Rahim taş asosyal komedya tiyatro oyunlari iÇİndekiler tiyatro oyunlari



Yüklə 1,11 Mb.
səhifə12/12
tarix27.10.2017
ölçüsü1,11 Mb.
#15817
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12

SON
YASAL UYARI

Bu oyunun yazılmasında hiç bir hayvana zarar verilmemiştir.




YARIM KALAN BİR ŞEYLER 

RADYO TİYATROSU 

(Bir Aşk Öyküsü) 

ÖYKÜ : Oğuzkan BÖLÜKBAŞI 

RADYOYA UYARLAYAN: Rahim TAŞ 


BİRİNCİ BÖLÜM 

(Telefon çalar. Kemal Muhterem’i aramaktadır) 


EFEKT – (Telefon sesi) 

KEMAL – Alo, Muhterem….. 


MUHTEREM – Efendim Kemal 
KEMAL -Bu akşam kafaları çekelim mi, 
MUHTEREM -Niye sen pek içmiyordun? 
KEMAL -Anlatacaklarım var? ? 
MUHTEREM -Olur, nereye gidelim 
KEMAL -Salaş bir yer olsun 

ANLATAN - Merak etmeye başlamıştı Muhterem. Kemal yıllardır arkadaşıydı, hayata kendi doğruları ile bakan ve doğrularına göre hayatı yaşayan, tutarlı bir insandı. İçki içerek bir konuyu anlatma isteğine hiç rastlamamıştı o güne kadar, söylemek istediği bir şey varsa lafı dolandırmadan söylerdi. Çocukları ve karısı ile mutlu bir aile tablosu çiziyorlardı. 


Akşam olmuştu. Ankara'nın balıkçı lokantalarından birinde bir araya geldiler. Lokanta tıka basa doluydu, ekonomik kriz içki tüketimini artırmıştı.Yıllardır gittikleri bir yer olduğundan garsonlar kısa sürede köşede bir masa buldular. 

EFEKT – (Gürültülü bir mekan meyhane ortamına uygun ve sürekli değişen müzik, insan ve tabak çatal seslerinin birbirine karıştığı bir efekt fon olacaktır) 



MUSTAFA –(Yüksek sesle) Hoş geldiniz, Ne içeceksiniz abi? 
ANLATAN - Bu emektar Mustafa idi,bildiği halde biraz muhabbet ve Fenerbahçe konuşmak için aynı soruyu sorardı. 
MUHTEREM -Bu Fener bizi öldürecek Mustafa 
MUSTAFA -Sen korkma abi bu yıl da şampiyonuz 
MUHTEREM -Sen bize bir ufak aç, biraz da meze getir önden kavun, peynir, karides falan 
MUSTAFA -Tamam abi, güzel levrek var ayırtayım mı 
MUHTEREM -Boş ver levreği biz barbun yeriz, di mi Kemal? 
KEMAL -Bana fark etmez 
ANLATAN - Mustafa servis için ayrıldığında Kemal ikinci sigarasını yakıyordu 
MUHTEREM -Hayrola neyin var 
KEMAL -Nasıl söyleyeceğim bilemiyorum, birisi ile de bölüşmem lazım senden başkası ile de konuşamam bu konuyu 
MUHTEREM -Sağlık sorunu mu 
KEMAL -Yok be oğlum 
MUHTEREM -Kemal 
KEMAL -Ne var 
MUHTEREM -Sen aşık mısın 
KEMAL -Nereden anladın 
MUHTEREM -Bizim yaşımızda sağlık sorunun yoksa gönül sorunun vardır 
KEMAL - Öyle gibi bir şey 
MUHTEREM -Fahriye? mi 
KEMAL -Evet nasıl anladın 
MUHTEREM -Biz bu dünyada kıç gezdirmedik oğlum, o gün anlamıştım 
KEMAL - Hımmm 
MUHTEREM -Onun tepkisi ne 
KEMAL -Olumlu 
MUHTEREM -Ne zamandır 
KEMAL -İki yıl oldu 
MUHTEREM -Neeeeee 
KEMAL -İki yıl 
ANLATAN - Mustafa rakıyı getirdi bardaklara koydu, yanında kavun, peynir, karides güveç 
MUHTEREM -Buz ver biraz Mustafa 
MUSTAFA -Hemen abi 
ANLATAN - Buzlar tepeleme bardaklara kondu, Mustafa diğer müşterilere bakmak için ayrıldı 
MUHTEREM -Şerefine Kemal,işin zor galiba 
KEMAL -Hem de nasıl 
MUHTEREM -İki senedir süren ilişki ne durumda şimdi 
KEMAL -Fahriye karından boşan diye bastırıyor 
MUHTEREM -Fahriye bekar mı 
KEMAL -Evet 
MUHTEREM -Sen ne düşünüyorsun 
KEMAL -Oğlanlar okuyor, karım dünyanın en fedakar insanı, ne Fahriye? den vazgeçebiliyorum, ne de karımdan 
MUHTEREM -Al bir kaya nereye dayarsan daya, batmışsın sen yavrum, çek bir yudum daha 
KEMAL -Battım ki ne battım,senden akıl alacam,ya da ne bileyim belki beni boğan baskılardan kurtulmak deşarj olmak isteyeceğim 
MUHTEREM -Ben akıl verirsem sapıtırsın 
KEMAL -Yok ya sen akıllı adamsın, bana bir çıkış yolu gösterirsin 
MUHTEREM -Yolu insanın kendisi bulur ben ancak söylerim 
KEMAL -Söyle bir şeyler 
MUHTEREM -Sen ne yapmayı düşünüyorsun 
KEMAL -Beni tanırsın, hayatımda kimseyi yarı yolda bırakmadım, çocuklarıma örnek bir baba olmaya karıma iyi bir eş olmaya çalıştım bunu da becerdiğimi sanıyorum. Karım çok fedakar, benim yaptığım her şeyi destekleyen biri 
MUHTEREM -Klasik anlamda olaya baktığında, kime söylesen? sen manyak mısın, bela mı arıyorsun? der,ama monotonlaşmış bir hayatın sonbahar başlangıcında yakaladığın bu heyecana da saygı duymak lazım galiba 
KEMAL -Haklısın hayat monoton gelmeye başladı, yalnızca kendimi düşündüğümde şeytan bas git Fahriye ile yaşa diyor, çevre ve sorumluluklarımı düşündüğümde olduğum yerde kalıyorum,çok mutsuzum bilemezsin 

ANLATAN – Muhterem Bir sigara yaktı, sessizlik başladı. Muhterem düşünmeye başladı,arkadaşına ne diyebilirdi, başkalarının hayatı üzerinde konuşmak kolay diye düşündü, ama Kemal için kolay konuşamıyordu doğru olması gereken bir şeyler söylemesi gerektiğinin farkındaydı..En doğrusunun biraz empati yapmak olduğunu geçirdi aklından.,ben olsam ne yapardım diye düşünürken aklına dayısı geldi.Dayısı bir kadını sevip yengesini boşamaya kalkınca ne çok tepki gösterdiğini, ne çok ayıpladığını hatırladı, yirmili yaşlarında gösterdiği o tepkilerin,daha sonra ne kadar anlamsız olduğunu düşündündü. Dayısının üçüncü karısı ile evli iken rahmetli olduğunu, bütün eşlerinin yaşadığını, kendisinin genç yaşta uçup gittiğini, ama mutlu olduğunu hatırladı.Aşk hissediliyorsa ve karşılığı varsa yaşanmalıydı galiba.? aşk varsa suç yoktur.? Diye düşünüyordu. 

KEMAL -Niye daldın 
MUHTEREM -Hiiç dayım rahmetli geldi aklıma,onu düşünürken dalmışım 
KEMAL -Eeee 
MUHTEREM -Kemal niye tercih yapamıyorsun 
KEMAL -Dedim ya karımı yarı yolda bırakamam 
MUHTEREM -Ne yapacaksın 
KEMAL -İkisine de durumu anlatıp herkesin mutlu olacağı bir dünya oluşturacağım 
MUHTEREM -Hass? ? 
KEMAL -Niye 
MUHTEREM -Yani ikisi ile birlikte bir hayat kuracaksın,hangi kadın bunu kabul eder 
KEMAL -Kabul etmezlerse ben ve onlar yani herkes mutsuz olacak 
MUHTEREM -Peki hiç çıtlattın mı 
KEMAL -Biraz 
MUHTEREM -Tepki nasıl 
KEMAL -Daha pek anlaşılır değil, karım olay hiç yokmuş gibi davranıyor, Fahriye olmaz diyor 

ANLATAN - Mustafa barbunları masaya koyarken Muhterem ikinci kadehini doldurmaya başladı, içinden geçenleri analiz edemiyordu, olmaz gibi geliyordu Kemal'in istediği ama yine de insanların ne yapacağı belli olmazdı.Karısı böyle bir beraberlikte onurunun kırılacağını düşünecekti mutlaka, Fahriye evliliksiz bir ilk beraberlik için aynı duyguları taşıyor olmalıydı.diye geçiriyordu aklından. Kafası karışmıştı Muhterem’in. 

NUHTEREM -Sen andropozda olmayasın 
KEMAL -Yok be oğlum 
MUHTEREM -Bence aşk diyorsan Fahriye? ye karşı duyduğuna git onunla hayatını sürdür, ben aksini düşünemiyorum, karın sana böyle bir teklifle gelse ne dersin 
KEMAL -Olur mu lan öyle bu erkeklere mahsus bir durum 
MUHTEREM -Saçmalama Kemal sen cahil misin 
KEMAL -Niye oğlum,bu yaştan sonra karım kiminle yapabilir 
MUHTEREM -O belli olmaz 
KEMAL -Sen böyle bir durumla karşılaşsan ne yaparsın 
MUHTEREM -Gereğini yaparım, karıma ben aşık oldum ve bu aşkı yaşamak istiyorum derim 
KEMAL -Sonra 
MUHTEREM -Sonrası bu 
KEMAL -Peki sosyal hayatın, şimdiye kadarki düzenin, alışkanlıkların, onları nasıl bırakacan 
MUHTEREM -Eğer tercih yapamayacak kadar korkak isen böyle bir haltı yemezsin 

KEMAL -Bekara karı boşaması kolay, başına gelsin de gör 


MUHTEREM -Bak Kemalcim tercih yapmak zorundasın, insanlar bencildir ama burada insanların onurları da var onlarla oynayarak bencillik pek hoş değil 
KEMAL -Ben kimsenin onuru ile oynamıyorum 
MUHTEREM -Peki bu ne,ben iki kadınlı hayat yaşamak istiyorum bana uyun,kim karı veya kocasını başkası ile bölüşmek ister 
KEMAL -Ama mutsuz olacaklar ben mutsuz olunca 
MUHTEREM -Merak etme, sensiz bir hayatın yaşanılamayacağını zannetme, yaşamak alışmaktır. 
KEMAL -Doğru söylüyorsun, herkes her şeye alışıyor, peki ben ne yapacağım 
MUHTEREM -Karar vereceksin, tercih yapacaksın,ya karın ya Fahriye 
KEMAL -Sen ne yapardın 
MUHTEREM -Benim yapacağımla senin bir ilgin olamaz ki ben benim, sen sensin, başlangıçta aynı olan bir şey yok ama sordun bir kez daha söyleyim ben yapılması gerekeni yapardım, tercihimi yapar,hayatımı o tercih doğrultusunda yaşardım 
KEMAL -Peki neyi tercih ederdin, aşkı mı, statünü mü 
MUHTEREM -Yaşamak istediğimi tercih ederdim, neyi yaşamak istiyorsam onu 
KEMAL -Yine politikacı gibi konuştun cevap vermeden çok şey söyledin 
MUHTEREM -Yanılıyorsun çok güzel ve net bir cevap verdim, sen ne yapacağına karar veremediğin için, anlamaktan kaçıyorsun, senin hayatını ve tercihlerini ben yönetemem.Şu andaki durumun iyi değil,çok bencilce ve kurnazca,çok karılı köy ağası gibi yaşamayı istemek pek uygun değil. 
KEMAL -Öyle değil ama 
MUHTEREM -Nasıl peki,beyimiz aşkı ve karısı ile ortak yaşayacak ve bu çok eşlilik olmayacak,yani adamın okumuşu iki kadınla yaşarken iyi,köydeki yaşarken kötü,ben bunu anlamam. 
KEMAL -Ooffffffffff 
MUHTEREM -Of mof yok bana sordun ben böyle düşünüyorum,zaten aşık oldum diyorsan bunun bir manası olmalı,bir farklılığı olmalı,düşün Fahriye evli olsaydı hem kocası ile kalıp hem de sana aşığım deseydi ve kocası ile konuşup senin ona yapacağın teklifi o sana yapsaydı kabul eder miydin 
KEMAL -Olur mu lan öyle 
MUHTEREM -Sen isteyince nasıl oluyor 
KEMAL -Ben erkeğim 
MUHTEREM -Onun kocası yumuşak mı olacaktı 
KEMAL -Kafamı karıştırma, zaten çıkmazdayım 
MUHTEREM -Kafan karışacak tabi, karışmamış olsa beni çağırıp bunları konuşmazdın. 

ANLATAN - Ankara meyhaneleri gece saat 11.00 den sonra yavaş, yavaş boşalmaya başlar,memur kentidir Ankara, efkarları bile saatlidir insanlarının.Kemal öyle duruyordu yanan sigarasına bakıp. Muhterem ne çok insanın derdini dinleyip onlara yardımcı olmaya çalıştığını hatırladı ve kimseye kendisiyle ilgili bir şey anlatmadığını düşündü. 


MUHTEREM -Eee Kemalcim,napcen 
KEMAL -Aynı şekilde devam edecem,oluruna bırakacağım 
MUHTEREM -Bu korkakların lafıdır Kemal ve dahi bencillerin,idare-I maslahatçıların,en kolay sığınmalardasın, iyi baba sığınmasındasın Fahriye? ye gidemezken, çocuklarına hayat verip onlara en büyük ödülü verdiğini düşünmüyorsun, ve hatta okutup bugünlere getirdiğini düşünmüyorsun, cesaretsizliğini onları bahane ederek örtüyor,Fahriye'ye yazık ediyorsun. 
KEMAL -N'oldu birden niye sinirlendin 
MUHTEREM -Sözümü kesme,Karını bırakamaz gibi davranıp iyi eş havasına sığınıp onu küçümsüyor,sanki sensiz bir şey yapamaz sanıyorsun, ona ayıp ediyorsun. Hep kolayındasın işin, adeta bir kadın karakterinde, sağlamcı, risk almaz, anaç tavuk gibi kollarını çocukları üzerine gererken, kendi hayatını yok eden kadınlar gibisin, seveceksen insan gibi sev sevemeyeceksen bu haltı yeme. 
Bazı kadınlar vardır napalım bir kere oldu kader deyip sevgisiz bir ömrü sığındıkları bahaneler arkasında yaşarlar,o bahaneler kendi hayatlarını yaparken kendileri için bir hayatın feda edildiğini anlamazlar bile.Sen herkesi feda ediyorsun 
KEMAL -Gecenin sonuna gelirken iyi konuştun,ama senin çocuğun yok bazı şeyleri.. 
MUHTEREM -Hadi siktir, anlamam di mi,niye anlamayım,insanın oluşumunun ne olduğunu bilmiyor muyum,şefkat,ana,baba ne demek bilmiyor muyum,her derdini açan dayar önüme bu lafı bu laf dahi sizin bir yerlere sığınma iç güdünüz,o zaman benimle tartışmayın bana derdinizi açmayın 
KEMAL -Kızma öyle demek istemedim 
MUHTEREM -Ne demek istersen iste ama yalnızca ne yapmak istediğini bil bizim yaşımızda eşek kalmadı bile o nedenle eşek kadar adam olduk diyemiyorum, işte hayat, yaşadığımızın yarısını yaşar mıyız bilmiyorum,kararsızlıklar,kuşkular, endişelerle yaşanacak meçhul bir gelecek korkuları taşıma,kararlı ol,tercihini yap hayatını devam ettir. 
KEMAL – Haklısın galiba, ben korkak ve bencilim 
MUHTEREM – Mustafa şu bizim hesabı alalım 
MUSTAFA – Tamam abi. 

ANLATAN – Mustafa hesabı getirir. Kemal masadan kalkarken,kafası iyice karışmış bir vaziyette meyhaneden çıktılar. Sokağa çıktıklarında serin ve yağmurlu bir Ankara sonbahar gecesi merhaba diyordu onlara. 

EFEKT- (yağmur efekti trafik gürültüsü korna sesi ile birlikte bir süre devam eder) 

ANLATAN – Bir taksiye binip uzaklaştılar 

EFEKT – (giderek uzaklaşan bir araba sesi) 


İKİNCİ BÖLÜM 

(Fonda ortama uygun müzik çalmaktadır) 


ANLATAN – Kemal, Fahriye ve karısı ile hayatı birlikte bölüşmeyi düşünmeye ciddi olarak başlamıştı. Karısını da durumdan haberdar etmişti. Karısı bir şekilde bu yaşamı kabullenmişti. Hatta Kemal Ankara’da bir ev kiralayıp Fahriye’yi kaldığı şehirden Ankara’ya taşımaya hazırlanıyordu. Bu düşüncesini Fahriye’ye anlatmak için Fahriye’nin yaşadığı şehre gitti. Kaldığı otelden Fahriye ye telefon edip geldiğini ve onu beklediğini bildirdi. Çok geçmeden Fahriye otele geldi ve lobide oturan Kemal’e doğru sevinçle yaklaştı. 


FAHRİYE – Hoş geldin Kemal 
KEMAL – Hoş buldum. Nasılsın canım? 
FAHRİYE – İyiyim canım, sen nasılsın? 
KEMAL – Sorma çok yorgunum 
FAHRİYE – Hayırdır? 
KEMAL – Günlerdir kiralık ev aramaktan canım çıktı. 
FAHRİYE – Kiralık ev mi? 
KEMAL – Evet, kiralık ev. 
FAHRİYE – Neden? 
KEMAL – Senin için 
FAHRİYE – Benim için mi? 
KEMAL – Evet, senin için. Karımın durumdan haberi var. Sana daha fazla uzak kalmak istemiyorum. Ankara’ya gelmeni istiyorum. 
FAHRİYE – Ama Kemal, biliyorsun benim muhafazakar bir ailem var. Ben bunu ne yardıma ihtiyacı olan anneme ne de abime izah edemem. 
KEMAL – Elli yaşındaki bir kadının ailesi tarafından bu şekilde kontrol edilmesi ne kadar doğru Fahriye? 
FAHRİYE – Hayır Kemal, annem tek başına kalamaz 
KEMAL – Anneni de getir Ankara’ya 
FAHRİYE – Annem gelmez. Hem gelse bile ne o rahat edebilir ne sen ne ben 
KEMAL – Annene otuz yıldır sen bakıyorsun, biraz da ağabeyin baksın. 
FAHRİYE – Herkesin kendine göre kurduğu bir düzen, alışık olduğu bir yaşam var Kemal, bir yaştan sonra değişmesi, bu değişikliklerin kabullenilmesi o kadar kolay mı? 

(Fonda hüzünlü bir müzik çalmaya başlamaktadır) 

ANLATAN – Bu konuşma hem Kemal’in hem Fahriye’nin canının sıkılmasına neden olmuştu. Düşünceli bir şekilde ayrıldılar. Kemal Ankara’ya döndüğünde ofisine gitti. Canı sıkkın bir şekilde otururken telefonu çaldı. Arayan eşinin doktoru idi. Rahatsızlığı nedeniyle bir süredir doktora tetkik tahlil için gidip gelen karısının biyopsi sonuçlarını bildiriyordu. 
EFEKT – (Telefon sesi) 

DOKTOR – Kemal Bey, merhaba 


KEMAL – Merhaba doktor hanım, hayırdır ne oldu? 
DOKTOR – Eşinizin Biyopsi sonuçları geldi. Acilen görüşmemiz gerek. 
KEMAL – Nasıl doktor hanım, kötü mü? 
DOKTOR – Eşiniz meme kanseri.. ama panik yapmayın, çünkü erken teşhis söz konusu olduğundan hayati tehlikesi bulunmamaktadır. Ameliyat ile ilgili görüşmek üzere sizi bekliyorum. 

ANLATAN – Eşi ameliyat oldu. Kemal’in tüm hayatı bir anda alt üst oldu. Erken teşhisti, karısının hayati tehlikesi yoktu ama Kemal bu olayı bir işaret olarak algıladı ve doğruca arkadaşı, dostu, sırdaşı olarak gördüğü Muhterem’in ofisine gitti. 


MUHTEREM – Ne oldu Kemal çok sıkıntılı görünüyorsun? 
KEMAL – Muhterem dostum benim, yaşadıklarımı biliyorsun, kendimi iyi hissetmiyorum. Senden bir şey isteyeceğim. 
MUHTEREM – Tabi ki 
KEMAL – Senden, gidip Fahriye ile konuşmanı ve benim bu ilişkiyi bitirdiğimi söylemeni istiyorum. 
MUHTEREM - Deli misin oğlum sen söylesene, bana ne 
KEMAL - Sen benim tek dostumsun, bu konuyu bilen. Ben gidersem Fahriye beni ikna eder. 
MUHTEREM - Hala seviyorsun yani 
KEMAL - Tabii 
MUHTEREM - O da seni seviyor 
KEMAL - Evet 
MUHTEREM - Ve ben kasap olarak kurbanı kesmeye gideceğim öyle mi? 
KEMAL - Öyle söyleme 
MUHTEREM - Nasıl söyleyeyim? 
KEMAL - Lütfen yalvarıyorum, karım hasta, çocuklar üzgün 
MUHTEREM - Peki 
KEMAL - Sen en iyi dostumsun 

ANLATAN – Muhterem kalkıp Fahriye’yi telefonla aradı ve onunla konuşmak istediğini söyledi ve yaşadığı şehre gitti. Fahriye Muhterem’i görünce çok sevindi, 


FAHRİYE – Muhtereeeeem, ne güzel seni görmek, hoş geldin 
MUHTEREM – Hoş buldum 
FAHRİYE – Nasılsın, Kemal nasıl? 
MUHTEREM – Valla bilmiyorum iyi miyim, değil miyim. Ama Kemal…. 
FAHRİYE – Ne olmuş Kemal’e 
MUHTEREM - Kemal bu ilişkiyi bitirmek istiyor 
FAHRİYE - Şaka yapıyorsun 
MUHTEREM - Vallahi şaka değil ben bu zor görevle geldim 
FAHRİYE- İnanmıyorum 
………………….. 
FAHRİYE - Karısının hastalığı mı sorun olan? 
MUHTEREM - Evet 
FAHRİYE - O kadar cesur değil mi, kendisi niye söylemiyor 
……………………. 
FAHRİYE - Bunca yaşanmışlık böyle mi bitmeli 
MUHTEREM - Ne olur ağlama Fahriye 
FAHRİYE - Ben onu çok seviyorum, her şeyimi verdim ona 
MUHTEREM - Yaşadığınız mutlu günleri düşün bence sadece, bunca yıllık hayatında unutulmaz zamanlar yaşadın 
FAHRİYE - Ben böyle bir kenara mendil gibi atılacak biri miyim 
MUHTEREM - Ne olur ağlama 
FAHRİYE - Ne yapayım peki, zil takıp oynayayım mı? Lanet olsun onu bırakmam ben onu seviyorum, o da beni. 
MUHTEREM - İşi zorlaştırma, sen onurlu birisin, bırak o yaptığıyla utansın 
FAHRİYE - Ne olur bana yardım et, elli yıldır yalnızdım, Kemal hayatımın ışığı oldu, beni uykulardan uyandırdı, bu haksızlık, karısı otuz yıl onunla yaşamış, yeter ona bu mutluluk. 
MUHTEREM - Bak aklın sende değil, bunlar nasıl laflar. 
FAHRİYE - Nasılsa nasıl, alçak herif, bir de seni göndermiş, gelsin karşıma erkek gibi konuşsun. 
MUHTEREM - Ben yaptığımdan memnun muyum sanki, bak ikiniz de lise arkadaşımsınız. 
FAHRİYE - Ne olur bana yardım et, yalvarıyorum, onun metresi olmaya razıyım. 
MUHTEREM - Saçmalama sana yakışıyor mu, ağlama lütfen, bak şimdi biri girecek odaya. 

ANLATAN - Konuşmalar bu minval üzere sürdü, gitti. Fahriye hep ağladı. Muhterem Ankara’ya geri döndü. Kemal’e çok ayıp ettiğini söyleyerek durumu anlattı. Kıza haksızlık ettiğini söyledi. Aylarca Fahriye Kemal’i cep telefonundan aradı Kemal telefonu açmadı. Evden aradı, Kemal’in karısı açınca telefonu kapadı, ev telefonlarını Kemal hiç açmadı. Aradan dört yıl geçti Fahriye’de sevdayı değil ama Kemal’i kafasında bitirdi. 


SON 






ÖZGEÇMİŞ

RAHİM TAŞ
1964 yılında Kars’ta doğdu. Çocukluğunu Kars’ta geçirdi. olarak görev aldı. Maliye Bakanlığının taşra örgütü olan çeşitli il defterdarlıklarında görev yaptı. Amatör Tiyatro topluluklarında oynadı. Bir heves olarak başladığı yazım yaşamını amatörce sürdürmektedir. Bestelenmiş ve çeşitli dergilerde yayınlanmış şiirleri, sahneye konulmuş oyunları bulunmaktadır.

Eserleri
Karanlığın Cemresi Şiir 1998

Atam Anam Ay Terekeme Deneme-Araştırma / Gece Kitaplığı 2015

LafoRaTuvar Şiir, Öykü, Deneme, Oyun / Gece Kitaplığı 2015



Hammaliye Deneme Sonçağ Yayınları 2016


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin