Mevsiminde, zamanında ve ölçülü olarak yapılan deniz banyoları, deniz sporları, yedisinden yetmişine kadar her yaşta insanın ruh ve bedenine sağlık ve neşe katar.
«Deniz banyosundan kasıt, yalnız suya girip çıkmak değil onun güneşinden de faydalanmaktır. Deniz suları ve sahil kumlan, güneşin bir-• çok hayat verici ışınlarını emerler. Sonra bunları satıhlarından çevrelerine in'ikas suretiyle yayarlar. İşte denize giren insan, sağlığı bakımından bu ışınlardan da nasibini almış olur. Yaşlılar, denizin sathına yakın havayı teneffüs
etmekle deniz dibindeki yosunlardan yayılan iyodu da teneffüs etmiş olur ve bu suretle damarları sertlikten koruduğu farzedilen bir maddeyi ciğerlerinden emmiş bulunurlar. Romatizmalılarla fizik tedavi ihtiyacında olanlar, şifa yi, güneş ışınlarını emmiş bulunan kızgın kumlarda bulurlar. Denizin iyi edici hassaları saymakla bitmez, tükenmez. Geniz tıkanıklığına, kronik nezlelere deniz suyu bire birdir. Bir kere suya girmekle derinin mesamat dediğimiz hava boruları, terden, kirden temizlenerek vücudun havalanması sağlanmış olur. Ondan sonra denize girildiği anda çevre kan damarları büzüşerek çevre kanını içe yollar. İlk girildiği andaki üşüme, ürperme bundandır. Denizden çıkınca girişin tersine çevre damarları genişliyerek içteki kanı dışa çeker ki sudan çıktıktan sonra insanın sıcaklık hissetmesi de bundandır. Eğer bu hal olmuyorsa, sararıyor, morarıyor ve zangır zangır titriyorsa o insana deniz yaramıyor demektir. Bu gibiler denize girmekte İsrar etmemelidirler.
«Denizden çıkar çıkmaz hemen kurulanmak, ıslak mayoyu değiştirerek kuru bir şort veya mayo giymek faydalıdır. Aksi olursa, hele rüzgâra karşı durularak kurulanmaya çabala-nırsa vücût üşür, sırt ve belde yel dediğimiz kas ağrıları belirir. Islak mayo ile karın üşüyünce de Kolit dediğimiz müz'iç hastalık varsa azar, böbrekler rahatsız olur, mide üşür.
«Deniz banyosu fizyolojik fonksiyonları, metabolizmayı kamçılandığından insanın istiha-sı artar, ruha sükûnet, sinirlere kuvvet verir. Bu bakımdan yemeklerden önce denize girilmesi daha sıhhidir. Tok karnına girilmesi ise zararlıdır, hazmı geciktirir. Bu sebepten yemekten sonra bir saat geçmeden denize girilmemeli-dir.
«En uygun denize girme saatleri sabah 9-11 arası, öğleden sonra ise 14-19'arasıdır.
Öğleyin güneş tepede iken denize girmek, güneş ışınlarının en kuvvetli bulunduğu bir an olması bakımından mahzurludur. Bazıları da gece ay ışığında denize girmekten hoşlanırlar. Ama buna hekimler değil, şairler karışır.
«Denizde kalma müddeti bünye bakımından insandan insana göre değişebilirse de ortalama olarak girip çıkma dahil, bir saati aşma-mahdır. Bundan fazlası ifrat olur, zararlıdır. Sabahtan akşama kadar kızgın kumlarda yatıp kalkarak İstakoz gibi yanmak ve bütün nüanstan ile açık kestaneden koyu kestane rengine
kadar renk değiştirmek bir marifet değildir. Deniz banyosu ve güneş yanmasında dozu kaçıran, ifrata sapanların günün birinde hasta olarak karşımıza çıktıklarını çok görmüşüzdür. Bilhassa akciğerleri zayıf olanların deniz mevsimi geçtikten sonra eylül-ekim aylarında kısa kısa öksürükler, vücut kırgınlığı, akşam ateşleri ve gece terlemeleri ve nihayet mendile bulaşan bir kırmızı leke ile bu aşırılıklarının kurbanı olduklarım akciğerlerindeki eski geçirilmiş, uyuyan tüberkülozun yeni bir uyanmas ile telâş ve üzüntü içinde bizlere başvurduklarını da çok görmüşüzdür.
«Biz -hekimler, bilhassa gençler arasında fazla gözüken bu çeşit tüberküloz uyanmasına «Plaj salgını» diye de bir ad takarız.
Çocuklukta tüberküloz geçirip de iyi olanların ciğerlerinde geçen hastalığın hâtırası olarak kireçlenmiş bir nokta kalır. Bunu bir mangal içinde üzeri küllenmiş bir kıvılcıma benzetebiliriz, îşte deniz banyosu ve sporunun ifratında vücuda fazla işleyen güneşin ültraviyole gibi bazı ışınları bu külü savurur, kıvılcım meydana çıkar ve ateş bacayı sarar. Onun için deniz mevsimi gelince aile hekiminin kontrolünden geçmek faydalıdır.
«Atalarımızın: «Karpuz kabuğu denize düşmeyince denize girilmez» sözlerinde «Su ısınmayınca denize girilmez» hikmeti saklıdır.
«Bazı insanların bünyeleri, sıhhî durumları ılık, bazılarınınki ise soğuk sudan hoşlanırlar. Sinirli, hırçın, asabî mizaçlı dediğimiz ve bir sok tesiri elde etmek istediğimiz kimselere soğuk suya girmek bir kamçı etkisi yapar ve yarar. Kaçmış bulunan uykuları geri dönerek ruhları sükûn bulur.
«Zayıf bünyeli, mide ve bağırsaklarından, 'böbreklerinden rahatsız kimselere de ısınmış, ılık deniz suyu iyi gelir. Bu tasnife göre Boğaziçi sularım birinci kategoride, Florva, Moda, Caddebostam, Suadiye. Bostancı, Maltepe ve Pendik gibi Marmara sahili sularını da ikinci kategoride mütalâa etmek yerinde olur .
Muhakkak ki denize temiz sulardan girilmelidir. Bu da lâğımların aktığı, çöplerin döküldüğü yerlerde denize girmeviniz manasınadır. Ama canım İstanbulini, bu vasıfta hangi sahili kaldı? Kadıköv ve Kızıltoprağın birçok evlerinin lâğımlarının bağlandığı meşhur Kur-bağalı Derenin aktığı Kalamış koyundan mı denize girelim? Yoksa Bağdat Caddesindeki ev ve villâların lâğımlarının belediyenin müsamaha-
DENİZCİ (Süheyl)
— 4414 —
istanbul
ANSİKLOPEDlSl
— 4415
DENiZCiLER BAYRAMI
siyle bağlandığı yeni yağmur suyu drenaj kanallarının akıtıldığı Caddebostanı, Suadiye; Bostancı sahillerinden mi denize girelim?
«Bütün bu sahiller, maalesef bir takım egoist ve vatandaş hukukuna saygıdan yoksun hemşehrilerin lâubaliliği ve belediyemizin de kontrol ve murakabedeki müsamahasiyle bugün lâğım suları ile mülevvestir. Bereket versin ki su her şeyi temizlediği gibi buralara akan lâğımlar, denizin uçsuz, bucaksızlığında dilüe olarak patojen olma vasfını ve bulaşıcı salgın hastalıklar yaratma vasfını kaybedebilmektedirler.
«Sahillerimizin bu lâğım suları ile bulaştı
rılma lâubaliliğine şimdi bir de deniz vâsıtaları
nın akar yakıt artıklarını ulu orta her yerde sa
lıvermelerinin kepazeliği eklendi. Bütün dün
yanın bir cennet gözü ile baktıkları ve içinde
yaşamayı bir nimet saydıkları Boğaziçi ve Mar
mara sahillerimizde denize girmek dert olmuş-
dur. ";*"r*
.Sevine \sevine, serile serpile denizin kucaklarına kendinizi gönül rahatlığı ile bırakamazsınız.
Suyun sathında ya bir pislik topağı, yahut rengârenk lem'alarla parıldayan akar yakıt artığı sırnaşık bir parazit gibi sırtınıza konar, sizde de ne keyif, ne de neşe kalır artık.» (Dr. Sa-im Polat Bengiserp, Cumhuriyet Gazetesi).
DENİZCİ (Süheyl) _ Büyük başarı sağlamış bir hafif müzik orkestrasının şefi; 1932 de doğmuşdur; 1962 de beş kişilik orkestrası ile İstanbul -Hilton Otelinde çalışmakda idi; orkestrası şu sanatkârlardan kurulmuşdu : S. Denizci (Vibrafon, Sakofori), Ümid Aksu (Piyano), Atillâ Erben (Bas, Trompeet), Tuncer Tanyol (Bateri), Rafael De Luna (Şantör). Hayatı hakkında başka bilgi edinilemedi (Ses Mecmuası, 1962)
DENİZCİLER BAYRAMI — Türk gemicilerinin kabotaj imtiyazına kavuşduğu l .temmuz 1926 tarihinden itibaren her yıl «l temmuz* günü, başda İstanbul^ Türkiyenin bütün limanlarında ve deniz kenarındaki kasaba ve iskelelerinde türk gemicileri tarafından kutlanır bir bay ramdır.
Her liman ve iskelede büyüklü küçüklü bütün deniz nakil vâsıtaları Türk sancakları, donanma bayrakları ve yeşilliklerle donanır, süslenir. Bayramın başladığı-limandaki büyüklü küçüklü bütün vapurların düdüklerini öttürmesi ile ilân edilir. Türk denizcileeri Istanbulda
Tophaneden başlayarak Taksim Meydanına kadar büyük bir alay tertip ederek .Taksim Meydanındaki Cumhuriyet Âbidesine çeleııkler konulur. Deniz nakil vâsıtalarında bandolar, davul zurnalar çalınarak bir deniz resmi geçidi tertip edilir. Deniz kotra, kayık yarışları, yüz-. me yarışmaları yapılır. Ve gece bir deniz fener alayı ile bayrama son verilir. Radyolar Türk denizcilerinin kabotaj imtiyazına kavuşmasının önemi hakkında konuşmalar yapar.
Cumhuriyetin Atatürk devrinde Denizciler Bayramı Istanbulda pek parlak olur idi ve bu bayramın eğlence ağırlığı Moda Körfezinde olurdu. Reisi Cumhur Atatürk o gün Istanbulda bulunmaya çalışır ve Moda Körfezine Ertuğrul Yatı ile gelerek bayrama bizzat iştirak ederdi, bayrama yerinde toplanmış denizcilere müstesna bir şevk ve heyecan verirdi.
Kabotaj imtiyazı ve Türkiyede bu imtiyazın Türk gemicilerine verilmesei üzerine aşağıdaki satırları Ord. Prorf. Hirş'in bir makaale-sindea alıyoruz :
«İngilizce ve farnsızca Cabotage kelimesinden alınmış Kabotaj tâbirinin lûgatda hiç mânâsı yokdur. Beynelmilel bir terim olarak bir devletin, kıyılarındaki deniz ticâretini kendi vatandaşlarına, kendi bayrağım taşıyan gemilere mahfuz tutmak üzere bağışladığı imtiyazdır.
«İhtimal ki Kabotaj (Cabotage) küçük bir sandalı ifâde eden Kabo ÇCabot) kelimesinden gelmişdir. Bir fikre göre de bu kelime ispanyolca burun mânasına gelen Kabo (Cabo) kelimesinden alınmış ve «Burundan buruna sefer etmek» anlamında kullanılmışdır.
«Oh altıncı yüzyılın ortasında ilk defa olarak İngiltere devleti sahillerinin bir noktasından diğerine yük ve yolcu nakliyatını kendi bayrağım taşıyan gemilere hasrederek ecnebi gemilerin ingiliz sularında kıyıdan kıyıya seyrüseferini menetmişdir. Diğer devletler de kendi denizciliğini korumak maksadıyle mümasil bir imtiyazı kendi gemilerine bağışladığı vakit sözü geçen imtiyaza Kabotaj hakkı veya kısaca Kabotaj adı verilmişdir.
«Uzun sahillere sahip olan bir memleketin en büyük hayat haklarından biri kabotaj hakkıdır. Bununla beraber Osmanlı İmparatorluğu asırlardan beri bu haktan mahrumdu. Hattâ kapitülâsyonlar neticesinde Türk sahillerinde kabotaj imtiyazı Türk gemilerine değil, ecnebi bandırasına bağışlamıştı. Ancak 1923 yılında Lo-
zan muahedeenamesiyle ecnebi gemilerinin Türkiyede kabotaj imtiyazı kaldırılmıştır.
«19 Nisan 1926 gün ve 815 sayılı Türk Kabotaj Kanunu ile bu imtiyaz Türk gemicilerine, Türk bayrağını taşıyan gemilere verilmişdir.
«Türk Kabotaj Kanununun hükümleri ve o hükümlerin tefsirleri şunlardır.
«Türkiye sahillerinin bir noktasından diğerine emtia veya yolcu alıp nakletmek ve sahillerde limanlar dahilinde veya beyninde cer ve kılavuzluk ve herhangi mahiyette olursa olsun bilcümle liman hizmetlerini ifa etmek yalnız Türk bayrağını taşıyan gemilere münhasırdır.
«Ecnebi ticaret gemileri ancak ecnebi memleketlerden almış oldukları yolcu ve yükü Türk limanlarına çıkarırlar ve Türk limanlarından ecnebi limanlara gidecek yolcu ve yük de alırlar. Ecnebi bir limandan gelip müteaddid Türk limanlarına uğrıyan ecnebi bir vapurda bulunan bir yolcu, vapurun ara limanlarında muvakkat tevakkufu esnasında ancak ziyaret ve müşahede için karaya çıktıktan sonra yolculuğuna aynı vapurda diğer bir Türk limanına doğru devam edebilir; kabotaj kanununa aykırı hareket etmiş sayılmaz. Zira Türkiye için çok faydalı turistik ziyaretler böyle yolculuklardır.
«Türk gemileri için tanınmış kabotaj imtiyazına aykırı olarak Türkiye limanlan arasında yük ve yolcu ecnebi deniz taşıma vasıtalarından bin liradan on bin liraya kadar cezayi nakdî alınır ve o gemi Türkiye limanları için hamule ve yolcu almak ve çıkarmaktan altı aydan bir seneye kadar menolunur. Böyle bir yasak cezasına mahkûm olmuş geminin sahibi olan şirket veya şahsın müteaddid gemileri varsa yasak cezası o diğer gemiler hakkında da tatbik olunur.
«Nehirler ve göller ve Marmara havza siyle Boğazlarda, Karadeniz, Ege ve Akdenizde Türk kara sulan ile kara sularına dahil bulunan körfez, liman, koy ve sairede vapur, römor-körj istimbot, motorbot, mavna, salapurya, sandal, kayık velhasıl, makine, yelken, kürekle müteharrik merakiple tarak, priseman, macuna, sat ve her nevi nakliye ve su dubaları, kurtarma gemileri ve emsaliyle şamandıra, sal gibi sabit ve sabih vasıtlar bulundurmak ve bunlarla seyrüsefer ve nakliyat icra etmek suretiyle ticaret hakkı Türk tabasına münhasırdır.
«Türk vatandaşı olmıyan bir kimse Türk kara sularında ticaret maksadiyle herhangi bir su binek vasıtası bulunduramaz.
«Ecnebiler Türk kara sularında ticârete tahsis edilmiş olmayan, ancak seyahat ve spor gemileri bulundurabilirler.
«Kara suları içindeki balık, istiridye, midye, sünger, inci, mercan, sedef ve saire avı, kum ve çakıl ve saire ihracı ve gerek sathı denizde ve gerek karibahrîde mevcud kazazede sefain ve merakiple enkazı metrukenin ihraç ve tahlisi, dalgıçlık, kılavuzluk, deniz bakkallığı ve bilcümle Türk deniz vasıta ve merakibi der ununda kaptanlık, çarkçılık, kâtiplik, tayfahk ve amelelik ve saire icrası ve iskele, rıhtım hamallığı ve bilûmum deniz esnaflığı icrası Türk vatandaşlarına münhasırdır. Bu kabotaj imtiyazına aykırı hareket eden ecnebilere yüz liradan bin liraya kadar para 'cezası ile bir aydan üç aya kadar hapis cezası verilir.
«Kabotaj Kanunu l temmuz 1926 da yürürlüğe girdi, o gün İstanbul Ticâret ve Sanayi O-dasının Ticâret vekâletine çekdiği bir telgraf, olayın kıymetli bir vesikasıdır:
«Türk milletinin asırlardan beri taşıdığı iktisadi esaret zincirinin en ağır ve keskin halkalarından biri olan, ecanibin sahillerimizde kabotaj imtiyazı, Büyük Gazi'-mizin ve onun arkasında yekpare yürüyen milletimizin necat darbesiyle bugünden itibaren parçalanmış bulunuyor. Bütün denizcilerimiz ve hattâ milletimiz önünde hayırlı bir tarih mebdei ve feyizli refah ve itilâ ufku açan bu Türk denizcilik bayramını tebrik ve bu yevmi mesudun bundan sonra bütün denizcilerimiz için eyyamı ınahsusadan addedilerek toplu ve 'münasip bir tarzda tesbit edilmeye liyakat kesbetmiş olduğu mütalâasında bslunduğumuzun arziyle çok derin hissiyatı şükür güzar-anesinin takdimini Odamız enkutsi bir vazifei vatanper-verane addeyler efendim.»
«İşte Denizciler Bayramının hikmeti vücûdu budur» (Ord: Prof. Hirş, Aylık Ansiklopedide Kabotaj maddesi).
Aşağıdaki satırlar 1935 yılının Denizciler Bayramında tutulmuş notlardır :
«Bir gece evvel radyoda kabotaj hakkı üzerinde bir konuşma yapıldı ve l temmuz gününün niçin denizciler bayramı olduğu anlatıldı.
: «l temmuz sabahının erken saatlerinde îs-tanbuldaki bütün Türk ve yabancı gemiler san-
DENiZCiLiK BANKASI
— 4416 —
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
Denizcilik Bankasının ortakları şunlardır:
-
Devlet Hazînesi
-
Türkiye İş Bankası
-
Türkiye Emlâk Kredi Bankası
-
Eti Bank
-
Türkiye ticâret bankalarının iştirakleri
Holding şeklinde çalışan özel hukuk hükümlerine tâbi bir anonim ortaklık olan Denizcilik Bankasının bünyesinde şu işletmeler toplanmışdır :
İstanbul Limanı İşletmesi — İstanbul Lima
nı işletmesi îstanbulun ihraç ve idhal mallarının
yükleme ve boşaltılması ile bu malların arr
barlama işlerini yapar, îstanbulun kömür de
polama merkezi olan Kuruçeşme tesislerini
işletir.- - •
Uhdesine tevdi edilmiş bulunan bu faaliyetleri yürütebilmek için 110.685 M2 lik kapalı; 49,596 M- lik açık ambarlama sahası ve 21,000 M2 lik Kuruçeşme Kömür .Parkına sahip bulunmaktadır.
Yükleme ve Boşaltma manzumesinden olmak üzere büyük tonajda gemilerin Yanaşmasına elverişli Karaköyde 520, Salıpazarında 600, Sarayburnunda 240, Kuruçeşmede 270 metre uzunluklarında rıhtımlardan ve liman ağzına bağlı muhtelif şamandıralardan istifade eder.
Yükleme ve Boşaltma ameliyesinde 3 ilâ 10 ton kapasiteli 50 adet kara vinci, beheri 3 ton taşıma güçlü 83 adet istif makinesi, l ilâ 3 ton kapasiteli '46 adet çekici traktör ve kömür işle-
Denizcilifc Bankası Forsu
caklarım çekerken bayraklarla da donandılar.
«Saat 9 da Deniz Yolları işletmesinin önü, bahçesi ve rıhtımlar denizcilerle doldu.
«Saat 10 da Tophaneden Boğazkesen Yokuşu ile Taksime doğru yürüyüş başladı. Bu yürüyüşe armatörler, kaptanlar, çarkçılar, gemiciler, motorcular, mavunacılar, sandalcılar, rıhtım hamalları, çekek yerleri ve kalafat yerleri işçileri, amelesi binlerce denizci, deniz işçisi katıldı. Yürüyüş şu sıra ile tertip edilmiş-di:
Askerî Bando
Deniz Ticâret Mektebi
Her çeşid deniz kurumlarının çeleengleri ile dolu otomabiller. Şehir Bandosu
Deniz ticâret filosu kaptanları, zabitleri Ellerinde forsları ile deniz ticâret filosu gemicileri Armatörler
v Çekek yerleri, kalafat yerleri sâhibleri ve gemi inşaat ustaları Bu yerlerin amelesi, ,işcisi Dalgıçlar ve deniz tahlisyesi Mavunacılar, sandalcılar Tahmil tahliye, rıhtım hamalları
«O bayram için bir marş yapılmışdı, tes-bit edebildiğimiz nekarâtı şudur : .
Atatürkün eli altında bugün biz hepimiz Yükselen dalgaların canlı misâli gibiyiz
«Taksimde Cumhuriyet Âbidesi önünde deniz ticâret filosunun mensubları Türk Harb Filosu denizcileri tarafından karşılandı. Meydanda büyük, bir halk kitlesi toplanmışdı.
«Kaptanlar adına Said Özeğe ile Deniz Ticâret Mektebinin kurucusu Hâmid Naci, ki hasta olduğu halde iki kişinin koltuğunda gel-mişdi, birer konuşma yapdılar.
«Denizciler ve deniz kurumları adına bir heyet Dolmabahçe Sarayına giderek Atatürke arzı tâzimatda bulundu.
«Bayramın bu sabahki kısmına Taksim Meydanına gelmiş olan Bahriye Bandosunun çaldığı Cumhuriyetin X. Yılı Marşı ile son verildi.
«Öğleden sonra Deniz Ticâret Mektebinin önünde büyük bir kalabalık toplandı, deniz yarışları yapıldı. Atatürk de geldi.
«Gece bütün gemiler donandı. Bir deniz fener alayı yapıldı. Deniz yüzü sandal ve motorla sıvama kaplanmışdı. kayıklarda, motorlarda, mavunalarda küçük bandolar, caz orkestraları, davul zurlanalar, saz takımları bir âlemdi.
«Bu coşkun nümayişle fener alayı saat 21.30 da başladı, alay Limandan Boğazda Çengelköy önüne kadar giderek döndü.
«Fener alayında Fenerler idaresi bir ma-vuna üzerinde bir deniz feneri kurmuş idi. Armatör Barzilay'larm şatı, armatör Sohtorikle-rin motoru, Deniz Yollarının Gülnihal Vapuru, Vapurculuk Şirketinin Güneysu Vapuru, Fabrika ve Havuzlar İdâresinin salı fevkalâde donanmışlardı.
«Denizyollarının Ankara Vavurunda bir Denizciler Balosu verildi, sabaha kadar süren baloya Atatürk de saat 22 de geldi.
«Tophane, Sarayburnu, Şemsipaşa Kızku-lesi donanrrfış, Sarayburnu yalısında mahşeri bir halk kalabalığı toplanmış, bir araba vapurundan da havaî fişenkler atılmışdı.
«Bayrama gece saat 24 de Güneysu Vapurundan verilen bir işaretle son verildi. Her çalgı o anda Cumhuriyet Marşını çalmaya başladı ve vapurlar son. selâm düdüklerini öttürdüler. Fakat halk İstanbulun yalı boylarından sabaha kadar ayrılmadı, istanbul çok çok güzel günlerinden birini yaşadı.»
İstanbulda Denizciler Bayramı yıl yıldan revnak ve şatâretini kaybetmektedir. Türki-yenin diğer liman ve iskelelerindeki durum İs-tanbuldan belki de çok daha sönük olacakdır.
DENİZCİLİK BANKASI TÜRK ANONİM
ORTAKLIĞI —' «Türkiyede l mart 1952 tarihinde iç ve dış sularda ulaşdırma hizmetlerini görmek, sivil devlet sektörünün elindeki tersane, havuz ve benzeri kuruluşları işletmek amacı ile ve 5842 sayılı özel kanun, ile kurulmuş bir ortaklıkdır. Denizcilik Bankasının itibarî sermâyesi 500 milyon Türk Lirası olub bunun % 51 i (A grupu hisse senedle) devletçe geri kalanı da (B grupu hisse senedleri) gerçek yahud tüzel kişilerce karşılanmışdır. Bankanın merkezi Istanbuldadır. Yedi kişilik yönetim kurulunun dördü devletçe, üçü öteki ortaklıkça seçilir. Ortaklığın geneel müdürü devletçe atanır » (Türk Ansiklopedisi).
— 4417 — DENiZCiLiK BANKASI
rinde kullanılmak üzere beheri 3,5 ton kaldırma gücünü haiz 5 adet kepçeli transportör'e malik bulunmaktadır.
Yüzer taşıyıcı vasıtalar bakımından Liman İşletmesinin 12.648 gros ton karşılığı 107 adet çekici deniz aracı ve 20.040 Gros ton kapasiteli 212 adet motorsuz taşıyıcı vasıtası vardır.
Merkezi Karaköy rıhtımında bulunan Kılavuzluk ve Römorkör!ük Servisinin emrinde 7 adet kılavuz motoru ile 42 adet römorkör mev-cuddur. Ayrıca Tellitabya, Darıca, İzmit ve Ça-nakkalede bulunan Kılavuzluk İstasyonlarından başka Yeşilköy ve' Haydarpadaki İhbar İstasyonları ile faaliyetlerini yürütmektedir.
1965 senesi ilk 9 ay itibariyle İstanbul'a 22,570,677 Gros tonluk 5389 Kargo gemisi uğramış ve transit olarak kılavuz alan 49,739,230, Gros tonluk 7.429 muhtelif gemi geçmiştir.
Yükleme ve boşaltma faaliyetleri meyanın-da olmak üzere 1965 senesi ilk 9 ayında 105.925 yükleme; 357.332 ton boşaltma 7822 ton aktarma olarak genel yekûn 471.079 tonluk ticari eşya ameliyesi yapılmıştır. Kömür yükleme ve boşaltması ameliyesi aynı devre için 725.787 ton'dur.
İzmir Limam İşletmesi — izmir ve hinterlandına hizmet eden İzmir Liman işletmesi yolcu ve yük nakliyâtı, tahmil-tahliye ameliyatı, anbarlama işleriyle meşgul olur. Bu işletmeye bağlı olan Alabey Tersanesi 600 tona kadar olan teknelerin her çeşit tamiratını yapabilir.
İzmir'e bir günde vasati olarak 15,041 gros ton tutarında 5 adet yük gemisi yanaşmaktadır Pnömatik vasıtalarla yapılan yükleme, boşaltma hariç, limanda ortalama olarak; günde 1,104 ton yükleme, 785 ton boşaltma ve 540 ton ambarlama ameleiyesi yapılmaktadır.
İzmir İsletmesinin elinde İzmir körfezinde çalışan 7 adet şehir hattı yolcu vapuru bulunmaktadır. Bunların haricinde çeşitli liman faaliyetlerini yürütebilmek için 50 adet ahşap sat, 23 adet ahşap mavna, 13 adet sac mavna, 11 adet cer römorkörü; yük ve su layterleri; mazpt ve su dubaları; servis, binek ve palamar motorları, kılavuz, römorkör ve motorlarına sahiptir. Bu araçların tasıma kapasitesi 13,220 tondur.
Trabzon ve Giresu» Umanları İşletmesi —
Trabzon limanındaki tesisler yılda 20 bin ton
DENİZCİLİK BANKASI
_ 4418 _
İSTANBUL
ANSİKLOPEDİSİ
— 4419 —
DENİZCİLİK BANKASI
yükleme ve 100 bin ton boşaltma, 15 bin ton civarında da ambarlama yapmaktadırlar. Bu arada 300 Grt den küçük merakibin yıllık boşaltma miktarı da 107 bin tondur.
Trabzon ve Giresun limanına Haziran -Ekim aylan arasında üç muntazam sefer, diğer aylarda ise iki muntazam sefer yapılır. Her iki limanda da her gün bir.er ecnebi gemi bulunduğu gibi tonajları da 5-6 bin tonilâto arasındadır.
Trabzon Limanının deniz araçları 300 tonluk 4 layter) iki moriııbot ve 400 Hp bir romor-kör,müteharrik tesisleri ise üç adet 3 tonluk, bir adet 5 tonluk, bir adet 25 tonluk kreyn, l adet 10 tonluk, 2 adet 6 tonluk, bir adet 3,5 tonluk, vinç, dört adet forklift, iki adet traktör, altı adet-trayler, 3,5 ve 30 ton çeker takatta 3 adet kantar, 200 adet tahta palet, 10 adet kömür kazanı, iki oto v.s. den ibarettir.
Trabzon İşletmesinin bir de atölyesi mev-cud olup 40 kilovat saatlik bir enerji hattı ile muhtelif tezgâhları ve bu meyanda bir de 15 ton çekme gücünde ırgat kazanı vardır.
Giresun işletmesi yılda 19 bin ton yükleme, 5 bin ton boşaltma ve 4 bin ton civarında da ambarlarama yapmaktadır.
Giresun İşletmesinin deniz araçları 150 tonluk 2 layter, 2 morinbot ve 400 HP bir römorkör, müteharrik tesisleri ise 6 ton kaldırma gücünde seyyar bir vinç, 100 adet tahta palet v.s. den ibarettir.
Van Gölü işletmesi — Van gölünde 9 iskele arasında 5 gemi ile yolcu ve yük seferleri yapmaktadır; otelcilik ve balıkçılık faaliyeti ile de meşguldür.
1965 senesinin ilk 8 ayında 23,786 yolcu, 2,520 ton ticari eşya taşımıştır.
Van Gölü İşletmesi, kara nakliyatı ile daimi rekabet halinde bulunmaktadır. 1964 senesinde demiryolu'nun Tatvan'a kadar ulaşması Van gölü faaliyetlerini arttırmış, ticari eşya nakliyatı bakımından hissedilir bir gelişme göstermiştir.
. Bundan başka tren seferlerine muvazi olarak Tatvan ile Van iskelesi arasında »«haftada üç posta ve iki de ekspres seferleri ihdas edilmiştir.
Deniz Yolları İşletmesi — Kabotaj Hatları ile Harici sularda gemi işleten Denizyolları Iş-İeştmes^nin Filosu 111.743 Gross ton tutarında, 23 adet yolcu yük, l adet arabalı ve l adet akaryakıt gemisinden ibarettir.
Bu filo ile Denizyolları, dahilde karasularımızda: Karadenizde 26 Marmara ve Ege'de 16 ve Akdenizde 12 iskele arasında sefer yapmaktadır. Hariçte ise Pire, Napoli, Cenova, Marsilya, Barselona, İskenderiye, Beyrut, Hayfa, Larnafca, Rodos Triyerte, Venedik limanları ile Türkiyeyi birbirine bağlamaktadır.
1965 senesi zarfında dahili iskelelere 946, Harici limanlara ise 79 sefer tertiplemiş bulunan Denizyolları İşletmesi, İstanbul'dan her-gün vasati olarak üç gemi tahrik ettirmektedir. Seferlerle, İşletme, 1965 yılı zarfında İç Hatlarda 761.000 yolcu ve 130.000 ton yük; Dış Hat-. larda ise 60.000 yolcu ve 110.000 ton yük taşımış bulunmaktadır.
Turistik hareketleri ve gelişmeleri ehemmiyetle takip eden Denizyolları İşletmesi, Fransaya sipariş etmiş olduğu açık deniz araba vapuru ile Venedik-İzmir arasında yapılması kararlaştırılan seferleri 1966 senesi faaliyet programına ithal etmiştir. (B.: Turuva Feribotu) .
Şehir Hatları İşletmeleri — Şehir Hatları işletmesi; Marmara Denizinde, Adalar, Anadolu
sahili ve Boğaziçi ile izmit Körfezinde faaliyette bulunmaktadır .
İşletmekte olduğu 60 yolcu ve 15 arabalı vapur ile 66 iskele arasında çalışan Şehir Hatları yüzer yaşıtları, Pazar günleri yapılan munzam ve zuhurat seferleri hariç, günde vasati olarak 600 küsur sefer yapmakta ve böylelikle iskelelerden her iki dakikada bir gemi tahrik etmek suretiyle 71 milyon veya günde vasati olarak 195 bin yolcu taşımış bulunmaktadır.
1966 yılında sefere konulacak "Salacak ve Şemsipaşa arabalı vapurlariyle bu tip vasıta nakliyat filosunu 17 ye yükseltecek olan Şehir Hatları İşletmesi 1965 yılında 3 milyon 2 yüzbin çeşitli nakil vasıtası taşımış ve Asya ile Avrupa arasındaki trafiğe hizmet etmiş bulunmaktadır.
Umumi tonajı 12.910 gross ton olan arabalı vapur filosu 5467 yolcu, 608 otomobil, 244 kamyon taşıyabilmektedir. 1966 yılında Harem arabalı iskelesi seferleri hizmete açılabilmesi arabalı iskelesi seferleri hizmete âçılmışdır.
60 ünitenen müteşekkil yolcu filosunun genel tonojı 30.290 gross ton olup yolcu kapasitesi 64.077 dir.
Memleket turizmine hizmet etmeyi bir vazife bilen Şehir Hatları İşletmesi bu gayeyi gözönünde tutarak yabancı ve yerli turistlerimiz için 3 saat devam eden ve bu müddet zarfında Boğaziçinin tarihî ve turistik bakımından kayda şayan hususiyetlerini 3. muhtelif lisanda bildiren Boğaziçi Turistik Gezintilerini tertip etmiş bulunmaktadır.
Tersaneler — Denizcilik Bankası gemileri ile yerli ve yabancı armatörlere âid gemilerin tamirleri ve yeni gemi inşâsı faaliyetlerinde bulunurlar.
Bu Tersanelerde Şehir Hatları İşletmesi için yeni araba vapurları ve yolcu vapurları yapılmıştır. Denizyolları işletmesine akaryakıt tankeri Türkiye Devlet Demir Yoları için muhtelif layter ve römorkör yapılmıştır. Dört tersanedir; bu tersanelerden 1964 yılında toplam olarak 114.165.014 liralık hasılat temin edilmiştir (B.: Cami altı Tersanesi, cild 6, sayfa 3353; Haliç-Kasımpaşa Tlrsânesi; Hasköy Tersâhe-si; İstinye Tersanesi).
Kıyı Emniyet İşletmesi — Kıyı Emniyeti işletmesi Türkiye kıyılarında mal ve can emniyetini temin eden araç ve tesisleri tekel şeklinde işleten ve bunların işletilmesinden gelir temin eden bir müessesedir.
İşletme, deniz fenerleri, sis düdük istasyonları, can kurtarma motorları ve radyofar tesislerine sahiptir.
Bilhassa sisli havalarda Karadeniz ve Akdenizde seyreden gemilere verdiği sinyallerle yerlerini tesbit etmelerine yardımcı olan Kef-ken, Rumeliburnu ve Fenike radyofar istasyonları en modern âletlerle donatılmış bulunmaktadır.
Öte yandan^ kıyılarımızda bulunan tahlisiye istasyonları, her yıl fırtınalı havalarda batan veya kayalara bindirip parçalanan teknelerdeki yüzlerce gemicinin hayatını kurtarmaktadır. Karadenizde bilhassa Şile ve Kefken bölgesinde meydana gelen birçok deniz kaza-
Haliç Vapurlarından 17 numaralı (Resim : Behçet Cantok)
I.iınan Vapurlarından Pendik (Resim : Behçet Cantok)
— 4421
_ 4420 —
Marmara Hatlar» Vapurlarından Gemlik (Resim : Behçet Cantok)
DENiZCiLiK BANKASI
ları bir hayli can kaybına sebep olmaktadır. Bankamız 1964 yılında buralarda teknik kurtarma araç ve teçhizat ile donatılmış modern tahlisiye istasyonları kurmuş bulunmaktadır.
Bugün İşletmenin elinde 175 kıyı feneri, 23 ışıklı şamandra, 2 çubuk işareti,, 11 sis düdük istasyonu 3 sis düdük çanı, 17 tahlisiye istasyonu, 7 telsiz haberleşme merkezi ve 3 rad-
yofor istasyonu bulunmaktadır.
Gemi Kurtarma İşletmesi — Gemi Kurtarma İşletmesi, denizlerimizde gemi kurtarma ve yardım işlerini yapmaya yetkili bir işletme olup, kıyılarımızın muayyen kısımlarında deniz kazalarına uğrayan yabancı ve Türk gemi lerinin kurtarılması için kanunen tekel hakkına sahiptir.
Kazazade gemi ve yüklerini kurtarma işlerinin hacmi bugünkü yük ve yolcu gemileri nin modern, mütenevvi seyir alet ve cihazlarına malik bulunmaları sebebiyle her zaman değişmektedir.
1952 yılından bugüne kadar en fazla kurtarma yapılan yıl 1955 senesi olmuştur. 1955 yılında, 7 si Türk, ili yabancı olmak üzere 18 gemi kurtarılmıştır.
Halen İşletmede tonaj toplamı 2152 gros ton olan Alemdar, Hora, İmroz II kurtarma gemileri mevcud olup, 1966 Mayısında işletmemize teslim edilmek üzere Almanya'ya sipariş edilmiş olan 5000 HP kuvvetinde bir açık deniz kurtarma-yardım gemisi de bu filoya katılmış olacaktır.
İSTANBUL
Yalova Kaplıcaları işletmesi — 1929 senesinde Atatürk'ün irşatlariyle modern bir su şehri haline getirilen Yalova Kaplıcaları o tarihten 1939 tarihine kadar Türkiye Seyrisefain İdare si ve Akay İşletmesi ve Denizbank tarafından, 1939 tarihinden 1952 yılına kadar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanldığı tarafından idare edilmiş, 1952 senesinde ise bir kira mukavelesiyle ve 25 sene müddetle idare Bankamıza devredilmiştir.
Halen en büyüğü Termal Otel (87 oda 152 yatak) olmak üzere, Büyük Otel (54 oda 108 yatak), Çınar Otel (23 oda 42 yatak), Taş Otel (17 oda 33 yatak)} Küçük Otel (9 oda 18 yatak) isminde her sınıf halka hitap eden temiz, bakımlı 5 otel mevcuttur.
Banka ayrıca inşaatı ikmal edilmekte bulunan 150 yataklı halk tipi bir otel ve lokantayı da halk hizmetine açmak üzeredir.
Kaplıcalar dahilinde muhtelif tip hamam ve banyolar ile açık yüzme havuzu ve Termal Otelde tam teçhizatı ve ekipli banyo tedavi ve sıhhi tesisleri mevcuttur.
Kaplıcalarda yeraltı kaynaklarından günde 66 santigraf sıcaklıkta 1375 ton şifalı ve rad-yoaktiv su çıkmakta ve bu sular tedaviye gelen hasta müşterilerin istifadesine arzedilmek-tedir.
Kaplıcalarda mütehassıs doktorlar nezaretinde romatizma, sinir hastalıkları, sürmenaj karaciğer ve cilt rahatsızlıklarının tedavileri yapılmaktadır .
Kaplıcalar, ekspres vapurlariyle İstanbul'dan 2 saatte bağlanan Yalova iskelesine 14 kilometre mesafededir (B.: Yalova).
ANSİKLOPEDİSİ
Liman Lokantası — Galata Yolcu Salonun da Denizcilik Bankasına ait bir lokanta bulunmaktadır. Modern bir şekilde tanzim ve tefriş edilen bu lokanta, güzel manzarası, nefis yemekleri ve iyi servisi ile halkımızın hizmetindedir. Yemeklerinin lezzeti ve çeşitleri dolayisi-le yabancı memleketlere de kendini tanıtan Liman Lokantası turistlerin tercih ettiği bir lokanta hâline gelmiştir. Bu lokanta 250 kişiye servis yapacak kapasitede olup toplantı ve düğünler ile dışarıdan ismarlanacak her türlü ihtiyacı karşılıyacak durumdadır. (B.: Liman Lo-kontası),
Hastahâne — Büyük müessese personeli ve ailelerinin muayene ve tedavileri için tanı teşkilâtlı bir hastahaneye sahiptir.
Bankacılık — Denizcilik Bankası bankacılık işleriyle de meşgul olmakdadır, on şehirde 26 şubesi vardır : 1. Galata Merkez Şubesi; 2. Beşiktaş Şubesi; 3. Beylerbeyi Şubesi; 4. Büyük-ada Şubesi; 5. Çengelköy Şubesi; 6. Kadıköy Şubesi; 7. Kasımpaşa Şubesi; 8. Sarıyer Şubesi; 9. Üsküdar Şubesi; 10 Yeniköy Şubesi; 11. Emir-gân Şubesi; 12. Unkapam Şubesi; 13. Beykoz Şubesi; 14. izmir Şubesi;. 15. İzmir Bayraklı Şubesi; 16. İzmir Karşıyaka Şubesi; 17. İzmir Konak Şubesi; 18. Ankara Ulus Şubesi; 19. Ankara Yenişehir Şubesi; 20. Yalova Şubesi; 21. Antalya Şubesi; 22. Gemlik Şubesi; 23. Karadeniz Ereğ-lisi Şubesi; 24. Mersin Şubesi; 25. Rize Şubesi; 26. Trabzon Şubesi.
Denizcilik Bankası Erkek Sanat Enstitüsü
— Bankaya bağlı Tersanelerle çeşitli işyerlerine ve gemilerine (Gemi Yapı, Gemi Makine, Elektrik, Radyo - Telsiz ve İnce Marangozluk bölümlerinde) kalifiye eleman yetiştirmek anıa-ciyle kurulmuş olan Haliç Tersanesi içinde kâin Millî Eğitim Bakanlığınca tasdikli Denizcilik Bankası Erkek Sanat Enstitüsünün öğrenim süresi 6 yıldır. Enstitüyü bitirenler mecburi hizmete tabidirler.
Devlet Ortaokul programlariyle meslekî bilgi veren Sanat Ortaokuluna dayalı Enstitünün birinci devre birinci sınıfına, her öğretim yılı başında İlkokulu bitirenler, arasından seçme imtihanı ile öğrenci alınır.
Enstitünün 1. sınıfına girebilmek için, Sanat Ortaokulu son sınıfında okunan Türkçe, Matematik, Fizik ve Kimya dersleriyle bulunduğu şubedeki meslek derslerinden üstün not
DENİZCİLİK BANKASI
almak ve bu devreyi Haziran döneminde bitirmek şarttır. Bu şartları taşıyanlar arasından bi-liıme dereceleri esas tutulmak suretiyle her şubeden onar öğrenci Enstitüsünün 1. sınıfına ka-du! olunur. Hariçten Ortaokulu bitirenler bu sınıflara alınmazlar.
Öğrencilere, her çeşit giyim eşyasiyle ders araçlarını, öğle yemeklerni ve harçlıklarını Banka temin eder.
Tarihçe — «Hazîne Hassa Vapurları İdaresi» adı altında temeli 1844-1845 yılları arasında atılmış olan Denizcilik Bankası Türkiye'nin en büyük müesseselerinden biridir. Yüz yılı aşan tarihçesinde on defa isim ve idare şekli değişdirdiği görülür.
Geçen asrın ilk yarındadır ki yelkenli gemilerin yeri buharlı gemiler, vapurlar almaya başlamışdır. Deniz yolu ile asker, ağır silâh ve cebhâne nakliyâtı için Osmanlı Donanmasına da vapurlar satın alınmış ve bunlara «Tersane Vapurları» denilmişdir. Bu vapurların bütün mürettebatı bahriyeli, askerdi.
Kapitülâsiyon muahedelerinin hükümleri ile ecnebi gemiler Türk sularında ve Türk liman ve iskeleleri arasında yük ve yolcu taşıma serbestîsine sâhib idiler. Yelkenli gemiler devri sonlan ile buharlı gemilerin ilk devrinde yabancı bayraklar altında seyrü sefer eden gemiler Türkiye sularına hâkim olmuşlardı. O tarihlerde Türk ticâret filosunu Türk bayrağı çeker küçük tonajdaki şahıs malı yelkenliler temsil ediyordu; bunların büyük çoğunluğunun sâhib-leri de Türkiyenin yalı boyları halkının runı-larıydı. Türk olsun rum olsun, Osmanlı împa-torluğu tebaası o armatörler de vapurlar satın alarak işletecek kudrete sâhib değildi. Buharlı gemilerle bir Türk ticâret filosunun kurulması devlete kalıyordu. Ağır 'dış borçlar altında bunalmış Osmanlı İmparatorluğu için böyle bir filonun tesisi, tesisden sonra da, kendi sularında ve kendi liman ve iskeleleri arasında yük ve yolcu nakliyatında amansız, ecnebi rekaabe-ti ile mücâdele ederek o ticâret filosunu ya-şata bilmek ayrı ve çok çetin bir işdi.
I. HAZİNEİ HASSA VAPURLARI İDARESİ — 1844 ile 1845 arasında Sultan Abdulmecid büyük bir fedâkârlık yaparak şahsî gelir ve masraflarına âid Hazînei Hassadan verdiği para ile iki vapur aldırttı, Bahriye Nazırlığına bağlı bir özel idare ile bu vapurlar Türk liman
4422 —
— 4423 —
Büyük Pos£a Vapurlarından Ankara (Resim : Behçet Cantok)
DENİZCİLİK BANKASI
ve iskeleleri arasında yolcu ve yük taşımaya başladılar. Halk arasında «Hazînei Hassa Vapurları» diye isimlendirilen bu ilk vapurun isimleri «Seyri Bahrî» ve «Eseri Hayr» dır; yandan çarklı, padl teknelerdi. İlk kurulan hatlar îstanbul ile İzmit, Gemlik ve Tekirdağ iskeleleri arasındadır. İşte bu işletmedir ki, Denizcilik Bankasının temeli olmuşdur. Bahriye Nazırlığına bağlı idarenin başında Mısır valisi Abbas Paşanın oğlu ve Sultan Abdülmecidin kızı Mü-nire Sultanın kocası îlhâmi Paşa ile ermeni vatandaşlardan ve namuslu bir iş adamı Bogos Bey bulunuyordu.
Hazîne Hassa Vapurları halkdan ve tüccardan büyük bir rağbet gördü, temiz eller ile de idare edildiği için beş sene içinde vapur sayısı ikiden onbese yükseldi, îstanbulda ilk liman işletmesine başladı, Sirkeci - Adalar, Sirkeci - Pendik (Marmaranın Anadolu yalısı), ve Sirkeci (Yeşil köye) Ayastefanos (Marmaranın rumeli yalısı) hatları kuruldu.
1864 senesi başında türk ticâret filosunun vapurları ile Tersane Vapurlarının ayırd edilmesi için ticâret gemilerinin devlet sancağından ayrı bir sancak çekmelerine karar verildi, aşağıdaki satırları devrin gazetelerinden «Terce-mânı Ahval» den alıyoruz: «Etrafı yeşil, ortası* kırmızı, ve kırmızının ortasında beyaz yarım ay resmi bulunan yeni bir sancak ticâret gemileri sancağı olarak kabul edildi. Hazîne Hassa Vapurları ile diğer bütün Osmanlı ticâret gemilerinin bundan 'sonra bu sancağı çekmeleri için bir irâdei seniyye (ferman) çıkdı».
Ecnebi vapurlarının süvari ve mürettebatından gördükleri kötü muameleden tiksinmiş
İSTANBUL
ve alınan fahiş ücretlerden de bezmiş olan Akdeniz ve Karadeniz yalılarının Türk-müslü-man halkından pâdişâha arızalar, Hazîne Hassa Vapurları İdaresine mektublar gelerek oralara da Hazînei Hassa Vapurları işletilmesi istenildi, dâima yolcu ve tüccar malı bulunacağı kesin rakamlarla bildirildi. İdarenin işi genişleyince Hazîne Hassa Vapurları 1864 de «Fevâ-idi Osmaniye» adı ile ve-«Nazır» unvanını taşıyan bir müdür idaresinde müstakil bir işletme oldu.
II. FEVÂİDİ OSMANİYE İDARESİ — Bu teşebbüs yabancı iş adamlarını harekete geçirdi ve gelişmesinin daha ilk kademesinde bu Türk şirketini yok etme yolunu aradılar. Bonal adında maceraperest bir fransız, Fevâidi Osmaniye Şirketinin muamelâtı fransızca olursa vs idaresi de vapurculukdan anlayan ecnebilere bırakılırsa ecnebiler tarafından da rağbet göreceği, Hazînei Hassaya da daha büyük menefaat-lar sağlayacağını, hiç şübhesiz ki büyük çıkarlar vaad ettiği kimseler vâsıtası ile pâdişâha aks ettirdi, Fevâidi Osmaniye idaresini işletmeye şahsen tâlib oldu, fakat emeline muvaffak ola madı.
Hazînei Hassa Vapurları İdâresinin başında bulunanlardan İlhâmi Paşa henüz 25 yaşında iken vefat etmişdi, o idarenin başında Bogos Beyde 1860 yılına kadar bulunmuş ve Bonal'in entrikaları karşısında kendi isteği ile çekilmişdi, 1861 de Hazînei Hassa Vapurları İdaresi müdürlüğüne «Karamanlılar» denilen Anadolunun or-todoks Türklerinden, rumca konuşmasını bile bilmeyen Yuvam Avramidis Efendi tâyin edil-mişdi, namuslu ve çalışkan bir iş adamı idi. Ha-
ANSİKLOPEDİSİ
zine Hassa İdâresinin «Fevâidi Osmaniye» adını alması onun müdürlüğü zamanında olmuşdur; yaşlı Bogos Efendiyi çok üzen Bonal'in entrikalarını da genç ve enerjik bu Yuvan Efendi ön-lenıişdir ki, Anadolu halkı için çok yadırganan bir meslek olan denizcilikle uğraşması ve ingilizlerin de denizci bir milet bilinmesi dolayısı ile Yuvan adı «Con»a çevrilerek muhitinde «Con Paşa» diye şöhret bulmuşdur. Türk deniz ticaret filosunun gelişmesinde büyük hizmetleri olmuş bir simadır.
Hazînei Hassa Vapurları idaresi Fevâidi Osmâniyeye yirmi vapur devretmşidi, bu vapurlardan ancak şu isimler tesbit edilebildi:
Eseri Cedid
Eseri Hayr
îzzeddin
Malakof
Nümayişi Ticâret
Ömer Paşa
Peyki Şeref
Pürsûd
Sâiki Sadî
Seyri Bahrî
Şehper •
Tâif
Vâsıtai Ticâret
Türk Ansiklopedisi «Fevâidi Osmaniye İdaresi» nin kuruluşunu 1844 de gösteriyor, ve Hazîne Hassa Vapurları İdaresinden hiç bahsetmiyor. 1844-1845 yıllarından 1864 yılına kadar ilk Türk ticâret vapurlarım işleten, yukarda kaydettiğimiz gibi Hazîne Hassa İdaresi olmuşdur; devrin gazetelerinden «Tercemânı Ahval», Fevâidi Osmaniye adının verilmesini 26 rebîülâhir 1281 (28 eylül 1864) tarihli nüshasında kesin ifâde ile kaydediyor: «...Hazînei Hassanın mev-cud yirmi vapurunun yeni bir idare işletilmesine ve bu yeni idarenin adının Fevâidi Osmâ-. niye olmasına karar verildi».
Aynı gazete aynı nüshasında ismin değişmesiyle birlikde Osmanlı ticâret gemileri sancağının da değiştirildiğini yazıyor: «Devleti Aliyye ticâret gemilerinin evvelce çekdikleri sancak bir güzel suretde olmayub değiştirildi, bundan böyle zemini yeşil, ortasında kürevî bir beyaz, beyazın üzerinde de yarım ay resmi bulunan bir sancak çekmeleri kararlasdı. Fakat, görünüşde zarif ise de yağmur ve güneşle pek az sonra bir fena renge girdiğinden ticâret sancağı tekrar değişdi. Bundan sonra ticâret gemilerinin de
DENİZCİLİK BANKA3Î
devletin asıl sancağını çekmelerine karar verildi; fakat, kırmızı zemin üzerine ay yıldızlı bu sancağın harb gemileri sancağından farklı olması için, ayı daha ince, yıldızı da, devlet sancağı gibi 8 köşeli (bacaklı, suâli) olmayub beş köşeli oldu, Fevâidi Osmaniye Vapurları ile diğer bilumum ticâret gemileri bu sancağı çekdi-ler.»
Burada dikkate değer önemli bir nokta vardır; 1864 de evvelâ Fevâidi Osmaniye vapurlarının bayraklarında resmedilmiş bir hilâl ortasındaki beş köşeli yıldızın zarafeti, bu sefer asıl devlet bayrağındaki sekiz köşeli yıldızın değiştirilmesine sebeb olmuş, ve hem harb gemileri hem ticâret gemileri aynı sancağı çekmeye başlamışlardır.
26 cemâziyelevvel 1281 (27 ekim 1864) tarihli Tercemânı Ahval gazetesinde şunlar yazılıdır «Fevâidi Osmaniye Vapurları, memleketimizin asıl malı ve yâri ve bilcümle Osmanlıların bisi şeref ve itibârı olduğundan bir imtiyazı mahsus olmak üzere vapurların baş tarafındaki ufkî serene mahmuza beyaz zemin üzerine kırmızı ile Fevâidi Osmaniye yazılı bir güzel flama çekmeye başlamışlardır.»
Yine aynı gazetenin 9 receb 1281 (8 aralık' 1864) tarihli nüshasında Trabzondan İstanbula gelmekde olan yolcuların şu teşekkür mektubu neşredilmişdir: «Mâhi hâlin ibtidâsı çarşamba günü Fevâidi Osmaniye vapuru hümâyunlarından Vâsıtai Ticâret ile Trabzondan hareket ve yol üzerinde bulunan iskelelere uğrayarak îneboluya muvâsalet ile cumartesi günü saat 10,30 da (akşama doğru) fekki lenger ettikde gece yarısından sonra görülmemiş işidilmemiş mertebede şiddetli fırtınaya tutulup bir hâlinâ ümidîde kalmışdık. Süvarimiz Kaptan Dobra-noviç vapurun kumanda yeri olan çarkları üzerinden bir an ayrılmayarak ve tayfasını hizmetleri başında kullanub derecesiz gayret ve maharetle sekizyüzden fazla yolcu olduğumuz halde kimsenin burnu kanamaksızın ve bu kadar denk eşyalara zarar erişmeksizin ertesi günü cümlemizi Ereğli Limanına (selâmete) çıkar-mışdır. Teşekkürlerimizi icra ederiz».
Türk sularında ve türk limanları ile iskeleleri arasında yabancı bayraklarla rekabet mücâdelesinde, idâresinin dürüstlü ve mensub-larının çalışma gayreti ile muvaffak olmuş bulunan Fevâidi Osmaniye İdaresini ele geçirme hırslan devanı ediyordu, ilk teşebbüslerinde
— 4425 —
— 4424 —
Bir Küçük Tanker Yozgat (Resim : Behçet Cantok)
DENİZCİLİK BANKASI
emeleine kavuşmayan fransız Bonal yine sahneye çıkdı, vaktiyle Bogos Beyin yapdığı gibi 1867 de Con Paşa da müdürlükden çekildi ve Bonal Fevâidi Osmâniyeye müdür olduise de çok kalamadı, 1871 de yerini yine Con Paşaya bırakarak istifaya mecbur oldu.
Devrin pâdişâhı Sultan Abdülaziz denizciliğe karşı aşırı ilgi gösteren bir hükümdar idi; Osmanlı Donanmasına eski satvet ve şevketine kavuşdurma arzusu yanında Türk ticâret filosunu da imparatorluğun azametine lâyık şekilde yükseltmek gaayesinde idi, ve Fevâidi Osmaniye idaresini adetâ fahrî himayesine al-mışdı, bundan ötürüdür ki idarenin adı tekrar değişdi, pâdişâhın ismine nisbetle «îdârei Aziziye» oldu.
III. İDÂREÎ AZİZİYE — Sultan Abdülaziz Türkiye'nin ilk büyük vapur işletme kumpanyası olmuş ve üç defa isim değirmiş îdârei Aziziyeyi, sermâyesini çıkarılacak hisse sened-leri ile gereği gibi arttırarak büyük bir Türk Anonim (Ortaklılığı) Şirketi yapmak istiyordu. Bu şirket kuruluncaya kadar îdârei Aziziye bahriye nazırlığına bağlandı. Fakat 1870-1871 Alman-Fransız Harbinin doğurduğu bir ekonomik buhran böyle bir şiketin hisse senedlerini alacak sermâye sahihlerini endişeye düşürdü ve o anonim şirket kurulamadı, îdârei Aziziyenin işletilmesi, o sırada Şûrâyı-devlet (Danıştay) âzası bulunan Hazîne Hassa Vapurları idaresinde büyük hizmetleri görülmüş Bogos Beye havale edildi. Hayli yaşlı bulunan Bogos Bey İngiltereye iki yeni vapur siparişi ile işe başladı, fakat idarenin başında ancak bir yıl kadar kalabildi, 1872 de vefat etti. idare müdürlü-
İSTANBUL
ğüne tekrar Yuvan Avramidis Con Paşa tâyin edildi.
Trabzon hattı idarenin en işlek hattı olmuş-du. Girid ve Trabluzgarb gibi yeni hatlar kuruldu, Trabzona, İzmire, arada ancak bir yahud iki iskeleye uğrayarak gidip gelen ekspres postaları ihdas edildi. Istanbulda Haydarpaşa, Kadıköy, Adalar, Anadolu ve Rumeli Marmara kıyı seferleri çoğaltıldı, ve bütün bu işler için yeni vapurlar satın alındı. Hazînede para olmadığı için bu ağır masraflar İdarenin hâsılatından ödendi; dolayısı ile bâzı nüfuzlu kötü kişiler için İdârei Aziziyeyi ele geçirmek, «Bal tutan parmağını yalar» diye meşhur avâmî tâbir ile kendilerine büyük menfeatler sağlamak bir hedef oldu.
1876 da Sultan Abdülaziz tahtdan indirildi, Beşinci Sultan Muradın kısa saltanatından sonra ikinci Sultan Abdülhamid pâdişâh oldu. Çe-şidli tesisleri ve vapurları ile imparatorluğu deniz ticâret filosunun temsil eden bir idarenin sakıt bir hükümdarın adını taşıması elbet ki uygun görülmezdi, 1878 de «İdârei Aziziye» adı, «İdârei Mahsûsa» ya çevrildi.
IV. ÎDÂREİ MAHSÛSA — Müessese bu yeni devrinde önce bir umum müdürlükle idare edildi, müessesenin iş bilir namuslu adamı meşhur Con Paşa müdür muavini oldu.
İdârei Aziziye îdârei Mahsusaya büyüklü küçüklü, eski yeni 79 vapur devretmişdi ki alfabetik sıra ile isimleri şunlardır:
Ali Sâib Paşa . . •
Anadolu
Arslan
ANSİKLOPEDİSİ
Asir Aydın Bahricedid Bartin Batum Biga Bingazi Burgaz Canik Ceylân Çeşme Dolmabağçe Edremit Erenköyü Gedikler Gelibolu Girid Hareket Hasan Paşa Hayredîlin Hereke Heybeli İhsan İstinye izmir İzmit İzzeddin Kaadiriye Kadıköy Kâmil Paşa. Kaplan Karamürsel Kars • Kartal Kayseri Kılıçali Kınalı Knîfde Lütfiye Malakof Maltepe Marmara Medârıfevâid Medântevfik Mesud Midilli Mudanya Musul Mürüvvet Neced Nîmetihüdâ NüzhetÎ3'e
DENİZCİLİK BANKASI
Pars
Pendik
Plevne,
Pürsûd
Saadet
Sakarya
San'a
Selâmet
Selanik
Seyyar
Silivri
Söğüdlü
Şahin
Sark
Dostları ilə paylaş: |