ı a’zam (büyük kalabalık) ifadesi de “çoğunluk Müslümanlar” anlamında
Sünnîlik için kullanılmaktadır. “Kurtuluşa eren grup” manasındaki fırka-i nâciye; “yetmiş üç fırka” hadisinde geçmekte, bu yüzden de her fırka
mensubu, bağlısı olduğu fırkanın fırka-i nâciye olduğunu iddia etmektedir.
Ehl-i sünnet de bunların başında gelmektedir. Yine Ehl-i hak ve ehl-i hüdâ da, hak ve hidayet taraftarları anlamında kullanılır.
Ehl-i sünnete verilen övgü isimlerinin yanı sıra muhaliflerince verilen
yergi isimleri de mevcuttur. Ehl-i sünnet topluluğuna bazı Mu’tezilî ve Şiî
kaynaklarda, Haşviyye, Mücbire, Müşebbihe, Nâsıbiyye gibi isimler verildiği
görülmektedir. Ehl-i sünnet, Allah’ın kadîm sıfatlarını kabul etmesi sebebiyle
özellikle Mutezile tarafından Sıfâtiyye (sıfatçılar) olarak isimlendirilmiştir.
Haberî sıfatları hakiki anlamlarında ve Zât’a ait birer gerçeklik olarak ispat
etmelerinden dolayı Müşebbihe, Allah’ı cisim sayanlar anlamında Müces-
sime isimleri verilmiştir. Yine, Allah’ın âleme her an müdahale etmesini
gerektiren sıfatları kabul ettikleri, kula kısıtlı bir irade hürriyeti verdikleri için
Mücbire adı verilmiştir. Bu sıfatları kaba manalarda ele aldıkları, Allah ile
mahlukâtı arasında kaba benzetmeler yaptıkları için Haşviyye diye
adlandırılmıştır. Nâsıbe ise, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt’i ümmetin tayin edilmiş
liderleri saymadıkları için, Şîa tarafından kullanılan aşağılayıcı bir isimdir.
Bu tabirler daha çok Sünnîliğin Ehl-i Hadis kanadı için kullanılmıştır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat tabirinin, sadece bir mezhebe verilmiş bir isim
olmadığına dikkat ediniz. Söz konusu ifade birçok fıkıh ve kelam mezhep-
lerinin yanında, mutedil tasavvufî grupları da içine alan geniş bir şemsiye
ifadedir.