Tck tanitim semineri notlari


VIII. Göreve ilişkin sırrın açıklanması



Yüklə 4,78 Mb.
səhifə95/127
tarix02.11.2017
ölçüsü4,78 Mb.
#27177
1   ...   91   92   93   94   95   96   97   98   ...   127

VIII. Göreve ilişkin sırrın açıklanması


MADDE 258. - (1) Görevi nedeniyle kendisine verilen veya aynı nedenle bilgi edindiği ve gizli kalması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açıklayan veya yayınlayan veya ne suretle olursa olsun başkalarının bilgi edinmesini kolaylaştıran kamu görevlisine, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kamu görevlisi sıfatı sona erdikten sonra, birinci fıkrada yazılı fiilleri işleyen kimseye de aynı ceza verilir. 219



Açıklamalar: 765 Sayılı yasanın 229. maddesindeki hükmün dili sadeleştirilerek ve ikinci fıkra ile belli bir ilkeye de yer verilmek suretiyle yeni yasaya konan benzer bir hükümdür. Unsurlar ve kapsam aynı olup, 258. maddede yaptırımlar ağırlaştırılmıştır. O nedenle, yürürlük tarihinden önceki eylemler bakımından lehe kanun 765 sayılı Kanundur.

1.Sır: Açıklanması bir kişiye ya da kuruluşa zarar verilebilecek olan ya da izin veya onay olmadan bir sırra vakıf olanın açıklayamayacağı göreve ilişkin bilgi ve belgelere sır denir. Bu nitelikte hükümler birçok özel yasada da yer almaktadır.

Sır, kamu görevlisine görev nedeniyle verilmiş bir bilgi olabilir. Başka nitelikteki bir öğrenme başka suçları oluşturabilir. Zira maddede görevi nedeniyle denerek görev alanındaki işlemlerden birini yaparken tesadüfen bir öğrenme sonrasındaki açılamalarla suç oluşabilecektir. Böylece suç sayılan hususun görev alanı ile ilgili, gizli kalması gereken bilgi ve belgeler olacağı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan sırrın normal olarak elde bulunan bilginin açıklanması ile görev kötüye kullanılmak ya da tesadüfen öğrenmek bakımından farkları yoktur.



2. Fail: Madde 6-c anlamında ve kapsamında bulunan bir kamu görevlisi olmalıdır. Bu görevli Yasama, Yürütme ve Yargı alanlarında çalışanlardan biri olabilir.

Bunun bir görev suçu olduğu ve idari görevden kaynaklanması halinde memur yargılamasının gündeme geleceği bilinmelidir.



3. Yaptırım: 765 sayılı yasa 229 da ki yaptırım, daha hafiftir. 5237 sayılı yasa 53. maddedeki hüküm de gözetilecektir.

İkinci Fıkra: Bilinen bir ilke açıkça maddeye konmuş ve oluşabilecek tereddütler giderilmek istenmiştir. Zira edinilen göreve ilişkin sırların görev sürerken açıklanması ile bittikten sonra açıklanması arasında kamu idaresi açısından fark yoktur. Madde kapsamındaki sırları öğrenen kamu görevlisi bunları izin ve onay olmadıkça hiçbir zaman açıklayamaz.

IX. Kamu görevlisinin ticareti

MADDE 259. - (1) Yürüttüğü görevin sağladığı nüfuzdan yararlanarak, bir başkasına mal veya hizmet satmaya çalışan kamu görevlisi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.220

Açıklama: 765 sayılı yasanın 238 ve 208 inci maddelerinde konu edilen bazı eylemler de kapsama alınarak 259 madde değişik bir içerikle düzenlenmiştir.

Görevin sağladığı nüfuzdan yararlanmak, şart ve unsuruna bağlanan suçun belirlenmesinde sorunlar doğacaktır. Gerekçede belirtilen, kendilerine mal ve hizmet satılmak istenen kişilerin endişesini önlemek için yukarıdaki şarta gerek yoktur. Zira eylemin doğasında zaten bu endişe bu durumdan yararlanma vardır. O nedenle bu unsurun ayrıca değerlendirilmesi ve araştırılması gerekli olmamalıdır.

Mal ve hizmet satmaya çalışmak: kamu görevlisinin kendine ya da başkasına ait mal ve hizmetleri satmak için görüşme, önerme, ilan, reklâm, pazarlık, nakil faaliyetleri suçu oluşturabilecektir. Satışın yapılması, sözleşme yapılması ya da anlaşma şart değildir. Kamu görevlisinin hareketleri satma kastına bağlanabiliyorsa suç oluşmuştur. Mal ve hizmetin satılmış olması halinde ceza belirlenirken 61. madde gözetilmelidir.

Satmaya çalışmak, sadece 3. kişilere karşı değil failin görevli arkadaşlarına karşı da olabilirse de, nüfuzdan yararlanmak unsurunu görevlilere karşı söz konusu olup olmayacağı tartışmaya açıktır. Öğreti ve uygulama bu yorumu yaparak, durumu belirleyecektir.

X. Kamu görevinin terki veya yapılmaması

MADDE 260. - (1) Hukuka aykırı olarak ve toplu biçimde, görevlerini terk eden, görevlerine gelmeyen, görevlerini geçici de olsa kısmen veya tamamen yapmayan veya yavaşlatan kamu görevlilerinin her biri hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. Kamu görevlisi sayısının üçten fazla olmaması hâlinde cezaya hükmolunmaz.

(2) Kamu görevlilerinin meslekî ve sosyal hakları ile ilgili olarak, hizmeti aksatmayacak biçimde, geçici ve kısa süreli iş bırakmaları veya yavaşlatmaları hâlinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza da verilmeyebilir.221



AÇIKLAMALAR: 765 sayılı Yasanın 236 ncı maddesindeki hüküm bazı unsurları değiştirilerek 260 ncı maddede düzenlenmiştir.

Maddi unsurdaki hareketler hemen hemen aynı olmakla birlikte suçun oluşması için (ya da cezalandırılması için) gerekli fail-görevli sayısı artırılmıştır.İkinci fıkrada görevin terki veya yapılmaması nedenine göre bir hafifletici neden getirilmiştir.

Her iki fıkradaki yaptırımların alt sınırına ve 5237 sayılı Yasada para cezasına yer verilmemiş olmasına göre 260 ncı madde lehe hükümdür.

Hukuka aykırı olarak: Kamu görevlisinin Anayasa ve yasalardan kaynaklanmayan, diğer mevzuat ve uygulamalara göre görevi terk ve yavaşlatmasına izin veren bir durum söz konusu olmadan bu eylemi yapması hali ifade edilmek isteniyor. Bu değerlendirme yapılırken iç hukuktaki mevzuat yanında Avrupa Sözleşmesi hükümlerinin de gözetilmesi gerektiği ve çatışma halinde Sözleşme hükümlerinin öncelik alacağı dikkate alınmalıdır.657 sayılı DMK.da bu durumu düzenleyen özel hükümler bulunmaktadır.

Toplu Biçimde: En az 4 görevlinin birlikte hareket ederek görevi terk etmesi veya yavaşlatması gerekir. Birlikte hareket edilmeyip, birbirinden habersiz ve ilgisiz olarak yapılması halinde DMK. hükümleriyle disiplin hükümleri uygulanabilir.Birlikte hareket edilmiş olması yeterli olup, önceden anlaşmaya ve birlikte karar alınmış olmasına ve bunların ispatına gerek yoktur.Esasen karar alınmış olması da tek başına suçun oluşumu için yeterli değildir. Terk ve yapmama, yavaşlatma eylemlerine başlanmış olmalıdır. Birlikte hareket, şekil ve hareketin nedenine göre maddi sorun olarak mahkemece belirlenecektir.

En az 4 kişinin belli bir dairenin aynı bölüm ya da küçük biriminden olması koşul değildir. Bunlarla birlikte başka daire ve kurumların görevlileri birlikte hareket etmekte iseler onlar da suçun failidirler.

Özgü suç olduğundan kamu görevlisi sıfatı olmayanlar sayıya dahil olmayacaktır. Ancak faillerin yeterli sayı ve şekille başlattıkları eylemlere 3. şahısların katılmaları (Madde 40/2) olanaklıdır.

Görevi Terk etmek: Göreve ait yetkileri kullanmamak amacıyla işi bırakmaktır.Normal bir ara verme ve tatilden sonra başlamamak ta aynı niteliktedir. Geçici bırakmalar terk sayılacaktır.

Bütün bu eylemler, fail görevlilerin baskı altında olmayan serbest iradeleriyle gerçekleştirilmelidir.



Kısmen veya tamamen yapmamak: Kamu görevlisi, belirli sürede ve normal olarak yapması gereken sayı veya nitelikteki işi yapmıyor, önemli bir sayı ve nitelik azalmasına yol açıyorsa bu durum söz konusudur. Başka bir anlatımla, bir günde yapılan iş bir buçuk günde yapıldığında ya da, bir günde örneğin 30 hastaya bakılmak yerine 12 hastaya bakıldığında durum böyledir.

Bu sonuçun meydana gelmesi görevlinin iradesi ve çalışması ile ilgili olmalıdır.İşyerinin işgali, maddi-manevi zorlamalar, ulaşım imkansızlığı gibi durumlar bulunmamalıdır.

Kamu görevlisi sıfatı suçta unsur (246) ya da ağırlatıcı neden (109/d) olarak düzenlenmemiş olmalıdır.

TCK. 236. maddenin uygulanmasında suçun kasden işlenen suçlardan olması gerektiği kabul ediliyordu. Bu gün de öylece kabul etmek gerekecektir. Maddi unsurdaki hareketler, seçimlik hareketlerdir. Herhangi birini yapmakla suç oluşur, tamamlanır. Birden çok hareketi yapmakla da suç çokluğu meydana gelmez. O nedenle faillerin bir kısmı terk, diğerleri de yavaşlatma hareketlerini yaparak birlikte suç işlemiş kabul edilebilirler. Hareketler yapılmazsa, sözleşme, karar alma ile suçun icra hareketleri başlamış olmaz. O nedenle suçun teşebbüse elverişli olmadığına dair görüşler vardır.



Yavaşlatmak: Yukarıdaki açıklamalar bu durum için de geçerlidir. Yavaşlatmak, işlerin yapılması için gereken normal ve mutad zamandan daha uzun sürede yapılması halini ifade eder.

Birinci fıkranın son cümlesini usul açısından yorumlamak için yeni Usul Kanununun alacağı son şekli beklemek gerekmektedir. Çünkü, cezaya hükmedip etmemek mahkemelerin yetkisindedir. Kamu davası açılacak ve eylem sabit olursa suçun oluştuğu ancak cezaya hükmolunmayacağı belirtilerek karar verilecektir. O zaman akla, en az 4 kişi’nin suçun unsurunda mı? yoksa cezalandırabilmek için gereken bir şart mı ? soruları gelmektedir. Bu durumda son cümle yerine hükmün, “dört veya daha çok kamu görevlisi” şeklinde başlaması uygun olurdu. Ceza hükümlerinde, gerekmedikçe ya da zorunlu olmadıkça usul sorunu doğuracak düzenlemelere yer verilmemesi daha iyidir.



İKİNCİ FIKRA: Kamu görevlisinin, bazı haklarını almak için birinci fıkradaki eylemleri yapması, hafifletici neden olarak ikinci fıkrada düzenlendi. Bu halde görevlilerin kısmen haklılığı ve oluşacak zararın önemsizliği ya da azlığı dikkate alınmaktadır. Ancak hem işin bırakılması veya yavaşlatılması hem de hizmetin aksamaması çelişik bir ifade ya da durumdur. Bu durumda da hizmet az veya çok aksayacaktır. Belki önemsizliği veya hoş görülebilirliği dikkate alınacaktır. Bunun bilirkişilere tesbit ettirilmesi gerekebilecektir.

Bu durumda, açılan dava sonunda hizmetin önemli ölçüde aksamadığı belirlenirse ve suçun sabit olduğu sonucuna varılırsa cezadan indirim yapılabilecek veya ceza verilmemesi kararlaştırılabilecektir.

İndirim oran veya miktarı, hizmetin aksama derecesine ve eylemlerin gerçekleştirilme şekli ile sebebine göre değerlendirilecek, tesbit edilecektir. Yukarda değindiğimiz üzere görevin terki veya yavaşlatılması halinde hizmetin aksamamamsı için ya diğer görevliler üzerlerine düşenden daha çok çalışacaklar ya da fazladan görevli çalıştırılacak, bir diğer durumda ise çalışma hacmi daraltılacaktır. Bu hallerin hepsinde bir açıdan hizmet aksamış ve olumsuz etkilenmiş olacaktır. Ancak sonuç olarak hizmet yürütülebilmişse iç ilişki ve işleyişteki anormallikler nazara alınmayacak ve kurum dıştan bakılınca hizmeti aksatmadan yürütmüşse, hizmet aksamamış kabul edilerek hüküm uygulanacaktır. Herhalde hükmün amaçladığı budur.

Aksama veya hizmette oluşan zorluklara, terk veya yavaşlatma nedeninin haklılık derecesine ve eylemin yapılış şekline göre çok az ceza verilecek şekilde indirim yapılabileceği gibi hiç ceza verilmeme yoluna da gidilebilecektir.

Usul açısından ifade etmek gerekirse, dava sonunda beraat kararı gerekirse beraate karar verilecek, mahkumiyet sonucuna varılırsa ya indirimli cezaya ya da “..........nedenleriyle...ceza verilmesine yer olmadığına” şeklinde bir kararla dava sona erdirilecektir. Yeni Usul Kanununda bu duruma uyan hüküm şekil ve türü dikkate alınacaktır.


Yüklə 4,78 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   91   92   93   94   95   96   97   98   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin