Ünden bugüN



Yüklə 8,87 Mb.
səhifə835/877
tarix09.01.2022
ölçüsü8,87 Mb.
#93648
1   ...   831   832   833   834   835   836   837   838   ...   877
KENTİN GELİŞMESİ

546

54 7 KEPENEKÇİ SİNAN MEDRESESİ

ilk modern rıhtımıdır. Daha küçük olan Sirkeci Rıhtımı 1900'de tamamlanmıştır. 1899-1903 arasında yaklaşık 600 m uzunluğundaki ilk mendirekle birlikte Haydarpaşa Limanı(->) ve iki silo inşa edilmiştir. Yüzyılın ilk yansında bir mesire olan Haydarpaşa, 20. yy'ın başında liman çevresinde, tersaneden sonra en büyük endüstriyel tesis olmuştur.

Limanın ve demiryolunun kent içinde yerleşip geliştiği alan, kentin kuruluşundan bu yana topografyanın tanımladığı a-landır. Ancak II. Dünya Savaşı'ndan, özellikle de 1970'li yıllardan sonra, kentin artan nüfusu ve büyüklüğü tarihi sınırları tanımayan yeni çözümleri gerektirmiştir.

Aynı gözlem sanayi alanları için de yapılabilir. Sanayi bölgeleri, sultanların Haliç' teki saray alanlarında gelişmiştir, istanbul' da sanayi 19601ı yıllara kadar Fatih ve Eyüp ilçelerinde yoğunlaşmıştır. Tersane ise bugün de olduğu gibi Kasımpaşa'daydı. Bu sanayi bölgesi, tarihi limanın Sirkeci ile Unkapanı arasındaki geleneksel yerinin ve Kasımpaşa'daki tersanenin bir uzantısıydı. En eski dönemlerde olduğu gibi bu bölgeye gıda ve dokuma sanayii yerleşmiştir. 19. yy'da Tersane tesislerinin gelişmesine bağlı olarak, daha çok askeri gereksinmelerin karşılanmasına dönük sanayi tesisleri-kurulmuştur. 1827'de Eyüp'te Ip-likhane-i Amire(-0 adı verilen bir halat fabrikası, Feshane(->) gibi fabrikalar sultan saraylarının arsalarına kurulmuşlardı. Ab-dülaziz döneminde gemi inşa sanayii büyük bir atılım yapmıştır. O dönemden sonra Halic'in sanayileşmesi diyebileceğimiz bu süreç içinde, Halic'in denize yakın yamaçlarında ve kıyılarındaki konut alanları bu niteliğini yitirmiştir.

19- yy'ın ikinci yarısında istanbul'un fakir ya da orta halli mahalleleri dışında, Galata, Beyoğlu ve uzantısı olan semtlerde, Boğaziçi'nde, Kadıköy'de azınlıkların oturduğu Fener, Balat, Kumkapı, Gedikpa-şa, Samatya gibi semtlerde, Avrupa seç-meci üslupları ve yüzyıl sonunda art no-uveau üslubunun egemen olduğu bir mimari gelişmiş ve istanbul'a semt semt, 19. yy Avrupa kentlerinin atmosferini taşımıştır. İstanbul'da seçmeciliğin kent içindeki en gösterişli örnekleri, Galata ve Beyoğ-lu'nda, kentin ticaret ve modern yaşamının yoğunlaştığı bölgeler olmuştur. Kagir ko-nutlu tipik mahalleler Fener, Balat, Kumkapı, Gedikpaşa, Kadıköy-Haydarpaşa'da Talimhane, Boğaziçi'nde Kuzguncuk gibi semtlerdedir. Türk mahallelerinde yüzyılın en gösterişli sıraevleri Akaretler'de yapılmıştır. Seçmeci ve art nouveau üsluplarının son gösterisi, yüzyıl dönümünde ve I. Dünya Savaşı'ndan önce yapılan büyük köşkler ve yalılardır. Boğaziçi'nde, Çamlıca ve Kısıklı'da, Kızıltoprak ve Erenköy'de büyük, bakımlı, yüksek duvarlarla çevrili zengin konut yapılan, Avrupa ve Amerika'nın sayfiyelerinde görülen bir çağ modasını İstanbul'a taşımıştır. Bu, II. Abdülhamid dönemi üst tabakasının hemen hemen tümüyle Batılılaşmış zevklerinin gösterisidir ve İstanbul kent tarihinin özgün bir dönemidir. Ne var ki, Cumhu-

riyet'in yeni burjuvalaşan sınıfı bu mimarinin kültürel ve tarihi içeriğini öğrenmeye fırsat kalmadan, bunları tahrip etmiştir.

I. Dünyâ Savaşı'ndan önce İstanbul'un kent içi fizyonomisine katkıları olan bar zı büyük kamu yapıları Osmanlı başkentinin 500 yıllık "epopee"sini tamamlar. Son büyük neoklasik yapılardan biri 1907' de tamamlanan Arkeoloji Müzeleri binası-dır(->). Art nouveau(->) akımının etkisi II. Abdülhamid döneminde artmıştır. Dü-yun-ı Umumiye binası(-0, Mekteb-i Tıbbiye binası(->) bu dönemin yapılandır. 20. yy'ın başında, bu mimari üsluplar geçidine, ulusal kökenlere dönmek isteyen bir Türkçülük akımının eğilimlerini dile getiren bir yerli neoklasizm katılmıştır. Mimar Kemaleddin Bey(-0 ile Vedat Tek' in(-») en tanınmış temsilcileri olduğu bu akım, en ünlüsü Sirkeci'deki Dördüncü Vakıf Ham(->) olan vakıf hanları, Büyük Postane, Atmeydanı'nda sonradan tapu dairesi olan Defter-i Hakani Nezareti gibi yapılarla kente Osmanlı tarihinin son mimari damgasını vurmuştur.

Kent fizyonomisinde Sarayburnu'ndan Dolmabahçe'ye uzanan saltanat simgesi saray, II. Abdülhamid döneminde Yıldız'a taşınarak kent strüktüründe geçici bir süre için yeni bir odak yaratmıştır. Osmanlı sultanları Yıldız Tepesi'ne 18. yy'ın sonunda Mihrişah Sultan'ın yaptırdığı büyük kasırla gelmişlerdir. II. Mahmud da buraya Yıldız adlı bir köşk yaptırmıştı. Giderek yeni yapılar ve bahçelerle büyüyen kompleks, II. Abdülhamid tarafından yeni idari merkez olarak seçilmiş ve buraya yeni yapılar, tiyatro, müze, bir cami, Ertuğrul ve Orhaniye kışlaları inşa edilerek yeni bir saray yaratılmıştır (bak. Yıldız Sarayı).

I. Dünya Savaşı'ndan önce kentin Ba-tılılaşan semtlerde büyümesi devam etmiştir. Toplumun üst sınıfları Beyoğlu-Harbi-ye, Nişantaşı, Şişli ve Kadıköy yakasına yerleşmeye başlamış, suriçi, Üsküdar, Eyüp nüfus yitirmiş, sosyal statüleri düşmüştür. Fakat kaybedilen topraklardan kaçan muhacirler dışında, kentte büyük bir nüfus artışı yoktur.

1873'te Tünel tamamlanıp Beyoğlu'na atlı tramvay işletildiği halde, 1896 tarihli bir kent haritasında Ayaspaşa, Pangaltı, Osmanbey, Bomonti, Şişli ve Maçka'da hâlâ bahçe ve bostanlar vardır. Yerleşme a-lanları genelde tepe ve platolarda kalmış; vadi ve yamaçların tarımsal amaçlarla kullanılmasına devam edilmiştir. 1913'te ilk elektrikli tramvay Şişli'ye kadar uzanmıştır. Fakat kentin Şişli'den öteye doğru u-zanması ancak 1950'li yıllardan sonradır. Kadıköy'de, özellikle de Moda'da, I. Dünya Savaşı'ndan önce yoğun bir yerleşme olmakla birlikte Kurbağalı Dere'den ötede seyrek bir bahçeli yerleşme vardır. Üsküdar bu yüzyılda fazla bir gelişme göstermez. Boğaziçi ise özellikle Rumeli yakasında, Yeniköy, Tarabya ve Büyükdere' de azınlıkların ve sefaretlerin yazlıklarının yoğunlaşması nedeniyle, yabancıların yeğledikleri ve Batılı yaşamı Boğaz kıyılarına taşıdıkları semtlerdir.

Yeniköy'le Büyükdere arası Rumların

büyük bir serbestlikle yaşadıkları ve yortularını açıkta yapmalarına izin verilen mahallelerdi. II. Mahmud dönemindeki Pera yangınından sonra Fransız ve İngiliz sefaretleri bir süre buraya taşınmışlar, daha sonra da yabancı devletler Boğaz'da arsa a-larak buraya yazlık sefaret binaları yaptırmışlardır. Belediye dairelerinin en büyüklerinden biri Büyükdere'de idi. Bu bölgede ahşap, konut malzemesi olarak kullanılmaya devam edilmiş, fakat yavaş yavaş kagir binalar da inşa edilmiştir, imparatorluğun son döneminde Tarabya ve Büyükdere, büyük otelleriyle kentin en elegan sosyetesinin ve yabancıların yaşadığı bir bölge olmuştur.

Aynı içerikte olmasa bile bu dönemde Adalar'm da özel konumunu vurgulamak gerekir. Yüzyılın ortasında Kırım Savaşı sırasında ulaşım zorluğu nedeniyle, Ada-lar'da büyük bir yerleşme olmadığı görülmektedir. Kentin sayfiyesi Boğaziçi'dir. Fakat özellikle II. Abdülhamid döneminde Büyükada(->) ve Heybeliada(-») azınlıkların, özellikle Rumların ve Musevilerin sayfiyesi olmuş; Osmanlı yüksek sosyetesi de yüzyıl sonlarında buna katılarak Boğaziçi, Erenköy gibi semtlerle aynı nitelikte, bahçeli bir yerleşme düzeni kurmuşlar; oteller, pansiyonlar, özellikle gayrimüslimlerin yeğledikleri bir başka Batı'yı da buraya taşımışlardır.

İmparatorluğun son dönemlerinde, Ga-lata-Beyoğlu, Yeniköy, Tarabya, Moda ve Büyükada, İstanbul'un herhangi bir Batı kenti ile karşılaştırılabilecek tarzda yaşam sergileyen semtleri olmuşlardır.

Bakırköy bir yana bırakılırsa, suriçi ve sur dışı yerleşme sınırları fazla bir değişiklik göstermemiştir. Sadece planlı yapılaşmanın uygulandığı eski yangın yerlerinde, örneğin Laleli'de kagir yapıya bir dönüşüm olmuştur. Geçen yüzyılın başındaki mahalleler dışında, L Dünya Savaşı sırasında sur dışı yine mezarlık, bahçe ve bostanlık bir alandır. Surların eski İstanbul'da simgesel olmaktan öte, fiziksel olarak da kenti sınırladığını kabul etmek gerekir.


Yüklə 8,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   831   832   833   834   835   836   837   838   ...   877




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin