T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı


Kur’an’ın Ezberlenmesi Şeklinde Cem’i



Yüklə 5 Mb.
səhifə356/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   352   353   354   355   356   357   358   359   ...   740
1.1. Kur’an’ın Ezberlenmesi Şeklinde Cem’i

Hemen belirtmek gerekir ki, Kur’ân’ı ezberleme hususunda en büyük gayret, vahyin ilk muhatabı olan Hz. Peygamber’e aittir. Bu manada Kur’ân-ı Kerim’i ilk ezberleyen bizzat Rasulullah’tır. Rasulullah’ın ümmi olduğu, gerek kendi beyanları gerekse Kur’ân ayetleri ile sabittir. Vahiy geldiği zamanlarda Hz. Peygamber’in, Kur’ân’ın hiçbir kelimesini kaybetmemek için ne kadar acele davrandığı ve onu ezberlemek için ne kadar sabırsızlandığı da bir gerçektir. Bu süreç, Allah’ın, Peygamberine, Kur’ân’ı hafızasında ezberlettireceği, lafzının kıraati ve manasının anlaşılması hususlarında kendisine kolaylık ihsan edeceğine dair garanti vermesine kadar devam etmiştir:

“Rasulüm! Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma. Şüphesiz onu toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir. O halde biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et. Sonra şüphen olmasın ki, onu açıklamak da yine bize aittir”. (Kıyame 75/16-19). “Sana onun vahyi tamamlanmadan önce Kur’ân’ı (okumakta) acele etme ve ‘Rabbim benim ilmimi artır’ de”. (Tâhâ 20/114). Allah gerçekten Kur’ân-ı Kerim’i Peygamberinin kalbinde topladı ve zamanının hafızlarının önderi, Kur’ân ve ilimleri konusunda Müslümanların mercii kıldı.

Hz. Peygamber’den vahyi dinleyen sahabîler de ya hıfz, yahut da kitabet yoluyla, işittikleri vahiy bölümlerini tespit etmeye çalışıyorlardı. Yazı bilenler tebliğ edilen vahyi yazıyorlar ve yazdıkları metinlerden ezberliyorlardı. Yazı bilmeyen yahut yazı malzemesini temin etme imkânına sahip olamayanlar ise Hz. Peygamber’den namaz, vaaz, irşad veya başka vesilelerle okuduğu ayetleri bizzat kendisinden dinleyerek ezberlemeye gayret ediyorlardı. Şurası da bir gerçek ki, o dönemde Kur’ân’ın ezberlenmesi ve korunması için hafıza yazıdan daha pratik ve güvenilir bir metot olarak kabul ediliyordu. Çünkü tebliğe muhatap olan Arap toplumu ümmi olmakla beraber kuvvetli bir hafızaya sahipti.

Hz. Peygamber, sahabeyi Kur’ân’ı öğrenmeye, ezberlemeye ve diğer insanlara öğretmeye teşvik ediyordu. Şu hadis-i şerif örnek olarak zikredilebilir: “Sizin en hayırlı olanınız Kur’ân’ı öğrenen ve onu başkalarına öğretendir”. Hz. Peygamber’in bu teşvikleriyle sahabeden birçokları Kur’ân’ın tamamını ezberlemişlerdi. Bunlardan en meşhurları muhacirlerden, dört halife, Talha, Sa’d, Abdullah b. Mes’ud, Huzeyfe, Salim, Ebu Hureyre, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Amr b. el-Âs ve oğlu Abdullah, Muaviye, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Sâib, Hz. Âişe, Hafsa ve Ümmü Seleme’dir. Ensardan Rasulullah’ın hayatında hafız olanlar ise Ubeyy b. Ka’b, Muâz b. Cebel, Zeyd b. Sabit, Ebu’d-Derdâ, Mücemmi’ b. Harise, Enes b. Malik ve amcası Ebu Zeyd.

Abdullah b. Amr b. el-Âs’tan gelen sahih bir hadiste Rasulullah “Kur’ân’ı şu dört kişiden alınız (öğreniniz): Abdullah b. Mes’ud, Salim, Muaz ve Ubeyy b. Ka’b” buyurmuştur. Ancak Kur’ân’ı ezberleme işi, hadiste ismi geçen bu dört kişi ile sınırlı kalmamıştır. Bilakis Kur’ân-ı Kerim’i güzel okumada mahir olanların sayısı, Hz. Peygamber döneminden sonra ismi sayılanların birkaç katıdır. Salim Yemame savaşında şehit oldu, Muâz Hz. Ömer’in halifeliği döneminde, Ubeyy ile Abdullah b. Mes’ud da Hz. Osman’ın halifeliği döneminde vefat ettiler. Zeyd b. Sabit hayatta kalmış ve Kur’ân-ı Kerim’in kıraati hususundaki başkanlık kendisine geçmiş, bu şekilde ismi anılardan sonra uzun bir müddet yaşamıştı. Yukarıdaki rivayetten anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber, bu hadisi ifade ettikleri sırada, Kur’ân’ın bu şahıslardan öğrenilmesini emretmişti. Yoksa bu, o dönemde isimleri sayılan bu dört kişiden başka Kur’ân’ı ezberleyen başka kimseler olmadığı anlamına gelmez. Halbuki sahabeden onlar gibi Kur’ân’ı ezberleyen daha birçokları mevcuttu.

Hz. Peygamber, vakit namazlarında okunabilmesi için, Kur’ân-ı Kerim’in ezberlenmesi hususuna titizlikle eğiliyordu. Dolayısıyla o ana kadar inen bütün Kur’ân metnini ezbere bilmek gerekiyordu. Bazı sahabiler kolaylarına gelen birtakım sureleri ezberlerken, diğer bazı sahabiler ise hepsini ezberlemeye özen gösteriyorlardı. Hz. Peygamber’in vefat ettiği dönemde, ensar arasında biri Ümmü Varaka isimli kadın olmak üzere, dört ile sekiz hafız olduğu rivayet edilir. İşte Hz. Peygamber bu hıfz yöntemiyle Kur’ân’ın bir bütün halinde muhafaza edilmesini temin etmiştir. Kıraat ve dini ibadet için yapılan bu ezber, hayat boyunca ibadetle paralel devam ediyor, nesilden nesile aktarılarak sonraki devirlere kadar sağlam bir şekilde ulaşması sağlanıyordu.

Ayrıca Hz. Peygamber’in her sene Ramazan ayında Kur’ân’ın o zamana kadar nazil olan kısmını Cebrail (a.s.) ile karşılıklı mukabele etmesi demek olan arza geleneği, Kur’ân metninin korunması için son derece büyük önem arzetmektedir. Rasulullah’ın (sav) vefat ettiği yıl arza iki defa vuku bulmuştu ki, buna arza-i âhire denilir. Konuyla ilgili rivayetlerde bu son arzada Kur’â’ın baştan sona kadar iki defa okunduğu belirtilmektedir.




Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   352   353   354   355   356   357   358   359   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin