Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə232/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   228   229   230   231   232   233   234   235   ...   260
Edip Yüksel Meali

"Ki seni çokça yüceltelim."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Ki seni çok tesbih edelim.

Süleyman Ateş Meali

Ki seni çok tesbih edelim,

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Ta ki seni çokça tespih edelim!"

Yusuf Ali (English)

"That we may celebrate(2555) Thy praise without stint, *

M. Pickthall (English)

That we may glorify Thee much.

Tâ-Hâ Suresi
34


وَنَذْكُرَكَ

ve seni analım



كَثِيرًا

çok




Türkçe Transcript (*)

Veneżkurake keśîrâ(n)

Ali Bulaç Meali

'Ve seni çok zikredelim.'

Edip Yüksel Meali

"Seni çokça analım."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Seni çok analım.

Süleyman Ateş Meali

Ve seni çok analım,

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Seni çokça analım!"

Yusuf Ali (English)

"And remember Thee without stint:

M. Pickthall (English)

And much remember Thee.

Tâ-Hâ Suresi
35


إِنَّكَ

şüphesiz sen



كُنْتَ بِنَا بَصِيرًا

bizi görmektesin





Türkçe Transcript (*)

İnneke kunte binâ basîrâ(n)

Ali Bulaç Meali

'Şüphesiz Sen bizi görüyorsun.'

Edip Yüksel Meali

"Sen, elbette bizi Görensin."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Şüphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun."

Süleyman Ateş Meali

Şüphesiz sen, bizi görmektesin.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Kuşkusuz sen, bizi görmektesin."

Yusuf Ali (English)

"For Thou art He that (ever) regardeth us."(2556) *

M. Pickthall (English)

Lo! Thou art ever Seeing us.

Tâ-Hâ Suresi
36


قَالَ

buyurdu ki



قَدْ

muhakkak


أُوتِيتَ

sana verildi



سُؤْلَكَ

istediğin



يَا مُوسَىٰ

Ey Musa




Türkçe Transcript (*)

Kâle kad ûtîte su/leke yâ mûsâ

Ali Bulaç Meali

(Allah) Dedi ki: 'Ey Musa istediğin sana verilmiştir.'

Edip Yüksel Meali

Dedi ki: "Dilediğin sana verildi, Musa."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Allah buyurdu: "Ey Musa! Dilediğin (şeyler) sana verildi."

Süleyman Ateş Meali

(Allah) buyurdu: "Ey Musa, istediğin sana verildi."

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Buyurdu: "İstediğin sana verildi, ey Mûsa!"

Yusuf Ali (English)

((Allah)) said: "Granted is thy prayer, O Moses!"

M. Pickthall (English)

He said: Thou art granted thy request, O Moses.

Tâ-Hâ Suresi
37


وَلَقَدْ

zaten


مَنَنَّا

biz lutufta bulunmuştuk



عَلَيْكَ

sana


مَرَّةً

bir kez


أُخْرَىٰ

daha




Türkçe Transcript (*)

Velekad menennâ ‘aleyke merraten uḣrâ

Ali Bulaç Meali

'Andolsun, biz sana bir defa daha lütufta bulunmuştuk.'

Edip Yüksel Meali

"Sana bir kez daha lütufta bulunduk."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"And olsun biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik"

Süleyman Ateş Meali

Zaten biz sana bir kez daha lutufta bulunmuştuk.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Yemin olsun, sana bir kez daha lütufta bulunmuştuk."

Yusuf Ali (English)

"And indeed We conferred a favour on thee another time (before).

M. Pickthall (English)

And indeed, another time, already We have shown thee favour,

Tâ-Hâ Suresi
38


إِذْ

hani


أَوْحَيْنَا

vahyetmiştik



إِلَىٰ أُمِّكَ

annene


مَا يُوحَىٰ

vahyedileni





Türkçe Transcript (*)

İż evhaynâ ilâ ummike mâ yûhâ

Ali Bulaç Meali

'Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, (şöyle ki:)'

Edip Yüksel Meali

"Hani annene şu vahyi vahyetmiştik:"

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Hani bir vakit ilham edilmesi gereken (ancak ilham ile bilinebilen) şu ilhamı annene verdik:

Süleyman Ateş Meali

(Sen doğduğun zaman,) Annene vahyedileni vahyetmiştik: *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Hani, annene vahyedileni şöyle vahyetmiştik:

Yusuf Ali (English)

"Behold! We sent(2557) to thy mother, by inspiration, the message: *

M. Pickthall (English)

When We inspired in thy mother that which is inspired,

Tâ-Hâ Suresi
39


أَنِ اقْذِفِيهِ

onu koy


فِي التَّابُوتِ

sandığa


فَاقْذِفِيهِ

ve at


فِي الْيَمِّ

suya


فَلْيُلْقِهِ

onu bıraksın



الْيَمُّ

su


بِالسَّاحِلِ

sahile


يَأْخُذْهُ

onu alacaktır



عَدُوٌّ لِي

benim düşmanım olan



وَعَدُوٌّ لَهُۚ

ve onun düşmanı olan



وَأَلْقَيْتُ

koydum


عَلَيْكَ

senin üzerine



مَحَبَّةً

bir sevgi



مِنِّي

benden


وَلِتُصْنَعَ

yetiştirilmen için



عَلَىٰ عَيْنِي

gözümün önünde











Türkçe Transcript (*)

Eni-kżifîhi fî-ttâbûti fakżifîhi fî-lyemmi felyulkihi-lyemmu bi-ssâhili ye/ḣużhu ‘aduvvun lî ve’aduvvun leh(u)(c) veelkaytu ‘aleyke mehabbeten minnî velitusne’a ‘alâ ‘aynî

Ali Bulaç Meali

'Onu sandığın içine koy, suya bırak, böylece su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştirilmen için, kendimden sana bir sevgi yönelttim.'

Edip Yüksel Meali

"'Onu bir sandığa koyup ırmağa at. Irmak da onu kıyıya atsın ve Bana da ona da düşman olan birisi onu alsın.' diye... Gözümün önünde yetişesin diye sana sevgimi yağdırmıştım."

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Onu (Musa'yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahile atsın. Onu hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın." Bir de benim gözetimim altında yetiştirilmen için, üzerine katımdan bir sevgi bırakmıştım. (Ey Musa!)

Süleyman Ateş Meali

Onu sandığa koy, suya at; su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım onun da düşmanı olan biri alacaktır. "Gözümün önünde yetiştirilmen için senin üzerine benden bir sevgi koydum (görenler senin üzerine koyduğum bu sevgiden ötürü sana meftun oldular)."

Yaşar Nuri Öztürk Meali

"Onu tabuta koyup ırmağa bırak! Irmak onu sahile götürsün ki, benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri onu alsın. Üzerine kendimden bir sevgi bıraktım ki, gözümün önünde yetiştirilesin."

Yusuf Ali (English)

"´Throw (the child) into the chest, and throw (the chest) into the river: the river will cast him up on the bank, and he will be taken up by one who is an enemy to Me and an enemy to him´:(2558) But I cast (the garment of) love over thee from Me:(2559) and (this) in order that thou mayest be reared under Mine eye.(2560) *

M. Pickthall (English)

Saying: Throw him into the ark, and throw it into the river, then the river shall throw it on to the bank, and there an enemy to Me and an enemy to him shall take him. And I endued thee with love from Me that thou mightest be trained according to My will,


Tâ-Hâ Suresi
40


إِذْ

hani


تَمْشِي

gidipte


أُخْتُكَ

kızkardeşin



فَتَقُولُ

diyordu


هَلْ أَدُلُّكُمْ

size göstereyim mi?



عَلَىٰ مَنْ

birini


يَكْفُلُهُۖ

ona bakacak



فَرَجَعْنَاكَ

böylece seni geri verdik



إِلَىٰ أُمِّكَ

annene


كَيْ

ki


تَقَرَّ

aydın olsun



عَيْنُهَا

gözü


وَلَا تَحْزَنَۚ

üzülmesin



وَقَتَلْتَ

sen öldürmüştün



نَفْسًا

bir adam


فَنَجَّيْنَاكَ

seni kurtarmıştık



مِنَ الْغَمِّ

tasadan


وَفَتَنَّاكَ

ve seni denemiştik



فُتُونًاۚ

iyice


فَلَبِثْتَ

kaldın


سِنِينَ

yıllarca


فِي أَهْلِ

halkı arasında



مَدْيَنَ

Medyen


ثُمَّ

sonra


جِئْتَ

bize geldin



عَلَىٰ قَدَرٍ

belirlediğimiz vakitte



يَا مُوسَىٰ

ey Musa













Türkçe Transcript (*)

İż temşî uḣtuke fetekûlu hel edullukum ‘alâ men yekfuluh(u)(s) feraca’nâke ilâ ummike key tekarra ‘aynuhâ velâ tahzen(e)(c) vekatelte nefsen fenecceynâke mine-lġammi vefetennâke futûnâ(en)(c) felebiśte sinîne fî ehli medyene śümme ci/te ‘alâ kaderin yâ mûsâ

Ali Bulaç Meali

'Hani kız kardeşin gezinip; 'Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?' demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip-denemiştik.' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa.'


Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   228   229   230   231   232   233   234   235   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin