'Bana ancak, yalnızca apaçık bir uyarıcı olduğum vahyolunmaktadır.'
Edip Yüksel Meali
"Apaçık bir uyarıcı olduğum için bana vahyediliyor."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
"Ancak ben açıktan açığa korkutmakla görevli olduğum için o bilgi bana vahyediliyor."
Süleyman Ateş Meali
Ben ancak apaçık bir uyarıcı olduğum için (bu bilgi) bana vahyediliyor. *
Yaşar Nuri Öztürk Meali
"Bana, sadece açık bir uyarıcı olduğum vahyediliyor."
Yusuf Ali (English)
´Only this has been revealed to me: that I am to give warning plainly and publicly."(4224) *
M. Pickthall (English)
It is revealed unto me only that I may be a plain warner.
Sâd Suresi 71
اِذْ
hani
قَالَ
demişti ki
رَبُّكَ
Rabbin
لِلْمَلٰٓئِكَةِ
meleklere
اِنّ۪ي
ben
خَالِقٌ
yaratacağım
بَشَراً
bir insan
مِنْ ط۪ينٍ
çamurdan
Türkçe Transcript (*)
İż kâle rabbuke lilmelâ-iketi innî ḣâlikun beşeran min tîn(in)
Ali Bulaç Meali
Hani Rabbin meleklere: 'Gerçekten ben, çamurdan bir beşer yaratacağım' demişti.
Edip Yüksel Meali
Rabbin meleklere demişti ki, "Balçıktan bir insan yaratacağım."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratmaktayım."
Süleyman Ateş Meali
Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım."
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım."
Yusuf Ali (English)
Behold, thy Lord said(4225) to the angels: "I am about to create man from clay:(4226) *
M. Pickthall (English)
When thy Lord said unto the angels: lo! I am about to create a mortal out of mire,
Sâd Suresi 72
فَاِذَا
zaman
سَوَّيْتُهُ
Onubiçimlendirdiğim
وَنَفَخْتُ
veüflediğim
ف۪يهِ
ona
مِنْ رُوح۪ي
ruhumdan
فَقَعُوا
Derhalkapanın
لَهُ
ona
سَاجِد۪ينَ
secdeye
Türkçe Transcript (*)
Fe-iżâ sevveytuhu venefaḣtu fîhi min rûhî feka’û lehu sâcidîn(e)
Ali Bulaç Meali
'Onu bir biçime sokup, ona ruhumdan üflediğim zaman siz onun için hemen secdeye kapanın.'
Edip Yüksel Meali
"Onu düzenlediğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman ona secdeye kapanın."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
"Onu tesviye edip, düzeltip de ruhumdan ona üfledim mi derhal ona secdeye kapanın."
Süleyman Ateş Meali
Onu biçimlendirip ona ruhumdan üflediğim zaman derhal ona secdeye kapanın!
Yaşar Nuri Öztürk Meali
"Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin!"
Yusuf Ali (English)
"When I have fashioned him (in due proportion) and breathed into him of My spirit,(4227) fall ye down in obeisance unto him." *
M. Pickthall (English)
And when I have fashioned him and breathed into him of My spirit, then fall down before him prostrate,
Sâd Suresi 73
فَسَجَدَ
secde ettiler
الْمَلٰٓئِكَةُ
meleklerin
كُلُّهُمْ
hepsi
اَجْمَعُونَۙ
tüm olarak
Türkçe Transcript (*)
Fesecede-lmelâ-iketu kulluhum ecme’ûn(e)
Ali Bulaç Meali
Meleklerin hepsi topluca secde etti;
Edip Yüksel Meali
Tüm melekler ona secdeye kapandı;
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.
Süleyman Ateş Meali
Meleklerin hepsi tüm olarak secde ettiler.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde etmişlerdi.
Yusuf Ali (English)
So the angels prostrated themselves, all of them together:
M. Pickthall (English)
The angels fell down prostrate, every one.
Sâd Suresi 74
اِلَّٓا
yalnız hariç
اِبْل۪يسَۜ
İblis
اِسْتَكْـبَرَ
büyüklük tasladı
وَكَانَ
ve oldu
مِنَ الْكَافِر۪ينَ
kafirlerden
Türkçe Transcript (*)
İllâ iblîse-stekbera vekâne mine-lkâfirîn(e)
Ali Bulaç Meali
Yalnız İblis hariç. O büyüklendi ve kafirlerden oldu.
Edip Yüksel Meali
Ancak İblis hariç. Büyüklük tasladı ve nankör oldu.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Yalnız İblis etmedi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.
Süleyman Ateş Meali
Yalnız İblis etmedi, büyüklük tasladı ve kafirlerden oldu.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
İblis etmemişti. O, kibre sapmış ve inkârcılardan olmuştu.
Yusuf Ali (English)
Not so Iblis: he was haughty, and became(4228) one of those who reject Faith. *
M. Pickthall (English)
Saving Iblis, he was scornful and became one of the disbelievers.
Sâd Suresi 75
قَالَ
dedi ki
يَٓا اِبْل۪يسُ
ey İblis
مَا
nedir?
مَنَعَكَ
seni alıkoyan
اَنْ تَسْجُدَ
secde etmekten
لِمَا خَلَقْتُ
yarattığıma
بِيَدَيَّۜ
iki elimle
اَسْتَكْـبَرْتَ
büyüklük mü tasladın?
اَمْ
yoksa
كُنْتَ
(mi) oldun?
مِنَ الْعَال۪ينَ
yücelerden
Türkçe Transcript (*)
Kâle yâ iblîsu mâ mene’ake en tescude limâ ḣalektu biyedey(ye)(s) estekberte em kunte mine-l’âlîn(e)
Ali Bulaç Meali
(Allah) Dedi ki: 'Ey İblis, ellerimle yarattığıma seni secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa yüksekte olanlardan mı oldun?'
Edip Yüksel Meali
"Ey İblis, ellerimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Büyüklük mü tasladın? Yoksa baş mı kaldırdın?" dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Allah: "Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?" dedi.
Süleyman Ateş Meali
(Rabbin ona) Dedi ki: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Büyüklük mü tasladın, yoksa yücelerden mi oldun?"
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Allah dedi: "Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi? Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?"
Yusuf Ali (English)
((Allah)) said: "O Iblis! What prevents thee from prostrating thyself to one whom I have created with My hands?(4229) Art thou haughty? Or art thou one(4230) of the high (and mighty) ones?" *
M. Pickthall (English)
He said: O Iblis! What hindereth thee from falling prostrate before that which I have created with both My hands? Art thou too proud or art thou of the high
Sâd Suresi 76
قَالَ
dedi
اَنَا۬
ben
خَيْرٌ
iyiyim
مِنْهُۜ
ondan
خَلَقْتَن۪ي
beni yarattın
مِنْ نَارٍ
ateşten
وَخَلَقْتَهُ
onu ise yarattın
مِنْ ط۪ينٍ
çamurdan
Türkçe Transcript (*)
Kâle enâ ḣayrun minh(u)(s)ḣalektenî min nârin ve ḣalektehu min tîn(in)
Ali Bulaç Meali
Dedi ki: 'Ben ondan daha hayırlıyım; sen beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.'
Edip Yüksel Meali
"Ben ondan daha üstünüm," dedi, "Beni ateşten yarattın, onu ise balçıktan yarattın."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İblis dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."
Süleyman Ateş Meali
Dedi: "Ben ondan iyiyim. Beni ateşten, onu çamurdan yarattın."
Yaşar Nuri Öztürk Meali
İblis dedi: "Ben ondan hayırlıyım! Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın."
Yusuf Ali (English)
(Iblis) said: "I am better than he: thou createdst me from fire, and him thou createdst from clay."
M. Pickthall (English)
He said: I am better than him. Thou createdst me off fire, whilst him Thou didst create of clay.
Sâd Suresi 77
قَالَ
buyurdu ki
فَاخْرُجْ
haydi çık
مِنْهَا
oradan
فَاِنَّكَ
sen
رَج۪يمٌۚ
kovuldun
Türkçe Transcript (*)
Kâle faḣruc minhâ fe-inneke racîm(un)
Ali Bulaç Meali
(Allah) Dedi ki: 'Öyleyse oradan (cennetten) çık, artık sen kovulmuş bulunuyorsun.'
Edip Yüksel Meali
"Çık oradan," dedi, "Sen kovuldun."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Allah: "Hemen çık oradan, artık sen kovuldun."
Süleyman Ateş Meali
Buyurdu ki: "Haydi çık oradan, sen kovuldun!"
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Buyurdu: "Hadi, çık oradan! Sen kovulmuş birisin."
Yusuf Ali (English)
((Allah)) said: "Then get thee out from here: for thou art rejected, accursed.
M. Pickthall (English)
He said: Go forth from hence, for lo! thou art outcast,
Sâd Suresi 78
وَاِنَّ
ve şüphesiz
عَلَيْكَ
üzerinedir
لَعْنَت۪ٓي
lanetim
اِلٰى
kadar
يَوْمِ
gününe
الدّ۪ينِ
ceza
Türkçe Transcript (*)
Ve-inne ‘aleyke la’netî ilâ yevmi-ddîn(i)
Ali Bulaç Meali
'Ve şüphesiz, din (kıyametteki hesap) gününe kadar benim lanetim senin üzerinedir.'
Edip Yüksel Meali
"Yargı Gününe kadar lanetimi hakettin."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
"Ve elbette lanetim ceza gününe kadar senin üzerindedir." buyurdu.
Süleyman Ateş Meali
Ta ceza gününe kadar lanetim üzerinedir!
Yaşar Nuri Öztürk Meali
"Din gününe kadar lanetim üzerinedir."
Yusuf Ali (English)
"And My curse shall be on thee till the Day(4231) of Judgment." *
M. Pickthall (English)
And lo! My curse is on thee till the Day of Judgment.
Sâd Suresi 79
قَالَ
dedi
رَبِّ
Rabbim
فَاَنْظِرْن۪ٓي
Öyleysebana süre ver
اِلٰى
kadar
يَوْمِ
güne
يُبْعَثُونَ
Yenidendirilecekleri
Türkçe Transcript (*)
Kâle rabbi feenzirnî ilâ yevmi yub’aśûn(e)
Ali Bulaç Meali
Dedi ki: 'Rabbim, öyleyse onların dirilecekleri güne kadar bana süre tanı.'
Edip Yüksel Meali
Dedi ki, "Rabbim, dirilecekleri güne dek beni ertele."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İblis: "Ya Rab! O halde insanların diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver." dedi.
Süleyman Ateş Meali
Rabbim, dedi, öyleyse yeniden dirilecekleri güne kadar bana süre ver.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Dedi: "Rabbim, o halde insanların diriltileceği güne kadar bana süre ver."
Yusuf Ali (English)
(Iblis) said: "O my Lord! Give me then respite(4232) till the Day the (dead) are raised." *
M. Pickthall (English)
He said: My Lord! Reprieve me till the day when they are raised.
Sâd Suresi 80
قَالَ
buyurdu
فَاِنَّكَ
haydi sen
مِنَ الْمُنْظَر۪ينَۙ
süre verilenlerdensin
Türkçe Transcript (*)
Kâle fe-inneke mine-lmunzarîn(e)
Ali Bulaç Meali
Dedi ki: 'O halde, süre tanınanlardansın.'
Edip Yüksel Meali
Dedi ki, "Sana süre verilmiştir;"
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu.
Süleyman Ateş Meali
Buyurdu: "Haydi sen süre verilenlerdensin."
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Buyurdu: "Peki, süre verilenlerdensin."
Yusuf Ali (English)
(Allah) said: "Respite then is granted thee-
M. Pickthall (English)
He said: Lo! thou art of those reprieved
Sâd Suresi 81
اِلٰى
kadar
يَوْمِ
gününe
الْوَقْتِ
vaktin
الْمَعْلُومِ
belli
Türkçe Transcript (*)
İlâ yevmi-lvakti-lma’lûm(i)
Ali Bulaç Meali
'Bilinen vaktin gününe kadar.'
Edip Yüksel Meali
"Bilinen vaktin gününe kadar."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Allah: "Haydi belirli bir vakte kadar mühlet verilenlerdensin" buyurdu.
Süleyman Ateş Meali
O belli vaktin gününe kadar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
"O bilinen güne kadar."
Yusuf Ali (English)
"Till the Day of the Time Appointed."(4233) *
M. Pickthall (English)
Until the day of the time appointed.
Sâd Suresi 82
قَالَ
dedi
فَبِعِزَّتِكَ
senin izzetine and olsun ki
لَاُغْوِيَنَّهُمْ
onları azdıracağım
اَجْمَع۪ينَۙ
tümünü
Türkçe Transcript (*)
Kâle febi’izzetike leuġviyennehum ecma’în(e)
Ali Bulaç Meali
Dedi ki: 'Senin izzetin adına andolsun, ben, onların tümünü mutlaka kışkırtıp azdıracağım.'
Edip Yüksel Meali
Dedi ki, "Büyüklüğüne andolsun, tümünü azdıracağım."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İblis: "Öyle ise izzet ve şerefine yemin ederim ki, ben onların hepsini mutlaka aldatır, saptırırım."
Süleyman Ateş Meali
(İblis) Dedi: "Senin izzet ve şerefine and olsun ki, onların tümünü azdıracağım."
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Dedi: "Kudret ve şerefine yemin olsun ki, onların tümünü azdıracağım."
Yusuf Ali (English)
(Iblis) said: "Then, by Thy Power,(4234) I will put them all in the wrong,-(4235) *
M. Pickthall (English)
He said: Then, by Thy might, I surely will beguile them every one,
Sâd Suresi 83
اِلَّا
yalnız hariç
عِبَادَكَ
kulların
مِنْهُمُ
onlardan
الْمُخْلَص۪ينَ
ihlaslı
Türkçe Transcript (*)
İllâ ‘ibâdeke minhumu-lmuḣlasîn(e)
Ali Bulaç Meali
'Ancak onlardan, muhlis olan kulların hariç.'
Edip Yüksel Meali
"Ancak onlardan kendilerini sadece sana adayan kulların hariç."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
"Ancak içlerinden ihlas ile seçilmiş has kulların müstesna" dedi.
Süleyman Ateş Meali
Yalnız onlardan ihlaslı kulların(a dokunmayacağım).
Yaşar Nuri Öztürk Meali
"İçlerinden sadece samimi, seçkin kullar dışta kalacaktır."
Bizim ayetlerimize, ancak kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, Rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayan (müstekbir olmayan)lar iman eder.
Edip Yüksel Meali
Ayet ve mucizelerimize gerçekten inananlar, onları işittikleri zaman secdeye varırlar ve büyüklük taslamadan Rab'lerini yüceltirler.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Bizim âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, onlarla kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar.
Süleyman Ateş Meali
Bizim ayetlerimize o kimseler inanırlar ki onlar, kendilerine öğüt verildiği zaman derhal secdeye kapanırlar; Rablerini överek tesbih ederler, büyüklük taslamazlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bizim ayetlerimize o kimseler inanır ki, onlarla kendilerine öğüt verildiğinde, secdelere kapanırlar ve hiç böbürlenmeyerek Rablerine hamd ile tespih ederler.
Yusuf Ali (English)
Only those believe in Our Signs, who, when they are recited to them, fall down in adoration,(3647) and celebrate the praises of their Lord, nor are they (ever) puffed up with pride. *
M. Pickthall (English)
Only those believe in Our revelations who, when they are reminded of them, fall down prostrate and hymn the praise of their Lord, and they are not scornful,
Şu’arâ Suresi 218
اَلَّذ۪ي
ki O
يَرٰيكَ
seni görür
ح۪ينَ
zaman
تَقُومُۙ
namaza durduğun
Türkçe Transcript (*)
Elleżî yerâke hîne tekûm(u)
Ali Bulaç Meali
Kıyam ettiğin zaman seni görüyor.
Edip Yüksel Meali
O ki (ibadet ve düşünme için) kalktığın/uyandığın zaman seni görür.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
O ki, (gece namaza) kalktığın zaman seni görüyor.
Süleyman Ateş Meali
O, seni görür: Namaza durduğun zaman,
Yaşar Nuri Öztürk Meali
O ki görüyor seni kıyam ettiğin zaman.
Yusuf Ali (English)
Who seeth thee standing forth (in prayer),
M. Pickthall (English)
Who seeth thee when thou standest up (to pray)
Şu’arâ Suresi 219
وَتَقَلُّبَكَ
ve eğilip doğrulurken
فِي السَّاجِد۪ينَ
secde edenler içinde
Türkçe Transcript (*)
Vetekallubeke fî-ssâcidîn(e)
Ali Bulaç Meali
Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da.
Edip Yüksel Meali
Ve senin secde edenler arasındaki hareketini de.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Ve secde edenler arasında dolaşmanı da (görüyor.)
Süleyman Ateş Meali
Ve secde edenler arasında eğilip doğrulurken.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Görüyor nasıldır secde edenler içinde dolaşman.
Yusuf Ali (English)
And thy movements among those who prostrate themselves.(3235) *
M. Pickthall (English)
And (seeth) thine abasement among those who fall prostrate (in worship).
(Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiliği emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'ın hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarının ölçülerine riayet edenler)dır. Müjde ver o müminlere, müjde!
Those that turn (to Allah)(1363) in repentance; that serve Him, and praise Him; that wander in devotion to the cause of Allah,: that bow down and prostrate themselves in prayer; that enjoin good and forbid evil; and observe the limit set by Allah.- (These do rejoice). So proclaim the glad tidings to the Believers. *
M. Pickthall (English)
(Triumphant) are those who turn repentant (to Allah), those who serve (Him), those who praise (Him), those who fast, these who bow down, those who fall prostrate (in worship), those who enjoin the right and who forbid the wrong and those who keep the limits (ordained) of Allah And give glad tidings to believers!
Hani Yusuf babasına: 'Babacığım, gerçekten ben (rüyamda) onbir yıldız, güneşi ve ayı gördüm; bana secde etmektelerken gördüm' demişti.
Edip Yüksel Meali
Yusuf, bir zamanlar babasına: "Babacığım, on bir gezegeni, güneşi ve ay'ı gördüm, onların bana secde ettiklerini gördüm," dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Hani bir vakitler Yusuf, babasına demişti ki: "Babacığım, ben rüyada onbir yıldızla güneşi ve ayı bana secde ederken gördüm."
Süleyman Ateş Meali
Hani bir zaman Yusuf, babasına: "Babacığım demişti, ben (rü'yada) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm, bunların bana secde ettiklerini gördüm." demişti.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Bir vakit Yûsuf babasına şöyle demişti: "Babacığım, ben rüyada on bir yıldızla, Güneş'i ve Ay'ı gördüm; onları bana secde ediyorlar gördüm."
Yusuf Ali (English)
Behold! Joseph said to his father: "O my father!(1632) I did see eleven stars and the sun and the moon: I saw them prostrate themselves to me!"(1633) *
M. Pickthall (English)
When Joseph said unto his father: O my father! Lo! I saw in a dream eleven planets and the sun and the moon, I saw them prostrating themselves unto me.
Yûsuf Suresi 100
وَرَفَعَ
çıkardı
أَبَوَيْهِ
ana-babasını
عَلَى
üstüne
الْعَرْشِ
tahtın
وَخَرُّوا
ve hepsi kapandılar
لَهُ
onun için
سُجَّدًاۖ
secdeye
وَقَالَ
ve dedi
يَا أَبَتِ
ey babacığım
هَٰذَا
işte bu
تَأْوِيلُ
yorumudur
رُؤْيَايَ
rü'yanın
مِنْ قَبْلُ
önceki
قَدْ
muhakkak
جَعَلَهَا
onu yaptı
رَبِّي
Rabbim
حَقًّاۖ
gerçek
وَقَدْ
ve gerçekten
أَحْسَنَ بِي
bana iyilik etti
إِذْ
zira
أَخْرَجَنِي
beni çıkardı
مِنَ السِّجْنِ
zindandan
وَجَاءَ
ve getirdi
بِكُمْ
sizi de
مِنَ الْبَدْوِ
çölden
مِنْ بَعْدِ
sonra
أَنْ نَزَغَ
fitne soktuktan
الشَّيْطَانُ
şeytan
بَيْنِي
benimle
وَبَيْنَ
arasına
إِخْوَتِيۚ
kardeşlerim
إِنَّ
gerçekten
رَبِّي
Rabbim
لَطِيفٌ
çok ince düzenler
لِمَا يَشَاءُۚ
dilediği şeyi
إِنَّهُ
şüphesiz O
هُوَ
O
الْعَلِيمُ
bilendir
الْحَكِيمُ
her şeyi yerli yerince yapandır
Türkçe Transcript (*)
Verafe’a ebeveyhi ‘alâ-l’arşi veḣarrû lehu succedâ(en)(s) vekâle yâ ebeti hâżâ te/vîlu ru/yâye min kablu kad ce’alehâ rabbî hakkâ(an)(s) vekad ahsene bî iż aḣracenî mine-ssicni vecâe bikum mine-lbedvi min ba’di en nezeġa-şşeytânu beynî vebeyne iḣvetî(c) inne rabbî latîfun limâ yeşâ(u)(c) innehu huve-l’alîmu-lhakîm(u)
Ali Bulaç Meali
Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: 'Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O'dur.'
Edip Yüksel Meali
Ana ve babasını tahtın üzerine kaldırdı. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: "Babacığım, bu, önceden görmüş bulunduğum rüyanın gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçekleştirdi. şeytan, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra O beni hapishaneden çıkararak ve sizi çölden getirerek bana iyilikte bulundu. Gerçekten Rabbim dilediğine karşı çok şefkatlidir. O, Bilendir, Bilgedir."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Anasıyla babasını yüksek bir taht üzerine oturttu ve hepsi birden Yusuf için secdeye kapandılar. Bunun üzerine Yusuf dedi ki: "İşte bu durum, o rüyamın çıkmasıdır. Gerçekten Rabbim onu hak rüya kıldı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni zindandan çıkarmakla ve sizi çölden getirmekle Rabbim bana hakikaten ihsan buyurdu. Doğrusu Rabbim dilediğine lutfunu ihsan eder. Şüphesiz O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir."
Süleyman Ateş Meali
Ana-babasını tahtın üstüne çıkardı ve hepsi onun için secdeye kapandılar (önünde saygı ile eğildiler. Yusuf): "Babacığım, dedi, işte bu, önceden (gördüğüm) rü'yanın yorumudur. Rabbim onu gerçek yaptı, bana iyilik etti; zira şeytan, benimle kardeşlerim arasına fitne soktuktan sonra O, beni zindandan çıkardı, sizi de çölden getirdi. Gerçekten Rabbim dilediği şeyi çok ince düzenler. O, (her tedbiri) bilen, her şeyi yerli yerince yapandır."
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Ana-babasını tahtın üstüne çıkardı. Hepsi, Yûsuf'un önünde secde eder gibi eğildiler. Yûsuf dedi: "Babacığım, işte bu, benim önceden gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. O, bana çok güzel lütuflarda bulundu, şeytan, benimle kardeşlerim arasına yamukluk soktuktan sonra, O beni zındandan çıkardı. Sizi de çölden getirdi. Rabbim, dilediği şeyde çok ince lütuflar sergiliyor. Alîm olan O'dur, Hakîm olan O'dur."
Yusuf Ali (English)
And he raised his parents high on the throne (of dignity),(1779) and they fell down in prostration, (all) before him.(1779-A) He said: "O my father! this is the fulfilment of my vision of old! Allah hath made it come true! He was indeed good to me when He took me out of prison and brought you (all here)(1780) out of the desert, (even) after Satan had sown enmity between me and my brothers. Verily my Lord understandeth best the mysteries of all that He planneth to do, for verily He is full of knowledge and wisdom. *
M. Pickthall (English)
And he placed his parents on the dais and they fell down before him prostrate, and he said: O my father! This is the interpretation of my dream of old. My Lord hath made it true, and He hath shown me kindness, since He took me out of the prison and hath brought you from the desert after Satan had made strife between me and my brethren. Lo! my Lord is tender unto whom He will. He is the Knower, the Wise.