Ana dili — İnsanın hole uşaġlıġda yaşlıların nitġini teġlid étmek yolu ile menimsediy'i dil. Analitik diller — Daħili ġrammatnk elaġeleri kömekçn sözler, svz sırası, intonasiya ve s. vasitesile ifade olunan diller. Meselen, fransız dili. Analoji diller — Möhkem, sa&it sözsırasına malik diller. Bu dillere be'zen «mentiġi» diller de déyilir. Çünkp béle dillerde éintaktik ġuruluş fikrin mentiġi ġuruluşuna müvafiġdir. Ġedim yazılı dil — Ġodim (sabit) yazı en'enesine (edebiyyata) malik olan dil. Ġohum diller — Menşeyi ümumi hésab édilen oħşarlıġ elametlerine malik diller. Dil yarusu — Dilin hemcins vahidlerinin ve katéġoriyalarının mecmuyuna déyilir. Dilin başlıca yarusları — fonétik, léksik, morfolojn, sintaktik yaruslardır. hem katéġeriyaların daħilindeki dil vahidleri, hem de yarusların daħilindeki dil katéġoriyaları birbirile müeyyen dil elaġelerinde olur. Dil katéġoriyaları — Dilin hemçpns vahidlerinden ibaret ġruplarına déyilir. Katéġoriyalar ümumi, katéġorial elametler, esasen sémantik elametler esasında méydapa çıħmış olur. Meselen, fé'llerde növ katéġoriyası, zaman katéġoriyası, isimlerde çğmlik katéġoriyası, hal katéġoriyası. Edebi dil — Nümunevi ve normallaşdırılmış dildir ki, bu normalara hamının emel étmesi zeruridir. Adeten edebi dil dialéktlere ve loru dile ġarşı ġoyulur. Elhereket dili — Ünsiyyet vasitesi kimi istifade olunan ifadeli hereketlerini, beden hereketlerinin mecmuyu. Eslinden uzaġlaşmış dil — Lap ġedim zamanlardan öz dil ġrupundan uzaġlaşması ve yad dillerla kontaktda olması neticesinde yad dil ġrupuna (ailesine, budağına) meħsus ħüsusiyyetlere malik olan dil. İnvérsion diller — Sabit söz sırasına malik olan dillerdir ki, analoji dillere ġarşı (müġayise meġsedile) ġoyulur. İnkorporlaşan dillar — İnkorporasiya üsulu ile sözdüzeltmeden kéniş istifade éden diller. İsmi dil — Esas cümle tipi ismi cümlelerden ibaret olan dil. Yazılı dil—1. Yazı en'enesine malik dil, yazısı olan dil; 2. Yazılı nitġ üçün seçiyyevi söz ve ifadeleri işletmekle ferġlenen dil. Yéni yazılı dil — Nisbeten yaħın zamanlardan yazısı méydana kelmiş dil. Kontakt(lı) dil — Müħtelif milletlerin nümayendelerinin yaşadığı erazide ümumi anlaşma éhtiyacı neticesinde özbaşına méydana kelen ġatışıġ dil, «ġatış-bulaş» dil. Meselen, pidjin inġliş. Kömekçi dil — Bu ve ya diğer seciyyevi ünsiyyet növü üçün işlenen sün'i dil. Tebin insan dili ünsiyyetin esas vasitesi olub insan fealiyyetinin bütün sahelerini ehate édir. Kréol dil — Avropalıların yérli ehali ile (esasen Hind okéanındakı adalarda) ünsiyyet éhtiyaçı neticesinde méydana kelen Avropa dillerinden biri ile yérli dilin ġatışıġından ibaret dil. Medeni dil — Medeni inkişafın yüksek merhelesine çatmış ħalġın dili, dövlet dili ehemiyyeti kesb éden dil. Medeni dil mekteblerde tedrisin esasını teşkil édir, nisbi sabitliyi ile, müeyyen erazide bütünlükde yayılması ve dialéktleri öz içerisinde eritme ġabiliyyeti ile seciyyelenir. Milli dil — Bütün milletin ümumi dili. Ölü dil — Canlı ün-siyyetden çıħmış, yalnız yazılı abidelerde ġalan dil. Meselen, latın dili. polisintétik diller—1. Baħ: İnkorporlaşan diller; 2. Sözün for.ması müħtelif evezlik köstericilerine malik olap diller. Sen müellimsen. Siz kédirsiz. Burada söz sonundakı evezlikler ġoşulduġları sözlerle inkorporasiya yaratmışdır. Saf dil — Başġa dillerle ġarışmayan, öz ilk veziyyetinin tebii inkişafı kimi mövçud olan dil; temiz dil. Ses dili — Seslerde éşidilen dil; sesli dil. Sintétik diller — Daħili ġrammatik elaġeleri yalnız söz formaları vasitesile, ye'ni kömekçi sözlerin, söz sırasının ve supérséġmént vahidlerin kömeyi olmadan ifade édilen diller. Meselen, rus, alman dilleri. Söz esası teçrid édilmiş diller—Sözdeyişme ġaydaları olmayan, lakin sözduzeltme ġaydalarına malik olması ile ferġlenen amorf diller. Meselen, Vyétnam dili. Söz köku teçrid sdilmiş diller—1. Baħ: Amorf diller; 2. hem sözdeyişme, hem de sözdüzeltme ġaydaları olmayan amorf diller. Meselen, ġedim Çin dili. Sun'i dil — Esl, tebii dilden ferġli olan her hansı kömekçi dil. Meselen, éspéranto, ido. Tebii dil — Esl me'nada dil, ünsiyyet ve fikri ifade vasitesi olan tebii insan dili (Sun'i yolla yaradılan her cür dilden ferġlenir). Terk olunmuş dil — Yavaş-yavaş işlenmekden ġalan, adamların unutmaġ üzre olduġları ve ya unutduġları dil. Uşaġ dili — Kiçik yaşlı uşaġların dili olub, aşağıdakı ħususiyyetlere malikdir: fonémler sistémi besitdir, ġrammatik vasiteleri mehduddur, primitivdir, sintaktik ġuruluşu sadedir, primitivdir, lüğeti de «uşaġ sözleri» ile mehdudlaşır. Ümumi dil — Adeten poétik dile ġarşı ġoyulan ve esasen ünsiyyet vasitesi kimi nezerde tutulan dil. Be'zen buna «praktik dil» (términin müellifi Yakubinskidir) déyilir. Fé'li dil — Esas cümle tipi fé'li cümlelerden (ħeberi tesriflenmiş fé'lle ifade olunan cümlelerden) ibaret dil. Ferdi dil — Müeyyen şeħsin nitġini seciyyelendiren ferdi (senet, ictimai veziyyet, ahvali-ruhiyye, yaşadığı erazi ve s. ile elaġedar) ħüsusiyyetlerin mecmuyu. Fléktiv diller—Fléktiv sözdeyişme ile seciyyolenen diller. Formasız diller—1. Baħ: İnkorporlaşan diller; 2. Baħ: Amzrf diller. hibrid dil — Öz léksik terkibi, morfoloji vz sintaktik ġaydalarını muħtelif menşeden kötürmesi ile seçiyyelenen dil. Hind-Avropa dilleri — Hind-Avropa dili ailesine daħil olan diller. Canlı dil — her hansı ħalġın danışıġda istifade étdiyi ve buna köre daima deyişmekde olan dil. Şekilçili diller — Sözün forması sözdeyişdirici şekilçiler vasitesile düzelen diller. Sözun forması kékün daħilen deyişmesi ile duzelen fléktiv dillere ġarşı (muġayise meġsedi ile) ġoyulur. Şifahi dil — a) Yalnız şifahi nitġ şeklinde tezahür éden, yazısız dil; b) dilin şifahi nitġ üçün seciyyevi olan üslubi ġolu; v) canlıların birbirile ünsiyyet saħlamaġ uçun istifade étdikleri seslerin, hereketlerin, davranışların mecmuyu; ġ) tebii dili bütövlukde evez éde bilen ve ya onun müeyyen funksiyasını yérine yétire bilen her hansı sémioloji sistém. Béynelħalġ dil — (umumdünya dili, hamıya aid dil, dünya dili, univérsal dil) — Milletlerarası ünsiyyet vasitesi kimi tévsiye édilen sün'i, kömekçi (yardımçı) dil. Meselen, volapük, éspéranto, ido, inté-linġva. 350-den artıġ béynelħalġ dil layihesi teġdim édilmişdir. Bu layihelerin be'zilerinin tertibinde F. dé Sössur, О. Yéspérson, İ. A. Boduén dé Kurténé kimi meşhur dilçiler de iştirak étmişler. Lakin bir néçe layihe (ħususile éspéranto ve intérlinġva) nisbeten kéniş miġyasda yayıla bilmişdir. İndiye kimi teġdim olunan layihelerde esasen Avropa dillerinin ġrammatik ġuruluşuna istinad édilmişdir. Jést dili — Ünsiyyet meġsedi kuden muħtelif beden horeketlerinin, ifadeli jéstlerin mecmuyu. İnformasiya dili — Müeyyen mezmunun elvérişli formada méħanizmlere vérilmesi. Kömekçi dil — Ünsiyyetin bu ve ya diğer ħüsusi, seciyyevi növune ħidmet éden her hansı sün'i dil. İnsan fealiyyetinin butün sahelerine ħidmet éden esas ünsiyyet vasitesinden ferġlenir. Bu ve ya diğer üslubi elametleri ile socnyyelenen nitġ növü. Ġezét dili. İşkuzar dil. Kitab dili. Mğtbuaġ dili. Danışıġ dili. Eserin dili. Şé'r dili. Ézop dili — Kinayeli, remzi, ustüörtülü, perdeli üslub.
Dil ve nitġ anlayışlarının ġarşılıġlı elaġesini ve ġarşılıġlı te'sirini ilk defe nezere çarpdıran F. dé Sössür yazmışdı: «Şübhesiz ki, bu her iki prédmét öz aralarında sıħı şekilde elaġedardırlar ve ġarşılıġlı suretde birbirini nezerde tuturlar: nitġin aydın olması ve işledilmesi uçün dilin varlığı zeruridir; öz növbesinde nitġ de dilin méydana çıħması üçün lazımdır; tariħen nitġ faktı dilden evvel olmuşdur». F. dé Sössürden sonra müħtelif tedġiġatçılar dil ve nitġe müħtelif mövġéden yanaşmış ve müħtelif münasibetler beslemişler. Dil ve nitġ muħtelif esaslarla ġarşılaşdırılır: ünsiyyet vasiteleri sistémi — bu sistémin réalize édilmesi, dil vahidleri sistémi—bu vahidlerin ünsiyyet zamanı sıralanması, statik hadise—dinamik hadise, ünsürlerin paradiġmatik planda meçmuyu — ünsürlerin sintaġmatik planda mecmuyu, mahiyyet — hadise, ümumi—ayrıca (ħüsusi). mücerred—konkrét, zeruri olan—zeruri olmayan, zeruri—tesadufi, sistémlilik—sistémsizlik, sabit—deyişken, invariant—variant, uzual—okkazional, normativ—normadan kenar, ictimai—ferdi, nitġe hazır daħil édilen—nitġ prosésinde düzeldilen, kod—me'lumatlar (ünsiyyet), vasite—meġsed, imkan—kérçeklik ve s. Çoħ zaman müħtelif seviyyelerde alınmış dil ve nitġ vahidlerinin korrélyativ ġarşılaşdırılmasından istifade édilir (butün ketirilen nümunelerde birinciler dil, ikinciler nitġ ile bağlı términlerdir): foném—konkrét ses, morfém—héca, léksém—söz, söz birleşmesi—sintaġm(a), cümle—fraza, murekkeb sintaktik vahid—frazadan böyük vahid.
DİL AİLESİ—Menşe ümumiliyi ile birleşen ve bu cehetden de ferġlendirilen diller ġrupu. Türk dilleri ailesi. Hind-Avropa dilleri ailesi.
DİLARĦASI SAMİTLER—Dilin arħa hissesinin feal iş. tirakı ile yaranan samitler. Bu samitler dilin arħa hissesinin arħa damağa yaħınlaşması ve ya toħunması netiçesinde emele kelir: [k], [ġ], <[ğ], [ħ].
DİL BUDAĞI—Dil aileleri daħilinde menşece birbirine yaħın olan diller ġrupu. Meselen, ġedim türk dilleri ailesi iki budağa (ġerbi hun budağı ve şerġi hun budağı) bölünür.
DİL VE İRĠ — Dille irġi ġarışdırmaġ olmaz. Say é'tibarı ile irġler az, diller ise çoħdur. habéle sırf temiz irġ yoħdur. İrġlerin bir hissesi ġarışıġ, diğer ġismi ise kéçici (bir irġden başġasına kéçici) seciyyelidir. Bu ġarışıġ irġ formaları ħalġların böyük hicreti dövründe, böyük coğrafi keşfler dövründe, mustemlekeçiliyin ġüvvetlendiyi dövrde méydana çıħmışdır. Meselen, éramızın I esrinde ħalġların böyük hicreti ile elaġedar turan (çenubi Sibir) tipi yaranmışdır. Sonrakı dövrlerde müstemlekeçilik inkişaf édib yayıldıġca bir sıra erazilerde yérli ehali (avstraliyalılar, Hindular ve b.) ya tamamile ġırılıb ġurtarmış, ya da evvelki elvérişli meskenlerinden diderkin salınmışdır. Tedriçen müħtelif irġlerin /nümayendeleri arasında évlenme prosési kénişlenmeye başlamışdır. Meselen, Amérikada métisler ve mulatlar emele kelmişdir. Bunlara ümumi şekilde kréollar déyilir. Antropolokiya ve étnoġrafiyada müħtelif irġ nümayendelerinin évlenmesi ile ġurulan ailelerin uşaġları kréol adlanırlar. Latın Amérikasında muasir ehalinin ekseriyyeti métislerdir — ye'ni avropalı ile Hindunun, avropalı ile zoncinin ve ya Hindu ile zencinin ailesinden méydana kelen nesildir. Mulatlar ise avropalılarla zencilerin ġarışıġ nikahından törenen nesildir. Bunlar ABŞ-ın cenub ştatlarında, Brazpliya haiti, Yamaykada ehalinin ekseriyyetini teşkil édirler.
Dilçilikde dil ile irġin ferġinden defelerle behs olunmuşdur. hele 1911-ci ilde A. Méyé yazırdı: «Dil tariħi şeraitden asılıdır, héç de irġden asılı déyildir».
DİL VAHİDLERİ — Vezifesine, ġuruluşuna ve sistém da.ħilinde tutduğu yére köre birbirinden ferġlenen sabit ünsürler. Vezifesine köre nominativ, kommunikativ (prédikativ) vahidler, ġuruluşuna köre ise üç növ dil vahidi ferġlondirilir. Esas nominativ dil vahidi kimi söz (léksém), esas kommuni-kativ vahid kimi cümle, onun sintaktik modéli alınıb öyrenilir. Dilin ġuruluş vahidleri diğer dil vahidlerinin— nominativ ve kommunikativ vahidlerin düzeldilmesi ve formalaşması vasitesidir. Fonémler, morfémler, söz formaları, söz birleşmesi formaları dilin ġuruluş vahidleridir. Adlanlırmaya ħidmet éden vahidler nominativ vahidlerdir. Démeli, esas nitġ hisselerine daħil olan sözler ve ad bildiren söz birleşmeleri ve frazéoloji birleşmeler nominativ vahidler hésab édilir. Dil vahidlerini müsteġil (cümle, söz) ve ġéyri-müsteġil (morfém, foném) olmaġla yéne de iki yére bölmek mümkündür. Dünya dillerinde fonémlerin miġdarı o ġeder de çoħ déyil, adeten 30—50 (be'zen de 12—80) hésab édilir. 80 foném yalnız abħaz dilinin bir şivesinde ġéyde alınmışdır. Morfémlerin miġdarı bir néçe mindir. Sözler ise daha çoħdur. İnkişaf étmiş dillerde (ħüsusi términleri ve dialéktizmleri nezere almasaġ) yüz mine yaħın söz mövcuddur. Cümlelerin miġdarını konkrét suretde köstermek çetindir. Tekçe sade cümleleri kötürsek, onların miġdarı milyonlarcadır.
«DİLDENKENAR ĠALIĠ» —Bu şerti términ A. İ. Smirnitski terefinden ireli sürülmüşdür. F. dé Sössürün dilnitġ antinomiyasını tam ferġlp şekilde izah éden A. İ. Smirnitski kösterir ki, dil nitġin terkib ünsürü olub, yalnız nitġde mövcuddur, nitġ faktları hésabına zenkinleşir. Nitġden dili çıħandan sonra nitġin terkibinde «dildenkenar ġalıġ» ġalır ki, bu «ġalıġ» teleffüzdeki tesadüfi ġüsurlardan, danışanın ses ħüsusiyyetlerinden, ses (teleffüz) üslubiyyatından ibaretdir. Sossür nitġi ferdi hadise sayırdı, Smirnitskiye kére nitġdeki «dildenkenar ġalıġ» hem ferdi, hem de sosial elametlere malikdir. C. Memmadġuluzadenin aşağıdakı cümlesindeki tekrarı buna misal köstermek olar: «Ħülase, camaat çem olur, közleyir, közleyir, közleyir, közleyir, ağa kolmir».
DİL ELAĠELERİ — Dil vahidleri ve snların hisseleri arasında, dil katéġoriyaları, dil yarusları arasında mövçud olan ġarşılıġlı elaġeler. Assosiativ elaġeler. paradiġmatik elaġeler. Sintaġmatik elaġeler. Assosiativ elaġe — Dil vahklinin éyni zamanda bir néçe obrazlı tesovvür oyada bilmesi imkanına assosiasiya déyilir. Burada éyni dil vahidi bir néçe assosiativ elaġenin yaranmasına sebeb olur. Sözlerin meçazi m.Unalarının, métafora ve épitétlerin işlonmesi adotan assosiativ elaġelere esaslanmış olur. paradiġmatik dil elaġeleri — Dil vahidleriin ġruplar, dereceler ve katéġoriyalar şeklinde birleşdiren elaġeler. Meselen, dilde saitler sistémi, fé'lin tesrif sistémi, ismin hal sistémi, antonimik ve ya sinonimik sıra paradiġmatik elaġelere esaslanır. paradiġmatik elaġeler nitġ prosésinde lazımi dil vahidlerini séçmeye, habéle analokiya üzre sözler ve formalar düzeltmeye imkan vérir. paradiġmatik elaġe (paradiġmatika) söz formalarının paradiġmatik vehdetidir. paradiġma sözün morfoloji formalarının mecmuyu, morfém variantları sistémidir. paradiġmatik elaġe paradiġma teşkil éden sözformaları esasında tezahür édir. Sözformalarını modélleşdirme téħnikası mehz paradiġmalar vasitesile icra olunur. Sözlerin katéġorial formaları paradiġmatik modéller esasında müeyyenleşdirilir. her bir nitġ hissesinin (isim, sifet, fé'l) seciyyevi paradiġmaları vardır. her paradiġma ise özünemeħsus sistémi ile başġalarından ferġlenir. İsmin paradiġması fé'lin paradiġmasından ferġlidir. İsimlerde cemlik, mensubiyyet, hal (ve ħeberlik) katéġoriyaları özünü kösterdiyinden onun paradiġmaları daha kénişdir. Sait ve samitle bitmesinden, habéle son hécasında ġalın ve ince (habéle dodaġlanan ve dodaġlanmayan) saitlerin işlenmesinden asılı olaraġ isimlerin paradiġmatik sırası kénişlene biler. Nümune üçün yalnız bir variantı kötürek: kitab—kitablar; kitabım—kitablarım; kitabın— kitabların; kitabı—kitabları; kitabımız—kitablarımız; kitabınız—kitablarınız; kitabı—kitab(lar)ları.
Bu formaların da her biri hallanır: kitab—kitablar; kitabın—kitabların; kitaba—kitablara; kitabı—kitabları; kitabda—kitablarda; kitabdan—kitablardan ve s.
Paradiġma söz-formaları üzre ġarşılaşdırmaları (oppozisiya) öyrendiyinden morfolokiyanın obyékti hésab olunur.
Sintaġmatik elaġe (sintaġmatika) nitġ aħınının sintaġmalara bölünmesi ve ya dil vahidlerinin ħetti elaġesidir. Sintaġmatikada sözformaları müeyyen zaman erzinde birbirinin ardınça kelir. Sintaġmatika sintaksisde öyrenilir.
paradiġmatikada söz formaları éyni vaħtla bağlı olub, şaġuli ħett teşkil édirse, sintaġmatikada bunlar ardıcıllıġla kelib üfġi ħett teşkil édir.
paradiġmatika oħu
| Men kitab-lar-a baħ-ır-dı-m. Sen kitab-lar-a baħ-ır-dı-n. О kitab-lar-a baħ-ır-dı. Biz kitap-lao-a baħ-ır-dı-ġ. Siz kitab-lar-a baħ-ır-dı-nız. Оnlar kitab-lar-a baħ-ır-dı-lar.
Sintaġmatika oħu
Sintaġmatik dil elaġeleri — Zaman ardıcıllıġı ile kelon dil vahidlerini birleşdirep dil elaġeleri. Mesolen, morfém ve hécaların toplusundan ibaret olan sözler, sözbirleşmeleri ve analitik adlar. cümleler ve mürekköb cümleler sintaġmatik olaġelere esaslanır. Sintaġmatik elaġeler nitġ prosésinde iki ve daha çoħ dil vahidinden éyni zamanda istifade étmeye imkan vérir. Men kitablara baħırdım cümlesinde sintaġmatika ile paradiġmatikanın ferġi aydın şekilde körünmekdedir. Kitab v» baħmaġ sözlerinin kitablara (yönlük hal, cem) ve baħırdım (birinci şeħs, indiki zamanın hékaye forması) formaları şüurumuzda hemin sözlerin başġa formalarını da yada salır. Kösterilen formalar hal ve kemiyyet anlayışı, habéle şeħs, zaman ve forma (şekil) anlayışı bildiren formalardır; burada kitab ismi hal ve kemiyyet paradiġmasına, baħmaġ fé'li ise şeħs, zaman ve forma paradiġmasına daħil édilmişdir. Yuħarıdakı misalda men sözü léksik-ġrammatik paradiġmaya daħil édilmişdir. Bu misalda Men baħırdım ve Kitablara baħırdım şeklinde forma ve me'naca sözlerin birleşmesi ise sintaġmatik elaġelere misal kösterile biler.
DİLİN DAĦİLİ İNKİŞAF ĠANUNLARI — Ħüsusi ictimai hadise olan dile aid, onun inkişaf prosésini eks étdiren ġanunlar. Butün dillere meħsus daħili inkişaf ġanunları esasen aşağıdakılardır: a) yéni kéyfiyyetli ünsürlerin tedricen méydana kelmesi, köhne kéyfiyyetli ünsurlerin tedricen aradan çıħması ġanunu; b) dilin struktur hisselerinin ġéyri-beraber inkişaf étmesi ġanunu. Meselen, ġrammatik ġuruluşun çoħ yavaş, lüğet terkibinin ise nisbeten sur'etle deyişmesi; v) dilin struktur ünsürlerinin mucerredleşmesi ġanunu. Adeten, daha çoħ konkrétlik bildiren ünsürleri daha az konkrétliyi olan ünsürler evez édir. Tam me'nalı léksik ünsurlerden—esas nitġ hisselerine daħil olan sözlerden ġrammatik ünsürler (morfémler, kömekçi sözler) emele kelir. Nisbeten zeif müçerredliye malik katéġoriyalar daha yüksek müçerredliyi ile ferġlenen katéġoriyalara kéçir. Mücerred sémantikalı sözler çoħalır; ġ) dilin struktur unsürlerinin diférénsiasiyası, üzvlerine parçalanması, üzvlenmesi ġanunu. Dillerin ilkin merhelesinde ses—söz— cümle birbirinden ayrılmamışdı, sinkrétizm teşkil édirdi. Tedricen fonémler sözlere, sözler cümlelere, cümle üzvleri nitġ hisselerine ġarşı ġoyulub, onlardan ferġlenir; ğ) dilin struktur ünsurlerinin inkişafında mühüm rolu olan benzerlik (analokiya) ġanunu. Meselen, assimilyasiya hadisesi.
DİLİN İNKİŞAFI — XIX esrin evvellerinde tariħi-müġayiseli dilçilik méydana çıħdı. İlk dövrlerde buna Hind-Avropa dilçiliyi de déyilirdi. Çünki tariħi-müġayiseli dilçilik Hind-Avropa dilleri nezeriyyesi esasında yaranmışdı. Tariħi-müġayiseli dilçilik béle bir netiçeye kelmişdi ki, Hind-Avropa dillerinde ġedimlerde çoħ müħtelif fléksiya növleri olub, ona köre de hemin diller daha sür'etle inkişaf édib. Sonralar, yéni dövrde ise Hind-Avropa dilleri bir sıra fléksiyaları terk étmiş, neticede onların inkişaf sur'eti de zeiflemiş, en yéni dövrde ise tamamile inkişafdan ġalmışlar.
Hind-Avropa dilçiliyinin ilk zamanlar (XIX esrin evvellerinde) ireli sürdüyu bu nezeriyye sonralar «Dilin inkişafının iki merhelesi nezeriyyesi» şeklinde tezahür étmişdir. İnkişafın iki merhelesi nezeriyyesine köre, en ġedimlerde dillerde inkişaf daha küclu ve sur'etli olmuş, sonralar, yéni dövre yaħınlaşdıġca bu inkişafın kucü ve sur'eti zeiflemeye başlamışdır.
Avġust Şléyħérin «tariħ dilin düşmenidir» meşhur aforizmi bu dövrde dilin tariħen inkişaf édibétmemesi meselesinde dilçilerin mövġéyini çoħ deġiġ seciyyelendirir. Mesele burasındadır ki, hemin dövrde dilin zenkinliyi ġrammatik ġuruluş esasında müeyyen édilir, fléktiv diller en zenkin diller, en yuksek seviyyede inkişaf étmiş diller hésab olunurdu. halbuki tariħi inkişaf prosésinde bir sıra Hind-Avropa dilleri fléksiyadan mehrum olmuşdur. Оia köre de dilçiler béle küman édirdiler ki, dilin tariħen inkişafı o dilin dağılmasına, mehv olmasına aparıb çıħarır.
Dillerin inkişafının iki merhelesi haġġında te'lim çoħ kéniş yayılmış ve uzun müddet—lap son zamanlara ġeder yaşamaġda davam étmişdir. Tariħen ayrı ayrı dillerin terkibinde deyişiklik éyni seviyyede ve éyni seciyyede olmamışdır. Оrta esrlerde bu deyişiklik daha çoħ fonétika, morfolokiya ve léksika sahesinde özünü köstermişdir. Sonralar ise, ye'ni milli diller méydana keldiyi zaman deyişiklik fonétika, morfolokiya ve léksika uzre déyil, sintaksis, uslubiyyat ve léksika üzre daha artıġ derecede tezahür étmeye başlamışdır. Démeli, yalnız léksika dilin inkişafının bütün dövrlerinde yükselen ħetle inkişaf étmekdedir. Dilin diğer saheleri ise muħtelif dövrlerde müħtelif kéyfiyyet deyişmelerine me'ruz ġalır. Nezere alınmalıdır ki, fonétika ve morfolokiyada baş véren deyişmeleri adi közle, asanlıġla séçib müeyyenleşdirmek mümkünse de, sintaksis ve üslubiyyatdakı deyişmeleri bu çur asanlıġla müeyyenleşdirmek mümkun déyil. Mehz ona köre de dilin ġedim dövrlerdeki inkişafını kören ve ġéyde alan dilçiler yéni dövrde bu inkişafı köre bilmediklerinden inkişafın olmadığını israr édirdiler. Bélelikle, «inkişafın iki merhelesi» anlayışı öz sabitliyini, te'sirini saħlayır. İtalyan filolokiyası müteħessisleri béle bir mülahize yürudürler ki, Danté (1265—1321) dövrüne ġeder italyan dili çoħ sür'etle inkişaf étmişdir. Dantéden sonra ise bu dil muasir italyan dili olmuş, onda ehemiyyetli deyişiklikler baş vérmemişdir. Elbette, bu, düzkün mülahize déyil. héç bir dil (lap edebi dilin özu de) tekçe bir şeħs terefinden yaradılmır. Dantéden sonra italyan edebi dilinde muhüm deyişiklikler fonétika ve morfolokiyada déyil, sintaksis, üslubiyyat, léksika, frazéolokiya sahesinde baş vérmişdir. Ħüsusi filoloji tehsili olmayan müasir italyan Danté dilini teħmini şekilde başa düşe biler. Оdur ki, dilin inkişafının iki dövrü haġġında mülahizenin ne élmi, ne de ki, tariħi-faktik esası var. Rus edebi dilinin inkişaf tariħini öyrenen tedġiġatçılar da «inkişafın iki dövru» haġġında nezeriyyenin te'siri ile bu dilin de Lomonosov, Karamzin ve puşkine ġeder «inténsiv şekilde» inkişaf étdiyini, puşkinden sonra ise «muasir dil» merhelesinin başlandığını kösterirler. Kuya «muasir dil» dövründe ciddi deyişiklik olmamış, yalnız deġiġleşme ve normaların sabitleşmdsi prosési kétmişdir. Bütün bu dolaşıġlığın sebebi odur ki, «müasir dil»in deyişmeleri üzde olmur, onları müeyyenleşdirmek nisbeten çetindir. hem de «müasir dil» anlayışı ġéyri-müeyyendir, deġiġleşdirilmemişdir.
Be'zileri béle küman édirler ki, dilin lüğet terkibinin tekmilleşmesi sözlerin miġdarı ile elaġedardır. Ġedimde edebi dillerde sözler az olmuş, yéni dövrde bunların sayı artmış ve démeli, dilin lüğeti zenkinleşmişdir. Meselenin béle bir şekilde ġoyuluşu ġenaetbeħş déyil Dilde sözler az ve ya çoħ olabiler. Kerek bu sözler seliġe-sahmana düşsün, me'naça yaħın sözler ferġlendirilsin ve hamı terefinden deġiġ anlaşılsın. Çoħme'nalı sözler, müeyyen me'na merkezine malik olsun, sözlerin çoħluğu funksional zenkpnlikle elaġelendirilsin ve bu funksional balkü danışanlar terofinden düzkün başa düşulsün. Dilde kéyfiyyet anlayışı kemiyyet anlayışından mühümdur.
Elbette, dilde sazlerin miġdarı da mühüm ehemiyyete malikdir. Yéni anlayışlar ve eşyalarla elaġedar dilde daim yéni-yéni sözler méydana kelir, köhne sözler yénileri ile yanaşı yaşamaġda davam sdir, çoħ çüzi miġdarda sözler ise işleklikden ġalir. Meselen, tedġiġatçılar kösterirler ki, 20-ci esrde fransız dilinin luġet terkibinde her on ilden bir 25% yénileşme baş vérmişdir.
Lakin dilin lüğeti terkibinde kéyfiyyet deyişmeleri esasdır ve müvafiġ dilin tekmilleşmesinde muhüm rol oynayır.
Léksik seviyyede çoħme'nalılıġ müħtelif dillerde ve onların müħtelif pnkişaf merhelelerinde ferġli şekilde tezahür édir. Léksik çoħme'nalılıġ bütün dillerde ve onların bütün inkişaf merhelelerinde ézünü kösterir. Lakin dilin umumi inkişaf seviyyosinden, onun yazı en'enesinin ġedim ve ya yéni olmasından, ħalġın ümumi medeniyyet ve tereġġisinden asılı olaraġ, adeten, çoħme'nalılıġ kéyfiyyeti de müħtelif olur. Bélelikle, çoħme'nalılığın seciyyesine esasen bu ve ya diğer dilin inkişaf éeviyyosi haġġında, onun ifadelilik imkanları haġġında mühakime yürütmek mümkündür. Meselen, dillerin çoħ ġedim dövrlerinde olan çoħme'nalılıġ müasir edebi dillerdekinden ferġlenir. Müasir inkişaf merhelesinde ne ġeder müħtelif ve renkarenk olsalar da, sözün bütün me'naları bir ümumi ve esas me'na etrafında ġruplaşa bilir. Butün diğer me'nalar bu esas me'na ile elaġelenir. İnkişaf étmiş müasir dillerde (rus, Ereb, ispan, alman ve s.) çoħme'nalı sözün me'nalarının miġdarı her halda mehdud olur. Bu cehetden ġedim dillerde olan çoħ.me'nalılıġ müasir dildekinden ferġlenir. Ġedim dövrlerde çoħme'nalılıġ be'zen héç hüdud tanımır, bir merkozo toplana bilmir. Bu cehetden ġedim ve çoħme'nalı «söz» sözunu ġéyd étmek olar. Bu söz hem «söz», hem «é'tiraz», hom «fikir», hem «şé'r» me'nalarında işlenir. «Söz» sözünün «nitġ», «me'ruze» «çıħış», «icazo» me'nasında pşlondiyi de müşahide édilir.
Burjua dilçiliyinde dilin inkişaf seviyyesi ġrammatik ġuruluşa, morfoloji sistéme esasen müeyyenleşdirilir ve buna köre fléktiv diller en çoħ inkişaf étmiş diller sayılır. Sovét dilçiliyi béle bir sehv müddeanı ġetiyyetle redd édir, dilin inkişaf seviyyesini léksik zenkinlikle, sözlerin miġdarı ile, sözlerin daħili kéyfiyyetleri, sistém teşkil étmeleri ple ölçür.
DİLİN İFADE pLANI —Dilin maddi ceheti (seslenmesi, yazılışı).
DİLİN İŞAREVİLŞİ NEZERİYYESİ — Dilin sözlerden ibaret motivleşmemiş işareler sistémi teşkil étdiyini ireli süren linġvistik nezeriyye. Burada söz réal alemin eşya ve hadiselerinin yalnız formal işaresi hésab olunur. Be'zen bu nezeriyye nümayendeleri ifrata vararaġ öz mülahizelerinde idéalist işarevi idrak nezeriyyesine, «héroġlifler» nezeriyyesine esaslanır ve kösterirler ki, bizim hisslerimiz, ġavrayış ve tesevvürlerimiz varlığın, obyéktiv alemin eşya ve hadiselerinin surati, obrazı déyil, belke şerti işareleri, remzleri, héroġlifleridir. Ħarici alemin derk édilmesine bém yanaşma netiçesinde şuurun varlıġla elaġesi inkar olunur, bélelikle, şüurumuzun ħariçn alemi derkétme iġtidarından mehrumluğu tesdiġ édilir. Matérialist felsefeye köre bizim duyğu, ġavrayış ve tesevvürlerimiz Héç de remz, şerti işare déyil, belke ħariçi ale.min sureti, eksidYġr ve ona köre de bu eksolunanın réal şykildo varlıġı zeruridir ki, eks oluna bilsin. Démeli, söyün me'nası obyéktiv alemin eşya ve hadiselerinin sadece pşaresi déyil, bu eşya ve hadiselörin béyinde umumileşmiş in'ikasından ibaret mefhumdur. Sözün mezmunu varlığı eks étmesidir, ħarici alem eşya ve hadiseleri haġġında mefhumları formalaşdırması ve ifade étmesidir. Sözün ses terkibi ise onup maddi çlldi olub, işare hésab édilir. Sözün ses çildi eşyaların tebieti ile bağlı déyil, bu, eşyaların sureti de déyil. Ses cildi şuurda muvafpġ çism, eşya. heroket, veziyyet ve s. ile elaġelendirilmiş işaredir. Éle buna körodir ki, dil umumi sémiotnka sistémine, mşareler sistémine daħnl olur.
DİLİN KRÉОLLAŞDIRILMASI —Müasir Avropa dillerinden (inkilis, fransız, lspan, holland, portekiz) bnrinin yérli ehali terefinden uzun müddet ünsiyyet vasitesi ki.mi işledilmesi netiçesinde spésifik deynşmesi.
DİLİN MEZMUN PLANI —Dilin ifade étdiyi bütün me'naların meçmuyu, ifade olunan her şéy.
Dilde ifade ve mezmun planı birbiri ile ġarşılıġlı ela-ġededir. Her hansı bir me'na yalnız ifade planı vahpdleri şek-linde, maddi terzde eks étdirildikde mezmun planı seçiyyesi kesb éde biler. Élece de dil vahidlerinin me'naları ferġlendirilen yérde ifade planından danışmaġ olar.
DİLİN ME'NALI VAHİDLERİ —Ayrılıġda işlendikde mueyyen me'na ifade éden vahidler. Moselen, morfémler, sintaġmlar, cümleler. Bunlar dil strukturunun yuħarı merhelesini teşkil édir.
DİLİN ME'NA BİLDİRMEYEN VAHİDLERİ — Ayrılıġda işlendikde me'na ifade étmeyen dil vahidleri. Meselen, sesler (o, r, ħ, t) ve hécalar (ki-ta-ba). Bu vahidler dil strukturunun ilk merhelesini teşkil édir.
DİLİN MENŞEYİ HAĠĠINDA BİОLОJİ NEZERİYYE — Nitġ fealiyyetini insan orġanizminin sırf bioloji tezahurü hésab éden nezeriyye. Mueyyen yaşda uşaġ ayaġ açıb, kezmeye başlayır. Élece de müeyyen yaşda müħtelif sesler çıħarır, ġığıldayır. Bu ġığıltılardan tedrpçep uşaġ sözleri alınır ki, onlar éyni hécanın tekrarından (baba, mama, nğnġ, bibi) ibaretdir. Eker bütun ħalġlarda éyni formalı sözler éyni me'nada işlenmiş olsaydı, bioloji nezeriyyeye haġġ ġazandırmaġ mümkün idi. Eslinde ise béle déyildir. Meselen, rus ve Çin dillerinde «mama» anaya, Azerbaycan dilinde bibiye, kurcu dilinde ataya déyilir. Rus dilinde «baba» neneye, Azerbaycan dilinde atanın atasına déyilir. Bélelikle, uşağın teleffüz étdiyi sesler yalnız ictimai mühitin te'siri ile mezmun alır, ye'ni söze çévrilir. Démeli, dil bioloji yoħ, ictimai hadisedir.
DİLİN ÖZ SÖZLERİ — her hansı bir dilin ilkin lüğet terkibinde işlenmiş en ġedim sözler; alınma sözlere ġarşı ġoyulur.
DİLİN pSİĦОLОKİYASI — Dilin işlenmesi ve inkişa. fı prosésinin daħili cehetlerini öyrenen psiħoloji dilçilik sahesi.
DİLİN RUHU — Dilin idiomatik ħususiyyetleridir ki, élme ġederki dilçilikde semereli izahı ġéyri-mümkün olan idéal başlanğıc kimi aydınlaşdırılmışdır.
DİLİN SABİTLİYİ — Dilin aramsız deyişmesine baħma-yaraġ, onun uzun esrler boyu éyni bir dil olaraġ ġalmasını (dilin éyniyyetini) te'min éden ünsurlerin mühafizesi, mövcudluğu.
DİLİN STRUKTURU—Dilin ses, fonoloji, morfoloji, morfonoloji terkibinin invariant elametlerinin bir-birile elaġesi, birbirine nisbeti planında umumileşmiş ifadesi. Struktura dilin kizli şekilde mövcud olan esasıdır. Dilin strukturu tesvlr olunarken, adeten, réal mezmundan, informasiyadan serf-«ezer édilir. Lakin me'nanın béle nezere alınmaması ġetiyyen düzkun ve meġsedeuyğun déyildir. Ümumiyyetle, élmde, habéle dilçilikde struktur dédikde müħtelif ünsurlerin birleşmesi nezerde tutulur ki, burada her bir ünsür bütün başġa ünsürlerle muħtelif cehetden elaġedar olur. Nüve strukturu — Müeyyen bir dilde nitġ fealiyyetinin esasını teşkil éden en besit sintaktik modéller. hemin dilden istifade édenler kontékstin telebinden asılı olaraġ hemin modélleri müħtelif transformasiyalara uğradırlar.
DİLİN TARİĦE ĠEDERKİ İNKİŞAFI — Dilin yazılı abidelerde eks olunana ġederki inkişaf dövru.
Hékélin idéalist nezeriyyesine istinad éden Şléyħér kösterirdi ki, dillerin heyatında iki dövr var: «tariħeġederki dövr» (bu dövr dillerin inkişaf étmesi ile seciyyelenir), «tariħi dövr» (dillerin dağılması, mehv olması dövrü). hele XIX esrde bir sıra kérkemli dilçiler (Yakov Ġrimm, A. A. potébnya, İ. A. Boduén dé Kurténé ve başġaları) A. Şléyħérin bu fikrinin yanlış olduğunu aşkara çıħarmış ve sübut étmişler ki, dilin inkişafı héç de onun korlanması démek déyildir.
«Tariħeġederki dövr» ve «tariħi dövr» anlayışlarını ireli süren hékél «Felsefenin tariħi» (1840) eserinde yazmışdı: «Abideler béle bir faktı sübut édir ki, inkişaf étmemiş veziyyetde olan ħalġların dili çoħ yüksek inkişaf seviyyesine çatmışdı... Sonralar cemiyyetde medeniyyetin ve dövletin inkişafı ile elaġedar diller kétdikçe daha artıġ yoħsullaşmışdır».
DİLİN TEKAMÜLÜ — Daħili ġanunauyğunluġların ve ékstralinġvistik amillerin te'siri ile dilin deyişmesi, inkişafı.
DİLİN UNİFİKASİYASI — Edebi, medeni, resmi ünsiyyet vasitesi olmaġ é'tibarile vahid ve nümunevi bir dilin mueyyenleşdirilmesi; vahid, ümumi bir dil berġerar édilmesi.
DİLİN FUNKSİYALARI — Butün nitġ şeraitlerinde özünü kösteren nitġ fealiyyeti. Ünsiyyetde dilin esas funksiyası kommunikativ fuksiyadır. Dilin diğer muhüm funksiyası ümumileşdirme vasitesi olmasıdır. Bu bafşdan dilin ferdi ve sosioloji funksiyaları ferġlendirilir. Ferdi aspéktde dil insanların intélléktual (tefekkür, yaddaş, ġavrayış ve s.) silahıdır. Sosioloji aspéktde dilin funksiyaları daha renkarengdir: a) dil ictimai teçrübenin varlıġ formasıdır; b) dil milli medeniyyetin seciyyevi unsürlerini eks étdirir (milli medeni funksiya); v) dil ħarici alem haġġında hazır bilikler vérir (derkétme funksiyası; dil derkétme silahıdır). Bütün bu funksiyalar dildeki bütün ifadeler üçun éyni olub, hamısına aiddir. Apélyativ funksiya — Dilin dinleyene müracietden ve onu söhbete tutmaġdan ibaret olan esas funksiyalarından biri. Émotiv funksiya — Danışan (yazan) şeħsin hiss ve émosiyalarını, onun nitġ prédmétine (musahibe, situasiyaya, söhbetin mövzusuna ve s.) münasibetini bildirme funksiyası, Émotiv funksiya danışan (yazan) ile elaġedardır. Konativ funksiya— Dinleyen (oħuyan) şeħsi müeyyen iş körmeye tehrik étme funksiyası; emr funksiyası. Konativ funksiya dinleyenle (oħuyanla) elaġedardır. Métalinġvist(ik) funksiya — Dilin ézünu tesvir étmek üçun dilden istifade funksiyası. Métalinġvist(ik) funksiya obyéktin tesvirinin adékvatlığı ile elaġedardır. poétik funksiya — Müellifin ifade terzini bildiren funksiya, dilden müeyyen meġsedle istifade funksiyası. poétik funksiya söylemin forması ile elaġedardır. Référént funksiya — Оbyéktiv alem haġġında informasiya, me'lumat vérme, müeyyen «mentiġi» mezmun ifade étme funksiyası. Référént funksiya söylemin mahiyyeti ile elaġedardır. Buna kommunikativ ve ya informativ funksiya da déyilir. Fatik funksiya — Dinleyici (oħucu, auditoriya) ile elaġe, temas yaratmaġ üçun nitġden istifade funksiyası, nitġ aktının başlanma ve bitme funksiyası. Fatik funksiya ünsiyyet prosési ile elaġedar olub, bu prosésin davam étmesini te'min édir.
Fatik funksiya aşağıdakı hallarda tezahür édir: danışan dinleyene her hansı informasiya vérmir, yéni me'lumat bildirmir, belke dinleyicinin diġġetini özune celb étmek isteyir, onunla dostluġ ġatmaġ isteyir. Bu ise nitġ fealiyyetinin kömeyi olmadan mümkün déyildir. Dilin bu funksiyasına ilk defe V. Malinovski diġġet yétirmiş ve onu tesvir étmişdir. Fatik funksiya onunla seciyyelenir ki, burada informasiya vérmeyin o ġeder de ehemiyyeti olmur. Çünki meġsed informasiya déyil, danışıġ prosésinin özüdür, yalnız elaġe yaratmaġdır. Ne haġġında déyilmesi yoħ,. néce déyilmesi esas kötürülür.
R. Yakobsonun fikrince nitġ fealiyyeti modéli aşağıdakılardan ibaretdir: 1) könderen, 2) ġebul éden, 3) metn (kontékst), 4) kod, 5) elaġe, 6) me'lumat.
Bunlara muvafiġ dilin altı funksiyası (émotiv, konativ, référént, métadil, fatik, poétik) kösterilir. Hemin funksiyalar arasında müeyyen ferġler var. Béle ki, funksiyalardan be'zileri zeruri olaraġ bütün nitġ fealiyyetinde tezahur édir ve ona köre de heġiġeten dilin funksiyaları adlandırıla biler. Be'zileri ise fakultativ olduğundan nitġin funksiyaları hésab édilir. Démeli, dilin funksiyaları bütün nitġ fealiyyetlerinde özünü köstermelidir. Ünsiyyetde ilk funksiya kommunikativ funksiyadır. Eslinde, bu, insan davranışının tenzimleme funksiyasıdır. Diğer funksiya insanın ictimai-tariħi tecrübesine sahiblenme. funksiyasıdır. Habéle dilin milli-medeni ve derkétme funksiyası vardır.
DİL İTTİFAĠI — Sintaktik, morfoloji ve fonoloji strukturundakı yaħınlıġ, oħşarlığın sonradan yaranması esasında, bu oħşarlığın muħtelif coğrafi ve tariħi amillerşġ te siri neticesinde yaranması esasında birleşdirilen dil ġrupları. Dil ittifaġı esas lüğet fondu ümumilik teşkil éden dil ailesinden ferġlendirilir ve ona ġarşı ġoyulur. Bu términi ireli süren N. S. Trubétskoy «dil ittifaġı» dédikde ġonşu ħalġların-dillerinin tedricle yaħınlaşması ve birleşmesini başa düşür. M. Bartoli ve A. Trombétti bir az da ireli kéderek dünya miġyasınaakı bütun dillerin elaġelerini müeyyenleşdirmeye çalışırlar. Bu meselelero çoħ diġġet véren yéni dilçilik cereyanının numayendeleri ġohum olmayan dillerden alınma meselesinden çoħ behs édirler ve umumiyyetle dillerin birbirine ġarışmasına çoħ ehemiyyet vérirler.
DİLLERİN ĠОHUMLUĞU — Bir umumi dilden töremiş müħtelif dillerde onları birleşdiren fonétik, ġrammatik, léksik uyğunluġların olması.
DİLLERİN YAĦINLAŞMASI — İki ve daha artıġ dilde onların kénétik umumiliyi, ye'ni ġohumluğu ile şertlenmeyen yaħın elametlerin méydana kelmesi.
DİLLERİN KÉNÉALОJİ TESNİFİ — Dillerin ġohumluğuna esaslanan tesnif, bölku. Bu ba.ħımdan, diller maddi ümumiliye göre ġruplara ayrılır. Evvelce dillerin léksik vz fonétik, sonra ise ġrammatik oħşarlığı nezere alınır.
DİLLERİN KÉNÉTİK ELAĠESİ —Menşe umumiliyine köre birleşen dillerin oħşarlığı, yaħınlığı, ġohum dillerin analoji (benzer) elametleri ve inkişaf méyli, ġohum dillerin tarşılıġlı elaġesi.
DİLLERİN MÜĠAYİSESİ — Tariħi, tipoloji ve ġarşılaşdırma — analitik baħı.mdan tedġiġ étmek meġsedi ile iki ve ;daha çoħ dili sistémli şekilde tutuşdurma, müġayise étme
DİLLERİN TESNİFİ — Dunyada ne ġeder dil vardır? — sualına hele de héç kim deġiġ cavab vére bilmir. Asiya, Afrika ve Оkéaniya ħalġlarının mustemleke zülmünden ħilas olması ve yéni dövletlerin yaranması ile elaġedar dünyanın müħtelif ħalġlarının dillerini öyrenme meselesi kétdikce daha artıġ derecede aktuallıġ kesb édir. ADRde neşr olunan «Dilçilik ve dil unsiyyeti vasiteleri haġġında sorğu kitabı»nda kösterildiyine köre hazırda dunyada 5651 dil vardır. Evveller ise béle küman édirdiler ki, dillerin miġdarı iki, ya üç mindir. 1400 dil hele de ya musteġil dil hésab olunmur ve ya ölu diller sırasına daħil édilir. Bunlardan 250-si Avstraliya ħalġlarının dilleridir ki, bu 250 dilde cemi 40 min adam danışır. Me'lum olduğu üzre, hazırda Avstraliya aborikénleri esasen inkilis dilinden istifade édirler. İndi ABŞ-da da çoħlu ölmekde olan diller vardır: hazırda şimali Amérika Hinduları 150 muħtelif dilde danışırlar. Özü de hor dilde çoħ az adam unsiyyet saħlayır ki, bunlar da esasen yaşı altmışı kéçenlerdir. Musteġil hésab olunan 4200 dilden yalnız 500-u yaħşı öyrenilmişdir. 1500 dil esla öyrenilmemişdir. Butun bu dilleri tedġpġ étmeyi ġarşısına meġsed ġoyan dilçilik élmi uçun hemin dillerin mueyyen prinsipler esasında ġruplaşdırılması, tesnif édilmesi zeruridir. Muħtelif tesnifat sistémleri içerisinde dillerin généaloji (menşece) vl tipoloji (moofoloji) tesnmfi daha çoħ popülyardır
DİLLERİN TİPОLОJİ TESNİFİ—Dillerin morfolojp ħususiyyetlerinin esasında aparılan bölkü. Bu bélkunun esasını meşhur Şlékél ġardaşları ġoysalar da, idéya daha çoħ A. Şléyħérin adı ile bağlıdır. A. Şléyħér dunya dillerini uç ġrupa bölmüşdür. I. Köksözlu diller (Çin, Vyétnam, Tibét dilleri). Bu dillerde sözler birhécalı köklerden ibaret olub nitġ proséénide héç bir deyişikliye uğramır. hemin dillerde en''enevi me'nada nitġ hisseleri yoħdur. Sözdüzeltme yaliız intonaspya vasitesile oluo. Sözun me'pası cümledeki yérine k.örp deyişir. Bélo dillere bl'zen «amorsh» vdya «formasız» diller déyilir ki, bu da sehvdir. Çunki hemin diller héç de formadan mehrum déyildir. 2. İltisaġi (aġġlutinativ) diller. (Türk dilleri, fin-uġor dilleri ve s.) Köksözlü dillerden ferġli olaraġ bu dillerde şekilçiler vardır. Sözdeyişdirici şekilçiler tekme'nalıdır, her bir şekilçi yalnız bir ġrammatik me'naya malikdir. Şekilçi ġoşulduğu söz kökünü daħilm fs: ...aça deyişdire bilmir. 3. Fléktiv (insnrafi) diller (Hind-Avropa dilleri, Sami dilleri va s). Bu dillerde sözun deyişilmesinde fléksiya esas rol oynayır. her bir fléksiya çoħ-me'nalı olub, bir néçe ġrammatik me'na daşıyır. Söz formasını yaradan şekilçini atdıġda ġalan hisse héç bir me'na ifade étmir. A. Şléyħérin fikrince, bu üç dil ġrupu inkişafın üç merhelesidir. İbtidai merhelede köksözlu diller, en yuksek merhelede fléktiv diller durur. Sonralar bu dil ġruplarına «polisintétik» (V. humboldt) ve ya «nnkorporlaşan» (İ. İ. Méşşaninov) diller ġrupu da elave édilmişdir. Béle dillerde sözle cümle ferġlendirilmir (Aléut, éksimos, çukot dilleri).
DİLLERİN ÇARpAZLAŞMASI — Tebietşünaslıġ élmine meħsus «çarpazlaşma» términinin dillere de aid édilmesi tariħi XIX esrden başlanır. Dilçilikde bu términi ilk defe naturalizm mektebinin banisi A. Şléyħér işletmişdir. İlk dévrlerde béle bnr mulahize ireli surulmüşdü ki, diller öz tedrici inkişafında üç merhele (köksözlü, iltisaġi, fléktiv) kéçir ve sırf köksözlu (amorf), sırf iltisaġi ve sırf fléktiv dil yoħdur. Dilin inkişafının her bir merhelesinde başġa merhelelerin de ünsurleri özunü kösterir, bu hal ise dillerin çarpazlaşması neticesidir. XX esrde sovét dilçisi N. Y. Marr bu nezeriyyeyi kénişlendirmiş ve «burjua métodu» saydığı tariħi-müġayiseli métoda ġarşı ġoymuşdur. N. Y. Marr béle bir fikir ireli sururdu ki, kuya iki (ve daha çoħ) dilin çarpazlaşmasından onların héç birine benzemeyen üçunçü bir dil yaranır. Köründüyü kimi, çarpazlaşma yalnız dillerin intéġrasiyasını nezerde tutur, buna eks olan diférénsiya prosésini ise nezere almır.
DİLОKİYA — Terkib daħilinde sözün éyni zamanda iki müħtelif me'nada işledilmesinden ibaret bedii üsul.
DİLОRTASI SAMİT —Dilin orta hissesinin feallığı ile telġffuz édilen çinkiltili novlu samit: [kY, [k], [yy.
DİLÖNÜ — Dilin ön hissosi vasitesile yaranan (ses). Bġle seslerin emele kelmesinde dilin ön hissesi ya aşaġı énir, ya da yuħarıya ġalħır ki, neticedo muvafiġ şekilde dorsal ve apikal sesler yaranır. Dilöiu samitler. Diş ve diş-damaġ sesleri dilönü sesler hésab olunur. Dilönü titrek sonant (r). Dilönü samitloo — Ġd'. [T|, 1s\ h:, |ny, [ly, [ş], [j], [ç], [ç], [ry.
DİL SAMİTLERİ — Daha çoħ dilin feallığı şeraitinde yaranan samitler. Dilönü, dil ortası ve dilarħası samitler dil samitlerini teşkil édir.
DİL SİSTÉMİ — Dilin daħilen bir-birile elaġedar olan éléméntlerinin mecmuyu. her bir dil vahidi ve onun tezahurü sistémin daħilinde mütleġ éynitipli vahidlerle mueyyon zeruri elaġelere kirir. her dilin özünemeħsus fonétik, léksik, ġrammatik sistémi vapdır. Bu spstémlerin meçmuyu muvafiġ dilin strukturunu teşkil édir. Dilin ġrammatik sistémi. Dilin ses sistémi.
DİL TİPİ — Dillerin tipoloji tesnifatında ayrı-ayrı dillerin struktur ħüsusiyyetleri haġġında umumileşmiş tesevvür.
DİL UNİVÉRSALİYALARI — Bütün dillerde özünü kösteren, bütun dillere ħas dil hadiseleri (elametleri, ħususiyyetleri). Butün dillerde adlar ve fé'ller ferġlendirilir. Bütün dillerde sait ve samitler ayrılır. Tam (mütleġ) univérsaliyalar — Butün dünya dillerinde mövçud olan dil hadiseleri. Meselen, sait, samit tam univérsaliyalardır. Natamam (statistik) univérsaliyalar—Yalnız müeyyen ġrup dillere meħsus dil hadiseleri. Meselen, bütün dillerde saitler varsa da, «e» saiti yalnız be'zi dillerdedir.
DİLĦARİCİ— Mueyyen dilin varlığı ve inkişafını şertlendiren réalilerz, réal aleme meħsus; ictimai, psiħoloji, étnoġrafik ve s. hadiselerle elaġedar ve bu hadiselerin dilde eks olunması ile elaġedar olan.
DİLĦARİCİ ÜNSİYYET VASİTELERİ — Sesli nitġe elavz olunub onu müşayiet éden ve fikirlerin, hisslerin, iradi cehetlerin ifadesi vasitesi kimi çıħış éden vasiteler (mimikalar, jéstler, situasiyalar).
DİL HAĠĠINDA «YÉNİ TEUŞM» — Be'zen de «yafesi nezeriyye» adlandırılan bu te'lim N. Y. Marr terefinden yaradılmışdır. Dilçilikde en'enevi muġayiseli-tariħi tedġiġat métodunu «burjua» métodu hésab éden N. Y. Marr bunun evezine özünün dil haġġında «yéni te'limi»ni ireli sürmüşdü. Bu orijinal te'limin esas müddeaları bunlardır: dil bazis uzerinde üstġurumdur ve démeli, umumħalġ dili yoħdur, yalnız sinfi diller vardır. Ses diline ġeder el—hereket dili olmuşdur. Ses dili çoħ sonralar— sinfi cemiyyetde méydana çıħmışdır. Bütun dunya dilleri ümumi bir dil yaradıçılığı (ġlottoġonik) prosési kéçirir ve dillerin hamısının esasında dörd unsür (sal, bér, yon, roş) durur. Dillerin inkişaf seviyyesi müeyyen merhelelere bölünür ve dilin bir merheleden diğerine kéçmesi ġefil sıçrayışlar esasında baş vérir. Bütun dil deyişmeleri çarpazlaşma ile bağlıdır. İki dilin çarpazlaşmasından onların héç birine benzemeyev üçuncu bir dil (yéni kéyfiyyetli) yaranır. Оdur ki, élm üçün dillerin kénétik tesnifinin héç bir ehemiyyeti yoħdur. Müasir sovét dilçiliyi bu fikirlerin héç birini ġebul étmir.
DİLÇEK SAMİTLERİ — Dilçeyin feal iştirakı ile emele kelen samitler. Be'zi dillerde meselen, fransız dilinde seciyyevi teleffuz olunan «R» samiti.
DİLÇİLİK — Dil haġġında élm olub, dilçilikġabağı, mikrodilçilik ve métadilçilik kimi hisselere bölünür. Antropoloji dilçilik — Dilçiliyin yazısız dilleri öyrenen bölmesi. Aréal dilçilik—a) dilçilik aréallarını tedġiġ étmekle meşğul olan dilçilik bölmesi; b) dilçilik aréallarının tedġiġine ħüsusn ehemiyyet véren dilçilik cereyanı (baħ: Dilçilik çoğrafiyası). Atomistik dilçilik — Dilçilikde ayrı-ayrı dil vahidlerinin inkişafını (her birini ayrılıġda) öyrenmekle meşğul olan çereyan. Bihéyviorist dilçilik — Dili yalnız insan davranışının formalarından biri kimi nezerden kéçiren cereyan. Daħilk dilçilik — Ħarici amillere müraciet étmeden dil vahidlerinin sistém munasibetlerini öyrenen dilçilik sahesi. Déskriptiv dilçilik — Ayrı-ayrı dillerin ifade sistémlerine aid faktları herterefli ve bitkin terzde mueyyenleşdirmeyin esası olaraġ ümumi dil ifadesi nezeriyyesi yaratmağı dilçiliyin başlıça meġsedi hésab éden dilçilik cereyanı. Dinamik dilçilik—1. Baħ: Tariħi dilçilik; 2. Dili réal varlıġ kimi öyrenen, onun bütün vezifelerini ve tezahür formalarını tedġiġ éden dilçilik bölmesi. En'enevi dilçilik — Strukturalizm nümayendelerinin işletdikleri bu términ dilçilikde béle bir istiġameti nezerde tutur ki, en'eneye esasen dillerin mikrodilçilik tesviri ile kifayetlenmeyib deġiġ métodlarının olmamasına baħmayaraġ, méta-dilçilikden de istifade édilir. Komparativ dilçilik — Ġohum dillerin müġayiseli-tariħi tedġiġi ile meşğul olan dilçilik sahesi. Kontrastiv dilçilik — Tipolokiya ve menşe cehetden müħtelif dillerin ferġli ħususiyyetlerini öyrenen dilçilik sahesi. Mekani dilçilik — Dili yayıldığı erazi ile elaġedar ve bu eraziye ġonşu olan erazilerdeki dillerle müġayise aspéktinde tedġiġ éden dilçilik sahesi. Riyazi dilçilik — Dillerin tesvir ve tedġiġinde riyazi métodlardan istifade imkanlarını müeyyenleşdirmekle meşğul olan dilçilik sahesi. Sosioloji dilçilik—1. Dilçiliyin dil ile ictimai heyat faktları arasındakı sebebiyyet elaġelerini öyrenen bölmesi. 2. Dilçilikde dillerin sosial diférénsiasiyasını, ye'ni onların müħtelif sosial dialéktlerini tedġiġ éden bölme. Statik dilçilik — Dilin deyişme ve inkişafından serf-nezer éderek onu yalnız sinħron planda öy-renen bölme. Struktur dilçilik — Dilçilikde yalnız dil sistéminin daħilindeki elaġe ve münasibetleri tedġiġ étmekle kifayetlenen bölme. Tariħi dilçilik — Dili yalnız onun konkrét tariħi inkişafı ile elaġedar öyrenmeyi teleb éden dilçilik cereyanı. Tesviri dilçilik — Dili yalnız sinħron veziyyetde tesvir ve tedġiġ étmekle meşğul olan sahe. Tetbiġi dilçilik—1. Maşınla tercüme, avtomatik informasiya aħtarışları kimi müasir praktik meselelerin öyrenilmesi esasında dilçilik nezeriyyesini işleyib hazırlayan ümumi dilçilik sahesi. Tetbiġi dilçiliyin meşğul olduğu en'enevi saheler bunlardır: yazı yaratmaġ ve onu tekmilleşdirmek, şifahi nitġin transkripsiyası (deġiġ yazısı) sistémini, sténoġrafiya sistémini, korlar üçün yazı sistémini yaratmaġ, muvafiġ dilin ħüsusiyyetleri esasında metbeede şriftyıġma işini sur'etlendirmek, élmi-téħniki términolokiya-nı vahid şekle salmaġ, sun'i dillerin inkişafını izlemek, sün'i dil yaratmaġ ve s. Tetbiġi dilçilik bütün bu problémlerin hellinde neinki adamlar üçün, hom de avtomatlar (éléktron-hésablama maşınları) uçün métodlar işleyib hazırlayır. Mehz bunun neticesidir ki, élmdo «hésablama dilçiliyi», «mühendis dilçiliyi», «avtomatika dilçilnyi» ve s. kimi términler de meydana kelmişdir. Son zamanlarda inkişaf étmekde olan bu élm sahesi diğer élm sahelerindo, hetta téħnika sahesinde ġarşıya çıħan muħtelif problémleri öyrenir. Avtomatik terçumedo, aġaşıpların, informasiya maşınlarının yaradılması, téléfon, téléġraf ve başġa rabite sistémleri vasitesile informasiya vérilmesinin en elvérişli üsullarının mueyyenleşdirilmesi, sün'i intéllékt probléminin öyrenilmesi, nitġ pozğunluġlarının müalicesi ve s. işlerde tetbiġi dilçiliyin çoħ béyük rolu var. hem ümumi, hem de ħüsusi dilçilikle ġarşılaşdırılır. 2. Dilçiliyin mikro-dilçiliye daħil olmayan bölmeleri. Ümumi dilçilik — Dil haġġında ümumi nezeri élm. Ümumi dilçilik konkrét dillerin tedġiġi sahesinde ħüsusi dilçiliyin nailiyyetlerini ümumileşdirmek yolu İle ve onlara esaslanaraġ dilin mahiyyeti ve menşeyini, inkişafının esas ġanunauyğunluġlapını, dilin başġa hadiselerle elaġelerini, ġuruluş ħususiyyetlerini araşdırır, tedġiġat métodlarını hazırlayır. Ħarici dilçilik (ékstralinġvistika) — Étnlk, içtimai-tariħi, sosial, çoğrafi ve s. amilleri dilin inkişafı ve işlenilmesi ile sı.ħ elaġedar amiller kimi öyrenen dilçilik sahesi. Ħüsusi dilçilik — Ayrı-ayrı dilleri ve ya ġohum dil ġruplarını öyrenmekle meşğul olan dilçilik sahesi. Dilçiliyin diğer (umumi dilçilik, tetbiġi dilçilik) saheleri ile muġayisede çoħ kéniş ehate dairosine malik olan ħüsusi dilçilik dünyadakı mövçud butün dilleri tedġiġ édir. Özü de bu tedġiġatlar tesviri (sinħronik), tarmħi (diaħronik), müġayiseli-tesviri, tesviri-ġarşılaşdırma seçiyyelidir.
DİLÇİLİK VAHİDİ —Dil vahidinden ferġli olaraġ élmi-nezeri muhakime éléménti, dilçilik modélleri éléménti.
DİLÇİLİK ĠENAETİ —Danışanın nitġden istifade zamanı mümkün ġeder az ġuvve serf étmeye çalışması. Ħüsusen fonétik deyişikliklerin bir sebebi éle budur.
DİLÇİLİK KATÉĠОRİYALARI"—Dil vahidlerinin müħtelif növ ve dereçelerinin umumi elametleri olub, bu növleri eks étdirir ve muħtelif mezmunlu ġrammatik, léksik, üslubi dil vahndleri müvafiġ vasitelerle (morfoloji, sintaġmatik, prosodik ve s) eks étdirilir.
DİLÇİLİK NİSBİYYETİ — Dillerin sémantlk ġuruluşundan asılı olaraġ, .ħariçi alemin her dilde ferġli şekilde ġavranıldığını ireli süren dilçilik çereyanı.
DİLÇİLİKDE ÉSTÉTİZM CEREYANI XX esrin evvellerinde yaranmış dilçilik cereyanı. Bu cereyanın en körkemli nümayendosi al.man alimi K. Fosslér olmuşdur. Karl Fosslér bir terofdon V. humboldtun, diğer terofdon ise mürtecé italyan filosoféstétiki Bénéditto Kroçénin te'siri altında kenç ġrammatiklerin pozitivizmini tenġid étmekle méydana atılmışdı. Béle ki, o, faktlara pozitivistçespne aludeçiliyin, dili donuġ, sükunetde olan bir hadise kimi ġebul étmeyin eléyhine çıħır, dilin yaradıcılıġ imkanlarının, bedii cehetlerinin unudulmasını yolvérilmez hal hésab édirdi. О, esas diġġeti dil ġuruculuğu prosésinin éstétik cehetlerine yöneldirdi. Fosslérin fikrinçe, dilçiliyin başlıça meġsedi dilin bedii ħususiyytlerini, uslubları öyrenmekden ibaretdir ve dilçiliyin başlıca, eéas bélmesi «uslubiyyatdır».
DİLÇİLİK PALÉОNTОLОKİYASI — Bu ve ya diker dilin lüğet tdrkibinz ve başġa ħüsusiyyetlerine esasen hemin dilin en ġedim nu.mayendelerinin tefekkur ve heyat terzini, yaşadıġları erazini mueyyenleşdirmek meġsedi küden dilçilik bölmesi.
Dilçiliyin XIX esrpn ortalarında yaranmış bu sahesi tariħ, arħéolokiya, folklor, étnoġrafiya, antropolokiya ile sıħ elaġede inkişaf étmişdmr. Ġedim .ħalġların yaħınlıġ ve münasibetlerini, heyat terzini öyrenmekde dilçilik paléontolokiyasının rolu ço.ħ böyukdur.
Bu sahede kéniş tedġiġat aparmış dilçi alimlerden pikténi, Adalbért Kunu, Оtto Şradéri, A. S. Budiloviçi, h. hirti köstermek olar. Müasir dövrde ise italyan C. Dévotonun fealiyyeti ħususi ġéyd édilmelidir.
DİLÇİLİK STATİSTİKASI — Nitġin ve dil sistéminin tedġiġindö statistik métodların tetbiġi.
DİLÇİLİK ÜSLUBİYYATI — Dil hadiselerini onların müħtelnf émosional-ékspréssiv çalarları ifade éde bilmesi baħımından tedġiġ éden bölme.
DİLÇİLİK FELSEFESİ —Dilin ve nitġin umumi felsefesi osaslarını tedġiġ étmekle meşğul olan dilçilik sahesi.
DİNAMİKA — Muoyyen bir dile meħsus hadiselerin onun ġadim ħüsusiyyetleri ile, homçinin ġohum olduğu dillerin ħüsusiyyetleri ile elaġeli suretde araşdırılması.
DİNAMİK VURĞU— Vurğusuz hécaya nisbeten vurğulu hécanın çoħ böyük meħrec kerkinliyi ile teleffüz olunması (sırf dinamik vurğu bir çoħ Avropa dilleri, habéle türk dilleri üçün seciyyevidir).
DİNAMİKLİK — İfadenin informasiyaca dolğunluğu.
DİSÉMİYA — Söz ve ya ifadede iki me'nanın mövçudluğu; ikime'nalılıġ.
DİSSİMİLYASİYA — Nitġde éyni ve ya benzer seslerden birinin evvelki meħrecden uzaġlaşıb başġa ses kéyfiyyeti alması. Dissimilyasiya hadisesi assimilyasiyanın eksinedir ve onun kimi tam ve yarımçıġ; ireli ve kéri, kontaktlı ve distaktlı olmaġla, bir néçe növe ayrılır.
DİSTAKSİYA — Dil işarelerinde mezmunla ifade arasındakı ġéyri-muvafiġlık, ġarşılıġlı — birme'nalı uyğunluğun olmaması. Buradan da çoħme'nalılıġ yaranır, éyni mefhum muħtelif kfade vasitesi ile vérilir.
DİSTANT — Müeyyen sintaktik elaġesi olan vahidlerin ġanuna uyğun suretde birbirinden aralı yérleşmesi. Azerbaycan dilinde isimler miġdar sayları ile distant veziyyetde olur. Mosolen, bir stekak çay, iki ġelib sabun Yaħud üçünçü növ te'yini söz birleşmesinin terefleri (ikinci növ ile müġayise ét!) distant yérleşe biler.
DİSTRİBUSİYA — Müeyyen dil vahidinin rast keline bileceyi butun kontéstlerin meçmusu olub, adoten, bu vahidin işlenmediyi bütun kontékstlere ġarşı ġoyulur; dil vahidini ayrı-ayrı hisselerinin bir-birine nisbeten yérleşib işledilmesinde müeyyen édilen sıralanma, yérleşme, ünsürlerin birleşme ġaydaları ve s. kimi ħüsusiyyetler. Distribusiya dil vahidleri ile nitġ vahidlerinin ferġlendirilmesine çoħ kömek édir. Meselen, éyni ġrammatik anlayışı bildiren kitabımız//bizim kitab// bizim kitabımız vahidlerinden hansı dile meħsusdur? «Bizim kitab» diğer müvafiġ ehatede (menim kitab?) işlenmir, démeli, ümumi dile yoħ, nitġe aid vahiddir. Habéle «kitabımız» tipli vahndler «bizim kitabımız» tipli vahidlerle her yérde (eksine yoħ) evez édile «nldiyinden yalnız bu, sonunçu dil vahidi kimi kötürülür. Diğerleri de bu esas vahidle elaġedar izah oluna biler.
Distribusiya dil vahidlerinin nitġ aħını prosésinde sintaġmatik yérleşme üsulu, işlenme ġaydası, birbirile ġarşılıġlı elaġesndir. Nitġde fonémler, morfémler ve sözler muħtelif ġaydalar esasında birbirile bağlanır. Burada dil vahidlerinin böyük-kiçikliyi nezere alınmır, ye'ni distribusiya dil iyérarħiyasının bütün merheleleri (yarusları) ile elaġedardır. Morfoloji ve ya sintaktik distribusiya dilin en kiçnk vahidlerinin yérleşme ġaydalarını, fonoloji distribusiya ise metn daħilinde morfém ve sözlerin yérleşme ġaydalarını öyrenir.
«Distribusiya» términi dilçiliye riyaziyyatdan ketirilmişdir. Dilçilikde ġrammatik distribusiyaya nisbeten fonoloji distribusiya daha mükemmel ve etraflı öyrenilmişdir. hele ki, héç bir dil ġrammatik (morfoloji, sintaktik) distribusiya baħımından tam tedġiġ olunmamışdır. Morfoloji distribusiyada dil sistémi morfoloji séġméntlere bölünür. Ümumiyyetle, distributiv métodda en mühüm cehet dil sistémini invéntarlaşdırmaġ ve ya tehlil étmekden ibaretdir. Metndeki her bir morfoloji éléméntin diğer morfoloji éléméntlerden ferġini müeyyenleşdirmeyin ehemiyyeti böyükdur. Variasiya distribusiyasında müħtelif variantlarda işlenen dil vahidleri me'nanın deyişmesine sebeb olmu.r: ġorħaġ— ġorħaçaġ (adam), sabahdan—sabahdannan, kül etri—külün etri, Aħundov—Aħundzade, mğn yazı yazdım—yazı menim terefimden yazıldı. Variasiya distribusiyası söz, morfém ve sintaġmémlerin sinonimikasını öyrenmekle meşğul slur. Elave distribusiya — Éyni struktur vahidin ayrı-ayrı şekillerde (variantlarda) işledilerken méydana çıħan vahidlerin birbirini ġarşılıġlı suretde redd étmesinden ibaret olan distribusiya; bu ümumi struktur vahidin her bir allovariantı éle metnler (ehateler) mecmuyunda işledilir ki, burada ġalan diğer allovariantların héç birisi işledile bilmir. Meselen, «içki içmek» me'nasın.) kelen «vurmaġ» fo'la yalnız me'lum növde bu me'nada işledilir. Diğer növlerde ise başġa me'na daşıyır. İki dil vahidinin (foném, morfém ve s.) éyni mövġéde (metnde, şeraitde) işledile bilmesi elave distribusiya adlanır. Ye'ni struktur vahidin her bir allovariantı (fonolokiyada allofon, morfolokiyada allomorf ve s.) kşlenen mövġéde diğer allovariantların héç biri işlene bilmir. Meselen, şühudi kéçmiş zaman şekilçisinin allomorfları olan -dı, -di, -du, -dü vahidle-rinin héç biri diğerinin evezinde işlene bilmez (aldü, keldı ve s). habéle kolħoz ve kelem sözlerinde k ve k fonémleri birbiri ile elave distribusiya münasebet idedir. Gontrast ve yz tezadlı distribusiya—İki ve daha çoħ dil vahidinin bir mövġéde işlenib müħtelif mezmun bildirmesi. Kontrast (tazadlı) distribusiyanı ferġlendirerken evvelce fonoloji ve morfoloji vahidleri müeyyenleşdirmek, sonra onların distribusiyasını öyrenmek zeruridir.. Meselen, mektebe kétmek ve mektebden kétmek terkiblerinde -e ve den morfémleri kontrast distribusiyaya misal ola biler. habéle, oħu-du, oħu-yur, oħu-muş, oħu-yar, oħu-yaçaġ ve s. söz formalarında şekilçi morfémler haġġında da bunları démek olar. Bélelikle, tezadlı (kontrast) distribusiya müħtelif vahidlerin benzer metnlerde (ehatede) işledilmesidir ki, bu yolla dilin struktur vahidi (éma) olur, ye'ni hemin vahidin diférénsiallandığı, sémioloji ħaraktér kesb étdiyi subut olunur (halbuki elave distribusiyada metnler—ehateler müħtelif olur ve bununla da funksional cehetden benzer ünsürlerin «fiziki» ve ya étik diférénsiyası sübut édilir). Meselen, aşağıdakı benzer metnlerde müħtelif vahidler işlenir ki, bu cehet de hemin ifade üsulunun dile meħsus olduğunu sübut édir: közü ile körmek, eli ile vérmj, ayaġı ilğ kétmek. ve s; 2.Dile meħsus olan iki ve daha çoħ vahidin éle ġarşılıġlı münasibetidir ki, bu vahidlerin her biri başġalarının da işlendiyi metnlerde (ehatede) işlene biler. hu ġarşılıġlı münasibet hemin vahidleri dilin struktur vahidleri invéntarına. (é.;a-lara) daħil étmeye, ye'ni onların sémioloji cehetden ferġlendirici (diférénsiallaşdırıcı) ħüsusiyyet kesb étdiyini köstermeye imkan vérir.
DİSTRİBUTİV MÉTОD — Déskriptiv dilçilikde dil ünsürlerinin (foném, morfém, söz) hemin dilin ġanunları esasında bölüşdurulmesi. Dil strukturuna meħsus formal ünsürlerin tesviri hemin yolla mümkün olur ki, déskriptiv dilçiliyin de meġsedi budur.
DİSTRİBUTİV ME'NA —Bir ġrup adamların ayrılıġda her birine aid olan, her biri ile elaġedar olan me'na. Meselen, yönlük halın distributiv me'nası: Adama béş manat düşdü. Distributiv me'nalı sözler: here, her kes, her kim.
DİSFÉMİZM — Mueyyen metnde bu ve ya diğer mefhumun tebii adı evezine vulġar, kobud sözlerin işledilmesinden ibaret meçaz. Meselen, «onun başı> evezine onun kellesi (tepesi) ifadesinin işledilmesi.
DİTTОLОKİYA — Müeyyen hécanın ve ya sözun tesadüfi tekrarı.
DİFTОNĠ — Bir hécada iki saitin—hécayi (héca düzelden) ve ġéyri-hécayi saitlerin birleşmesi. Teleffüzde danışıġ üzvleri bir veziyyetden başġa veziyyete kéçerken alınan sait, mürekkeb meħrecli saitlerin ħüsusi növüdür. Énen diftonġ — Sait seslerdei evvelincisinin hécadüzelden sait olmasından ibaret diftont. Yukselen diftonġ—Sait seslerden ikincisinin hécadüzelden sait olmasından ibaret diftonġ.
DİFÉRÉNSİAL ELAMET—Fonoloji funksiyanın esaslandığı nitġ sesi éléménti, yaħud éléméntleri; fonémin en kiçik ünsuru. Foném mehz diférénsial elametler toplusu kimi tesevvür édilir ve bu elametlerin bir sıra binar ġarşılaşdırmaları esasında mueyyenleşdirilir. Diférénsial elametler adeten irrélévant elametlere ġarşı ġoyulur.
DİFÉRÉNSİASİYA—1. Baħ: Dissimilyasiya. 2. Lüğet terkibinin, yaħud ayrı-ayrı sözlerin me'nasının sémantik ve üslubi cehetden tebeġeleşmesi. 3. Dil tekamülünün éle bir elametidir ki, bunun te'siri ile dialéktlerden biri diğerinden ferġlenmeye, ħüsusileşmeye ve müsteġil dil kimi formalaşmağa başlayır. Eslinde ġohum diller de diférénsiasiya neticesinde méydana kelir. Ġrammatik diférénsiasiya — Dilin inkişafını te'min éden esas daħili amillerden biri kimi formaların ayrılıb ferġlenmesi. Meselen, vaħtile éyni me'na daşıyan -ır, -ir, -ur, -ür ve -ar, -er şekilçileri müasir dévrde diférénsiasiya olunmuşdur.
DİFFUZ SÖZLER — Teleffüz zamanı ses terkibine köre o ġeder de diférénsiasiya olunmayan sözler: bırr (atı saħlayanda); brr. (soyuġ olanda), heh (élemek), hımm (éledi) ve é. Bu términi dilçiliye N. Y. Marr ketirmişdir. Оna ġeder ise hemin anlayışı bildirmek üçün «üzvlenmeyen nitġ» términi işledilirdi. Meşhur sovét antropoloġu Miħail Fédoroviç Nésturħ kösterir ki, ilk üzvlenm-eyen insan dili insana en yaħın hésab édilen canlıların— méymunların çıħardıġları seslerle elaġedar olmuşdur. .
DİŞARASI SAMİTLER — Dil uçunun yuħarı dişlere toħunması ile emele kelen partlayan samitler. İnkilis .dilinde 1 h herf birleşmesi ile ifade olunan ö z samitleri buna misal kösteril» biler.
DİŞ-DAMAĠ SAMİTLERİ — Teleffüzu zaman hava aħını iki yarıġdan kéçmekle fışıltılı küy emele ketiren dilönü samitleri: bu yarıġlardan biri dil uçunun diş yuvaġlarına teref çıħması nle, diğeri ise dil arħasının yumşaġ damağa toħunması ile emele kelir. Novlu samitler: [j], [şY; affrikat [çY, habéle sonor [ry samiti.
DİŞ-DОDAĠ SAMİTLERİ — Ust çenedeki ön dişlerin alġ dodağa yaħınlaşması neticesinde yaranap samitler: [f], [v].
DİŞ SAMİTLERİ — Dil ucunui yuħarı ön dişlerin arħasına sıħılması ile emele kelen samitler: [t], [d], [s], [z], [l], [i'|. Diş samitleri dilönü seslerden hésab olunur. Buraya daħildir: partlayan—diş samitleri (t, d), novlu diş samitleri (z, s), burun-diş samiti (n), yan diş samiti (l).
DIRNAĠLAR— Metnde vasitesiz piġġi, sitatları, eser adlarını, ġezét ve jurnal adlarını, sözlerin mecazi me'nalarını ferġlendirmek üçun işledilen ġoşa durğu işarġsi (« ») ve ya
DОDAĠLANAN SAİTLER—Dodaġların bplazaéite iştirakı ile teleffüz édilen saitler: [o], [ö], [u], [üy.
DОDAĠLANMA — Bir sıra seslerin teleffüzü zamanı dodaġların ġabağa uzanıb dairevi şekpl alması.
DОDAĠLANMAYAN SAİTLER — Dodaġların yan terefe çekilmesi ile teleffuz édilen saitler: [a], [ı], [é], [e], [i].
DОDAĠ SAMİTLERİ —Alt dodağıi üst dodağa ve ya üst dişlere az, ya çoħ yaħınlaşması ve ya toħunması ile teleffüz éd.çlen samitler: [i], [b], [f], [v], [m].
DОKUMÉNTОNİM — Ayrı-yarı senedlerin (bir ħalġ ve ya bir sıra ħalġlar uçun böyük ehemiyyeti olal senedlerip) ħüsusi adı: «Külüstan müġavilesi». «Türkmençay müġavilesi». «Sülh haġġında dékrét». «Torpaġ haġġında dékrét». «Varşava müġavilesi» ve s.
DОMİNANT ÜZV — Sinonimler sırasında esas iéytral me'nanı bnldiren ve bütün ġalan sözlermi elave me'nalarıiı özüne tabé éden söz (üzv). Meselen, ölmek—kebermek—çanı çıħmaġ—vefat étmek—rehmetğ kétmek, üz—sifet—bet-beniz—sima—rüħsir—liġaġ közlük—çéşmek—éynek kimi sinonim sıralarda birinci sözler dominant üzvlerdir. Adeten sinonimler lüğeti «dominant üzv» prinsipi esasında ġurulur.
DRİMОNİM—Méşe sahelerinin ve méşe hisselerinin ħüsusi adı. Lenkdran méşesi. Laçın méşesi. Zaġatala mġşesi. palıdlıġ. Ġovaġlıġ. Alçalıġ ve s.
DRОMОNİM — her hansı neġliyyat (yérustü, yéraltı, su, hava neġliyyatı) yolunun ħüsusi adı. Azerbaycan demir yo.ġu. Baykal-Amur makistralı. Volġa-Don kanalı. Bakı-Alma-Ata hava ħetti.
DUBLÉT— 1. Me'na ve ses terkibn é'tibarile az ve ya çoħ derecede yaħın olan, umumi menşeli alınma sözlerdem (iki ve dahz artıġ) biri. Buna é t i m o l o j m dublét, yaħud ikili alınma da déyilir. Meselen, Azerbaycan dilindeki köşk Farscadan, kiosk ise ruscadan alınmadır. 2. Éyni dil vahidinin fonétik, morfoloji, sintaktik, üslubi variant forması. Buna dublét formalar da déyilir: kümbez-künboz-künbed-künbez-kümbed. 3. Éyni élmi obyéktin adı olan, éyni amlayışı bildirep iki términden biri. Meselen, dilçilik—dilşünaslıġ; términ—istilah, stil—üslub.
DURĞU İŞARELERİ — her hansı dilin ümumi ġrafik snstéminde ħususi yér tutan işarelerdir ki, bunlar herfler ve dikor yazı vasnteleri ile (reġemler, beraberlik nşaresi, benzerlik işaresi ve s.) ifade étmek mümkün olmayan cehetler» bnldirmek üçun işledilir.
Durğu işarelerinin vezifesi nitġin me'naça üzvlen»:esini(me'nalı hisselerini) köstermekdei, habéle bu nitpş siitak1:«k ġuruluşu ve ritmik-mélodik ħüsusiyyetlerini eks étdirmekden ibaretdir. Nöġte, sual işaresi, nida işaresi, vérkul, néġteli vérkül, iki nöġte, tiré, çoħ nöġte durğu nşaresi adlanır.
DÜZELTME SÖZ — Sözdüzeldici şekilçi vasitesi ile yaradılan söz: emek-çi, pambıġ-çı, serin-lik, köz-lük, el-çek... Muasir veziyyetde kök ve şekilçiye ayrılmağa ġadir vahidler düzeltme söz hésab édilir. Ye'ni béle sözlerde kök ve şekilçi arasındakı elaġe çanlı, hereki olur, bu elaġe donuġ, daşlaşmış veznyyetde déyildir. Düzeltme sözler obyéktnv alemin eşya ve hadiselerine dolayısı.ile (kök ve şekilçi vasitesi ile) istiġametlenir, motivlenmiş olur. .
DÜZKÜNLÜK — Dilin ġanunlarına uyğunlut, bu ve ya diğer dilde danışanların ünsiyyetini te'min étmek pşindeki elvérişlilik. Nitġin duzkünlüyü onun mentiġiliyi, normativ ġrammatika, léksikolokiya, orfoépiya teleblerine çavab vérmesi ile müeyyen édilir. Nitġin düzkünlüyü bu dörd komponéntden teşkil ölunur: edebi teleffüz, sözlerin meġsede uyğun séçilmesi, ġrammatik deġiġlik ve mentiġi uyarlıġ. NEzere almaġ lazımdır ki, yaħşı danışıġ ġabiliyyeti üçün nitġin düzkünlüyü kifayet déyildir. Düzkunluk yaħşı nitġin yalnız bir cehetidir. Diğer cehet ise nitġin obrazlılığı, émosionallığı, ahenkdarlığıdır.
DÜZKÜN NİTĠ — Normativ ġrammatika, léksikolokiya, orfoé-piya ve mentiġin teleblerine muvafiġ şekilde ġurulmuş nitġ. Dé-meli, duzkun nitġ bu teleblere cavab véren nitġdir: edebi telef-fuz, sözlerin meharetle séçilmesi, ġrammatik deġiġlik, mentiġilik. Eslinde, düzkün nitġ dil mormalarına uyğun nitġdir. Duzkün nitġ héç de yaħşı nitġ démek déyildir. Bunlar iki müħtelif anlayışlardır. Yaħşı nitġ daha kéniş anlayış olub, hem de duzkün nitġ anlayışını ehate édir. Düzkünlük yaħşı nitġin ancaġ bir ceheti ola biler. Düzkünlük başġe sözle, edebi norma démekdir. Düzgünlük — nitġde tezahür éden normadır.
DÜŞME—Dilin tariħi inkişafı prosésinde bir ve ya bir néçe sespn düşmesi, terk olunması, itmesi. Meselen, ulduz (yıldız), ildırım (yıldırım), ilħı (yılkı) ve s. sözlerin evvelindeki «y» sesi duşmüşdür.
ÉVFÉMİZM — Kolléktiv ünsiyyetde edeb ġaydalarını közlemek meġsedi ile kobud, tehġiramiz sözler evezine onların sinonimleri kimi işledilen inçeleşdirilmiş, yünkülleşdirilmiş sözler, mecazlar. Meselen, dilişirin («peltek» evezine), isġi su («hamam» evezine) ve s.
E. Ceferzade «Yad ét meni» romanında yazır: Adı batmışın (zeleeleni uzun müddet şamaħılılar béle adlandırırlar) ili tamam oldu, ġara torpağın udduġlarının da ili çıħdı.
«Svyüş» anlayışını bildirmek üçün işlenen évfémizmlere1 misal: Niye bikéfsen? Оlmuya éltin yéne kül etri véren sözlerden déyib ġanını ġaraldıb? (E. Veliyév). Dayanıb bize kül kimi sözler tullayırdı (İ. Efendiyév). Açılmadı kül ağzı (Danışıġdan).
Övlad, oğuluşaġ anlayışı évfémistik yolla «şirin pay» şeklinde ifade édilir:—Körüm allah size şirin pay vérsin. Şirin payları yoħ idi, amma néçe-néçe ana-balanı dardan ġurtarmışdılar (B. Bayramov). Évémistik ħüsusi ad—Müeyyen şeħsin, ħüsusi obyéktin ilkin kobud, tehġiramiz adının evezinde işledilen yéni ad. Meselen, béle hallar toponimlerle elaġedar téz-téz baş vérir: Donuz Alvadı—Köhne Alvadı, Çirkli Tekle—Bala Tekle toponimlerinde olduğu kimi.
ÉVFUİZM — hedden artıġ debdebeli, temteraġlı üslub. E. Ceferzadenin «Yad ét meni» romanında M. hadinin Abbas Sehhete yazdığı mektub vérilmişdir. Bu mektubun dili évfuizme misal ola biler: Nuri-didem Mirze Abbasġulu çenablarının hüzuri alisine erz olsun ki, bir müddetdir Kürdemirin havası meni sıħırdı... Üzrümü ġebul édersiniz zennindeyem. Elbette, İstambuldan hüzuri şeriflerşize mektubat irsal olunaçaġdır. Cavabından •bğndeni naümüd ġoymazsınız zennindeyem»
ÉYDОNİM Ħüsusi ad; bütün onomastik vahidleri birleşdiren términ.
ÉYDОNОMİYA — Dilin lüğet terkibinde ħüsusi adlardan ibaret sözler ġrupu, ħüsusi adlardan ibaret léksik lay, tebeġe.
ÉYDОNОMİKA—Dilçilikde lüğet terkibindeki ħüsusi adlardan behs éden bölme; léksikolokiyanın ħüsusi şö'besi.
ÉYNİYYET — Funksional ümumilik, éyni invarianta meħsusluġ, invariantın müħtelif tezahürlerinin birliyi. Morfémler éyniyyeti. Sözler éyniyyeti. Fonémler éyniyyeti.
Dostları ilə paylaş: |