45
Hakan Kün-Toğdı’nın Odgurmış ‘a
İkinci Mektubu Gönderdiğini Söyler
3896 Hakan kağıt kalem istedi
Kalemi eline alıp mektup yazdı
3897 Allah adıyla söze başladı
Yaratan, besleyen, göçüren dedi
3898 Dedi: Bin sena olsun güçlü Allah’a
Ezel hükmünü eriştirir, eğriye doğruya
3899 Birdir o bir, katıksız, karıksız, arı
Yoğu var kılar, yok eder varı
3900 Onu bir bil, dilinle öv, gönlünle inan
Gönlünü, dilini doğru tutarak ona kul ol
3901 O ne dilerse olur, dileği yerini bulur
Neye ol derse o dilediği olur
3902 Bütün canlıların rızkını verir
Yaşam gibi ölüm de onun emriyledir
3903 Ağırlık, ucuzluk onun hükmüdür
Büyüğe, küçüğe onun hükmüyle yol açılır
3904 Onun dilediği şeyi bilen kimse yok
Yürütür kazasını, bir engel yok
3905 On binlerce selam sevgili peygambere
Ulaştırsın Allah’ım o doğru yolu gösterene
314 ■ Kutadgu Bilig
3906 Bütün arkadaşlarına da yine çok selam
Kesintisiz ulaştırsın Allah’ım
3907 Hakan onu çok övdü, dedi: Selam
Sana ey anlayışı tam
3908 Gönül sormak için mektup yazdım
Ey zeki bilge, sen nasılsın
3909 Kardeşini sana yollamıştım
Bana gelmeni istemiştim
3910 Kabul etmedin buraya gelmeyi
Benimle buluşmayı ve yüzümü görmeyi
3911 Mektubuma cevap yazmışsın
Ağızdan söylediklerini de iletti kardeşin
3912 Mektubunu okudum, sözlerin anlaşıldı
Sözümü dinle, kaçırma kendini
3913 Şekerden tatlı söz yolladım sana
Ağıdan acı geldi cevabı bana
3914 Dinle yine de benim sözlerimi
İyice düşün ey içten insan
3915 Sen bu zahit adını aldığın için
Adın zahit oldu, dağlara çekildin
3916 Bu ünle adın yayıldı
İnsanlar arasında büyük bir simge oldu
3917 İbadet ettiğin hep adın için
Sen zorla nasibini boşa harcama
3918 Halkın gözü görürse ibadeti
Bozulur bu ibadet, yıkılır temeli
3919 Allah’a ibadet örtülü olmalı
Bu örtü bugün de halka açılmamalı
3920 Ezeli Allah gizledi bak sevdiği kullarını
Bu kullar arasında halk tanımaz onları
315
Yusuf Has Hacib ■
3921 Böyle bir kul da bilemez kendisi
Allah’a düşman mı yakın mı olduğunu
3922 Buraya gel ulus, kent içinde yaşa
Seni bilmesin halk, karış onlara
3923 Kendine kullan kazandığın helal malı
Doyur aç insanları, giydir çıplakları
3924 Helal dünya malını bulan insanların iyisi
Erişir her iki dünyaya, eksik olmaz yiyeceği, giyeceği
3925 Bu sözü işit ey bana gelmeyen
Ne der yüreği temiz, bilge, büyük insan
3926 Düşerse dünya malı eğer bir iyiye
Yarar her iki dünyada yiyip, içeceğine
3927 Bulup dünya malını yemesini bilmeyenin
Yüklenmesi ağır, verilmesi zor bir hesaptır düşen payına
3928 Allah kullarına yararlı ol ey bilge
İnsanlara yararlı olana insan denir
3929 Seni ben Müslümanların yararlanması için
Ey zahit ısrarla buraya çağırıyorum
3930 Buraya gel, yararlı ol insanlara
Yararsız insan ölüdür, diriler arasında
3931 Kendi çıkarını düşünen insan mı olur
İnsan olan ilin çıkarını düşünür
3932 Malını dağıtmak cömertlik değildir
Cömertlik canını malını feda etmektir
3933 Merhametli değildir kendini koruyan
Merhametli olan, başkalarının iyiliğini isteyen
3934 İyi insan derler, bu iyi nerede
Bana söyleyiver ey büyük bilge
3935 İyi kişi derler, bu iyi kimdir
Bu iyi kişi derde deva olan kimsedir
316 ■ Kutadgu Bilig
3936 Ey duru gönüllü insan, ey geniş bilgili
Bakagör bu söze ey aklı yeterli
3937 Bu söylediğim sözüm doğru mu bir bak
Doğruysa kendine hakim ol, beri gel, burada yaşa
3938 Uzun söylenen söz bıktırıcı olur
Akıllı kişiler sözü az konuşur
3939 Bu sözü yeterli gör şimdi, başka bir şey söyleme
Akılla bilgiye sen karşı gelme
3940 Başka da ne varsa kalan sözümü
Kardeşin söyleyecektir, ona emanet ettim
***
3941 Tamamladı mektubunu, sıkıca dürdü ve bağladı
Serin rüzgar esti, kuruttu yazıyı
3942 Üzerini mühürleyip eliyle mektubu
Uzattı ve Ögdülmiş aldı
***
3943 Hakan yine, ey Ögdülmiş dedi
Mektubu ver, yine söyle bildiklerini
3944 Çabala, yararlı neyse başka
Onu yap, çağır onu kente, kasabaya
3945 Dileği neyse buraya gelip
Onu ben vereyim hazırlık yapıp
***
3946 Ögdülmiş başüstüne dedi, çıktı
O iyi arkadaş, yürüyüp evine geldi
3947 Gelip eve girdi, oturdu
Yedi içti, bir süre dinlendi
3948 Yüzünü gizledi yere rumi kızı
*
Dünyanın yüzü zenci derisi gibi oldu
* Rumi kızı: Ban güneşi, batan güneş
317
Yusuf Has Hacib ■
3949 Gökyüzü karakuş rengini aldı
Dünya karakuş tüyüyle doldu
3950 Döşek serdi, yattı
Kardeşine ne söyleyeceğini düşündü
3951 Uyudu biraz, sonra uyandı
Gece kömür gibi karanlıktı
3952 Uykusu kaçtı, ayağa kalktı
Karanlık gece eteğini yukarı kaldırdı
3953 Güneş kalktı yerden, kaldırdı başını
Güzel bir yüzün gülümsemesi gibi gösterdi dişini
3954 Kalkıp abdest aldı, sabah namazını kıldı
Sonra biraz dua etti
3955 Bir çocuğa atını hazırlattı
Evinden sevinçle çıktı
3956 Varıp gitti kardeşinin yanına
Onun hatırı için atından indi biraz uzakta
***
3957 Yürüyerek gitti, kapıyı yavaşça çaldı
Kardeşi ibadeti bırakıp ayağa kalktı
3958 Kapıyı açtı hemen, dışarı çıkıp
Selam verdi, tuttu bak elini alıp
3959 Odgurmış onun elini tutup içeri girdi
Saygıyla yer gösterip öptü
-Odgurmış’ın Ögdülmiş’e sorusu-
3960 Dedi: Ey kardeşim neden zahmet çektin
Yine sen bana tekin gelmedin
3961 Ne dediğimi duydun, söylediklerim kesindi
Neden ısrarla zorluyorsun beni
318 ■ Kutadgu Bilig
3962 Ne der işit bilgi verici
Sınayarak bilen iyi kötü kişiyi
3963 Kişiyi sınamak için bir kez görmek yeterli
İstediğini anlamak için bir kez konuşması yeterli
3964 Eğer insan bakırla, altını ayıramazsa
Bir taşı alıp azıcık sürmesi yeterli
-Ögdülmiş’in Odgurmış’a cevabı-
3965 Cevap verdi Ögdülmiş, dedi: Kardeşim
Bana darılma, gönlünü yaralama
3966 Hizmetli gözünü açınca beyini görür
Neyi söylerse beyler, onu yerine getirir
3967 Hakana mektubunu verdim
Ağzından ne çıktıysa söyledim
3968 Sözüne cevap verdi, mektup yolladı
Çıkardı mektubu eliyle uzattı
-Odgurmış’ın Ögdülmiş’e sorusu-
3969 Mektubu aldı Odgurmış, açtı
Okutlu mektubu, bakıp düşündü
3970 Dedi: Ey kardeşim, senin ne eksiğin var ki
Beyin bunca ısrarla çağırır beni
Dostları ilə paylaş: |