Pavlus'un korintlilere iKİNCİ mektubu


B. Pavlus’un İlkesi: Mesih İçin Etkinlik Alanının Genişletilmesi (10:13-16)



Yüklə 478,26 Kb.
səhifə16/19
tarix26.08.2018
ölçüsü478,26 Kb.
#75116
növüYazı
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19

B. Pavlus’un İlkesi: Mesih İçin Etkinlik Alanının Genişletilmesi (10:13-16)


10:13 Pavlus, 13-16 ayetlerinde Tanrı’nın kendisine vermiş olduğu görev alanı içinde olan övünme niyetini ifade eder. Övünmek istediğinde, başkasının işine karışmamayı adet edindi. Bu, Yahudiliği yayanlar için açık bir gönderme­dir. Elçi Pavlus’un ya da diğer imanlıların kurduğu kiliselere gidip buradaki iş­leri yürütmek onların adetiydi. Orada başka birinin attığı temel üzerine bina ku­ruyorlardı. Övündükleri şey aslında başka birinin işiydi.

Pavlus, Mesih’in hizmet alanı dışında kalan konularla övünmeyeceğini söy-ler. Aksine Tanrı’nın, hizmetini onurlandırdığı yerlerle ve kişilerle övüne­cektir. Bu, Korint’i de kapsayacaktır, çünkü oraya müjdeyle gitmiş ve bunun sonucun-da da bir kilise kurulmuştu.

Arthur S.Way bunu uygun bir biçimde şöyle çevirir:
Ama ben yasal yetki alanımın ötesindeki haklarla övünmem. Kendimi Tanrı’nın bana verdiği iş alanının –ki bu alan kesinlikle size olan hizmetimi de kapsadı– sınırlarıyla sınırlarım.
Aslında Pavlus Rab tarafından müjdeyi diğer uluslara götürmek üzere gö­revlendirilmişti. Bu görev elbette Korint’i kapsar. Yeruşalim’deki elçiler bu ko­nuda aynı fikirdeydiler, ama şimdi Yeruşalim’den gelen sahte öğretmenler, Tan-rı’nın Elçi Pavlus’a vermiş olduğu yetki alanlarını işgal ediyorlardı.

10:14 Elçi haddini aşarak övünmüyor. Tanrı onun için bir hizmet alanı be­lirlemişti. Bu alan Korint’i de kapsadı. Korint’e gelmiş, müjdeyi yaymış ve bir kilise kurmuştu. Korint’e kadar gelmemiş olsaydı, kendi sınırlarını aşarak övün-düğü gerekçesiyle suçlanabilirdi.

Korintliler’e ulaşabilmek için zorluklardan, sınamalardan ve elemlerden geç-mişti. Oysa şimdi başkaları onun öncülük etmiş olduğu alanı işgal ediyordu; herhalde başarılarıyla yüksek sesle övünüyorlardı.

Bu zor ayet şöyle çevrilebilir: “Haddimizi aşarak fazla övünmüyoruz –ki söze gelmiş olsaydık durum böyle olurdu– Mesih’in müjdesini size ulaştırdık.”

10:15 Elçi, Mesih için yaptığı hizmetin doğrudan sonucu olmayan konu­larla övünmemeye kararlıdır. Yahudiliği yayanların suçlu olduğu konu işte buydu: Başkalarının emekleriyle övündüler. Pavlus’un koyunlarını çalmaya, onun kişiliğini zedelemeye, öğretişlerini yalanlamaya ve sahte bir yetkiye sahip oldu-ğu yakıştırmasını yapmaya çalıştılar.

Pavlus’un ümidi odur ki, Korintliler’in imanı büyüdükçe onların imanının, onun Tanrı’nın bir elçisi olarak diğer bölgelere gitmesini sağlayacak pratik yar­dımlarda etkisini göstermesidir. Hizmetini genişletirken, kuralına da tutarlı bir biçimde sarılır.

Korint’teki sorunlar o kadar çok zamanını aldı ki, diğer bölgelere yapacağı hizmeti de engellemiş oldu.

10:16 Kural şuydu: Korint’in ötesindeki bölgelerde (herhalde Batı Yuna­nistan, İtalya ve İspanya) Müjdeyi yaymak ve başkasının etkinlik alanında başarılmış işlerle övünmemek. Elçi Pavlus’un başkalarının etkinlik alanına girmeye veya o yere gelmeden önce başkalarının yaptıklarıyla övünmeye niyeti yoktu.

C. Pavlus’un Yüce Amacı: Rab’bin Tavsiyesi (10:17-18)


10:17 “Övünen, Rab’le övünsün.” Kuşkusuz bu, onun Rab’bin kendi ara-cılığıyla yaptığı şeylerden memnun olmasıyla övünmesi gerektiğini ifade eder. Elçinin iddiasının bu doğrultuda olduğu görülür.

10:18 Kendi kendini tavsiye eden kişi, Tanrı’nın onayını kazanmaz. Pav-lus’u eleştirenlerin düşünmeleri gereken soru şudur: Rab seni insanların kur-tulduğu, kutsalların imanda geliştiği ve kiliselerin kurulduğu hizmetinde bere-ketleyerek onayladı mı? Senin müjdeyi öğretişinle Rab İsa’yı kabul edenleri göstererek Rab’bin onayını kanıtlayabilir misin? Önemli olan budur. Pavlus bunu yapmaya istekliydi ve Rab’bin hizmetini onaylayan kanıtını gösterebilirdi.

Pavlus bu ve bundan sonraki bölümde akılsızlık dediği şeyi yapar. Kendisini öne çıkaran saçma bir işle uğraşır. Bunu, yapmak istediği için yapmaz. Bu, onun için kesinlikle hoş olmayan bir şeydi. Ancak kendisini bu biçimde küçük düşü­rürken, Korintliler’den kendisine karşı hoşgörülü olmalarını ister.

Öyle ki, sahte öğretmenler kendilerini iyice övmüşlerdi. Şüphesiz gayretli hizmetlerinin hesabını ve olağanüstü başarılarının raporunu verdiler. Pavlus asla böyle bir şey yapmamıştı. Kendisini değil, Mesih’i öğretti, vaaz etti.

Korintliler’in övgü dolu bir hizmeti tercih ettikleri görülüyordu ve bundan dolayı Pavlus bir süreliğine böyle bir şey yapmak için onlardan izin istedi.



Ç. Pavlus’un Elçiliğini Kanıtlaması (11:1-15)


11:1 “Umarım yapacağım küçük bir akılsızlığı hoş görürsünüz. Ne olur, beni hoş görün!” Pavlus onlardan, övünürken kendisine karşı sabır gös­ter-melerini ister. Ama sonra, zaten bunu yaptıklarını sezer ve böylece bu ricaya da gerek kalmaz.

11:2 Bu ricada bulunmasına gerekçe olarak üç neden gösterilir. İlk neden, onun Korintliler için tanrısal bir kıskançlık duymasıydı. Onları el değmemiş bir kız gibi tek bir ere, Mesih’e sunabilmek için nişanlamıştı. Pavlus, Korintli kut­salların ruhsal sağlığı için özel bir sorumluluk duyuyordu. Gelecekte, örneğin kutsallar Rab ile buluştuğunda, onları yaygın olan sahte öğretişler tarafından ayartılmadan Rab İsa’ya sunabilmek arzusundaydı. İşte onlar için böylesine bir kıskançlık duyuyordu ki, akılsızlık olarak görüneni yapmaya gönüllü oldu.

11:3 Pavlus’un kendisini akılsız yerine koymasının ikinci nedeni, kutsalla­rın aldatılabilmesinden ve düşüncelerinin Mesih’e olan içten ve pak adanmış­lıktan saptırılabilmesinden korkuyor olmasıydı. Bazı çevirilerde sadelik söz­cüğü kullanılmıştır, ki bu tek düşüncede olma anlamındadır. Pavlus, onların kendilerini yalnızca Rab İsa’ya adamalarını ve yüreklerindeki sevginin başka­sına kaymasına izin vermemelerini istiyordu. Onların Rab’deki bağlılıklarında lekesiz olmalarını da istiyordu.

Elçi, yılanın Havva’yı kurnazlığıyla nasıl aldattığını anımsar. Yılan bu işi onun düşüncelerine hitap ederek başarmıştı. İşte, sahte öğretmenlerin de Korint-te yaptığı buydu. Pavlus, Korintli bakirenin yüreğinin bütün ve lekesiz olmasını istiyordu.

Pavlus’un, Havva ile yılan hikayesine bir efsane gibi değil, tarihi bir gerçek gibi yaklaştığına dikkat edin.

11:4 Pavlus’un küçük bir akılsızlık yapmak için gönüllü olmasının üçüncü nedeni ise Korintliler’in sahte öğretmenleri dinlemeye hazır oluşlarıydı.

Korint’e gelen biri, değişik bir İsa’yı tanıttığında, Kutsal Ruh’tan farklı bir ruhu ve farklı bir müjdeyi açıkladığında, Korintliler bunu gönüllü bir biçimde hoş görüyorlardı. Bu görüşlere sevecen bir hoşgörü gösterdiler. Pavlus sanki iğ­neleyici bir biçimde şöyle der: “Onlara öyle davranıyorsanız da bana niye dav­ranmıyorsunuz?

Son sözler olan “bunları hoş görüyorsunuz” imalı bir anlatım olarak algı­lanmalıdır. Elçi onların aykırı düşünceleri kabul edişlerini uygun bulmuyor, onları ahmaklıklarından ve anlayış eksikliklerinden ötürü azarlıyordu.

11:5 Korintliler’in Pavlus’u hoş görme konusunda istekli olmaları gereki­yordu; bunun nedeni de onun, sözüm ona üstün elçilerden hiç de aşağı olma­masıdır. “Üstün” ifadesi iğneli bir imayla kullanılır. Bunu harfi harfine alırsak (hem daha modern görünür!) “süper elçiler” anlamına gelir.

Reformcular, Petrus’un baş elçi olduğu ve papaların bu önceliği miras al­dık-ları papalık düşüncesini çürütmek için bu ayetten alıntı yaptılar.



11:6 Pavlus acemi bir konuşmacı olabilirdi, ama kesinlikle bilgide yeter­siz değildi. Korintliler’in bunu bilmesi gerekiyordu, çünkü İsa Mesih imanıyla ilgili bilgilerini elçiden almışlardı. Güzel konuşma açısından Pavlus’un yeter­sizlikleri her neyse, kendisini Korint’teki kutsallara anlaşılır kılmış olduğu gö­rülüyor. Bizzat kendileri bunun tanıklığını yapmak zorundaydılar.

11:7 Korintliler’in ona karşı takındıkları olumsuz tavrın nedeni süslü püslü konuşmayışı değilse, belki de onların yücelmesi için kendisini alçaltma gibi bir kusur işlemiş olmasıdır.

Ayetin geri kalan kısmı onun ne demek istediğini açıklar. Elçi, Korintliler ile birlikteyken, onlardan hiç maddi yardım almadı. Belki de onları yücelttiğinde onun günah işlediğini, bu nedenle kendini alçalttığını düşünüyorlardı.



11:8 “Başka kiliseleri adeta soydum” ifadesi mecazdır. Akılda gerekli et­kiyi yaratması için planlanan abartılı bir ifadedir. Pavlus kelime anlamıyla baş-ka kiliseleri soyduğunu söylemek istemiyor tabii ki! Ancak bu yalnızca, Korint-te Rab’be hizmet ederken, Korintliler’den hiç karşılık almadan onlara hizmet edebilmek için başka kiliselerden maddi yardım aldığını belirtir.

11:9 Aslında Elçi Pavlus’un Korint’teyken zaman zaman ihtiyaçları oldu. Bu ihtiyacı Koritliler’e bildirip onlardan yardım istedi mi? Bunu kesinlikle yap-madı. Makedonya’dan gelen bazı kardeşler maddi eksiklerini giderdiler.

Elçi mümkün olduğunca Korintliler’e yük olmamaya özen gösterdi ve bu şekilde devam etmeye niyetliydi. Korintliler’e gelince, bir elçi olarak onların kendisine bakmaları konusunda ısrar etmedi.



11:10 Pavlus, Korint’in bulunduğu Ahaya ilinde hiç kimsenin övünme hakkını elinden almasına izin vermemeye kararlıydı. Şüphesiz burada belirli şeylerden sakınmasını kendisine karşı bir iddia olarak kullanan eleştirmenlerine gönderme yapıyor. Gerçek bir elçi olmadığını anladığı için imanlılar tarafından desteklenme konusunda ısrar etmediğini söylediler (1Ko.9). Eleştirmenlerin suç-lamalarına rağmen Korintliler’e karşılık beklemeden hizmet etmekle övün­meye devam edecektir.

11:11 Pavlus neden bu şekilde övünme ihtiyacı hissediyordu? Korintliler’i sevmediğinden mi? Tanrı bilir ki, gerçek bu değil! Yüreği onlara karşı en de­rin sevgiyle doluydu. Öyle görünüyor ki, elçi ne yaptıysa eleştirildi. Korintli-ler’den para almış olsaydı, muhalifleri müjdeyi karşılığında aldığı şeyler için yaydığını söylerlerdi. Para almayınca da onları sevmediğine dair bir suçla­mayla karşılaştı. Ancak işin doğrusunu Tanrı biliyor ve Pavlus da bunu Tanrı’ya ha-vale etmekle yetiniyor.

11:12 Öyle görünüyor ki, Yahudiliği yayanlar Korintliler’den para almayı umuyorlardı. Bunu onlardan talep ettiler ve aldılar da. Birçok mezhep mensubu gibi maddi karşılık almadan hizmet etmeleri kendileri için mümkün değildi. Pavlus, Korint’teki imanlılardan para almama ilkesini devam ettirmeye karar­lıydı. Sahte öğretmenler onunla övünme yarışına girmeyi istiyorlarsa, bırakın onun öğretisini izlesinler. Ancak onların para ödülü olmayan bir hizmetle asla övünmeyeceklerini biliyordu. Bundan dolayı onlara bu övünme fırsatını ver­medi.

11:13 Pavlus’un bu kişilerle ilgili gerçek fikri, –ki mektupta şimdiye kadar dışa vurulmadı– nihayet ortaya çıkar. Kendini daha fazla tutamaz! Onlara layık oldukları şekilde hitap etmelidir. Rab İsa Mesih tarafından görevlendirilmedik­leri için bu tür adamlar sahte elçilerdir. Bu görevi ya kendi kendilerine yük­lendiler ya da başkalarının kendilerine vermesini sağladılar. Bunlar aldatıcı iş­çilerdir ve bu onların kiliseden kiliseye giderek sahte öğretişleri için kendile­rine taraftar kazanmaya çalıştıkları yöntemleri betimler. Kendilerine Mesih’in elçisi süsü verdiler, O’nu temsil ediyormuş gibi göründüler. Pavlus’un bu tür kişilerle aynı seviyede olmaya hiç niyeti yoktur.

Elçinin Yahudiliği yayan öğretmenlerle ilgili söylediği şeyler günümüzdeki sahte öğretmenler için de geçerlidir. “Kötülüğü olduğu gibi görsek, onun bizi deneyemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Gücünün esasını gizlilik oluşturur. İnsana iyi görünen fikirler ve ümitler aracılığıyla hitap eder.”



11:14 Elçi, Korint’teki eleştirmenlerinin Mesih’in elçileri gibi göründükle­rini söyler. Ancak onların efendisinin taktiklerini düşününce buna hiç de şaşır­maz: “Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir.”

Şeytan, günümüzde genel olarak boynuzu ve kuyruğu olan kötü görünüşlü kırmızı bir yaratık olarak resmedilir. Ancak bu, onun kendisini insana sunduğu tutumdan oldukça uzaktır.

Kimi de Şeytan’ı çukurda yuvarlanan yoksul bir ayyaş bağlamında düşünür. Ancak bu da Şeytan’ın gerçekten ne olduğunu tanımlayamayan yanlış bir izle­nimdir.

Bu ayet bize, onun kendisine ışık meleği süsü verdiğini söyler. Bunu belki şöyle örnekleyebiliriz: Müjdeyi yayan, dini giysiler giyen ve modern bir kilise­nin kürsüsünde duran bir görevli gibi göründüğünü söyleyebiliriz. Tanrı, İsa, Kutsal Kitap gibi sözleri de kullanır. Ancak kurtuluşun iyi işlerle olduğunu öğ­reterek dinleyenlerini aldatır. Mesih’in kanıyla olan kurtuluşu öğretmez.



11:15 J.N. Darby bir keresinde, Şeytan’ın, hiçbir zaman koltuğunun altında bir Kutsal Kitap taşıdığında olduğu kadar şeytani olmadığını belirtti. İşte, 15’inci ayetteki düşünce de budur. Şeytan böyle görünürse, temsilcilerinin de aynı şeyi yapmasında şaşılacak bir şey yoktur. Kendilerine ne süsü verirler? Sahte öğretmen süsü mü? Ateist süsü mü? Kafir süsü mü? Bunun yanıtı “ha­yır”dır. Kendilerine doğruluğun hizmetkarları süsünü verirler. Din hizmet­karları olduklarını söylerler. İnsanlara gerçek ve doğruluk yolunda önderlik ettiklerini söylerler, ama kendileri kötü olanın temsilcileridir.

Sonları yaptıklarına uygun olacaktır. Mahvediyorlar ve onlar da mahvola­caklar. Yaptıkları insanları felakete sürüklüyor; onlar da sonunda felakete sü­rüklenecekler.




Yüklə 478,26 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin