fatiha suresi bakara suresi 3- ÂL-İ İmran suresi 19



Yüklə 2,91 Mb.
səhifə74/75
tarix12.01.2019
ölçüsü2,91 Mb.
#95637
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   75

94- İNŞİRÂH SURESİ393[4]


(Elemneşrah sûresi de derler. Açılmak, genişlemek anlamına gelen bu söz, ilk âyette geçtiği için sûreye bu isim verilmiştir. Sekiz âyettir, Mekkîdir.)

 

Rahman ve Rahîm Allah Adıyla



1- Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?


Manen göğsünü açıp peygamberlikle, bilgiyle genişletmedik mi? Bu yüzden peygamberliğe koyuldun, eziyetlere dayandın, kalbin. imanla yatıştı.


2-
Ve senin yükünü kaldırıp attık.


Ayet Sana ağır gelen peygamberlik yükünü hafifletmedik mi? Yahut kafirlerden çektiği eziyetlere karşı sana tahammül vermedik mi?


3-
Öylesine yük ki çökertmişti belini.
4- Ve adını yücelttik.


Adını, tevhit kelimesinde ve ezanda, adımızdan sonra andırdık, bu sûretle adını yüceltmedik mi, iman etmeyi, senin peygamberliğini de gerçeklemeye bağlamadık mı?

5- Artık şüphe yok ki her güçlükle berâber bir de kolaylık var.



6- Şüphe yok ki her güçlükle berâber bir de kolaylık var.

7- Artık sen de ibâdeti bitirince yorul.


Namazı kıldıktan sonra oturduğun yerde duaya koyul; yahut farz namazları kılıp bitirdikten sonra gece namazına kalk; yahut dünya işlerini yapıp bitirdikten sonra namaza dur. Savaştan sonra ibadete, yahut nefsinle savaşa giriş, peygamberlik hizmetini bitirdikten sonra şefaat et tarzında anlayanlar da olmuştur.

8-
Ve ancak Rabbinden iste, ona doğrul.


Rabbine yalvar, halktan değil, ondan iste.
 

95- TÎN SURESİ394[1]


(İbn-i Abbas'tan Medenî olduğu da rivâyet edilmiştir.)

Rahman ve Rahîm Allah Adıyla



1- Andolsun Tîn'e ve Zeytûn'a.


Tin, incir anlamına gelir, zeytun da bildiğimiz zeytindir. Bu iki nesnenin, her şeyinden faydalanıldığı için Tanrı, bilhassa bunları andı denmiştir. Tin, Şam'ın, üstüne kurulduğu tepedir, Zeytun da Beyt-i Makdis'in kurulduğu dağdır diyenler olmuştur ki bu, Katade'den rivayet edilmiştir. İkreme'ye göre Tin ve Zeytun iki dağdır; bu dağların birinde incir, öbüründe zeytin yetiştiği için bu adlarla adlanmıştır. Tin, Şam mescididir, zeytun da Beyt-i Makdis'tir; Tin, Cudi tepesinde, Nûh Peygamberin mescididir, Zeytun, Beyt-i Makdis'tir; Tin, Ka'be'dir, Zeytun, Mescid-i Aksadır diyenler de olmuştur. İncirin, Museviliği temsil ettiği söylenegelmiştir. 24. sûrenin 35. ayetinde Müslümanlık, doğuda ve batıda olmıyan zeytin ağacına benzetilmiştir.

2-
Ve Tûr-ı Sînâ'ya.


Tanrının, Mûsa Peygamberle görüştüğü ve ona tecelli ettiği dağ, Seyna'daki Tûr dağı.

3- Ve bu emîn şehre.




Mekke.

4-
Gerçekten de biz, insanı, en güzel bir sûrete sâhip olarak yarattık.


İki ayak üstünde yürüyen yaratık. En güzel yaratık. Akıl, düşünce, anlayış, söz söyleme kabiliyetleriyle diğer yaratıklardan seçilmiş en güzel mahluk, insan.


5-
Sonra da onu döndürdük, aşağıların en aşağısına attık.


Aşağıların en aşağısı; kocalık, akıl azlığı, zayıflık, bunaklık diye tevil edilmiştir. Cehennem diyenler de vardır ki bu takdirde kafirler kastedilmededir, nitekim bundan sonraki ayetlerde, inananlar ve iyi işler yapanlar, bu hükümden istisna edilmiştir.


6-
Ancak inananlar ve iyi işlerde bulunanlar başka, gerçekten de onlara bitmez tükenmez, başa kakılmaz bir mükâfat var.

7- Artık dîni yalanlamana sebep nedir?

8- Allah, hükmedenlerin en üstünü değil midir?

 

 


96- ALAK SURESİ


(2. âyette insanın, kan pıhtısından yaratıldığı anlatıldığından kan pıhtısı anlamına gelen Alâk adı verilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.a)'e ilk vahyedilen âyetler bu sûrenin başındaki âyetlerdir.)

Rahman ve Rahîm Allah Adıyla



1- Oku Rabbinin adıyla ki bütün mahlûkatı yarattı.395[1]


[1] Kur’ân'ı, Besmele ile başla da oku.


2-
İnsanı da bir parça kan pıhtısından var etti.

3- Oku ve Rabbin, pek büyük bir kerem sâhibidir.

4- Öyle bir Rab ki kâlemle öğretmiştir.

5- İnsana bilmediğini belletmiştir.

6- İş öyle değil, şüphe yok ki insan, azar elbette.

7- Kendini ihtiyâcı yok görürse.

8- Şüphe yok ki dönüş, Rabbinin tapısına.

9- Gördün mü nehyedeni. 396[2]


[2] Nehyeden Ebu-Cehl'dir.


10-
Bir kulu, namaz kılarsa.

11- Bir düşün, ya o doğru yolu bulup giderse.

12- Yahut da çekinmeyi emrederse.

13- Gördün mü sen de, ya öbürü yalanlar ve yüz çevirirse.

14- Bilmez mi ki Allah, bilir gerçekten de.

15- İş öyle değil, vaz geçmezse eğer elbette tutarız perçeminden.

16- Yalan söyleyenin, yanlış hareket edenin perçeminden.

17- Derken hemdemlerini, kavmini, kabîlesini çağırır.

18- Biz de yakında zebânileri çağırırız.

19- İş öyle değil, itâat etme ona ve artık secde et de yaklaş.

 

97- KADR SURESİ


(Kadir Gecesinden bahsettiği için bu ad verilmiştir. Mekkîdir diyenler olduğu gibi Medenîdir diyenler de vardır.)

Rahman ve Rahîm Allah Adıyla



1- Şüphe yok ki indirdik Kur'ân'ı Kadir gecesi. 397[1]


[1] Bu gece, Kur’ân'ın indiği gecedir. 2. sûrenin 185. âyetinde, Kur’ân'ın ramazanda indirildiği açıkça bildirildiğinden bu gece, ramazan ayının içindedir. O gecenin kadri, şerefi, 3. ayetten itibaren anlatıldığı gibi pek yüce olduğundan, yahut kadri yüce Kur’an'ın, kadri yüce olan Peygambere o gece vahyedildiğinden, o yıl içinde olacak şeyler, o gece takdir edildiğinden, o gece ibadet etmenin kadri, pek üstün bulunduğundan bu adla anılmış ve o geceye Kadir Gecesi denmiştir. Kadr, sıkışmak anlamına da geldiği cihetle o gece meleklerin yere inmesi, inenlerin kendilerine bir daha nöbet düşmemek üzere göğe çıkmaları, yeryüzünde öylesine bir kalabalık meydana getirir ki ayak basacak yer bulunmaz, bu yüzden Kadir Gecesi denmiştir diyenler de vardır.

Bazılarına göre Kadir Gecesi, yalnız asrı saadette vardı. Fakat bu rey, umumi olmayıp şazdır. Ramazanın on beşinden sonraki tek gecelerden, yani on yedinci, on dokuzuncu, yirmi birinci, yirmi üçüncü, yirmi beşinci, yirmi yedinci, yirmi dokuzuncu gecelerden biridir; on beşinci ve on yedinci geceleri de bunlara katanlar vardır. Son on gecede Hz. Muhammed (s.a.a)'in, kendini ibadete verdiği rivayet edilmiştir. Ebu-Said-il-Hûdri de Hz. Muhammed (s.a.a)'le beraber itikafa girdiğini, yirminci günü sabahı, Hz. Muhammed (s.a.a)'in, Kadir Gecesi bana gösterildi, fakat unutturuldu, onu, son on gecenin teklerinde arayın; ancak ben o sabah balçık içine secde ettiğimi gördüm dediğini söyler ve yirmi birinci gecenin sabahında yağmur yağıp mescidin damının damladığını bildirip Tanrı ona rahmet etsin ve esenlikler versin, Rasûlullahın balçık içine secde ettiğini, hatta alnında toprak eseri bulunduğunu gördüm der (al-Tecrid, Babu Fazlı Leylet-ül-Kadr, 126). Şafii, bunu kabul etmiştir. Hanefiyye'ye göre yirmi yedinci gecedir. İmamiyye, on dokuzuncu, yirmi birinci, yirmi üçüncü gecelerden biri yahut her üçü, yahut da bilhassa yirmi üçüncü gece olduğunda müttefiktir. (Mecma, 2, 612-613). Sufiyye, gerçek yolcunun, hakıykat yolcusunun, kendi kadrini bilip öğrenmesine vesile olan, sevgilisi bulunan rabbinin indindeki derecesini anlatan hususi tecelliye mazhar olduğu gecedir ki bu da birlik makamına ulaşmasının iptidasıdır demişlerdir (Ta'rifat, 84).


2-
Ve ne bildirdi sana, nedir Kadir gecesi?

3- Bin aydan daha da hayırlıdır Kadir gecesi. 398[2]


[2] O geceki ibadet, içinde Kadir Gecesi bulunmamak şartıyla bin ay yapılan ibadetten daha yücedir, daha hayırlıdır.


4-
O gece melekler ve Rûh, takdîr edilen her iş için, Rablerinin izniyle inerler. 399[3]


[3] Ruh'tan maksat Cebrâil'dir.


5-
Esenliktir, o gece, gün ışığıncaya dek sürer. 400[4]


[4] O gece esenlikten ibarettir, hiçbir kötülük o gece inmez. Aynı zamanda melekler de müminlere selâm verirler.

 


Yüklə 2,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin