d) 3 Nolu İhbar Mektubumda:
"Sayın Adalet Bakanım, Kur. Alb. Dursun Çiçek ile ilgili Askeri Savcılıkta yürütülen
soruşturma kapsamında Bilgi Destek Dairenin bilgisayarlarını inceleyen ekipte görev alan
1371 /2271
birisi olarak incelemenin nasıl gerçekleştirildiğini, gerçeklerin nasıl üzerinin örtülmeye
çalışıldığını sizinle paylaşmak istiyorum.
Bilgi Destek Şubedeki bilgisayarlardan 14 adet hard disk sökülerek incelendi. Acele bir
inceleme yaptırılarak bir gün sonra iade edilmesi istendi. 14 adet hard diskin sadece
imajlarının alınması bile bu kadar kısa sürede mümkün değildi. Sadece hard disklerdeki
dosyalarda kelime taraması yapılarak arama gerçekleştirildi. Bu şekilde yapılan arama ile
ne silinmiş dosyalar ne de şifreli dosyalar incelenebildi. Şifreli dosyalar aranmadı ve şifre
çözme işlemleri yapılamadı. Herhangi bir şifreli belgenin çözülmesi için bile zamana ihtiyaç
vardır. İnceleme sırasında aynı dairede görevli olan Sedat Özüer Albay görevlendirilerek
inceleme işlemini gerçekleştiren ast rütbeli personel üzerinde psikolojik baskı oluşturuldu.
Karargahta resmi dosyalar genellikle "Ana Server" denen dosya sunucuda tutuluyor. Bu
dosya sunucudaki dosyaların olaydan 4-5 gün sonra incelendiğini öğrendim. Tabii ki gerekli
temizlik yapıldıktan sonra. Karargahta bu tür gizli çalışmalar en az albay düzeyinde
personel tarafından kendilerine tahsis edilmiş özel dizüstü bilgisayarlarda (bunların bir
kısmı parmak izi ile çalışmaktadır) yapılmaktadır. Bu bilgisayarlara MEBS Başkanlığında
görevli personel bile erişim sağlayamamaktadır. Dursun Çiçek Albaya ait dizüstü
bilgisayar ise olaydan ancak 4-5 gün sonra incelenebilmiştir. 5 gün içinde kayda değer bir
şey kaldıysa tabii ki.
Bu inceleme işlemleri sırasında bazı dosyalar çok dikkatimi çekti. Bu yüzden kendi
olanaklarımla bazı hard disklerden silinmiş dosyaları geri getirmeye çalıştım. Bu şekilde
dosya adlanndan dikkatimi çekenleri kurtarmaya çalıştım. Kurtarabildiğim dosyaların
kopyasını aldım. Geri getirmeye çalıştığım bazı dosyaları açamadım. Bu aramalar sırasında
Öursun Çiçek Albayın belgesinin izine rastlamasam da aynı paralelde birçok çalışma
yapıldığını gördüm. Benden sadece Dursun Albay ile ilgili belgeyi aramam istendiği için
korkudan bulduğum diğer belgeler hakkında amirlerime herhangi bir şey bahsetmedim.
Ancak lazım olabilir diye bunları sakladım. Ortaya çıkarırsam benim üzerime de gelirler diye
bu konu hakkında şimdiye kadar kimseye bilgi vermedim. Ancak söz konusu belgenin gerçek
olduğunun ortaya çıkarılmasından sonra bu dosyaların sizin tarafınızdan incelenmesinin
daha doğru olacağını düşünerek CD ortamında sizlere gönderiyorum.
Not: Sayın Bakanım bu mektubu, kaybolabileceğini dikkate alarak Cumhurbaşkanımıza,
Başbakanımıza, Muhalefet liderlerine ve İstanbul Savcılığına da gönderdim. " şeklinde
iddialara yer verildiği ve ekinde (1) adet CD nin gönderildiği tespit edilmiştir.
Yapdan dijital incelemede, sanıklar Mustafa Hüseyin Buzoğlu, Mustafa Ali Balbay'dan ele
geçirilen dijital verilerde bulunan metinlerle aynı mahiyette "BBF için STÖ", "Bilgi Destek
Planı", "Soros", "Askerler Yazar" başlıklı belgelerin bulunduğu görülmüştür.
CD'de yer alan dosyalar içerisindeki "Andıç, Bilgi Notu, Lahika'" ve buna benzer evrakları
tanzim eden kişilerin tespiti yönünde yapılan çalışmalar sonucunda, Mustafa Oğuz Akçelik
isimli şahıs ile Dursun Çiçek arasında 26.06.2007 tarihli bir adet görüşme kaydının
bulunduğu, ayrıca E. Metehan Yaşar isimli şahıs ile Veli Küçük arasında toplam (39) adet
görüşme kaydının bulunduğu tespit edilmiştir.
1372/2271
Ele Geçirilen "İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI'
Bilirkişi Raporları:
başlıklı Belge ile İlgili
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığıma ihbar mektubu ekinde gönderilen sanık Dursun Çiçek
imzalı "İlticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı aslı olduğu belirtilen belgede aşağıda
detaylıca anlatılan dört ayrı inceleme yaptırılmıştır.
a) İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi
tarafından yapılan inceleme sonucunda, söz konusu belgenin 4. sayfasında yer alan Dursun
Çiçek'e atılı basit tersimli imza ile Dursun Çiçek'in basit tersimli polimorf mukayese
imzalar arasında tersim tarzı, işleklik derecesi, istif, eğim. doğrultu, hız, seyir, alışkanlıklar
ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığı, inceleme konusu
belgedeki imzanın Dursun Çiçek'in eli ürünü olduğu belirtilerek 19.10.2009 gün ve
250/16. 10. 2009- 57814- 9760/ 8014 sayılı rapor tanzim edilmiştir.
b) Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Dairesi Başkanlığınca yapılan
inceleme sonucunda, tetkik konusu belgenin 4. sayfasındaki Dursun Çiçek ibareleri
üzerinde atılı bulunan imzanın Dursun Çiçek'in eli mahsulü olduğu belirtilerek,
13.11.2009 gün ve 2009/8354 sayılı bilirkişi raporu düzenlenmiştir.
c) Sanık Dursun Çiçek'in savcılık ifadesi sırasında belge üzerinde yeniden inceleme
yaptırılması hususundaki talebi göz önüne alınarak bahse konu belge İstanbul Adli Tıp
Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi'ne gönderilmiş, burada yapılan inceleme
sonucunda, "İlticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgenin 4. sayfasında yer alan
Dursun Çiçek'e atfen atılı olan basit tersimli imza ile, Dursun Çiçek'in basit tersimli
polimorf mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif,
eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığı
ve söz konusu imzanın Dursun Çiçek'in eli ürünü olduğu belirtilerek, 04.02.2010 gün ve
250/26. 01. 2010- 5981- 1029/ 847 sayılı rapor tanzim edilmiştir.
d) Genelkurmay Askeri Savcılığınca "İlticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgede yer
alan imza ile ilgili olarak Jandarma Kriminal Laboratuvarı'na yaptırılan inceleme
sonucunda düzenlenen 16.03.2010 tarih ve 2010/145 sayılı raporda, inceleme konusu
belgenin 4. sayfasında yer alan "Dursun Çiçek.Dr.Dz.K.Kur.Kb.Albay" isim bloğu
üzerinde atılı bulunan imza ile, Dursun Çiçek'in mukayese imzaları arasında yapılan
inceleme ve karşılaştırma sonucunda; söz konusu imzanın Dursun Çiçek'in eli ürünü
olduğu belirtilmiştir.
Ayrıca. Jandarma Kriminal Laboratuvarınca düzenlenen 16.03.2010 tarihli raporda, ihbar
mektubu ve ekindeki belgeler ile "İlticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgenin farklı
yazıcılardan çıkarıldığı vurgulanmıştır. Bu hususta, ihbar mektubunu gönderen kimliği
tespit edilemeyen şahsın, söz konusu belgeyi ihbar mektubu içeriğinde belirtildiği şekilde
gizlice temin ettiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Söz konusu bilirkişi raporları incelendiğinde, dört ayrı raporun da aynı mahiyette olduğu
ve ihbar mektubu ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığıma gönderilen "İlticayla Mücadele
Eylem Planı" başlıklı belgede yer alan imzanın sanık Dursun Çiçek'in eli mahsulü olduğu
ve onun tarafından düzenlendiği, şüpheye yer vermeyecek şekilde anlaşılmıştır.
1373 / 2271
Bir kısım tanık ifadeleri:
a-Tanık Hakan Kaya:
"1997- 2009 yılları arasında 2. Bilgi Destek Şube Müdürlüğünde sivil memur olarak görev
yaptığını, söz konusu belgenin medyada yer almasına müteakip 19 Haziran 2009 Cuma
günü mesai bitimi sonrasında kendisinin daireye çağırıldığını, şube müdürünün kendisine
tüm evrakları ayıklamasını, dosyanın içinde ve fihristlerde kayıtlı bulunmayan tüm
evrakların kaydedilmesini, diğer evrakların ise imha edilmesini söylediğini, bunun üzerine
eski dergiler ile basın özetlerinin tamamının kağıt imha makinelerine gönderdiğini, o gece
eve gitmediğini, işlerini sabaha karşı 02:30- 03:00 civarında bittiğini, ertesi gün tekrar
mesaiye çağırıldığını, daire başkanı Mustafa Bakıct'nın denetleme yapacağının
söylendiğini, ancak böyle bir denetlemenin gerçekleşmediği, yapılan imha işlemleri ile
ilgili herhangi bir tutanak tanzim edilmediğini, rutin imha işlemlerinin Ocak ayında
yapıldığını, bahse konu belgeyi görmediğini" beyan etmiştir.
b-Tanık Nuri Yıldırım:
"İhbar mektubunda belirtilen şekilde bazı internet sitelerinin Bilgi Destek Daire
Başkanlığınca finanse edildiği hususu ile ilgili bilgisinin olmadığını, önceki şube müdürü
Albay Cemal Gökçeoğlu ile internet subayı Murat UslukılıçTn kendisine yeni kredi kartı
çıkarmalarını istediklerini, ancak medyada bu yönde haberlerin yer alması üzerine bu
çalışmadan vazgeçildiğini, çalıştığı dönemde toplu olarak evrak imha işlemlerinin
yapıldığını görmediğini, fakat günlük şubelerin çalışması sonucu ortaya çıkan karalama
kağıdı veya yanlış yazılmış olması sebebiyle kullanılmayan bir kısım kağıtların poşetler
halinde koridorda olduğunu gördüğünü, söz konusu poşetlerin orada bulunan askerler ile
birlikte askeri bir araca yüklediğini ve garnizon içerisinde bulunan evrak imha
işlemlerinin yapıldığı yere götürdüğünü, imha edilecek evrakların içeriğini bilmediğini"
ifadesinde belirtmiştir.
c-Tanık Şükrü Kısadere:
"Genelkurmay MEBS Başkanlığında Mayıs 2008,den itibaren görev yaptığını.
Genelkurmay'a bağlı birimlerin ihtiyacı olan bilgisayarların Milli Savunma Bakanlığı
tarafından satın alınmasına müteakip kendilerine teslim edildiğini, bilgisayarlara bilgi
işlem merkezi (BİM) numarası verildiğini, ihbar mektubunda belirtilen BİM numaralarının
bilgi işlem malzemelerinin numaraları olduğunu, bilgisayarlarda kaydedilen her türlü
bilginin içeriğinden arşiv ve imhasından bizzat bilgisayar kullanıcısının sorumlu olduğunu,
kullanıcısının istediği takdirde bilgisayar merkezine müracaat etmeden mevcut bilgileri
güvenli bir şekilde silme kabiliyetine sahip olduğunu, ihbar mektubunda belirtilen
bilgisayarların harddisklerinin silinmesi işleminde kendisinin ve şubesinin görev
almadığını, ancak bazı imha tutanaklarına imza atmış olabileceğini, Bilgi Destek Daire
Başkanlığında görevli şube müdürlerinin kredi kartları ile ya da kredi kartları kullanılarak
internet sitesi yönettiklerine ilişkin hiçbir bilgisayarın olmadığını" belirtmiştir.
d-Tanık Osman Gürbüz:
"Genelkurmay 1. Hizmet Taburunda er olarak görev yaptığını ve temizlik elemanı olarak
çalıştığını, komutanının talimatıyla Bilgi Destek Şube Müdürlüğündeki bilgisayarları
1374/2271
bilgisayar merkezine getirdiğini, evrak imha işlemini yapmadığını ve bu olaya tanık
olmadığını" ifadesinde belirtmiştir.
e-Tanık Ahmet Bozkuş:
"Genelkurmay Karargahında er olarak temizlik işleri yaptığını, Bilgi Destek Daire
Başkanlığı ve şube müdürlüğünde bulunan 11- 12 kadar bilgisayarı depoya götürdüğünü
ve buradan da bilgisayar toplama merkezine aktardığını "beyan etmiştir.
f-Tanık Burhan Çetin Basan:
"Genelkurmay Başkanlığı emrinde er olarak askerlik yaptığını. Haziran ya da Temmuz
ayında takım komutanı olan başçavuş emriyle Bilgi Destek Şube Müdürlüğüne gittiklerini,
orada bulunan 20 kadar bilgisayar monitörünün Bilgi İşlem Merkezine taşıdıklarını, ancak
bilgisayar kasası klavyesi ve yazıcısının olmadığını" beyan etmiştir.
g-Tanık Uğur Berksun:
"13.07.2007 tarihinde Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergün Saygun'un özel sekreteri
olarak göreve başladığını. 21.08.2008 tarihinde bu görevden ayrıldığını, görevden
ayrılması sebebiyle bir yıl boyunca kendi sorumluluğunda bulunan 7 bilgisayarda yer alan
bilgileri de 2008 yılı Ağustos ayının 3. haftasında sildirdiğini, bu işlemlerin rutin olarak
yapıldığını, bilgisayarda yaptığı çalışmaların tamamını daire ile ilgili işler olduğunu, daha
ziyade toplantı ve yurt dışı gezilerine ilişkin konuşma metinlerinin bilgisayarda
bulunduğunu, "İrticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgeyi medyadan duyduğunu,
son olarak yapılan imha işlemlerinden haberdar olmadığını" beyan etmiştir.
h-Tanık Fatih Karacaer:
"2002-2009 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Daire Başkanlığında
subay olarak görev yaptığını, söz konusu belge ile ilgili herhangi bir çalışma yapmadığını,
ihbarda belirtilen Bilgi Destek Şube Müdürlüğündeki bilgisayarların harddisklerinin
silinmesi işleminde yer almadığını, 12.06.2009 tarihinden sonra Bilgi Destek Daire
Başkanlığındaki birimlerde evrak kırpma makinesinde bir takım evrakların imha edildiğine
şahit olduğunu, ancak imha sonrası tutanak tutulup tutulmadığını bilmediğini, ihbarda
belirtilen bilgisayarların numaralarının doğru olduğunu" beyan etmiştir.
ı-Tanık Erhan Sakallı:
"Deniz Mühendis Üsteğmen rütbesinde Genelkurmay Başkanlığında 6 yıldır sözleşmeli
subay olarak görev yaptığını, görevinin bilgisayar sistemleri ile ilgili olduğunu, 2008
yılının Ağustos ayında şube müdürlerinin talimatıyla Albay Uğur Berksun'un makam
odasına gittiği, Genelkurmay 2. Başkanlığı na ait (7) adet bilgisayarın geri
döndürülemeyecek şekilde hafızasını sildiklerini, ihbarda geçen bilgisayarların bu
bilgisayar olduğunu, ihbarda ismi geçen Rıfat Sülük ve Kazım Bozkurf un bu işlemler
sırasında yanında olmadığını. Bilgi Destek Daire Başkanlığıma ait bilgisayarların
formatlandığını duymadığını ve böyle bir işleme katılmadığını" beyan etmiştir.
i-Tanık Taha Palulu:
1375 / 2271
"Genelkurmay Başkanlığı İç Güvenlik Harekat Daire Başkanlığı emrinde Onbaşı olarak
görev yaptığını, söz konusu belgenin Taraf Gazetesinde yayınlanmasına müteakip
karargah binasında hareketlenme olduğunu, güvenlik tedbirlerinin arttırıldığını, başta
Dursun Çiçek olmak üzere Bilgi Destek Daire Başkanlığında görevli bulunan tüm
albayların General M.. B... 'nm yanına geldiklerini, bu dönemde mesai dışı çalışmalara
başladıklarını, Cüneyt Alkan isimli asker arkadaşının da bu çalışmalara katıldığını,
Cüneyt Alkan 'ın kendisine sürekli evrak kırptıklarını ve imha ettiklerini, dolaptaki
klasörlerin boşaltıldığını söylediğini, bazen Cüneyt'in yanına gittiğinde hazır olan
kırpılmış evrakların atık merkezine taşıdıklarını" beyan etmiştir.
j-Tanık Cüneyt Alkan:
"Bilgi Destek Daire Başkanlığında Tümgeneral Mustafa Bakıcımın habercisi olarak
çalıştığını. Dursun Çiçek olayını olduktan sonra onun habercisi olan Hüseyin Ali
Tezbaşaran 'ın kendisini arayarak Dursun Çiçek 'in Mustafa Bakıcı ile görüşmek istediğini
söylediğini, bu görüşmeden önce yoğun olarak evrak kırpma olayının başladığını, bütün
sivil memurları topladıklarını ve evrak imha edileceğini söylediklerini, bunu söyleyenlerin
Hulusi Gülbahar. Dursun Çiçek ve İlker Ziya Gökalp albaylar olduğunu, o günün akşamı
sabaha kadar evrak imha işlemleri gerçekleştirildiğini, yapılan çalışmalar sonucunda 4-5
araba doldurulduğunu, imha edilen evrakların siyah torbalara konulduğunu, evrakların
karargahın içerisinde bu iş için tahsis edilen yerde kırpıldığını, kırpılacak evrakların
çoğunun Nuri Yıldırım albayın kendilerine getirdiğini. Albay Cemal Gökçeoğlu'nun
kendisine "Burada olanların hiçbirini görmedin, bilmedin, duymuyorsun; yoksa
askerliğin bitmez." şeklinde uyarıda bulunduğunu, aynı uyarıyı Hulusi Gülbahar
albayın da yaptığını, kendisiyle birlikte Taha Palulu isimli arkadaşının da çalıştığını*"
beyan etmiştir.
Mahkemenizin, 12.7 2012 tarihli, 203. Celsesinde yeminli tanık olarak dinlenen tanık
Cüneyt Alkan huzurda beyanlarını aynen tekrar etmiştir.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK 250. Madde İle Yetkili) Ergenekon
Terör Örgütünün Erzincan İli Yapılanmasına Karşı Yürüttüğü 2009/976 Sayılı
Soruşturma Kapsamında Alınan Müşteki ve Tanık Beyanları:
a-Müşteki Ahmet Demir 19/10/2009 günü vermiş olduğu ifadesinde özetle;
"Kendisinin Erzincan Otlukbeli ilköğretim okulu müdürü olarak görev yaptığını,
hatırladığı kadarıyla 13/10/2009 günü okuldaki odasına isminin sonradan... olduğunu
öğrendiği kişinin gelerek "Ahmet Demir siz misiniz'" diye sorduğunu, kendisine özel bir
mesele hakkında görüşmek istediğini ve kalacak yer sıkıntısı yaşadığını kalmak için okulla
aynı şirket bünyesinde bulunan Erzincan Özel Avcı Ali Akın Lisesinin pansiyonunda
kalabilmek için referans olup olmayacağını sorduğunu, kendisinin geçen yıl nerede
kaldığını sorduğunda şahsın geçen yıl çok sıkıntı çektiğini belirterek başından geçenleri
ayrıntısıyla anlatmaya başladığını, (gizli tanık Erzincan olarak isimlendirilen bu
kişinin)anlatımında; Diyarbakır'dan Erzincan'a geldiğini burada Eğitim Fakültesi Fen
Bilgisi öğretmenliğinde okumaya başladığını, Diyarbakır'dan birinin referansıyla
Erzincan'da tanıdık birilerine geldiğini ve onlarla aynı evde kalmaya başladığını, bu evdeki
kişilerin cemaat sempatisi olan kişiler olduğunu, ikinci döneme kadar bu evde kaldığını,
ikinci dönem sonlarına doğru iki kişinin yanına geldiğini ve kendilerinin MİT elemanı
1376/2271
olduklarını söyleyerek kendisini alıp götürdüklerini, ancak bu kişilerin kendisine bazı
illegal işler yaptıracaklarını söylediklerini, devamında kendisine verecekleri silah ve temin
edecekleri çeşitli suç eşyalarını vs. kaldığı eve koymasını sonrasında buraya baskına
geleceklerini söylediklerini, bunun üzerine bu teklifi kabul etmediğini söylemesi üzerine
MİT görevlilerince dövüldüğünü ve anne babasını öldürmekle ve kardeşlerini devlet
dairesi işlerinden attırmakla tehdit ettiklerini, mutlaka tekliflerini kabul etmesi gerektiğini
söylediklerini, MİT görevlilerinin kendisine ses kayıt cihazı ve görüntü alma cihazı
verdiklerini, bu cihazla kaldığı evdeki sohbetleri vs. şeyleri çekmesini istediklerini,
kendisinin de bu cihazı bir kıraathaneye koyduğunu, MİT görevlilerinin bu durumu tespit
etmeleri üzerine kendisini yakalayıp tehdit ederek dövdüklerini söylediğini, (tanık
Erzincan) beyanında özellikle Erzincan'da şirketleri bünyesindeki okul ve yurtlara
öğrenciler vasıtasıyla ses kayıt cihazı ile birlikte suç teşkil edecek materyaller
konulabileceğini, koyduran kişilerce de bilahare aynı yerlere baskınlar yaptırılıp sanki bu
yerlerin silahlı terör örgütü ya da bu örgütler ile organik ilişki içerisinde olduklarını ortaya
çıkarmış gibi yasal işlem başlatacaklarını, bu konularda dikkatli olması gerektiğini, her gün
sabah odasına ilk geldiğinde dosyaların arasını kontrol etmesi gerektiğini, oturduğu
masanın çekmecelerini kontrol etmesi ve odasında bir farklılık olup olmadığını
gözlemlemesi gerektiğini, odasına bir misafir geldiğinde onu tek başına bırakıp dışarı
çıkmamasını. MİT görevlilerinin, odasına veya okulun farklı bir yerine silah vb. şeyleri
öğrenciler vasıtasıyla koydurabileceklerini, oldukça dikkatli davranması gerektiğini ve bu
konularda kendisini uyardığını, MİT görevlilerinin vakıf ve demeklere yardım eden
Erzincan'daki esnaflar hakkında ellerinde infaz listesi bulundurduklarını, bunlarla ilgili
olarak zamanı gelince gereğini yapacaklarını söylediklerini, ellerinde özellikle Erzincan'da
faaliyet gösteren esnafın isimlerinin liste başında bulunduklarını ancak bunların isimlerini
henüz öğrenemediğini söylediğini, hatta Hatemoğlu sahiplerinden birisinin de demek ve
vakıflara yardım ettiğini öğrendiklerini ve bu kişinin de alınıp sorgulandığını
söylediklerini, bu işleri organize eden kişinin de Jitem bölge sorumlusu Şahin kod adlı
birisi olduğunu söylediğini, yine Erzincan'da MİT'te kendisini Saldıray isimli kişinin
yönlendirdiğini söylediğini, (tanık Erzincanfın ayrıca bir MİT görevlisinin başka bir gün
kendisini alıp bir savcıya götürdüklerini, savcıyla yaptıkları görüşmede savcının elinde 800
bin liralık bir çek olduğunu ve savcının elindeki çeki kendisine göstererek kendisinden
istenilen işleri yapması halinde bu çekin kendisine verileceğini ilettiğini, savcının kim
olduğunu sorduğunu .ancak (tanık Erzincanfın savcının ismini bilmediğini söylediğini,
Erzincan'da görevli olduğunu, ayrıca yaz tatilinde televizyon seyrederken o savcıyı
televizyonda görüp irkildiğini, bunun üzerine durumu soran babasına başından geçen
olayları anlattığını, kendisine telefon numarasını verdiğini ve telefonda konuşurken
kendisine Memduh olarak hitap etmesi gerektiğini, telefonun MİT tarafından dinlendiğini
söylediğini, (tanık Erzincanfın beyanında MİT görevlisi olduklarını söylediği kişilerin
kendisine yapmış olduğu baskıdan kurtulmak amacıyla başka bir üniversiteye yatay geçiş
yapmak istediğini ve bunun içinde müracaat ettiğini, not ortalamasının 3.20 olduğunu
ancak rektörlükten kendisine verilen ve talep ettiği üniversiteye gönderilen yazılı belgede
not ortalamasının 2.20 olduğunu gördüğünü, şaşırarak bu durumu öğrenci işlerinden
sorduğunu, görevlinin kendisine not ortalamasının bu şekilde olduğunu söylemesi üzerine
de öğrenci işlerindeki görevlileri şikâyet edeceğini söylediğini, ancak görevlilerin yine de
not ortalamasının değişmeyeceğini söylediklerini beyan ettiğini, (tanık Erzincan)Tn yatay
geçiş yapamaması nedeniyle Erzincan'a geri dönmek zorunda kaldığını, ancak kaldığı evin
dağıtılmış olduğunu gördüğünü, bu konuda yardım için geldiğini söylediğini, (tanık
Erzincan )Tn ilk görüşmelerinde beraber kaldığı kişiler arasında Yıldıray isimli bir subayın
bulunduğunu, MİT görevlilerinin bu kişinin de çantasına silah vb. suç teşkil eden eşya
1377/2271
koyması gerektiğini söylediklerini, ancak kendisinin kabul etmediğini , ikinci
görüşmelerinde MİT görevlilerinin Erzincan'da cemaate ait olduklarını söylediği okul, ev
ve yurt gibi yerlere eleman yerleştirdiklerini, bu elemanlar vasıtasıyla cemaatlerle ilgili
bilgi akışı sağladıklarını, bu gibi yerlere olası yapacakları baskın öncesi evrak silah gibi
şeyleri bu kişiler vasıtasıyla koyduracaklarını kendisine söylediğini, hatta makamına
vermiş olduğu görüntü kaydında isimlerinin net bir şekilde belli olduğu Şahika Yurdunda
iki kişinin, Hacı Ali Akın Lisesinde de Halil isimli birisini görevlendirdiklerini, bu kişiler
vasıtasıyla MİT'in cemaat hakkında sürekli bilgi akışı sağladıklarını söylediğini, (tanık
Erzincan)Tn Erzincan'ın Türkiye'de çok önemli bir yerinin olduğunu, Türkiye'de başka
hiçbir yerde olmayacak şekilde cemaatlere yönelik baskı, iftira kampanyasının ve
cemaatlerle terör örgütü veya örgütleri ilişkisini sağlamak amacıyla faaliyetlerin sadece
Erzincan da yürütüldüğünü, MİT görevlilerinin bu duruma çok önem verdiklerini beyan
ettiğini, kendisiyle görüşen ve kendisini baskı altında tutan kişilerin MİT'ten sorumlu
Saldıray isimli kişi ve Doğu Anadolu Jitem sorumlusu Şahin kod isimli kişilerin kendisini
yönlendirdiklerini ve kendisini MİT elemanlarıyla görüştürdüklerini söylediğini"
kendisinin (tanık Erzincan )"a bu komploların başında kimin olduğunu sorduğunda
kendisine Saldıray isimli kişinin ve Şahin kod isimli kişinin olduğunu söylediğini,
başından bu tip bir olayın geçmiş olması nedeniyle sıkıntılı günler yaşadığını, ne
kendisinin ne de çalıştığı kurumun terör örgütü ya da örgütleriyle en küçük bir şekilde bile
ilişki içerisinde olmadığını, çalıştığı kuruma ve kendisine düzenlediklerini öğrendiği
komplolar nedeniyle (tanık Erzincan)Tn beyanlarında geçen Saldıray isimli kişi ve Şahin
kod isimli kişilerden şikayetçi olduğunu, bunlar hakkında şikayetlerini bildirmek üzere
18/10/2009 günü Erzincan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gidip müdüre durumunu
Dostları ilə paylaş: |