iradesine kalmış bir mesele olduğunu vurgulayan Mayer, üniversite öğrencilerinin de diğer bütün insanlar gibi başörtüsü konusunda serbest olduğunun altını çizdi. Prof. Mayer ayrıca, kamusal alanda ya da üniversitelerde Avusturya devleti tarafından başörtüsü yasağının düşünülebilir olmadığını sözlerine ekledi. Mayer, inancından dolayı başörtüsü taşıyan kişi veya kişilerin, devlet gücünü eline geçirmek isteyen bir grup olduğu iddia edilerek zan altında bırakılamayacağını vurguladı. (Zaman)

9 Ekim 2007 – Serbestlik olursa başörtülülerin sayısında artış görülecektir


Fatma K. Barbarosoğlu “Üniversitelerde başı açık kız sayısı azalacak çünkü” başlıklı yazısında “Başörtüsü serbest bırakılırsa ne olur?” sorusuna verilen yanıtları değerlendirdi: “Evet, başörtüsü serbest bırakılırsa ilk birkaç yılda yoğun bir şekilde başörtülülerin sayısında artış görülecektir. Ama zannedildiği gibi başı açık kızlar baskı sonucu başını örttüğü/örttürüldüğü için değil. Hali hazırda okulun kapısında başını açmak istemediği için, çeşitli yöntemlere baş vurmak zorunda kalan başörtülü kızlar kolaylıkla üniversiteye gireceği için. Başı örtülü kızlar başı açık kızların yerini almayacak. Yani rekabet başı açıklık ya da kapalılık üzerinden değil başarı ve çalışma üzerinden olacak.”

11 Ekim 2007 - Peruk taktığı için sınavı geçersiz sayıldı


AÖF İlahiyat Fakültesi ön lisans 1. sınıf öğrencisi iki çocuk annesi Nagehan A., sınav sonuçlarını merakla beklerken kılık kıyafet ihlali gerekçesiyle sınavının geçersiz sayıldığını öğrenince şoke oldu. 8-9 Eylül 2007 tarihlerinde yapılan AÖF bütünleme sınavlarının 8 Eylül tarihindeki oturumuna Bartın Meslek Yüksekokulu'nda giren Nagehan A., sınav esnasında salon görevlileri tarafından herhangi bir ikaza maruz kalmadığını söylüyor. Bir yıllık emeğinin ve zahmetinin boşa gittiğini ifade eden Nagehan A., "Keşke sınav esnasında sınav salon görevlisi uyarıda bulunsaydı, aceleyle başörtüsü üzerine peruk takarak sınava girdim. Ne salona girerken ne de sınav esnasında hiçbir görevli tarafından uyarılmadım. İnsan bu kadar acımasız nasıl olabilir. Sınav sonuçlarını ve ikinci sınıfa geçmeyi merakla beklerken karşılaştığım duruma çok üzüldüm. İkaz edilmeden kişinin arkasından işgüzar bir niyetle kıyım yapılıyor. Söz konusu uygulama ve yasağı anlamakta gerçekten zorlanıyorum." dedi. (Zaman)

13 Ekim 2007 - Başörtüsü Platformları Eylemleri


Sakarya Başörtüsü Platformu tarafından yapılan 109’ncu basın açıklamasında “Vahşi kapitalizm kadını en çok sömürülen kurban mesabesinde görmektedir. İşte bu yüzden de başörtüsüne özgürlük mücadelesi çok büyük önem arz etmektedir.” denildi. Kocaeli’deki 130’uncu eylemde “"Bir gün biz de bayram yapacağız" temennisinde bulunuldu. Ankara’daki 88’inci başörtüsüne özgürlük eyleminde “Bayram, bizi mücadele ve sabrın sonunun hayır olduğu gerçeğini anlamaya çağırmaktadır. Bu nedenle bizim bayramımız, haksızlığın, zulmün ve adaletsizliğin sona ermesini sağlamaya çalışan bir birlik ruhu içinde olmalıdır.” ifadelerine yer verildi. Başörtüsüne özgürlük eylemleri Van’daki 59’uncu, Akyazı’daki 36’ncı ve Konya’daki 5’inci basın açıklamasıyla devam etti.

13 Ekim 2007 – “Türbana tapan putperestler”

Özdemir İnce, Hürriyet’teki yazısına “Son zamanlarda yapılan türban övgülerinden, türban cazgırlığı yapan yazıcıların yorumlarından, türban denen takının puta, Müslüman olduğu iddia edilen kimselerin de putpereste dönüştükleri sonucu çıkıyor.” diyerek başladı ve bir kez daha eski iddiasını dile getirdi: “Müslümanlık biçim ve içerik olarak bir bütünsellik ifade eder. Müslümanlığın bilinen, uyulması ve yapılması zorunlu koşullan dışında haramlar, helaller, günahlar var. Örneğin, en bilinen sakıncalardan biri faiz! Faiz İslam'a göre haram, ama türbancılann tamamı faiz yemekte.” İnce, yazısının sonu ise şu tespitle geldi: “Türban sorunu (fesadı) imam hatip okulu sorunundan (fesadından) bağımsız değildir. Her kim ki türban dayanışması, savunması yapar, o kimse imam hatip okulları konusunda da görüş açıklamak zorundadır.”



16 Ekim 2007 – “Türban ulusal kimliğe tehdittir”

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şahin Filiz, Cumhuriyet’in sorularını yanıtlarken “mikro faşizmin çekirdeği olarak tanımladığı türbanın Türk devletinin tasfiye ve teslimine geçirilen kılıflardan biri olduğunu ve Türkiye'yi bekleyen tehlikenin, mahalle baskısından çok "mikro faşizm" olduğunu söyledi.” “Mikro faşizm diye nitelediğiniz baskının temel simgesi ve aracı türban mı?” sorusuna “Evet, bir dinde ne kadar simgeye, gösterişlere vurgu yapılırsa, o dinden beklenen toplumsal yarar da o derecede azalmaktadır. Dindarlığın ölçüsü tamamen sembollerin görünürlüğü ve tüketilebilirliği ile ilgili bir ölçü olacaktır... Türban, 1970'lerden sonra mahalle baskısı ya da mikro faşizm dediğimiz kavramların ilk çekirdeği olarak ortaya çıktı. Bu kıyafet, ülkemiz ve ulusumuzun karşı karşıya kaldığı tehlikeleri karartıp örten bir işlev yüklenmiştir ve Atatürk Cumhuriyetine, onun ilke ve devrimlerine, Türk devletinin tasfiyesine, teslimine geçirilen kılıflardan birisidir. Türban, Türk ulusunun ortaçağ katolisizmine ve ABD evangelizmine hapsedilme projesidir, Türk ulusal kimliğine ve bütünlüğüne yönelik bir tehdittir. Türban, artık toplumda bir iletişim ve referans aracı haline gelmiştir.” diye yanıt verdi.



17 Ekim 2007 – Başörtülü öğrenciler de vardı

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçildikten sonra YÖK'ün bildirdiği listenin ikinci sırasından Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörlüğü'ne atadığı Prof. Dr. Fazıl Tekin'in katıldığı ilk törende başörtülü öğrenciler de salona alındı. Prof. Tekin, yaptığı konuşmada YÖK'le ilgili olarak Türkiye'de üniversite yapısı oluşturulurken gelişmiş ülkelerdeki birtakım birimler ve kurulların yer aldığını, ancak bunların etkin biçimde çalışmadığını ifade ederek üniversitelerde hem içeriden hem dışarıdan temsili üyelerin yer aldığı katılımcı kurulların oluşturulmasını, yöneticilerin bu kurullara hesap vermesinin sağlanmasını istedi. Prof. Dr. Tekin üniversitelerin topluma açık ve hesap verebilir konuma gelmesi gerektiğini vurgulayarak, üniversite kapılarında bekleyen ve yükseköğretim görme talebinde bulunan genç kitlelerin talebini karşılamaya yönelik ivedi çözümler bulunmasını istedi.



Yüklə 2,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   102




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin