Seçimlerde Sosyalist Politika (Seçim Yazıları)


Dev-Genç’in Basübadelmevt’i



Yüklə 1,4 Mb.
səhifə14/54
tarix07.01.2018
ölçüsü1,4 Mb.
#37343
növüYazı
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   54

Dev-Genç’in Basübadelmevt’i


DEHAP çatısı altında seçimlere giren Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu’nun gerçek anlamı onun seçim başarı veya başarısızlıklarında aranmamalıdır. Onun gerçek anlamı onun niteliklerindedir. Bu nitelikler ise öyle hemen kolayca görülmezler, derinliklerinde gizlidir. Hatta öyledir ki, suda yaşayan balıkların suda olduklarını bilmemeleri gibi, o niteliklerin kendilerinde gerçekleştiği özneler bile bunun bilincinde olmayabilirler.

Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu, bir bakıma, 1968 yükselişinin öne çıkardığı ve bu yükselişi yaratan efsanevi Dev-Genç’in ölümden sonraki bir dirilişidir. Ama bunu görebilmek için, Tarihe başka türlü gözlüklerle, onun derinlerine inen ışınların dalga boyundan bakmayı bilmek gerekir.

Her yeni atılım, geçmişin geleneklerinde kendine bir katalizör bulur. Fransız ihtilalinin başlangıcına yol açan, Etejenero, aslında ilkel sosyalist kandaş demokrasisinin bir kalıntısıdır. Kral, borçları için destek aramak zorunda kalınca bu unutulmuş demokrasi kalıntısına baş vurmak zorunda kalmış ve bu da Fransız Devrimini ateşleyen fitil olmuştur.

İngiliz burjuva devrimi, Türkiye’nin Aleviliği gibi, Roma’nın yaşayan ruhu, Kilise tarafından uygarlaştırılamamış, Britanya Adalarının canlı eşitlikçi düzen kalıntılarının dinsel bir biçim altında görünüşünden başka bir şey olmayan, Püritenliğe dayanmıştır.

Kapitalizme de yine benzer şekilde, güçlü ilkel sosyalizm etkilerinin Protestanlık biçiminde ortaya çıktığı ülkelerde geçilebilmiştir. Weber’in dikkati çektiği, Protestanlık kapitalizm ilişkisi, aslında, İlkel Sosyalizm ve Kapitalizm ilişkisinin kafası üstüne koyulmuş bir biçiminden başka bir şey değildir. Eğer Protestan bir yaklaşım kendi başına kapitalizme geçişe olanak sağlasaydı, dünyanın en Protestan dini olan İslamiyet’in egemen olduğu yerlerde, İslamiyet’le birlikte kapitalizme geçilirdi.

Tarihe böyle bakacak gözleriniz varsa, Ekim devrimi, sadece giderek doğuya kayan burjuva devrimlerinin, burjuvazi ve proletaryanın gücündeki değişmelere bağlı olarak çıkan bir mantıki sonuç olarak değil, aynı zamanda, uygarlığa en geç geçen Slavların ve ondaki İlkel sosyalizm geleneklerinin modern sosyalizme geçiş için bir katalizatör olması olarak da görülebilir.

Benzer şekilde, Kürt Ulusal Hareketi, sadece geç kalmış bir ulusal hareket olarak değil, Orta Doğunun dağlık bölgelerinin, yani medeniyete uzak, dolayısıyla medenileşmemiş, henüz ilkel sosyalizm geleneklerinin güçlü olduğu bölgesinin bir halkının, ilkel sosyalizmden uygarlığa bir geçişi, bir tür “tarihsel bir devrim” olarak da görülebilir.

İşte böyle, olayların derinine inen, örneğin insanda, kendi benzerini üreten ilk molekülün damgasını, Big Bang’ın izlerini gören bir bakışla bakabilirseniz eğer, bu gün seçim için oluşan Blok’unda aynı zamanda, bir zamanların efsanevi Dev-Genç’in yeniden dirildiğini de görebilirsiniz.

Dev-Genç, 1968 yükselişinin ürünüdür. Ama bu yükselişin gerçek aktörleri, 1968’de, yani Dev-Genç’in henüz FKF olduğu zamanlarda, örgütün önünde değillerdi. 1968 kabarışının FKF organlarında yansıması, biraz gecikmeyle 69’da olmuştur. 1968’de İstanbul’da Devrimci Öğrenci Birliği, neredeyse tümüyle FKF’nin dışındaydı, Ankara’da da FKF’ye egemen olanlar, birinci kuşaktan, TİP yükselişinin ürünü, burjuva sosyalizmiyle damgalı olanlardı.

FKF’nin Dev-Genç adını aldığı Kongre’dedir örgütsel bir sembol olarak Dev-Genç’in doğuşu. Ama daha az bilineni bu doğuşun, o kongrede gerçekleşen iki kopuşla birlikte de gerçekleştiğidir. Bu Kongre TİP’liler ve bu günkü Doğu Perincek tayfasını oluşturan Beyaz Aydınlık’çılarla da bir kopuştur.

Daha sonra, Orduculur, Cepheciler, Mihriciler ve Doktorcular biçiminde ortaya çıkacak, dört temel eğilimin genel bir MDD bulutsusu içinde henüz kristalize olmadıkları, daha sonra ortaya ayrı politik çizgiler ve örgütler biçiminde çıkacak bu farkların, henüz bir üslup ve meşrep farkı gibi göründüğü, Dev-Genç’in başarıdan başarıya koştuğu 1970 yazının sonlarına kadar olan gerçek bir Dev-Genç dönemi vardır. Bu dönemde 68 kuşağının radikalizmi dinamizmi ile, eski kuşakların en iyi unsurlarının, Kıvılcımlı, Belli, Akşit gibilerin bir buluşması, bu buluşmanın aynı zamanda dünya işçi hareketinin en güçlü mirası Marksizm’le buluşmayla da çakışması vardır. Sonradan unutulmuş ve unutturulmuş bu dönemdir gerçek Dev-Genç.

(Elbette, istisna gibi görünenler de bu kuralı doğrular. TİKKO’yu oluşturanlar, Dev-Genç’e damgasını vuran şehirli kültüre duydukları tepkiyle, radikallikleriyle Dev-Genç içinde yer almaları gerekirken, Aydınlık saflarındadırlar. Ya da Dev-Genç’in yükselişinden etkilenen ve buna sempatiyle bakan TİP’liler de vardır Dev-Genç’in dışında kalan. Ama tarih kısa zamanda bu yanlış anlamaları giderecek ve onları gerçek yerlerine yaklaştıracaktır.)

İşte bu günkü Blok, aynı zamanda bu dönemin Dev-Genç’inin ölümden sonraki bir dirilişi, bu dönemin geleneklerinin yeniden canlanışıdır da. O gün Dev-Genç’in dışladıkları yine dışındadır. İsimlere ve örgütlere bakın, elde o dönemden ne kalmışsa aşağı yukarı tam kadro gene oradadır.

Ağacı tohumundan tanıyamıyorsanız meyvesinden tanıyın derler. Aydınlığın tohumuna bakılarak o gün söylenenler o ağacın bu günkü acı meyvelerinin bir tıpı tıpına bir tanımıdır. O zaman, artık tümüyle Dev-Genç’in dışında olan TİP’in geleneğinin karikatürleri ise, bu gün ya TKP olarak ya da ÖDP içinde ama Bloğun dışında yine aynı yerde bulunuyorlar. ÖDP’yi oluşturan Dev-Yol’un bir kısmı hiçbir zaman bu dönemin geleneklerini üzerinde taşımamıştır. Dev-Yol aslında o geleneklerden bir kopuşun eğilimi olmuştur. 74 sonrasında o geleneklerden koptuğu ölçüde etkisini arttırabilmiştir. O daha ziyade, 74 sonrası yükselişin kendi ürünüdür, sembollerinin resimlerini taşımıştır ama o dönemin geleneklerinin izlerinin taşıyıcısı değildir. O dönemin, Cephe’nin oluşumu sürecine denk gelen geleneklerinin taşıyıcısı daha ziyade Kurtuluş olmuştur.

Bu gelenekler uzun zaman, 74 sonrasının kabarışının dalgaları altında kaldı, 90’lar sonrasının gericiliği, özel savaşın yükselttiği milliyetçilik dalgaları altında epeyce eridi ve aşındı. Ama hiçbir zaman tümüyle yok olmadılar ve işte bu bloğun oluşumunda da görüldüğü, bloğun oluşumunun harekete geçirdiği gibi tekrar ortaya çıktılar.

Bu sadece bizim gözlemimiz ve yargımız da değil büyük bir olasılıkla. Örneğin Ertuğrul Kürkçü Bloğu destekleyenler olarak yapılan açıklamada “Bloğun Türkiye sosyalist hareketinin en canlı damarlarını da kendisiyle birlikte harekete geçirdiğini” söylüyor. Bu cümle, bu yazıda, örgütler ve eğilimlere denk düşen kavramlarla söylenenin, değişik ve dikkatli bir üslupla aynen söylenmesinden başka bir şey değildir.

Tabii değişen önemli bir şey var. 1968’in yükselttiği Dev Genç o yıllarda bütün haşmetiyle ortalığı kaplamışken, Kürt Hareketi onu dikkatli gözlerle izlemektedir, taşradan büyük şehre okumaya gelmiş siyasalın kantininde çalışan bir çaycı olarak. Şimdi ise, o çaycı, devasa bir güç olarak, kendisini yaratan geleneği canlandırıyor ve onun tekrar köklerine dönmesinin yolunu açıyor.

08 Ekim 2002 Salı

demir@comlink.de

http://www.comlink.de/demir/


Yüklə 1,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin