REKABET FORUMU
HUKUK–EKONOMİ-POLİTİKA
OCAK 2009
Sayı: 47
Sahibi: Rekabet
Derneği adına
Av. Kubilay ATASAYAR
Ayda Bir Yayınlanır.
Editörler: Erdal Türkkan, İbrahim Gül, Gönenç Gürkaynak, Kemal Erol, Nurkut İnan, Tamer Müftüoğlu
Yazı Kurulu: Aydın Ayaydın, Berna Özer, Ercan Kumcu, Ercüment Erdem, Gamze Öz, Hamdi Pınar, Kamil Mutluer, Kubilay Atasayar, Mümin Erkunt, Müfit Sonbay, Nahit Töre, Nalan Özcan Sevinç, Nurkut İnan, Osman Sevaioğlu, Şevket Özügergin, Tuna Yurtseven, Uğur Özgöker, Yavuz Ege, Yılmaz Aslan.
GENEL MERKEZ: Yazışma Adresi: Necatibey Caddesi, 94/8 06570 ANKARA
Telefon: 0533-668 56 09 İrtibat Tel:312- 230 66 44
Faks: 312- 232 01 69
e-posta: rd@rekabetdernegi.org WEB:
www.rekabetdernegi.org
Banka:TC Ziraat Bankası 0795 Necatibey Şubesi
Hesap No: 647 654
VERGİ No:Ankara Başkent Vergi Dairesi:7340430101
İSTANBUL ŞUBESİ: Adres: Süleyman Seba Caddesi, Spor Apt. No 62/4 Akaretler/ Valideçeşme -BEŞİKTAŞ 34357 İSTANBUL Telefon:212- 236 53 00
REKABET FORUMU REKABET
İLK YAZI
REKABET MEKTUBU
Prof Dr. Erdal TÜRKKAN
Rekabet Derneği Kurucu Başkanı
EDİTÖR’den...
Bir ülkede yaşayan tüm kişi ve kurumlar, yürürlükte olan yasaları ve düzenlemeleri bilmek ve bunların öngördüğü kurallar çerçevesinde hareket etmek zorundadır. Bu bağlamda tüm teşebbüsler, pek çok kural yanında rekabetle ilgili düzenlemelere uygun hareket etmekle mükelleftir. Bunları bilmemek hiçbir şekilde mazeret teşkil etmediği gibi, işlenen suçu hafifletici bir neden de olamaz.
Rekabet ihlalleri konusunda öngörülen cezaların giderek artmasına paralel olarak caydırıcılığın da artması, her şeyden önce teşebbüslerin rekabet ile ilgili kuralları ve bunların ihlal edilmesi halinde karşılaşacakları cezaları bilmeleri ile mümkündür. Ancak görünen odur ki 12 yıllık rekabet politikası tecrübesine rağmen bu alanda istenilen mesafe alınamamıştır. Burada karşılaşılan soru, bu alanda herhangi bir inisiyatif alınmasının gerekip gerekmediği, şayet gerekiyorsa bunun kimler tarafından nasıl yapılacağıdır.
Rekabet kurallarının teşebbüslere anlatılması konusunda bir inisiyatif alınması gerektiği tezini haklı gösteren çeşitli nedenler vardır:
— İlk olarak 12 yıllık rekabet politikası tecrübesi, tüm iş dünyasının rekabet kurallarını öğrenmesi açısından yeteri kadar uzun bir süre değildir. Türkiye’deki şirketlerin çoğunluğunun rekabet kuralları olmadan yaşadığı dönemler, rekabet kuralları kabul edildikten sonra yaşadığı dönemlerden daha uzundur.
— Diğer taraftan Türkiye’de rekabet kültürü henüz yeterince gelişmemiştir. Pek çok müteşebbis, en ağır rekabet ihlallerini, serbest piyasanın ve teşebbüs özgürlüğünün bir gereği gibi görmektedir.
— Üçüncü olarak, Türkiye’deki mevcut hukuk adamlarının ezici bir çoğunluğu, rekabet hukuku eğitimi, almamıştır. Ayrıca rekabet hukukunun diğer hukuk dallarından farklı yaklaşımlara sahip olması, mevcut hukukçuların rekabet hukukunun gereklerini hızlı bir biçimde öğrenmeleri açısından bir engel teşkil etmektedir. Diğer bir ifade ile mevcut hukuk adamları, teşebbüslerin rekabet hukuku ile uyumlu davranmaları ve rekabet hukukunun kendilerine verdiği imkânlardan yararlanmaları konusunda etkin bir rol oynayamamaktadır.
— Rekabet ihlali cezalarının hızlı bir biçimde kesinleşmesinde karşılaşılan sorunların aşılamaması da cezaların yaratabileceği hızlı öğrenme sürecinin yaşanmasını geciktirici etkiler yaratmıştır.
— Nihayet her alanda dramatik yasa ihlallerinin yaygın olduğu bir ülkede, rekabet ihlallerinin, medyada herkesin fark edeceği genişlikte bir yer işgal etmesi de mümkün olamamıştır.
Bu koşullar altında rekabet politikalarının uygulanmasında bu darboğazın aşılması için bir inisiyatif alınması gerektiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Diğer bir ifade ile “her alanda olduğu gibi bu alanda da teşebbüslerin tabi oldukları kuralları öğrenme mecburiyetleri vardır” diyerek işin içinden çıkmak çok anlamlı görünmemektedir.
Bu misyonun yerine getirilmesinde de ilk akla gelen kurum, rekabet otoritesi olmaktadır. Çünkü yasalarla Rekabet Kurumu’na bir “rekabet savunuculuğu” görevi verilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde bu görev, kamu düzenlemelerinin rekabetle uyumlu yapılmasını sağlama misyonu yanında, özel teşebbüsün rekabet kurallarına uyumunu arttırma misyonunu da kapsamaktadır. Rekabet otoritelerinin, özel sektörü bilgilendirme ve uyarma konusunda inisiyatif alması, çok görülen veya literatüre yansıyan bir uygulama değildir. Ancak bu durum, bu konuda hareketsiz kalmayı tercih etmeye bir neden teşkil etmemektedir.
Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı Türkiye’de geniş bir müteşebbis kitlesine yönelik olarak bir “rekabet mektubu” gönderme hazırlığı içinde olduğunu kamuoyuna duyurmuştur. Hem Rekabet Kurumu’nun işlevlerinin tanıtılacağı, hem de uyulması gereken kuralların hatırlatılacağı bu mektupta, şüphesiz rekabetin yararları da vurgulanacaktır. Bu girişimin Türkiye’de rekabet kültürünün gelişmesine önemli bir katkı sağlayacağı ve teşebbüslerin kendiliğinden uyum eğilimini arttırıcı etkiler yapacağı muhakkaktır.
Rekabet mektubu konusunda tereddüt yaratan iki konu vardır:
Bunlardan birincisi bu mektubun, giderek kendisini daha fazla hissettiren bir kriz döneminde yazılmasıdır. Ancak kriz dönemlerinde rekabet yasalarının askıya alınması söz konusu olmadığına ve bu dönemlerde rekabet ihlalleri yoluyla zorlukların aşılması eğilimleri arttığına göre, rekabet mektubunun zamanlaması konusunda böyle bir tereddüde düşülmesi anlamlı olmayacaktır.
Diğer taraftan kriz dönemlerinde rekabetle bağdaşmayan beklentilere girilmesinin önlenmesi açısından da zamanlama yanlış olmayacaktır. Ayrıca kriz nedeniyle piyasa ekonomisine güvenin azaldığı bir dönemde böyle bir inisiyatif daha fazla anlam kazanmaktadır.
İkinci tereddüt, iş dünyasının rekabetin geliştirilmesi denilince daha çok rekabet gücünün geliştirilmesini anladığının, rekabetin korunması denilince de haksız rekabetin önlenmesi konusundaki sorunlara odaklandığının bilinmesinden kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede, Türk müteşebbislerinin rekabet ortamının geliştirilmesini ve rekabet ihlallerinin önlenmesini ön plana çıkaran mesajlara fazla duyarlı olmayacağı, hatta bu mesajları anlamakta güçlük çekeceği endişeleri de vardır. Bu endişeler kısmen doğru olsa bile, bu sorunun çözümüne bir noktadan başlanması gerektiği açıktır.
Tüm bu nedenlerle, Sayın Kaldırımcı’nın inisiyatifinin desteklenmesi gerekmektedir. Bu inisiyatifin gelecekte rekabet politikalarını uygulamaya yeni geçen ülkeler açısından da yol gösterici bir örnek olması olasılığının yüksek olması, bu desteği daha da anlamlı hale getirmektedir.
DERNEKTEN HABERLER
■ REKABET DERNEĞİ OCAK TOPLANTISI
Rekabet Derneği’nin 2009 yılı ilk toplantısı, 13 Ocak 2009 tarihinde, Ankara Midi Otel’de yapılmıştır.
Toplantının konusu, “AB ve Türkiye’de Motorlu Taşıtlar Tebliği’nin Uygulamasından Doğan Sorunlar” olmuştur. Konuşmacı Sayın Doç.Dr. Nurkut İnan’dır.
Toplantıyı açan Dernek Başkanı Kubilay Atasayar, katılımcılara ve özellikle üniversitelerden katılan genç arkadaşlara teşekkür ettikten sonra, toplantının konuşmacısına ve Moderatör olan Rekabet Kurumu 2. Başkanı Tuncay Songör’e Dernek adına teşekkür etmiştir.
Konuşmacı Doç. Dr. Nurkut İnan, özellikle AB’nin bu tebliğde belirlediği temel amaçlara ulaşılıp ulaşılmadığını araştırdığını, hazırlanan raporda, amaçlara (biri hariç) ulaşılamadığının tespit edildiğini, bu nedenle de, AB’de bu Tebliğin süresi dolmadan kalkabileceğini ifade etmiştir. Türkiye uygulamaları hakkında bilgi veren Kurum Uzmanları da, istenen hedeflere tam olarak ulaşılamadığını belirtmişlerdir.
Toplantı sonunda, aynı konuda görüş ve katkılarda bulunan konuşmacılar, bu Tebliğin çok fazla sorun yarattığını, sektörün asıl sorunları ile hedeflerine de ulaşamadığını belirtmişlerdir.
MAKALE
AVUKAT İLE MÜVEKKİL ARASINDAKİ İLETİLERİN
REKABET SORUŞTURMALARI ÖZELİNDE
DELİL OLARAK KULLANILMASI – (2)
Av. Ece Fatma ASLAN
Dostları ilə paylaş: |