Pavlus'un korintlilere iKİNCİ mektubu


I. Pavlus’un Açıklık ve Sevgi Ricası (6:11-13)



Yüklə 478,26 Kb.
səhifə10/19
tarix26.08.2018
ölçüsü478,26 Kb.
#75116
növüYazı
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   19

I. Pavlus’un Açıklık ve Sevgi Ricası (6:11-13)


6:11 Elçi şimdi heyecanla Korintliler’in yüreklerini kendisine açmalarını ister. Onlara karşı duyduğu sevgisini açıkça ve tüm içtenliğiyle söylemişti. Ağız yürekten çıkanı cömertçe dile getirdiğinden, Pavlus’un ağzı bu insanlara karşı sevgiyle dolu olan yüreğinden söz etti. Ayetin genel anlamı şu sözlerle belirtilir: Yüreğimizi açtık, yani onları sevgiyle kabul etmeye hazır.

Tozer bunu şöyle ifade eder: “Pavlus çok geniş bir iç dünyası olan sıradan bir adamdı; geniş yüreği sık sık öğrencilerinin azlığıyla yaralandı. Ürkek canla­rın görüntüsü onu çok üzdü.”32



6:12 Korintliler’le Pavlus arasındaki sevgide herhangi bir sınırlama varsa, bu Pavlus’tan değil Korintliler’den kaynaklanır. Ona olan sevgilerini sınırlamış olabilirler; öyle ki onu kabul edip etmeme konusunda kararsızdılar, ama Pav-lus’un onlara karşı olan sevgisinde hiçbir sınırlama yoktu. Sevgi eksikliği Pav-lus’un tarafında değil, onların tarafındaydı.

6:13 Onlara olan sevgisinin karşılığını vermek isterlerse (Ruhsal çocukları olanlara sesleniyor), ona yüreklerini daha çok açmaları gerekir. Pavlus onların karşısında kendisini bir baba gibi hissetti. Onu, imanda babaları olarak sevme­leri gerekir. Bunu sadece Tanrı yapabilirdi, ama onların da Tanrı’nın bunu ya­şamalarında yapmasına izin vermeleri gerekir.

The Moffatt çevirisi 11’den 13’e kadar olan ayetlerdeki şu fikri çok güzel bir biçimde görür:


Ey Korintliler, sizden hiçbir şey esirgemiyorum. Yüreğim size olduğu gibi açık. “Esirgemek?”, bu benimle değil, sizinle ilgilidir. Çocukların dediği gibi, “adil bir karşılık verme zamanı şimdi!” Yüreklerinizi açın bana.

İ. Pavlus’un Kutsal Yazılar’a Uygun Ayrılık Ricası (6:14 - 7:1)


6:14 13’üncü ayetle 14’üncü ayet arasındaki bağlantı şudur: Pavlus, kut­sallara yüreklerini kendisine açmalarını söylemiştir. Şimdi bunu yapmanın bir şeklinin, günahtan ve doğru olmayan her şeyden ayrılmak olduğunu açıklar. Şüphesiz burada, kısmen de olsa, Korint’teki kiliseyi işgal etmiş olan sahte öğ­retmenleri düşünüyor.

Eşit olmayan boyunduruktan söz edilmesi Yasa’nın Tekrarı 22:10’u akla ge­tirir: “Eşeği öküzle birlikte koşmayacaksın.” Öküz temiz bir hayvanken, eşek murdardır; adımları da, yük taşıma kapasiteleri de eşit değildir. Aynı tezatlık örneğiyle inanlılar Rab İsa’nın boyunduruğuna girdiklerinde, O’nun boyundu­ruğunun kolay ve yükünün de hafif olduğunu göreceklerdir (Mat.11:29-30).

2.Korintliler’in bu bölümü, ayrılık konusunda Tanrı’nın sözündeki anahtar ayetlerden biridir. İmanlının kendisini imansızlardan, haksızlık, kötülük, Beliyal ve putlardan uzak tutması gerektiğini belirten açık bir talimattır.

Bu cümle kesinlikle evlilik ilişkisini işaret eder. İmanlı biri iman etmeyen bi­riyle evlenmemelidir. Bununla birlikte, imanlı birinin iman etmeyen biriyle za­ten evli olduğu durumda bu ayet ayrılığı veya boşanmayı haklı çıkarmaz. Böyle bir durum da Tanrı’nın isteği, kurtulmamış kişinin kurtulabileceği umuduyla evlilik ilişkisinin sürdürülmesidir (1Ko.7:2-16).

Buna ek olarak iş ilişkisine de gönderme yapar. İmanlı biri Rab’bi tanımayan biriyle iş ortaklığına girmekte aceleci davranmamalıdır. Bu, gizli tarikat ve gruplara da uygulanır: Mesih’e bağlı biri, Rab İsa’nın adının benimsenmediği yerle bağlantısını tutarlı bir biçimde nasıl sürdürebilir? Sosyal yaşama uyarlan­ması aşağıdaki gibidir: İmanlı, kurtulmamış bir kişiyle ilişkisini onları Mesih’e kazanmak için sürdürmelidir, ancak onun onlardan farklı olmadığını düşündüre­cek şekilde hareket etmemelidir. Bu bölüm dini konulara da uyarlanır: Mesih’in sadık bir izleyicisi, iman etmeyenlerin bilerek üye yapıldığı bir topluluğa üye olmak istemez.

14-16 ayetleri, yaşamdaki tüm önemli ilişkileri kapsar:



Doğrulukla fesat tüm ahlaki davranış alanını betimler.

Işıkla karanlık Tanrı’nın yarattıklarındaki zekayla ilgilidir.

Mesih ile Beliyal yetki alanıyla, yani bir kimsenin yaşamında efendi olarak kabul ettiği şey veya kimseyle ilgilidir.

İman edenle etmeyen ise iman konusuyla ilgilidir.

Tanrı’nın tapınağıyla putlar bir kimsenin tapınmasıyla ilgili konuları kapsar.

Doğrulukla fesadın hiçbir ortaklığı olamaz: Ahlaki olarak birbirlerine zıttır­lar. Işıkla karanlığın bir beraberliği olamaz. Bir odaya ışık girdiğinde, karan­lık kaybolur. İkisi aynı anda varolamaz.



6:15 Beliyal adı “âdi, karaktersiz” ya da “kötü” anlamına gelir. Burada kötü olana verilen bir isimdir. Mesih ile Şeytan arasında hiç esenlik olabilir mi? Kesinlikle olmaz! İman edenle iman etmeyen arasında da bir paydaşlık ola­maz. Buna kalkışmak, Rab’be karşı gelmektir.

6:16 Putların Tanrı’nın tapınağıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Durum böyle olunca, yaşayan Tanrı’nın tapınağı olan imanlılar nasıl putlarla anlaşma ya­pabilir? Buradaki putlar sadece sembollerden ibaret olmayıp insanla Mesih ara­sına giren nesnelerdir. Para, zevk, şöhret veya maddi şeyler olabilir.

Elçi, yaşayan Tanrı’nın tapınağı olduğumuza dair Mısır’dan Çıkış 29:45, Le-vililer 26:12 ve Hezekiel 37:27’de bol kanıt bulur. Denney şöyle der:


Pavlus imanlılardan, Yahudilerin Tanrı’nın evinin kutsallığının bozulmaması için gösterdikleri ciddiyeti göstermelerini ister. Şimdi bu evin bizler olduğunu ve dünyaya karşı lekesiz tutmamız gereken şeyin kendimiz olduğunu söyler.33
6:17 Durum böyle olunca Pavlus, imansızların arasından çıkıp ayrılmala­rını söyler. Yeşaya 52:11’den alıntı yapar. Bunlar Tanrı’nın, kötülükten ayrıl-­

mayla ilgili halkına verdiği açık buyruklardır. İmanlılar kötülüğe çare bulmak için kendilerini kötülüğün ortasına atmamalıdırlar. Tanrı’nın isteği imanlıların kötülüğün içinden çıkıp ayrılmalarıdır. Bu ayetteki murdar şey aslında iman­sız dünyadır. Ancak ister ticari, ister sosyal, ister dini olsun her tür kötülük şek­line de uyarlanır.

Bu ayet diğer imanlılardan ayrılmayı öğretmek için kullanılmamalıdır. İman-lılar, “Ruh’un birliğini esenlik bağında muhafaza etmelerinde” gayretli olmaları için yüreklendirilirler.

6:18 Tanrı’nın sözüne uymak için uzun yıllar varolan bağları koparmak zor gelir imanlılara. Tanrı, 18’inci ayette böyle bir zorluğu sezer gibi görünür. Za­ten 17’nci ayette, “Ben sizi kabul edeceğim” demiştir. Ve şimdi de şu sözleri ekler: “Her Şeye Gücü Yeten Rab diyor ki, ‘Size Baba olacağım, siz de oğullarım, kızlarım olacaksınız.’” Mesih’le kötülüğün dışında durmanın kar­şılığı, yeni ve derin bir biçimde Baba ile beraberliği tanımaktır. Bu, O’nun söz-lerine uymakla oğullar ve kızlar olduğumuzu belirtmez. Ancak bu şekilde dav-randığımızda açıkça O’nun oğulları ve kızları olduğumuz görülür ve daha önce hiç yaşamadığımız bir biçimde oğulluğun sevincini ve hazzını yaşarız.

“İman etmeyenlerin arasından ayrılmanın bereketi, ulu Tanrı’nın yüce arka­daşlığından daha az değildir.”

Liberal topluluklarda bulunan gerçek imanlılar arasında bu sorun sık sık gündeme gelir. Sürekli, “Ne yapmalıyım?” diye sorarlar. İşte, Tanrı’nın yanıtı buradadır. Rab İsa’nın, Tanrı’nın sevgili oğlu ve dünyanın Kurtarıcısı olarak onurlandırılmadığı ve yüceltilmediği bir topluluktan ayrılmalıdırlar. Tanrı için böyle bir topluluğun dışında, içinde başaracaklarından daha fazlasını yapabilir­ler.

7:1 Bu ayet daha önceki ayetlerle sıkı bir bağlantı içindedir. Yeni bir parag­rafa başlamaktan çok 6:14 ile başlayan paragrafı tamamlar.

Bu ayette belirtilen vaatler bir önceki bölümün 17 ve 18’inci ayetlerinden yapılan alıntılardır: “Ben sizi kabul edeceğim... size Baba olacağım... siz oğulla­rım, kızlarım olacaksınız.” Tanrı’nın bu muhteşem vaatlerinin karşısında biz de bedeni ve ruhu lekeleyen her şeyden kendimizi arındırmalıyız. Bedenin kir­liliği, onun saflığını bozan her şeyi kapsar, oysa ruhun kirliliği insanın iç haya­tını, güdülerini ve düşüncelerini kapsar.



Tanrı korkusunda yaşayarak kutsallıkta yetkinleşelim. Yaşamımızı kir­leten şeyleri bir tarafa bırakmakla kalmayıp günlük yaşamımızda Rab İsa Me­sih’e itaat edenler olmalıyız. Bu ayet, bu dünyadayken yüzde yüz kutsal olma­nın mümkün olduğunu öne sürmez. Kutsallık yaşam boyu devam eden bir sü­reçtir. Rab İsa Mesih’i yüz yüze görünceye dek O’na benzemeye çalışmalıyız ve sonra sonsuzluklar boyunca O’nun gibi olacağız. Bu, Tanrı’ya karşı saygıdan gelen bir korku veya esenliğe sahipken, kutsal olmak için yüreklerimizde bir ar­zuya sahip olmak gibidir. Tanrı’ya kendini adamış olan McCheyne ile birlikte hepimiz şu sözleri söyleyebilelim: “Rab, beni bu dünyadaki bir insanın olabile­ceği kadar kutsal kıl.”

Yüklə 478,26 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin