Savaşin sonu ve "GEÇİŞ DÖnemi"


Genel Seçim: "Sulh Halinde Çalışılması Lazım Gelen İktisadi Bir Devre”ye Doğru



Yüklə 484,29 Kb.
səhifə3/16
tarix09.02.2018
ölçüsü484,29 Kb.
#42498
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16

Genel Seçim: "Sulh Halinde Çalışılması Lazım Gelen İktisadi Bir Devre”ye Doğru


1923 yılı Meclis içinde hizipleşmenin iyice belirgin olduğu yıldır denebilir. Önceki yıllarda başlayan tartışmalar bu yıllarda daha da şiddetlenecek, Ali Şükrü Bey’in katli ve Hoca Şükrü Efendi’nin risalesi gibi olaylar nedeniyle daha da ön plana çıkacaktır. Bu dönemde Mustafa Kemal’in bir yurt gezisine çıkması ve bir anlamda nabız yoklaması ilginçtir. Yurt gezisinden sonra da İcra Vekilleri Heyeti ile görüşmüş ve seçimlerin yenilenmesi için karar alınmıştır.14 Meclis uzunca bir süre toplanmayacak ve yeni yasama dönemi 11 Ağustos’ta başlayacaktır.

Seçimle ilgili süreç, 1923 Şubatında Van mebusu Haydar ve Yozgad mebusu Süleyman Sırrı Beylerin “İntihabı Mebusan Kanununun Tadiline” dair bir kanun teklifi vermeleriyle başlamıştır.15 1 Nisan’da, Anayasaya 1921’de eklenen ek maddenin kaldırılarak seçimin yenilenmesi görüşülecek ve madde kaldırılmadan seçimin yenilenmesine Heyeti Umumiye kararıyla karar verilecek,16 iki gün sonra da mebus seçimini düzenleyen kanunda değişiklik yapılacaktır.17

1 Nisan 1923 günü Aydın Mebusu Esad Efendi ile 120 arkadaşı, “Teşkilâtı Esasiye Kanununun maddei müzeyyelesinin ilgasına ve tecdidi intihaba dair kanun teklifi” vermişlerdir. Buna göre Meclis, müdafaai memleket gayesiyle toplanmış olup bu görevi yerine getirmiştir. Bundan sonrasında “mesaili sulhiye ve terakkiyatı iktisadiye [gibi] iki mühim ve mukaddes gayeyi” hedeflemektedir. Bu nedenle genel oyları yenilemek gibi bir zorunluluk bulunmaktadır. Ayrıca Teşkilatı Esasiye’deki maddei münferide kaldırılmadan yeni bir seçime gitmeye imkan da bulunmamaktadır. Bu nedenle üç maddelik bir teklif verilmiştir.

Bahsedilen maddei münferide memleketin müdafaası amacıyla toplanan Meclisin amacını tamamlayana kadar seçime gitmeyeceğini öngörmektedir.18 Bu nedenle yeni bir kanunla konuyu düzenlemek gerektiğinden alttaki teklif verilmiştir:

MADDE 1. 20 Kânunusani 1337 tarihli maddei münferide mülgadır.

MADDE 2. İşbu kanun tarihi neşrinden muteberdir.

MADDE 3. İşbu kanunun icrasına Türkiye Büyük Millet Meclisi memurdur.

Verilen teklifin hemen görüşülmesi önerilmiş ve bu, Meclisçe kabul edilmiştir. Kanun görüşmelerinde Hüseyin Avni Bey’in önerisi ilginçtir. Yukarıda da verilen Anayasa maddesinde yeniden seçime gitmek için büyük bir çoğunluk istemektedir. Ayrıca bu madde Anayasanın diğer maddelerine de doğrudan etki yapmamaktadır. Bu nedenle Hüseyin Avni Bey, Meclisin bir Heyeti Umumiye kararı alarak seçimi yenilemeye karar vermesi gerektiğini, bunun daha uygun olacağını ve adına da “Mukaddes Karar” denmesini önerecektir.

Kanun görüşmeleri devam ederken Hüseyin Avni Bey’in önerisi kabul görmüş ve madde görüşmelerinde söz konusu teklifin reddi ve Heyeti Umumiye kararıyla seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi önerilmiştir. Kararı Mukaddes adıyla anılmasına ise tepkiler olmuş, Meclisin her kararının mukaddes olduğu, bu nedenle böyle bir isimlendirme olamayacağı dile getirilmiştir. Nihayetinde Meclis kararıyla seçim yenilenmesine ilişkin verilen takrirler doğrultusunda Başkan “üç takrirden, yeniden intihap icrası karargir oldu, tarzındaki takriri” oylamaya sunmuş ve bu yönde bir karar kabul edilmiştir.

Karardan sonra söz alan Mustafa Kemal Paşa, Türkiye devletinde tacdarlık ve diktatörlüğün olamayacağını, uzun mücadeleler sonucunda hakimiyeti milliyenin egemen olduğunu ve devletin ve milletin başında hiçbir kuvvet veya makamın bulunmadığını, sadece tek bir kuvvetin var olduğunu onun da hakimiyeti milliye olduğunu vurgulayacaktır.

Seçimlerin yenilenmesi kararı alındıktan sonra seçim usulüyle ilgili düzenlemeler gündeme gelmiş ve seçimi düzenleyen kanununda değişiklik önerilmiştir. Bu değişiklik, 1 Nisan 1923 günlü içtimada görüşülmeye başlanmak istense de mümkün olmamıştır. Kanun tasarısı Kanuni Esasi Encümeni’nden çıkmış olmasına rağmen TBMM matbaasının yanması nedeniyle basılarak çoğaltılamamış, tasarının bir sonraki içtimada görüşülmesine karar verilmiştir.

3 Nisan 1923 günlü içtimada kabul edilecek olan kanun, Osmanlı döneminde de uygulanan “20 Eylül 1324 tarihli İntihabı Mebusan Kanunu Muvakkati”ni değiştirmektedir. Söz konusu geçici kanun ya da Teşkilatı Esasiye’nin herhangi bir hükmünün bu kanunla çelişmesi durumunda yeni çıkan düzenlemenin esas olacağı belirtilmiştir: “İntihabı mebusan kanunu muvakkatinin ve intihabı mebusana mütaallik [ilgili] tevarihi muhtelifede münteşir kavanini saire [farklı tarihlerde basılmış başka kanunlar] ile Kanunu Esasinin işbu kanuna muhalif ahkâmı [hükümleri] mülgadır.”

8 maddelik kanunun birinci maddesi seçim bölgelerinin erkek nüfusuna (nüfusu zükûr) göre seçilecek mebus sayısını düzenlemektedir. Buna göre “Türkiye Büyük Millet Meclisinin miktarı âzası Türkiye Devleti halkından her yirmi bin nüfusu zükûrda bir nefer [tek kişi] olmak üzere intihap olunur.” Bölgenin erkek nüfusu yirmi binden az olsa bile her durumda bir mebus seçmeye hakkı olacaktır. Maddede, erkek nüfusu yirmi bini geçen yerler için de düzenleme yapılmıştır. Maddeye göre seçilecek mebus sayısı aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. 90000 ve üzerinde erkek nüfusa sahip olan seçim bölgelerinde seçilecek mebus sayısı bu orana (maddede de belirtilen 20.000 nüfusu zükûra bir mebus oranıyla) göre hesaplanacaktır.

Tablo . Seçim Bölgelerindeki Erkek Nüfusa Göre Seçilecek Mebus ve İkinci Seçmen Sayıları


Erkek Nüfusa Göre Mebus Sayıları

Erkek Nüfusa Göre Müntahibi Saniler

Daireyi İntihabiye Nüfusu Zükûru [erkek nüfusu]

Mebus Sayısı

Müntahibi Saniler için Öngörülen Nüfusu Zükûr [erkek nüfus]

Müntahibi Sani Sayısı

20.000’den az

1

200-300

1

20.000 – 30.000

1

301-500

2

30.001 – 50.000

2

501-700

3

50.001 – 70.000

3

-

-

70.001 – 90.000

4

-

-

90.000’den fazla

5 ve üzeri

-

-

Düzenlemenin 5. maddesi de seçilecek müntahibi sanilerin [ikinci seçmen] sayısını belirlemektedir. Buna göre her 200 erkek nüfusa bir müntahibi sani düşmektedir.

Kanunla ayrıca seçmek veya seçilmek için gerekli olan vergi ile mükellef olma şartı kaldırılmıştır. Kanunun 4. maddesi “Müntahibi evvel, müntahibisani veya mebus olabilmek için vergi ile mükellef olmak meşrut değildir.” biçiminde düzenlenmiştir. Bunun dışında seçmen yaşı 18’e düşürülmüş, ama erkek nüfusla sınırlanmıştır.

Mecliste kadınlara da seçilme hakkı verilmesi meselesi kısaca tartışılmış ama bir sonuca bağlanmamıştır. Tartışmada kadınların da seçilebilmesini savunan Tunalı Hilmi Bey olmuştur. Mesele kanunun görüşüldüğü içtimada tartışılmış ve Hüseyin Avni Bey konuyla ilgili bir tartışma açmıştır. Hüseyin Avni Bey’e göre kanun teklifi hazırlanırken “kadınlar tekemmül edip de, rey hakkını istimal etmek derecesine gelinceye kadar onlar aile efradı beyninde aile reislerine rey vermiş gibi telâkki edilerek yirmi bin nüfusu zükûrda bir mebus intihabını esas ittihaz etmiştir.” Bunu överek anlatan mebus “Her şeyin bir derecesi, bir vesilei tekemmülü” vardır diyerek “…bu hak verilmeden ziyade alınacak bir haktır. Her halde onlar da bu husustaki haklarını kendilerine lâyık gördüğü zaman bizden alırlar. Bunu zamana terk ediyorum.” diyecektir. Tunalı Hilmi Bey ise söz konusu düzenlemede kadınlara seçme seçilme hakkının verilmemesinin yanında mebus sayılarının belirlenmesinde de kadınların nüfustan bile sayılmadığını ifade ederek tepki vermiştir. Maddelerin tartışılması sırasında da söz isteyecek olan Tunalı Hilmi Bey, kendisine nisaiyun ya da feminist diyenler olduğunu ifade edecek, daha önceki tartışmalarda kendisinin tek dereceli seçim önerisiyle dalga geçildiğini ancak bugün o kuralın getirilmek istendiğini söyleyerek kadınlarla ilgili konuda da aynı durumun ortaya çıkacağını belirtecektir. Fakat konuşmasını tamamlayamadan sözü kesilecek ve (büyük olasılıkla Meclisteki tartışma ve arbede nedeniyle) oturuma ara verilecektir.

Bir diğer mesele seçme hakkı kayıtlı tutulanlarla ilgilidir. Kanun taslağında asker kişilerin oy kullanmasıyla ilgili bir düzenleme bulunmaktadır (m. 3). Buna göre “Bilcümle memurin ve muallimin ile berrî, bahrî, havaî erkân, ümera ve zâbitan ve küçük zâbitan ve üniformayı lâbist kâffei mensubini askeriye ve bilûmum jandarma erkân, ümera ve zabitan intihabetmek hakkını haizdir.” Düzenlemede askerlerin oy hakkı açıkça varken Hüseyin Avni tarafından bir itiraz yapılacak ve maddenin tayyı [kaldırılması] yönünde karar verilecektir. Hüseyin Avni Bey’e göre “ordu her türlü cereyandan azade olmalıdır.” Olası bir savaş durumunda ordunun, hükümetin görüşünü tartışmaması, doğrudan uygulaması gerektiğini ifade eden mebus, bu nedenle askere seçme hakkı verilmemesini önermektedir. Sonraki tartışmalardan söz konusu kanun taslağı hazırlanırken seçimin yenilenmesine henüz karar verilmediği anlaşılmaktadır. Anayasada yer alan ek maddeye dayanarak, bir barış antlaşması yapıldıktan sonra ve asker terhis edilince seçime gidileceğinden Kanuni Esasi Encümeni düzenlemeyi hazırlarken askerlerle ilgili böyle bir hüküm koymuştur. Bu tartışmalar çerçevesinde askerin oy kullanabilmesini düzenleyen madde tayyedilmiştir. Yine bu konuyla ilgili olarak taslakta bulunan ve ayrı bir madde olarak düzenlenen (m. 4) “Tahtı silahta bulunan efradı askeriye ile jandarma efradı intihaba iştirakten memnudurlar.” yönündeki hüküm de kaldırılacaktır. Üçüncü madde kaldırılınca yerine Osmanlı’dan kalma düzenleme uygulanacaktır. O düzenlemede de silah altındaki erlerle ilgili paralel bir kayıt olduğundan bu maddenin ayrıca kabul edilmesine gerek kalmamıştır.

Sonraki tartışma ise aday olamayacaklarla ilgili olup o da tartışılmış ve değiştirilmiştir. Maddenin ilk hali şöyledir (m. 5):

Vali, mutasarrıf, kaymakam, defterdar, muhasebeci, malmüdürü olan zevat ile müftüler müntahibisani intihabına başlanmazdan lâakal bir ay evvel istifa etmedikçe mahalli memuriyetlerinin bulunduğu dairei intihabiyeden mebusu intihab olunamıyacakları gibi bilûmum ahzi asker şube ve kalem reisleriyle jandarma alay, tabur, bölük kumandanları dahi mevkii memuriyetlerinin dâhil bulunduğu dairei intihabiyeden mebus intihabolunamazlar. Aksi takdirde intihabı vâki muteber olmaz. Ancak devairi sairei intihabiye bu hükümden müstesnadır.

Tartışmalarda söz konusu görevlilerin kendi bölgelerinde kendi makam ve memuriyetlerinin kullanarak halk üzerinde baskı kurabilecekleri ve bu nedenle seçimleri etkileyebilecekleri üzerinde durulmuştur. Osmanlı zamanında var olan durumun onca zaman geçmesine rağmen tekrar cereyan etmesine izin verilmemesi gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca memurlukların hepsinin sayılmadığı, örneğin polis müdürlerinin dışarıda bırakıldığı ama aynı etkiyi onların da yapabilecekleri ifade edilmiştir. Bu nedenle ya bu maddenin de kaldırılması gerektiği ya da baştan düzenlenmesi ihtiyacı olduğu ifade edilmiştir. Tartışmalar devam ederken bazı takrirler gelmiş, bunlar da başka memurların da seçilememesi gerektiği, bu memurların en azından seçimden iki ay önce istifa etmiş olmalarının zorunlu oluğu gibi öneriler duyulmuştur. Nihayetinde Saruhan mebusu Reşad Bey’in önerisi kabul edilmiş ve kanunda yer almıştır. Kanunda, görüşülen ve tayyedilen diğer iki madde nedeniyle, üçüncü madde olarak yer alacak düzenleme şöyledir:

Muallimin müstesna olmak üzere merkezden mansup bilûmum memurin ile müftiler, hükkâm ve müddeiumumiler ve belediye reisleri müntahibi sani intihabına mübaşeretten iki ay evvel istifa etmiş olmadıkça mahalli memuriyetlerinin dahil bulunduğu dairei intihabiyeden mebus intihap olunamıyacakları gibi ordu, kolordu, fırka kumandanlariyle bilûmum ahzı asker ve kalem ve şube reisleri jandarma alay, tabur ve bölük kumandanları dahi mevkii memuriyetlerinin dahil bulunduğu dairei intihabiyede mebus intihap edilemezler. Aksi takdirde intihabı vâki muteber olmaz.

Müntahabı sanilik ile ilgili düzenlemenin tartışmalarında Kütahya mebusu Besim Atalay Bey, söz konusu iki dereceli seçimin milletin görüşünü tam yansıtmadığını, ikinci seçmenlerin oy kullanırken karar değiştirmelerinden ötürü sıkıntılar çıktığını ve bu nedenle tek dereceli seçime geçilmesini önerecektir. Müntahibi sanileri düzenleyen maddenin tayyedilerek, yerine “intihabat bir derecelidir” demenin daha uygun olacağını dile getirecektir. Karahisarı Sahib mebusu Mehmed Şükrü Bey de Besim Atalay Bey’e katıldığını ifade ederek “Hâkimiyeti Milliyenin tamamen tecellisi, her halde her ferdin hakkı intihabını bizzat ve bilfiil istimaliyle meşruttur” diyecek, ama halkın iki dereceli seçime alışkın olması nedeniyle düzenlemeyi birden değiştirmenin uygulamada sakıncalara neden olacağını belirtecektir. Tartışmalar devam etse de söz konusu maddede ikinci seçmenle ilgili bir değişiklik yapılmamıştır. Bir başka takrirle konu şöyle düzenlenmiştir:

Bir nahiye dahilinde bulunan nüfusu zükûrden her ikiyüz kişi için bir müntahibisani intihap olunur. Bu miktardan fazlası için berveçhi âti muamele ifa olunur. Üç yüze kadar bir, üç yüz birden beş yüze kadar iki, beş yüz birden yedi yüze kadar üç ilh müntahibisani intihap olunur.

Görüşmelerde dikkat çeken bir konu da kanunun icrasından kimin sorumlu olacağıyla ilgilidir. Teklifte konu “İş bu kanun Büyük Millet Meclisi tarafından icra olunur.” biçiminde düzenlense de buna itirazlar olmuş ve seçimi yönetecek olan kurumun İcra Vekilleri Heyeti ya da Adliye veya Dahiliye Vekaletleri olması gerektiği savunulmuştur. Diğer görüş ise İcra Vekilleri Heyeti’nin ya da herhangi bir Vekaletin seçim döneminde ortaya çıkacak herhangi bir sorunla ilgili şikayeti çözebilmek için Meclise ihtiyacı olduğunu, Heyeti Vekile’nin kendi başına yasa çıkaramayacağı için konunun Meclisçe görüşülmesinin zorunlu olmasından hareketle icra merciinin Meclis olması gerektiğini savunmaktadır. Tartışmalar büyümüş ve verilen takrirlerin hiçbiri kabul edilememiştir. Nihayetinde tayini esamiyle reye sunulması kabul edilmiş ve “İcra Vekilleri Heyeti kanunun icrasına memur olsun” ya da “olmasın” seçenekleri oylanmıştır. Sonuç olarak İcra Vekilleri Heyeti’nin kanunun uygulanmasında memur olması 67 ret ve 5 çekimsere karşı 114 oyla kabul edilmiştir.

Yeni seçim kararı alınıp gündemdeki önemli konular bir an önce yasalaştırılmaya çalışılırken mebusların izin meselesi gündeme gelmiştir. Kendi seçim bölgelerine gitmek isteyen mebusların büyük kısmı topluca izin almaya çalışmış, Meclis de çalışamaz hale gelmiştir. Normalde çalışmaya devam edecek olan Meclis, son toplantısını 16 Nisan’da yapacak ve 11 Ağustos’a kadar toplanamayacaktır.19

Seçim çalışmaları Hakimiyeti Milliye’den takip edildiğinde ilk olarak 6 Nisan tarihinde Dahiliye Vekili’nin seçimle ilgili Vatan Gazetesi muhabirine yaptığı bir açıklama karşımıza çıkmaktadır (s. 1). Seçimle ilgili genel bir bilgi veren Vekil, "Meclis müdafaai memlekete münhasır olan ilk vazifesini ima ve ikmal etmiştir [tamamlamıştır]. Bundan sonra sulh halinde çalışılması lazım gelen iktisadi bir devre açılmıştır." diyecektir. Yeni devreye yeni bir Meclisle girmek gerektiği yönündeki görüşü Meclisteki tartışmalarla koşutluk göstermektedir. Sonrasında 9 Nisan tarihinde ünlü 9 umdenin [prensip] yayınlandığı görülecektir. (bkz Ek-1)

Umdeler “Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Reisi Gazi Mustafa Kemal" imzasıyla yayınlanmakta olup bir çeşit seçim ilkeleri dizisi gibi görünmektedir. Sonrasında, umdeler “Zaferden saadete ulaşmak için etrafında toplanacağımız umdeler” başlığıyla verilmeye devam edilecektir. 9 ilkenin yanında bir de ek olarak sulh hakkındaki görüşün de ifade edildiği bir madde bulunmaktadır.20 Maddeler hakimiyeti milliye anlayışına değinmekte, aynı zamanda mali, iktisadi ve siyasi kimi konular hakkında vaatte bulunmaktadır.

29 Nisan1923 günlü Hakimiyeti Milliye’de Dahiliye Vekaleti’nden yapılan bir açıklama yer almaktadır. Nüfus ve yerleşim göz önünde bulundurularak, mebus sayıları belirlenerek yapılan açıklamada toplamda yeni seçimle 306 mebus çıkacağı, mebusların 285'inin Anadolu'ya 21'inin İstanbul'a ait olacağı bildirilmektedir. Osmanlı’dan kalma bir seçim kanunu uygulandığından, o kanunda değişiklik getiren kanunun Meclis görüşmelerinde Osmanlı’dan bu yana azalan nüfusun doğru temsilinin sağlanması önerilmiş ve eski kanunun uygulanmasıyla Meclis’in ancak 90 ila 100 üye arasında mebusa sahip olacağı belirtilmişti. Yapılan değişiklikle beraber bu sorunun aşıldığı anlaşılmaktadır.

Dikkat çeken bir konu Mustafa Kemal’in iki kez seçilmesi olmuştur. Buna göre başta İzmirliler de Mustafa Kemal’in İzmir adayı olmasını istemişler21 ama seçim sonuçları geldiğinde Ankara ve İzmir olmak üzere iki defa mebusluk kazanıldığı anlaşılmıştır. Bunun üzerine birkaç farklı öneri gelecek Mustafa Kemal’in hem İzmir hem de Ankara mebusu olması önerilecekse de bu kabul edilmeyecek, tartışmalar sonrasında tercih Mustafa Kemal’e bırakılacaktır. Nihayetinde ise Mustafa Kemal Ankara mebusu olacak ve İzmir’deki eksik mebusluk için yeni bir seçim yapılacaktır. O seçim sonrasında Osmanzade Hamdi Bey İzmir mebusu olacaktır.22

Seçim sonuçları Haziran ayında gelmeye başlayacaktır. Buna göre ilk seçim sonucu Biga’dan gelecektir.23 Sonrasında da günlük seçim sonucu belli olan yerlerden seçilenlerin listesi yayınlanacaktır. Bunun yanında kadınların “zaferini” anlatan kimi haberler de seçim süresince çıkmaktadır. Kadınların seçme ve seçilme hakları bulunmasa da kimi yörelerde müntahibi saniler, bazı isimlere oy verecektir. Örneğin Latife Hanım Elaziz’de 46 oy almış görünmektedir. Habere göre Latife Hanım yekunda 146 oy almış bulunmaktadır. Oy alanlar arasında Halide Edip de vardır. Gazete, bu durumu “Türk kadınının zaferi” olarak nitelemektedir.24

Seçimle ilgili bir diğer ilginç konu İttihat ve Terakki Partisi hakkında Mustafa Kemal’e sorulan sorudur.25 Habere göre mevcut hükümetle İttihat ve Terakki Partisi’nin işbirliği yapacağına ilişkin haberlerin dolaştığı bildirilmekte, bu meselenin Mustafa Kemal’e sorulduğu anlaşılmaktadır. Mustafa Kemal ise, o partinin kendini feshettiğini ve kendilerinin de dahil olduğu çok sayıda üyesinin yeni oluşumlara gittiğini, böyle bir fırkanın artık olmadığını ve herhangi bir temsilciyle de görüşme yapmadığını beyan edecektir. Partiler söz konusu olduğunda seçim sonrasında doğrudan bir grup kalmadığı söylenebilir. Birinci Meclis içerisinde var olduğu söylenen ikinci grup seçimde genel olarak etkisiz kalmıştır. Net bir gruplaşma olmadığından doğrudan partileşme ya da lider seçip aday belirleme gibi bir sürece gidemedikleri anlaşılmakta olup, bu grubun seçimde bir varlık gösteremediği görülmektedir.

Seçimin sonlarına doğru Halk Fırkası’nın bir araya gelmeye başladığı söylenebilir. 8 Ağustos tarihli bir habere göre Ankara'da bulunan Halk Fırkası mebusları ilk defa toplanacaklardır. Seçimlerin başlamasından bu yana seçilen mebus sayısının da 270 olduğu haberde bildirilmektedir.26 Yeni Meclisin açılışı da 11 Ağustos günü yapılacak ve mebusların faaliyetleri başlayacaktır.


Yüklə 484,29 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin