Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


{Der-ayân › eflkâl i kubur}



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə39/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   72

{Der-ayân › eflkâl i kubur}

Bir kubur Serdâr Ali Pafla kolunda idi ve bir kubur Sadr›a‘zam kolunda idi. Kubur ta‘bîr etdik­leri oldur kim kal‘an›n handak› içini kal‘a dîvâ­r›na var›nca ayk›r› yarup iki üç âdem yan yana yü­rüyecek kadar bir yol ederler, ol handak yol içinde benî Âdem selâmet kal‘a dîvâr›na gidüp gelmek içün ol yol üzre kal›n top kunda€› tahtalar› ve mefle ve çam direkleri döfleyüp dahi üstüne niçe bin tobra toprak döfleyüp içi kubur gibi mahfûz bir yol oldu€undan kubur yolu derler, kal‘an›n topu alt›ndad›r ve kal‘a makaslar›ndan ve dirseklerinden ve tabyalardan bu kubura her ne kadar tafl ve kumbara atsalar kubur içinde gezen âdemlere aslâ zarar isâbet etmez, ammâ serdengeçdiler bu kubur­lar› yap›nca niçe yüz âdem flehîd olur, ammâ,



Der-beyân › menfa‘at i kubur

Evvelâ bir kal‘an›n fethinde usret çekilse zikr olundu€u kuburu yüz bin renc [ü] anâ çekerek peydâ edüp kubur içinden kal‘a dîvâr›na varup art›k bî-bâk ü bî-pervâ kal‘a dîvâr›n delüp la€›mlar ile kal‘a dîvâr›n havâya atup yürüyüfller olup bi-emril­lâh kal‘an›n fethi müyesser olur ise kuburun menfa‘ati olur. Ammâ Serdâr Ali Pafla kolundaki ku­bur üç günde yüz bin derd [ü] belâ ile binâ olu­nup dördüncü gün kal‘a dîvâr›n delme€e bafllayup la­€›ma mübâfleret etdi, zîrâ Serdâr Ali Pafla Varat kal‘as›n bu tarz üzre kubur ile la€›m atup Varat'› feth etdi€inden fünûn › kesîreler tahsîl {edüp} Uyvar'a dahi gâyet metîn kubur yürütdü ve Sadr›­a‘zam taraf›ndan dahi bir metîn kubur kal‘an›n tâ esâs›na girüp ka‘r › zemînde la€›ma bafllad›lar.

Hemân küffâr kubur yollar›n görünce ve kal‘a alt›na la€›m yollar› girince ve sürülen topra€›n han­dak içine da€lar gibi geldi€in görünce hemân küf­fâr › murdâr gûyâ bir kudurmufl mâr olup gece ve gündüz top u tüfeng ve kumbara vü fifleng dûd›n›n muzlimli€inden rûz › rûflen leyle i muzlimden fark olunmazd›. [112b] Hattâ bu savafl › perhâflda yüz befl aded yi€it câm › flehâdetden nûfl {edince mest} [ü] medhûfl › ebed olup meflhed i gâziyân mahalle­sin­de cümlesin hânelerine götürdüler. Ve s›hhatde kalan gâzîler cümle meterislerde ve s›çan yollar›nda mü­kellef tabyalar ve siperler yapd›lar.

{Tatar Hânzâde'nin imdâda gelüp alay gösterdi€i suretdir}

Ve mâh › Muharrem'in yigirmi ikinci çehâr­flenbe gün Tatar Hân o€lu Ahmed Giray Sultân k›rk bin Tatar › sabâ-reftâr › adû-flikâriyle ve yüz elli bin ma‘dûd esb i sabâ-sür‘atleriyle alay alay kofl kofl olup tu€lar› ve direffl i alem i kâviyânîlerin açarak ve tabl [u] kudûm i Cingiziyân'›n ve nefîr i kerre­nây › Efrâsiyâb'›n çalarak ve kös i hâkâ­ni­yân›na tur­ralar urarak ve Âl i Osmân ihsân etdi€i mehter­hâne i te’lîf i Cemflîdî'yi çalarak Hânzâdenin k›rk bin Tatar› ve yüz elli bin a€›rmak küheylân atlar›yla mevc u mevc ve sâf u sâf alay­lar›yla ubûr edüp ard› s›ra on iki bin piyâde Kazak › Ak Kardafl Kazak gök demire gark olup cümle tüfengleriyle ubûr edüp andan Potkal› ve Berabafl ve Andirya ve ‹hmilniç ve fieremet ve Zaporoska ve Durujunka ve Sirge ve Çoçka (   ) (   ) nâmân yetmifl aded hotmanlar haçl› bayrak­la­r›n açup her birisi atlar üzre muhte­flemâne ubûr edüp ardlar› s›ra dankiyo ve torompete borular›n ça­la­rak niçe bin arabalar›yla sürü sürü ubûr eylediler.

Bunlar›n ard› s›ra K›r›m hânlar›n›n güzîde asker­leri ve Kazak sultânlar› ve sultânzâdeleri ve mirzalar› ve atal›klar› ve vilâyet e€esi, ya‘nî eben ân ceddin K›r›m cezîresi sâhiblerinden fiîrîn be€leri k›rk be€dir ve Mansûrlu be€leri dahi k›rk aded be€lerdir ve Nogay be€lerinden Ulu Nogay ve fiidak Nogay ve Urumbet Nogay ve Kiçi Nogay ve Danay Nogay ve Yaman Sadakl› ve Kör Yûsuf Bili ve Kaya Bili (   ) (   ) ve Arslan Be€-eli ve Nevruz-eli ve Çoban-eli ve Taman-elli ve Kerefl-elli ve Mank›t-elli ve bu eller dahi kol kofl atlar›yla ve kübe ve sadaklar›yla ubûr etdiler.

Andan Ark›nl› ve Dark›nl› ve Dayirli ve Memayl› ve Ulanl› ve Haneyli ve Badrakl› ve Orakl› ve ot a€alar› ve kapukulu a€alar› ve emildefl a€alar› (   ) niçe bunun emsâli kavm i Tatar › adû-flikâr be€leri ve elleri pür-silâh zor bat›r yi€itleriyle cümlesinin ellerinde kamç›lar›yla ve cümle sadak ve savatlar›yla ve cümlesi kürklerin âdet i Hûflenk fiâh üzre ters geyüp fl›p›rtma kalpaklar›n gözleri üzre çeküp ol ucbe-likâ heybet ve ol mahûf hey’et üzre cümle ubûr edüp ba‘dehu K›r›m Hân› Mehemmed Giray Hânzâde Ahmed Giray Sultân hazretleri henüz on befline bâli€ bir flehzâde i cüvân-baht bir küheylân a€›rmak aru ve baral at üzre 盀al› flehbâz evc i is­ti€nâ gibi hussân › sâfinâtü'l-ciyâd misilli at üzre sü­vâr olup cümle âlât › silâh› ve çüyen ve çirgisi ve dabk›r ve dart›s› cümle Tatar-vârî idi, ammâ libâs› cümle zerdûz dîbâ idi ve kemerinde k›l›c› ve sadak› cümle mücevher idi, ammâ bafl›nda semmûr kalpa€› Âl i Cingiz tarz› fl›p›rtma börk kalpak idi.

Ve bu flehzâdenin istikbâline ç›kan Serdâr Ali Pafla yan yana at bafl› berâber olup bu pençe i âfi­tâb › mehtâb flehzâdeyi miyân›na alup ya€ u bal› kelimât ederek Hânzâde dahi iki cânibine selâm ve­rerek ve Ali Pafla'n›n mehterhânesin çalarak Hân­zâ­de'nin befl yüz aded gök demire müsta€rak olmufl sadakl› ve fl›dakl› pençe i âfitâb K›r›m cüvân­lar›ndan mümtâz [ü] müstesnâ iç gulâmlar›yla ubûr etdiler. Bunlar›n ardlar›nca,

Leflker i Bo€dan alay›n beyân eder

Cümle yigirmi yedi bin aded güzîde Bo€dan kefereleri pür-silâh olup çatal atlar›yla ve cümle çuka kontufllar› ve bafllar›nda kalpaklar›yla gürûh gürûh ubûr edüp ardlar› s›ra cümle yetmifl aded hatmanlar› ve kapdan ve vamofl ve logofet ve bistiyar ve kama­rans ve kopar ve pustenik ve armafl ve porkalab ve vornik ve pos­telik ve behranik ve ›sbatar ve komsin ve zihnigar ve uflar nâmân mertebe sâhibi ve ifl sâhibleri ve vilâyet zâbitleri pâk mülebbes ve mükemmel ü mükellef ubûr edüp {"Bu keferelerin sancaklar›nda ricâlü'l-gayb sûreti­dir" deyü ve "Hazret i Âdem'le cennetden ç›kan ve çift süren s›€›rd›r" deyü cümle sancaklar›nda öküz bafl› tasvîri tafl›rlar}.

Andan Âsitâne taraf›ndan Bo€dan be€leriyle bile hükûmetde olan yüz aded mükellef ü müzey­yen ve müsellem kapucubafl›lar ve dîvân efendisi ubûr edüp andan üç bin aded piyâde kefere tarabans tü­fengliler ubûr edüp ardlar› s›ra bin aded müselmân sekbân ve sar›calar, andan yedekler, andan flat›r ve matarac› ve tüfengciler, andan Gika Be€ semmûr kürkiyle ve bafl›nda k›rm›z› semmûr kalpa€›yla ve pâk müsellah at›yla ve iki yüz kadar mû€pîçe i mahbûb g›lmân › mu€ânlar›yla ve Âl i Osmân ihsân etdi€i mehterhânesin çalarak ve Âl i Osmân in‘âm etdi€i tu€lar›n ve sanca€ u bayrak­lar›n açarak ve ard› s›ra iki bin arabalar ile sâ’ir hüddâmlar› ubûr etdiler.

Der-ayân › alay › cünûd › cünüb i kefere i Eflakân

Cümle yigirmi bin aded pür-silâh çatal atl› ve çuka roklal› ve semmûr ve zerdevadan [113a] kal­pakl› ve tirkeflli keferelerdir, ammâ bunlar›n yayan tarabans tüfengli kefereleri çokdur. Bo€dan'›n atl›s›, Eflakân'›n yayan kefere tarabans› meflhûrdur ve Eflak vilâyeti vâsi‘ olma€ile hâkim ve zâbit ve râb›t­lar› Bo€dan hâkimlerinden çokdur ve müzeyyen­lerdir.



Sitâyifl i hâkimân › Eflakân: Evvelâ bafl logo­fet ve vornik i evvel ve vornik i sânî ve bafl hatman ve ikinci hatman ve pustenik ve behranik ve kopar ve ›sbatar ve vistiyar ve komsin ve zihnigar ve orta lo­gofet ve küçük lo­gofet ve uflar ve flatrar ve ka­ma­rafl ve armafl ve us­tolnik ve vetah ve kolçar ve me­de­ninkar ve selçar ve darabans bafl ve vamofl bu esmâl› zâbitleri gâyet mükel­lef ü mükem­mel ve mülebbes ve pür-silâh mahbûb gulâmlar›yla ubûr ederler.

Ammâ bu Eflak keferelerinin cümle sancak ve bayraklar›nda "Ricâl › gayb›m›zd›r ve cümle kufllar›n pâdiflâh›d›r" deyü sancaklar›nda flâhin kuflu timsâlin nakfl edüp tafl›rlar. Hattâ penez nâm bak›r akçele­rin­de dahi flâhin tasvîri yazarlar.

Ba‘dehu mezkûr hâkimlerden sonra Âsitâne ta­raf›ndan müte‘ayyin müsellem flekilli kapucubafl›lar ve dîvân efendisi ubûr ederler.

Andan sekiz bin kadar yayan tüfengli tarabans› ve flâhin tuyûrlu sancaklar› ve alt› aded yedekleri ve flât›rlar› ve tüfengcileri ve matara­c›­lar›yla Ligoraflki nâm kefere i benâm semmûr lipâçe ve semmûr k›r­m›­z› Tatar kalpa€›yla ve üç yüz aded salîbe-perest mû€­pîçe i mû€ânzâde pençe i âfitâb âdemî-zâd gulâmlar dahi ubûr edüp andan Âl i Osmân'›n ka­nûn › kadîmeleri ve âdet i gamîmeleri üzre ihsân etdikleri mehterhânelerin dahi ard› s›ra kendülerinin âyîn i bedleri üzre kefere borular› sûrnâ ve tab›llar› ve torompetelerin çalarak ubûr eylediler.



Erdel Kral› Apopi Mihal nâm kral › mutî‘in alay›n beyân eder

Evvelâ befl bin kefere Macar katanas›yla Saz Macar› hâkimi güzîde atl› kefere ile geçdi.

Andan befl bin atl› kefere ile Seykel hâkimi geçdi.

Andan befl bin atl› kefere ile Hayduflak hâkimi geçdi.

Andan befl bin atl› ile Erdel ban› ubûr etdi, ammâ cümleden mükellef ü mülebbes ve müsellah kim her birinin yeninde ve elinde ve kolunda ve belinde befler alt›flar aded çarhl› kol tüfengleri ve bi­rer dahi dalyan karabina çarhl› boylu tüfengler ile ubûr etdiler.

Andan sonra vilâyet i Erdel'in yedi yüz yetmifl alt› pâre kal‘alar› kim vard›r, anlar›n cümle kal‘a sâhibleri mükellef ü mülebbes ubûr etdiler, ammâ cümleden mükellef kal‘a i Sibin kapudan› ve Praflo kapudan› ve Udvarhel ve fiebeflvar ve Kolçvar ve Sekvar ve fiibevar ve Pisanvar ve Jidvar ve Siçevar ve Devevar ve Sazvar ve Vinçazvar ve Belgrad ve Antivar ve Turdar ve fiolomkovar ve fiamos U€var ve Kolojvar ve fiebefl U€var ve Köyvar ve Laboflvar ve Nagbanyavar ve Aranofl Megeflvar ve Tirepiflvar ve flehr i Potar ve Milabar ve Sakmar ve Karolvar ve Eçetvar ve Naminvar ve Kalovar ve Tokayvar ve K›fl Varatvar ve Husvar ve Sekelhitvar ve fiarbatakvar ve Kalovar ve Kafla ve dahi bu k›lâ‘ › metîne ve ha­sîn i hasînelerden mâ‘adâ niçe yüz kal‘a kapudan­lar› alay › Macar ile gürûh gürûh geçüp bunlar›n cümle sanca€ u bayraklar›nda (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) tasvîri tafl›rlar.

Andan on binlerinin müsellah ve müzeyyen gök demire gark olmufl kral›n kendüye mahsûs as­ker i cünübleri geçüp {(...) Apopi Mihal K›ral} kendüsi flât›rlar› ve tüfengci­leri ve matarac›lar›yla ve kendisi küheylân at üzre sem­mûr kürk ve semmûr yeflil terpûfl Macar kal­pa€›yla ve ard› s›ra befl yüz aded semmûr kalpakl› kâküllerin perîflân etmifl mülebbes pâk ve müzeyyen mahbûb ve matlûb ve mergûb marâlî ve gazâlî gözlü güzîde millet i Mesîhiyye cüvânlar› ubûr edüp akîblerince Âl i Osmân'›n ihsân etdi€i mîr i mîrân pâyesiyle iki aded tu€ ve sanca€ [u] bay­raklardan sonra mehterhâne i Âl i Osmân ard› s›ra mehterhâne i kâ­firân tab›l ve torompete ve luturyan borular›n çala­rak ubûr etdi. (   ) (   )

Der-beyân › asâkir i ‹slâm › Bucak Tatar›

Mukaddemâ geçen Tatar Hân flehzâdesi askeri ve dahi ard› s›ra cemapur askeri gibi Bo€dan ve Eflak ve Erdel leflkerlerin iki ‹slâm askeri kanûn üzre ortaya alup alay ile getirdiler, ammâ bu mez­kûr Bucak Tatar› cümle k›rk yedi bin aded güzîde mükel­lef ü mükemmel ve zorâver ve flehbâz ve dilâver ve server i hünerverlerdir kim Akkirmân kal‘as›n Sultân Bâyezîd-i Velî {dest i kâfirden feth etdikde} bu k›rk bin aded Tatar› Eflak ve Bo€dan ve Kazak ve Leh ve Maskov ve Çeh ve Macar küf­fâr­lar›n›n bö€ürlerine m›h olsunlar deyü mu‘âf u müsellem edüp {Akkirmân Buca€›nda iskân etdirüp ol ecilden Bucak Tatar› derler. Ve} Kara fiemsed­dîn i Sivasî hazretleriyle Bâyezîd Hân bu Bucak Tatarlar›na hayr du‘â etmifllerdir. [113b]

An›niçün hâlâ K›r›m Tatarlar›ndan gani ve yarar ve müsellah zor bat›r yi€itlerdir ve Özü vezîrlerine tâbi‘lerdir, ammâ bunlar›n dahi yetmifl aded ot a€alar› ve atal›klar› ve imirzalar› var, lâkin bir sefere gitse Silistre vezîrinin bir a€as› ve yal› a€as› bu as­kere serdâr olur. Hâlâ Yal› A€as› Ahmed A€a serdâr olup k›rk bin asker cümle küffâr›n ard›n alup bir turfa alay ile ubûr etmifllerdir kim ta‘bîr olunmaz.

Ammâ bu mezkûr alaylar cümle Vezîri­a‘zam ota€› önün­den geçerken kal‘adan küffâr bu asâkir i ker­râr›n vefretin seyr [ü] temâflâ edüp tâ sabâh­dan vakt i asra dek alay›n ard› aras› kesilmedi€in Fargaçi Kapudan {kal‘adan} görüp sakal›n yolup,

"Ey vay kal‘am›z ve Alaman ve Ungurus diyâr­lar›m›z ba‘de'l-yevm elden gitdi" deyüp bir âh › ci­€ersûz çeker. Bu haberi kal‘adan taflra firâr edenler hikâyet eder.

Ba‘dehu cümle alaylar huzûr › vezîria‘zam­dan geçüp serâperde i Âsaf › Berhayâ'da ibtidâ Hânzâde Ahmed Giray Sultân dâmen-bûs edüp Sadr›a‘zam hayli i‘zâz [u] ikrâm edüp sa€ tarafdaki sandaliyye üzre karâr etdi.

Ve dahi ard› s›ra Hânzâde'yi K›r›m'dan getiren Çavuflbafl› ‹brâhîm A€a dâmen bûs etdi.

Ve andan Yal› A€as› [ve] andan K›r›m mirzalar› ve fiîrînli ve Mansûrlu ve bâlâda tahrîr olunan cüm­le boy be€leri dâmen bûs edüp bir tarafa durdular.

Andan Erdel Kral› Apopi Mihal Kral › hofl-hisâl gelüp hâk i pây › vezîr i dilîri bûs edüp bir sande­liyye üzre karâr etdi.

Andan Bo€dan be€i ve andan Eflak be€i hâk i pây › vezîre yüz sürüp bunlara Sadr›‘azam Hân­zâ­de ve Tatar a€alar› iflitsin deyü,

"Bire mel‘ûnlar, niçün bu ana dek geç geldiniz? Ne kadar zamând›r size fermân › pâdiflâhî gideli ve ne kadar zamând›r biz bu kal‘ay› dö€eli. Hemân sizleri ve gayrileri katl etmek gerek" deyü cümleye hitâben bir sertîz cevâb › ›tâb › pür-savâb etdi kim her biri berg i hazân gibi ditreyüp gafl oldular.

Andan cümle Kazak hatmanlar›n›n yetmifli de gelüp küffâr haliçe­leri bûs edüp ayak üzre Eflak ve Bo€dan be€leri gibi s›raya durdular. Sadr›a‘zam yine buyurdular kim,

"Yâ cân›m Hânzâde Çelebi, sen gelece€ine ba­ban bir umûr-dîde hân › âlîflân babam›z idi, bu ka­dar kâfirler geldi, anlar niçün gelmedi. Yohsa te­nezzül mü etmedi. Bu hidmet Allâh içün ve dîn i mübîn içündür. Bunda bu kadar ifl var, kendüleri bir hay›rl› iflde bulunurdu ve çok ifller görülürdü" dedikde hemân Ahmed Giray Sultân › fasîhu'l-lisân buyurdular kim,

"Vallâhi'l-azîm ve billâhi'l-kerîm babam da ve ben kulun da abd i memlûkunuz gibiyiz, lâkin ken­dilerinin gelmedi€ine sebeb oldur kim geçen ayda yetmifl seksen bin K›lmah Tatar› Çigiflke ve Arbat ve Ora€z› nâm kal‘alar›m›z aras›ndan K›r›m'a girüp befl on bin ümmet i Muhammed'i esîr edüp bu kadar kurâ vü kasabâtlar›m›z harâb u yebâb ve halk›n› kebâb edüp gitdi. fiimdi yine K›r›m'a girmek üzre iken fermân › pâdiflâhî gelüp sefer fermân olmufl. Cümle K›r›m eyeleri ve cümle K›r›m eren­leri ve cemî‘i kad›lar› ve Kefe vezîri Ak Mehem­med Pafla ile cümle müflâvere edüp ‘Hân›m sen sefere gider­sen, cezîre i K›r›m elden gider. Elbette o€lun gön­der’ deyüp müflâvere edüp efendimin kullu€una beni bir iç gulâm› pâyesiyle gönde­rüp huzûr › flerî­fine gelüp hamd [ü] senâ ol Allâh'a kim mübârek cemâl i bâ-kemâliniz görüp pâypûfl › bûs›n›zla fle­ref-yâb oldum" dedikde Köpürlüzâde bu kadar keli­mât › piyâz › nâz [u] niyâzdan hazz edüp tebes­süm-künân oldukda hemân fiehzâde i cüvân-baht Ahmed Giray ibn sâhib i taht {hemân} koynundan cemî‘i K›r›m a‘yân›n›n Kalmak kâ­firinden feryâd­nâ­melerin dest be-dest Sadr›a‘zama verdikde sâhib i sadr › âlî-kadr ol ân arzlar› k›râ’at edüp mefhûmu ma‘lûmlar› olunca,

"‹nflâallâh ol kavm i Kalma€›n›n {dahi} hak­lar›n­dan an-karîbi'z-zamân gelinir" buyurduklar›nda yine Ahmed Giray Sultân buyurdular kim,

"Bu Kalmak kâfiri ahvâlin bizi sefere getirme€e me’mûr olan çavuflbafl› kulunuza su’âl buyurun" dedikde çavuflbafl› eyitdi:

"Vallâhi sultân›m, biz K›r›m'da iken iki kerre Kalmak K›r›m'› urup bu kadar mâl ve tavar sürüp ve bu kadar ibâdullâh esîr olup bî-bâk ü bî-pervâ K›r›m'dan ç›kup gitdiler" deyü çavuflbafl› flehâdet etdi.

Ba‘dehu Hânzâde'ye ve Erdel kral›na ve K›r›m a‘yânlar›na serâperde içre bir ziyâfet i azîme i vâfire olmufldur kim vasf›nda lisân kâs›r ve kalemler kâ­sirdir, ammâ serâperde taflras›ndaki ziyâfet Bo€­dan ve Eflak be€ine ve cümle Tatar'a ve cümle küf­fâra bir ziyâfet i azîm olmufldur kim cemî‘i Âl i Os­mân askeri de def‘ i cû‘ edüp hamd [ü] senâ etdiler. [114a]

Hattâ bu ziyâfet i azîmde üç yüz aded koyun ve elli s›€›r ve üç bin tavuk ve elli kazgan pilâv ve elli kazgan zerde ve çobra ve iki kerre yüz bin ekmek serâperde önündeki çemenzâr üzre bu kadar ni‘met i firâvân döflenüp bu kadar bin asker bu ni‘metlere üflüp koyun ve s›€›r kebâblar›n pâreleyüp ya€mâ ederken ba‘z› s›€›r kebâblar› içine usta afl­bâz­lar diri tavflan ve güvercinler komufllar, kimi uçar ve kimi kaçar ve kimi s›çar.

Bunlar› Tatarlar ve küffârlar yeyüp flâdumân olup bir hây hû ile def‘ i cû‘ etdiler ve yine atlar›na süvâr olup herkes merkezlerinde durdular, ammâ bu ziyâfetden mukaddem Sadr›­a‘zam › âk›bet-endîfl tenbîh buyurmufllard› kim,

"Ordu y› ‹slâm içinde her kimin çad›r›nda ne kadar tüfengleri var ise Hâno€lu ziyâfeti ya€mâ olundukdan sonra bir yayl›m toplar at›ld›kdan sonra gülbâng › Muhammedîler çekilüp cümle tüfengler at›lup flâdu­mânlar olsun" denilmifl idi.

Hakîkatü'l-hâl ba‘de'z-ziyâfe ordu y› ‹slâm içinde yetmifl aded balyemezlere ve üç yüz altm›fl aded flâhî zarbuzan toplara bir fitilden âtefl edüp or­dudan dahi niçe kerre yüz bin sa€îr ü kebîr tü­fengleri bir yayl›m boflaldup ve bir nevbet gülbâng › Muhammedî çeküp sadâ y› Allâh Allâh evc i âsu­mâna urûc edüp zemîn ü âsumân lerze-nâk olup yer gö€e ve gök yere endi zann olundu.

Ammâ henüz imdâda gelmifl Tatar ve Eflak ve Bo€dan ve Kazak ve Macar kâfirleri böyle hen­gâme i velvele ve gulgule i Âl i Osmân'› görmemifl­ler ve iflitme­mifl­lerdi. Cemî‘isi âlem i hayretde ka­lup engüflt ber-de­hen ve nâhun der-dehen etdiler, ammâ niçesinin at­lar› toplar›n sâ‘ikalar›ndan kuy­ruk­lar›n hotas-vâr edüp sahrâlara gitdiler, ammâ yine sâhibleri akîb­le­rine düflüp dutdular.

Hemân kal‘ada mahsûr olan ba‘z› küffâr bu hengâme i ma‘reke-yi flâdumân› görüp eyitdiler:

"Al›nd› kal‘a yerine filân›m›z› gidi Türk. ‹flte bizim kral›m›z›n imdâd› sizin ordunuza girdi, sizi k›­r›yor" dediklerinde bizim gâzîler eydir:

"O gelen asker bizim Tatar askeri ve bizim Er­del kral› ve bizim Eflak ve Bo€dan ve Akkirmân ve Kazak hatman askerleridir. Hemân mel‘ûn kâfirler kal‘ay› vere ile verün. Yohsa iflte kal‘a dîvârlar›n›z top › kûp ile y›k›ld›. Yar›n bir gün cümlemiz yürü­yüfl edüp sizi cümle k›rar›z" dediklerinde kâfir ey­dir:

"Bire gerçek söylen Muhammed'iniz sevenseniz, o gelenler Tatar m›d›r?" deyü su’âl ederler. Ba‘z› yi€itler dahi,

"Vallâhi Tatar ile yüz elli bin aded askerimiz geldi ve dahi Diyârbekir ve Erzurûm ve fiâm › Trablus'dan dahi imdâd gelecek askerlerimiz vard›r" deyince hemân içerden küffâr › hâksâr kâr › inki­sârda olup ol gün ol gece dîvârlarda[n] ve mazgal­lardan kefere vü fecereler bafl göstermeyüp aslâ top u tüfeng atmayup müflâ­ve­relere {girüp} "Kal‘ay› vere ile ver­me­lerine turvin flirvin ederler" deyü kefe­re­lerden istimâ‘ olunup asker i ‹slâm ile küffâr câ-be-câ söyleflme€e baflla­d›lar.

Ammâ Sadr›a‘zam › âlî-vakâr hemân ba‘de'z-ziyâfe Bo€dan Be€i Komaran taraf›na fermân olun­du, Eflak Be€i Leve taraf›nda meks etmek fermân olundu ve Ahmed Giray Sultân ile Bucak Tatar› ve Kardafl Kazak ma‘an Litre kal‘as› taraf›na fermân olunup asâkir i ‹slâm'›n cânib i erba‘as›na kat-en­der-kat muhâfazac›lar vaz‘ olundu. Ve Üstürgon köprü­süne Çavuflo€lu Mehemmed Pafla ta‘yîn olu­nup "Ordudan firâr edenleri katl edüp mâllar› mîrî ola" deyü ol hidmete me’mûr olup Ci€erdelen'e gitdi. Ba‘dehu ertesi gün alay › azîm ile,

Alaman diyâr›na giden Kurd Pafla'n›n ganîmetle geldi€in beyân eder

Evvelâ mâh › Muharremü'l-harâm›n yigirmi üçüncü gün yevm i Pençflembe'de bu feth i me­ser­ret haberi geldik[de] geceden on bin asker da€lar içre gelecek askere istikbâle gitdiler. Ve yine alay­dan sonra "Ordu y› ‹slâmdan top u tüfengler at›lup gülbâng › Muham­medî çekilsin" deyü tenbîh ü te’kîd etdiler.

Ba‘dehu vakt i zuhur ki oldu, el-azametullâh Tatar Hâno€lu kondu€u tarafdan ta€› ve tafl› asâ­kir i bî-pâyân ve niçe bin araba i firâvân da€› ve tafl› du­tup âdem deryâs› ve benî Âdem sadâs› evce pey­veste olup asâkir i deryâ-misâl mevc {mevc} gel­mede, ammâ hakîr Sadr›a‘zam›n ota€›nda durup temâflâya meflgûl {idim}, lâkin bu gelen mâl › ganâ’imi [114b] ve bu guzât › müslimînin ne mertebe mâl › bî-hadd [ü] bî-pâyân ile mu€tenem olduklar›n› man­­zûrumuz oldu€u üzre tahrîr eylesek Uyvar ga­zâs› evsâf›n›n tahrîrine mâni‘ olur, ammâ ihtisâr üzre terkîm edelim.

Çünki guzât › müslimînin ibtidâ alay› yürüme€e baflland›, Sadr›a‘zam çetr i mülem­ma‘›n sokaklar›n açup kendüler bir sandaliyyede karâr edüp ibtidâ Hac›key Paflazâdenin on bin aded askerinin atlar› ard›nda birer dâne pençe i âfitâb › âlem-tâb g›lmân­lar ve bintânlar var idi.

Ve niçe Fireng ve ‹sfaç atlar› üzre ikifler üçer aded o€lan ve k›zlar ve avretler binmifller idi.

Ve piyâde Çeh ve Tot esîrleri der-zincîr giden­lerin hadd [ü] pâyânlar› yok idi.

Ve bu Hac›key Paflao€lu gürûhunda hemân iki bin altm›fl aded câml› h›nto arabalar içre bu kadar kapu­danlar ve duhter i pâkîze ahterler ve ol kadar kâlive avretler ve her arabalarda ol kadar akmifle i fâhire­ler ve ol kadar emti‘a i nâdireler ve ol kadar kim­yâb makûlesi zî-k›ymet eflyâlar var idi kim hadd [ü] hasr›n Allâhu mu‘tî bilir.

Der-fasl › gürûh › sânî: Bunlar dahi ke'l-evvel pür-silâh olup bunlar›n ellerinde piyâde esîrleri çok, ammâ mahbûb [u] mahbûbe esîrleri yok. Alt›flar at gücile çeker h›nto arabalar›nda ol kadar altun ve gümüfl âvânî eflyâlar› ve ol kadar gümüfl haçlar› ve altun haçl› bayraklar› var kim ta‘bîr olunmaz, ammâ bunlar tâ Filimenk deryâs› kenâr›na se€irdüp cümle esîrleri Fireng flapkal› kapudanlar› ve muhteflem pa­paslar› ve âlât › silâhlar› çok idi.

Tavsîf i cüyûfl › sâlis: Bunlar tâ Alaman deryâs› kenâr›nda tâ vilâyet i Holandiye'ye se€irdirler, ale'l-gafle basup bir kâfir el kald›rmadan üç bin kadar güzîdesin esîr i bend-i zincîr edüp götürmede yenli ve bahâda a€›r olan fleyleri alup alt› yüz kadar ara­balara tahmîl edüp avdet ederler, ammâ bunlar›n cümle esîrleri Nemse'nin Alaman güzelleri idi.

Tavsîf i gâziyân › râbi‘: Bu asâkir i nusret-me’serin ekseri Dobruca ve Babada€l› ve Delior­manl› ve Karasulu vilâyetlerinden Tatarfle bir alay çatal atl› gâziyân › mücâhidân olma€ile cânib i gar­ba k›rk konak yer tâ ‹sfaç vilâyeti ;Firen­gis­tân'›na varup cümle kâfirleri bir bed-nâm gün­le­rinde evleri içre bulup befl bin kadar›n esîr edüp ol kadar mâl › firâvân ile geldiler kim hisâb›n Kerîm Allâh bilir. Bunlarda mukaddemâ arabalar yok imifl, zîrâ mesâfe i ba‘îdeden gelirler.

Ba‘dehu Nemse çâsâr›n›n ‹sizinye nâm taht›n› urup Kurd Pafla ile üç gün bu flehirde oturup befl bin at ve iki bin araba yükü esbâb [u] eskâlât yükle­düp azm i râh ederler.

Bunlarda olan güzîde üsârân›n hadd [ü] has›rlar› yok idi. Ve bunlar›n alaylar› ubûr etme€e baflla­d›kda e€er piyâde esîrleri ve e€er üsârâlar ile memlû arabalar› kâmil üç sâ‘atde ubûr edüp mukaddemâ geçen alaylar ile kâmil tokuz sâ‘at olup vakt i as›r oldukda Serdâr Kurd Pafla ve K›nal›o€lu ve Hac›key Paflao€lu ve gayri gâziyân serdârlar› pür-silâh olup Kurd Pafla'n›n mehter­hâ­nesiyle dârât [u] azametle­riyle gelüp Sadr›a‘zam›n hâk i pâyine yüz sürüp Kurd Pafla'ya bir semmûr kürk ve k›rk aded gâzîlere hil‘at i fâhire ve iki yüz kadar gâzîlere çelengler ih­sân olunup cümle mâl › ganâ’imlerine aslâ vaz‘ › yed olmayup penc i yek i sultânîleri bile al›nma­mak içün ellerine fermân › flerîf verildi.

Ve Kurd Pafla'ya inflâallâh deyü Uyvar hükû­meti va‘de olunup cümle gâziyân serâperdeden ih­sân › vezîr ile taflra ç›k›nca hemân mukaddemâ ten­bîh olundu€u üzre cemî‘i toplara ve tüfenglere âtefller olunup bir kerre gülbâng › Muhammedî ge­lüp sadâ y› Allâh Allâh'dan ordu y› ‹slâm pür olup cemî‘i vüzerâ ve mîr i mîrân ve ümerâlarda tâ n›s­fu'l-leyle var›nca tab›lhâne fas›llar› çal›nd›.

Ertesi gün ordu y› ‹slâm eyle ganîmet oldu kim bir esîr befl gurufla ve yüz dirhem sîm i hâlis alt› gu­rufla fürûht olup gayri kâlây [u] metâ‘ buna göre k›yâs oluna. Ve herkes haymesinde befler alt›flar g›lmân u bintânlara mâlik oldular. {Hattâ} ordu içre bir âdemde bir zî-k›ymet metâ‘ › nâdire yâhûd bir li­bâs › fâhire görseler "Sen Kurd Pafla pay›na düfl­müfl­­sün gibi" deyü bu ganîmet darb › mesel olmufl­dur.

Ez-în-cânib yine sadede gelelim. Çünkim bu hâl i pür-melâl i pür-me’âli dahi derûn › kal‘adan küffâr görüp ak›llar› gitdi ve bildiler ki kuburlar­dan kal‘a alt›na la€›mlar girdi. Hakkâ ki kal‘an›n der [ü] dîvârlar› sokak sokak oldu.

Ve üç yerden alt›flar hazîneli la€›mlar dîvâr içine girdikde [115a] la€›mlardan aslâ fâ’ideler olmad›. Me€er kal‘an›n cümle temelleri hurde hurde ke­mer­ler üzre imifl ve cümle dîvârlar› içi sokak sokak bofl imifl. Hattâ bizim la€›mc›lar kal‘a dîvâr›n delüp içeri girdiklerinde birkaç la€›mc›lar› küffâr kal‘a temel­lerindeki yollarda bulup flehîd etdiler.

Âhir i kâr la€›mdan bir çâre bulamayup hemân toprak sürme€e ve toplar ile kal‘an›n münhedim olan yerlerinden yürüyüfller etme€e karâr verdiler.

Ve mâh › Muharrem'in yigirmi sekizinci gün Hânzâde Ahmed Giray Sultân cümle Tatarlar›yla Ak yaylalardan öte geçüp altun gümüfl ma‘denleri vilâyetlerini nehb ü gâret etme€e fermân olup k›rk bin Tatar ile Hânzâde çapula revâne oldular, ammâ yerlerine cümle Bucak Tatarlar› kald›lar.

Ve dahi Eflak be€i on bin Eflak leflkeriyle tâ Seçan kal‘as›na var›nca nehb ü gârete me’mûr olup Sadr›a‘zam taraf›ndan bir a€a üzerlerine nâz›r olup gârete gitdiler.

Andan Bo€dan be€i dahi on bin askeriyle ve Elbasan be€iyle tâ Komaran kal‘as› taraflar›n ›hrâk etme€e me’mûr olup revâne oldular.

Ve yine Hac›key Paflazâde dahi gönlünde olan on befl bin yi€it ile Nemse'nin tâ Lonçat nâm vilâ­yetin nehb ü gârete gitdiler.

Ba‘dehu Hânzâde vezîri olan Sefer Gâzî A€a­zâ­de ‹slâm A€a on bin aded güzîde bahâd›r zo­râver ve dilâver bat›rlar ile nehr i Vak'› ubûr edüp tâ kal‘a i Pojon semtlerin vurup yakup y›kmak fer­mân olun­du.

Ve bugün Erdel kral›yla Lipova ve Çanad ve Göle sanca€› be€leri cümle yigirmi yedi bin askerle nehr i Vo kenâr›nda flehr i Roy vilâyetlerin alan u tâlân ve harâb u yebâb edüp mâl › ganâ’im alma€a me’mûr olup azîmet etdiler.

Ba‘dehu befl gün befl gecede ve kimi on gün on gecede cânib i erba‘adaki vilâyetlere çapul civerüp dünyây› aflup mâh › Saferü'l-muzafferin üçüncü gün ve ba‘z›s› beflinci ve onuncu gün ordu y› ‹slâma sâlimîn ü gânimîn vâs›l oldular.

Ve bu alt› koldan mâl › ganâ’imiyle gelen asâkir i ‹slâm'›n ald›klar› mâl › firâvân›n ve üsârâ y› bî-pâ­yân›n ne haddi ve ne hasr› var. Hattâ flol mertebe bî-hadd [ü] bî-k›yâs esîr i nâs var idi kim niçesinin esîrleri firâr edüp ordu içre bir kesde karâr ederdi, sâhibi aslâ aramayup giderdi. Tâ bu mertebe üsârâlar›n kesretleri var idi.

Sadr›a‘zam bunlar›n alaylar›ndan dahi hazz edüp orduda top u tüfeng flâdumânlar› etdirdi. Ve Hânzâde'ye bir kürk ve Erdel kral› ve Eflak ve Bo€dan be€lerine ve gayri askerin be€lerine hil‘at i fâhireler ihsân olunup bu alt› kol asker elinde olan üsârâlar›n pençik k‛zlar› hisâb› üzre kâmil yüz on yedi bin esîrden penc i yek i sultânî al›nm›fl. Da€­lar­dan kaç›rd›klar› ve haymelerde pinhân etdiklerin Hudâ bilir ne ka­dar esîr idi.

Ve bu gazâda kelleye kimesne tenezzül etme­di€inden küffâr›n kellelerin Sadr›a‘zama getirmez oldular.

Ba‘dehu mâh › Safer'in dördüncü gün Serdâr Ali Pafla kolundan azharun mine'fl-flems "Allâh Allâh" deyüp Bosna gâzîleri ve za€arc›bafl› yeniçeri­leri kal‘a i Uyvar'›n cânib i garbîsindeki Aktabya'ya asâkir i ‹slâm mûr mâra ve zenbûr asel i muravvâka se€irdir gibi dîvâr›n rahnedâr yerlerinden urûc edüp tabya üstündeki meterisleri basup iki yüz kadar küffâr kesüp gördüler kim askerin gerisin dahi ke­süp imdâd gelmez oldu.

Âhir Aktabya üstünde gâzîler yaka yakaya küffâr ile ceng ede ede Gâzî Dîv Alî Befle ve ser­den­geçdi a€as› ve elli aded yi€itler tabya üzre bezm i elest kurup cümle elli iki aded yi€itler ol bezm [ü] rezmde câm › flehâ­deti bilâ-cür‘a nûfl edüp kendi kendilerinden ve dâr › dünyâda gendüm yemeden ferâ€at {edüp} dâ­ru'n-na‘îme gitdikle­rin­de cümle flühedâlar›n na‘flelerin {gâzîler} alup selâ­me­te ç›­kar­d›lar, ammâ Dîv Ali ile serdengeçdi a€as› birbirlerin kucaklayup eylece flehîd olduk­la­r›n­dan cesed i flerîflerin alama­yup mezkûr tabya üzre kald›lar.

Ve bu yürüyüfl mahallinde at›lan top u tüfeng tozu ve topra€› ve dûdundan bir sâ‘at kâmil âfitâb › âlem-tâb görünmez oldu. Hudâ y› lâ-yezâle ayând›r kim böyle oldu.

Ba‘dehu mâh › Safer'in alt›nc› gün kal‘a i Uyvar'›n ma€rib taraf›nda nehr i Vak kenâr›nda kal‘a i Galgofça fethine K›bleli Mustafâ Pafla me’­mûr oldu. Cümle fiâm › cennet-meflâm ve Dârü's-selâm askeri ve befl bin Kazak askeri ve befl aded kolum­bur­na pâdiflâh toplar› ile K›bleli Pafla mezbûr kal‘a­ya serdâr olup gitdi. Ve bir gece Litre kal‘as› sah­râ­s›nda yatd› ve er­tesi Galgofça kal‘as› alt›na yetdi. Ve ol gün ol gece kal‘ay› dö€üp niçe yerden burc [u] bârûlar›n mün­hedim edüp kal‘ay› almak sadedinde iken Uyvar al­t›nda küffâr›n birkaç çafl›tlar› ele girüp söyletdikle­rinde, [115b]

"Hâlâ Nemse çâsâr› yüz bin leflker ile Pojon kal‘as› topra€›na yüz elli bin askerle geçüp Uyvar imdâd›na gelmek üzredir ve gâyet yak›nd›r, gâfil olman. E€er i‘timâd etmezseniz bir iki âdem gön­derin. E€er sözümüz hilâf ç›karsa bizi katl edin" dediklerinde Sadr›a‘zam "N'ola katl edeyim?" deyü çafl›tlar›n sözlerin dutup otak › nüh-tâk önünde kelle-pezân › paça edüp ol ân K›bleli Pafla'ya bir fermân gidüp,

"Bir sâ‘at ve bir ân durmayup hemân ordu y› ‹slâma gelesin, amân" deyü haberler gitdikde K›bleli Pafla fermâna nigerân etmeyüp,

"‹flte bu fermân hemân piflmifl afla su komakd›r, bî-gümân" deyüp kal‘ay› dö€meden fâri€ olmayup üç gün üç gece dahi dö€üp âhir i kâr mâh › Safer'in tokuzuncu gün cebren ve kahren kal‘a i Gal­gof­ça'y› feth edüp niçe küffârlar›n t› burrân­dan geçi­rüp niçe yüzün esîr i bend-i zincîr edüp derûn › kal‘ada olan cümle mâl › ganâ’imiyle ve cebehâne ve toplar› ve sâ’ir eflyâlar›n yedi yüz kadar arabalara leb-ber-leb edüp kal‘ay› hâke berâber münhedim edüp mansûr u muzaffer dördüncü günde asâkir i ‹slâma selâmetle melâmet ve melâlet görmeden dâhil oldu.

Ve ol gün cümle asâkir i ‹slâma karavullar fer­mân olunup ol gün Uyvar meterisinde Rûmeli Ve­zîri {Be€ko Pafla} Sadr›a‘zam kolunda flehîd olup Rû­meli eyâletin sa€kol nâm›yla meflhûr Kara Mus­ta­fâ Pafla'ya iki tu€la ihsân olundu.

Ve ol gün fermân › mü’ekkedler sâd›r olup kal‘aya sürülen toprak kûh › Elburz-misâl olup kal‘aya yak›n varup dayand› ve her koldan kâfire göz açd›r›lmayup azîm vezni üzre ceng [ü] cidâl ve harb [ü] kıtâller mahallinde toprak üzre me’mûr olan Sipâhîler A€as› Sun‘ullâh A€a flehîd olup ye­rine (   ) A€a sipâhîler a€as› oldu. Ve yine mâh › Safer'in 9 günü,


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin