SöZCÜk düzeyinde anlam gerçek anlam


ÖYKÜNME: İmrenerek taklit etmektir. Başka birinin davranışlarını benimseme amacı ile olduğu gibi yinelemektir. NOT



Yüklə 1,11 Mb.
səhifə3/14
tarix21.08.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#73705
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14

31. ÖYKÜNME: İmrenerek taklit etmektir. Başka birinin davranışlarını benimseme amacı ile olduğu gibi yinelemektir.
NOT: Cümle anlamıyla ilgili olarak beğenme, üzülme, özlem, acıma, pişmanlık, ön yargı, kararsızlık, tehdit, öneri, genelleme, gerçekleşmemiş beklenti gibi kavramların varlığı ya da yokluğu sorulabilir.

Yürüyüşünde bile bir asalet var adamın.(beğenme)

Bu sanatçımız yıllarca yılmadan çalıştı, her çalışmasında yeni bir şeyler ortaya koydu, çağdaş ve evrensel bir çizgiye ulaştı. (beğenme)

Küstüğümüzü duyunca bizi barıştırır sanmıştım.(gerçekleşmemiş beklenti)

Buraya gelince bizi de ziyaret eder diyordum.(gerçekleşmemiş beklenti)

Dar günlerimizde bize yardım edeceğini düşünmüştük.(gerçekleşmemiş bek.)

Üzülerek söyleyeyim ki bu kampanya tutmayacak. (ön yargı)

Bu çocuk adam olmaz. (ön yargı)

İkisinin dostluğu fazla sürmez. (ön yargı)

Bizi görür görmez yine bağırıp çağıracak. (ön yargı)

Bu işte başarılı olacağından kuşkum yok. (ön yargı)

Şiir kitabın çok beğenilecek ve çok satılacak. (ön yargı)

Bu romanın bir de İngilizcesini okumanızın bakış açınızı değiştireceğini düşünüyorum. (öneri)

Akçakoca’ya gidince mutlaka uğrayın Ceneviz Kalesi’ne. (öneri)

Güzel şiir yazmak isteyenler, tüm şairleri okumanız çıkarınız gereğidir. (öneri)

Dünyanın bütün ülkelerinde polisiye romanlar çok satar. (genelleme)

Sıcak ülkelerin insanları heyecanlı olur. (genelleme)

Yazarlar, yaşlılık dönemlerinde üne kavuşurlar. (genelleme)



PARAGRAF DÜZEYİNDE ANLAM

Paragraf bir düşünceyi tam olarak anlatabilmek için bir araya getirilmiş cümleler topluluğudur.

Bir yazının bütünlük taşıyan en küçük bölümüdür.

Paragrafın bütün cümleleri aynı konuyu işler, aynı düşünceyi açıklar veya destekler.



PARAGRAF SORULARI ÇÖZÜLÜRKEN:

1. Mutlaka önce soru okunmalıdır.

2. Özel uyarılara dikkat edilmelidir. Soru cümlesinde altı çizilen ya da tırnak içine alınan  “-me/-ma, değildir, yoktur” gibi ek ve sözcüklere özellikle dikkat edilmelidir.

3. Anlatılanlar paragraf bütünlüğü içinde değerlendirilmelidir.

4. Ön yargılar ve kabuller bir tarafa bırakılmalı, yorum yapılmamalı ve sadece verilenler değerlendirilmelidir.

5. Paragrafta kendi doğrularımız değil, yazarın anlattıkları geçerlidir.

6. Paragrafları dudağımızla değil, gözlerimizle okumalıyız. Yapılan araştırmalar gözün okuma hızının, zihnin düşünme ve anlama hızına dudağınkinden daha yakın olduğunu ortaya çıkarmıştır.

ANLATIM TEKNİKLERİ:
1. ÖYKÜLEME (HİKÂYE ETME/ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM):
1. Bir olayın eylemler yardımıyla anlatılmasıdır.
2. Olay, zaman, yer ve kişiler öykülemenin ana unsurlarıdır.

3. Olayın olmadığı yerde öyküleme yoktur.


4. Ele alınanlar, hareket hâlinde yansıtılır.

5. Genellikle -di’li geçmiş zaman kullanılır.

6. Öyküleyici anlatım sanat metinlerinde ve öğretici metinlerde kullanılır.

7. Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi, görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır.

8. Öyküleme anlatım yönüyle betimlemeye benzer ancak betimlemede yazarın izlenimleri söz konusu iken öykülemede olayların aktarılması, durumların değişmesi ve zaman söz konusudur.

2. BETİMLEME (TASVİR ETME/BETİMLEYİCİ ANLATIM):
1. Varlıkların iç ve dış niteliklerinin, sıfatlar yardımıyla yazıya aktarılmasıdır.
2. Yazarın gördüklerini (gözlemlerini) okuyucunun gözünde canlanacak biçimde anlatmasıyla oluşur.

3. Betimleme yapıldığında kafamızda bir resim belirmelidir. (tasvir kelimelerle resim yapmadır.)

4. Betimlemede amaç, dış dünyayı duyular aracılığıyla algılamaktır.
5. Benzetmeler, mecazlı ifadeler, sıfatlar bolca kullanılır.
6. Betimleme ve öyküleme, yazılarda genelde iç içe kullanılır.
*İnsanların iç yapısını (kişilik özelliklerini) anlatan “ruhi”;

dış yapısını (fiziksel özelliklerini) anlatan “fiziki” betimlemeler vardır. Bunlara “Portre” de denir.

7. Çevrenin tanıtılması da betimlemedir.

8. Betimleme, ilk kez romantik sanatçılarda ortaya çıkmıştır. Çünkü dünya edebiyatında ilk kez onlar gerçek yaşamı, kişileri ve varlıkları ele alma gereği duymuşlardır.

Betimleme ikiye ayrılır:

a. AÇIKLAYICI BETİMLEME: Varlıkların yorum yapılmaksızın tanıtıldığı betimlemedir.

*Bilgi vermek amacıyla yazılır.


*Genel ayrıntılar üzerinde durulur.
*Ayrıntılar objektif şekilde verilir.
b. SANATSAL(İZLENİMSEL) BETİMLEME: Öznel yaklaşımlarla yapılan betimlemedir.

*İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır.


*Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur.
*Ayrıntılar sübjektif olarak verilir, amaç sanat yapmaktır.

3. AÇIKLAMA (AÇIKLAYICI ANLATIM):
1. Öğretmek, bilgi vermek ve tanıtmak amacıyla yazılan yazıların tekniğidir.
2. Ders kitaplarında, ansiklopedilerde bu biçim kullanılır.
3. Bu biçimde nesnellik ağır basar.
4. Konu, çeşitli yönleriyle ele alınır.
5. Yazar, bu biçimde değişik düşünceyi geliştirme yollarını kullanabilir. (Tanımlama, örneklendirme, karşılaştırma vs.)

6. Makale, eleştiri gibi yazılarda da bu teknik kullanılır.

7. Yazarda “Bu bilgileri ben biliyorum, okuyucu bilmiyor; anlatayım da öğrensin.” anlayışı vardır.

8. Klasik paragraflarda yani giriş, gelişme, sonuç cümlelerini içeren paragraflarda bu yönteme başvurulur.



4. TARTIŞMA (TARTIŞMACI ANLATIM):
1. Bu anlatım biçiminde, bir fikre karşı çıkılır.
2. Karşı çıkılan fikir, sanatçının fikirleriyle çürütülmeye çalışılır.
3. Okuyucunun konu hakkındaki fikri değiştirilmeye çalışılır.
4. Eleştirel yazılar bu teknikle yazılır.

5. İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türde işlenmeye daha elverişlidir.


6. Yazar değişik yöntemler kullanır, deliller getirir, ispatlar yapar ve parçanın sonunda kendi görüşünü haklı çıkarır.

5. DESTANSI (EPİK) ANLATIM:

1. Olağanüstü olaylar ve kişiler anlatılır.


2. Destan türünün yiğitçe havası vardır.
3. Tarihî konular ve kahramanlıklar işlenir.

4. Anlatımda abartıya yer verilebilir.


5. Şiir, destan, roman, hikâye, tiyatro, destansı anlatımın kullanıldığı türlerdir.

6. EMREDİCİ ANLATIM:
1. Dil alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılır.
2. Emir, telkin, öneri anlamı taşıyan ifadelere yer verilir.
3. Öğretici ve açıklayıcı yönleri vardır.
4. Sosyal hayatın düzenlenmesinde emredici anlatım kullanılır.
5. Trafik kuralları, bazı eşyaların kullanma kılavuzları, ilaçların kullanma kılavuzları emredici anlatıma örnek verilebilir.

7. KANITLAYICI ANLATIM:

1. İnandırma, ikna etme, aydınlatma, kendi görüşünü kabul ettirme amaç edinilir.

2. Konuyu aydınlatmak ve düşünceleri kabul ettirmek için örneklere başvurulur.


3. Tanık göstermeye başvurulur.
4. Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır.
5. Kanıtlayıcı anlatımda hitap edilen toplumun kültür düzeyi ve beklentileri önemlidir.

8. DÜŞSEL(FANTASTİK) ANLATIM:

1. Konu olağanüstü ve fantastiktir yani hayal ürünüdür.


2. Zaman belirli ya da belirsizdir, olağanüstü özelliklere sahip olabilir.
3. Mekân olağanüstü, düşsel ögelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir.
4. Kişiler çoğu zaman olağanüstü kişilerdir.
5. Düşsel anlatımda hayal, varsayım, abartma, kişileştirme gibi unsurlar çok kullanılır.
Örnekler: Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Gora, E.T., Yıldız Savaşları

9. GELECEKTEN SÖZ EDEN ANLATIM:

1. Gelecekten söz eden metinler varsayım ile oluşmuştur.


2. Verilerden yola çıkılarak geleceğe ait tahmin yapılabilir.
3. Olandan çok olması istenilen anlatılır.
4. Gerçekleşmesi mümkün olmayan tasarı ve düşünceler(ÜTOPYA) anlatılır.

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI:
1. TANIMLAMA:
*Bir varlık ya da kavramı temel nitelikleriyle anlatmak ve onun ne olduğunu belirtmektir.

*Tanım, “… nedir?” sorusunun cevabıdır.


*Açıklama ve tartışma gibi anlatım biçimlerinde kullanılır.
İntak, insan dışı varlıkları konuşturma sanatıdır.

İnsan dışı varlıkları konuşturma sanatına intak denir.



2. KARŞILAŞTIRMA:
*Konu, kavram, durum veya olaylar arasındaki benzerlik ya da farkların ortaya konmasıdır. *“oysa, ise, ne var ki” gibi bağlaçlar çokça kullanılır.
Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın olanıdır.
Kiraz pahalı, elma ise ucuz bir meyvedir.

3. TANIK GÖSTERME:
*Anlatılmak istenen fikri güçlendirmek, inandırıcı kılabilmek için; tanınmış, otorite durumunda olan bir kişinin sözünün yazıda kullanılmasıdır.
*Sıradan bir insanın söylediği söz, tam bir tanık gösterme olmaz.
*Alıntı yapılan söz genellikle tırnak işareti içinde kullanılır.

Örnek: Sözcük, başka bir sözcüğün yanına geldiğinde ışıldar, bir anlam kazanır. Tek başınayken sönüktür, ölüdür. Mallerme’nin “Şiir, sözcüklerin dilidir.” demesi bundandır. Bütün bunlar düşünüldüğünde görülecektir ki şiir başlı başına hüner işidir.


Not: Tanık gösterilen kişinin sözü alınmaz da sadece ismi parçada geçerse bu, örneklendirme olur.
4. ÖRNEKLENDİRME: Soyut durumdaki bir görüşe, bir düşünceye somutluk kazandırmak amacıyla uygun örneklerin verilmesidir.
*Örneklendirmeye daha çok paragrafın gelişme bölümünde yer verilir.
*Verilen örneklerin somut ve inandırıcı olmasına dikkat edilir.
Teknolojinin getirisi kadar da götürüsü var. Cep telefonları her an her yerle kolay iletişimi sağlarken bir yandan da kanser riskini artırıyor.

Ortak paydayı yakalayan şiirler kalıcı olur. Boşuna mı hepimiz biliriz Orhan Veli’nin “Anlatamıyorum” şiirini? Hepimizin anlatamadığı bir şeyler vardır.

Ankara, tarihin şaşırtıcı terkipleriyle doludur. Burada kerpiç bir duvardan İyonya tarzında bir sütun başlığı fırlar, bir türbe merdiveninin basamağında bir Roma konsülünün şehre gelişini kutlayan bir baş görünür. Ahi Şerafettin'in türbesini, asırlardır Greko Romen aslanları bekler. Bu yüzden Aslanhane adını alan caminin mihrabında Etilerin toprak ve bereket ilahesinden başka bir şey olmayan bir yılan, meyveler arasında dolanır.

Yazar, parçanın ilk cümlesindeki savını inandırıcı kılmak için aşağıdakilerin hangisine özellikle başvurmuştur?


A)    Örneklemelere ağırlık verme
B)    Öyküleyici anlatım yolunu seçme
C)    Konuyu tartışma içinde sunma
D)   Okurun hayal gücüne dayanma
E) Kanılarını öne çıkarma              (1982/11)

5. SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA:
*Öne sürülen görüşleri inandırıcı kılmak için sayısal verilerden yararlanmaktır.
*Anket sonuçları, istatistiksel bilgiler parçada kullanılabilir. Bunların bilimsel ve objektif olmasına dikkat edilir.
Not: Düşünceyi geliştirmek ve anlatıma güç kazandırmak için benzetme, kişileştirme, abartma, somutlama, ilgi kurma ve söz sanatlarından yararlanma gibi yollara da başvurulabilir.
PARAGRAFTA ANLATIM NİTELİKLERİ

1.YALINLIK (SADELİK): Konunun süse, gösterişe kaçılmadan, dolambaçlı ifadeler kullanılmadan ve söz sanatlarına başvurulmadan doğrudan anlatılmasıdır.

*Gereksiz ayrıntılara, sanatsal söylemlere girilmemesidir.

O, özgün bir sanatçıdır.(yalın cümle)

Sesi soluğu kimsenin sesine soluğuna benzemeyen bir sanatçıdır o. (yalın değil)

Artık çaresizdi. (yalın cümle)

Yüreğini bıçak gibi dilim dilim kesen bir çaresizlik içindeydi artık.(yalın değil)

Dedem seksen yaşında öldü. (yalın cümle)

Dedem seksen yıllık ömrünü tamamlayıp ezelî ve ebedî bir diyara göçtü.(yalın değil)

Şiir, sözcüklerle güzel biçimler kurmayı bilme sanatıdır. (yalın cümle)

Hangi sözcük hangi sözcükle yan yana gelirse bir güzellik ortaya çıkar, bunu bilme sanatıdır şiir. (yalın değil)

2. DURULUK: Gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğunun bulunmamasıdır.

Hiç olmazsa bari yağmurun dinmesini bekleyin. (duru değil)

Yaklaşık elli kadar gösterici tutuklandı. (duru değil)

Yemeğe arkadaşını da yanında getirmiş. (duru değil)

Arkadaşının kulağına alçak sesle bir şeyler fısıldadı. (duru değil)

3. AÇIKLIK: Anlam belirsizliğinin olmamasıdır. Cümlenin herkes tarafından aynı şekilde anlaşılmasıdır.

Resmini astım duvara. (senin, onun) :açık değil

Ahmet Bey’i Ankara’da öğretmenlik yaparken tanıdım.

(Öğretmenlik yapan ben miydim, o muydu?): açık değil

Ayşe Hanım’ı tüm kadınlar adına tebrik ettim.: açık değil

(1.Tüm kadınları tebrik etmek adına Ayşe Hanım’ı tebrik ettim.)

(2.Tüm kadınların tebriğini Ayşe Hanım’a sundum.)

4. ÖZLÜLÜK: Az sözle çok şeyin anlatılmasıdır. Buna anlam derinliği, anlam yoğunluğu da denir.

*En özlü sözler atasözleri ve özdeyişlerdir.



5. AKICILIK: Yazıda söylenişi zor sözcüklerin kullanılmaması ve okumanın kesintiye uğramamasıdır.

6. ÖZGÜNLÜK: Bir yazının anlatımının yazarına özgü nitelikler taşıması ve başkalarının yazılarına benzememesidir.

7. TUTARLILIK: Yazıda düşünce ve görüşlerin birbiriyle çelişmemesidir.

EDEBÎ ESERLERDE BAKIŞ AÇILARI

1. İLAHİ (TANRISAL/ HÂKİM) BAKIŞ AÇISI:

Edebî metinlerde kullanılan en eski yöntemdir. Bu yöntemde sınırsız bir bakış açısı vardır. Anlatıcı, öyküde anlatılanların tamamını bilen bir varlıktır. Kahramanların gizli konuşmalarını, kafalarından ve gönüllerinden geçeni anlatır. Zaman zaman kendi yorumlarını ekleyebilir, açıklamalarda ve yargılarda bulunabilir. Öyküde ne kadar kişi varsa her birinin açısından olayları ayrı ayrı görmemizi sağlar. Öyküyü kimi zaman hızlandırır, kimi zaman da yavaşlatır.


2. KAHRAMAN ANLATICININ (1. KİŞİ) BAKIŞ AÇISI:

Bu yöntemde olayı anlatan “ben” vardır. Bu ben, öykünün kahramanı olabileceği gibi tanık ya da gözlemcisi olabilir. Olayları anlatan kişinin bilgisi, deneyimi, algılama ve yorumlama yeteneğiyle sınırlıdır. Olaylar ancak anlatıcının başından geçtiği ya da gözüyle gördüğü (tanık olduğu) biçimiyle anlatıldığından inandırıcılığı yüksektir.


3. GÖZLEMCİ (MÜŞAHİT/ 3. KİŞİ) ANLATICININ BAKIŞ AÇISI:

Bu yöntemde olaylar dışarıdan görüldüğü biçimiyle nesnel bir tarzda aktarılır. Olaylar bize anlatılmıyor da kişinin gözünün önünde oluyormuş izlenimi verilir. Kişilerin duygu ve düşünceleri eylemlerinden çıkartılır. Kişiler ve iç dünyaları ile ilgili kendi söyledikleri ve davranışlarını dikkatle izlenerek bir fikir sahibi olunabilir.


Bir edebî metinde birden fazla bakış açısıyla yazılmış bölümler bulunabilir.
PARAGRAFTA DUYU AYRINTILARI: Paragrafta duyuların bir kısmıyla ya da bütünüyle ilgili ayrıntıların bulunup bulunmadığı sorulur. Buna duyularla ilgili ipuçları değerlendirilerek cevap verilir.
PARAGRAFTA KARAKTER ÖZELLİKLERİ: Paragrafta bazen bir şahıs tasvir edilir. Bu kişinin karakteri hakkında ipuçları verilir. Bizden bu kişiye ait olabilecek ya da olamayacak karakter özelliklerini bulmamız istenir.

(karamsarlık, kararsızlık, inatçılık, sabırlılık, korkaklık, anlayışsızlık, alçakgönüllülük, çekingenlik, huysuzluk, fedakârlık vb. )



PARAGRAFIN YAPISI:

Paragraf bir makalenin, bir denemenin veya herhangi bir yazı türünün küçültülmüş şeklidir. Dolayısıyla bunlarda bulunan giriş, gelişme, sonuç bölümleri paragrafta da bulunur.



PARAGRAFIN BÖLÜMLERİ:

1. GİRİŞ: Konunun ayrıntılara girilmeden tanıtıldığı bölümdür. Genellikle tek cümledir ve genel hüküm cümlesidir.

*Giriş cümlesinde örneklere ve önceki cümlelerle bağlantı kuran “ama, lakin, hâlbuki, oysa, ne var ki, çünkü, kaldı ki, bununla birlikte, buna rağmen, bundan dolayı” gibi sözlere yer verilmez.



2. GELİŞME: Konu bu bölümde genişletilir ve açıklık kazanır. Paragrafın en uzun bölümüdür. Konunun gelişmesini sağlayan yardımcı düşünceler de bu bölümde yer alır. Bu bölümde çeşitli anlatım tekniklerine başvurulur.

3. SONUÇ: Anlatılanların bir yargıya, bir sonuca bağlandığı bölümdür.

Genellikle tek cümledir ve genel hüküm cümlesidir. Ana düşünce çoğunlukla bu bölümde yer alır.


PARAGRAFTA KONU(İÇERİK):Üzerinde durulan duygu, düşünce, durum; kısacası her türlü kavramdır. Konuyu bulmak için:

Parçada neden söz edilmekte?”, “Parçada neden yakınılmakta?” , “Parçada ne anlatılmakta?soruları sorulur.



AKIŞI BOZAN CÜMLELER: Bir paragrafta o paragrafta yer almaması gereken bir cümle varsa o cümle anlamın akışını bozar.

* Yanlış yerde kullanılmış bir cümle de akışı bozar.

*Ayrıca paragrafta farklı bir konunun ya da konuya farklı bir bakışın başladığı nokta, akışın bozulduğu noktadır. Paragraf bu noktada ikiye bölünebilir.
PARAGRAFTA ANA DÜŞÜNCE: Bir yazının yazılmasına sebep olan ve o yazının temelini oluşturan düşüncedir.

* Ana düşünce yazarın okuyucuya vermek istediği mesajdır. Ana düşünce:

a. Kesin bir yargı cümlesidir.

b. Parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı düşüncedir.

c. Paragraftan herkesin çıkardığı genel anlamdır.

d. Anlatılmak istenenlerin tek cümleyle ifade edilmesidir.



ANA DÜŞÜNCEYLE İLGİLİ SORU TİPLERİ:

*Asıl anlatılmak istenen hangisidir?

*Özellikle üzerinde durulan düşünce hangisidir?

*Hangi düşünce vurgulanmakta?

*En kapsamlı yargı hangisidir?

*Yazarın söylemek istediği nedir?

*Ana düşünce hangisidir?

PARAGRAFTA BAŞLIK: Bir yazının başlığı o yazıda anlatılanla anlatılmak istenenlerin yani konuyla ana düşüncenin kısa ve açık bir şekilde söylenmesidir.

*Başlık ana düşünceyle uyum içinde olmalıdır.

*Bir yazının başlığı o yazının geneli hakkında bilgi verir.
PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCELER: Paragrafta ana düşünce dışında ana düşüncenin daha iyi açıklanmasını sağlayan, onu daha belirgin hâle getiren ve işlenen konunun sınırlarını çizen düşünceler de vardır. Bunlara yardımcı düşünceler denir.

*Yardımcı düşünce birden fazla olabilir. Yardımcı düşünceyle ilgili sorular genellikle olumsuz tiptedir.


YARDIMCI DÜŞÜNCEYLE İLGİLİ SORU TİPLERİ:

*Parçada hangisine değinilmemiştir?

*Hangisi paragraftan çıkarılabilecek bir sonuç değildir?

*Yazıda hangi görüşe karşı çıkılmamaktadır?

*Parçadan hangisi çıkarılamaz?

*Parçadan hangisine ulaşılamaz?

*Parçada hangi sorunun cevabı yoktur?

*Hangisi yazara yöneltilen eleştirilerden biri değildir?




SÖZCÜK TÜRLERİ

AD SOYLU (İSİM SOYLU) SÖZCÜKLERLE EYLEMLERİN AYRIMI: İsimler, varlık ve kavramların; eylemler, hareketlerin dildeki karşılığıdır.

*Eylemler -mek/-mak mastar ekini alabilme yönünden diğer sözcüklerden ayrılır.

gel(mek), koş(mak), yorul(mak), üzül(mek), yaşlan(mak), soğu(mak),kes(mek) vb.
*-mek/-mak mastar ekini alamayan sözcüklerin tümü ad soylu (isim soylu) sözcüktür.

kitap, düşünce, endişe, insan, elma, hayat, sınıf vb. (isim)



yeni görev, kırmızı karanfil, bu ev, üç kişi, her yıl vb. (sıfat)

biz, sen, o, şuna, ötekiler, kendi, nereye, herkes vb. (zamir)

hemen, hiç, bazen, yavaş, çok (yorulmak), şimdi vb. (zarf)

gibi, için, kadar, üzere, sanki, -den önce, -e rağmen vb. (edat)

ve, ki, veya, çünkü, fakat, oysaki, dahi, bile, lakin vb. (bağlaç)

hey, öf, vay be, yuuh, bravo, imdat, hişt, vah vaah vb. (ünlem)


KÖKTEŞ KELİMELER (ORTAK KÖK / İKİLİ KÖK):

*İsim şekli de, fiil şekli de aynı anlamı içeren kelimelerdir.

*Bir sözcük kökünün, aynı anlamı verecek şekilde hem isim hem fiil olarak kullanılabilmesidir.

*Kökteş kelimeler sesteş kelimelerle karıştırılmamalıdır. Sesteşlerde hiçbir anlam ilgisi yokken kökteşlerde anlam birliği vardır.


Eşyalar zamanla eskiyor. (kökteş)

Eski eşyaları elden çıkardı. (kökteş)

Toplumun barışa ihtiyacı var. (kökteş)

Siz de artık barışın. (kökteş)

Yine mi dişin sancıyor? (kökteş)

Diş sancısını iyi bilirim. (kökteş)

Ağaçtan bir dal koptu. (sesteş)

Sen de hayallere dal. (sesteş)
Kökteşliğe Uygun Kelimeler:

İsim: güven, sıva, boya, ekşi, kuru, göç, ağrı, yarış, uğraş, koca, savaş, yama, güreş vb.

Fiil: güven-, sıva-, boya-, ekşi-, kuru-, göç-, ağrı-, yarış-, uğraş-, koca-, savaş-,yama-,güreş- vb.
İSİMLER ( ADLAR)

Canlı cansız tüm varlıkları; duygu, düşünce ve durumları tek tek veya tür tür karşılayan kelimelerdir.



A.VARLIKLARA VERİLİŞİNE GÖRE İSİMLER:

1.ÖZEL İSİM: Tek olan, diğer varlıklar arasında tam bir benzeri bulunmayan varlıkları karşılayan isimlerdir: Bunlar:

*Kişi adları: Kâmil, Sevgi, Burak, Ahmet Hamdi TANPINAR vb.

*Kurum, dernek, vakıf, okul, cemiyet adları: Türk Hava Kurumu, Boğaziçi Üniversitesini, Gaziantep Kolej Vakfında, Akınal Anadolu Lisesi, Sigarayla Savaşanlar Vakfı vb.

*Yer adları: Güvenevler Mah., Şehreküstü, Şehitkâmil, Gaziantep, Türkiye, Avrupa vb.

*Din, dil, mezhep adları: İslamiyet, Hristiyanlık; Türkçe, Arapça; Budizm, Hanefilik, Şafiilik, Şiilik vb.

*Kitap, dergi, gazete isimleri: Perili Köşk, Çanlar Kimin İçin Çalıyor; Otohaber, Aktüel; Milliyet, Sabah vb.

*Ülke isimleri: Türkiye, Çin, Özbekistan, Hollanda, Yemen vb.

*Millet adları: Türk, Arap, İngiliz, Çinli, Japon, Fransız vb.

*Hayvanlara takılan adlar: Yumak, Karabaş, Sarıkız, Tekir, Fındık, Boncuk vb.

2.CİNS (TÜR) İSMİ: Aynı türden varlıkları karşılayan isimdir. Dilin temel kavramları tür adlarıdır. Organ adları, akrabalık isimleri, hayvan ve bitki adları, araç gereç isimleri tür adları arasındadır.

*Bir isim özel isim değilse tür ismidir.

beyin, kulak, mide, el, ayak; dayı, amca, teyze, hala, baba, anne, abla; hayvan, kedi, Van kedisi, köpek, kanarya; bitki, çiçek, gül, papatya, ağaç, çam, maydanoz; ceket, halı, tabak, kanepe; insan, ev, araba, hırs, güven, aşk, şüphe vb.


B.MADDESİNE (OLUŞUNA) GÖRE İSİMLER:

1. SOMUT İSİM: Varlığını beş duyudan en az biriyle veya gelişmiş araçlarla algıladığımız varlıkların ismidir.

ışık, elektrik, hava, mikrop, leke, atom, toz, insan, kalem, gen, elma vb.



2. SOYUT İSİM: Varlığını duyularla ve gelişmiş araçlarla algılayamadığımız kavramların ismidir.

mutluluk, hüzün, ideal, keder, moral, özveri, aşk, vefa, kin, hayal, melek, cin, inanç, iman, dostluk vb.



C. KARŞILADIĞI VARLIĞIN SAYISINA GÖRE İSİMLER:


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin