T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


–Müşteki Gül GÖRMEZ 19/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə96/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   92   93   94   95   96   97   98   99   ...   178

96–Müşteki Gül GÖRMEZ 19/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1997 yılında 100. Yıl Üniversitesi Biyoloji Bölümünde araştırma görevlisi olarak işe başladığını, başörtüsü kullandığını, sınava da bu şekilde girdiğini, 28 Şubat sürecinde kendisine de Biyoloji Bölüm Başkanı ve Fen Edebiyat Fakültesi Dekanının başörtüsünü çıkarması konusunda baskı yaptığını, sırf başörtüsü dolayısıyla uyarı daha sonra da kınama ve işten uzaklaştırma cezası verildiğini, halen dönemediğini, hatta Biyoloji bölüm başkanının kendisine hakaret ettiğini, üniversite görevlilerinden ve sürecin başlamasına ve taşraya yayılmasına sebebiyet veren asker ve sivil sorumlulardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (194. klasör, sayfa 43)



97–Müşteki Avni ÖZTÜRK 19/09/2012 tarihli şikâyetinde ve 15/05/2012 tarihli dilekçesinde özetle;

1997 yılında 100. Yıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde Profesör olarak görev yaptığını, tasarrufuna bırakılan ve özel hayatına ilişkin konulara yönelik olmak üzere, dönemin rektörü, rektör yardımcısı ve Fen Edebiyat Fakültesi dekanının üniversitede eğitim ve öğretim düzenini bozma itham ve iftiraları gibi mesnetsiz suçlamalara maruz kaldığını, Fazilet Partisi milletvekili adayı olması ve aynı partinin MKYK'sında bulunması nedeniyle irticai faaliyette bulunan YÖK personeli listesine alındığını, 2001 yılında Çanakkale'ye sürüldüğünü, yürütmeyi durdurma kararı ile geri döndüğünü, sicilini bozarak tekrar Çanakkale'ye sürdüklerini, 2009 yılına kadar mücadele ettiğini, 2009 yılında 100. Yıl Üniversitesine geri döndüğünü, 100. Yıl Üniversitesi rektöründen şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (194. klasör, sayfa 152,155)

Müşteki Tamer TATAR'dan temin edilen belgelerin incelenmesinde irticai faaliyette bulunan YÖK personeli Van 100. Yıl Üniversitesi başlıklı çizelge şeklindeki belgede 6. sırada müştekinin adının yer aldığı karşısında “kadrolaşmayı sağlamaktadır” ifadesinin bulunduğu anlaşılmıştır. (194. klasör, sayfa 75)

98–Müşteki Süleyman BERK 06/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

28 Şubat sürecinde Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde araştırma görevlisi olarak görev yaptığını, 21 Şubat 2000 tarihinde gördüğü baskı sonucu istifa ederek görevinden ayrıldığını, gördüğü şiddeti dekanlığa bildirdiğini, herhangi bir gelişme olmadığını, istifadan önce Ankara'da doçentlik merkezi yabancı dil sınavına girdiğini, sınav sonuç belgesini onaylanmak üzere YÖK'e gönderdiğini, YÖK'ün 1.5 yıl sınav sonuç belgesini beklettiğini, en son red cevabı verildiğini, mağdur olduğunu, fakülte dekanı, bazı araştırma görevlileri ve dönemin YÖK Başkanı Kemal GÜRÜZ'den davacı ve şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (203. klasör, sayfa 289)



99–Müşteki Mustafa KOYUN 24/09/2012 üst yazı tarihli şikâyetinde özetle;

1993-2001 yılları arasında Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümünde araştırma görevlisi olarak çalıştığını, 2000-2001 yılları arasında kasıtlı olarak sicilinin bozulması ve buna bağlı sözleşmesinin yenilenmemesi nedeniyle ilişiğinin kesildiğini, maddi ve manevi mağdur olduğunu, sicillerinin düzeltilmesine yönelik Eskişehir İdare Mahkemesine açtığı davayı kazandığını, 2004 yılında hakkında şikâyette bulunulan sicil amirinin kendisinin istihbari bilgi olarak kendisine verilen bilgiler doğrultusunda hareket ettiğini belirttiğini, 2. sicil amiri olan kişinin gerekçe göstermeksizin sahte belge düzenlemek suretiyle şahsına büyük baskı uyguladığını, görevlilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (139. klasör, sayfa 39-40)



100–Müşteki İshak HASIRCI 18/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1993-2001 yılları arasında Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümünde uzman olarak çalıştığını, aynı dönemde 2. sicil amiri olan kişinin 1995, 1998, 1999, 2000 yıllarına ait sicil raporlarını kasıtlı olarak olumsuz kanaatle doldurduğunu, 2000 ile 2001 yılı sicillerini bozarak sözleşmesini uzatmadığını, üniversite ile ilişiğini kestiğini, sicil yönetmeliğine göre olumsuz kanaati doğrulayan rapor ve belgelerin bulunmadığını, söz konusu şahsın Dumlupınar Üniversitesinde rektörlük yaptığı dönemde doktora derslerini bitirdiği ve Üniversiteler Arası Kurul tarafından yabancı dil sınavından yeterli puan alarak yabancı dil barajını geçtiği halde sicil raporunun doldurulurken olumsuz kanaati doğrulayan rapor ya da belgeler olmadığı halde hakkında “ tembel, çok zayıf, cemaatçidir, radikal dini akımlarla bağlantılıdır, uyumsuzdur, devlete karşı hasmane tavır içerisindedir“ şeklinde ifadeler kullandığını, YÖK öğretim elemanları atama kriterlerinde yeri olmayan rektörlük değerlendirme komisyonu kurduğunu ve akademik komisyon olarak çalıştırdığını, akademik çalışmaları yerine getirdiği halde hakkında olumsuz görüş bildirildiğini,

Üniversiteden ilişiğinin kesilmesinden sonra Fen ve Teknoloji öğretmeni olarak öğretmenliğe başladığını, psikolojik ve ekonomik nedenlerden doktora çalışmasını yarıda bırakmak zorunda kaldığını ve tamamlayamadığını, bu durumun kendisini hem psikolojik hem de maddi ve manevi olarak etkilediğini akademik kariyerinin son bulmasına neden olduğunu, 28 Şubat post modern darbesinin bir parçası olduğunu düşündüğü dönemin Dumlupınar Üniversitesi rektöründen şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (139. klasör, sayfa 104)

101–Müşteki Alper Tolga ÇOLAK 20/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Dumlupınar Üniversitesinde Fen Edebiyat Fakültesinde Kimya Bölümünde doçent doktor olarak görev yaptığını, 2001 yılında sözleşmesinin feshedildiğini, 2007 yılında tekrar üniversitedeki görevine başladığını, o dönemdeki üniversite rektöründen şikâyetçi olduğunu, hakkında herhangi bir soruşturma olmadan 2000 yılının sicilini geriye dönük olarak, 2001 yılına ait sicillerini de olumsuz düzenlediğini, mahkeme tarafından sicilinin haksız yere bozulduğunun kabul edildiğini, mağdur olduğunu, 28 Şubat sürecinin ürünü olan Batı Çalışma Grubunun mağduru olduğunu, üniversite rektörünün askeri idareye yaranmak için kendilerini fişleyerek asılsız ve geriye dönük sicil raporları düzenleyerek prim yaptığını, üniversite rektörü ve 28 Şubat sürecinde ülkemizi ve üniversitelerimizi kaosa sevk eden kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (139. klasör, sayfa 240-241)



102–Müşteki Sabit KORCAK 27/09/2012 havale tarihli şikâyetinde özetle;

2001 yılında Dumlupınar Üniversitesinde Fen Edebiyat Fakültesi Fizik bölümünde araştırma görevlisi olarak görev yaptığını, üniversite rektörünün kendisi ile ilgili geçmişe yönelik sicil fişlerinde kendisinin cemaatçi olduğu, radikal dinci akımlarla bağlantılı olduğu, devlete karşı hasmane tavır içerisinde olduğu yönünde görüşler nedeniyle görev süresinin uzatılmadığını, ayrılmak zorunda kaldığını, bunların gerçek dışı olduğunu, bu yazılanları doğrulayacak ek hiçbir belge bulunmadığını, söz konusu fişin belirtilen şekilde düzenlenmesinin nedeninin eşinin başörtülü olmasından kaynaklandığını, eşinin aynı üniversitede memur olarak çalıştığını, mesaide başı açık olduğunu, dışarıda başını örttüğünü, sicil fişlerinin düzeltilmesi için Eskişehir Bölge İdare Mahkemesine başvurduğunu, davayı kazandığını, kendisinin davayı kazanmasının ardından aynı durumda olan arkadaşlarının Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığına rektör hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, yapılan başvurular üzerine YÖK denetçilerinin yaptığı incelemede rektörün sicil belgelerini düzenli olarak her yıl YÖK'e göndermesi gerekirken 2. sicil amiri bölümünü boş bırakarak ileride doldurmak üzere elinde tuttuğunun ortaya çıktığını, rektörün görevden alındığını, ayrıca bu sicil fişlerinde yer alan yazı ve imzaların da rektöre ait olmadığının Kütahya 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada kriminal inceleme ile tespit edildiğini, çalıştığı dönemde görev süresinin uzatılabilmesi için en az 200 puan ve olumlu görüş alınması gerektiğini, kendisinin 2001 yılında 381.4 puan almasına rağmen 2 kişinin rektörün talimatı ile olumsuz görüş bildirilmesi sonucunda görev süresinin uzatılmadığını, görevlilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (129. klasör, sayfa 189-191)



103–Müşteki Kemal TİMUR 25/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde 1993-2001 yılları arasında araştırma görevlisi olarak çalıştığını, 2. sicil amiri olarak çalışan kişinin 1998, 1999, 2000, 2001 sicil raporlarını özel bir maksat için boş bıraktığını, zamanı gelince kasıtlı olarak olumsuz kanaatle doldurduğunu, 2000-2001 yıllarındaki sözleşme süresi ile ilgili bölüm başkanı ve fakülte yönetim kurulunun olumlu görüş bildirmesine rağmen uzatılmadığını, Eskişehir Bölge İdare Mahkemesine kamu davası açtığını, boş bırakılan sicil belgelerinin geriye dönük olarak mahkemeye gönderildiğini, sicillerde yazılı ibarelerin tamamı ile fişleme niteliğinde olduğunu, olayların 28 Şubat döneminde olduğunu, şikâyetçi olduğu kişilerin 28 Şubat post modern darbesinin parçası olduğunu düşündüğünü, bu kişiler hakkında şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (98. klasör, sayfa 224)



104–Müşteki Atıf ÖZBEY 03/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1992 yılında Pakistan'da bulunan Seyit Mevdudi Uluslararası Eğitim Enstitüsüne öğrenci olarak kaydını yaptırdığını, 1997 yılında lisans düzeyinde mezun olduğunu, Türkiye'ye döndükten sonra Refah Partisi Konya Milletvekili Mustafa ÜNALDI'ya danışman olduğunu, Pakistan'daki üniversiteye gitmeden önce denkliğinin verilip verilmeyeceğini öğrenmek için Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne başvurduğunu, Genel Müdürlüğün hem Pakistan'daki Büyük Elçiliğe hem de Ankara'daki Pakistan Büyük Elçiliğine ayrı ayrı yazı yazdığını, her iki Büyük Elçiliğin de üniversitenin Pakistan Devletinde tanınan bir üniversite olduğunu ve denkliğinin verilmesi gerektiğini belirttiklerini, bunun üzerine Pakistan'a gidip Büyük Elçiliğe müracaat ederek kaydını bu şekilde yaptırdığını,

Mezun olduktan sonra denklik için YÖK'e başvurduğunda okulun Pakistan hükümetince tanınmadığını belirten bir yazı verdiğini, denkliğini alamayınca dava açtığını, davanın reddedildiğini, Anavatan Partisinden bazı siyasilerle görüştüğünü, bunların kararın Batı Çalışma Grubunun bir uygulaması olduğunu, kendi güçlerinin yetmediğini açıkça ifade ettiklerini, o dönemde Mısır El-Ezher Üniversitesi, Pakistan İslam Üniversitesi ve Malezya Üniversitesinden mezun olan daha önce denklikleri verilen birçok arkadaşının denkliklerinin iptal edildiğini, öğretmenliğe başlayan yaklaşık 120 arkadaşının denkliklerinin iptal edilerek görevden atıldıklarını, o dönem BÇG'nin de etkisiyle YÖK'ün birçok arkadaşını mağdur ettiğini, birçok kişinin sıkıntıları nedeniyle eşlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını, psikolojik rahatsızlıklar geçirdiğini, kendisinin halen lise mezunu olarak göründüğünü, denkliğini alamadığını, üniversite mezunu olarak askerliğini kısa dönem yapması gerekirken uzun dönem yaptığını, birçok yönden mağdur olduğunu, 28 Şubat sürecini gerçekleştiren darbeci yapılanmadan ve BÇG'den şikâyetçi olduğunu, belirtmiştir. (107. klasör, sayfa 252)

105–Müşteki Ömer KARAHAN 20/03/2012 tarihli vekili aracılığıyla vermiş olduğu şikâyet dilekçesinde özetle;

28 Şubat 1997 tarihinde o dönem ismi Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi olan kurumda Genel Cerrahi Profesörü ve Dekan Yardımcısı olarak görev yaptığını, aynı zamanda Deneysel Tıp ve Araştırma Merkezi Müdürü olarak Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yaptığını, ayrıca Büyük Birlik Partisi MKYK üyesi olduğunu, siyasi kimliği gereği 18/12/2000 tarihinde bölge gazetesi olan “Merhaba” isimli gazeteye demeç verdiğini, demecinde devletin başörtülü öğrencilere ve halka zulüm ettiğini, o bölgede bulunan Selçuk Üniversitesi ile somutlaştırarak ifade ettiğini, verdiği demecin gazetede “başörtülüler katillerden tehlikeli mi” başlıklı haber olarak yayınlandığını, bunun üzerine siyasi kimliği ve toplumsal ödevi gereği yaptığı eleştiri nedeniyle, kılık kıyafet konusunda öğrencileri ve halkı tahrik ettiği, ideolojik ve siyasi amaçla kurumun huzur ve sükununu bozduğu gerekçesiyle Yüksek Öğretim Kurumunca kamu görevinden çıkarılma cezası ile cezalandırıldığını, cezaya karşı Konya 1. İdare Mahkemesine dava açtığını, dava sonucunda çıkarma cezasına ilişkin işlemin iptaline karar verildiğini, idarenin kararı temyiz etmesi üzerine Danıştay'ın yürütmenin durdurulması kararı vererek kararı bozduğunu, kendisinin temyiz ve karar düzeltme taleplerinin reddedildiğini, 28 Şubat sürecinde mağdur olduğunu, birçok engelleme ve sindirme çalışması ile karşı karşıya kaldığını, kariyerinden ve üniversiteden uzaklaştırıldığını, bunu yapanların yanlarına kalmamasını, cezalandırılmasını istemiştir. (249. klasör, sayfa 354-357)



106–Müşteki Davut OKÇU 17/07/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

1993 yılında 100. Yıl Üniversitesi öğretim görevlisi olarak atandığını, ardından Harran Üniversitesinde doktora programına başladığını, doktora programını 28 Şubat yönetiminden talimat alan yöneticiler yüzünden yaklaşık 3-4 yıl geç tamamlandığını, keyfi gerekçelerle doktora programından 2 kez kaydının silindiğini, doktora programını tamamladığı halde diplomasının verilmediğini, diplomasını mahkeme kararıyla alabildiğini, 2003 yılında yardımcı doçentlik kadrosuna başvurduğunu, başvurmuş olduğu 100. Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalının en fazla öğrencisi olan bölüm olmasına rağmen kadrosunun verilmeyerek psikolojik baskıya maruz kaldığını, keyfi soruşturmalara muhatap olduğunu, verilen cezaların ve lüzumu muhakeme kararlarının Danıştay ve İdare Mahkemeleri tarafından iptal edildiğini,

Hakkında gerçekleştirilen keyfi muamelelerin 28 Şubat kararlarını uygulamaya çalışan YÖK Başkanı Kemal GÜRÜZ ve 100. Yıl Üniversitesi Rektörünün şahsına ve akademisyenlere yönelik fişlemelerinin ortada olduğunu, 2003 yılında doktora programından mezun olmasına rağmen ancak 2008 yılında yardımcı doçentlik kadrosuna atamasının yapıldığını, bu gecikmede 28 Şubat yönetimi tarafından gerçekleştirilen fişleme belgelerinin etkili olduğunu,nitekim Harran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü müdürünün şahsı ile ilgili 100. Yıl Üniversitesi Rektörlüğüne yazdığı resmi yazısında “Davut OKÇU hakkında soruşturma başlatmış olduğunuzu sevinçle öğrenmiş bulunuyorum” cümlesini kullandığını, 28 Şubat sürecinde kayıt silmeler ve keyfi soruşturmalar sonucu telafisi zor maddi kayıplara uğradığını, darbe yaparak maddi ve manevi zarara uğramasına sebep olan, tehdit eden, manevi işkenceye maruz bırakan, baskı yıldırma ve tehdit yöntemleri ve emir ve talimatlarla yargısal yolları etkileyen ve hak arama imkânını ortadan kaldıran şüphelilerin cezalandırılmasını istemiştir. (100. klasör, sayfa 197-198)

107–Müşteki Kutsi UYSAL 22/02/2013 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

07/06/1997 yılında Refahyol hükümeti döneminde Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş.Genel Müdürlüğünün açmış olduğu koruma ve güvenlik görevlisi sınavını kazandığını tam işe başlayacağı sırada Refahyol hükümetinin görevi bırakmak zorunda kaldığını, kazandığı sınavın iptal edildiğini, Ankara 7. İdare Mahkemesine açtığı davayı kazandığını, tekrar işe başladığını, ancak Danıştay'ın kararıyla 2002 tarihinde işten çıkarıldığını, kendisi ile beraber işe başlayan bazı kişilerin halen çalıştığını, 28 Şubat mağduru olduğunu, mağduriyetinin giderilmesini istediğini belirtmiştir. (249. klasör, sayfa 190-191)



108–Müşteki Hüseyin AKÇAY 22/02/2013 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

07/06/1997 yılında Refahyol hükümeti döneminde Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş.Genel Müdürlüğünün açmış olduğu koruma ve güvenlik görevlisi sınavını kazandığını tam işe başlayacağı sırada Refahyol hükümetinin görevi bırakmak zorunda kaldığını, kazandığı sınavın iptal edildiğini, Ankara 7. İdare Mahkemesine açtığı davayı kazandığını, tekrar işe başladığını, ancak Danıştay'ın kararıyla 2002 tarihinde işten çıkarıldığını, kendisi ile beraber işe başlayan bazı kişilerin halen çalıştığını,28 Şubat mağduru olduğunu, mağduriyetinin giderilmesini istediğini belirtmiştir. (249. klasör, sayfa 193-194)



109–Müşteki Mehmet YILMAZ 21/02/2013 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

28 Şubat döneminde Tümgeneral olan Osman ÖZBEK'in dönemin Başbakanına hakaret ettiğini, Osman ÖZBEK'in yeğeni olan Adnan ÜNAL'dan alacağını tahsil etmek istemesi nedeniyle Osman ÖZBEK'in devreye girerek kendilerini ailece Yozgat Yerköy ilçesindeki evlerinden Ankara Emniyet Müdürlüğüne getirttiğini, kendilerine Yozgat'lı değil de Van'lı olarak göstermeye çalıştığını ve PKK sponsoru olarak lanse etmek istediğini bunlarla ilgili hakkında soruşturma açıldığını, kendisinin halen bu nedenle cezaevinde olduğunu,kardeşi Ahmet KOYUNBAŞOĞLU'nun cezaevindeyken eşinin vefat ettiğini, cezaevinden tahliye olduktan 6 ay sonrada kendisinin vefat ettiğini, kendilerinin psikolojik sorunlarının olduğunu belirterek Osman ÖZBEK'ten şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (249. klasör, sayfa 223-227)



110–Müşteki Ahmet Rıfat ALPHAN 09/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

28 Şubat döneminde Hürriyet Gazetesi yazarı olan gazetecinin “bu iş bitti hükümet şimdi makineye bağlı, bitkisel hayatta bakalım solunum cihazını çekmek kime nasip olacak” şeklinde vb. yazılarla hükümet ve ortağı DYP ve Tansu ÇİLLER'e yönelik yazılarla 28 Şubat döneminde bilerek ve isteyerek ülkenin karışması ve darbe ortamının oluşması için çalıştığını belirterek hakkında dava açılmasını istemiştir. (109. klasör, sayfa 144-151)



111–Müşteki Rüştü BABÜR 28/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1997 yılında Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun Bingöl Merkez teşkilatında işe girdiğini, ancak 28 Şubat sonrasında değişen teftiş kurulu başkanının Bingöl'ün de içinde bulunduğu 11 ilde memur alımı sınavlarında usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle bu sınavları iptal ettiğini, mağdur olduğunu, sorumlulardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (109. klasör, sayfa 181)



112–Müşteki Mustafa ÇALAN 25/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

28 Şubat döneminde 1995 yılından beri Osmancık ilçesinde 5-6 öğrenci ile beraber kaldığını,kaldığı evde polis tarafından usule aykırı arama işlemleri yapıldığını, 28 Şubat darbesini sivil ve askeri ayağı olan sanıklardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (138. klasör, sayfa 54-55)



113–Müşteki Abdullah SALTIK 24/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

Osmancık ilçesinde Meteoroloji İstasyonunun kurucu müdürü olarak görev yaptığını, Risale-i Nur okunmasının hiçbir şekilde suç sayılmadığı halde hakkında dava açılarak görevinden uzaklaştırıldığını, ailesi, çocukları ve kendi üzerinde psikolojik sıkıntıları çektiğini, dönemin Çorum Valisi, Osmancık Kaymakamı, Emniyet Müdürü ve Başsavcısı ile 28 Şubat darbesinin sivil ve askeri ayağı olan sanıklardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (138. klasör, sayfa 110-111)



114–Müşteki Mustafa ŞEKERCİ 27/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

2000 yılında Osmancık'ta imam olarak görevli olduğunu, hakkında dini toplantılara katılmak ve memurun tarafsızlığını ihlal suçlamaları ile idari soruşturma başlatıldığını, cezalar verildiğini, bu cezalar nedeniyle Çorum'un Kargı ilçesine kendi isteği ile tayin olduğunu, 4 yıl çalıştıktan sonra tekrar Osmancık ilçesine tayin olduğunu, hakkındaki soruşturmaların 28 Şubat sürecini yönetenler tarafından haksız olarak baskı ile yaptırıldığını düşündüğünü, mağdur olduğunu, dönemin Osmancık Kaymakamı,İl Müftüsü, Çorum Valisi, Diyanet İşleri Personel Daire Başkanı, Osmancık İlçe Müftüsü ile tüm sorumlu olan kamu görevlilerinden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (138. klasör, sayfa 119)



115–Müşteki Necmettin KIZILIRMAK 13/02/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

Anayasada hükümetlerin nasıl kurulacağı ve görev sürelerinin nasıl sona ereceğinin açıkça düzenlendiğini, 28 Şubat sürecinde bazı subay ve askerlerin tasarlayıcısı oldukları bir plan ve program dahilinde hükümete karşı bir kampanya başlattıklarını ve meşru hükümeti cebren istifaya zorladıklarını, 1996-1997 yılları arasında Çevik BİR, Erol ÖZKASNAK, Teoman KOMAN, Doğu AKTULGA, Ahmet ÇÖREKÇİ, Güven ERKAYA, İlhan KILIÇ, Erdal CEYLANOĞLU ve diğer bazı kişilerle birlikte oluşturulan örgütün TSK'yı kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde güvenoyu olarak Anayasaya uygun bir şekilde kurulan 54. Cumhuriyet Hükümetini cebren ıskat etmeye teşebbüs ettiğini ve kısmen dahi olsa çalışamaz duruma getirmeye çalıştığını, meşru hükümete basın ve medya organlarını kullanarak “bu sefer silahsız kuvvetler halletsin”, “gerekirse silah kullanırız” şeklinde tehditte bulunduğunu, “demokrasiye balans ayarı yapıyoruz” diyerek açıkça görevi dışına çıkarak siyaset yaptığını ve hükümeti düşürmeye çalıştığını Batı Çalışma Grubu adı altında yasa dışı bir birim oluşturarak burada kamu görevlilerini ve sivil vatandaşları fişlediğini,

Yargı mensuplarını Genelkurmay Karargâhında brifinglere tabi tutarak yargıyı etkilemeye ve meşru hükümete karşı kullanmaya çalıştığını, kendilerine vatan savunması için tevdi edilen zırhlı birlikleri meskun mahalde yürüterek halkta infial oluşturmaya çalıştıklarını ve ellerindeki silahlı birliklerle meşru hükümeti tehdit ettiklerini bu suretle hükümeti cebren iş bırakmaya zorladıklarını, temel bir hak olan eğitim ve öğretim hakkının “başörtüsü yasağı” şeklinde yasalarda olmayan bir yasak icat ederek üniversitelerde eğitim ve öğretimi engellediklerini, bu eylemlerini dönemin YÖK başkanı Kemal GÜRÜZ, Başbakanlık Müsteşarı, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı, Gazeteciler, TİSK Başkanı, DİSK Başkanı, TESK Başkanı, TOBB Başkanı, Türkiş Başkanı ile birlikte gerçekleştirdiklerini,

Diğer yandan Burdur Er Eğitim Topçu Tugay Komutanı ve halen Hacıbektaş Belediye Başkanı olan kişinin Burdur ili ve çevre illerde başta İmam Hatip Liseleri olmak üzere eğitim ve öğretim kurumları üzerinde yetki ve görevi olmadığı halde baskı, tehdit ve şantajlarda bulunduğunu, İmam Hatip Lisesindeki öğrencileri zorla içkili mekânlara götürerek dans yapmaya zorladığını, halkı Alevi-Sünni şeklinde ayırarak ayrımcılık yaptığını, birbirine karşı kışkırttığını, her an darbe gerçekleşecek baskısının yapıldığını, 18 Haziran 1997 tarihinde Başbakan Necmettin ERBAKAN'ın istifa etmek zorunda kaldığını, nitekim Orgeneral Çevik BİR'in yaptığı bir konuşmasında 28 Şubat süreci ile ilgili demokrasiye balans ayarı yapıldı ifadelerini kullanırken Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri Erol ÖZKASNAK'ın “bu post modern darbe, tereyağından kıl çeker gibi yapılmış çok başarılı bir süreçtir” şeklinde beyanda bulunduğunu, hatta koalisyon ortağı partilerin milletvekillerini tehdit ve şantajlarla korkutularak istifaya zorlandığını belirterek şüpheliler hakkında soruşturma yapılarak cezalandırılmalarını istemiştir. (138. klasör, sayfa 189-194)



116–Müşteki Abdurrahman SİTİL 04/07/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

1997 yılında Adıyaman Merkez Fatih Caminde görev yaparken başörtüsü, İmam Hatipler, 8 yıllık eğitim konusunda görev yaptığı cami cemaatinin de cuma namazından sonra cami dışında protesto amaçlı bir toplantı yaptığını, cemaati kendisinin yönlendirdiği iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında soruşturma başlatıldığını, daha sonra hakkında Malatya Devlet Güvenlik Maddesine TCK 312. maddeden dava açıldığını, sürgün şeklinde Rize il emrine atamasının yapıldığını, cami cemaatinin imza toplamasıyla atamasının durdurulduğunu,o güne kadar bilmediği Batı Çalışma Grubuna hedef olduğunu, nokta bir tayinle Afyon Sandıklı Alamescid Köyüne tayin edildiğini, Adıyaman'da tatilde iken TCK 168. madde kapsamında ifadesinin alındığını, hakkında açılan davalardan beraat ettiğini, ancak talimat ve yönlendirme ile ilçe müftüsünün kendisini açığa aldığını, 6 çocukla işsiz ve güçsüz mücadele verirken 2000 yılının 2. ayında Adıyaman'da evinde bulunurken Emniyetten gelen ve JİTEM olduğunu bildiği kişilerce evinden alınarak önce Emniyete sonra da il Alay Komutanlığına götürüldüğünü,

O tarihteki Alay Komutanının önüne çıkarıldığını, Alay Komutanının kendisine ana avrat sinkaflı kelimelerle sövdüğünü, “bu memleketi sizin gibi irticacılara, sizin gibi orospu çocuklarına bırakmayacağız, sizi bu memleketten tamamıyla temizleyeceğiz” şeklinde hakaret ettiğini, bir taraftan da sakalını çekerek işkence ettiğini, Alay Komutanının makamından çıkarıldıktan sonra ellerine kelepçe takılıp gözleri bağlanarak bir araçla oradan uzaklaştırıldığını, götürdükleri yere varır varmaz bir işkence odasına kapattıklarını, bu yerde insanların bağrışmaları, ağlamaları, yapmayın, vurmayın şeklindeki feryatlarının halen kulağında olduğunu, ilk önce manevi işkence yaptıklarını, Allah'a, Peygambere, Mezhep İmamlarına hakaret ettiklerini, devlet büyükleri olan Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim'e hakaret ettiklerini çocuklarının ismiyle alay ettiklerini, fiziki olarak dövmeye başladıklarını, bu işkence sırasında elbiselerini tamamıyla çıkartarak çırılçıplak soyduklarını, elleri ile edep yerlerini sıkarak haydi dinin seni kurtarsın dediklerini, bu halde iken soğuk suları üstüne döktüklerini, defalarca sakalından tutup yerlerde sürüklediklerini, bu işkencelerin 2 gün 2 gece devam ettiğini, sorgunun son 2 günü olması nedeniyle 2 günde sona erdiğini, hastaneye götürdüklerini, hastane doktorunun tehdit edilmesi nedeniyle doktorun onca yara bereye yüzünün tanınmaz halde olmasına rağmen rapor yazamadığını, oradan Cumhuriyet Savcılığına gittiklerini, doktordan sonra savcının da korktuğunu, polis memuru ya da jandarmanın daha etkin davranışlar sergilediğini, bir müddet sonra Kahramanmaraş Merkez Kapalı Cezaevine atıldığını, aynı olay aynı sebep ve aynı davadan beraat kararı olmasına ve bu kararlarında Yargıtayca onanmasına rağmen yargılama sonucunda kendisine 12 yıl 6 ay hapis cezası verildiğini, Yargıtay'ın kararı bozduğunu, ancak Malatya DGM'nin Yargıtay kararına direndiğini, yeniden 12 yıl 6 ay hapis cezası verildiğini, bu sefer cezasının onaylandığını,

Sağlığının ciddi oranda bozulduğunu, Malatya Kapalı Cezaevi revirinde 8 ay tedavi gördüğünü, ancak şifa bulamadığını, Elazığ Devlet Hastanesine sevk edildiğini, işkencelerden kaynaklı akciğerlerinde, idrar yollarında, safra kesesinde ağrılar sebebiyle Elazığ Devlet Hastanesi mahkûm koğuşunda 55 gün tedavi gördüğünü, 2003 yılında Ak Parti döneminde çıkan şartlı tahliye yasasından yararlanarak çıktığını, dışarı çıktıktan sonra işkencelerden dolayı 3 kez ameliyat olduğunu, 6 çocuk ve eşi ile mağdur olduğunu, mesleğine geri dönemediğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine dava açtığını, 28 Şubat sürecinde rol alan yetkililerden hesap sorulmasını istediğini, davaya müdahil olmak istediğini belirtmiştir. (138. klasör, sayfa 342-344)



Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   92   93   94   95   96   97   98   99   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin