1881 yılı son baharında Örgüt, Kerertsian’ı örgüt için destek bulmak üzere önce Van’a ve daha sonra Rusya’ya gitmeye görevlendirdi. Keretsian, Van’da Khirimian Hairig ile görüştü ve Rusya’da Mushak Gazetesi editörü Grigor Ardzruni ile kontak kurdu. Karapet Nishkian’ın iki defa Rusya’ya seyahatı neticesinde Rusya Ermenilerinden maddi destek sağlandı. Komiteye Anavatan Koruyucuları yazılı bir amblem yapıldı ve bu amblemde ya bağımsızlık ya ölüm ifadesi yazıldı ve bundan binlerce basılarak dağıtıldı. Bu basılı kopyalardan birinin Türk yetkililerin eline geçmesi üzerine Komite 25 Kasım 1882 tarihinde ortaya çıkarıldı.8
Bu amblem ve ihtilâl ifadeleri içeren bir yemin metni İngiltere’nin Erzurum Konsolosu Everett’in eline Ocak 1882 tarihinde geçmiştir. Başında asker yazan bu yemin metni şöyledir: “Milletimin bağımsızlığı için elimden gelen her şeyi yapacağıma ve gerekli olursa canımı vereceğime en kutsal Ruhlar (Trinity) adına ve kendi şerefim üzerine yemin ederim. En yüksek komiteye bu sözü yerine getirmek için görevimi yapamazsam, bu dünyada hayatıma son vermek zorundayım.”9
Bu hareketin içinde yer alan H. M. Nishkian, komitenin 25 Kasım’da Hükümet tarafından ortaya çıkarıldığını kaydederken, Erzurum İngiliz Konsolos Yardımcısı tarafından, Ermeni ihtilâl komitesinin 8 Aralık’ta Hükümet tarafından keşfedildiği, iki liderinin de içinde olduğu yaklaşık kırk mensubunun tutuklandığı, komite ile ilgisi olan 700 kişinin Hükümet tarafından bilindiği ve tutuklamaların devam ettiği bildirilmiştir.10 Otuz altısı Erzurum şehir merkezinden ve otuz sekizi çevre köylerden olmak üzere toplam yetmiş dört kişi bu olaydan dolayı tutuklanmıştır.11 Mahkemede elli yedi kişi yargılanmış, bunlardan on altısı beraat etmiş, komitenin liderlerinden Khatchatur Kerektsian on beş yıla, biri yedi yıla, dördü altı yıla, otuz biri beş yıla, biri iki yıla mahkum edilmiştir. Biri de kaçmıştır.12
Patrik Nerses ve Piskopos Ormanyan, bu tutuklananların suçsuz olduğu ve affedilmeleri konusunda gerek Osmanlı Hükümeti’ne gerekse Padişah’a müteaddit defalar müracaat etmişlerdi.13 Mahkumların otuz biri 4 Haziran 1884 tarihinde Padişah tarafından affedilerek serbest bırakılmışlardır.14 Komitenin liderlerinden Kerektsian, Hakob İshgalatsian ve Hovhannes Asturian Eylül 1886 tarihinde affedildiler. Böylece bu olaydan suçlu olanların tamamı sebest bırakılmış oldu.
Ermeniler arasında bu tarz olay ilk defa yaşanmış ve ilk defa bu kadar büyük bir grup siyasi bir davadan yargılanmıştı. Erzurum’da kurulan Anavatan Koruyucuları adlı gizli komite adamlarını Rusya’ya göndermiş ve oradaki Ermeni liderlerinden destek almıştı. Komite bir buçuk yıl (Mayıs 1881-Kasım 1882) faaliyetini sürdürmüştü, fakat onun etkisi çok daha fazla sürmüştü. Komite, Ermenilere Osmanlı Devleti’ne karşı organize bir şekilde haraket etme cesareti vermiştir.15
B. 1890 İsyanı
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Erzurum’a gelip Ermenileri ayaklandırmak için Ermeni muhtariyetini gündeme getiren Rus ajanı iki Bulgar avukatın ifsatları sonucunda, böyle bir maksat için bir grup Ermeninin o tarihten sonra gizlice çalışmaları ve ihtilâl maksadıyla kurulan Anavatan Koruyucuları örgütünün faaliyetleri ve onların affedilerek sebest kalmaları, Erzurum’daki Ermeniler arasında ihtilâl hareketine cesaret vermişti.
Rusya, İngiltere ve Fransa’nın yakînen ilgilendiği ve özellikle Rusya’nın müdahil olduğu Erzurum’daki bu hareketler yanında yurt dışında kurulan Hınçak ve Taşnak örgütleri de 1890’lı yıllara gelindiğinde büyük çaplı olaylarla dünya kamuoyunun dikkatini Ermeniler üzerine çekerek, büyük devletlerin müdahaleleriyle muhtar ya da bağımsız bir Ermenistan kurmanın plânlarını yapıyorlardı. Hınçak ve Taşnaksutyun komitesinin tüzük ve siyasi programları tamamen ihtilâl plânları ile dolu idi.16 Hınçak komitesi 1887 yılında Cenevre’de kurulduktan sonra, Doğu Anadolu’da var olan sosyal Ermeni organizasyonlarını Türk hükümetine karşı propaganda, ajitasyon ve terör eylemciliğine çevirmeyi hedefledi. Propaganda da temel fikir ihtilâl olmak şartı ile Ermeni halk Osmanlı Hükümeti’ne karşı ihtilalci bir ruhla eğitilecekti. Ajitasyon ve terörde halkın isyancı ruhu geliştirilecek ve devlete verilen vergiler reddedilecek ve hükümet karşıtı gösteriler yapılacaktı.17 Hınçak’ın daha sonraki faaliyetlerinde bunları aynen tatbik ettiği görülecektir. Hınçak komitesi aynı adla bir de gazete çıkararak burada ihtilalci fikirler içeren haber, özellikte Türkiye Ermenileri ile ilgili dehşete düşürücü haberler ve makaleler yayınlıyordu. Bunlarla Osmanlı Devleti’nde genel bir Ermeni ayaklanmasını gerçekleştirmeye çalışıyordu.18 Hınçak gazetesinin yanısıra Londra’daki Ermenilerin kurduğu bir cemiyetin çıkardığı gazete de zararlı yayınlara başlamış ve bu kışkırtıcı yazılarla dolu gazetesini Ermeni Patriği’ne postalayarak onun vasıtasıyla Ermenilere ulaştırıyordu. Bu yalan haberlerin Doğu Anadolu’da Ermenileri ifsat edememesi için Osmanlı Hükümeti ilgililere, bu yayınların ve her türlü bozgunculuğun önlenmesi yönünde talimatlar vermiştir. Yurt dışinde çıkarılan Ermeni yayınları yanında Ermeni din adamları da Erzurum bölgesindeki Ermenileri ayaklandırmak üzere tüm güçleri ile çalışmışlardı. Ermeni Patriği Nerses bunların başında geliyordu. Nerses, Erzurum’daki bazı Ermenilere mektuplar göndererek onları isyan yönünde kırkırtmıştır. Nitekim bu mektuplardan bazıları güvenlik kuvvetleri tarafından Erzurum postahanesinde ele geçirilmiştir. Fakat bu mektuplarla ilgili Hükümet, devlet dairelerinde çalışan Ermenileri tedirgin etmemek için bir soruşturma yapmamıştır.19 Paris’de yayınlanan Hayistan Gazetesi de ajitasyonlarda önemli rol oynamıştır. Hınçak ve Hayistan gazeteleri özellikle Doğu Anadolu’da dağıtılıyordu. Bunların ihtilalci fikirlerle Ermenilere yönelik propagandaları, Ermeniler arasında hükümete ve Müslüman halka karşı düşmanlığın oluşmasında ve böylece ayrışmanın başlamasında önemli bir etken olmuştu.20
Hınçak Komitesi, yayın yoluyla yaptığı hareketlerin yanında Türkiye’de örgütlenmeye de girişmiştir. Komite mensubu, Rusya vatandaşı Roupen Khan-Azad, Temmuz 1889 tarihinde İstanbul’a gelerek propagandaya başlamıştır. Khan-Azad, daha sonra Trabzon’a gelerek orada komitenin bir merkezini kurmuş ve oradan ihtilâl birimleri oluşturmaları için Erzurum, Harput, İzmir, Halep ve diğer birçok yere ajanlarını göndermiştir. Komite, 1890’a kadar tüm Türkiye’ye şubelerini açtı. Bu şubeler vasıtasıyla Ermeni gençlerden taraftar toplanıyor ve Ermeni halk, hükümete ve Müslüman halka karşı ajite ediliyordu.21
Avrupa’daki Ermeniler, Hınçak ve Hayistan gazetelerinin ve diğer ihtilalci faaliyetlerin masraflarını karşılamak üzere Avrupa’da iki banka kurmuşlardı. Bu bankalar senelik yüzde dört faizle borç para vererek, oluşturdukları geliri Ermeni Hayistan ve Hınçak gibi gazetelerin neşri için harcıyorlardı. Ermeni ihtilalcileri, Ermenilerin sakin oldukları mahallerde nüfus çoğunluğunun Müslüman olmasından dolayı doğrudan bir ayaklanma ile sonuç alamayacaklarını bildiklerinden karışıklık çıkararak Avrupa devletlerinin müdahalesini sağlamak ve böylece bir netice almak istiyorlardı.22
1890 yılına doğru çıkacak isyanda doğrudan müdahil olmak üzere silahlı Ermeni komitecilerinin Osmanlı doğu sınırından çokça geçmeye başlaması ve güvenlik kuvvetleri ile çatışmaları, Osmanlı yetkililerinin şüphelerini artırıyordu. 16 Mayıs 1889 tarihinde Van Başkale’de güvenlik kuvvetleri ile Kürt kılığında üç silahlı kişi arasında çatışma çıkmış, çatışmada eşkiyadan ölenlerin üzerinden Avrupa’dan Ermeni ihtilalci Portakalyan tarafından gönderilmiş ve propaganda içeren mektupların çıkması şüpheleri doğruluyordu.23 Ermeni ihtilalcilerin faaliyetleri sonucunda, 1890 yılına gelindiğinde Doğu Anadolu’da aniden durum karışmaya başladı. Hınçaklar, bölgede gizli örgütlerini kurmaya çalışıyorlar ve bu arada Avrupa’nın müdahalesini sağlayacak bir olay çıkarmanın bahanelerini arıyorlardı. 1890’a gelindiğinde olay çıkarmaya en müsait durumda olan yer, Erzurum idi. Çünkü yukarıda da bahsettiğimiz gibi son savaşta buraya gelen Rus ajanı Bulgar avukatların, birtakım Ermenileri, Ermeni muhtariyeti uğruna teşkilatlandırması, daha sonra Anavatan Koruyucuları komitesinin burada kurulup yüzlerce Ermeniyi gizli örgüte kaydetmesi ihtilâl için kullanılacak bir hayli muhalif Ermeninin oluşmasını sağlamıştı. Üstelik gizli örgüt kurmak ve ihtilâl çıkarmaya teşebbüs etmekten tutuklanan suçluların daha sonra Ermeni patriği ve Avrupa devletlerinin İstanbul temsilcilerinin girişimleri sonucu affedilerek serbest bırakılmaları, Avrupa’nın onların arkasında olduğu görüntüsünü kuvvetlendirdiği için Ermeni ihtilalcileri, daha büyük bir olay çıkarmaya cesaretlendirmiştir.
Ermeni komitelerinin, Erzurum’da büyük bir olay çıkarmaya hazırlandığı ve bunun bahanesini aradığı ve Erzurum hükümet yetkililerinin de Ermenilerin Avrupa’da neşredip bölgeye soktuğu yayınları ele geçirmesi, ayrıca edindiği istihbaratlar vasıtasıyla bu isyan hazırlıklarını öğrendiği bir sırada, Erzurum Ermeni kilisesinin ve onun hemen yanındaki Sanasaryan Ermeni mektebinin bodrumlarında demirhaneler bulunduğu ve bu demirhanelerde silah imal edilip dağıtıldığı Dördüncü Ordu Komutanlığı’na 17 Haziran 1890 (5 Haziran 1306) tarihinde ihbar edilmiştir.24 Osmanlı kayıtlarına göre muhbir meçhul idi.25 Fakat Ermeni çevrelerine göre ihbar, Ermeni katolik papazları tarafından yapılmıştır.26 Gerçekten de bu ihbarı yapanlar hükümet yetkilileri tarafından bilinmemekteydi. Zira İstanbul Ermeni Patriği, Padişah’a müracaat ederek muhbirlerin cezasız kaldığı için ifsadın devam ettiğini belirterek onların cezalandırılmasını istemiştir. Patriğin iddiaları üzerine Padişah’a konu ile ilgili bir arz sunan Sadrazam Kâmil Paşa, muhbirlerin bilinmediğini bildirmiştir.27 Sadrazam’ın Padişah’a doğru olan bilgiyi vereceğinden şüphe olmadığına göre yetkililerin muhbirleri bilmediği açıktır. Bu durumda isyan taraftarı olanlar, katolik papazları suçlarken, gerçekte kendilerinin olay bahanesi için bu ihbarı yapmış olabilecekleri de ihtimal dahilindedir.
Bu ihbar üzerine gizli araştırma yapan güvenlik kuvvetleri, ihbar konusu olan demirhanenin içine dışardan kimsenin girmesine müsaade edilmediğini öğrenince şüpheleri daha da artmıştır. Bu şüpheleri gidermek için kilise ve mektepte 18 Haziran 1890 günü, kilise papazı ve okul müdürünün izin ve nezaretlerinde bir arama yapılmıştır.28 Aramada iki demirhanenin olduğu, içlerinde torna vesair küçük aletler olduğu, fakat bunların öğrencilerin eğitimi için kullanıldığı, herhangi bir şekilde bunlarla silah imal edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.29 Aramada başka türlü bir suç unsuruna da raslanmamıştır. Çünkü aramadan iki saat önce eski dağıtılmış Anavatan Koruyucuları komitesine mensub olan Köpek Bogos adlı Ermeninin haber vermesi üzerine derhal milli tarih kitapları, defterler, şüphe ve merak çekici şeyler ortadan kaldırılmıştır.30 Aramadan önce şüphe ve merak uyandıracak şeylerin kaldırıldığını ifade eden Hınçakist Khan-Azad, bunların neler olduğu hususunda daha ayrıntılı bilgi vermemektedir.
18 Haziran günü arama yapılmış, herhangi bir rahatsızlığa meydan verecek bir durum olmadan şüpheler dağılmış ve konu kapanmıştı. Ertesi gün (19 Haziran) sabahleyin bir takım Ermeniler dükkanlarını kapatmış ve ileri gelen Ermeniler Murahhashanede toplanarak Erzurum Valisi’ne gelmişler ve kendilerinin devlete sadık vatandaşlar oldukları halde haklarında yapılan bu ihbarın onlara iftira olduğunu, bu iftiracıların cezalandırılması ve kendilerinin sadık vatandaşlar olduklarını bildirmek üzere Padişah’a telgraf çekmek istediklerini söylemişlerdir. Vali, böyle bir telgraf çekmekte onları serbest bırakmışsa da kendilerine yapılan nasihatlar sonucunda ikna olarak kilise önündeki kalabalık dağılmış ve dükkanlar da açılmıştır. Ermenilerin bu yoldaki endişeleri de giderilmiştir.31
Ancak komiteciler, Avrupa devletlerini Osmanlı Devleti’ne karşı harekete geçirerek, bağımsız veya muhtar bir Ermenistan kurma yolunda bu fırsatı kaçırmak istemiyorlatdı. Ermeni ileri gelenlerin ikna olmasına karşı ertesi gün 20 Haziran sabahı kilise mezarlığında toplanan Ermeni komiteciler, yedi-sekiz yüz imzalı bir bildiri hazırlamışlardır. Bu bildiride Rus olmak, Rus mezhebine girmek, Rusya veya İran’a gitmek bağımsız veya muhtar olmak istedikleri yazılmıştır.32 Komiteciler, bu kararları alıp isyanı başlatmaya hazırlanırken ticaret yapan Ermenilerin bazıları dükkanlarını açmış ve
bazıları da açıyorlardı. Doğruca çarşıya giren komiteciler, Ermenilerin dükkanlarını kapattırmışlardır. Hükümeti protosto etmek için Ermenilere dükkanlarını ve Ermeni okulları kapattıran komiteciler, dükkanını kapatmak istemeyenlerin dükkanlarını yağma etmekle tehdit etmişlerdir.33
Erzurum Valisi Samih Paşa, olayları yatıştıracak tedbirleri kararlaştırmak için aynı gün öğleden sonra saat iki sıralarında devlet erkânı ile bir toplantı yaptı. Toplantıya Ermeni Piskopos ve ondan fazla Ermeni ileri geleni de davet edildi. Piskopos ve arkadaşlarına dükkanların açtırılması yolunda nasihat edilmiş onlar da buna söz verek Vilayet’ten ayrılmışlardı.34 Saat dörtte Piskopos, evine döndü ve evinin önünde büyük bir Ermeni kalabalığın toplandığını gördü. Piskopos, kalabalığı etkilemek için onlara, Vali’nin onların dostu olduğunu ve onların sadakatına inandığını, kendisinin ve Vali’nin gösterinin sona erdirilerek dükkanların açılmasını istediklerini söyledi. Bunun üzerine kalabalık, Piskopos’a karşı düşmanca bağırmaya başladı ve Piskopos’u öyle sıkıştırdılar ki, Piskopos, kendini korumaları için yakındaki Türk askerlerini çağırdı. Sonra Ermenilerden bir kısmı kilisenin önünde toplandılar. Olay üzerine kilise civarına bir askeri müfreze geldi. Kilisedeki Ermeniler, askerler üzerine silahlarla ateş ettiler.35 Ateşte bir asker şehid edilmiş ve dört asker yaralanmıştır.36 İngiliz konsolosluk raporunda iki askerin şehid edildiği kaydediliyorsa da Erzurum Valisi bir askerin şehid edildiğini Hükümet’e bildirmiştir ki resmi kayıtlar doğrudur.
Askerlerin üzerine ateş edilmesi üzerine Müslüman halk, büyük bir galeyana gelerek saat 5:30 sıralarında, ellerine geçirdikleri sopa, balta ve taşlarla Ermenilerin üzerine saldırdılar. Bu arada kalabalık, İngiliz Konsolosluğu’nun ve aynı cadde üzerindeki Misyonerlerin ve Ermenilerin evlerinin camlarını da kırmıştır. İngiliz Konsolosu’nun Vali’den yardım istemesi üzerine gelen askerler, Konsolosluğu ve bölgeyi korumaya almıştır.37
Bu arada asker üzerine ateş edilip şehid ve yaralamaların meydana gelmesine karşın askerler, ateşe karşılık vermedikleri gibi kızgın Müslüman halkın Ermenilere saldırısı sırasında da canla başla onları korumaya çalışmışlardır. Bu durum, Erzurum Valisi tarafından ifade edildiği gibi İngiliz Konsolosu tarafından da beyan edilmiştir. Müslüman halktan bazı ileri gelenler de kızgın kalabalığı teskin etmeye çalışmıştır. Gece yarısına doğru şehir merkezinde olaylar yatışmış ise de diğer mahallelerden silah sesleri duyulmaya devam etmiştir.38 Ertesi gün Erzurum’da asayiş sağlanmıştır ve artık herhangi bir olay meydana gelmemiştir.39
Yeni olayları önlemek için Erzurum’a Erzincan’dan yeni nizamiye askeri getirildiği gibi, Erzurum şehir merkezine ve yakın köylere gece ve gündüz süvari devriyeler çıkarılmıştır.40
Olayda askerlerin üzerlerine ateş edilmesine rağmen karşılık vermedikleri gibi galeyana gelen Müslüman halka karşı da canla başla Ermeni halkı koruduklarından Erzurum’daki İngiliz, Fransız ve Rus konsolosları büyükelçiliklerine memnuniyetle durumu bildirmişler ve bu durumdan da Erzurum Valisi’ni haberdar etmişlerdir.41
Çıkan çatışmalarda bir askerden başka Müslüman halkdan iki kişi öldürülmüş ve kırk beş kişi sopa ve kılıçlarla yaralanmıştır. Bazı Müslümanların dükkanları yağmalanmıştır.
Ermenilerden sekiz kişi öldürülmüştür. Öldürülen Ermenilerden biri kilisenin içinden açılan silah ateşi ile biri de Ermeni evlerinden açılan silah ateşi ile öldürülmüştür. Geri kalan altı Ermeni bıçak ve sopa darbeleriyle öldürülmüştür. Ermenilerden altmış iki kişi yaralanmıştır. Bu beyanlar sağlık kuruluşlarında tutulan kayıtlara dayanmaktadır. Yaralananlar tamamen tedavi edilmişlerdir.42
Müslüman ve Ermenilerden şüpheliler, derhal yakalanarak mahkemeye sevk edilmişlerdir. Bu arada Erzurum’daki İngiliz, Fransız ve Rus konsolosları, Vilayet nezdinde Ermeniler lehine girişimlerde bulunmaya başladığı gibi İstanbul’daki İngiliz ve Amerikan maslahatgüzarları da Hükümet’e müracaat etmişlerdir. Bu girişimler üzerine olaya karışan yüzlerce kişi ile ilgili, yeni bir olay çıkmaması ve Avrupa kamuoyunda daha fazla bir infialin meydana gelmemesi için yürütülecek tahkikattan vaz geçilmiştir.
Yabancı temsilcilerin ve Patriğin müdahaleleri sonucunda olaydaki ölüm ve yaralamalardan suçlu görülüp yargılanan 28 Ermeni, 22 Eylül tarihinde serbest bırakılmışlardır. Ayrıca davaya bakan savcı da görevinden alınmıştır.43
Erzurum isyanını genelleştirerek bütün Ermenilere yaygınlaştırmak için Ermeni Patriği, komiteciler tarafından istifaya zorlanmıştır.44
Erzurum Ermeni isyanı Avrupa’da önemli ölçüde yankılanmış ve Müslümanlar, Ermenileri katlediyor şeklinde propaganda edilmiştir. Avrupa basınında olay, Ermenilerin ağzından abartılı bir şekilde yer almıştır. İngiltere’de Daily News Gazetesi olaya çokca yer vermiştir. Bunun üzerine İngiliz muhalafet partisi milletvekilleri Hükümet’e soru önergesi vermişlerdir. Hükümet, Meclis’te sorulara cevap olacak şekilde olayı ayrıntılı bir şekilde kendi cephelerinden izah etmiştir.45 Bu durum da
İngiltere’nin Ermenilerle ne kadar yakından ilgilendiğini göstermektedir. Olay Rus basınında da yer almıştır. Kimi Rus gazeteleri olayı sadece etraflıca vermekle yetinirken, bazılara abartılı ve kışkırtıcı yorumlarıyla olayı nakletmişlerdi. Kışkırtıcı gazetelerin başında Novoi Vremie gazetesi geliyordu. Gazetede, Rusya’nın olaya kayıtsız kalamayacağını, Rusya’nın bir eyaletinin Ermenilerle meskün olduğunu ve bütün Ermenilerin Rus hükümranlığı altında birleşmesinin ciddi bir ihtimal olduğu vurgulanmıştır.46
Olay, büyük devletler kamuoylarında önemli ölçüde yankılanmasına rağmen ihtilalci Ermeni çevreleri bundan memnun olmamışlardı. Zira onlar, bu olayı çıkarırken bütün Avrupa devletlerinin harekete geçerek kendilerine en azından bir muhtariyet temin edileceğini tasarlamışlardı. Konu ile ilgili hatıralarını nakleden Hınçak Komitesi mensubu, komitenin Trabzon merkezini ve oradan bütün Anadolu’ya komitenin şubelerini açan Khan-Azad, sonuç hakkında şunları anlatmaktadır:
“Biz, o kanaatta idik ki, Erzurum’daki Avrupa devletleri konsolosları derhal olayı müthiş bir şekilde hükümetlerine aksettirecekler ve Ermeni meselesi de bu suretle hemen bir sonuca varmış olacaktı. Fakat bu olmayınca herkesi bir hayret kapladı.
İdare heyetimizde bu meseleyi müzakere ederek şu sonuca vardık: Avrupa büyük devletlerini bu taş gibi ilgisizliklerinden uyarmak için, Padişah’ın başkentinde elçilerin burunlarının dibinde büyük bir gösteri tertip etmeyi (kararlaştırdık).”47
Hınçak Komitesi’nin kendi ağızlarından belirttikleri gayeleri doğrultusunda düzenledikleri kanlı olayda, istediklerini elde edememişlerdi. Fakat onlar için Erzurum isyanı sonraki, daha kanlı olaylara bir başlangıç ve prova niteliğinde olacaktı. Hınçakist Khan-Azad’ın da belirttiği üzere Ermeni komiteleri bundan sonra İstanbul ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kanlı eylemlerini sürdüreceklerdir. Osmanlı Devleti ve halkı, 1890’lı yıllar boyunca Hınçak ve Taşnaksutyun komitelerinin çıkardığı isyanlarla boğuşacak ve güvenlik kuvvetlerinden, Müslüman ve Ermeni halktan binlerce insan bu olaylarda hayatını kaybedecektir.
C. 1895 İsyanı
1890 yılında yaptıkları Erzurum ve Kumkapı olaylarından, Ermeni komiteleri Avrupa devletlerini harekete geçirecek bir netice elde edememişlerdi. Ermenistan kurma yolunda ilk adım saydıkları reform projelerini uygulamaya koyduramamışlardı. 1894 yılına kadar Ermenilerin yaşadığı tüm Türkiye topraklarında teşkilatlarını kurup, gerekli militan kadroyu oluşturmada ve silahlanmada önemli bir gelişme sağlayan Ermeni ihtilâl komiteleri, özellikle Hınçak, harekete geçmiştir. Hınçak Komitesi’nin organizesi ile 1894 yılında Sason’da büyük bir Ermeni ayaklanması gerçekleştirilmiştir. Bu ayaklanmada, Hınçak Komitesi başarı kazanmış ve başta İngiltere olmak üzere Fransa ve Rusya, Osmanlı Devleti’ne bir memorandum vererek Ermenilerin yaşadığı yerlerde, taahhüd edilen reformların yapılmasını istediler.48 Osmanlı Yönetimi, Avrupa devletlerini teskin etmek ve gerçekten doğu vilayetlerinde bir reform yapmak için Anadolu Reform Müfettişliği’ni kurmuştur. Avrupa devletlerini böylece harekete geçiren Hınçak Komitesi, 1895 yılında genel bir ayaklanma ile netice almak istemiştir. Temmuz ayında Babıâlî baskınıyla başlatılan olaylar, bütün Türkiye’yi sarmıştır. Şakir Paşa’nın başkanlığında kurulan Anadolu Reform Müfettişliği’nin kurulup Anadolu’da göreve başlaması, Ermeni halk tarafından iyi karşılandı. Vilayetlerde Müfettişi karşılamak için düzenlenen törenlere Ermeni halk da çoşkulu bir şekilde katılmıştır. Ermeni ihtilâl komitecileri ise bu tayinden memnun olmamışlardı. Bunun için teftiş heyetini protosto maksadıyla harekete geçen komiteler, heyetin Vilâyet-i Sitte’ye gelmesinin hemen ardından birçok yerde isyanlar çıkardılar. Reform Heyeti’nin güzergahı olan Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Erzurum, Hınıs, Muş, Bitlis ve daha bir çok yerde yirmiden fazla silahlı isyan çıkarılmış ve çok sayına insan katledilmiştir.49
Erzurum’da Ermeni ihtilalciler, isyan için Eylül ayında son hazırlıklarını yapmışlardı. Taşnaksutyun ve Hınçak komiteleri faaliyetlerini artırmışlar ve Rusya’dan gelen yeni militanlar örgütlere katılıyordu. Komiteciler, Vilayet Meclisi ve İstinaf Mahkemesi üyeliklerinde bulunan iki Ermeni ileri gelenini tehdit ederek görevlerinden istifa etmelerini ve çıkaracakları ayaklanmada kullanacakları silahları satın almak için onlardan para talep etmişlerdir. İngiliz Konsolosu Graves, bu militanların Rusya Ermenisi olduklarını bildirmektedir.50 Hınçak militanları, tehditlere aldırmayıp kendilerini desteklemeyen Ermenileri katletmekten de hiçbir şekilde çekinmemişlerdi. 5 Ekim’de Erzurum’da Avukat Artin Sarkis Efendi ve Tüccar Simon Bozoyan Ağa Hınçak militanları tarafından bıçaklanarak öldürülmüşlerdir. Bu olaydan dolayı bir Rusya Ermenisi tutuklanmıştır. Bu öldürülenler örgüte girmediklerinden ve destek vermediklerinden öldürülmüştür.51 Komiteler, böylece kendilerine destek vermeyen Ermeni halkı önce sindirerek, zorla da olsa destek sağlamak ve dış kamuoyuna da bütün Ermeniler aynı gaye etrafında toplanmışlardır görüntüsü vermek istemişlerdir.
Komiteciler, daha önce Türk yanlılığı ile bilinen Erzurum Ermeni Murahhası Mgr. Ghevant Şişmanyan’ı İstanbul’daki Patrik’in de propagandaları ile elde etmeyi başardılar. İhtilalcilere katılan Şişmanyan, Taşnaksutyun
taraftarı idi, fakat Hınçaklara da sempatisi vardı. Doğu Vilayetleri’nin Genel Müfettişi olarak Şakir Paşa Erzurum’a geldiği zaman, Murahhas Şişmanyan, Patrik’in ve Hınçakistler’in O’nun misyonunu tanımama talimatlarına uyarak, Şakir Paşa’yı karşılamaya bile gitmemişti.52 Şişmanyan, bu hareteki ile de artık doğrudan doğruya komitecilerle birlikte hareket ettiğini saklamıyordu. Nitekim Murahhas Şişmanyan, 1895 Erzurum Ermeni isyanının her aşamasında yer alacaktır.
İngiliz Konsolosu Cumberbatch, 17 Ekim’deki raporunda Erzurum ve çevresinde çok kritik bir durumun devam ettiğini ve her tarafta büyük bir heyecanın hüküm sürdüğünü belirtiyordu. Yetkililer ve askeri birlikler, bir Müslüman-Hıristiyan çatışmasını önlemek için canla başla çalışmakta ve gece gündüz ayaktadırlar.53 26 Ekim’de provakasyon için Erzurum’da Ermeniler, Müslüman halka saldırdılar. Bitlis’de Müslümanlar camide namaz kılarken camiye saldırdılar.54 Bu provakasyonda büyük bir olay çıkmamıştır. Ermeni ihtilâl komiteleri, planladıkları eylemi yapmak için Erzurum’a Rusya, İstanbul ve Trabzon’dan militanlar gönderdiler.55 Erzurum’a gelen bu militanlardan bazılarına, yetkililerin dikkatini çekmemesi için, iki-üç bin kuruşluk az bir sermaye ile göstermelik dükkanlar açılıyordu. Böylece bu militanların Erzurum’a geliş maksatlarının ticaret olduğu görüntüsü verilmeye çalışılıyordu.56
Bu hazırlıklardan sonra 1895 yılı Ermeni genel ayaklanma eylemlerinden biri de Erzurum’da plânlanmıştı. Ermeni komitecileri silahlanma, yeterli militan toplama işini tamamladıktan sonra, Erzurum Ermeni Murahhası Şişmanyan ile birlikte plânladıkları Erzurum isyanını, 30 Ekim 1895 Çarşamba günü başlattılar. Komitecilerin plânlarına göre, her bir militan Hükümet Konağı’ndaki odaların kapısının önlerini tutacak ve bir kısmı da Hükümet Konağı’nın odalarının pencerelerinin karşısındaki dükkanların damlarına çıkıp çalışan memurları silahla vuracaktı. Çıkarılacak olayı bastırmaya gelecek askerler için de plan yapılmıştı. Askeri kışlaların yakınındaki Ermeni evlerinin damlarına silahlı adamlar yerleştirilmişti. İsyancılardan biri, odaların kapısını tutacak olanlar daha tam yerlerine varamadan zabıta odasının karşısında iken korkuya kapılarak jandarma binbaşısının üzerine ateş etmiş ise de isabet ettiremeyerek ikinci kurşunla jandarma jurnal eminini şehid etmiştir. Orada bulunan jandarmalar, derhal karşılık vererek ateş eden ve henüz merdivenden çıkmakta olan Ermenileri etkisiz duruma getirmiştir. Silah sesini duyan pencere önlerindeki Ermeniler de Hükümet Konağı’ndan içeri kurşun yağdırmaya başlamışlardı. Diğer taraftan çarşı, pazar ve mahallelerdeki taş binalarda, uygun yerlerdeki dükkanlarda ve evlerin damları üzerine yerleştirilmiş Ermeni militanlar, gelip geçen Müslüman halk üzerine kurşun atmaya başlamışlardır. Kışlaların etrafında yerleşen militanlar da askerler üzerine kurşun atarak onların hareketini engellemeye çalışıyorlardı.
Dostları ilə paylaş: |