Mûsâ Cârullah ve mensubu olduğu Rusya Cedîdcilik akımı hakkında Diyanet
İslâm Ansiklopedisi’ndeki ilgili maddelere müracaat ediniz.
Mustafa Sabri Efendi (1869–1954) Tokat doğumlu olan Mustafa Sabri Efendi, ilmi kariyerinde Süleymaniye
Medresesi’nde hadis müderrisliğine kadar yükseldi. İslâm İlimleri Cemiye-
ti’nin reisliğini yaptı. Damad Ferid hükümetinde şeyhülislâmlık görevine
getirildi (1919–1920). Bu sırada Sevr Antlaşması’nı savundu ve Anado-
lu’daki Milli Mücadele hareketine karşı tedbirler alınmasını önerdi. Teklifi
kabul edilmeyince görevinden istifa etti (Eylül 1920). Bu süreçte kurucusu
olduğu Telâî-i İslâm Cemiyeti’nde İskilipli Âtıf Efendi ve Said Nursî ile
çalıştı. Cumhuriyet’in ilanından sonra yeni yönetim Mustafa Sabri’yi muhalif
150’likler listesine dâhil etti ve 1924’de vatandaşlıktan çıkardı.
Önce Mısır’a giden Mustafa Sabri Efendi, daha sonra geçtiği ve bir süre
ikamet ettiği Gümülcine’de çıkardığı Yarın dergisinde İslâm dünyasındaki
batılılaşma hareketini tenkit etti. Kahire’de bu söylemini devam ettirdi. Başta
Muhammed Abduh ve Reşid Rıza olmak üzere Ferid Vecdî, Merâğî,
Muhammed Heykel, Ali Abdürrâzık gibi bazı Mısırlı âlim ve aydınları, İslâm
dinini batı düşüncesi ve değerlerine göre yorumladıkları için ağır bir dille
eleştirdi. Tecdîd hareketlerinde ölçünün kaçtığı inancındaydı. Modern
çözümler sunan fetvalara, akılcılık adına hissi mucizeleri inkâr eden
yaklaşımlara reddiyeler yazmaktan geri kalmadı. Fakat İslâm’ın bilimle
çatışmadığı tezini ısrarla savundu. İnsanın fiilleri meselesinde İslâmcıların
çoğunluğunun meylettiği hürriyetçi Mutezilî ve Mâturidî görüşlere uzak
durdu ve cebriyeci bir telakkiyle Eş’arîliğe yaklaştı. Kadınların tesettüründe
gördüğü gevşeklikleri yazılarıyla önlemeye çalıştı. 1954 yılında Kahire’de
vefat etti (Yavuz, 2006).
Mustafa Sabri Efendi, özellikle Mısır döneminde, modern motifler taşıyan
ve Abduh’la sembolleşen İslâmcı ekolün karşısında, modernizm karşıtı (anti-
modernist) muhafazakâr bir İslâmcı ekolün kurucu ismi oldu. Düzceli Zâhid
Kevserî (ö. 1951), Lübnanlı Yusuf Nebhânî (ö. 1932), son dönemde Suriyeli
âlim Abdülfettah Ebû Ğudde (ö. 1997) bu ekolün önemli isimleri oldular.
Mustafa Sabri’nin öğrencisi Ahmed Davudoğlu (ö. 1983) bu ekolü
Türkiye’ye taşıdı. Batılılaşma ve laikleşme muhalifi sert söylemi, tasavvuf ve
mezhep karşıtlığına dönük ağır eleştirileriyle bu ekol İslâmcılık düşüncesinde
farklı bir hattı oluşturdu.