"Aphrodite'nin kocası; Tanrıların demircisi, yaratıcılığı ve yeteneği ile ünlü."26
Ateş Tanrıçası Hera, sırf Zeus'a inat olsun diye Haphaestos'u doğuruyor. Bütün öfke, kin, hınç, bu tanrının içinde kalarak doğuyor.
Savaşında Haphaestus ananesinin yanında oluyor. Diğer Tanrılar buna kızarak, O'nu bacağından tutup aşağı atıyorlar. Böylece Haphaestus, topal kalıyor. Bütün bu kötü huylar bir arada olunca çirkin bir tanrı olmuştur. Bir efsaneye göre de; çirkin bir çocuk doğurduğu için, Hera, O'nu Olimpus Dağı'ndan aşağı atıyor. Aşağıda demircilikle uğraşıyor. İşinin o kadar ehlidir ki üzerine kimse yoktur. Annesine, Ondan üç almak için altından yapılmış bir taht yapıp gönderiyor. Hera, oturur oturmaz taht kilitleniyor. Bütün Tanrı ve Tarnıçalar seferler olmasına rağmen, sadece Haphaestus, annesi Hera'nın özür dilemesi üzerine kilidi açıyor. Diğer varsayıma göre; Şarap Tanrısı Dionsos'un, Haphaestus'u sarhoş edip tahtın kilidini açtırdığı söyleniyor. Sonra ise Tanrılar barışıyor.
"İFESTOS : Zefs'in oğlu, ateş tanrısı."27
"Eski yunanlıların ateş ve maden tanrısı olup, Romalıların Vülken'ine tekabül eder. Zefs ile İra'nın oğludur. Tanrılar içerisinde çirkin olan tek tanrı budur. Doğuştan çirkin olduğu için annesi İra, İfestos dağında onu bacağından tutarak Olimpos'dan aşağı atmıştır. Bunun sonucu sanki çirkin olduğu yetmiyormuş gibi bir de bacağı kırılarak topal kalan İfestos Sicilya Adası'ndaki Etna Yanardağı'nın altına yerleşerek burada demircilik yapmaya başlamıştır. İliada adlı esere göre üç zerafet perisinden Aglaia ile Odisseos adlı esere göre ise Afrodit ile evlenmiştir."28
Resim 9 : Haphaestus.
"HAPHAESTUS (Latince:Vulcanus) : Ateş Tanrısı; demircilerin, zanaatkârların Tanrısı. İki ayağıda topaldı. Homeros, bunun sebebini iki efsanede, ayrı şekillerde anlatır. Birinciye göre (İlyada I, 590 v.d.) babası Zeus, karısı Hera ile çekişirken Haphaestus, annesi Hera'dan yana çıkmış, Zeus'da oğlunu Lemnos Adası'na fırlatmış, Haphaestus bu yüzden topal kalmıştı. İkinci efsaneye göre (İlyada XVIII, 394 v.d.) Haphaestus topal doğmuş, annesi Hera'da onu Olympos'tan aşağı atmış, fakat Nereidlerden Thetis ile Eurynome, çocuğu kurtarmışlardır. Haphaestus, bir Küçük Asya Tanrısı idi. Özellikle Lemnos Adası'nda erken sönmüş bir yanar toprakta saygı, tapkı görürdü. Sonraları, yanardağların içinde çalıştığı düşüncesine geçildi. Tanrılar, kahramanlar için o güzel görklü silahları, zinet-sanat eserlerini yanardağlarda yapıyordu. Tanrıların tunçtan evlerini, Pandora'nın heykelini, Eros'un oklarını, Helios'un (Güneş Tanrısı) arabasını, Akhilleus'un (Troia Savaşı'nın en büyük yunan Kahramanı) pusatlarını (Araç, silah, zırh gibi savaş aracı. Halk dilinde; giysi veya giysilik kumaş) hep o yaptı. Kendisine altından iki de cariye yaptı; hareket eden, konuşan bu kızlara dayanarak yürürdü. Böyle güzel şeyler yaratan sanatkâr, çirkin ve sakat olduğu halde en güzel Tanrıca ile (Aphrodite veya Kharis) evlendi. Atina'da zanaatkârlar, Athena ile birlikte Haphaestus'u mesleklerinin pirî bilirlerdi. Atina'daki Theseion tapınağını Haphaestus yapmıştı. Resimlerde elinde bir kıskaç sakallı bir adam olarak görülür; sol ayağı öteki ayağından kısadır."29
Üç farklı kaynaktan derleyip, size sunduğumuz bu efsaneler sanatın konu seçiminde başvurduğu, içinde üretildiği toplumun, resim ve heykel anlayışının doğmasında ana kaynak olan Mitolojinin farklı anlatımlarına birer örnektir.
Mitoloji; Çok Tanrılı Dinlerde ve yarı Tanrıların Eylemleri ile onların insanlarla ve diğer yaratıklarla ilişkileri konusundaki efsane, öykü ve inançlar bütünüdür. Yukarıda anlatılan Tanrı, yunan Mitolojine aittir.
Buradan hareketle, konu ile ilgili olarak şöyle bir sonuca varabiliriz ki; hikaye, efsane, mitoloji gibi unsurlar, hayat kaynaklı ve insanlar arası ilişkilerin sonucu ortaya çıkmış doğmalar olduğundan, yaşamın inkâr edilemez gerçekliği özelliğini taşıyan, özürlüler de bunların içinde yerlerini almışlardır.
Bu efsanede anlatılan Demircilerin Tanrısı Haphaestus kısaca, sakat olmasına rağmen hem erişilmez bir hüner sahibi, hem de kendini en iyi şekilde diğer tanrılara kabul ettiren, sözünü geçirten bir Tanrıdır. Sakatlığı iki olasılığa dayandırılmıştır. Birincisi, doğuştan olması, ikincisi ise Olimpus'tan atılması sonucunda meydana gelmesidir. Fakat her ne sebeple olursa olsun o, diğer Tanrılardan farklıdır. Yaşam kadar gerçek ve kabul edilir niteliktedir. Bedenî durumuna rağmen zanaatini en iyi biçimde yerine getirmiş, kendini kanıtlamak için uzun uğraşlar vermiş bir Tanrıdır.
Haphaestus'da diğer bütün Tanrılar gibi özellikle Yunanlıların Resim ve Heykel San'at'ının konusu olmuş ve bedenî durumu belirgin şekillerde ifade edilmiştir. Ya kendisinin yaptığı kızlara dayanmış halde iken ya da sol bacağı diğer bacağından kısa bir halde izleyiciye sunulmuştur. Bu yapıtlar çoğunlukla MÖ. VI. Yüzyılda Arkaik Döneme aittir.
Latince adı Vuken olan bu Tanrı Yer altı Ateşi olan, doğal bir gücü temsil etmektedir. Simgesi Çekiç ve Örs'tür.
Böylece anlıyoruz ki Sanat'a özürlü figürlerin girmesi de diğer birçok sanatsal unsur gibi mitoloji kaynaklı olmuştur. Sakat Tanrı Haphaestus, bu fizikî ayrıcalığı ile San'at'ta bir ilk olma özelliğini taşımaktadır.
Araştırma ile ilgili olarak rastlanılan bir diğer örnekse Mozaik Tekniği ile yapılmış, Hatay Müzesi, 3. No.lu Salonda yer alan, Envanter numarası 1026.a. olan (No:3) "Bahtiyar Kambur" mozaiğidir.
"MS. II. Asırda yapılmış olup Antakya'da bulunmuştur. Çıplak bir kambur elinde ucu çatallı bir şişle ilerlemektedir. Bu tip eserler daha çok nazarlık olarak yapılmıştır."30
Resim 10 : Bahtiyar Kambur Mozaiği
Görüldüğü gibi özürlü figürler sanatın her dalında konu edinilmiş ve yavaş yavaşta olsa sanat Tarihindeki yerlerini almaya başlamışlardır. Bu durumda en büyük çaba ve pay sanatçıya düşmüştür. Onun gözlem ve hassasiyeti, bu figürlerin yaşamda var olma, kendilerini ispatlama çabalarına yardımcı olmuş ve sanatın kaynağı niteliğini taşıma gibi bir yükü omuzlarına yüklemiştir.
İster zihinsel isterse bedensel özürlü olsun onlarında varlıkları kabul görmüş, artık hemen hemen her dönem ve her akımda sakatların da estetiksel anlamda ifadelerine yer verilmiştir. Yapılan araştırma tarihsel bir sıra ile bu eserleri sizlere iletme amacı taşımaktadır.
Resimsel bir analiz niteliğini de taşıyan çalışmada, Sanat Tarihi'ndeki örneklerden bazılarını sizlere şöyle sunduk.
Dostları ilə paylaş: |