Musa İsrafil oġlı Adilov Zémfira Nadirovna Vérdiéva Faranġiz Mamédali kızı Aġaééa



Yüklə 4,99 Mb.
səhifə7/44
tarix01.11.2017
ölçüsü4,99 Mb.
#26589
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   44

3
ZAMAN — İş ve hereketin danışıġ vaħtına nisbetini kösteren ġrammatik fé'l katéġoriyası. Danışıġ vaħtı (anı) üç ġrammatik zamanı ferġlendirmek üçün çıħış nöġtesi hésab olunur: danışığa ġederki vaħt—kéçmiş zaman; danışıġdan sonrakı vaħt— kelecek zaman; danışıġ vaħtının özü—indiki zaman.

ZAMAN BUDAĠ CÜMLESİ — Baş cümledeki hal-hereketin ve ya hökmün zamanını bildiren ve zaman zerfliyinin suallarına (ne vaħt, ne zaman? haçan? ne vaħtdan? ne vaħta kimi? haçanacan? ne zamana ġeder? ve s.) cavab olan budaġ cümle. Bağlayıcı sözler vasitesile düzelen zaman budaġ cümlesi.—Terkibinde bağlayıcı söz (nisbi evezlik), olub baş cümleden ġabaġ işlenen zaman budaġ cümlesi: a) Budaġ cümle baş cümleye ki edatı ve -sa, -se elameti ile bağlanır: Ne ġeder ki ġuyu derinleşmemişdi, men baş idim, onlar ġuyruġ (A. Şaiġ). Ne vaħt, Yaġutun yanına kelirdimse, hemişe kenn doktoru onun yanında körürdüm (E. Memmedħanlı); b) Budaġ cümle baş cümleye -mı, -mi, -mu, -edatı ile bağlanır: Nesim esib kençliyin téllerini esdirdimi, menim de kençliyim yadıma düşüb üreyimin téllerini esdirir (Şehriyar). Bağlayıcıların ve bağlayıcı birleşmelerin kömeyi ile düzelen zaman budaġ cümlesi— Terkibinde bağlayıcı ve bağlayıcı birleşmeler olan. baş cümleden ġabaġ ve ya sonra işlenen zaman budaġ cümlesi: a) baş cümleden ġabaġ işlenenler: 0 künden ki, menim atam ölüb, men yétim ġalmışam (E. haġvérdiyév). Оnda ki, ağ umuzlara töküldü saçlar; Esdi yarpaġ, çoşdu irmaġ, küller oynadı (C. Cabbarlı); b) baş cümleden sonra işlenenler: Dilruba onda ħoşbeħt olar ki, siz onun köz yaşlarına rehm édesiniz (S. Rehimov). İnsanlar öz meskenlerine o zaman ġayıtdılar ki, su, od ve viçdanla yoldaş oldular (İ. Şıħlı).

ZAMANĦARİCİ — her yérde ve hemişe (bütün zamanlarda) ġebul édile bilen. Meselen, hereket matériyanın varlıġ formasıdır.

ZÉVĠMA — Bir ümumi üzvü olan ve onun etrafında toplanan tabésiz mürekkeb cümlenin komponéntleri. Bu ümumi üzv hemin komponéntlerin yalnız birinde iştirak édir, başġalarında ise tesevvür olunur: Ketirende él ketirir, sél ketirir, yél ketirir.

ZERF — Sémantik elametine kére hal ve hereketin elametini, elametin elametini ve ba'zen de eşyanın elametini bildiren nitġ hissesi olub aşağıdakı ġrammatik ħüsusiyyetleri ile ferġlenir: zerf morfoloji cehetden deyişmir (Terzi-hereket zerfleri derece elametleri ġebul éde bilir), sözdüzeltme baħımından isimler ve fé'llere meħsus şekilçileri ġebul édir, sintaktik cehetden ise esasen zerflik funksiyasında çıħış édir. Düzeltme zerf—Diğer nitġ hisselerine meħsus sözlerden sözdüzeldici şekilçilerin kömeyi ile, ya da müeyyen ġrammatik formaların léksikleşmesi yolu ile düzeldilen zerf: teessüfle, tézlikle, tezeçe, yaöaşça, eksine, dostçasına, yanakı, ağayana, teklikde, ġorħudan, bayaġdan, olduġça, ġaçaraġ, herden. Zaman zerfi—İş ve hereketin icra vaħtını bildiren zerf: indi, érteden, künden-küne, téz-kéç, kéç-téz, illerçe. Yér zerfi—İş ve hereketin yérini, istiġametini bildiren zerf: aşağı, yuħarı, uzaġ, yaħın, ireli, kéri, ora, beri. Miġdar zerfi— İş ve hereketin ġéyri-müeyyen miġdarını bildiren zerf: az, çoħ, ħéyli, olduġça, dédikçe. Mürekkeb zerf—Esasen sözlerin müħtelif şekilde tekrarı ile ve ya söz birleşmelerinin léksikleşmesi yolu ile düzelen mürekkeb morfémlerden ibaret zerf: şirin-şirin, açı-açı, hezin-hezin, aħşam-aħşam, téz-téz, üz-üze, el-ele, boş-boşuna, için-için, üzüyuħarı, aħşamüstü, olmaya-olmaya. Sade zerf—Müasir dil baħımından terkib hisselerine ayrılmayan bir sade morfémden ibaret zerf: indi, dünzn, yuħarı, aħşam, içeri, érte. Sebeb zerfi—İş ve hereketin içra sebebini bildiren zerf: ġorħudan, azğınlıġdan, ġesden, bile-bile, Terzi-hereket zerfi—İş ve hereketin kéyfiyyetini, terzini, ħususiyyetini bildiren zerf: yavaşça, ters-ters, ġesden, ġaçaraġ, çepeki.

ZERFLEŞME — Başġa nitġ hisselerinden olan sözlerin zerfe çévrilmesinden ibaret sözdüzeltme usulu. Meselen, «Ölumun atı çaparaġ olar» atalar sözü terkibinde eslinde fé'li bağlama formasında olan söz advérbiallaşmışdır, zerfe çévrilmişdir. Aşağıdakı misallarda «seher» sözlerini muġayise ét: a) Seher açıldı; b) Bu kün két, seher kel. Advérbiallaşmanın elametlerinden biri sözün öz sintaktik funksiyasını deyişib yéni funksiya kesb étmesidirse, diğeri vurğunun yér deyişmesidir.

ZERFLİK — hereket ve elamet me'nalı sözleri izah éden ve hereketin hansı şeraitde baş vérdiyini kösteren ikinçi dereceli cümle üzvu. Zerfliyin morfoloji ifade vasitesi zerfdir. Bundan elave, ismin mekani hallarında (ġoşma ile ve ġoşmasız işlepen vahidler, fé'li bağlamalar, mesderler, zerf me'nalı frazéoloji vahidler de zerflik funksiyasında çıħış éde bilir. Zaman zerfliyi—İş ve hereketin icra zamanını, bu icranın davam étdiyi muddeti bildiren zerflik. Zaman zerfliyi, zaman zerfleri, zaman anlayışı bildiren isimler, birinci ve ikinci növ te'yini söz birleşmeleri, fé'li bağlama terkibleri ve muħtelif nitġ hisselerinden (isim, sifet, say, ġeşma ve s.) emele kelen terkiblerle ifade olunur: Seherden beri sizi közleyirik. Ġışda dağlar ağ kéyiner, yaz ġara (Aşıġ Elesker). Yér zerfliyi—İş ve hereketin icra olunduğu yéri, hereketin istiġametini ve yolunu bildiren zerflik. Yér zerflikleri isim, te'yini söz birleşmeleri ve fé'li sifet terkibleri ile ifade olunur: Çerşenbe kününde çéşme başında... (Aşıġ Elesker). Dağ başından éndim düze. (S. Vurğun). Kemiyyetmiġdar zerfliyi—İşin (hereket ve halın) miġdarını bildiren zerflik. Kemiyyet zerfliyi kemiyyet zerfleri, isimler ve muħtelif terkiblerle ifade olunur. Ħéyli fikirleşenden sonra dédi (M. İbrahimov). Planı iki ġat artıġlaması ile yérine yétirmişdir (Ġezétlerden). Meġsed zerfliyi—İşin (hereket ve halın) meġsedini bildiren zerflik. Meġsed zerfliyi isim, mesder, üçün, ötrü ġoşmalarından birinin iştirak étdiyi muħtelif nitġ hisselerinden emele kelen terkibler ve déye sözünun iştirak étdiyi müħtelif nitġ hisselerinden emele kelen terkiblerle ifade olunur. Padşah kezmeye çıħmışdı («Nağıllar»). Оğlum, yaşatmağa yaranmış insan (S. Vurğun). Müġayise zerfliyi—İki nşin, hereketin, prosésin birbirile muġayise olunduğunu, birbirine benzedildiyini kösteren zerflik: Sona kimi çumub éşġin kölüne (Aşıġ Elesker). Adı zefer bayrağı tek şö'lğ saçır üstümüze (R. Rza). Sebeb zerfliyi— İşin (hereketin ve ya halın) sebebini bildiren zerflik. Sebeb zerflikleri esasen fé'li bağlamalar ve fé'li bağlama terkibleri, üçün, ötrü ve kerek ġoşmalarından birinin ve déye sözünün iştirak étdiyi müħtelif nitġ hisselerinden emele kelen terkiblerle ifade olunur. Anın üçün uymaz ġéyriye könlüm (M. P. Vaġif). Ġabağına çıħan yoħdu déye öyünme («Nağıllar»). Terzi-hereket zerfliyi— İş ve hereketin néçe, ne kimi şeraitde, ne şekilde içra olunduğunu bildiren zerflik. Terzi-hereket zerfliyi adeten terzi hereket zerfleri, fé'li bağlama, fé'li bağlama terkibleri, féli sifet, isim ve diğer nitġ hisselerinden düzelen terkiblerle ifade édilir: Şirvanda şirin ġoşun yığılır (Y. V. Çemenzeminli). Оnlar pıçıltı ile danışmağa başladılar (E. Sadıġ). Uşaġlar nefeslerini dermeden ġulaġ asırdılar (E. Sadıġ).

ZООNİM — Év héyvanlarının ve ġuşlarının ħususi adları. Zooparklardakı, sirklerdeki vehşi ve ehlileşdirilmiş héyvan ve ġuşlar da buraya daħildir. At adları—Şebdiz, Düldül, Ġırat, Dürat, Alapaça, Bozat, Ġemernşian, Şahbaz; it adları— Alabaş, Bozdar, Ġorħmaz, Ġurdbasar, Ayıbasar, Toplan; ġaramal adları— Ġaşġa, Merçan, Maralköz, Maral öküz, Közel, Ħına, Tepel öküz; ġoyun ve kéçi adları—Ġumral, Benöyüş, Ġemer ġoç, Çal kere, Sağır kere, Şişek, Albuynuz, Boz kéçi, Şenkül, Şünkül, Menkül, pişik adları—Mestan, Mermer; ġuş adları—Mestan ħoruz, Şeleġuyruġ ħoruz, Çil toyuġ, Ları ħoruz, Saġġallı ħoruz. Ġ é y d: Zoonimler éynicinsli canlılar üçün en'enevi ola biler. Tazılar: Alabaş, Benek, Bozdar, Toplan, Kümüş; av itleri: Aħtar, Ayıbasar, Bebir, Ġorħmaz, Ġurdbasar. Zoonimler en'enevi adlardan ibaret olmaya da biler. Bu çür adlara bedii edebiyyatda daha çoħ tesadüf olunur. Azerbaycan dilinde (zoonimiyasında) héyvan ve ġuşlara ad ġoyularken en çoħ onların ħarici körünüşüne, «ħasiyyetine», hereketlerine «ata ve analarının» adlarının ilk ve son sözlerinden, hécalarından istifadeye ve s. ħüsusi diġġet yétirilir. Antropozoonim (antroponimik zoonim)—her hansı antroponimden emele kelen zoonim: Külperi (inek), Külbala (ineyin balası, buzov), Ġorħmaz (it), Közel (inek), Sarıġız (inek); Poétik zoonim— Bedii eserlerde işlenen ve buradan yayılan zoonim: Sşan bey, Siçan Solu bey, Tıġtıġ ħanım, Tülkü lele, Ġurd ħan, Çik-çik ħanım. Topozoonim (toponimik zoonim)—her hansı toponimden emele kelen zoonim: Heşterħan toyuğu, Mazandaran çaġġalı, Salyan öküzü, Don kelesi, Ġarabağ atı, «Baykal» (at), Prut (at) ve s.

ZООFОR AD — héyvan, ġuş adlarından emele kelen her hansı ħüsusi ad. Bunun aşağıdakı növleri vardır: a) Zootoponim—Laçın (şeher), Ġarğabazar kendi, Ġarğalıġ kendi, Céyranbatan ġesebesi, Céyraiçöl; b) Zoohidronim—Maralköl, Çéyranköl, Céyrankéçmez (çay); v) Zooantroponim—Azerbaycan onomastikasında zooantroponimlere daha çoħ rast kelinir: a) Şeħs adları: Turan, Köyerçin, Maral, Céyran, Keklik, Ġartal, Şahin; b) Leġebler—At Balaħanım (burada «at» Balaħanımın leġebidir. Lakin «At Balaħanım» ifadesi de butövlükle leġeb kimi işlenir), İt Behmen, Donuz Eliağa, Pişik Esed, Dovşan Hebiş, Ġoyun Hesen.
İ
İDARE—Tabé éden (idare éden) sözün léksik-sémantik (ġrammatik yoħ) ħüsusiyyetlerinin telebi ile tabé olan (idare olunan) sözün müeyyen hal şekilçisi ġebul étmesi. İsmin hallara köre deyişmesi idare elaġesinin telebi ile baş vérir, ye'ni başġa sözlerin telebi ile isim hallanır. Azerbaycan dilinde fé'ller, ġoşmalar, muġayise meġsedile işlenen be'zi sifetler, ikinci ve üçüncü növ te'yini söz birleşmelerinin ikinci terefleri kimi işlenen bütün sözler ismin hallarını idare éde bilir. Vasiteli idare— Ġoşmaların iştirakı ile elde olunan idare: О, éve teref kédirdi. Dünenden beri seni közleyirem. Vasitesiz idare—Ġoşmaların iştirak étmediyi idare: О, éve kédirdi. Dünenden seni közleyirem. Zeif idare—Tabé olan sözün muħtelif formalarının tabé éden sözün telebi ile işlene bilmesi. Meselen, «kétmek» «kelmek». fé'lleri haraya? haradan? kim ile? nede? (ne ile?) kimi suallara cavab olan söz-formaları ile işlenir. İdare elaġesi üzre formalaşan mürekkeb sözler: Karvanġıran, maşınġayırma, hellédiçi. İkili idare—İki idare olunan sözün éyni zamanda bir idare éden sözden asılılığı. Meselen, «vérmek» fé'li hem yénluk, hem de te'sirlik halını idare édir: Kitabı hesene vér! İsmi idare—İdare éden üzvu isimlerden ibaret olan idare. Adeten ikinci ve üçüncu növ te'yini söz birleşmelerinin birinci terefleri ikinçi terefler terefinden idare olunur ki, bu, ismi idaredir: kolozun sğdri, mekteb müdiri. Kuclu idare—Yalnız bir hal formasını (ve ya ġoşmanı) teleb étmesi ile seciyyelenen idare. Meselen, «baħmaġ» fé'li yalnız yönluk halı, «ġorħmaġ» fé'li hemişe çıħışlıġ halı, «çağırmaġ» fé'li ise te'sirlik halı ve s. teleb édir. Te'sirli idare—Vasitesş tamamlığı idare éden fé'lin léksiksintaktik funksiyası. Kitabı. oħumaġ. Fikri anlamaġ. Te'sirsiz idare—Yönluk, yérlik ve çıħışlıġ hallarının işlenmesini teleb étmekden ibaret idare: ġaranlıġdan ġorħmaġ, mektebe kétmek. Fé'li idare—İdare éden üzvu fé'l olan idare: kitab oħumaġ.

İDARELEYEN—Söz birleşmesi ve ya cümle terkibinde mövcud olan idare elaġesinde müsteġil teref, başġa, asılı üzvu idare éden komponént. İdareleyğn fé'l. İdareleyen üzv.

İDARELENEN—Söz birleşmesi ve ya cümle terkibinde mövcud olan idare elaġesinde asılı teref, tabé (olan) komponént. İdarelendi isim. İdarelenen söz.

İDÉОĠRAM — İdéoġrafik yazı sistéminde işledilen şerti tesvir ve şekil olub, sözlerin ve ya morfémlerin me'nasının ifadesine ħidmet édir.

İDÉОĠRAFİK YAZI — Sözlerin ġrammatik ve ya fonétik şekillerini déyil, onların yalnız me'nasını eks étdiren işarelerden ibaret yazı növü. Bu yazının işareleri idéoġram ve ya loġoġram adlanır. Buna me'na ve ya söz yazısı da («fikri yazı» términi sehvdir) déyile biler. İdéoġram sözün mezmununu, me'nasını eks étdirir. Tariħen piktoġrafik yazıdan sonra ve tedricle onun éléméntleri esasında méydana kelen idéoġrafik yazının bir sıra üstün cehetleri var idi. Piktoġrafik yazı eks étdirdiyi eşyanın şeklinden uzaġlaşa bilmir ve buna köre de yalnız konkrét varlıġları eks étdirir. İnsan tefekkurunun inkişafı neticesinde, habéle muçerred anlayışların da yazıda eks olunması éhtiyacı méydana çıħmışdı ki, bu éhtiyacı yalnız ġedim piktoġrafik yazıda ödemek mümkün déyildi. Diğer terefden, piktromlar vasitesile fikri vérmek mümkün olurdusa da bu fikrin dildeki ġuruluşunu (sözlerin sırasını, onların terkibini, formasını ve s.) vérmek mümkün déyildi. Nehayet, idéoġramlar (loġoġramlar) daha sabit şekle malik idi. Zaman kéçdikde idéoġramlar tekçe butév sözleri déyil, habéle sözün hisselerini—morfémleri de eks étdirmeye başlayır (Çin yazısı). İdéoġramların (loġoġramların) bir növu de héroġliflerdir. héroġliflerden ġedim Misirde ve diğer Şerġ élkelerinde istifade olunurdu. Muasir Çin yazısı héroġlif yazısıdır. İdéoġrafik yazı sonralar inkişaf éden fonoġrafik yazıdan bir çoħ cehetden ferġlenir. Evvelen, muħtelif dillerde danışan adamlar éyni idéoġramlardan istifade étmekle birbirlerini başa duşe bilirler (meselen, bir çoħ riyazi işareler, reġemler, formullar ve s. her yérde bir cur yazılır ve muħtelif şekilde oħunur. İdéoġram da sözün yalnız menasını eks étdirir). habéle idéoġrafik (loġoġrafik) yazı nisbeten yığcamlığı ile de ferġlenir. Béle ki, bir işare bir sözü eks étdirir. Lakin idéoġrafik yazının savad te'limi, deġiġlik, aydınlıġ baħımından çoħ böyuk ġusurları var.

İDİОDİAĦRОNİYA — 1. Baħ: Diaħroniya. 2. Baħ: Tariħi ġrammatika.

İDİОLÉKT—Mueyyen ferdin nitġini seciyyelendiren (proféssional, sosial, erazi, psiħofiziki ve s.) ħususiyyetlerin mecmuyu: dilin ferdlerle elaġedar ħüsusiyyetleri.

İDİОM—1. Yaranmasına köre müeyyen ve konkrét şerantle bağlı olan, buna köre de her dilde ferdi ve seciyyevi ħususiyyetler kesb éden, başġa sistémli dillere adeten herfen tercüme édile bilmeyen sabit (léksik) söz birleşmeleri. İdiom bir mefhum bildirir ve onun bütövlükde me'nası ayrı-ayrı komponéntlerin me'nalarının riyazi cemine beraber olmur. Meselen, diş kiresi, süd kölü, çörğk ağanı, yédiyi közünden kelmj. Be'zi tedġiġatçılar mecazi me'nalı tek-tek sözleri de idiomlara daħil édirler. 2. Baħ: Frazéoloji vahid. Esl idiom—Nitġde söz oyunu, zarafat, yumor meġsedi ile işledilen, üslubi çalarlığı çoħ aydın ve ġuvvetli olan frazéoloji vahid. Meselen, daban ğlli altı élemek, dabanına tüpürmj, ne yémisen, turşulu aş. Örnekdi véryéyim, örtyatımlara (İ. Soltan).

İDİОMUN DEYİŞDİRİLMESİ — İdiomun sabit şekil ve me'nasının en müħtelif terzlerde aktuallaşdırılması. Bu, müħtelif yollarla elde édilir: idiomun üzvlerinden iħtisar olunur, oıun bir ve ya bir néçe üzvü te'yinédici sözler ġebul étmekle kénişlendirilir, idiom konkrét nitġ şeraiti ile elaġelendirilir ve s. Meselen, «Aı toyuġ yuħuda darı körer» idiomu şé'rde «Çığırma yat, ay aç toyuġ, yuħunda çoħça darı kör» şekli almışdır.

İDİОMATİK — İdiomla elaġedar, idiomdan düzelmiş. İdio. matik ifadd. Baħ: İdiom. İdiomatik söz birleşmesi, Baħ: Frazéoloji vahid. İdiomatik cümle. Baħ: Prédikativ frazéoloji vahid.

İDİОMATİKA—1. Mueyyen dile meħsus idiomların mecmuyu. Azerbaycan dilinin idiomatikası. 2. Dilin idiomlarını öyrenen, tedġiġ éden dilçilik şö'besi.

İDİОSİNĦRОNİYA — 1. Baħ: Sinħroniya. 2. Baħ: Tesviri ġrammatika.

İDİОĦRОNİYA—İdiodiaħroniya ile idiosinħroniya üçün ümumi ad.

İDО — Éspéranto esasında yaradılmış, lakin ondan daha çoħ mentiġi şekilde duşünulmuş, tebii dillere daha yaħın sun'i béynelħalġ dil. «İdo» sözü éspéranto dilinde (ido) herfen «nesil»,«körpe» me'nalarındadır. 1907-ci ilde yaradılmış bu sün'i béynelħalġ dilin müellifi fransız filoloġu Markiz Lui dé Bofrondur. Éspérantonun bir çoħ kérkemli ħadimleri esrimizin evvellerinden idoçular terefine kéçmeye başladı. İdoluğetine köre 10 min sözü ehate édir ve bu cehetden bütün sun'»dillerden en zenkini hésab olunur. 1909-cu ilden Béynelħalġ İdoçular Cemiyyeti te'sis édilmiş, onların muħtelif konġrésleri çağırılmışdır. Avropanın yuzlerle şeherinde ido dilinde eserler, ġezét ve jurnallar, luğetler neşr olunmuşdur.

İZAFET — Ereb ve Fars dillerinin ġrammatikalarında te'yinle te'yin olunanın birleşib söz birleşmesi emele ketirdiyini kösteren ġrammatik elamet.

İZОĠLОS — Dilçilik ħeritesinde bu ve ya diğer dil hadisesinin yayıldığı saheleri (aréalları) birbirile elaġelendirmek üçün çekilen ħett. İzoġlosdan istifade étmeyin müsbet ve menfi cehetleri vardır. Müsbet cehet dialéktoġrafiyanın inkişaf étdirilmesi ile bağlıdır. Menfi ceheti ise odur ki, ħeritede çekilen ħetler diġġeti yalnız ayrı-ayrı dil faktlarına celb étdiyinden butövlukde dialéktin öyrenilmesi meselesi arħa plana kéçir. Оna kére de muasir dialéktolokiya élmi iki istiġametde inkişaf étdirilir: hem tek-tek faktlar izoġloslara birleşdirilerek ħeriteler tertib édilir; hem de ayrı-ayrı dialéktler üzerinde sistémli monoġrafik tedġiġatlar aparılır.

İZОSÉMİYA— İki ve daha artıġ dilde mévcud olan iki sözün butun me'nalarının birbirine ġismen uyğunluğu.

İZОSİNTAĠM — Sintaktik hadiselerin izoġlosu.

İZОFОN — Müeyyen bir sesin (ve ya seslerin) yayılma erazisini kösteren izoġlos.

İKİĠAT İDARE — Éyni bir üzv terefinden idare olunan iki müħtelif sözün ismin muħtelif hallarında işlenmesi. Meselen, «göndermek» (ne? kime?), «soruşmaġ» (neyi? kimden?), «köstermek» (kime? neyi?)

İKİĠAT İNKAR — Éyni bir söylem terkibinde iki defe ifade olunmuş inkar; cümlenin iki üzvünde inkarın tekrar édilmesi. Meselen, 0, bir söz démedi—cümlesinde inkar («birġat inkar») vardırsa, О, héç bir söz démedi—cümlesinde inkar ikiġatdır.

Be'zi dillerde (inkilis dilinde) fé'lin tesdiġ ve inkar formalarının diférénsiasiyası netiçesinde edebi nitġde ikiġat inkar işledilmir. Azerbaycan dilinde ikiġat inkar esasen o zaman özünu gösterir ki, fé'lin mürekkeb formasını teşkil éden esas ve kömekçi fé'llerin her ikisi inkarlıġ şekilçisi ile işlenir: 0 körmeye bilmez ki. Man yazmaya bilmezdim.

İKİDİLLİLİK — İki müħtelif dili éyni derecede bilme; müħtelif ünsiyyet şeraitinde zeruri olan iki dili bilme.

İKİLİ FОRMA — Variantları olan orfoépik, orfoġrafik, morfoloji ve s. forma. Meselen: künbedyykünbez, hüznİhüzr (yéri) TaşkendNDaşkend, méyid//méyit.

İKİME'NALI — Müħtelif şekilde anlaşıla bilen, yozula bilen (sintaktik birleşmeler). Meselen, «ana mehebbeti» ifadesi:

1) ananın övlada mehebbeti; 2) övladın anaya mehebbeti kimi anlaşıla biler. «Ġafġaz esiri»: 1) Ġafġazlı esir, 2) Ġafġazda tutulmuş esir şeklinde de anlaşılır.

İKİME'NALILIĠ — Sözde, sabit birleşmede iki me'nanın mövcud olması.

İKİ NÖĠTE — Biri diğerinden yuħarıda ġoyulan iki nöġteden ibaret durğu işaresidir ki, aşağıdakı hallarda işledilir: 1. Cümlenin hemcins üzvlerinden evvel, ümumileşdirici üzvden sonra: Bu bayram kününde hamı: böyükler de, kiçikler de, ġoçalar da, körpeler de sévinirdi (E. Sadıġ). 2. Bağlayıcısız tabésiz mürekkeb cümlede sonrakı komponént evvelki ile sebebiyyet, aydınlaşdırma ve s. elaġelerinde olduġda bu komponéntler arasında: Külşen héle iki saat evvel iank sldmişdi: o, bir saita ki.ii ke-leçeyini, matérial ketireçeyini démişdi (M. Süléymanöv). 3. Vasitesiz nitġden evvel, müellifin sözlerinden sonra: Maksim Ġorki démişdir: «Düşmen teslim olmadıġba onu mehv éderler». 4. Adeten, ġezét meġalelerinin başlıġlarında da işlenir. Meġale başlığı iki hisseye bölunur. Birinci hisse ümumi problémi, işin icra yérini, iş kören şeħsi bildirir, ikinci hisse ise birinçi hisseni konkrétleşdirir, deġiġleşdirir. Poéziya problémleri: aħtarışlar, tapıntılar.

İKİNCİ SİĠNAL SİSTÉMİ — İ. P. Pavlovun te'limine köre ikinçi siġnal sistémi sözlerden ibaretdir. Çünki sözler birinci siġnalların siġnallarıdır. Birinci siġnal ise bizi ehate éden ħarici alemin te'siri ile méydana çıħan teessüratlar, duyğular ve tesevvürlerdir. İkinci siġnal sistémi yalnız insana meħsusdur, çünki mücerred tefekkürun inkişafı, sözlerin kömeyi ile formalaşan ümumi mefhumların yaranması ile elaġedardır.

İKİTEREFLİ ĠRAMMATİK ELAĠE —Éyni sintaktik birleşmede ġrammatik elaġe növlerinden (uzlaşma, idare, yanaşma) birinin yoħ, ikisinin éyni zamanda mévcud olması. Üçüncü növ te'yini söz birleşmesinin ksşponéntleri arasında ikiterefli ġrammatik elaġe vardır: a) uzlaşma elaġesi—ikinci teref birinci terefle şeħse ve kemiyyete köre uzlaşır, ona tabé olur. Bu hal «daħidi uzlaşıa»da daha aydın körünür. Meselen, «kitabların cildi» déyil, «cildleri» olmalıdır; b) idare elaġesi—birinçi teref tabé olan bir üzv kimi ikinci terefin telebi ile hal şekilçisi ġebul édir. habéle ikinci növ te'yini söz birleşmesinin kompoiéntleri arasında da ikiterefli ġrammatik elaġe (uzlaşma ve yanaşma) ézünü kösterir.

İKİÜZVLÜ—1. Sintaktik cehetden iki vasitesiz iştirakçıya bölüne, ayrıla bilen, üzvlene bilen. İkiüzvlu sual — Ba.ħ: Altérnativ sual. İkiüzvlu cümle—a) Aktual üzvlenme zamanı iki vasitesiz iştirakçıya bölunen cümle. 6) Çütterkibli cümle. İki üzvlü komyiunikasiya nezeriyyesi—her bir cümlede (hetta tekterkibli cümlede de) birbirile ġarşılıġlı elaġede olan mübteda ve ħeberin ékvivaléntlerini müeyyen étmeyin mümkün olduğunu ireli süren sintaktik nezeriyye. 2. Budaġ cümlesi baş cümledeki ayrı-ayrı üzvlere déyil, bütövlükde baş cümleye aid olan tabéli mürekkeb cümle.

İKİHÉCALI — İki hécadan ibaret (söz).

İLLÉİZM — Üçüncü şeħs evezliyinin nitġde artıġ işledilmesinden ibaret ifade üsulu: Veten, çoħmu sévir meni o veten? (S. Vurğun).

İLTİSAĠİ DİLLER —Tipoloji (morfoloji) tesnifine göre iltisaġileşme ħüsusiyyetine malik olan diller. Asiya, Afrika ve Оkéaniyanın sözdeyişdirici şekilçilere malik bir sıra dilleri (türk, urġofin, monġol, dravid, bantu, yapon dilleri). Elbette, bu dillerde iltisaşleşmenin derecesi muħtelifdir. İltisaġi dillerde şekilçiler birme'nalıdır, ye'ni onların her biri yalnız bir ġrammatik me'nanı ifade édir; şekilçiler standartdır, çünki müeyyen ġrammatik me'nanı ifade étmek üçün hemişe éyni formada işledilir. Köklere ve esaslara şekilçilerin bitişdirilmesi méħaniki ħaraktér daşıyır, morfémlerin seddi birbirinden aydın suretde ayrılır, morfémler éz müsteġil me'nalaarını saħlayır.

İLTİSAĠİLEŞME — 1. Yalnız bir me'naya malik sözdeyişdirici şekilçilerin hemişe öz evvelki şeklini mühafize édib saħlayan söz köküne (ve ya esasına) méħaniki terzde ġoşulması. -2. Adeten yanaşı işlenen iki sözün kétkéde birbirine ġovuşaraġ bir söz şekline düşmesi. Meselen, «bildir»<;bır ildir, «bilerzik» sözlerindeki kimi.

İMMANÉNTLİK PRİNSİPİ —Dilin mücerred şekilde tesviri prinsipidir. Bu prinsipe köre dilçiliyin prédméti dil ünsürlerinin daħili elaġelerini öyrenmekden ibaretdir. hemin daħili elaġelerin fizioloji, sosioloji, psiħoloji ve s. amillerle elaġe ve münasibetlerinden serfnezer édilir, bu elaġe ve münasibetlere ehemiyyet vérilmir.

İMPÉRATİV — Félin emr forması. İmpérativ nida—Ħüsusi emr—nida me'nalı fé'ller ġrupu. Meselen, Yaşasın komsomol! Redd olsun esaret! İnklüziv impérativ forma—Müraciet olunanı danışanda éyni işi kérmeye de'vet étmeni bildiren impérativ: Kel, bu kitabı oħuma! Éy insanlar, kelin el-ele vér.

İMPÉRATİV SÖZLER — Çağırış—müraciet, emr meġsedi ile, habéle fatik funksiyada işlenen sözler. İmpérativ sözler me'na, vezife ve ġuruluşca hem teġlidi sözlerden, hem de nidalardan ferġlenir. Bütün impérativ sözleri iki ġrupa bélmek olar: vokativ sözler ve diffuz sözler.

İMPLİSİT — Yalnız tesevvür édilen, dil vasiteleri ile açıġ terzde ifade édilmeyen. İmplişt aktualizator. İmplisit aktuallaşdırma. İmplisit motivleşme—Diğer dil vahidleri ile assosiativ münasibetler esasında sade sözlerin motivleşmesi.

İMPLОZİYA — Partlayan samitlerin meħreclerinin ilkin merhelesi, ékskursiyası.

İNVARİANT — Konkrét terzde réalize édilib-édilmemesinden asılı olmayaraġ mücerred dil sistéminin bir ünsürü kimi alınmış éma; émalar seviyyesinde (foném, morfém, léksém ve s.) alınmış struktur dil vahidi. Sözün esas mücerred (ve ya struktur) me'nası. Bu me'na en kiçik metnde ve ya metnden kenarda (ayrılıġda) mövçuddur.

İNVÉRSİYA—İfadelilik elde étmek meġsedi ile nitġde sözlerin adi, ümumişlek sırasının pozulması, cümle üzvlerinin yérlerinin deyişilmesi. Adeten invérsiyadan psiħoloji ve üslubi éffékt üçün istifade olunur:



Sévirem zahidi kim kuşéyi-méhrabı séver, Ħemi-ebrune, reġibim olub, olmaz mail (M. Füzuli).

İkinci misrada «reġibim olub» ifadesinin «adi» yéri misranın evvelidir. Lakin ħüsusi bedii meġsedle diğer ifadenin («ħemi-ebrune... olmaz mail») terkibine daħil édilmişdir. Sızlar, yada düşende, üreyimin télleri, О méhriban, o eziz telebelik illeri (C. Növruz).

Bu béytde çoħ mürekkeb, bir néçe pilleli invérsiya, özünü kösterir: «О méhriban, o eziz telebelik illeri yada düşende üreyimin télleri sızlar».

Cümlede sözlerin ve söz birleşmelerinin adi sırasının deyişdirilmesi ile onlar ħüsusi ġéyd olunur ve nezere çarpdırılır, bélelikle de psiħoloji ve ya üslubi ehemiyyet kesb étmiş olur: Vér kitabı, déyirem sene! (Müġ. ét: Sene déyirem, kitabı vér).

İNDİKİ ZAMAN — İş, hal ve hereketin onun haġġında danışılan vaħtda baş vérib vérmediyini bildiren zaman forması. İndiki zaman forması fé'l esasına -ır -ir -ur /-ür/; -yır; -yir /-yur/ -yür şekilçisinin elavesi ile düzelir. Aforistik indiki zaman—Ümumileşmiş ifadelerde (atalar sözü, zerbi-mesel, hikmetli söz, sénténsiya ve s.) işlenen ve halhereketin danışan vaħtda baş vérmesini inkar étmeyen indiki zaman (zamandanħaric) forması: Bir balaça fit daşı; Yandırır dağı-daşı (Tapmaca). Tariħi indiki zaman—Kéçmişde baş vérmiş hadiseni nağıl éderken işlenen indiki zaman: Kéçen ilin söhbetidir. Méşede odun ġırıram. Körürem budur, ayı nerildeyir...

İNZİBATİ ÜSLUB —Baħ: Defterħana üslubu.

İNİSİAL — Bir çoħ Avropa dillerinde (inkilis, fransız, ispan dilleri) işlenen bu söz eslinde Erebcenin «nesl» sözündendir. Aşağıdakı me'nalarda işlenir: 1) Söz birleşmelerini teşkil éden ayrı-ayrı sözlerin ilk ses ve ya herflerinden düzelmiş mürekkeb iħtisar sözler (baħ: «abbréviatura»—2-çi me'nada). Bu me'nada inisialların aşağıdakı növleri vardır: a) ses inisialı— birleşmede iştirak éden sözlerin ilk sesleri alınıb, birlikde adi sözler kimi teleffüz édilir: ADU, SİTA, RİK, SÉS; b) herfi inisial—birleşmede iştirak éden sözlerin ilk herfleri alınıb, her herfin adı teleffüz édilir; BMT (bé+ém+té), MTS (ém+ +té+és); v) ġarışıġ inisial—mürekkeb iħtisarı teşkil éden herfler ġismen adı ile, ġismen de seslenmesine kére teleffüz édilir: ÜİLKKİ, İОMİHİ. 2) hécanın ilk sesi (müġ. ét: médial, final). 3) Bu términ antroponimikada dar ve ħütsusi me'nada işlenib ad ve ata adının, ata adı ve familiyanın ilk herflerini bildirir: Ç. Ç. (Cefer Cabbarlı), R. R. (Resul Rza). 4) Sade, düzeltme ve mürekkeb adların iħtisarına en çoħ teħellüslerde rast kelmek olur: Ad. EfendizadeEfendizade Adil, Ner. NerimanN. Nerimakov, A. KemaleKemale Ağayéva, AħovMemmedsadıġ Aħundov, BğdriBedreddin Séyidzade, Ġr.—Ġurbaneli Şzrifzade. 5) Azerbaycan edebi dilinde ad birleşmelerinden emele kelen şeħs adlarına da rast kelmek olur: KİM (Kommunistiçéskii İntérnasional Molodéji)—Bakı şeheri. Kim onun böyük oğlunun adı idi (C. Elibeyov). 6) Azerbaycan danışıġ dilinde ve bedii edebiyyatda éle ġısaldılmış adlara rast kelmek olur ki, ad+ata adı ve ya ad+familiyadan düzeldilir. Bunlar da müeyyen meġsedle (zarafat, kinaye ve s.) işledilir. Ħéyreli—Eliyéva Ħéyrense, Murmur—Murad Muradoviç (S. Ġedirzade). 7. Mürekkeb adların komponéntlerinden biri ve yaħud bir hissesi, ġalan sözlerin baş herfleri işlenmekle düzelen adlar. A. B. Azade Ağababa Yusifzade, A. Şaiġ—A. Ş. Talıbzade, Abas K.—Abbas Külmemmedov, Ġ. E. TahirovĠurbaneli Tahirov (Ġulam Memmedli). M. M. M. Méhterov— Meçnun Mirze Melikoviç Méhterov (S. Ġedirzade). 8) Bir hissesi iħtisar olunmuş alların birleşmesi yolu ile emele ketirilen adlar: Meşğmmed—Meşedi Mehemmed (E. Şerif). Şamrad—Şahmupad, Marlén—Marks, Lénin (E. Veliyév). Abbréviatur inisial—Söt birleşmesi formasında olan mürekkeb şeħs adlarının ilk herflerinden düzelen ad. Mürekkeb şeħs adlarının ġısaldılması da muħtelif şekildedir. Bunların be'zilerinin arasında nöġte ġoyulur, be'zilerinde ise ġoyulmur. Béle nümunelere en çoħ teħellüslerde tesadüf olunuo. A. Ş.Abdulla Şaiġ, A. Y.Ağababa Yusifzade, A S.—Abbas Sehhet, A. H.—Ağababa heşimeade. İħ—İbrahim Ħelilov, MES—Mğmmğdeli Seferov (Ġulam Memmedli) ve s.

İNKAR—Cümle üzvleri arasındakı elaġenin réal şekilde mövcud olmadığının léksik, frazéolojn, sintaktik ve s. vasitelerle kösterilmesi, ifade édilmesi. İnkarlıġ anlayışının ifadasi üçün aşağıdakı vasitelerden istifade édilir. 1. -ma, -me, -m inkarlıġ şekilçisi: Dersin ebes olduğun anlamayır, ġanmayır (M. E. Sabir). Görme! Baş üste yumaram közlerimi (M. E. Sabir), Ne dost? Kelmirsen, kétmirsen (E. Sadıġ). 2. Ne edatının teklikde (klassik edebiyyatda) ve tekrar şeklinde işlenıesi: Ne kitab, defter de yoħdur! Ne déyeçj? Ne devenin südü, ne Erebin üzü. 3. İnkarlıġ bildiren yoħ, ħéyr, déyil sözleri: Yoħ, yoħ, ölmemişem, hele men saġam (S. Vurğun). Mene serfeli déyildir. 4. İntonasiyanın kömeyn ile. Burada tesdiġ cümle ékspréssiv terzde inkarlıġ ifade édir: Közle, kéderem! (S. Rehimov). Ay yazdı ha! (Mnr Celal). İnkar evezliyi—Şeħsin, eşyanın ve ya onların elametinin varlığını inkar éden evezlik: héç kim, héç kes, héç hara, kimse: Kimsesi yoħ oyada (Bayatıdan). héç yére, héç yana men telesmirem (S. Vurğun). Mentiġi inkar—Mentiġiriyazi baħımdan inkar. Bu inkarın mahiyyeti béledir ki, tekrarlanan ikp inkar birbirini ġarşılıġlı suretde leğv édir ve netiçede éyni vahidde işlenen iki inkarlıġ elameti tesdiġ anlayışını (dolayı yolla) ifade édir: О, bu veziyyetden ħeberdar olmaya bilmez. Ġanmamiġ olmaz. Sade inkar—Bir defe nfade édilen inkar: Оnu körmedik. Eli yazmır. Sintaktik inkar—Prosodik vasitelerle, meselen, ritorik sual formasında ifade édilen inkar: Belke sene borçum var? Sözlü inkar—Léksnk vasitelerin (déyil, nz... ne, héç) kömeyi ile ifade édilen inkar: Ġem merhelesinde ġalmışam ferd: Ne yar, ne hemni-işi, ne hemderd (M. Füzuli). Bu kördüyün kitab déyil, Ümumi inkar sözü—Azerbaycan dilinip yoħ (ħéyr) sözü ve onun başġa dillerde ékvnvaléntleri: Yoħ, men kelmerem. Yoħ, yoħ! héç de yoħ! Esla (ġetiyyen) yoħ! Çoħdefeli inkar—Söylemin bir néçe ve ya bütün üzvlerinde özünü késteren tekrarlanan şşar: héç kes héç ne éşitmeyibmiş.

İNKAR SÖZLER — İnkarlıġ anlayışı ifade éden sözler ġrupu: ümumi inkar sözü (yoħ), inkar edatlar (héç, héç de).

İNKAR CÜMLE — Éléméntleri arasıpda yaradılan elaġelerin réal terzde mövcud olmadığını ġrammatik ve ya léksik yolla eks étdiren cümle; ħeberi inkar formasında işledilen cümle.

İNKОRPОRASİYA—Köklerin yanaşma elaġesn üzre birleşmesi ve bu birleşmenin kömekçi ünsürler vasptesile formalaşdırılmasından ibaret sözdüzeltme üsulu. Polisintétik dillere ħas söz-cümle emele ketirmepin inkorporasiya üsuluna kére sözler ve kömekçi ünsürler birbirine yanaşdırılır. Buradakı söz-cümlenin ayrı-ayrı hisseleri hem de sözlerin éléméntleri ve cümle üzvleri vezifesinde çıħış édir. Butöv vahidin, ye'ni söz-cümlenin evveli mübteda, sonu ħeber olur, bunların arasıpda ise tamamlıġ„ te'yin ve zerflik anlayışlarına uyğun éléméntler toplanır.

İNKОRPОRLAŞAN DİLLER — İnkorporasiya üsulu ile söz-düzeltmeden kéniş istifade éden diller. Bu dillerde söz müsteġil, ayrıça bir vahid kimi mövcuddéyildir, bütün birleşme, cümle formaça bir söz şeklinde tezahür édir. Çünki bütün cümle bir vurğu ile teleffüz édilir ve ahenk ġanununa tabé olur. Asiyanın şimal-şerġinde yaşayan bir sıra ħalġların (éskimoslar, çukotlar, aléutlar ve s.) dilleri inkorporlaşan diller hésab édilir. Şimali Amérika hindularının da dili buraya daħildir.

İNTÉĠRASİYA —Müħtelif diller ve ya dialéktler arasında oħşar, benzer cehetlerin artması netiçesinde onların bir dil halında birleşmesi, bir dil teşkil étmesi prosési. İntéġrasiya dillerin yaħınlaşması prosésidir.

İNTÉLLÉKTUAL —Yalnız me'lumata, me'lumatın obyéktiv mezmununa aid olan; émosionallıġdan mehrum. İntélléktual me'lumat. İntélléktual söz—İnsanın yalnız sırf eġli fealiyyeti neticesinde yaranan ve intélléktual me'lumat meġsedi ile işledilen söz. Adeten élmi términler intélléktual söz hésab édilir.

İNTÉNSİV — Köke nisbeten me'nanı şiddetlendirmeye ħidmet éden söz forması. Meselen, şair «şanşan» yérine «şane-şane» işletmekle inténsiv yaradır: Bağrım olur şane-şane durnalar! (Vaġif). habéle körmeze bilmeze», («körmez-bilmez» yérine).Kur-kur kuruldamaġ («kuruldamaġ» yérine). Ezim-ezim ezmek («ezmek» yérine). hele deymemiş méyveler ağaçlarda asımasım asılmışdı. (B. Bayramov).

İNTÉNSİVLİK — Seslerin (ħüsusile saitlerin) meħrecinin küclü ve ya zeif teleffüzü; nefesalmanın küclenme ve ya zeifleme derecesi. Sesin inténsivliyi—Sesin kücü.

İNTÉNSİОNAL — Sözün (ve ya términin) daħili mezmununu, onun siġnifikasiyasını teşkil éden kéyfiyyet ve ya elamet. Adeten «éksténsisnal» términi ile ġarşılaşdırılır. İnténsional me'na.

İNTÉRDİALÉKT — Müħtolif dialéktlerin nümayendelerinin birbirile ünsiyyet saħlamaları üçün istifade étdikleri dialékt. İNTÉRLİNĠVA—1. 1903-cu ilde Cüzéppé Péano terefinden teklif édilmiş sün'i béynelħalġ dil. Bu dilin ġrammatik ġuruluşu latin dili esasında, lüğet terkibi ise bütün Avropa dillerine meħsus sözler esasında teşkil olunmuşdur. 2. ABŞ-da 1924-cü ilden fealiyyet kösterei Béynelħalġ Kömekçi Dil Assosiasiyası (YAÉA) terefinden 1951-ci ilde neşr olunmuş béynelħalġ dil layihesi. hemin cemiyyete milyonér Alisa Déyv Morris himayedarlıġ édir ve yardım késterir. Eslinde İntérlinġva layihesi Éspérantedan daha zeif ve besit çıħmışdır. Bununla béle son zamanlar İntérlinġva be'zi tebii (inkilis, fransız ve s.) dillerle yanaşı resmi dil kimi ħususen béynelħalġ yığıncaġlarda kéniş miġyasda işlenmekdedir. 1954-cü ilde kardioloġların (Nyu-York), 1954-cü ilde pédiatrların (Sirakuz), 1956-cı ilde hématoloġların (Boston), 1957-ci ilde révmatoloġların (Torénto) béynelħalġ konġrésinde İntérlinġva resmi dil kimi işledilirdi. Bu dilde ABŞ-da kéniş metbuat neşr olunur.

İNTÉRLİNĠVİSTİKA — Müħtelif béynelħalġ sün'i dillerin (éspéranto, ido ve s.) yaradılması ve tetbiġi ile elaġedar müħtelif meselġleri éyrenen dilçilik bölmesi. İntérlinġvistika hem de maşınla tercümenin telebi ödemek meġsedi ile riyazi vasiteçi dilleri, kömekçi kodları da öyrenir ve bu cehetden intérlinġvistika mücerred dil nezeriyyesine çévrilmiş olur. Bu nezeriyye mentiġi riyazi esasda ġurulur. « İntérlinġvistika » términi XX esrde yaranmış ve sinonimi olan «kosmoġlotika» términine nisbeten daha meġbul hésab édilir.

İntérlinġvistika daħilinde iki cereyan ħüsusile ferġlenir: 1. Avtonomistler—Tebii dillere esaslanmadan, onların matéġiallarından istifade étmeden sün'i béynelħalġ dil yaratmaġ idéyasına terefdar olanlar. 2. Naturalistler—Kömekçi béynelħalġ dıli te’bii milli diller esasında yaratmaġ zeruretini ireli süren intérçinġvistler.

İNTÉRNASİОNALİZM — Menşece ve ya tariħi inkişafına köre yaħın dillerde işlenib, étimoloji cehetden ümumi fond teşkil éden söz ve ifadeler.

İNTÉRNASİОNAL SÖZLER — Éyni menşeli olub bir sıra dillere yayılan ve bu zaman her dilin fonétik ve morfoloji normalarına uyğun şekilde deyişdirile bilen sözler. İntérnasional sözlerin esas ġismi élm ve téħnika ile (mikroskop, téléġraf, kosmolokiya); ictimai-siyasi heyatla, (kommunizm, réspublika, parti-ya); edebiyyat ve incesenetle (opéra, roman, téatr) elaġedar olur. İntérnasional seciyye kesb étmeyin esas mé'yarı béledir ki, söz en azı üç müħtelif sistémli dilde işledilmelidir.

İNTÉRPОZİSİYA—Kömekçi ünsurün esas vahidin komponéntleri arasına daħil édilmesi. Meselen, budaġ cümlenin baş çüml» terkibine daħil édilmesi, te'yini söz birleşmelerinin komponéntleri arasına te'yinédici unsürlerin daħil édilmesi. Bir sıra tekrarlar intérpozision mövġé tutan kömekçi ünsürlerle birlikde bir vahid teşkil édir: yanbayan, üzbeüz, vurhavur, çataçat, çatsam ha çatsam, dé ki, déyesen. Te'yinle te'yin olunan arasına kelen numérativler ve kvantitativler de intérpozisiyada yér tutmuş olur.

İNTÉRFÉRÉNSİYA — Şeħsin (ve ya kolléktivin) iki ve daha çoħ dilde müntezem olaraġ ünsiyyet saħlaması neticesinde dil normalarının bozulması, yéni ħüsusiyyetler kesb étmesi. Burada bir dilin daħili modélleri başġa dil modélleri üzre tertib édilmiş olur. Bélelikle de, her iki dilin modélleri birbirine te'sir édib, biri diğerinin yérini tuta biler. Lakin daha çoħ ve daha müntezem işledilen dilin te'sir édeceyi şübhesizdir. hemin términi dilçiliye V. Vaynrayħ ketirmişdir.



İNTОNASİYA — Nitġin ahenki (sesin yükselmesi ve ya alçalması), ritmi (uzun ve ġısa, vurğulu ve vurğusuz hécaların nisbeti, elaġesi), nitġin témpi ve ya sür'eti (müeyyen zaman erzinde sür'etle ve ya yavaş teleffüzü), intéısivliyi (nefesalmanın küclenmesi ve ya zeiflemesi), mentiġi vurğusu, témbri kimi hadiselerin mecmuyundan ibaret mürekkeb dil hadisesi. İntonasiya modallıġ bildirir, cümle üzvlerinin düzğün ġruplaşdırılmasını te'min édir, sade ve mürekkeb cümlelerin, habéle tabélilik ve tabésizlik elaġelerinin ferġlendirilmesine ħidmet édir, cümlenin mentiġi vurğusunun ve ara sözlerin müeyyenleşdirilmesine imkan yaradır. Ġarşılaşdırma intonasiyası. Aydınlaşdırma intonasiyası- Sadalama intonasiyası. Nitġin ritmik-mélodik komponénti olan intonasiya cümlede sintaktik me'naların ifadesine ħidmet édir, habéle nitġin émosional-ékspréssiv kücunü artırır. İntonasiya cümlenin başlıca elametlerinden olub, onun ġrammatik cehetden formalaşmasını eks étdiren vasitelerden biridir (bitkin intonasiya, yarımçıġ intonasiya). İntonasiya danışanın meġsedi, istek ve arzuları ile elaġedar olduğundan modallıġ bildirir. Modallığa köre me'lumat vérme, sual ve emr intonasiyaları ferġlendirilir. İntonasiya cümlenin hisseleri arasında müħtelif sintaktik münasibetleri eks étdirir ve bununla elaġedar sadalama, ġarşılaşdırma, aydınlaşdırma ve s. bildiren intonasiyalar ferġlendirilir. habéle çağırış intonasiyası, ara söz ve ara cümle intonasiyası da ferġlenir. Nida intonasiyası esasen émosional çalarlığı ile seciyyelenir. İntonasiyanın başlıca komponéntleri aşağıdakılardır: Nitġin mélodikası—Sesin yükselmesi ve alçalması yolu ile ifadede yaranan ahenk (neġli ve sual cümlelerinin teleffüzünde bu ahenkin ferġini körmek mümkündür). Nitġin ritmi—Vurğulu ve vurğusuz, uzun ve ġısa hécaların birbirini izlemesidir ki, bu ritm esasında nesr dili ile nezm dili birbirinden ferġlenir. Nitġin inténsivliyi—Nefesalmanın küclenmesi ve zeiflemesi ile elaġedar teleffuzün küclülüyü ve ya zeifliyi. Évde ve küçede söhbetde nitġ inténsivliyi ile ferġlenir. Nitġin témpi— Zaman erzinde nitġin sür'etli ve ya yavaş baş vérmesi, habéle nitġ parçaları arasında fasileler (ağır-ağır ve iti danışıġ bununla elaġedar ferġlenir). Nitġin témbri—Nitġe bu ve ya diğer émosional—ékspréssiv çalar daħil éden ses tonu («kederli», «mehzun», «şad» ve s.) Mentiġi vurğu//fraza vurğusu—ifade terkibinde her hansı nitġ parçasının ve ya ayrıca sözün ferġlendirilmesine ħidmet éden vurğu. Bitkin intonasiya—Cümleni ferġlendiren ve formalaşdıran intonasiya. Énen intonasiya—İfadenin bitdiyini kösteren ve tedricle tonun zeiflediyini kösteren intonasiya. Emr intonasiyası—Emr cümlesine meħsus bitkin intonasiya. İntonasiya forması—Cümlenin formalaşdırılmasında rolu olan supraséġmént vasitelerin mecmuyu. Yarımçıġ intonasiya—İfadenin bitmediyini, fikrin yarımçıġ ġaldığını eks étdiren yükselen intonasiya. Yükselen intonasiya—Tonun (müħtelif meġsedlerle elaġedar) yükselmesinden ibaret intonasiya. Kommunikativ intonasiya—Neġli cümleye meħsus intonasiya. Mentiġi intonasiya—İfadenin eġlimentiġi (émosional yoħ) ħüsusiyyetlerini eks étdiren supraséġmént vasitelerin mecmuyu. Meselen: I. Men kitab kördüm (başġası yoħ men); 2. Men kitab kördüm (başġa şéy yoħ, kitab); 3. Men kitab kördüm, (oħudum yoħ, kördüm). Modal çalarlıġlı intonasiya— Dinleyiciye iradi—émosional cehetden te'sir köstermek meġsedi küden intonasiya. Sadalama intonasiyası—Sadalama meġamında özünü kösteren yarımçıġ intonasiya növü. Sual intonasiyası—Tonun yükselmesi ile seciyyelenen intonasiya (yükselen intonasiyanın bir növü). Azerbaycan dilinde suala aidiyyeti olan ve daha yüksek tonla teleffüz édilir.

İNTОNASİYANIN FUNKSİYALARI: İntonasiyanın apélyativ funksiyası—Adrésat ile elaġedar olan funksiyadır. Meselen: böyüye ve ya uşağa müracietle danışanda intonasiya ferġi, habéle diktorun nitġi ile meişet nitġi arasında intonasiya ferġi ve s. Bu intonasiya ferġleri üslubi baħımdan da ehemiyyetlidir. İntonasiyanın délimitativ (hududlandırıcı) funksiyası — Nitġ aħınında cümlelerin, sintaġmların, sözlerin, ifadeden böyük vahidlerin ferġlendiyini, birbirinden ayrıldığını kösteren funkiyadır. Nitġ aħınını teşkil éden hemin ünsürleri ferġlendirmekde başlıca vasiteler pauza ve mélodikadır. Pauza ve mélodika nitġin müħtelif me'na çalarlıġlarını bildirmeye, habéle onun sintaktik üzvlenmesini köstermeye ħidmet édir. İntonasiyanın émosional-ékspréssiv funksiyası—İntonasiyadan danışanın émosional veziyyetini eks étdirmek, habéle danışanın nitġin mezmununa ve adrésata münasibetini (tehsin, serzeniş ve s.) bildirmek üçün de istifade olunur. İntonasiyanın bu funksiyasının ifade vasiteleri témbr ve mélodikadır, be'zen de émfatik vurğu, me'na vurğusu ve témpdir. Burada témbrin rolu daha böyukdür. Témbrden asılı olaraġ éyni dil vahidi müħtelif çalarlar (ġem, fereh, razılıġ, é'tiraz ve s.) alır. İntonasiyanın éstétik funksiyası—Daha çoħ bedii ġiraetde, natiġlik senetinde tezahur édir. İntonasiyanın kommunikativ funksiyası—İntonasiyanın ümumi funksiyasıdır ve eslinde bütün diğer (ħüsusi) funksiyalar da bu kommunikativ funksiyadan asılıdır. İntonasiYanın kommunikativ funksiyasının mapiyyeti béledir ki, o, cümleni sözden ve söz birleşmesinden ferġlendirir, onu müsteġil kommunikativ vahid kimi, en kiçik ünsiyyet vahidi kimi formalaşdırır. İntonasiya ünsiyyet iştirakçıları arasında elaġe yaranmasına (impérativ vahidler, vokativ sözler işletmekle), bu elaġenin davam étdirilmesine (cümlenin ve ya dialoġun bitmediyini, davam étdirildiyini köstermekle), söylemin sona yétdiyini köstermeye, esas fikri nezere çarpdırmağa ve s. ħidmet édir. İntonasiyanın kulminativ (ayırıcı) funksiyası—Nitġ aħınında en muhüm, zeruri sözlerin ayrılıb nezere çarpdırılmasıdır ki, bu da mentiġi vurğu sayesinde elde édilir. Mentiġi vurğulu sözlerin ayrılıb nezere çarpdırılması üsulları da müħtelifdir. Neġli cümlede sonuncu hécalar çoħ az inténsivliye malikdir ve buna köre de sonda ferġlendirilen sözün uzunluğu böyük, témpi yavaş olur. Ümumiyyetle, cümlede daha mühüm hésab édilen sözler yavaş témple teleffüz édilir. İntonasiyanın fonoloji (me'naferġlendirici) funksiyası—Оnun en mühüm funksiyasıdır. İntonasiya anlamın me'nasını ve ya me'na çalarlarını ferġlendirmeye ħidmot édir. Azerbaycan dilinde esas me'naferġlendirici vasiteler söz vurğusu ve mélodiyadır. Sö^lemin me'nası söz vurğusundan ve mélodiyadan asılı olaraġ deyişilir. Meselen, M. Füzulinin Düşmenimdir dustler bilmeze.ç nétmişem dövrin ild... misrasını intonasiya ile elaġedar ġ«üħtelif terzde söylemek ve anlamaġ mümkündür.

İNTОNÉM — Müeyyen me'naya malik intonasiya vahidi. Bu vahidler hem akustikasına, hem de me'nasına köre birbirinden ferġlenir. Bunlar esrimizin 20—30cu illerinden başlayaraġ müeyyenleşdirilmiş ve öyrenilmişdir. Fonolokiya bir dilçilik behsi kimi méydana çıħanda hem de intoném anlayışı méydana çıħmışdır. Dilin seslerini öyrenmeye tetb.çġ édilen fonoloji prinsipler supérséġmént hadiselerin öyrenilmesinde de tetbiġ édilmey» başlamışdır. Lakin nezere alınmalıdır ki, intoném fonémden ferġli hadisedir. Foném asémantik (me'nası olmayan) dil vahididirse, intoném ifade planına malik me'nalı dil vahididir ve buna kére de daha çoħ morféme ve ya söze benzeyir. Lakin foném kimv intoném de me'nalı vahidlerin Ferġlendirilmesine ħidmet édir.

İNTОNÉMLERİN SÉMANTİK TESNİFİ—Nitġin mezmunu, dinleyiciye te'sir kösterme ve s. kimi psiħi prosésleri (tefekkür, ġavrayış, irade, duyğu) eks étme baħımından intonémler»,n tesnifi béledir: eġlimentiġi, iradi, émosional, tesviri intonémler1. Émosional (émotiv) intonémler—Émotiv intonémleri öyrenerken hell olunmalı başlıca mesele béledir: birbirinden ferġlenen intonasiya strukturlarında hansı émosiyalar ve émosional veziyyetler ifade olunur?

Bu suala cavab vérerken iki mesele ferġlendirilmelidir: a) émosiyaların müeyyenleşdirilmesi; b) onları ifade éden intonasiyaların müeyyenleşdirilmesi ve müġayisesi. Bu meseleni» hellini bir de béle bir fakt çetinleşdirir ki, eslinde émosiyalar (hissler) özleri hele de tam öyrenilmemiş psiħi prosés kimi ġalmaġdadır. hisslerin öyrenilmesine hesr olunan eserlerden dilçilik üçün P. M. Yakobsonun tedġiġatları ħüsusile maraġlıdır (Psiħoloġil çuvstv. M., 1958). Émosioial veziyyetlerin dil vasitesi ile ifadesi meselesine aid sehne nitġi, psiħolokiya ve dilçilik eserlerinde çoħlu matérial toplanmışdır. Lakin dilde émosiyaların ifadesine hesr olunan sémantik nezeriyye hele de yaranmadığından toplanan zenkin matérial sistéme salınmamışdır. İntonasiyanın émotiv me'naları haġġında N. V. Vitt terefinden yurüdülen fikirler öz élmiliyi ve tamlığı ile diġġeti celb édir. N. V. Vitt intonasiyanın fiziki ve auditiv tehliline esaslanaraġ yazmışdır: «Eslinde müħtelif, lakin me'naça yaħın olan émosional veziyyetleri onların intonasiya ile ifade üsuluna esasen müeyyen ġruplarda ayırmaġ olar» (N. V. Vitt. Vırajénié zmodionalhnıħ sostonnii v réçévoi intonaiii. AKD, M, 1965, seh. 10).Müellif émosiya adlarını aşağıdakı kimi ġruplaşdırır: 1) ġem, keder, üzkünlük, zavallılıġ; 2) incelik, zeriflik, hörmet, istek; 3) é'tinasızlıġ ve s. О kösterir ki, émosional veziyyeti eslinde10 intonémde birleşdirmek mümkündür. 1. Ġezeb intonémi. Ġezeb zamanı ezeleler kerkinleşir, ağız yumulur, dişler ġıcanır, dodaġlar kipleşir. Bu vaħt intonasiyanın inténsivliyi yükselir.Danışap dédiyi sözlere, fikirlerine ħüsusi sanbal vérir. 2. Ġorħu İntonémi. Bu zaman beden esir, ağız açıġ ġalır, ürek döyünür, teneffüs ritmi deyişir. Vurğulu hécalar yüksek tonda teleffüz édilir. 3. Zeriflik intonémi. Bu intoném adeten uşaġ nitġine meħsus intonéme benzedilir. Ses uzadılır ve inceleşdirilir. 4. İnçiklik intonémi. Burada esas ton alçalan ħett üzre ve beraber seviyyede kédir. 5. Keder intonémi. Burada sesin témbri obértonların zeifliyi ile seciyyelenir, habéle mélodiya yüksekden başlanır ve inténsivlik azaldıġca zeifleyir. Nitġ monoton terzde davam édir. 6. Nifret intonémi. Ağız ve burunetrafı ezeleler hereket édir, ağızın bir terefinde dişler ġıcanır. Nitġde küy artır, sesin amplitudu azalır, uzunluğu artır. 7. Laġéydlik intonémi. Burada ses ġuru, soyuġ ve küt çıħır. Laġéydlik intonémi keder intonémine benzese de, her halda amplitud tedricen azalır, lnténsivlik zeifleyir. Lakin nezere alınmalıdır ki, laġéydlik yalnız intonasiya ile déyil, ümumiyyetle danışanın reftarı ile daha çoħ seciyyelenir. 8. Şadlıġ intonémi. Burada yanaġlar, üst dodaġ yuħarıya dartılır, baş yuħarı ġaldırılır. Şadlığın esas elameti külmekdir: ton yükselir, vurğulu saitler uzadılır. 9. heya intonémi. Burada amplitud sabit ġalmır, mélodiya yükselen-alçalan ħetle davam édir, inténsivlik azalır, témbr incelir. !0. Teeccüb

intonémi. Dodaġlar ġabağa uzanır, mélodiya müteherrikleşir. Eġlimentiġi intonémler—Esasen fikrin ifade prosési, tefekkür fealiyyeti ile bağlı intonémler. Eġli—mentiġi intonasiyanın üç başlıça vezifesi vardır: a) tesdiġi suala ġarşı ġoyur, tesdiġ me'nasını sual me'nası ile ġarşılaşdırır; b) ifadenin sonunu, bitdiyini eks étdirir; v) ifadenin daħili üzvlenmesi zamanı vahidlerin ferġlendirilmesine ħidmet édir. Me'nalarına köre eġlimentiġi intonémler üç yére bölünür: a) aktual üzvlenme intonémleri; b) münasibet bildirme intonémleri; v) esl cümle formaları intonémleri (sual intonémi, tesdiġ intonémi). İradi intonémler—İnsan nitġinin te'sirini, iradi anlarını eks étdiren intonémlerdir Te'sirétme funkspyası umumiyyetle nitġin ilkin, en esas funksiyalarından biridir. İnsan ona köre danışır ki, başġasının davranışına te'sir köstersin, bu da olmasa, şüuruna, duyğularına te'sir étsin. İradi intonémlerin çoħ müħtelif növlerini üç ġrupda birleşdirmek olar: a) emr (teleb, kösteriş, tehrik, ħahiş) intonémi; b) ġadağan (hede, ġorħutma, te'ne) intonémi; v) inandırma (meslehet, de'vet, ħeberdarlıġ çağırış) intonémi. K. S. Stanislavski yazırdı ki, yaradıcılıġda başlıça mesele olan aktiv, heġiġi, meġsede uyğun ve mehsuldar hereket mehz nitġde tezahür édir. Danışmaġ éle hereket élemekdir. Bu aktiv fealiyyet sayesinde biz öz körüşlerimizi başġalarına telġin éde bilirik. Dilçilik élminde dilin iradi ceheti adeten çoħ mehdud dairede, ye'ni açıġ, müsteġim te'sir kimi anlaşılmışdır. Burada her şéyden evvel, emr cümlesinin struktur ünsürlerini müeyyenleşdirmek meselesi diġġet merkezine ġoyulmuşdur. Оdur ki, esasen fé'lin emr formasına, be'zi léksik vahidlere nezer yétirmekle kifayetlenmişler. Bélelikle, iradi intonémlere aid fikirler de yalnız emr cümleleri tedġiġatçıları terefinden ireli sürülmüşdür. halbuki sehne nitġi ve nitġin psiħoloji aspéktde öyrenilmesine hesr olunan eserlerde intonasiya haġġında matériallar olduġca azdır. Tesviri intonémler—Bu intonémlerin hem fiziki ħüsusiyyetleri, hem de me'nası çoħ az éyrenilmişdir. Tesviri intonémler hadiselerin, eşyaların ve s. fiziki ħüsusiyyetlerinin intonasiya vasitesile ifade édilmesine ħidmet kösterir. Bunların sémantikası ġavrayış, duyğu, teħeyyül kimi psiħi proséslerle elaġedardır. Meselen, böyük (habéle, küclü, nehenk, ağır ve s.) me'nasıpı ifade étmek üçün sesin émfatik uzunluğu, témpin yavaşıması seciyyevidir. Kiçik (habéle, zeif, kücsüz, yünkül ve s.) me'nasının ifadesi üçün émfatik uzunluġ esas olur. Bélelikle, intonasiya sémantik ve funksional cehetden ferġlepir. Sémasioloji cehetden intoném de diğer dil işareleri (meselen, ıorféı, söz) ile bir sırada durur, ye'ni dil işaresi hésab olunur. Funksional baħımdan ise hemin işarelerin işlenmesi, onlardan iġtifade meselesi ön plana kéçir. Оdur ki, intonasiyanın funksisnal tehlili bu meselenin helli ile elaġedardır.

İNFİKS — Sözün kökünün (ve ya esasının) terkibine daħil édilen şekilçi. Esasen be'zi Hind-Avropa dillerine meħsus olan infiks Azerbaycan dili üçün seciyyevi déyildir.

İNFОRMANT — Dilçilik matérialının esas menbeyi kimi (ħüsusile sabit edebi dile malik olmayan dillerde) müeyyen dilin nümayendesi.

İNFОRMASİYA — Müeyyen nitġ parçasında mövcud olan; vérilmiş, mühafize ve yéniden hazırlġma obyékti kimi nezerde tutulan me'lumat. Me'lumatın informasiya cehetden optimallaşdırılması—Ünsiyyetde sémantik ve üslubi manielerin aradan ġaldırılması, informasiyanı, müeyyen mezmunu en adékvat ve yığcam terzde ifade étmeye kömek kösterecek bir formaya salmaġ.

İNFОRMASİYA NEZERİYYESİ — Statistikaya yaħın olan ve rabite sistémleri üzre informasiya vérilişi proséslerini tedġiġ éden riyaziyyat sahesi. İnformasiya nezeriyyesi müeyyen me'lumat daħilindeki ħeberlerin ( yéni vérilen biliklerin) miġdarını ölçme üsullarını hemin me'lumatın konkrét tebietinden asılı olmadan işleyib hazırlayır, buna köre de bu nezeriyyenin esas neticeleri dilçilikde de tetbiġ édile biler.

İNFОRMASİОN DİL — Bilavasite méħanizmlere (éléktron, hésablamaanalitik ve s.) vérmek üçün mümkün olan bir formada müeyyen (me'lumatın) mezmunun tam birme'nalı ve en yığcam şekilde yazılmasını te’min éden vasite.

İNCE SAİT—1. Ön sıra saiti. 2. Bir sıra dillerde ince saitden sonra kelen sait. Meselen, rus dilinde é, û, â saitlerk kimi.

İNCE SAMİT— 1. Palatallaşan ses. 2. Az kerkinlik ile teleffüz édilen samit.

İRОNİYA — Kizli istéhza, dolamaġ meġsedi ile sözü eks me'nada işletme üsulundan ibaret üslubi ħüsusiyyet.

İRRADİASİYA — Bedii dil haġġında struktur üslubiyyatın iro,".; surdüyü prinsiplerdendir. Bu prinsipe köre müeyyen metn parçasında néytral léksika fonunda işlenen sözlerden bir-ikisi ali üsluba meħsus olsa, bütév metn de ali üslubi seciyye daşıyır. bir-ikisi vulġar üsluba meħsus olsa, bütöv metn vulġar seciyye kesb édir. Meselen, Aşıġ Eleskerin şé'rinden alınmış aşağıdakı bendde «ulaġ» sözünün işlenmesi bütövlükde metnin vulġar seciyye kesb étmesine sebeb olmuşdur:

Arvadlar ki elin vurar ġalağa, Yuyarlar, kün vurar, çıħardar sağa. Ħub yaraşır senin kimi ulağa Noħta, torba, palan, biz, şair Nağı!

Buradakı irradiasiya «senin kimi ulağa» birleşmesi ile elaġedardır. Metndeki diğer sözler néytral me'nadadır. Kösterilen ifade evezine «bu kérdüyüm ulağa», «ġapıdakı ulağa» ve s. tipli' néytral ifadeler işledilseydi, bütövlükde bendde menfi çalar ola bilmezdi.

İRRÉLÉVANT — Sémioloji deyerlilikden mehrum, işare funksiyasını yériie yétirmeye ġabil olmayan. İrrélévant elametler. İSİM — Sémantikasına köre eşyavilik bildiren, morfoloji cehetden hal, mensubiyyet, kemiyyet şekilçilerini ġebul éden, sintaktik funksiyaca esasen mübteda, tamamlıġ ve terkibi ismi ħeberin ad hissesi kimi işlenen nitġ hissasi. Eşyavi isim — Terkibi yékcins kütleden, éyni maddeden ibaret (yémek mehsulları, kend teserrüfatı bitkileri, minérallar, métallar, kimyevi éléméntler ve s.) eşyaların adı olan isim: buğda, darı, ġızıl, su, etir. Konkrét isim — Ayrılıġda kötürüle ve buna kére de sadalana bilen eşya ve hadiselerin adı olan isim: daş, év, ğl, deniz, alma. Mücerred isim — İş köreni ve elametin daşıyıçısını nezere almadan, yalnız işin ve elametin özünü adlandıran isim: sévki, edalet, azadlıġ, ħalġ, élm. Mücerred isim yalnız konkrét me'nada işlendikde çem şekilçisi ġebul éde bilir. Tektek olan isim—Bütöv kütlenin terkibinden ve ya yékcins eşyalar içerisinden ayrılıb ferġlendirilen tek-tek eşya ve şeħs adlarından ibaret isim: ġum, saman, ağan, Ehmed, Léyla, ġuş, balıġ. Toplu isim—Tek halda olsa da, yékcins şeħs ve ya eşyaların hamısını bir bütöv vahid şeklinde bildiren isim. Toplu isimler miġdar-sayları ile işlenmez: kençlik, daşlıġ, héyvanat. Ümumi isim — Yékcins eşyaların umumileşmiş adı olan isim: kitab, don, su, mehebbet, hğyat. Fé'li isim — Fé'llere muħtelif sözdüzeldici şekilçiler ġoşmaġla düzelen ve ya fé'llerin substantivleşmesinden emele kelen isim. Yéme-içme oldu («Dede Ġorġud»). Yémeye méyli yoħ idi Ħüsusi isim — Yékcins eşyalar sırasından ayrılmış tek-tek eşyaların adları olan isim: Ehmed, Ġulu, Kür, Araz, Ġuba, Bakı. Ħusüsi isimler yalnız aşağıdakı hallarda cem şekilçisi ġebul kélip éşitipli adamları ümumi şekilde bildirmek üçün (haçı Ġaralar, Eflatunlar); famildaşları ve ya ġohumluġ münasibetinde olanları bildirmek üçün (Ehmedovlar, Ağalılar, Memmedkiller). Çanlı isim — Canlı varlıġların (insan, héyvan, ġuş, heşerat ve s.) adları olan isim: müellim, ġuş, inek, ayı, pişik. Cansız isim — Réal alemin eşya ve hadiselerinin (canlılardan başġa) adı olan isim: év, daş, ağan, su, hava, zdalet, yaşayış.

İSMİ — İsimle elaġedar olan, isimden düzelen. İsmi ġoşma—Menşeyine köre adlardan teşekkül tapmış ġoşma, adlardan tecrid olunmuş ġoşma: başġa, ġéyri, özke, sarı, doğru. İsmi sifet — Ad bildiren sözlere sözdüzeldici şekilçilerin elavesi ile düzelen sifet: ağıllı, duzlu, başsız, binasız, evvelki (hadise), ölümçül (yara), kümüşü (renk), kéniş (yér), sağlam (adam). İsmi sözler — Öz sintaktik funksiyasına köre isimlere ékvivġlént olan sözler, terkibler, birleşmeler. İsmi söz birleşmesi — Yalnız ismi (ad) sözlerin iştirak étdiyi söz birleşmesi; tabé-édici komponénti ismi sözlerden ibaret söz birleşmesi. İsmi fé'l — Adlara (ad bildiren sözlere) sözdüzeldici şekilçilerin elavesi ile düzelen fé'l: közlemek, dinlemek, kederlenmek, ağıllanmaġ, yaħşılatmaġ, boşalmaġ, kökelmek.

İSMİ CÜMLE — 1. Baħ: Nominativ cümle. 2. Ħeberi isim olan cümle: Ay sarışın kendli ġızı; Yaşıl sular yéllençğk (R. Rza); Sen ağa, men ağa. 3. Baş üzvü isimle ve ya ismi söz birleşmesi ile ifade olunmuş tekterkibli cümle.

İSMİ ĦEBER—Esas eşyavi me'na ad hissede, ġrammatik (zaman, şeħs, kemiyyet anlayışı) me'na ise fé'l ve ya bağlama (idi, imhş, dir...) hissesinde ifade olunan ħeber. Sade ismi ħeber — Yalnız ad hisseden (addan) ibaret ismi ħeber: Sen şeherli, men kendli. Sen kim, men kim?

İSTİSNA — Ümumi dil normasından kenara çıħma. Léksik ġanunauyğunluğa, hal ve tesrif paradiġmalarına, sintaktik modéllere, orfoġrafiya ve durğu işareleri ġaydalarına ve s. uyğun kelmeme.

İTÉRATİV — Defelerle baş véren, tekrarlanan. İtérativ müregkeb söz — Éyni sözün tekrarı ile düzelen mürekkeb söz (téz-téz, aşıġ-aşıġ, ħalaala). İtérativ say — Ümumi me'nası komponéntlerin mecmuyundan déyil, yékunundan alınan mürekkeb say. Meselen, «üç yüz» terkibi 3X100 démekdir, halbuki «iyirmi üç» 20+3 démekdir.

İFADE — 1. Ker hansı fikir terzinin nitġde tezahürü. obrazlı ifade. Kitab ifadesi. Söyüş ifadesi. 2. Nitġ.n müeyyen bir növü, nitġe ħas olan terkib. İdiomatik ifade. Sabit ifade. 3. Dil işaresinin ħarici (daħili cehetden — mezmundan, me'nad'an ferġlenen) ceheti, ses cildi. 4. Me'na tamlığına malik olan ve dinleyiçi terefinden tam anlaşılan dil vahidi. Élliptik ifade — Müeyyen seciyyevi şeraitde (meselen, danışıġda) işlenen ve yığçamlığı ile ferġlenen ifade.

İĦTİYARİ — Dilin müasir veziyyetinin ve tariħi inkişafının daħili ġanunauyğunluġları ile elaġedar olan, mentiġi şekilde izah édile bilmeyen. İħtiyari işare.

İĦTİSAR — Müeyyen ünsiyyet şerantinde (téléġram, réklam yazanda, emr vérende ve s.) tebii olaraġ méydana kelen élliptik nitġ forması. Tél (téléġram) vurmaġ! Sol! Sol! Métro (métropolitén). Taksi (taksomotor). Ġrafik iħtisar — Yalnız yazıda tetbiġ olunan ve téz-téz işlenen be'zi sözler, söz birleşmeleri ile elaġedar olan şerti iħtisar. Adetan bu kimi iħtisarlar oħunduġda bütöv şekilde teleffüz olunur. Meselen, ve s, ve i. a., ée 6. k., mes.,. mis, müġ., ét.

İĦTİSAR ĠANUNU — Müeyyen dil vahidinin teleffüzu ve onun tézlik derecesi üçün zeruri olan ġüvvenin miġdarına eks tenasüb teşkil éden ġanundur ki, bu ġanunun te'siri neticesinde dilde en çoħ yayılan, işlek sözler bir hécalı sözler şekline düşür.

İŞARE — .Dilde müeyyen me'nanın ifadeçisi, köstericisi, elameti. Aktual işare — Nitġin unsürü olub, dilin ünsüru «virtual işareye» ġarşı ġoyulur. Aktuallaş(dırıl)mış işare — Nitġde konkrét şekilde tezahür éden kommunikativ dil vahidi. Virtual işare — Nitġin işaresi olan aktual işareden ferġli dil işaresi; konkrét şekilde nitġde tezahür édib-étmemesinden asılı olmayaraġ dil sistéminin bir hissesini teşkil éden kommunikativ vahid. Ġrafik işare — Dilin ses cehetinin foném evezleyicisi, substitutu. Démarkasiya işaresi — Nitġ aħınında morfémler, sözler ve söz birleşmeleri arasında hüdudu köstermek üçün morfoloji elametlerin olub-olmadığına işare éden ritmo-mélodik ħüsusiyyetler ve müħtelif fonoloji vasiteler (nitġ parçasının müeyyen nöġtesinde müeyyen fonémin ve ya müeyyen diférénsiallaşdırıcı elametin özunü köstermesiy. Diakritik işare — herfin başġa şekilde oħunulduğunu kösteren işare. Durğu işaresi — Yazılı nitġde işlenen, nitġin esasen sintaktik-sémantik cehetden düzkün üzvlenmesine ħidmet éden ġrafik işare. Durğu işareleri bunlardır: sual işaresi, nida işaresi, iki nöġte, nöġteli vérkül, vérkül, çoħ néġte, tiré, nöġte. Yazıya ġederki işare — Yazının yaranmasından evvelki dövrlerde müħtelif remzi me'nalarda işlenen, şifahi nitġi evez éden müħtelif eşyalar. Kéçirme (köçürme) işaresi — Sözün bir hissesini başġa setreké şrerken onun hisselerini ayırmaġ üçün işledilen işare (défis). Nida işaresi — Nida cümlesinin sonunda ġoyulan durğu işaresi. Sait işaresi — Sami dillerinde saitleri eks étdirmek meġsedi ile elifba işarelerine (herflere) elave édilen diakritik işare. Sual işaresi — Sual cümlesinin sonunda ġoyulan durğu işaresi.

İŞARELEYEN — Dil vahidinin ħarici (maddi) ceheti. İşareleneni ifade étmeye ħidmet késteren fonétik, léksik, morfoloji ve sintaktik vasitelere işareleyen déyilir. Nitġde işareleyen konkrét ses aħınından ibaretdir. Cümlede ise işareleyen dédikde cümlelerin struktur sħémlerinin ve modéllerinin konkrét tezahürü nezerde tutulur. Sözde işareleyen ve ya sözün işareleyeni onun ses cildidir. Nitġin en kiçik işareleyen vahidi sesdir.

İŞARELENEN — Dil vahidinin daħili (sémantik) ceheti. Nitġde işarelenen ħarici alemin her hansı eşya, prosés ve hadiseleri haġġında me'lumata déyilir. Cümlede işarelenen söylemin mezmunu démekdir. Dilde en kiçik işarelenen vahid fonémdir. İşarelenen dilin mezmun vahidi hésab olunur.

İŞARENİN ĠANUNU — Müeyyen seslenmenin (formanın) müvafiġ mezmun (me'na) ile zeruri ve ya ayrılmaz elaġesi; seslenme ile mezmunun birbirine tam uyğun kelmesi. «Men özüm éz közlerimle kördüm» cümlesinde işarenin ġanunu pozulmuşdur. Burada yalnız «kördüm» sözformasında seslenme ile mezmun müvafiġdir. Ġalan ünsürler (burada) işare (informasiya) seciyyesi daşımır.

İŞĞÜZAR LÉKSİKA — Resmi idare senedlerinde, karküzarlıġda istifade olunan söz ve ifadeler: ġebe, me'lumat, ħeberdarlıġ, körüş, tğrefler, é'tibarnamğ.

İŞĞÜZAR ÜSLUB — Resmi edebi dilin éle bir ġoludur ki, vurada émosionallıġ olmur ve ya çoħ az olur, habéle defterħana üslubuna ħas ştamplar işledilmir.

İŞTİRAK.ÇILAR — Daha böyük ölçülü dil vahidlerini teşkil éden éléméntler. Aħırıncı (sonuncu) iştirakçılar — Müeyyen tehlil seviyyesinde ferġlenen, artıġ bölune bilmeyen, son hedde duran en kiçik vahidler. Meselen, cümle seviyyesinde aħırıncı iştirakçılar sözlerdir. Çünki sözün sonrakı bölküsü (morfém, foném) tehlili morfématik ve ya fonématik seviyyede kéçir. Vasitesiz iştirakçılar — Bilavasite daha yüksek seviyyeli (ve élçülü) vahidi emele ketiren, teşkil éden iki élémént. Vasitesiz iştirakçılar üzre tehlilde hemişe bu iki élémént müeyyen édilir. Meselen, Ħumarumar baħmaġ köz ġaydasıdır (Vaġif) — cümlesinde vasitesiz iştirakçılar bunlardır: a) ħumarumar baħmaġ ve b) köz ġaydasıdır. «Ħumarumar baħmaġ»d,a vasitesiz iştirakçılar: a) ħumarumar ve b) baħmaġ. «Baħmaġ»da vasitesiz iştirakçılar: a) baħ ve b) maġ ve s. Teleffüzce iştirakçılar Nitġin prosodik üzvlenmesinin vahidleri. Ferdi iştirakçılar — Morfoloji éléménti (iştirakçı hissesinin biri) atıldıġdan sonra ġalan esas hisse.

İCBAR NÖV — İşin başġa şeħsin tapşırığı, ħahişi, emri ile diğer bir şeħs terefinden icra olunduğunu kösteren fé'l növü. İcbar növ aşağıdakı şekilçilerin kömeyi ile düzelir: -dır, -dir, -dur, -dür, -t: yazdırmaġ, kezdirmek, ġovdurmaġ, söndür-me, aldatmaġ.

«İCTİMA|İ MÜĠAVİLE» NEZERİYYESİ — Dilin menşeyi ile elaġedar antik dövrde yaranan ve b. é. XVIII esrinde yénileşen nezeriyye. Bu nezeriyyeye göre adamların öz aralarında baġladıġları «müġavile» esasında dil yaranmışdır. Ġedim yunan filosofu Démokritin telebelerinden biri kösterirdi ki, vaħtile adamlar ayrı ayrılıġda yaşayır, yémeli otlar ve kökler ile dolanırdılar. Sonralar fikirleşdiler ki, bir yérde vehşi héyvanlardan daha yaħşı ġoruna bilerler. Оnlar bir yérde cemleşdiler, müħtelif eşyaları ve hereketleri néce adlandırmaġ barede razılığa keldiler. Bélelikle, dil yarandı. XVIII esrde bu nezeriyyeni Jan Jak Russo inkişaf étdirmişdir. hemin nezeriyyenin müsbet ceheti ondadır ki, dilin yalnız cemiyyetde yarana bileceyi iġrar édilir, ġüsuru ise odur ki, razılığa kelmek üçün de dilin zeruri olduğu nezerden ġaçırılır.



Yüklə 4,99 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin