EŞİNE “KARDEŞİMSİN” DİYEN KOCANIN NİKAH DURUMU NEDİR? (ZIHAR)
Diğer taraftan kişi hanımına, sevgi ve saygısını göstermek maksadıyla “anamsın, bacımsın.” derse, mekruh olmakla birlikte, bundan dolayı herhangi bir keffaret gerekmez Herhangi bir kastı olmaksızın sırf ağız alışkanlığıyla böyle şeyler söylenmesi durumunda bir şey gerekmez.
Eşine, “Sen benim kız kardeşimsin!” diyen kişi bu ifadesiyle boşamayı kastetmişse eşi kendisinden bir bâin talakla boş olur. Zira bu söz, kinaye türü kelimelerden sayılmaktadır. Kinaye türü kelimeler söylenildiği ortam (karine-i hal) ve niyete göre hüküm ifade eder. Boşama kastıyla kullanıldıklarında bâin talak meydana gelir .Ancak eşler isterlerse yeni bir nikahla evliliklerini devam ettirebilirler. Bu durumda evlilikleri, daha önce bir ayrılık vuku bulmamış ise iki nikah bağı ile devam eder.
Eğer kişi bu sözleriyle zıhar yapmayı kastetmiş ise bu durumda zıhar keffareti ödemesi gerekir.
RESMİ NİKAHLI OLMAYAN KADININ BOŞANMA TALEBİNE KOCASININ KARŞI ÇIKMASI HALİNDE NE YAPILMASI GEREKİR?
RESMİ NİKAHLI OLMAYAN KADININ BOŞANMA TALEBİNE KOCASININ KARŞI ÇIKMASI HALİNDE NE YAPILMASI GEREKİR?
Resmi nikahlı olmayan eşler arasında geçimsizlik çıktığı ve kadının evliliği sürdürmek istemediği durumda; erkeğin, sırf kadına zarar vermek amacıyla kadını boşamamakta ısrar etmesi dinen doğru değildir.
Evlilikten zarar görmesine rağmen kocası tarafından boşanmayan kadınların hakeme başvurarak boşanma hakları vardır (Nisâ 4/35).
Böyle bir durumda öncelikle, sözü dinlenir, ilim ve fazilet sahibi bir aracı, erkeğe giderek onun yanlış davranışlardan uzaklaşmasını ve aile yuvasını huzur ve güven içinde sürdürmesini tavsiye eder. Nikahın karşı tarafa zarar vererek nefsi tatmin aracı yapılamayacağını, bunun İslam’ın ruhuna aykırı olduğunu anlatır.
Bu fayda sağlamazsa boşamasını ister. Erkek boşamamakta ısrar ederse, ‘resmi nikah’ bulunmadığı için mahkemeye de başvurulamayacağına göre, kadın ve erkeğin aileleri bu konuda bir sonuca varmak üzere birer hakem seçerler. Ailelerden biri direnir, hakem seçmezse, karşı taraf onun yerine âdil ve tarafsız bir hakem seçebilir.
Hanefî ve Hanbelî mezheplerinde, hakemlerin vazifesi sadece arabuluculuktur. Eşlerin rızası olmadıkça bunlar evliliğin son bulmasına karar veremezler. Ancak kendilerine yetki verilmişse boşamaya da yetkili olurlar.
İmam Mâlik’e ve İmam Şâfiî’nin bir görüşüne göre ise, lüzûm ve zarûret bulunduğunda hakemler, eşlerin rızası olmasa bile boşamaya karar verebilirler
Bu durumda Mâlikî mezhebinin görüşü kabul edilerek nikah feshedilebilir. Nitekim Osmanlı Hukuk-i Aile Kararnamesi bu görüşü esas alınmıştır.
“ŞART OLSUN” SÖZÜNÜ KULLANMANIN HÜKMÜ NEDİR?
“ŞART OLSUN” SÖZÜNÜ KULLANMANIN HÜKMÜ NEDİR?
Daha çok bir şeyin yapılması veya yapılmaması ya da sözün kuvvet kazanması gibi amaçlarla söylenen şart olsun sözünün hükmü, kullanıldığı yerin örfüne ve bu sözü söyleyen kişinin niyetine göre değişir.
Bu ifade bazı yörelerde yemin, bazı yörelerde “talâk” yani “karım boş olsun” anlamında kullanılmaktadır.
Buna göre “şart olsun” sözüyle boşama kastedilmişse bir talâk meydana gelmiş olur.
Bu sözle yemin kastedilmişse, bundan dolayı boşama meydana gelmez. Şartın bağlandığı eylem meydana gelince yemin bozulmuş olacağından yemin keffâreti ödenmesi gerekir.
BOŞAMA YETKİSİNİN EŞE VEYA BAŞKASINA DEVREDİLMESİ MÜMKÜN MÜDÜR?
İslâm’da boşama yetkisi prensip olarak kocaya verilmiştir. Boşama yetkisini elinde bulunduran kocanın, bu yetkisini, nikah akdi sırasında veya evlilik süresi içinde karısına veya bir başkasına devretmesi mümkündür. Buna “tefvîz-i talak” denir.
Tefvîz, nikah akdi esnasında olabileceği gibi, evliliğin devam ettiği bir zamanda da yapılabilir.
Nikah akdi esnasında tefvîz olacaksa bu, kadının o sırada bu hakka kendisinin de sahip olmasını şart koşmasıyla olur.
Kadın bu hakka nikah kıyılırken mesela “boşama yetkisi elimde bulunup, dilediğim zaman kendimi boşama şartıyla evleniyorum” demesi ve erkeğin de bunu kabul etmesi ile sahip olur. Yani talakın devri teklifinin önce kadın tarafından yapılıp erkeğin daha sonra kabul etmesi gerekir. (Bu şekliyle boşama yetkisini alan kadın dilediği zaman boşanabilir.
Tefvîz-i talâk, evlilik devam ederken de olabilir. Erkek, eşine, “Sen muhayyersin. Beni veya boşanmayı tercih edebilirsin. İstersen kendini boşayabilirsin, evliliğe devam konusunda karar senin.” gibi sözler ile boşama hakkını verebilir. Kadın bu tür sözlerle kendisine verilen boşama yetkisini aynı mecliste kullanmazsa (kabul etmezse) hakkını kaybeder.
Tefvîz-i talâk, evlilik devam ederken de olabilir. Erkek, eşine, “Sen muhayyersin. Beni veya boşanmayı tercih edebilirsin. İstersen kendini boşayabilirsin, evliliğe devam konusunda karar senin.” gibi sözler ile boşama hakkını verebilir. Kadın bu tür sözlerle kendisine verilen boşama yetkisini aynı mecliste kullanmazsa (kabul etmezse) hakkını kaybeder.
Ancak boşama yetkisi “kendini her ne zaman istersen boşayabilirsin” gibi umumi bir ifade ile verilirse, kadın bu hakkı sözün söylendiği meclisle sınırlı olmadan istediği zaman kullanabilir
Kadın, ister nikah esnasında isterse evlilik devam ederken elde ettiği boşanma yetkisini kullanmak zorunda değildir. Kadın kocasının verdiği bu yetkiyi baştan kabul etmeyeceği gibi, sonradan kendi rızasıyla da iade edebilir. Bu yetkiyi kocasına iade eden kadın tefvîz yoluyla elde etmiş olduğu boşanma hakkını yitirmiş olur