T. C. Gazi ÜNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ


BÖLÜM III: PARA POLİTİKALARI 1992-2000



Yüklə 1,01 Mb.
səhifə11/24
tarix07.08.2018
ölçüsü1,01 Mb.
#68405
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   24

BÖLÜM III: PARA POLİTİKALARI 1992-2000




3.1 SSCB DEVRİNDE PARA POLİTİKASI

SSCB döneminde para, banka, kredinin anlam ve işlevi farklıydı. Piyasa ekonomisinde para değişkeni faiz oranları, beklenmeyen enflasyon gibi çeşitli kanallar vasıtasıyla reel değişkenleri etkiler ve nispi fiyatları değiştirir. Buna karşın idari komuta ekonomisinde para olgusu ile reel olgu arasında ya hiç yada çok az bağ vardı, yani idari komuta ekonomisinde para nötürdü.


Geleneksel sosyalist planlamanın kural olarak fiyatsız, fiziki birimlerle yapılan bir plan inşası sistemine dayanıyordu. Buna rağmen, sosyalist ekonomilerin yapılarına baktığımızda parasal akımlar vardı ve bir hayli geniş yer kaplıyordu. Sosyalist ekonomilerde bir tüketim malları piyasası vardı ve tüketim hacminin bir kısmı normal dönemlerde bu piyasadan geçiyordu. En önemli istisna köylü tüketiminin bir bölümünün zati geçimlik tüketimden oluşmasıdır; bunda, kooperatif gelirlerinin üyelere dağıtılan önemli bir kısmının ürün halinde olmasının da etkisi vardı. Bunun dışında kural olarak gelirler parasal olarak elde edilir ve piyasada harcanarak tüketime dönüşürdü. Ancak parasal akımlar sadece tüketici harcamalarından oluşmuyordu. İşletmeler bütün girdilerini fiyatını ödeyerek satın alırlar ve çıktılarını diğer üretken işletmelere, tüketim mallarında ticare kuruluşlara, kısacası teslimatın yapılacağı kuruluşa bir bedel karşılığında satarlardı. Böylece bütün üretim ve tüketim malları fiyatlandırılmıştı, işletmeler ve kuruluşlar arası planlı (veya plan dışı) ürün akımlarının hepsi zıt yönde bir parasal akım doğuruyordu. İşletmeler arasındaki mal akımlarına tekabül eden bu parasal akım, nakit halinde değil, kural olarak banka hesapları üzerinde meydana geliyordu. Herhangi bir işletme, ürettiği mallardan plana göre gerekli miktarını, ikmal ve tedarik planınca ve mukavelelerce belirlenmiş işletme veya kuruluşlara gönderdiğini belgelediği anda, resmi fiyatlarla hesaplanan meblağ işletmenin banka hesabına alacak olarak; teslimatın yapılacağı işletmenini hesabına ise borç olarak işleniyordu. İşletmeler sadece ücretleri ve belli bir sınırı aşmayan diğer ödemeleri nakit olarak yapmaya yetkiliydiler.
İşletme karları büyük ölçüde merkezi bütçeye gider; ancak, küçük bir bölümü işletme tasarrufunda kalırdı. Karlar planlanan düzeyi aştıkça işletme tasarrufunda kalan (ve işletme düzeyindeki küçük yatırımlara, sosyal giderlere ve primlere hasredilen) bölümünün miktarı da artıyordu. İşte, Sovyetlerde “iktisadi hesap” diye anılan, fakat daha anlamlı olarak “otofinansman ilkesi” diye nitelendirebileceğimiz bu ilke işletmelerin gelir ve gider hesaplarına pratik bir önem vermiş ve plan uygulamasında “rublenin disiplinini” sağlayacak bir alet olarak görülmüştür.
Geleneksel modelde, yatırımların, sosyal ödemelerin ve kamu tüketiminin, yani parasal kamu hizmetleri (eğitim, sağlık) ile üretken olmayan devlet faaliyetlerinin (savunma, idare) finansmanı esas olarak tüketim malları üzerinden (genellikle toptan ticaret kuruluşlarından) toplanan muamele vergisi ile yapılırdı. Böylece makro ekonomik parasal denge, kural olarak, tüketim malları piyasasında oluşur ve bu piyasada fiyat teşekkülü ile ilgili ilkeler ve genel olarak fiyat sistemi, makro ekonomik ilişkilerin tespitinde hayati bir yer kaplardı.
Bu ilişkileri daha açık seçik ortaya koymak için, muamele vergisinin tek finansman kaynağı oldu basit bir makro denge modeli kullanalım.
Üretim araçları istihsal eden endüstilerin çıktı vektörü xu (x1, ...,xh); ücret katsayıları vektörü u olsun. Tüketim malları üreten endüstrilerde bunlara tekabül eden vektörler xt (xh+1 ..., xn) ve v ise; kamu tüketiminin finansmanı için dağıtılan maaşlar toplamını M ile gösterirsek toplam geliri, yani milli (Y) elde ederiz:
Y=xnu+xtv+M
Gelirlerin tümü tüketim mallarına harcanacaktır; yatırımların ve devlet hizmetlerinin finansmanı tüketim mallarının maliyetine, her mal için, piyasa denge fiyatına ulaşılması umulan oranlarda eklenecek muamele vergileri ile yapılır. Herhangi bir (i) malı için malın fiziki birimi üzerinden hesaplanarak uygulanacak muamele vergisi miktarına di; birim muamele vergisi miktarı vektörüne d (dh+1, ..., dn); vergi tahsilatı toplamına D dersek;
D=xtd
Vergi tahsilatını verir. Tüketim malları toplam maliyetine (xtv),toplam muamele vergisinin (xtd) eklenmesiyle elde edilecek toplam, denge halinde toplam harcamalara (milli gelire) eşit olmalıdır. Denge şartı:
Y=xuu+xtv+M=xtd+xtv

xuu+M=D


Sosyalist ekonomilerde “muamele vergisi” adını almış bulunmakla birlikte, özellikle bu modeldeki muhtevası alelade bir vergi tahsilatından daha geniş olan D’ye “ürün fazlası” da demek mümkündür. Ekonomi denge halindeyken, sadece üretim malları üreten endüstrilerin (xu) genişlemesi net yatırım artışı anlamına gelir, bu genişlemenin parasal maliyeti (maliyet hesapları D varsayımına göre yapıldığı için) aynı sektördeki tam ücret ödemelerinde (xuu) meydana gelen artışlar ve muamele vergisi (d ve dolayısıyla D) artırılarak karşılanır. Bu, ceteris paribus yatırımların tüketim mallarının fiyatları yükseltilerek finanse edileceği anlamına gelir. Aynı etki kamu tüketiminde meydana gelen artışlar (M) için de geçerlidir. Şüphesiz, dinamik bir ekonomide tüketim malları üretiminin (xt) muamele vergisi oranları (d) sabitken dahi toplam hasılatı (D) artırır; ancak, milli gelir içindeki “ürün fazlasının” (xuu+M) oran olarak artması, tüketim mallarının fiyat düzeyini d vektörü yoluyla artırır; maliyetlerle fiyatlar arasındaki marjı büyütür.
Son olarak sistemde milli gelirin iki türlü tanımlanabileceğine bir kere daha işaret edelim; milli gelir u grup ücretin toplamına veya tüketim mallarının maliyetiyle muamele vergisinin toplamına eşittir.
Y=xuu+xtv+M=xtd+xtv
Böyle bir modelin belirgin özelliği muamele vergisi oranlarının ve tahsilatın, dolayısıyla fiyatlar genel düzeyinin bağımsız bir değişken olmadığı; yatırım oranı gibi makro ekonomik kararlara bağımlı, onlardan müştak bulunduğudur63.
Parasal dengenin; finansman kaynakları (muamele vergisi, karlar vs.) ile kullanım sahalarını (yatırımlar ve kamu tüketimi) gösteren ayrıntılı bir dökümü genel mali plan ve nakit planı adını alan bir metinde gösterilirdi. Bu plan, kooperatif çiftliklerinin ve işletmelerin bünyesinde kalan parasal birikimleri de içerir ve bu yüzden sadece merkeze intikal eden nakdi fonları kapsayan bütçeden daha genel bir metindi. Buna karşılık, daha önce anlatılan oto finansman ilkesinin gereklerine uygun olarak, üretken işletmelerin cari üretim faaliyetleri içinde doğan parasal akımlar banka hesaplarına geçer, fakat orada kalır ve genel mali plana girmezdi.
Parasal dengede genel bir bozukluk, sosyalist ekonomilerde iki türlü tezahür etmiştir.
Parasal dengenin belli bir dönem boyunca sürekli olarak (ve belli bir yönde) bozulması anlamına gelen enflasyonist süreçler SSCB’de 1928-35, 1941-47 arasında ve Doğu Avrupa ülkelerinde ilk planlama yıllarında gözlenmiştir. Enflasyon, parasal dengenin iki belirleyici unsuru olan ücretler ve tüketim malları üretimi ile ilgili plan hedeflerinin, sistematik olarak, belli bir yönde gerçekleşmemesi yüzünden doğmuştur; Ücret hedefleri sürekli olarak aşılmış ; tüketim malları ile ilgili hedeflere ise kural olarak ulaşılamamıştır.
Genel dengesizliğin ikinci tezahür biçimi ise, fiyatlar genel seviyesi artmadığı halde tüketim malları piyasalarının tümünde değilse bile çoğunda kuyruk teşekkülüdür.
Gosbank, merkez bankası ve ticaret bankası işlevlerinin her ikisini de yerine getiriyordu. Gosbank’ın dört işlevi vardı; kısa vadeli işletme sermayesi ihtiyacını karşılamak için kredi vermek, işletme planlarını gözetleye yarayan bilgileri sağlamak, tüm hesapların merkezi olarak halka ödemeleri gözetlemek, para basmak. Gosbank para ve sermaye piyasaları olmadığı için açık piyasa işlemleri, ticari kağıt alışverişi, döviz alış satışı gibi işlemler yapamıyordu.
Sovyet işletme planı fiziki girdi çıktı göstergelerinin yanında büyük bir finansal planı da içerirdi. İşletme planında ücret maliyeti, planlanan maliyet düşüşleri, kredi planları gibi bir çok hedef yer alırdı. Bu finansal hedefler işletmenin fiziki girdi çıktı hedeflerinin parasal tamamlayıcısıydı. İşletme yöneticileri finansal planların (maliyet düşüşü, ücret maliyeti ve kredi planları) yerine getirilmesini üretim planlarından daha az önemli görürlerdi. Finansal planlar ruble kontrolü olarak adlandırılan sistemle önem kazanıyordu, bu sistemle plancılar işletmeler üzerinde kontrol sağlayabiliyordu. Gosbank tek takas merci ve tek kısa vadeli kredi kaynağı olması hasebiyle işletme faaliyetlerini gözlemenin yegane mevziiydi, tüm işletmeler arası ödemeler Gosbank aracılığıyla yürütüldüğünden fiziki alışveriş (parasal karşılık olarak) yakından gözlenebiliyordu. Finansal plandan sapma fiziki plandan sapmanın önemli bir habercisiydi64.
Gosbank nakit planını hazırlıyor ve gözetliyordu. Hane halkı ücret ve maaşını nakit olarak alıyor, nakit olarak harcıyor veya nakit tasarrufta bulunuyor yada Tasarruf Bankasında tasarruf mevduatı hesabına yatırıyordu. Kazandığınız parayla satın alabileceğiniz mal hizmetlerin sayısı sınırlıydı. Tüm işletmeler arası ödemelerin Gosbank’taki hesaplar üzerinden yapılması gerektiğinden işletmeler nakit parayı kasalarında tutamaz ve ücret ödemeleri dışında ki işlemlerinde kullanamazlardı. İşletmeler Gosbank’ın yerel bir şubesinde hesaplarını tutarlardı.
Gosbank, Maliye bakanlığı ile birlikte para arzını kontrol ediyordu. Nakit ve bankacılık sistemi dışındaki kağıt paralar Sovyetler Birliğinde dar para arzı toplamını oluşturuyordu. İşletmelerin nakit rezervleri yetersiz olunca Gosbank işletmelere ücret ödemeleri için yetki vererek para arzını yükseltiyordu. Bir diğer para toplamının genişleme kaynağı bütçe açıklarıydı. Açık hane halkı tasarrufları ile karşılanamıyorsa yeni para ekonomiye sürülüyordu. Plancılar para arzını halkta para talebini belirliyordu. Bir kimsenin diğer kimselerden daha çok para kazanma fırsatı fazla değildi. Makroekonomik istikrara bir enflasyonist tehdit olan tüketim malları kıtlığı karşısında plancılar nakit rezervlerinin birikimini gözetliyorlardı.
Her dönem için toplu kredi planı tüm işletmelerin ihtiyaç duyduğu kredinin belirlenip bir araya getirilmesiyle ortaya çıkardı. İşletmelerin kredi talepleri önce her bölge için toparlanır sonra ülke genel kredi talebi toplamına ulaşılırdı. Tüm fiyatlar sabit, üretim miktarı da üretim planında öngörülenin dışına çıkamadığından, işletmelerin kredi talepleri kuyruğa ve yığılmaya yol açıyordu. Sovyet plancıları kredi dengesinden de sorumluydular. Maliye bakanlığı tarafından planlanan kredi ihtiyacını Gosbank arz ederdi. Krediler kısa vadeli işletme sermayesi ihtiyacını karşılamak üzere verilirdi. Yatırım için gerekli finansman bütçeden ayrılan paylarla sağlanırdı. Gosbank tek kısa vadeli kredi kaynağı idi, işletmeler arası ödünçler kesinlikle yasaktı. Kısa vadeli kredi planı hazırlanması ve işletme hesaplarının denetlenmesinde aracı bir kurumdu ama karar verici değildi. Bakanlıklar ve Gosplan tarafından belirlenen üretim hedeflerini işletmelerin yerine getirebilmesi için Gosbank gerekli kredi miktarını belirlerdi. Gosbank fiziki planın yerine getirilmesi için gerekli krediyi sağlamakla mükellefti.
Özetle Gosbank fiziki üretim akımı üzerinde çok az etkisi vardı, daha çok bir gözleme aracı olarak işlev görüyordu. Kredi dengesi idari araçlarla temin ediliyordu. Kredi talebi fiziki planların türeviydi, kredi arzı ise plancıların kararıyla gerçekleşiyordu. Ruble konvertibl değildi, ithalat ve ihracat için kullanılacak dövizde idari olarak belirleniyordu. Dış fiyatlar ile iç fiyatlar arsındaki fark bütçe destekleri veya vergilerle dengelenirdi, aksi halde fiyat farklılığından ithalat ve ihracatçıların karları etkilenirdi. Rublenin resmi kuru bir döviz sepeti vasıtasıyla sabitlenmişti.


Yüklə 1,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin