ALLAH'ın yarattığı şeylere bakmıyorlar mı ki, gölgeleri ALLAH'a secde ederek sağdan ve soldan sürünerek gidip gelir
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Onlar, Allah'ın yarattığı birtakım şeyleri görmediler mi ki? Gölgeleri Allah'ın kudretine boyun eğip secde ederek, sağa sola döner, dolaşır.
Süleyman Ateş Meali
Allah'ın yarattığı şeylerin gölgelerinin dahi nasıl sağdan, soldan sürünüp Allah'a secde ederek döndüğünü görmediler mi? (Her şeyin gölgesi yerde uzanıp kısalarak hep Allah'a secde etmektedir).
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bakıp görmediler mi, Allah'ın yarattığı şeylerin gölgeleri bile, sağ ve sollarından boyunları bükük bir halde, Allah için secdelere kapanarak dönüyor.
Yusuf Ali (English)
Do they not look at Allah.screation, (even) among (inanimate) things-(2074) How their (very) shadowsturnround, fromtherightandtheleft, prostratingthemselvesto Allah, andthat in thehumblestmanner? *
M. Pickthall (English)
Havethey not observedallthingthat Allah hathcreated, how theirshadowsinclinetotherightandtotheleft, makingprostrationunto Allah, andtheyarelowly?
Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler Allah'a secde ederler ve büyüklük taslamazlar.
Edip Yüksel Meali
Göklerde ve yerde bulunan tüm yaratıklar ve melekler ALLAH'a secde ederler ve büyüklük taslamazlar. *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Göklerde ve yer yüzünde bulunan canlılar ve bütün melekler, kibirlenmeden Allah'a secde ederler.
Süleyman Ateş Meali
Göklerde ve yerde bulunan canlıların, meleklerin hepsi Allah'a secde ederler, onlar asla büyük taslamazlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Göklerdeki ve yerdeki canlı şeyler de melekler de yalnız Allah'a secde ederler ve hiç de büyüklük taslamazlar.
Yusuf Ali (English)
Andto Allah dothobeisanceallthat is in theheavensand on earth, whethermoving (living) creatures(2075) ortheangels: fornonearearrogant (beforetheirLord). *
M. Pickthall (English)
Andunto Allah makethprostrationwhatsoever is in theheavensandwhatsoever is in theearth of livingcreatures, andtheangels (also), andtheyare not proud
Yeḣâfûne rabbehum min fevkihim veyef’alûne mâ yu/merûn(e)
Ali Bulaç Meali
Üstlerinden (her an bir azab göndermeye kadir olan) Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyi yaparlar.
Edip Yüksel Meali
Kendilerinden çok yüce olan Rab'lerini sayarlar ve kendilerine emredileni uygularlar.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Kendilerine hakim olan Rabblerinden korkarlar ve emrolundukları her şeyi yaparlar.
Süleyman Ateş Meali
Üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve emredildikleri şeyi yaparlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Üstlerinde egemen olan Rablerinden ürperirler ve emredildikleri şeyi yaparlar.
Yusuf Ali (English)
They all revere their Lord,(2076) high above them, and they do all that they are commanded. *
M. Pickthall (English)
They fear their Lord above them, and do what they are hidden.
Necm Suresi 62
فَاسْجُدُوا
haydi secde edin
لِلّٰهِ
Allah\a
وَاعْبُدُوا ۩
ve kulluk edin
Türkçe Transcript (*)
Fescudû li(A)llâhi va’budû
Ali Bulaç Meali
Hemen, Allah'a secde edin ve (yalnızca O'na) kulluk edin.
Edip Yüksel Meali
Haydi ALLAH'a secde edin, kulluk edin.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Haydi Allah için secdeye kapanın ve O'na kulluk edin.
Süleyman Ateş Meali
Haydi Allah'a secde edin ve kulluk edin!
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Artık Allah için secdeye kapanın, ibadet edin/iş yapıp değer üretin!
Yusuf Ali (English)
But fall ye down in prostration to Allah, and adore (Him)!(5126) *
M. Pickthall (English)
Rather prostrate yourselves before Allah and serve Him.
Nisâ Suresi 101
وَإِذَا
zaman
ضَرَبْتُمْ
sefere çıktığınız
فِي الْأَرْضِ
yeryüzünde
فَلَيْسَ
yoktur
عَلَيْكُمْ
size
جُنَاحٌ
bir günah
أَنْ تَقْصُرُوا
kısaltmanızdan ötürü
مِنَ الصَّلَاةِ
namazı
إِنْ
eğer
خِفْتُمْ
korkarsanız
أَنْ يَفْتِنَكُمُ
size bir kötülük yapmalarından
الَّذِينَ كَفَرُواۚ
inkar edenlerin
إِنَّ
muhakkak ki
الْكَافِرِينَ
kafirler
كَانُوا لَكُمْ
sizin
عَدُوًّا
düşmanınızdır
مُبِينًا
açık
Türkçe Transcript (*)
Ve-iżâ darabtum fî-l-ardi feleyse ‘aleykum cunâhun en taksurû mine-ssalâti in ḣiftum en yeftinekumu-lleżîne keferû(c) inne-lkâfirîne kânû lekum ‘aduvven mubînâ(n)
Ali Bulaç Meali
Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
Edip Yüksel Meali
Yeryüzünde savaş için yolculuğa çıktığınız zaman inkarcıların size saldırmasından korkuyorsanız namazı kısaltmanızda bir sakınca yok. Kuşkusuz inkarcılar sizin açık düşmanınızdır *
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
Süleyman Ateş Meali
Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman inkar edenlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Muhakkak ki kafirler, sizin açık düşmanınızdır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı/duayı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, inkârcı nankörler sizin için açık bir düşmandırlar.
Yusuf Ali (English)
When ye travel through the earth, there is no blame on you if ye shorten your prayers,(617) for fear the Unbelievers May attack you: For the Unbelievers are unto you open enemies. *