İmâmiyye Şîası’nın Diğer Görüşleri ve Ca’ferî Fıkhına Göre Bazı İbâdet ve Muameleler İmâmiyye’nin, Ehl-i Sünnet gibi, şerî hükümlerin kaynağı kabul ettiği dört
asıl, Kitab, Sünnet, İcmâ ve Akıl’dır.
Kitab, daha önce de belirtildiği gibi Kur’ân-ı Kerim’dir. Başlangıçta,
tahrîfu’l-Kur’ân yönünde bir takım iddialar bulunmasına rağmen, daha sonra
bundan büyük ölçüde vazgeçilmiş ve Kur’ân’ın bugün elimizde bulunan
Kitab olduğu kabul edilmiştir. Onun yorumu da ancak Hz. Peygamber ve
Ehl-i Beyt’inin hakkıdır.
Sünnet, diğer İslamî gruplarda, Hz. Peygamber’in söz, fiil ve takrirleri
olarak değerlendirilirken, İmâmiyye sünnet kavramını daha geniş şekilde ele
alarak, on dört masûmun, yani Hz. Peygamber, Hz. Fatıma ve on iki imamın
kavil, fiil ve takrirleri olarak ele almaktadır. İmâmiyye, Hz. Peygamber’den
ancak Ehl-i Beyt kanalıyla gelen rivayetlere uyar. Bu tutum, diğer ashâbı
adaletli saymamalarının bir sonucudur. Ehl-i Sünnet’in Kütüb-ü sitte diye
isimlendirdiği altı hadis kitabı gibi, İmâmiyye’nin de, Küleynî’nin el-Kâfî’si,
Şeyh Sadûk’un Men lâ yahduruhu’l-fakîh’i, Şeyh Tusî’nin Tehzîb ve
İstibsâr’ından oluşan Kütüb-ü erba‘a’sı bulunmaktadır. Bunların yanı sıra
Muhammed Bâkır el-Meclisî’nin (ö. 1110/1699) yüz on ciltlik Bihâru’l-
Envâr’ı da önemli hadis kaynakları arasında yer almaktadır.
İcmâ’ya gelince usûlîler, masûmun sözünü keşfeden bir delil olması
sebebiyle onu, şerî kaynakların üçüncüsü kabul ederlerken ahbârîler, icmânın
delil olarak kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerler.
Akıl, usûlîlere göre Kitab, Sünnet ve icmâda bulunmayan şey hakkında
hüküm verir. Ahbârîler ise, aklın, şerî hükümleri anlamadaki yetersizliğinden
bahsederek, onunla amelin bizzat imamlar tarafından yasaklandığını
savunurlar. Onlara göre, kıyamete kadar insanlığın ihtiyaç duyacağı bütün
hususların cevabı, imamların ahbârında mevcut olduğu için, akıl gibi muteber
olmayan bir delile ihtiyaç yoktur.
İslam’ın beş şartının farziyeti konusunda İmâmiyye’nin, ya da fıkıhdaki
mezhepleri olan Caferiyye’nin Ehl-i Sünnet’le bir ihtilafı bulunmamaktadır.
Ancak bazı ibadetlerin ifasında küçük farklılıklar göze çarpmaktadır.