Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Menzil i kend i Mihmândâr



Yüklə 7,57 Mb.
səhifə51/74
tarix14.02.2018
ölçüsü7,57 Mb.
#42780
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   74

Menzil i kend i Mihmândâr: Duvrak şehri hânlığı hükmünde bin hâneli ve câmi‘ u hânlı ve çârsû-yı bâzârlı kend i ma‘mûrdur. Re‘âyâları cüm­le Urbân ı Şî‘îlerdir. Andan yine cânib i kıbl­eye giderken diyâr ı Acem'den gelen nehr i Kârû­niy­ye'yi atlar ile gücile ubûr edüp 7 sâ‘atde,

Menzil i kend i Sencuvân: Duvrak hânı hük­münde bir hânlı ve hurmalı ve câmi‘li ve bâzârlı kend i mu‘azzamdır. Cümle ahâlîsi şürefâlardır ammâ kızıl Kızılbaşlardır.

....................(22 satır boş)....................

Evsâf ı ülke i Hân Durak, ya‘nî şehr i âbâdân ı Durak;

Sene (   ) târîhinde Kör Hudâbende Şâh'ın Durak Hân nâmında bir benâm hânı vilâyet i Hürmüz'ü Portukal Firengî destinden feth etdiği sene i mezkûrde bu hâk i amber-pâke geldikde bu şehri Durak Hân âbâdân etdiğiyçün şehr i Durak derler. Dal ı mazmume ve vâv ı müczem râ-yı meftûh ve elif i meskûn ve kaf ı müczem ile Duvrak şehri derler. Başka hânlıkdır kim üç bin nökere mâ­likdir ve on iki aded hâkimi mukarrerdir. Şehri bir vâsi‘ çemenzâr fezâda nehr i Kârûniyye kurbünde altı bin hâneli ve câmi‘ ü hân u hammâm ve çârsû-yı bâzârlı şehr i şîrîndir. Mahbûb u mahbûbesi dahi şîrîn zebân ve marâlî vü gazâlî gözlü ve münevver yüzlü Arab u Acem mahbûbları vardır.

....................(1 satır boş)....................

Bu mahalde Acem haddi tamâm olup Basra hudûduna kadem basdık. Zîrâ Şatt'ın şarkında hâk i Acem'de Basra'nın Böğürdelen nâm kal‘asının [365b] hâk i pâki vardır. Hîn i sulhda hâk i Acem'de Böğürdelen kal‘ası binâ olunmuşdur. Andan yine cânib i garba Kârûniyye nehri kenârıyla 9 sâ‘atde,

Evsâf ı kal‘a i Böğürdelen

Sene (   ) târîhinde Acem'in böğrün delmek için alâ rağmi'l-a‘dâ hâk i Acem'de kuvvet i bâzû ile bu kal‘a[yı] (   ) (   ) binâ edüp nâmına Böğürdelen dediler. Sâhil i Şatt'da şekl i murabba‘ gâyet metîn tula binâ-yı hısn ı hasîn kal‘a i zîbâdır. Lâkin Basra gibi büyük değildir. Dâ’iren-mâdâr cirmi üç bin adımdır ve handakı vardır. Ve Şatt ke­nâ­­rında bir kapusu var, kıbleye nâzırdır. Ve cânib i ber­re şark tarafında Duvrak şehri ka­pusu­dur. De­rûn ı kal‘ada sâkin başkaca sancak beği hâ­kim­dir kim bin mikdârı nökere mâlikdir. Bu kal‘a hudûd ı A­cem'de intihâ-yı serhad bender ol­mağile kal‘a diz­dârı ve sekiz yüz kal‘a neferâtı vardır ve başkaca güm­rük emîni vardır. Diyâr ı Acem'den ve diyâr ı Hür­müz'den gelen bâzergân metâ‘larından bâc u gümrük alınır bender i Böğürdelen'dir kim şâhî darbzen toplar ile Acem'in ve Fireng gemi­le­rinin böğrün deler şâhâne top ı kûbları vardır. Ve derûn ı kal‘ada cümle altı yüz mikdârı müfîd ü muhtasar külbe i ahzânları ve câmi‘ vü hânları ve gâsılları ve bir­kaç dükkânları vardır ammâ gayrı imâretleri yok­dur. Lâkin bâğ ı nahlistân [u] gülistânları çokdur.

....................(3 satır boş)....................

Andan gemilere süvâr olup karşu tarafda yine şehristân ı Arab kal‘a i Basra; hamd i Hudâ selâmetle dâhil olup Basra hâkimi Hüseyin Paşa velî-ni‘metimize ve Murtezâ kethudâsı karındaşımıza Huveyze şehrinin at gemilerinden (   ) şehrinin Gucurât kutnîlerinden ve Duvrak şehri elma ve ay­valarından hedâyâlarımız verüp yine şehr i Basra içre birkaç eyyâm cân sohbetleri etmeğe başladık.

Hikmet i Hudâ Acem Şâhı olan Şâh Abbâs ı Sânî'den Yâr Alî Hân nâm bir hân ı benâm elçi gelüp Basra mukâbelesinde olan Böğürdelen kal‘asındaki kadırga ve kayıklar ve ma‘şûka nâm peremeler ile hânı Şatt üzre beri Basra'ya geçirirken rûy ı deryâda bir alây ı azîm olup alâ zu‘mı'l-a‘dâ Basra kal‘asından niçe yüz pâre toplar atılup niçe bin tüfeng i pürrengler endâht olup âdem deryâsı temevvüc edüp cümle ahâlî i Basra Acem elçisi is­tikbâline bir alây ı Muhammedî olmuşdur kim diller ile ta‘bîr ü kalemler ile tahrîr olunmaz.

Ba‘dehû elçi i‘zâz [u] ikrâm ile Hüseyin Paşa huzûruna gelüp ser ber-zemîn edüp şâh ı âlî-câhın nâmesin paşaya verüp kırâ’at olundukda mefhûm ı nâme ma‘lûm ı Hüseyin Paşa olup şâh tarafından gelen hedâyâları Hüseyin Paşa birer kerre gözden geçirüp kabûl edüp hazînedâra teslîm etdi.



İbret-nümâ-yı sun‘ı azîm: Gelen elçi bir kafes içre bir kara karınca ve gâyet beli ince kuvvet [ü] kudreti kadarınca kafes içre harekât ederdi. Ammâ cüssede tazı kelbi kadar var idi. Hatta bir altun zencîr ile karıncayı kafese kaydbend etmişlerdi. Hikmet i sun‘ ı azîm idi.

....................(10 satır boş)....................[366a]

Dâru'n-Nusra ya‘nî kal‘a i Basra'dan Bağdâd'a gitdiğimizi beyân eder

Evvelâ Basra'dan yine Murtezâ Paşa kethudâsı refîkımız ile cümle beş yüz aded pür-silâh cengâver fetâlar ile azm i Bağdâd ı behişt-âbâd deyüp Basra'dan cânib i şimâle Şatt kenârıyla,

....................(1.5 satır boş)....................

Menzil i kal‘a i Eski Mansûre: Nehr i Murâd kenârında, Basra hâkinde olduğu bâlâda mastûrdur. Andan gemilerle yine cezîre i Kurna'ya nehr i Furât ile geçüp,

Kal‘a i Yeni Mansûre'de karâr etmeyüp Havri's-subû‘ nâm mahalden ubûr edüp 12 sâ‘atde,

Menzil i kal‘a i Fethiyye: Mukaddemâ bâlâda tavsîf olunmuşdur. Andan yine cânib i şarka 8 sâ‘atde,

Menzil i kal‘a i Kurna: Bu dahi mukaddemâ bâlâda temdîh olunmuşdur. Bunda bir gün meks edüp mîr i livâsından ve yeniçeri ağasından ve gayrı a‘yânından cüz’î ve küllî hedâyâlar alup cümle dostân ı muhibbân ı sâdıkân ile vedâlaşup yine cezîre i Kurna içre tur‘a i Zekiyye i âb ı hayâtı gemiyle ubûr edüp 7 sâ‘atde,

Menzil i kal‘a i Mansûre. Andan yine cânib i (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Evsâf ı kal‘a i kadîm i üstüvâr, ya‘nî sûr ı Hımmâr;

Bu kal‘a i sene 121 târîhinde Âl i Emeviy­yûn'dan Mervân ı Hımâr binâ etdiğiyçün kal‘a i Hımmâr derler. Mervân ı Hımâr bu hisâr ı üstüvârı ol kadar imâr etdi kim yetmiş bin alaca atlı askeri ve iki kerre yüz bin gayrı nökeri atlanırdı. Ebü'l-Müslim i Mervî Horasân'dan on iki bin leşker i muvahhidîn ile hurûc edüp Mervân dahi üç kerre yüz bin cünûd ı cünübiyle Ane ve Seleme sahrâ­la­rında Ebü'l-Müslim ile ceng i perhâş edüp yedi gün savaş ı azîm ederek âhir Mervân'ın dedesi Mu‘âviye Hazret i Alî ile nehr i Furât sâhilinde Ca‘ber kal‘ası altında Hazret i Alî ile Sıffîn cengi etdikleri yerde Mervân ve Ebü'l-Müslim ceng edüp bi-emri Hudâ sekizinci günde Mervân ı Hımâr münhedim olup Şâm'a firâr etdikde iki kerre yüz bin asker i Mer­vâ­niyân teber i Ebü'l-Müselmân'dan geçüp Mervân'ın akîbince Ebü'l-Müslim askeri Mervân'ı kovarak Şâm'dan Gazze'ye, andan Arz ı Hasan-ı Bilbeys'e andan Mısır'a varınca Mervân'ı kovup âhir Mervân Mısır'da dahi karâr edemeyüp diyâr ı Sudan'a firâr etmek içün şehr i Mısır'dan nehr i Nil'i ubûr edüp karşu Cîze şehri hâkinde Heremeyn ya‘nî Fir‘avn dağları kurbünde Busır nâm mahalle varup "Ebü'l-Müslim elinden halâs oldum." deyü mezkûr karyede hâb-âlûd olmuşken Ebü'l-Müslim tarafın­dan kova gelen Âmir ibn Cürcânî ibn Abdullah ı Mâznî Mervân ı Hımâr'ı yorgun argın ve durg­un eşek gibi yatır bulup hımâr ı eşek gibi anır­da anırda katl edüp başın Haleb'de Ebü'l-Müslim'e götürüp kavm i Müslimî emîn oldular.

Ba‘dehû Mervânîler Mervân ı Hımâr'ın na‘şın yine katlolunduğu Busır büleydesinde defn etdiler. Hâlâ gayrı ziyâret i Mervâniyândır kim Âl i Emeviyyûn bu Mervân ı Hımâr'da inkırâz buldu. Cümle 14 aded halîfe i Benî Ümeyye idi. Müddet i îşân sene 91 Şâm ı cennet-meşâm taht ı Emeviyyûn idi. İbtidâları Mu‘âviye ibn Ebî Süfyân'dır ve ne­seb i Resûl'dendir. Müddet i emâret i Mu‘âviye sene 19, şehr 3 vefâteş der-şehr i Recebü'l-mürec­ceb fî sene 60, müddet i ömreş sene 78 Şâm'da medfûndur.

Ahır evlâdı Hımâr'ın gövdesi Mısır Cîze'sinde belde i Busır'da başı şehr i Haleb'in Kellâsiyye mahallesinde medfûndur. Ba‘dehû Ebü'l-Müslim i Teberdâr askeri Mervâniyân'ı kıra kıra bu Basra kurbünde merkûm Ammâre kal‘asın feth edüp içinde olan Mervâniyân'ı cümle teber i Müslimî'den geçirüp bu Hammâr kal‘asın harâb u yebâb edüp ba‘dehû yine imâr olup hâlâ Basra hükmünde sancak beği mukâta‘sında ma‘mûr kal‘ası Şatt cezîresi kenârında türâbdan şekl i muhammes bir küçük kal‘adır. Dizdârı ve iki yüz neferâtları vardır ve cümle tahtânî müfîd ü muhtasar türâb ile mestûr hâneleri ve câmi‘ ve hân u hammâmı ve çârsû-yı bâzârı vardır.

....................(3 satır boş)....................

Andan taraf ı şimâle 8 sâ‘atde, [366b]

Evsâf ı Kasr ı Ca‘feriyye: Sene 192 târîhinde Âl i Bermekiyân'dan Ca‘fer i Bermekî imâr u ter­mîm etdiğinden Kasr ı Ca‘ferî derler, ammâ ibtidâ bânîsi Âl i Abbâsiyân'dan el-Mütevekkil Alallah bu şehri müceddeden inşâ edüp nehr i Şatt'dan Katul nâm bir tur‘a i azîm ayırup Kasr ı Ca‘feriyye'den aşağı çöle cereyân edüp niçe yüz pâre kurâları reyy edüp bitdikden sonra nehr i Katul denmeyüp Nehrivân derler.

Ba‘dehû Cürc-âbâd kasabasından aşağı nehr i Şatt'a mahlût olur ammâ bu mezkûr nehr i Katul'un ibtidâ Şatt'dan mahreci bu Kasr ı Ca‘ferî kurbün­dedir. Hâlâ bu Kasr ı Ca‘ferî ancak Şatt kenârında bir ma‘mûr kasaba-misâl kalmışdır.

Cümle (   ) aded tahtânî ve fevkânî müfîd ü muhtasar beyt i fukarâlardır. Câmi‘i ve hânı ve kahvehâneleri ve bâğ u bâğçe ve gülistânı ve kifâyet mikdârı dükkânı vardır. Ammâ müverrihân ı Irâk'ın tahrîri üzre Kasr ı el-Mütevekkil Alallah Şatt cezîrelerinden Ravza nâm bir cezîrede bir kasr ı azîm etmiş kim içinde yetmiş hammâmı ve üç yüz aded maksûreleri ve niçe bin havz u şadırvân ve müte‘addid çile-hâne i nakş ı nigârhâne i çîn hücreler var imiş. Bu Kasr ı Ravza içre on iki bin huddâm var imiş ve her huddâma birer tarz üzre inşâ olunmuş pencere ve şâhnişînler ile ârâste ve kat-ender-kat gûnâ-gûn maksûreler ile pîrâste ol­muş Kasr ı Ravza i Mütevekkil imiş. Ancak hâlâ temelleri zâhir ü bâhirdir. Ammâ kasabası ma‘mûr u zâhirdir. Ve hâkimi,

....................(2.5 satır boş)....................

Andan yine (   ) (   ) 7 sâ‘atde,

Evsâf ı menzil i Medâyin i Hûrî: İbtidâ bânîsi (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) ammâ nehr i Şatt'dan ba‘îddir ve arslanı gâyet çokdur ve Kurna kal‘asından bu mahalle gelince otuz bir sâ‘atlik yerdir.

....................(3.5 satır boş)....................

Andan yine cânib i (   ) (   ) 9 sâ‘atde,

Evsâf ı şehr i azîm ve belde i kadîm (   ) (   ) (   ) mahmiyye i harâb-âbâd Medâyin: Bu dahi Şatt'dan ba‘îddir. Müverrihân ı Acem kavilleri üzre bâlâda tahrîr olunan Medâyin i Hûrî ile bu Medâyin i Atîk mâbeyni on iki sâ‘at yerdir. Za­mân ı kadîmde Medâyin i Hûrî bu eski Medâ­yin'in bir mahallesi imiş. Ne kadar ma‘mûr u âbâdân idüği andan ma‘lûm ı sa‘âdet ola kim hâlâ bu şeh­reyn i Medyenen'in iki günde mezâristânı güc ile ubûr olunur. Ehl i hâl olan bu diyâr ı harâbdan çok ibret alır.

....................(11 satır boş).................... [367a]

Andan yine cânib i (   ) (   ) hâkinde 9 sâ‘atde,

Menzil i karye i Tuzla:

....................(1.5 satır boş)....................

Andan yine (   ) (   ) 3 sâ‘atde,

Evsâf ı dâr ı Zü'l-celâ[l-i] Bâsıt, ya‘nî belde i kadîm şehr i Vâsıt

Evvelâ bu şehr i Vâsıt içün müverrihân ı Arab u Acem ve müverrih Hıtatı'l-Kadâ‘î ve Târîhu't-Tecrîd fi's-Sahâbe li-Zehebî ve Târîhu's-Seb‘atü'l-Kemâli'l-Edfûyî, bu zikr olunan üç aded müverrih i müs­takîm ve niçe tevârîh i mu‘teberelerde bu şehr i Vâsıt içün müttefekun aleyh olup bizzât Cenâb ı İzzet Âdem Safî'nin vücûdu hâkin yed i kudretiyle ibtidâ Arz ı Mukaddes'den ve Arz ı Hasan'dan ve arz ı Acem'den ve arz ı Hind'den ve hâk i Seren­dil'den ve'l-hâsıl bu edîm i arzın yetmiş aded yerin­den hâk i Âdem'i alup yed i kudretiyle tahmîr etdikde hâk i Irâk'dan bizzât Hazret i Âdem'in ser i sa‘âdetin tahmîr eyleyüp vücûd ı âdeme hayât verdiği mahal bu hâk i Vâsıt'dır, demişler ve Vâsıt nâmın bu zemîne melâyikeler komuşlar. Bir rivâ­yet­de vücûd ı Âdem Hindistân'da ve bir rivâyetde ma‘bedgâh ı kadîm câmi‘ i Kûfe zemîninde ve bir rivâyetde "Mekke i Mükerreme yerinde tahmîr olunup hayât buldu." deyü niçe müverrihîn ü müfessirîn kütüb i mu‘teberelerinde tahrîr etmişlerdir.

Ammâ ilm i hey’et sâhibleri bu şehr i Vâsıt içün iklîm i sâlisin vasatında bulunup arz ı beledi (   ) (   ) olup tûl ı nehârı (   ) sâ‘at ve derîcede bulunduğiyçün şehr i Vâsıt demişler ve niçesi Bağdâd ile Basra mâbeyninde Şatt kenârında bu­lunduğiyçün şehr i Vâsıt demişler, deyü niçe kîl u kâl etmişler. Hakkâ ki sükker yemişler.

Ba‘de'l-hubût ı Âdem "Serendil'den bu şehr i Vâsıt'a gelüp sâkin olup evlâd sâhibi olup Kûfe hâkine gidüp andan hâk i Mekke'ye gitdi." derler. Ba‘de't-Tûfân bu Vâsıt şehrin Hazret i Nûh oğlu Sâm binâ etmişdir. Niçe kerre harâb ve niçe kerre imâr olmuşdur ve niçe bin mülûkdan mülûka kal­mış­dır. Âhir sene 878 târîhinde Akçakoyunlu pâdi­şâh­larından Sultân Uzun Hasan hilâfetinde Şattu'l-Arab tuğyân üzre gelüp Bağdâd'ın İmâm ı A‘zam kapusundan ve Cisir kapusundan Şatt girüp şehr i Bağdâd'ı harâb etdiği sene bu şehr i Vâsıt dahi gark ı âb olup niçe bin âdem helâk olduğun müverrihler tahrîr etmişlerdir.

Ba‘dehû sene (   ) târîhinde Medâyin hâkimi Melik İsâ imâr etmiş ammâ deryâda katre ve güneşde zerre kadar imâr edememişdir. Eğer müverrihânın imâret i kadîmin ve âsâr ı binâ-yı zâhirin ta‘rîf ü tavsîf etsek başka bir kürrâs ı hâs olur. Ancak hâk i Bağdâd'ın berr i Acem tarafında Şatt kenârında Kûfe şehriyle Basra mâbeyninde vâki‘ olmuş bir çemenzâr ü gül i gülistân u nahlistân içre şehr i mu‘azzam imiş.

El-hâletü hâzihî şimdi cümle imâristânı Bağdâd eyâleti hükmünde sancak beği hükmünde âlî merte­beli livâdır ve beğinin kânûn üzre hâssı 220.000 akçedir. Ammâ kânûn ı Süleymân Hân livâsına "arz ı Irâk" deyü tahrîr olunup ze‘âmet ü timârı yokdur. Beğinin hâssı kurâlarından mâ‘adâ kurâları vâlî i Bağdâd tarafından on yük akçe iltizâm ile zabt olunur hâs köyleridir. Anınçün bu livâda çeribaşı ve alâybeği ve erbâb ı zu‘amâ yokdur. Ammâ a‘yân u eşrâf çokdur. Ve bir hâkim dahi yüz elli akçe pâyesiyle kazâdır. Cümle (   ) aded nâhiye kurâları vardır. Ekseriyyâ mahsûlü hurmadır.

Ve memdûhâtından: Bu Vâsıt havuzlarında olan yazı kalemi bir diyârda yokdur. Cemî‘i dünyâya bu Vâsıt'dan niçe bin yük kalem gider. Ve bir hâkim dahi müftîsi ve bir hâkim nakîbi ve hâkim-i şehbenderi ve bir hâkim muhtesibidir.

Der-beyân ı eşkâl i zemîn i Vâsıt: Nehr i azîm Şatt kenârında yine nehr i Şatt'dan münşa‘ib bir tur‘a i azîm sâhilinde zamân ı kadîmde birbirine mukâbil iki şehir idi ve ortasında haşeb cisirden ubûr olunurdu. Cisrin karşu tarafı garbında şehr i Keskin derler, hâlâ ol kadar imâristân değildir. Ba‘zı Arab u Urbân ve uryân meks edüp gider. Ammâ kadîm i evvelde bu şehr i Keskin bâğ ı İrem'den nişân verir bir şehr i şîrîn imiş kim hâlâ eser i binâları zâhir ü bâhirdir. Ammâ şimdi karşu­daki imâr ı Vâsıt cümle (   ) aded tahtânî ve fevkânî hâk i pâk ile mestûr hâne i ma‘mûrlardır. Ve cümle (   ) aded mihrâbdır.

....................(1.5 satır boş)....................[367b]

....................(5 satır boş)....................

Andan yine cânib-i (   ) (   ) 5 sâ‘atde,



Menzil i Ebû Garîbe:

....................(2 satır boş)....................

Andan yine taraf ı (   ) (   ) 6 sâ‘atde,

Evsâf ı mahmiyye i kadîm ve belde i azîm, ziyâretgâh ı erbâb ı dilâna nâzır, ya‘nî bender-âbâd ı şehr i Cevâzir

Evvelâ şehri ibtidâ binâ eden Âl i Abbâsi­yân'dan (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) ve vech i tesmiyyesi (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) Hâk i Bağdâd'da başka sancak beği tahtıdır. Beğinin hâssı 220.000 yük akçedir ve beği altı yüz âdem ile hükûmet eder. Taht ı hükûmetinde timâr u ze‘âmet olduğundan alâybeği ve çeribaşısı vardır. Beğinin beher sene kârı on bin guruş cevz i ma‘dûdu vardır. Lâkin niçe kurâların Murâd Hân ı Râbi‘ tahrîrinde Bağdâd kuluna aklâm edüp paşa tarafından yigirmi kise verilir iltizâm köyleri vardır. Zîrâ arz ı memleket add olunan hâkinde vâki‘ olmağile bu livâda timâr ve ze‘âmet ü hâs var ve yüz elli akçe pâyesiyle kazâdır ve cümle (   ) aded nâhiye kurâlarıdır. Müftî ü nakîb ü şâhbenderi ve muhtesibi vardır.

Sitâyiş i eşkâl i zemîn i şehr i Cevâzir: Hâk i Bağdâd'da ve berr i Acem'de Şattu'l-Arab sâhilinde bir vâsi‘ düz sahrâda cümle (   ) hâneli ve bâğ u bâğçe vü nahlistân u gülistânlı ziyâretgâh ı kadîm şehr i Cevâzir'dir ammâ dest i Âl i Osmân'a gireli ol kadar ma‘mûr değildir.

Ancak cümle (   ) aded mihrâbdır. Evvelâ câmi‘ i,

....................(4.5 satır boş)....................

Evsâf ı ziyâretgâh ı şehr i Cevâzir: Evvelâ şehrin (   ) Seyyid nâm İmâm Alî i Kûfî ibn Hazret i İmâm Hasan, bu şehzâde i âzâde İmâm Alî'nin maskat ı re’sleri şehr i Kûfe olmağile İmâm Alî i Kûfî derler. Deşt i Kerbelâ cenginde mecrûh olup Ammîsi İmâm Hüseyin râhına bu şehr i Cevâzir'de sa‘îd u şehîd olup hâlâ bir kubbe i âlîde gül i gülistân içre âsûdedir ve ziyâretgâh ı erbâb ı dilândır. Ve niçe bin ziyâretler dahi var ammâ meşhûr ı âfâk bunlardır. Andan cânib i (   ) (   ) menzilde,

Evsâf ı kal‘a i Hussân, binâ-yı Abdurrahmân ibn Hasan: Bu dahi hâk i Bağdâd'da sâhil i Şatt'dan ba‘îd bir büleyde i sedd i sedîddir.

....................(5.5 satır boş)....................

Andan yine cânib i (   ) 12 sâ‘atde, [368a]

Menzil i karye i Ammâr, kend i Şâr: Cevâzir hâkinde Şatt kenârında iki bin hâneli câmi‘ ve hânlı ve hammâmlı ve müfîd ü muhtasar yüz aded dük­kânlı bâğlı u bâğçeli ve nahlistân u gülistânlı bostânlı kasaba-misâl bir kend i pür-me’âldir. (   ) (   )

Ziyâretgâh ı Mansûr b. Alî: Bir kubbe i âlîde medfûndur. Türbedârları olmayup ve seng i mezâ­rın­da ve atabe i ulyâsında târîh u ism i resmi olma­ma­ğın kankı Mansûr b. Alî olduğu ma‘lûmu­muz ol­madığında tezce geçilüp mufassalca tahrîr olun­ma­dı. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) Andan cânib i berr i Acem içre 3 sâ‘atde,

Sitâyiş i menzil i Ammâre i kadîm: Hâlâ hâk i Bağdâd'da ve berr i Acem tarafında sâhil i Şatt'da bir kasaba i ma‘mûrdur. Cümle (   ) aded hânesi türâb ile mestûrdur ve cümle (   ) aded mihrâbdır. Evvelâ (   ) (   ) câmi‘i (   )

....................(3 satır boş)....................

Ve hâkimi hâlâ vâlî i Bağdâd tarafından yigirmi kise iltizâm ile başka bir mukâta‘a ağası hâkimdir ve kadısı ve a‘yânı vardır. Ammâ re‘âyâsı cümle Urbândır.(   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Andan cânib i şimâle 5 sâ‘atde,



Menzil i (   ) Ebû Gazlân: Nehr i Dicle i Şatt'dan ba‘îd çölde ve berr i Acem'de kalmış bir ma‘mûr kasabadır.

....................(1 satır boş)....................



Ziyâret i eş-Şeyh Hazret i Ebû Gazlân: Bir kubbe i âlîde medfûn ziyâretgâh ı hâs [u] âmdır. Andan yine cânib i şimâle 5 sâ‘atde,

Evsâf ı menzil i Cünîn i Cüryâne

Zamân ı kadîmde Cürcân tur‘ası kenârında şehr i ma‘mûr imiş. İbtidâ bânî ve vâlîsi Emîrü'l-mü’minîn Hârûn binâ edüp ve nehr i Dicle Şatt'dan Cürcân nâm bir ark hafr edüp bu şehri eyle müzeyyen eyledi kim şehr i Vâsıt-misâl cünîn i hayâbân olduğundan bu şehre Cünîn i Cürcân nâm verdi. Hâlâ elsine i nâsda galat ı meşhûr evlâ ol­mağın bu şehre Cünîn i Cüryân derler. Ammâ hâk i amber-pâki imâr [u] âbâdân olmağile hâss ı hümâyûn olup vâlî i Bağdâd tarafından iki yüz atlı ile bir ağa gelüp bu şehrin mukâta‘asın kırk kiseye alup zabt eder. Defterhâne i Bağdâd mukâta‘a i Cürcân nâmıyla meşhûr mansıb ı âlî mukâta‘adır. Mısır diyârında Sa‘îd i âlîde dahi Circe nâm bir san­cak vardır.

....................(1.5 satır boş)....................

Andan yine şimâle 5 sâ‘atde,

Menzil i (   ) Dühle: Şatt'dan ba‘îd berr i Acem'de vâki‘ olmuş bir

....................(1 satır boş)....................

Andan yine şimâle 5 sâ‘atde,

Evsâf ı menzil i ziyâretgâh ı eş-Şeyh Hazret i Sultân Merkez i dâ’ire i kerâmet, kutb ı felek i vilâyet, üsve i ashâb ı tedkîk, kıdve i erbâb ı tahkîk, sultân ı dünyâ vü dîn, Sîmurg ı Kâf ı yakîn Hazret i Sultân-ı Tâcu'l-ârifîn


kaddesenallahu bi-sırrıhi'l-mübîn

Hâk i Bağdâd'ın berr i Acem'inde vâki‘ olmuş bir ziyâretgâh ı erbâb ı dilândir. Bu sultân ı kân ı vefâ, bahr i sehânın bizzât ism i şerîfleri (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

....................(7 satır boş).................... [368b]

Andan yine cânib-i şimâle 8 sâ‘atde berr i Acem'de ya‘nî Bağdâd hâki üzre,

Menzil i kenâr ı nehr i Diyâle i azîm

Mukaddemâ diyâr ı Acem'de vilâyet i Erdebil ve Kum ve Kâşân ve Hemedân ve Dergezîn ve Şehribân diyârlarından Bağdâd'a gelirken bu nehr i Diyâle'nin tulû‘ [u] gurûbuyla evsâfı tahrîr olun­muşdur ammâ şimdi bu mahalde sâhil i nehirde haymelerimizle meks edüp kend i Havlinden mâhî sayyâdları getirüp ol kadar gûnâ-gûn balıklar sayd olunup Şehribân'ın lüffân narın semekeler üzre sıkup tenâvül olunup ol gice cihânda bir zevk u safâ etdik ve nehr i Diyâle'ye çıkup tarâvet kisb etdik.

Andan ale's-seher nehr i Diyâle gemiler ile ubûr etdik. Zîrâ tuğyânı mahalli idi. Taşgın mahalli olmayup tenezzülde olduğu vakit dahi az olsa değme yerinden at ile ubûr olunur nehr i Diyâle değildir, gâyet taşgın ve coşkun sudur.

Hatta Murâd Hân ı Râbi‘ Bağdâd'ı feth etdikde derûn ı Bağ­dâd'dan amân ile çıkan Acem bu nehr i Diyâle neh­rine geldikde "Osmânlı ardımızdan kırmağa geliyor." deyü havf [u] haşyetlerinden nehr i Diyâ­le'ye cümle Kızılbaş urup hamısı gark ı âb olup hâlâ üstühânları Diyâle sâhilinde râygândır. Tâ bu mertebe nehr i azîm Diyâle'dir.

Hamd i Hudâ bu mahalde gemilerle ubûr edüp be-dürüstî hâk i Bağdâd'a kadem basup andan yine cânib i şimâle 5 sâ‘atde,

Evsâf ı menzil i ziyâretgâh ı sâkin i hâk i Irâk, kutb ı istihkâk ı Sahâbe i güzîn, Sîmurg ı Kâf ı yakîn, hud­dâm ı Resûl i Nebî, pîşvâ yı tarîk ı Selmânî, yâr ı gâr ı Habîb i Levlâk, ya‘nî Hazret i Selmân ı Pâk

Ashâb ı güzînin güzîdesi ve zindesi Selmân ı Pâ­ris'dir. Aslında hâk i pâk i Pâris i Selmân ı Pâk'dir. Hazret i Resûl'e Hazret i Hadîce i Küb­râ'dan sonra îmân getirüp Hânedân ı Resûl'de Hazret'in Âyişe'ye berdûş ı halka-be-gûşu gibi hud­dâmı idi. Hazret i Risâlet-penâh aleyhi's-selâm Hazret i Alî'nin ser i sa‘âdetine Zü's-sehâb nâm bir tâc ı imâmî ser i sa‘âdet i Alî'ye giydirüp önüne ve ardına iki taylesân ı Muhammedî sarkıddığiyçün bu tâca Zü's-sehâb dediler ve bizzât Hazret i Risâlet-penâh Hazret i Alî'nin kemerine bir şeddi bend edüp dest i Alî'ye bir asâ verüp tarîk ı Halvetî pîşvâsı olmak üzre Hazret i Resûl Hazret i Alî'ye bir sec­câde verüp eyitdi: "Yâ Alî, cemî‘i tarîk ı meşâyihe seni pîşvâ eyledim. Sen de senin muhibbân u dostânından murâd idindiğin kimesnelerin kemerin bâğlayup destûr ver. Anlar da bir tarîka ve ehl i sanâyi‘ ve erbâb ı hırefe pîr olsunlar." deyü Hazret i Resûl izin verdikde hemân Hazret i Alî yerinden tu­rup Resûl i Hudâ'nın önünde on yedi rek‘at namâz kılup ba‘dehû Ashâb ı güzînden on yedi nefer kibâr ı ashâbın kemerlerine du‘â vü senâ ve gül­bâng ı Muhammedî ile niçe bin Sahâbe i kirâm hu­zû­runda on yedi âdemin kemerin bağladı. İbtidâ Haz­ret i Alî eyitdi: "Destûr yâ Resûlullah." deyüp Haz­ret'in yanından Selmân ı Pâk'i meydân ı muhab­bete çekdikde Hazret i Resûl "Destûr yâ Alî, istihâl Selmân'dır." dediklerinde Hazret i Alî ibtidâ du‘â i hayr ile Selmân'ın kemerine şed bend edüp Selmân, Hazret'in ve Çâr-yâr ı güzînin ve Aşere i Mübeşşere ve sâ’ir Ashâb ı güzînin destlerin bûs edüp hud­dâm­lara ve berberlere Selmân ı Pâk pîr oldu. Ol da­hi üç yüz yigirmi yaşında pîr i fânî idi, ammâ na­zar ı Resûl ile zinde idi ve ilm i ledünde gâyet âlim idi. Ve Hazret i Resûl Selmân ı Pâk hakkında

1

buyurmuşlardır. Ya‘nî "Selmân bizden ve ehl i beytimizdendir. Evvelîn ü âhirîn ilmine erdi. Ve bedürüstî cennet anı arzular." deyü hakkında hadîs vardır. Âhir Hazret i Ebâbekir hilâfetinde üç yüz otuz yaşında bu hâk i Medâyin'de intikâl edüp bu Diyâle kurbünde bir kubbe i âlîde medfûn olup cânib i erba‘asında bâğ ı İrem'den nişân verir.

....................(1 satır boş)....................

Ve yılda bir kerre (   ) faslında ehl i Bağdâd'ın cemî‘i ehl i hırefi ve cümle yârân ı bâ-safâ ve er­bâb ı teferrücleri hayme vü hargâhlarıyla bu Selmân ı Pâk'e gelüp beş altı bin çadır kurulup sahrâ-yı Selmân çetr i mülammâ‘lar ile âbâdân olup üç gün üç gice âdem deryâsı {olup} Bağdâd'dan ve gayrı kûy [u] kendden gelüp ziyâret edüp git­memedirler. Ve niçe ehl i sanâ‘at bu teferrücde tilmîzlerin revâne edüp başka çıkarup irşâd ederler. El-hâsıl yılda bir kerre bir mesîregâh ı Bağdâd budur kim misli meğer İslâmbol'da Kâğızhâne'de Kuyumcu teferrücü ola yâhûd Mısır'da Seyyid Ahmedü'l-Bedevî teferrücü ola ammâ bu teferrüc i Selmân anlardan ziyâde şâdumândır. [369a] Andan yine cânib i şimâle gidüp,



Yüklə 7,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   74




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin