Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə168/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   164   165   166   167   168   169   170   171   ...   260
Kehf Suresi
80


وَأَمَّا الْغُلَامُ

çocuğa gelince



فَكَانَ

idi


أَبَوَاهُ

onun anası babası



مُؤْمِنَيْنِ

mü'min insanlar



فَخَشِينَا

korktuk


أَنْ يُرْهِقَهُمَا

onlara sarmasından



طُغْيَانًا

azgınlık


وَكُفْرًا

ve küfür
















Türkçe Transcript (*)

Veemmâ-lġulâmu fekâne ebevâhu mu/mineyni feḣaşînâ en yurhikahumâ tuġyânen vekufrâ(n)

Ali Bulaç Meali

'Çocuğa gelince, anne ve babası mü'min kimselerdi. Bundan dolayı, onun kendilerine azgınlık ve inkâr zorunu kullanmasından endişe edip-korktuk.'

Edip Yüksel Meali

"Çocuğa gelince, ana babası iki inanan kişi idi. Taşkınlık ve nankörlük ile o ikisine yük olmasından endişelendik." *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Oğlana gelince, onun anababası mümin kimselerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk."

Süleyman Ateş Meali

Oğlana gelince: Onun anası babası mü'min insanlardı. Bunun, onlara azgınlık ve küfür sarmasından korktuk. *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk."

Yusuf Ali (English)

"As for the youth, his parents were people of Faith, and we feared that he would grieve them by obstinate rebellion and ingratitude (to Allah and man).(2423) *

M. Pickthall (English)

And as for the lad, his parents were believers and We feared lest he should oppress them by rebellion and disbelief.

Kehf Suresi
81


فَأَرَدْنَا

istedik ki



أَنْ يُبْدِلَهُمَا

onun yerine versin



رَبُّهُمَا

Rableri


خَيْرًا

daha hayırlısını



مِنْهُ

ondan


زَكَاةً

daha temiz



وَأَقْرَبَ

ve daha yakınını



رُحْمًا

merhamete

















Türkçe Transcript (*)

Feeradnâ en yubdilehumâ rabbuhumâ ḣayran minhu zekâten veakrabe ruh(n)

Ali Bulaç Meali

Böylece, onlara Rablerinin ondan temiz olmak bakımından daha hayırlısı, merhamet bakımından da daha yakın olanını vermesini diledik.'

Edip Yüksel Meali

"İstedik ki Rab'leri onun yerine kendilerine ondan daha temiz ve merhametli birini versin."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"İstedik ki Rabbleri onun yerine kendilerine ondan temizlikçe daha hayırlı ve daha çok merhamet eden birini versin."

Süleyman Ateş Meali

İstedik ki Rableri onun yerine onlara ondan daha temiz, daha merhametli (ana babasına iyilik eden) birini versin.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin."

Yusuf Ali (English)

"So we desired that their Lord would give them in exchange (a son) better in purity (of conduct) and closer in affection.(2424) *

M. Pickthall (English)

And We intended that their Lord should change him for them for one better in purity and nearer to mercy.

Kehf Suresi
82


وَأَمَّا الْجِدَارُ

duvar ise



فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ

çocuğun idi



يَتِيمَيْنِ

iki yetim



فِي الْمَدِينَةِ

şehirde


وَكَانَ

vardı


تَحْتَهُ

altında


كَنْزٌ

bir hazine



لَهُمَا

onlara ait



وَكَانَ

ve idi


أَبُوهُمَا

babaları da



صَالِحًا

iyi bir kimse



فَأَرَادَ

istedi ki



رَبُّكَ

Rabbin


أَنْ يَبْلُغَا

onlar (büyüyüp) ersinler



أَشُدَّهُمَا

güçlü çağlarına



وَيَسْتَخْرِجَا

ve çıkarsınlar



كَنْزَهُمَا

hazinelerini



رَحْمَةً

bir rahmet olarak



مِنْ رَبِّكَۚ

Rabbinden



وَمَا فَعَلْتُهُ

bunları yapmadım



عَنْ أَمْرِيۚ

ben kendiliğimden



ذَٰلِكَ

işte budur



تَأْوِيلُ

içyüzü


مَا

şeylerin


لَمْ تَسْطِعْ

senin güç yetiremediğin



عَلَيْهِ

hakkında


صَبْرًا

sabırla













Türkçe Transcript (*)

Veemmâ-lcidâru fekâne liġulâmeyni yetîmeyni fî-lmedîneti vekâne tahtehu kenzun lehumâ vekâne ebûhumâ sâlihan feerâde rabbuke en yebluġâ eşuddehumâ veyestaḣricâ kenzehumâ rahmeten min rabbik(e)(c) vemâ fe’altuhu ‘an emrî(c) żâlike te/vîlu mâ lem testi’ ‘aleyhi sabrâ(n)

Ali Bulaç Meali

'Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu.'

Edip Yüksel Meali

"Duvar ise kentteki iki öksüze aitti. Duvarın altında onlara ait bir hazine vardı. Babaları da erdemli birisiydi. Rabbin diledi ki onlar büyüyüp tam güçlerine kavuştuktan sonra Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini ortaya çıkarsınlar. Bunları kendi irademle yapmadım. İşte bunlar, dayanamadığın şeylerin açıklamasıdır."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Duvar ise, o şehirde iki yetim oğlana ait idi. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki çocuk erginlik çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ve ben bunların hiçbirini kendiliğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzleri budur."

Süleyman Ateş Meali

Duvar ise şehirde iki yetim çocuğun idi. Altında onlara ait bir hazine vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki onlar (büyüyüp) güçlü çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Bunları, ben kendiliğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Ve duvar. Duvar, o kentte yaşayan iki yetim oğlanındı. Altında, oğlanlara ait bir define vardı. Oğlanların babası da hayır ve barış seven bir kimse olarak yaşamıştı. Rabbin istedi ki, o çocuklar ergenliklerine ulaşsınlar da Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar. Ben bunları kendi buyruğumun sonucu olarak yapmadım. İşte senin sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin içyüzü budur."

Yusuf Ali (English)

"As for the wall, it belonged to two youths, orphans, in the Town; there was, beneath it, a buried treasure, to which they were entitled: their father had been a righteous man:(2425) So thy Lord desired that they should attain their age(2426) of full strength and get out their treasure - a mercy (and favour) from thy Lord. I did it not of my own(2427) accord. Such is the interpretation of (those things) over which thou wast unable to hold patience." *


Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   164   165   166   167   168   169   170   171   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin