T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


–Müşteki Ramazan BÜYÜKBAYRAM 03/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə97/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   93   94   95   96   97   98   99   100   ...   178

117–Müşteki Ramazan BÜYÜKBAYRAM 03/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

25/02/2000 tarihinde Çermik ilçesi Yayıklı Köyünde İmam Hatip olarak görevinin başında olduğu sırada ikindi namazında Çermik İlçe Jandarmanın caminin etrafını sararak namazı bozdurduklarını, caminin içini didik didik aradıklarını, köyde bulunan evine geçtiklerini, kendisini bir odada tutarak eşyalarını dağıtarak aradıklarını, yasal olmayan kitapları olmadığı halde tüm kitaplarını alıp bir çuvala doldurduklarını, kendisi ile birlikte kitaplarını Çermik İlçe Emniyet Amirliğine teslim ettiklerini, gözlerini bağladıklarını, gecenin bir saatinde gözleri kapalı olarak bir araca bindirerek tahminine göre yörenin Diyarbakır Çevik Kuvvetlerine götürdüklerini, orada bir hücreye götürerek saat 22:00'den sabah 05:00'a kadar işkence yaptıklarını, elbiselerini soyarak çırılçıplak şekilde soğuk ve tazyikli su ile işkenceye başladıklarını, başına poşet geçirdiklerini,bir kişinin göğsünün üstüne oturduğunu,diğerinin ayaklarının üzerine oturduğunu, ellerini yukarı doğru bir şekilde bağlayarak çırılçıplak elektrik vermeye başladıklarını, gözaltında 11 gün işkence yaptıklarını, bir gece vakti gözleri kapalı olarak Devlet Güvenlik Mahkemesine götürdüklerini, savcının odasının kapısını kapatmadan sorguya çekildiğini, savcının kapının kapanmasını istemesine rağmen kapatmadıklarını, sorgudan sonra tutuklandığını, cezaevinde gardiyanlar çırılçıplak soyarak kontrol yapıp içeri aldıklarını, içerisinde fare olan dar bir hücreye alındığını, 24 saat içerisinde bir somun ekmek ve 4 tane zeytin verdiklerini, 5-6 gün cezaevinde kaldığını,

Yine bir gece vakti gözleri kapalı şekilde koğuştan çıkarıp arabaya bindirerek Elazığ Cezaevine götürdüklerini, cezaevine girişte aynı şekilde soyunmasını istediklerini, kabul etmediğini, pijaması kalacak şekilde soyunduğunu, araması yapıldıktan sonra kış ortasında tuvaleti içinde olan penceresinde cam bulunmayan bir hücreye alındığını, 40 gün güneş yüzü görmeden tutuklu kaldığını, gözlerinin bozulduğunu, burada 09/06/2000 tarihinde hiçbir savunması dahi alınmadan görevine son verildiğine ilişkin yazının geldiğini, 10 ay tutuklu kaldıktan sonra Diyarbakır 3 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesine çıkarıldığını, mahkemece tahliye edildiğini, o tarihten beri işsiz olduğunu, mağdur olduğunu, meslekten atılmasına neden olan müfettişler, 28 Şubat döneminin Diyanet İşleri Başkanı, Genelkurmay Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı hakkında şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (138. klasör, sayfa 428-429)

118–Müşteki Mehmet ÜNVER 19/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1997 yılında Kırşehir Çiçekdağı Acı Köyü imamı olduğunu, kurum değiştirme talebiyle Gümüşhane Şiran İlçe Halk Kütüphanesine müdür olarak atandığını, 22/09/1997 tarihine kadar müdür olarak çalıştığını, 29/11/1997-19/03/1998 tarihleri arasında unvanı alınarak Ağrı ili Hamur ilçesi Halk Kütüphanesine memur olarak atandığını, mahkeme kararı ile Şiran ilçesi Halk Kütüphanesi müdürlüğüne 01/04/1998 tarihinde tekrar atandığını, 24/06/1998 tarihinde Kültür Bakanlığının atamasıyla Rize Kalkandere ilçesi Halk Kütüphanesine memur olarak atandığını, 09/07/1998-24/11/1998 tarihleri arasında burada çalıştığını, mahkeme kararı ile yeniden Şiran ilçesi Halk Kütüphanesine müdür olarak atandığını, 19/07/2000 tarihine kadar bu görevde kaldığını, 03/08/2000-23/05/2002 tarihleri arasında Ağrı ili Hamur ilçesinde Kütüphane müdürü olarak görev yaptığını, ancak Danıştay'ın mahkeme kararını bozması nedeniyle 23/05/2002-27/05/2005 tarihleri arasında memur olarak Hamur ilçesi Halk Kütüphanesinde çalıştığını, bu süreçte mağdur olduğunu, ağır depresyon geçirdiğini, bu nedenle TSK bünyesinde örgütlenerek 28 Şubat post modern darbesinin hazırlığını yapan, icra eden TSK'nın kurumsal hiyerarşisini ele geçirme operasyonu olan tasfiyeleri sağlayan, bu konuda kararlar alan bilgi ve belgeleri gerçeğe aykırı düzenleyen yasa dışı Batı Çalışma Grubu kurucusu, yöneticisi ve üyeleri ile yasa dışı eylemlere kasten veya görevlerini ihmal ederek katılan YAŞ'ın asker üyeleri, MGK'nın asker üyeleri, tüm failler ile sivil ve asker şeriklerinden şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (138. klasör, sayfa 441-442)



119–Müşteki Hasan KAPAR 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

28 Şubat sürecinde ortaya çıkan hukuk dışı oluşumlar tarafından etkilenen mahkemelerde 7 yıl tutuklu olarak yargılandığını, tüm dosyalardan beraat ettiğini, hukuk dışı oluşumlara uyarak kararlar veren kendisini tutuklayan hakimlerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (191. klasör, sayfa 93)



120–Müşteki Aliseydi TURAN 08/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1997-1998 yılında Sultanbeyli bölgesine Refah Partisi il genel meclisi üyesi olarak 17.000 kişinin oyu ile seçildiğini, o dönem İstanbul Garnizon Komutanının tankları Sultanbeyli'nin içinden yürüttüğünü, yetkili olmamasına rağmen zorla caddenin ortasına Atatürk büstü diktirdiğini ve askerlere “itiraz eden olursa ayağına sıkın” emrini verdiğini, Sultanbeyli Kaymakamının askeri şahıslarla işbirliği yaparak Batı Çalışma Grubu adına çalıştığını, askeri şahıslar gibi halka baskı uyguladığını, darbeye sebep olan gerçekleştiren ve onlar ile işbirliği yapan kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (191. klasör, sayfa 99)



121–Müşteki Eşref DEMİRCİ 06/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1972 yılında OYAK'ta Erzurum Ordu Pazarı mağaza müdürlüğünde göreve başladığını, 1978 yılında askerlik dönüşünde tekrar aynı yerde göreve başlama sözü verildiğinden haklarını almadan askere gittiğini, askerlik dönüşü Erzincan Ordu Pazarı mağaza müdürlüğünde göreve başladığını, oradan da rotasyon tayini ile Malatya'ya gönderildiğini, Ekim 1998'de hiçbir gerekçe gösterilmeden iş akdine son verildiğini, kendisini mağdur eden 28 Şubat planlayıcısı ve uygulayıcılarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (191. klasör, sayfa 138)



122–Müşteki Yaşar METEHANOĞLU 08/10/20121 tarihli şikâyetinde özetle;

28 Şubat döneminde serbest avukat olduğunu, hakkında 10'dan fazla dava açıldığını, kendisi ile ilgili şikâyet dilekçesi veren kişilere sorduğunda “söyleyemeyiz, söylediğimiz takdirde çoluğumuzu çocuğumuzu yok ederler, ocağımızı söndürürler” şeklinde cevaplarla karşılaştığını, 7-8 sene davalarla uğraşmak zorunda kaldığından avukatlık mesleğini tam olarak sürdüremediğini, yargılandığı davalardan beraat ettiğini, çalıştığı handa avukatlık yapan Uğur ÖNDER'in yanına gelen televizyondan Veli KÜÇÜK olarak tanıdığı kişinin “avukat Yaşar METEHANOĞLU bu mu?” ifadesinden hakkındaki şikâyet dilekçelerinin 28 Şubat sürecinden kaynaklandığını anladığını, yanında staj yapmış olan avukatın kendisine “Genelkurmaydan gelen listede 1. sırada sen varsın, yüz kişilik liste belirlenmiş, bunları ne yapıp yapıp barodan atacaklarmış” dediğini, suçunu araştırdığında adliyede çalışan hakim, savcı, avukat ve diğer personele ilmihal, takke, tespih, başörtüsü ve Kuran tefsiri gibi hediyeler dağıtmak olduğunu öğrendiğini, maddi ve manevi sıkıntılar yaşadığını, başta Çevik BİR olmak üzere, Kuvvet Komutanları Veli KÜÇÜK, dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, sudan sebeplerle hakkında dava açan dönemin Cumhuriyet Savcıları ve İstanbul Baro Başkanlarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (191. klasör, sayfa 265)



123–Müşteki Şükran UZEL 08/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1998 yılında Sultanbeyli Kız Meslek Lisesinde stajyer bir memur iken müdür vekili tarafından aşağılandığını, hakarete maruz kaldığını, hamile olduğu halde hastane için sevk kağıdı verilmediğini, 07/04/1999 tarihinde görevine son verildiğini, Çevik BİR, Erol ÖZKASNAK, Fevzi TÜRKERİ ve müdür vekilinden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (191. klasör, sayfa 423)



124–Müşteki Adem ÇEVİK 03/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesi ve 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Kendisinin Mazlum-Der Halk İhlalleri Komite üyesi olduğunu, 28 Şubat sürecinde TSK'nın hiyerarşik yapısı dışında bir yapılanma olduğunu, Batı Çalışma Grubunun burada yer aldığını, siyasi iktidarın baskı altına alınarak kararlar çıkartıldığını, yaşanan olaylar sonucunda psikolojik travma geçirdiğini, 12 yaşından küçük çocukların camiye gitmesi yasaklandığı için çocuğunu da camiye gönderemediğini, ayrıca İmam Hatip Lisesine de gönderemediğini, 28 Şubat döneminde bizzat brifing alan Silahlı Kuvvetlerle ve brifing yardımcılarından, onlara yardımcı olan siyasi kurumlardan ve kişilerden hukuksuz ve kanunsuz emirleri dinleyenlerden şikâyetçi olduğunu, inanç sahibi insanların inandığı gibi yaşamasının engellendiğini belirtmiştir. (203. klasör, sayfa 163)



125–Müşteki Bayram KARACAN 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

28 Şubat döneminde Büyük Birlik Partisi il başkanı olduğunu, partilerinin TBMM'de 7 milletvekili ile temsil edildiğini, iktidardaki hükümete gensoru verilerek düşürülmek istendiğini, partilerinin de gensoruya ret oyu vereceğini, gensoru öncesi genel başkanları Muhsin YAZICIOĞLU'nun yanına bir kişi gelerek “bu ülkede üç bin metrede adam vuruyorlar, siz gensoruya ret oyu vermeyin bu hükümet gidecek, hükümet düştükten sonra siz daha etkin bir yerde olursunuz, sizin partinize 3 bakanlık verilebilir” dediğini, genel başkanlarının da “sizi buraya gönderen kişiye söyleyin benim ismim Muhsin YAZICIOĞLU ben böyle şeylere pabuç bırakmam” diye söylediğini, bizzat genel başkanlarının kendisine anlattığını, yine bir toplantıda Çevik BİR'in genel başkanlarına “bu ülke İran Cezayir olmayacak buna müsaade etmeyeceğiz” diye not gönderdiğini, genel başkanlarının da “evet bu ülke İran ve Cezayir olmayacak ancak Suriye olmasına da biz müsaade etmeyeceğiz” şeklinde notu geri iade ettiğini, genel başkanlarının bunu anlattığını, kendisinin il başkanı olduğu dönemde 28 Şubat post modern darbesinin yapıldığını ve gerçekleştiğini, bunun Anayasal bir suç olduğunu, partisi adına şikâyetçi olduğunu, milletin verdiği vergilerle maaş alıp milleti dizayn etmeye çalışan ve suç işleyenlerin cezalandırılmasını istediğini belirtmiştir. (203. klasör, sayfa 209)



126–Müşteki Yaşar BOZKURT 20/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

28 Şubat sürecinde Türk Halkının fakirleştiğini, zarara uğradığını, halkın perişan olduğunu, bölücülüğün ortaya çıktığını, dönemin Cumhurbaşkanından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (139. klasör, sayfa 248)



127–Müşteki Suat ÇELİKDEMİR 16/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1997 yılında Elazığ Ferri Krom A.Ş. Müdürlüğüne güvenlik görevlisi olarak müracaat ettiğini, yazılı ve sözlü sınavı kazandığını, sağlık kurulu raporunu da alarak kurumun müdürlüğüne teslim ettiğini, kendilerine güvenlik soruşturması sonrası başlayacaklarını söylediklerini, işe başlamayı beklerken 28 Şubat süreci döneminin başladığını, Refahyol’un yıkıldığını, 10. ayda sınavın iptal edildiğine dair tebligat geldiğini, mahkemeye müracaat ettiklerini, mahkemenin lehine karar verdiğini, 3 yıl kurumda çalıştığını, asaletinin tasdik edildiğini, kurumun müracaatıyla Danıştay’a yapılan itiraz sonucunda mahkemenin kararının bozulduğunu, bunun üzerine işten çıkarıldıklarını, kendisini mağdur eden sorumlulardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (139. Kls, S: 297-298)



128–Müşteki Mehmet Şah SEVİNÇ 18/04/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

28 Şubat döneminde Erzurum Jandarma Bölge Komutanının dönemin Başbakanı Necmettin ERBAKAN'a hakaret içeren sözler söylediğini, yapılan her türlü eylem ve işlemlerle hükümetin zor durumda bırakıldığını, tankların yürütüldüğünü, Erzurum Jandarma Bölge Komutanından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (104. klasör, sayfa 6)



129–Müşteki Yılmaz ÇELİKPAZU 02/05/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi kantinini 1996 tarihinden 2002 tarihine kadar işletici olarak çalıştırdığını, o tarihler arasında ağlayan kızlarımıza hatta intihar etmeyi düşünen talebelerimize, başörtülerini öğrencilerin başlarından alıp yere atan öğretim görevlilerine şahit olduğunu, bunlardan birisinin de İlahiyat Fakültesi Başkan Yardımcısı görevinde bulunan şahıs olduğunu, o dönemde gazete manşetlerinde talebelere zulüm yaptığına ilişkin yazı ve haberlere şahit olduğunu, bu kişinin de soruşturmaya alınmasını istediğini belirttiği, 24/09/2012 tarihli ifadesinde de 1997 yılının sonlarına doğru başörtülü öğrencilerin okula alınmadığı için dışarıda soğukta kaldıklarını, içlerinden bayılanlar olduğunu, bunları içeri aldığını, onlara ayran ve benzeri ikramlarda bulunduğunu, soğuktan korumak istediğini, bunun üzerine doçent doktor olan ve başörtülü öğrencilerin kantine ve derslere alınmaması konusundaki kararları uygulayan şahsın bir kız öğrencinin başörtüsünü alıp yere attığını, kendisine de “Bu şekilde hareket etmeye devam edersen senin sözleşmeni feshederim” dediğini belirtmiştir. (104. klasör, sayfa 8, 129. klasör, sayfa 76-77)



130–Müşteki Mehmet AKSA 21/04/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

19/11/1995 tarihinde evine yakın bir yerde mutat polis uygulamasında gözaltına alındığını, 27 gün gözaltında kaldığını, derin devlet polisleri tarafından kirli faaliyetlere girmesi noktasında işbirliği istendiğini, kabul etmeyince ağır işkencelere maruz kaldığını, ev adresine yakın ve okuduğu lise civarındaki birkaç faili meçhul eylemin zorla üzerine yıkıldığını, tekliflerini kabul ettiği takdirde eylemlerin düşürüleceğini, aksi halde ömür boyu hapis yatmakla karşı karşıya kalacağını söylediklerini, yapılan yargılamalarda önce sadece örgüt üyeliğinden ceza aldığını, daha sonra kararın Yargıtay’da bozulduğunu, kendisi lehine oy veren Diyarbakır 4 Nolu DGM Başkanı Ali ÇAĞAN'ın sürgün edildiğini, daha sonra aleyhine müebbet hapis cezası verildiğini, Ergenekon Örgütünün temsilcilerinin devreye girerek kendisinin mağdur edildiğini, cezasının onandığını, 28 Şubat davasına müdahil olmak istediğini belirtmiştir. (104. klasör, sayfa 58-59)



131–Müşteki Yılmaz DALYAN 20/02/2012 üst yazı tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

28 Şubat sürecinde hiç hak etmediği halde 765 sayılı TCK'nın 146/1 maddesinden cezaya çarptırıldığını, yeniden yargılama yolunun açılabilmesi için buna sebep olan kişilerin cezalandırılmasını istediğini belirtmiştir. (104. klasör, sayfa 75-78)



132–Müşteki Hayrettin GÜL 20/02/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

28 Şubat döneminde haksız olarak ceza aldığını, özgürlüğüne kavuşmak istediğini belirtmiştir. (104. klasör, sayfa 84-85)



133–Müşteki Bedir GÜNEŞ 25/05/2012 şikâyet dilekçesinde özetle;

28 Şubat 1997 öncesi ve bu dönemde meydana gelen olaylarla ilgili Çevik BİR ve sorumluların cezalandırılmasını istemiştir. (104. klasör, sayfa 97)



134–Müşteki Reşat IŞIK 25/04/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

8-15/12/1996 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan imam hatiplik sınavını kazandığını, 31/12/1996 tarihinde tecil hakkının sona ermesi nedeniyle göreve başlamadan askere gittiğini, askerlik dönüşü tayininin yapılmasını istediğini, ancak atamasının yapılmadığını, bu olayların sorumlusu olarak İsmail Hakkı KARADAYI, Çevik BİR ve Batı Çalışma Grubu adı altında darbe yapan kişileri gördüğünü, bu şahıslardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (104. klasör, sayfa 102)



135–Müşteki Yakup KÖSE 12/02/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

28 Şubat post modern darbesi döneminde 14 yaşında İmam Hatip Lisesi Ortaokul 1. sınıf öğrencisi iken irticai örgüt suçlamasıyla gözaltına alındığını, 7 gün gözaltında korku ve baskılara maruz kaldığını, bazı suçlamaları tehdit ve şiddet sebebiyle kabul etmek zorunda kaldığını, Emniyette, Cumhuriyet Başsavcılığında ve yargılandığı Mahkemede örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmediğini, ifadesi diye imzalatılan kişilerin düzenlediği ifadesinde “ben siyonist, kapitalist faizci düzene karşı olduğum için eylemlere katıldım” yazdığını, o tarihte bu kavramları bile bilmediğini, tutuklandığını, çocuk olarak ıslah evine gönderilmesi gerekirken adli tutuklu şeklinde ifade edilen hükümlü ve tutukluların yanına konulduğunu, psikolojik travmalar geçirdiğini, 28 Şubat döneminde yargı mensuplarına verilen brifingler, Genelkurmay Başkan Yardımcılarının yargı Başkanlarıyla görüşmesinin ardından Ağır Cezaların verildiğini, 28 Şubat sürecini planlayan özgürlüğü ve eğitim hakkından mahrum bırakan, işkence ve eziyet görmesine sebep olan kişilerin cezalandırılmasını istediğini, 30/04/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde de yaşantısını alt üst eden 28 Şubat post modern darbesini gerçekleştiren İsmail Hakkı KARADAYI, Çevik BİR, Doğu AKTULGA, Erol ÖZKASNAK, Teoman KOMAN, Ahmet ÇÖREKÇİ, Güven ERKAYA, İlhan KILIÇ, Erdal CEYLANOĞLU ve diğer bir kısım görevlilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (104. klasör, sayfa 183-192)



136–Müşteki Mustafa AKINCI 11/01/2013 tarihli şikâyetinde özetle;

Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü tarafından yapılan 14/06/1997 tarihli sınava girerek kazandığını, Diyarbakır Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne hizmetli olarak atandığını, 20 ay boyunca çalışarak maaşını aldığını, görevine son verilen 24 arkadaşı ile birlikte Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesine iptal davası açtığını, mahkemenin işlemin iptali ve parasal haklarının iadesine karar verdiğini ancak Danıştay'ın yerel mahkeme kararını bozduğunu, 28 Şubat darbesi ile kazandığı hakların gasp edildiğini, 28 Şubat darbesinden dolayı tüm sanıklardan şikâyetçi olduğunu açılacak davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (104. klasör, sayfa 218)



137–Müşteki Fethiye ATLI 13/09/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

Babasının 1977 yılında Elazığ'ın Keban ilçesinde CHP'den Belediye Başkanı seçildiğini, 1980 askeri darbesi döneminde gözaltına alındığını, görevden alındığını, 1993 yılında kalp krizi geçirip vefat ettiğini, babasının vefatından sonra başını örttüğünü, 28 Şubat döneminde 2000 yılında başörtüsünden dolayı görevinden alındığını, hem 12 Eylül mağduru hem de 28 Şubat kararları mağduru olduğunu, görevine geri dönemediğini, mahkemede davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (240. klasör, sayfa 24-25)



138–Müşteki Musa ÜZÜMCÜ bila tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

07/06/1997 tarihinde Refahyol döneminde Seydişehir Eti Aliminyum A.Ş. Genel Müdürlüğünün açmış olduğu koruma ve güvenlik görevlisi sınavını kazandığını, belgelerini tamamladığını, işe başlayacağı sırada Refahyol hükümetine görevin bıraktırıldığını, yeni hükümetin siyasi nedenlerle kazanmış olduğu sınavı iptal ettiğini, arkadaşları ile birlikte mahkemeye başvurduklarını, mahkemenin kendilerini haklı bulduğunu, Elazığ Ferro Krom A.Ş. Genel Müdürlüğüne atamalarının yapıldığını, 10/11/1999 tarihinde işe başladığını, 3 yıl çalıştıktan sonra Refahyol döneminde işe girmelerinin etkisiyle Danıştay'ın kararı ile işten çıkarıldıklarını, mağdur olduğunu, haklarının geri verilmesini istediğini belirtmiştir. (240. klasör, sayfa 208)



139–Müşteki Bünyamin NAS bila tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

07/06/1997 tarihinde Refahyol döneminde Seydişehir Eti Aliminyum A.Ş. Genel Müdürlüğünün açmış olduğu koruma ve güvenlik görevlisi sınavını kazandığını, belgelerini tamamladığını, işe başlayacağı sırada Refahyol hükümetine görevin bıraktırıldığını, yeni hükümetin siyasi nedenlerle kazanmış olduğu sınavı iptal ettiğini, arkadaşları ile birlikte mahkemeye başvurduklarını, mahkemenin kendilerini haklı bulduğunu, Elazığ Ferro Krom A.Ş. Genel Müdürlüğüne atamalarının yapıldığını, 10/11/1999 tarihinde işe başladığını, 3 yıl çalıştıktan sonra Refahyol döneminde işe girmelerinin etkisiyle Danıştay'ın kararı ile işten çıkarıldıklarını, mağdur olduğunu, haklarının geri verilmesini istediğini belirtmiştir. (240. klasör, sayfa 224)



140–Müşteki Abdullah Umran EKİNCİ 29/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

28 Şubat aktörlerinin Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı, yasama organına karşı ve hükümete karşı TCK'nın 309,311,312 maddelerini ihlal suçunu işlediklerini belirttiği, 21/09/2010 tarihli dilekçesinde de, dönemin aktörleri hakkında gerekli kovuşturma yapılarak dava açılmasını istemiştir. (240. klasör, sayfa 240-244)



141–Müşteki Mustafa ÖZOLGUN 20/12/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1997 yılında Diyarbakır Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından açılan hizmetli ve şoför alımına ilişkin sınava girdiğini, yazılı ve sözlü sınavı kazanarak Diyarbakır'da göreve başladığını, ancak bir süre sonra TSK bünyesinde Batı Çalışma Grubu adı altında faaliyet gösteren grubun kendileri ile beraber işe alınan tüm insanların görevine son verilmesi için baskı yaptığını, kurum içinde duyduklarını, 1998 yılında görevlerine son verildiğini, İdare Mahkemesine dava açtıklarını, mahkemenin kendilerini haklı bulduğunu, yürütmeyi durdurma kararı verdiğini, tekrar göreve döndüklerini, 5 ay kadar çalıştıktan sonra Bakanlığın Bölge İdare Mahkemesine başvurduğunu, Bölge İdare Mahkemesinin, İdare Mahkemesinin kararını kaldırdığını, Danıştay'a yapmış oldukları başvurunun da reddedildiğini, yazılı ve sözlü sınavı kazanarak göreve başladığını, herhangi bir idari ve adli soruşturma geçirmediğini, siyasi veya başka bir anlamda faaliyetinin olmadığını,ancak buna rağmen Batı Çalışma Grubunun baskısıyla işten çıkarıldığını, bu süreci kendilerine yaşatanlardan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (240. klasör, sayfa 221-222)



142–Müşteki Engin YANTÜRK 26/11/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

14/06/1997 tarihinde açılan personel alımı sınavına girerek açıktan Diyarbakır Çocuk Esirgeme Kurumuna hizmetli olarak atandığını, 4 ay boyunca çalışarak maaşını fiilen aldığını, hükümetin değişmesiyle 28 Şubat sonrası süreçte sınavların usulsüzlük iddiasıyla iptal edildiğini, görevine son verilen diğer kişilerle birlikte İdare Mahkemesine dava açtıklarını, mahkemenin personelin bu nedenle görevine son verilemeyeceği gerekçesiyle alınan işlemin iptali ve parasal hakların iadesine hükmettiğini, ancak mahkeme kararının Danıştay tarafından bozulduğunu, 28 Şubat darbesi sebebiyle kazandığı hakların gasp edildiğini, 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (240. klasör, sayfa 394-396)



143–Müşteki Hacı ALTUN 27/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

1996 yılının Aralık ayında Bursa ilinde esnaflık yaptığı sırada gözaltına alınarak Ankara'ya getirildiğini, tarafına yöneltilen suçlamaların kılık-kıyafet kanununa muhalefet izinsiz kuran kursu açmak, terör örgütüne üye olmak gibi suçlamalar olduğunu, ancak hangi örgüt olduğunu bile bilmediğini, 1 yıldan fazla tutuklu kaldığını, dosyanın 4616 sayılı yasa ile ertelendiğini, davanın devam etmesini istediğini, beraat ettiğini, yöneltilen suçlamaların tamamen konjonktürel olduğunu, medya sayesinde oluşturulan ortamın kurbanı olduğunu, haksız tutuklama ve soruşturmalar sonucunda kurulu düzeninin bozulduğunu, işyerinin battığını, hükümetin de zorla düşürülmesi sonucu istikrarsızlık olduğunu, süreçte sorumluluğu bulunanlardan şikâyetçi olduğunu, ayrıca haksız soruşturmalarla kendisini mağdur eden Cumhuriyet Savcısından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (129. klasör, sayfa 67)



144–Müşteki Abdurrahim ÇELİK 24/04/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

24/04/2012 tarihli Milat Gazetesinin haberinde İstanbul Üniversitesi eski rektörünün Milli Güvenlik Kuruluna yazmış olduğu bir mektupta İstanbul İdare ve Vergi Mahkemelerinde görev yapan bazı hakim ve savcıların bazı cemaat ve tarikatlarla bağlantılı oldukları, eşlerinin çağdaş kıyafetle dolaşmadıkları, bununla da yetinmeyip bazı Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin cemaat ve tarikatlarla bağlantılı olduğunu iddia ederek, bunların görevden alınmasını istediğini belirterek eski İstanbul Üniversitesi rektörü olan şahsın TCK'nın 134 ve 135. maddelerinde belirtilen özel hayatın gizliliğinin ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarından cezalandırılmalarını istemiştir. (129. klasör, 80-81)



145–Müşteki Mehmet Ali GENÇ 09/03/2011 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;

1960, 1971, 1980, 1997 yıllarında seçimle işbaşına gelen Türkiye Büyük Millet Meclisi ve üyeleri ile Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin ortadan kaldırılıp, görev ve yetkilerinin elinden alındığının, 28 Şubat döneminde hakim ve savcılara baskı yapıldığını, tehdit edildiğini ve brifingler verildiğini, özellikle Genelkurmay 2. Başkanı Çevik BİR'in başı çektiğini, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI, Jandarma Genel Komutanı Teoman KOMAN ve dönemin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri hakkında soruşturma başlatılmasını istediğini belirttiği, 24/09/2012 tarihli ifadesinde de 28 Şubat 1997 tarihinde dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik BİR ve Orgeneral Teoman KOMAN'ın o zamanki hükümete destek verdiği için Muhsin YAZICIOĞLU'nu tehdit ettiğini, Muhsin YAZICIOĞLU'nun ise “Halka doğrulan tanka karşı selam durmam” diye tepki gösterdiğini, birçok defa tehdit edildiğini, bu hususta şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (129. klasör, sayfa 96-97, 101)



Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   93   94   95   96   97   98   99   100   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin