Kurs ve Ders Hedefleri) Prof. Dr. Feridun Yenisey (Örgütlü Suçlar ve Terör Suçlarının Muhakemesi) Yrd. Doç. Dr. Namık Kemal Topçu



Yüklə 3,66 Mb.
səhifə14/77
tarix16.01.2019
ölçüsü3,66 Mb.
#97569
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   77

5.2.6. İştirak

Madde ile iştirake ilişkin özel bir düzenleme yapılmadığından, kanunun genel hükümleri (TCK 37-40) burada da geçerlidir. Eylemin işlenmesinde fiile hâkimiyet kuracak nitelikte katkısı bulunan kişiler, müşterek fail olarak sorumlu tutulmalıdır. Yargıtay amaç suçun işlenmesi sırasında eylemde bulunanlara destek olma amacıyla

destek grubunda yer almayı, eylemde telsizci olarak yer almayı veya tepede gözetleme yaparak iştirak etmenin fail sıfatıyla sorumlu olmayı gerektirdiğini kabul etmektedir.

5.2.7. Lehe Kanun Sorunu

TCK 302'de belirlenen ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır. Bunun yanısıra, TCK 302'de belirtilen amaç suç işlenirken gerçekleşen fiillerin karşılığını oluşturan suçların cezalarına da hükmolunur. Dolayısıyla 01/06/2005 tarihi öncesi itibarıyla, bu suçun karşılığı olan 765 Sayılı TCK'nın 125'inci maddesinin sanıkların lehine olduğu açıktır.

5237 sayılı TCK'nın 22. maddesinin benzeri bir düzenleme 765 sayılı TCK'nın 170. maddesinde yer almasına rağmen terör suçları ile ilgili olarak yasa koyucu çeşitli dönemlerde pişmanlık yasaları çıkarmış en son 4959 sayılı Topluma Kazandırma adıyla bilinen yasayı yürürlüğe koymuştur.

5237 sayılı TCK'nın döneminde ise, etkin pişmanlığa ilişkin düzenleme TCK'nın kendi içinde yapılmıştır. 5237 sayılı TCK'nın 314/3 maddesinde suç işlemek için örgüt kurmak suçuna ilişkin diğer hükümler bu suç açısından da aynen uygulanır hükmüne yer verilmiştir.

TCK 221/2 maddesinde, "Örgüt üyesinin, örgütün faaliyet çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirilmesi hâlinde hakkında cezaya hükmolunmaz"; 221/4 maddesinde "terör örgütü adına suç işleyen kişinin gönüllü olarak teslim olup örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi hâlinde hakkında örgüt üyeliği suçunda dolayı cezaya hükmolunmaz"; aynı yasa maddesinin 5 fıkrasında ise "etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir" düzenlemesi bulunmaktadır.

Görüldüğü üzere TCK'nın 221. madde terör örgütü üyeliği açısından 314/3 maddede yapılan atıf ile gündeme gelmektedir. TCK 302 ve 309. maddelerde düzenlenen suçlarda ise, 221. madde de düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması söz konusu değildir.

Zira bu maddelerde terör örgütü üyesi veya kurucusu olma suçları değil, TCK'nın 302. maddesinde Devlet birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, 309. maddede ise Anayasayı ihlal suçları düzenlenmiştir. Bu suçlar açısından 221. maddenin uygulanacağını gösterir gerek TCK'da ve gerekse özel yasalarda bir düzenleme bulunmamaktadır.

Diğer yandan 221. madde de örgüt adına suç işleyenler hakkında sadece örgüt üyeliğinden ceza verilemeyeceği hükme bağlanmış olup terör örgütü kurucusunun veya üyesinin TCK 309. madde de düzenlenen suçu işlemesi hâlinde 302. madde de düzenlenen suçtan veya diğer suçlardan (adam öldürme, gasp, hürriyeti tahdit v.b.) bir cezasızlık hâli veya ceza indirimi söz konusu edilmemiştir.

Yine TCK'nın 302 ve 309. maddelerinde fail için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası öngörülmüştür. TCK'nın 221. maddesinde ise, oransal indirim yapılacağı düzenlenmiştir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis ile (TCK'nın 62. maddesinin uygulanması hâlinde) müebbet hapis cezasından oransal indirim söz konusu olamayacağına göre yasa koyucunun TCK'nın 302 ve 309. maddeleri açısından etkin pişmanlık hususunda bir düzenleme yapmadığı, dolayısıyla sanık hakkında TCK'nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşılmaktadır.

5.2.8. Suçun Muhakemesi ve İspatı ile İlgili Bazı Hususlar

302'inci maddedeki suçun işlenmesi sırasında işlenebilecek diğer birtakım suçların üzerinde işlendiği kişiler de oluşan diğer suçların mağduru sayılmalıdır. Diğer bir anlatımla kendilerine karşı suç işlenen kişiler 302. maddenin değil, oluşan diğer suçların mağduru durumundadır.

Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunda Hazine davaya katılamaz: "Sanıklara atılı Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunun niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı olmayan Hazinenin davaya katılmasına ilişkin karar hukukî değerden yoksun olup hükmü temyiz yetkisi vermeyeceğinden, katılan Hazine vekilinin temyiz isteminin CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE", (9.C.D, 14.09.2011 tarih, Esas No: 2009/15336-Karar No: 2011/25416)

Devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine yönelik vahim nitelikteki eylemler ile ilgili olarak yürütülen soruşturma ve yargılamalarda iddia konusu eylemlerle ilgili beyanı bulunanların tüm aşamalardaki ifadeleri getirtilmelidir.

Ancak ceza muhakemesinin "delillerin doğrudan doğruyalığı ilkesi" uyarınca, iddia konusu fiillerle ilgili bilgisi bulunan kişilerin duruşmada hüküm verecek hâkim tarafından bizzat dinlenmesi gerekir. Bu nedenle, bu kişilerin duruşmada dinlenilmemesi hâlinde salt önceki ifadelerinin tutanakları delil olarak kullanılmamalıdır.

Failin katıldığı iddia edilen eylemlerin evrak asıllarının yada onaylı suretlerinin dosyaya celbi sağlanmalıdır.



5.3. TCK 307/1: Askerî Tesislerin Tahribi Suçu

Maddenin birinci fıkrasında Devletin silahlı kuvvetlerine ait veya bu kuvvetlerin hizmetine verilmiş kara, deniz ve hava ulaşım araçlarının, yolların, müesseselerin, depoların, diğer askerî tesislerin kısmen veya tamamen tahribi veya kullanılmayacak hâle getirilmesi suç hâline getirilmiştir.

"Sanığın 14.7.2006 tarihli Uzunlar köyü yol ayırımında diğer örgüt mensupları ile birlikte pusu kurup uzun namlulu silahlarla askeri konvoya ateş etme ve 30.4.2006 tarihinde Kocaköy ilçesinde jandarmanın 2 nolu nöbet kulübesine ve kamu binalarına yönelik silahlı saldırı eylemlerinin ayrı ayrı 5237 sayılı TCK'nın 307. maddesinde tanımlanan suçları oluşturacağı..", (9. C.D, 25.2.2008 gün, Esas No: 2007/10792-Karar No: 2008/987).'

Bu fıkrada tanımlanan suç, mala zarar verme suçunun özel bir şeklini oluşturmaktadır.

İkinci fıkrada ise, suçun ağırlaştırıcı nedenleri gösterilmiştir.

Üçüncü fıkrada, bu tesislere zarar vermeye taksirle neden olma ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.



5.4.TCK 307/4: Savaş Zamanında Düşman Askerî Hareketlerini Kolaylaştırma Suçu

Maddenin dördüncü fıkrasında düzenlenen suçta korunan yarar, savaş zamanında Türkiye Devleti'nin askerî hareketlerine zarar verici fiilleri engellemek ve böylece Devletin savaş çabalarını korumaktır.

Bu fıkrada tanımlanan suçun maddi unsuru, yabancıyla anlaşmak veya anlaşma olmasa da bu maksada yönelik fiilleri işlemektir.

Maddi unsuru oluşturan iki hareketten birisinin Türkiye Devleti'nin zararına olmak üzere düşman hareketlerini kolaylaştırmak veya Türkiye Devleti'nin hareketlerine zarar vermek maksadıyla yapılmış bulunması gerekmektedir. O hâlde bu maksatla anlaşma yapmak suçun oluşması için yeterlidir. Anlaşma sonucu düşman askerî hareketleri fiilen kolaylaşmış veya Türkiye Devleti'nin askerî hareketleri zarar görmüş ise, ceza artırılarak verilecektir. Anlaşma olmadan bu neticeleri meydana getirmeye yönelik fiillerin işlenmesi hâlinde de, suçun oluşması için, söz konusu neticelerin meydana gelmesine ihtiyaç yoktur. Bu hâlde de neticenin meydana gelmiş olması beşinci fıkra hükmünce, ağırlaştırıcı neden sayılacaktır.

Suçun faili vatandaş veya yabancı olabilir. Fiil, anlaşma maddi unsurunun gerçekleşmesi suretiyle işlendiği takdirde çok failli bir suç teşkil edecektir. Bununla birlikte her türlü duraksamayı gidermek için, maddenin altıncı fıkrasında anlaşan yabancıya da aynı cezanın verileceği belirtilmiştir.

Maddenin son fıkrasına göre, bu maddede tanımlanan suçların Türkiye Devleti ile aralarında savaş için ittifak veya iştirak olan devlet zararına olarak Türkiye'de işlenmesi hâlinde de, bu madde hükümleri uygulanacaktır.



5.5. TCK 309: Anayasayı İhlal Suçu

Madde 309

(1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.

(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur

(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Kanunun 302 v.d. maddelerinde Anayasal sistem içinde yer alan devlete ait kuvvet ve organlar veya unsurlar (Cumhurbaşkanlığı, yasama, yürütme, silahlı kuvvetler, egemenlik, ülke gibi) fonksiyonları itibariyle korunmaktadır.

Bu nedenle 765 sayılı yasa döneminde doktrinde 146. maddenin Anayasal düzeni (Anayasa Nizamını) koruduğu kabul edilmekteydi. Bu görüşten hareketle 309. maddede, 'Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzen' kavramı kullanılmıştır. Böylece, korunmak istenen yararın, 'Anayasanın öngördüğü düzen' olduğu belirtilmiştir.

Suçun siyasi iktidar düzenine karşı işlenen bir suç olması nedeniyle 'siyasi suç' vasfındadır. Diğer taraftan, 3713 sayılı Yasanın 3. maddesi uyarınca bu suç, 'terör suçu' niteliğindedir. Bu nedenle, anılan yasa hükümlerine de tabidir.

Anayasayı ihlal suçu ile, anayasa düzenini ortadan kaldırma veya bu düzenin uygulanmasını önleme gibi neticelerin meydana gelmesi önlenilmek istenilmekle birlikte, suçun varlığı için bu neticelerin doğması aranmamış, eyleme salt teşebbüs edilmesi yeterli görülmüştür. Başka bir deyişle, korunan değerin önemi ve tehlikenin ağırlığı dolayısıyla, bu değerleri cebren değiştirmeye teşebbüs edilmesinin doğuracağı tehlikenin dahi cezalandırmayı gerektirdiği kabul edilmiştir. Yargıtay da bu görüşle aynı nitelemede bulunmuştur.

5.5.1. Fail

Failin herhangi bir kimse olması mümkündür. Anayasal düzeni cebir veya tehdit kullanarak değiştirmeye yönelik eylemlerin kamu görevlisi olan veya olmayan kişilerce işlenmesi olanaklıdır. Yine suçun oluşması bakımından failin vatandaş veya yabancı kimse olması arasında bir fark yoktur.



5.5.2. Maddi Unsur

Suçun hareket öğesi olarak cebir ve şiddet öngörüldüğünden, seçenek hareketli ve fakat yalnızca bu hareketlerle işlenebildiğinden bağlı hareketli bir suç niteliğinde düzenlenmiştir.

Suç: Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edilmesi biçiminde işlenmektedir.

Bu nedenle suçun hareket öğesini, cebir ve şiddet kullanılması teşkil etmektedir. Suç, yalnızca cebir ve şiddet kullanılarak işlenilebilmektedir.

Şiddet kullanılması, fiziksel güç uygulanmasıdır. Fiziksel gücün kişiler veya eşya üzerinde kullanılması olanaklıdır. Kişilerin iradelerini etkilemek ve zorlamak amacıyla eşya veya şahıslar üzerinde fiziksel güç kullanılması durumunda, şiddet öğesinin varlığı kabul edilmelidir. Bu anlamda, çeşitli kurum veya kuruluşların araç ve gereçleri ile tesislerinin yakılıp yıkılması, kundaklanması veya kişiler üzerinde fiziksel güç kullanılıp yaralama veya öldürme suçlarının işlenmesi hâlinde şiddet öğesi gerçekleşmiş sayılır.

Eylemin kişilerin hayat haklarına, vücut veya cinsel dokunulmazlıklarına, özgürlüklerine ya da mal varlıklarına önemli ölçüde zarar vermekle tehdit etmek ya da şantajda bulunmak şeklinde işlenmesi durumunda, manevi cebrin gerçekleştiği düşünülmelidir.

Anayasayı ihlal suçu, tehlike suçu olarak düzenlendiğinden, icrasına başlanılan hareketin de bu tehlikeye neden olabilecek önem ve ağırlıkta bulunması aranmalıdır. Korunan değer bakımından tehlikeye neden olmayan bir eylemin 309. madde ile cezalandırılması mümkün değildir.

Diğer bir anlatımla suç, Anayasal düzene yönelik olarak tehlike doğurabilecek biçimde elverişli hareketlerle işlenmelidir.

Bu nedenle icrasına başlanılan hareketin, tehlikeye neden olmaya uygun ve elverişli bulunduğunun mahkeme tarafından saptanması zorunludur. İcra hareketinin yarattığı tehlikenin korunan değeri tehlikeye düşürmek bakımından elverişli ağırlık, önem ve ciddiyette bulunup bulunmadığı, Yargıtay tarafından da denetlenmektedir.

"a) Sanıkların 24.01.2001 günlü Diyarbakır İl Emniyet Müdürü ile Polis Memurlarının şehit edilmesi ve yaralanması eylemine katıldıkları, hukuki durumlarının suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK'nın 146/1. maddesi ve suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 309/1. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden...", (9. C.D, 14.04.2009 gün, Esas No: 2007/9835-Karar No: 2009/4408)

Yargıtay, Anayasal düzeni ortadan kaldırmayı amaçladığı çeşitli eylemleriyle belirlenmiş bulunan kimi suç örgütlerinin amaçları doğrultusunda işlediği cebir ve şiddet içeren muhtelif eylemlerin bu suçu oluşturacağını kabul etmektedir. Örneğin kimi Yargıtay kararlarında, failin mensubu bulunduğu silahlı örgütün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası'nı zorla değiştirip yerine başka bir ilkeye dayalı bir sistem getirmek şeklindeki amacına yönelik olarak gerçekleştirdiği silahlı saldırı, güvenlik güçleriyle çatışmaya girilmesi, yağma, kişinin kaçırılıp sorgulanması, araç yakma ve öldürmeye teşebbüs, eylem yapılacak kişilerin eylemi yapacak olan kişilere gösterilmesi.. v.b eylemlerin, 309. maddedeki suçu oluşturmaya yeterli ve elverişli olduğu kabul edilmiştir:

"Sanık N.K'nin üyesi olduğu silahlı terör örgütünün amacı doğrultusunda 24.04.1995 tarihinde İstanbul Bayrampaşa Kartaltepe mahâllesinde silahlı yağma, sanıklar N.K. ve C.S'nin ise 24.05.1995 tarihinde İstanbul Sefaköy'de bir araca monte ettikleri bombanın patlatılması sonucu biri ağır üç kişinin yaralanması şeklindeki vahim olaylara katıldıklarının iddia ve kabul edilmiş olması karşısında, ...", (9.C.D, 25.02.2010 tarih, Esas No: 2009/5271-Karar No: 2010/2433)



5.5.3. Manevi Unsur

Suç, Devlete ilişkin maddede belirtilen değerlere yönelik olarak işlendiğinden, failin bu değerlere yönelik kasıtla hareket etmesi gerekir

Bu bakımdan özel kasıt aranmamalıdır.

