67
GİRİŞ
Siyasî ve itikadî sahada farklı görüşleri nedeniyle ana kitleden, önce Havâric
ve Şîa ayrılmış, özellikle Havâric’e bir tepki olmak üzere Mürcie ortaya
çıkmış, sonra II/VIII. yüzyılın başlarından itibaren ilâhî sıfatları nefyeden
Cehmiyye ayrı bir kitle oluşturmaya başlamıştır. Bunların ardından özellikle
itikadî konularda nasları te'vil ederek aklı nakle hâkim kılmaya çalışan
Mu'tezile yavaş yavaş teşekkül etmişti. Bunlar ve bunların dışındakiler,
sahâbe ile tâbiîn âlimlerinin ve Müslümanların çoğunluğu tarafından
ehl-i
bid'at diye adlandırılmıştı.
Hasan el-Basrî'den (v. 110/728) itibaren sistemleşmeye başlayan Ehl-i
sünnet akaidi, hicri 2 ve 3. yüzyıllarda bir taraftan itikadî konularda naslara
sımsıkı bağlanmayı zaruri ve yeterli gören İmam Mâlik (v. 179/795), İmam
Şâfiî (v. 204/819) ve Ahmed b. Hanbel (v. 241/855) gibi Ehl-i hadîs
âlimlerinin oluşturduğu kesimce; diğer taraftan da nasları esas almakla
birlikte itikadî meselelerin akıl ilkeleriyle desteklemesini gerekli bulan Ebû
Hanîfe (v. 150/767) ve öğrencilerince temsil edilmiştir. Ayrıca İbn Küllâb el-
Basrî (v. 240/854), Hâris el-Muhâsibî (v. 243/857), Ebû Ali el-Kerâbîsî (v.
245/859 veya 248/862), Ebû'l-Abbas el-Kalânisî (v. 255/869) gibi âlimlerin
öncülüğünü yaptığı bilginler de Ehl-i sünnet’in oluşum seyrinde büyük pay
sahibi olmuşlardır.
Mu'tezile mensuplarının nakli ihmal edip orta yolu aşan akılcı bir metot
takip etmeleri, yine bu mezhebin, Abbâsî halifeleri Memun ve Mutasım
zamanındaki yükselişlerinden faydalanarak inanç ve düşünce özgürlüğünü
engellemeye çalışmaları, halkın sevip saydığı Ahmed b. Hanbel gibi âlimlere
eziyet edip “mihne olayı”na sebebiyet vermeleri, IV/X. yüzyılın başlarında
köklü Sünnî mezheplerin kimlik bulmasına zemin hazırlayan sebeplerin
başında gelmektedir.
Mezhepler tarihiyle ilgili bilgilere ulaşabilmek için www.mezhep.org adlı siteye
müracaat ediniz.
Dostları ilə paylaş: