Allah, her dişinin neyi yüklendiğini (neye hamile kaldığını) ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun katında her şey bir miktar (ölçü ve denge) iledir.
Allah her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağı bilir. O'nun katında her şey bir ölçüye bağlıdır.
Yusuf Ali (English)
Allah doth know what every female (womb) doth bear,(1813) by how much the wombs fall short (of their time or number) or do exceed. Every single thing is before His sight, in (due) proportion. *
M. Pickthall (English)
Allah knoweth that which every female beareth and that which the wombs absorb and that which they grow. And everything with Him is measured.
Ra’d Suresi 9
عَالِمُ
(O) bilendir
الْغَيْبِ
gizliyi
وَالشَّهَادَةِ
ve aşikareyi
الْكَبِيرُ
büyüktür
الْمُتَعَالِ
yücedir
Türkçe Transcript (*)
‘Âlimu-lġaybi ve-şşehâdeti-lkebîru-lmute’âl(i)
Ali Bulaç Meali
O, gaybı ve müşahede edileni bilendir. Pek büyüktür, yücedir.
Edip Yüksel Meali
Gizliyi ve açığı Bilendir; Büyüktür, Yücedir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir.
Süleyman Ateş Meali
(O), gizliyi ve aşikareyi bilendir, büyüktür, yücedir.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gaybı da görünen âlemi de bilendir/Alîm'dir O... Kebîr, sınırsızca büyük O'dur; Müteâl, sonsuzca yüce O'dur.
Yusuf Ali (English)
He knoweth the unseen and that which is open: He is the Great, the Most High.(1814) *
M. Pickthall (English)
He is the Knower of the invisible and the visible, the Great, the Nigh Exalted.
Lehu mu’akkibâtun min beyni yedeyhi vemin ḣalfihi yahfezûnehu min emri(A)llâh(i)(k) inna(A)llâhe lâ yuġayyiru mâ bikavmin hattâ yuġayyirû mâ bi-enfusihim(k) ve-iżâ erâda(A)llâhu bikavmin sû-en felâ meradde leh(u)(c) vemâ lehum min dûnihi min vâl(in)
Ali Bulaç Meali
O'nun (insanın) önünden ve arkasından izleyenleri (takipçileri) vardır, onu Allah'ın emriyle gözetip-koruyorlar. Gerçekten Allah, kendi nefis (öz)lerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz. Allah bir topluluğa kötülük istedi mi, artık onu geri çevirmeye hiç bir (biçimde imkan) yoktur; onlar için O'ndan başka bir veli yoktur.
Edip Yüksel Meali
(Onların herbiri için) önünden ve ardından nöbetleşerek izleyenler vardır. Onu ALLAH'ın emriyle korurlar. Bir topluluk kendisini değiştirmedikçe ALLAH onların durumunu değiştirmez. ALLAH bir topluluk için fenalık istedi mi, hiç bir güç onu durduramaz; onların O'ndan başka bir koruyup kollayanları da olmaz.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Her insan için önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allah'ın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de kötülük murad etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allah'dan başka bir veli de bulunmaz.
Süleyman Ateş Meali
O(insa)nın önünden ve arkasından izleyen(melek)ler vardır, onu Allah'ın emrinden korurlar. Bir milet kendi durumlarını değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirmez. Allah da bir kavme kötülük istedi mi artık onu geri çevirecek yoktur. Zaten onların, O'ndan başka koruyucuları da yoktur. *
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz.
Yusuf Ali (English)
For each (such person)(1816) there are (angels) in succession, before and behind him: They guard him by command of Allah. Verily never will Allah change the condition of a people until they change what is within themselves.(1817) But when (once) Allah willeth a people´s punishment, there can be no turning it back, nor will they find, besides Him, any to protect. *
M. Pickthall (English)
For him are angels ranged before him and behind him who guard him by Allah's command. Lo! Allah changeth not the condition of a folk until they (first) change that which is in their hearts; and if Allah willeth misfortune for a folk there is none that can repel it, nor have they a defender beside Him.