Varlığını Sürdürebilen Tek Harici Fırka: İbâdiyye Adını kurucusu olduğu kabul edilen Abdullah b. İbâd'dan almıştır. Fırkanın
adı Kuzey Afrika ve Uman'da Ebâzıyye şeklinde söylenirken çağdaş yazarlar
İbâdiyye'yi tercih etmişlerdir. Uman İbâdîleri'ne Beyâsi, Bîyâsi veya Beyâzi
de denmiştir. İbâdîler, kendilerine bundan başka ilk tahkimcilerle ilgilerinden
dolayı Şurât adını verdikleri gibi, ehlü'l-îmân ve'l-istikâme, ehlü'l-adl ve'l-
istikâme, cemâatü'l-müslimîn, ehlü'd-da'vet isimlerini de vermektedirler.
Basra İbâdîleri, 65 (685) yılında Nâfi' b. Ezrak'ın Haricî olmayan
Müslümanlar hakkında ileri sürdüğü tekfirci ve dışlamacı görüşlere katılma-
yarak Basra'da Abdullah b. İbâd'ın etrafında toplananların oluşturduğu bir
fırkadır. Kaynakların verdiği bilgilere göre Abdullah b. İbâd, Câbir b. Zeyd
el-Ezdî'nin ılımlı fikirlerinden ilham alarak, Basra'dan çıkan müfrit Haricî
topluluklarına katılmamış, aklıselîmin ve sünnetin sınırları çerçevesinde
kalmak isteyenleri kendi etrafında toplamış, isyan hareketine karışmaksızın
Basra'da kendi halinde sakin bir hayat yaşamıştır. Ebû Ubeyde isimli reisleri
de Basra İbâdîleri’ni dikkatle yönetmiş, etrafında toplanan öğrencileri
İbadiyye fırkası öğretileri doğrultusunda yetiştirerek onları birçok bölgeye
davetçi olarak göndermiştir. “Taşıyıcılar” ya da “naklediciler” anlamında
"hameletü'l-ilm" veya "nakaletü'1-ilm" adı verilen bu davetçi gruplar,
İbâdiyye'nin Mağrib, Yemen, Hadramut, Uman ve Horasan'a yayılmasını
sağlamıştır.
Uman İbâdîliği, Mirdâs b. Udeyye'nin bölgedeki faaliyetleri ile başla-
mıştır. 2/8. yüzyılın ilk yarısında hameletü'1-ilm ekiplerinden Uman'a gelen-
lerin gayretleriyle de kökleşmiştir. Yemen ve Hadramut İbâdîliği'nin büyük
ölçüde çöküşünden iki yıl sonra Uman'daki isyanla Uman İbâdîliği kurulmuş
oldu ve Cülendâ b. Mes'ûd imamete getirildi. Uman'ın Nezve şehrini merkez
edinen İbâdîler, Mûsâ b. Ebû Câbir el-Ezkânî’nin başkanlığında bir şûra
topladılar (177/794). Şûra üyeleri Muhammed b. Abdullah b. Ebû Affân el-
Ezdî’yi imamete getirdiler. Ancak icraatını beğenmedikleri için iki yıl sonra
onu azledip yerine Vâris b. Kâ'b el-Harûsî’ye biat ettiler. Vâris ile onun
ölümünden (192/808) sonra yerine Gassân b. Abdullah el-Yahmedî imamete
geçti. Bu arada Uman ülkesi İbâdî davetinin merkezi oldu ve Basra İbâdî
ileri gelenleri Uman'da toplandı. Önce Abdülmelik b. Hamîd'e, onun
ölümünün ardından Mühennâ b. Ca'fer'e bey’at edildi. 280 (893) yılında
Abbasîler Muhammed b. Nûr kumandasında Uman'a sefer düzenlediler ve
İbâdîler'in direnmesine rağmen bölgeyi ele geçirdiler. Ancak Uman'ın istilâsı
gerçek anlamda bir hâkimiyetin kurulmasını sağlayamamış, İbâdî imameti
orada kesintisiz olarak devam etmiştir. Daha sonraları İbâdîlik, Ebü'l-Kâsım
Saîd b. Abdullah'ın açtığı yolda yürüyerek Uman'daki varlığını Ortaçağ'da da
sürdürmüştür. Uman İbâdîliği, 16. yüzyıldan itibaren genel olarak hâkim aile
ve veliaht sistemiyle yürüyen bir imamet şekline bürünmüştür. Bu sistem
içinde halkın ve İbâdî âlimlerinin beğendiklerine imam, diğerlerine ise vali,
mütekaddim, melik veya sultan denilmiştir. İbâdîlik bugün de Uman'da Gâfırî
ve Hinâ kabilelerinin mezhebi olarak devam etmektedir. Yine Kuzey Afrika
ülkelerinde ve Fas’ta, özellikle Doğu Afrika’da Zengibar adasında olmak
üzere İbâdîlik varlığını bugüne kadar sürdürebilmiştir.