5.5.4. Suçun Tamamlanması - Teşebbüs

Anayasayı ihlal suçunun meydana gelmesi için, anayasal düzenin fiilen ortadan 

kaldırılması, bu düzen yerine başka bir düzenin getirilmesi veya uygulanmasının önlenmiş olması zorunlu değildir. Bu nedenle suçun maddi bir neticesi bulunmamakta, korunan değerleri tehlikeye koyabilecek şekilde icra hareketlerine başlanılması yeterli görülmektedir.

Ayrıca, eylemin korunan değerlere yönelik olarak somut bir tehlikeye neden olması da aranmamıştır. Anayasayı ihlal suçu, soyut tehlike suçu niteliğindedir. Yasa koyucu tarafından, elverişli hareketle icraya başlanılması hâlinde, korunan değerlere yönelik tehlikenin normatif olarak doğduğu kabul edilmiştir.

Suç, maddede melirtilen maksatlara yönelik olarak elverişli hareketlerle icrasına başlanıldığı anda tamamlanmaktadır.

Bu bakımdan suç tarihi de suçun elverişli hareketlerle icrasına başlanıldığı andır.

Yargıtay, amaç suça yönelik olarak vahamet arzeden fiilin icrasına elverişli hareketle başlanıldığı anda icra başlangıcının gerçekleşeceğini, bundan önceki planlama, silah temini gibi davranışların hazırlık hareketi olduğunu kabul etmektedir.

Buna karşın, elverişli hareketle başlanılan icra hareketinin, suç açığa çıkana kadar belirli bir süre devam ettirilmesi durumunda suç tarihinin ne olacağı sorusu akla gelecektir. Bu bakımdan, elverişli davranışla icra hareketine başlanılmakla suç tamamlanmış ise de amaca yönelik olarak işlenen sonraki eylemler de neticeyi (yaratılan tehlikeyi) devam ettiren davranışlar niteliğindedir. Suç, icraya başlandığı anda tamamlansa dahi, eylem icra hareketlerine son vermek zorunda kalındığı tarihte bitmektedir. Bu nedenle suç tarihinin, elverişliliğe uygun nitelikteki son eylem tarihi olduğu kabul edilmektedir. Sanığın yaşı bakımından yapılacak uygulama bakımından da son eylem tarihi esas alınır.



5.5.5. Suçların Çokluğu

309/2. madde uyarınca, bu suçun işlenmesi sırasında başka suç işlenirse, ayrıca işlenen araç suç da oluşur ve gerçek içtima kuralı olan bu düzenleme dolayısıyla iki ayrı suçtan ceza verilir.

Araç suçun çok sayıda farklı suçlar olması da söz konusu olabilir. Bu durumda her bir suç nedeniyle failin cezalandırılması gerekir. Örneğin failin anayasayı ihlal amacıyla özgürlüğü kısıtlama (m.109), kasten insan öldürme izinsiz silah taşıma gibi suçları işlemesi durumunda, 309. maddeden ayrıca ilgili suçlardan da ceza verilmesi zorunludur.

"5237 sayılı TCK'nın 309/2. maddesindeki "Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur." şeklindeki düzenleme karşısında, hükümlünün sabit kabul edilen eylemi yanında üyesi olduğu yasadışı MLSP/B terör ...", (9.C.D, 10.10.2011 tarih, Esas No: 2011/9504-Karar No: 2011/27817)

Diğer taraftan, mevcut uygulama bu yönde olmamakla birlikte, cebir ve şiddet suçun öğelerini oluşturduğundan, 309. maddenin bileşik suç niteliğinde bulunduğu ve aynı öğeleri barındıran 311. maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere; yaralama suçunun 86. madde içinde kalan biçimlerinin cebir ve şiddet öğesi içinde kalacağı, 87. maddeye giren yaralamanın ise ayrı suç oluşturacaktır. Aynı düşünce, tehdit (m.106) ve (cebir) suçlarında da benimsenmeli ve 309. maddeden ayrıca tehdit ve cebir suçlarının oluşmayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Her ne kadar 309. maddenin ikinci fıkrasında özel bir gerçek içtima kuralı getirilmişse de bununla, hareket öğesi içinde kalan ve suç öğesini oluşturan eylemlerden dolayı ikinci kez cezalandırmanın kastedilmediği düşünülmelidir.

Araç fiillere, kendi aralarında içtima hükümleri uygulanır.



5.5.6. Suçun İspatına İlişkin Hususlar

Yargıtay, eylem evrakının onaylı suretinin dosyaya konmamasını, bozma nedeni olarak kabul etmektedir:

"26.01.1993 tarihinde Batman ili, merkez Ziya Gökalp Mahâllesinde A.Ü. ve

S.Ö.'ye ateş edilerek A.Ü'nün yaralanması eylemine ilişkin evrakın merciinden onaylı bir sureti getirtilmeden fotokopi evraka dayanılarak hüküm tesisi", (9. C.D, 04.06.2009 gün, Esas No: 2009/2684-Karar No: 2009/6698)



5.5.7. İştirak

TCK'nın 309. maddesiyle ilgili olarak özel bir iştirak hükmü getirilmemiştir. Bu nedenle TCK'nın 37-40. maddelerinde düzenlenen genel hükümler bu suç bakımından da geçerlidir.



5.5.8. Lehe Kanunun Belirlenmesi ve Etkin Pişmanlık

309. maddede belirlenen ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır. Ayrıca TCK'nın 309. maddesinde de belirtilen amaç suç işlenirken gerçekleşen fiillerin karşılığını oluşturan suçların cezalarına da hükmolunur. Dolayısıyla 01/06/2005 tarihi öncesi itibarıyla bu suçun karşılığı olan 765 Sayılı TCK'nın 146. maddesinin sanıkların lehine olduğu açıktır. Etkin pişmanlık yönünden TCK'nın 302. maddesinde yapılan açıklamalar 309. maddede düzenlenen suç yönünden de geçerlidir.



5.5.9. Soruşturma ve Kovuşturma

Yargıtay, suçtan doğrudan zarar gördüğünde idarenin davaya katılabileceğini kabul etmektedir. Suçun doğrudan mağduru olan gerçek kişiler bulunmamakta ise de Anayasayı ihlal maksadıyla işlenen diğer araç suçların mağduru olan kişilerin, kamu davasına müdâhil olması olanaklıdır.



5.6. TCK 310/1: Cumhurbaşkanına Suikast Suçu

Madde 310

(1) Cumhurbaşkanına suikastte bulunan kişi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiile teşebbüs edilmesi hâlinde de suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

(2) Cumhurbaşkanına karşı diğer fiili saldırılarda bulunan kimse hakkında,

ilgili suça ilişkin ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur. Ancak, bu suretle verilecek ceza beş yıldan az olamaz.

5.6.1. Suça İlişkin Açıklamalar

Suç, devlet başkanının şahsına yönelik işlenmekle birlikte onun kişiliğinden soyut bir hukuksal değer olarak Devlete ilişkin değerler öne çıkarılmıştır.

Fail yönünden belirleme yapılmamıştır, özgü suç değildir. Failin herhangi bir kimse olması olanaklıdır.

Suç ile Anayasal düzen korunduğu için, suçtan zarar gören Devlettir, fakat eylem doğrudan şahsına karşı işlenmesi nedeniyle suçun mağduru Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'dır. Suç, Cumhurbaşkanı'na karşı işlendiğinden, mağdurun eylem tarihinde Cumhurbaşkanı sıfatını taşıması gerekir. Cumhurbaşkanlığı görevi sona ermiş bir kimseye karşı işlenen saldırı ve suikast eylemleri bu suçu oluşturmaz. Suçun hareket öğesi 'suikast' olarak belirlenmiştir. Suç, Cumhurbaşkanı'na suikastte bulunmak suretiyle işlenmektedir. Suikast kelimesi, Cumhurbaşkanı'nın hayatına son vermeyi amaçlayan bir eylem anlamında kullanılmaktadır. Bu husus madde gerekçesinde de vurgulanmıştır. Cumhurbaşkanı'nın canına kast eden davranışlar, suikast olarak nitelenmiştir.

Suikast, kasten öldürme anlamında kullanılmıştır. Bu nedenle suç, zarar suçu niteliğinde düzenlenmiştir. Başka deyişle neticeli suçtur. Fakat, suç siyaseti bakımından, teşebbüs hâli de tamamlanmış gibi cezalandırılmaktadır. Teşebbüs hâlinin tamamlanmış gibi cezalandırılması karşısında, fiil suikaste teşebbüs anında tamamlandığından, teşebbüs suçu niteliğinde düzenlenmiştir.

Cumhurbaşkanı'na diğer fiili saldırı suçu, cezalandırma bakımından cezayı artırmayı gerektiren nitelikli hâl gibi görünse bile, korunan yararın önemi gereği bu madde içinde ayrıca yer verildiğinden, özel nitelikli şahsa karşı suç olarak düzenlenmiştir.

Cumhurbaşkanı'na suikast veya fiili saldırı suçları yalnızca kasten işlenebilir, taksirle işlenmesi olanaklı değildir. Cumhurbaşkanı'nın taksirle öldürülmesi veya yaralanması durumunda, TCK'nın 85, 89. maddeleri uygulanılır.

Suçun işlenmesi için failin Cumhurbaşkanı'nın hayatını sona erdirme bilinç ve iradesiyle hareket etmesi gerekli ve yeterlidir. Failin saik veya maksadının bir önemi bulunmamaktadır. Genel kasıt yeterlidir, özel kasıt aranmamıştır.

Suç, neticeli bir suç olarak düzenlenmiş ve ölüm neticesinin meydana gelmesi ile tamamlanacağı belirtilmiştir. Fakat, suç siyaseti bakımından fiilin teşebbüs hâlinde kalması da tamamlanmış suç gibi cezalandırılmaktadır. Suç, teşebbüs anında cezalandırılabilir olduğundan, bu suça teşebbüs olanaklı bulunmamaktadır.

Suçun kovuşturulması ve soruşturulması şikâyete tabi değildir. Suç, Devlete karşı suçlar bölümünde ve korunan yararın önemi gereği özel olarak düzenlendiğinden, diğer kişilere karşı işlenmesi durumunda şikâyete tabi bulunsa dahi, Cumhurbaşkanına karşı işlendiğinde şikâyete tabi değildir.



5.7. TCK 311: Yasama Organına Karşı Suç

Madde 311

(1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar.

(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.



5.7.1. Suça İlişkin Açıklamalar

Anayasayı ihlal suçu, Anayasa düzenine hâkim olan ilke ve sistemleri koruma amacını güderken; bu madde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin egemenlik unsurunun oluşturduğu üç güçten birini ve yasama gücünü oluşturan Türkiye Büyük Millet Meclis'inin, Anayasa kurallarına uygun bir biçimde görevlerini yerine getirebilmesi yeteneğini korumaktadır.

Anayasa düzenini ortadan kaldırma veya bu düzen yerine başka bir düzen getirme veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önleme amacını gerçekleştirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yönelen saldırılar, Anayasayı ihlal suçunu oluşturur, Bu madde kapsamında tanımlanan suç, bu amaçlar dışında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Anayasaya uygun bir şekilde görevlerini yerine getirmesini engelleme hâllerinde oluşacaktır.

Bu maddeyle de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin görevlerinin engellenmesine yönelik teşebbüse ait icra hareketleri, tam suç gibi cezalandırılmaktadır. Teşebbüs hareketlerinin ne gibi nitelik taşıması gerektiği hususunda Anayasayı ihlal suçunun gerekçesine bakılmalıdır.

Maddede tanımlanan suçun oluşabilmesi için, cebir veya tehdide başvurulması gerekir. Bu nedenle, cebir ve tehdit, bu suçun seçimlik unsurunu oluşturmaktadır. Cebir ve tehdit kavramlarının hukukî anlam ve içeriği hakkında Anayasayı ihlal suçunun gerekçesine bakılmalıdır.

Bu suçun işlenmesi sırasında kişiler öldürülmüş, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleri gerçekleşmiş ya da kişilerin veya kamu mallarına zarar verilmiş olabilir. Maddenin ikinci fıkrasında, bu suçlardan dolayı da ayrıca cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir.



Yüklə 3,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin